Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 2009 SALI
6 HABERLER
SALI
ORHAN BURSALI
Bir Gazete Lütfen!
Gazete, hayranlık uyandırır bende. Şüphesiz, iyi
hazırlanmış ve üzerinden, yani sayfalarından
“yoğun emeğin” aktığını belli edeni.
Gerektiğinde geçmişi unutturmayanı ve habe-
rine, yorumuna yedireni. Gelecek için gerekli uya-
rıları yapanı.
Aklı, zekâyı, kıvraklığı, çok fazla bağırıp çağır-
madan, sayfalarına, başlıklarına, haberine, kö-
şelerine, fotoğrafına, grafiğine, düzenine yedire-
ni.
Gazete bir damıtma meselesi.
Günü tabii. Gelişmeyi. Siyaseti. Kişiyi. Dünya-
yı. Günceli.
Bir birikimdir gazete. Uygarlığın birikimi, aynı za-
manda. Köşe yazıları, uzman gazetecileri, uzman
kişileri ve görüşleriyle. 10 yıllık, 20 yıllık, 30 yıllık,
50 yıllık.
İyi bir köşe yazısının maliyetinin hesabı çıkarı-
labilir mi? Veya bir usta gazetecinin mükemmel
ve keyifli bir araştırma haberinin...
Piyasada şüphesiz bir bedeli var.
Yazıların içindeki birikim, estetik, ruha-akla ve
insan yaşamına katkısı, okurken verdiği keyif, ilet-
tiği bilgi-görüş ve hayat kılavuzluğu.
Ama bazen de bedelsizdir bütün bunlar.
Ne gazeteci ve yazarın aldığı ücret, ne de oku-
run ödediği 50 kuruş, 75 kuruş, 1 lira bu bedeli
karşılar.
Gazete, barındırdığı emekle kıyasladığınızda,
belki de dünyanın en ucuz ürünü.
Yani en pahalı ürün, en ucuza satılıyor.
Çünkü gazete her gün, birikimli-uzman insan ta-
rafından yapılıyor.
İçinde hiç “makine yok”. Her sayı, her gün, ye-
niden.
Yüzlerce kişi, adlı ve adsız, orada size merha-
ba diyor ve eteğindekileri önünüze döküyor.
Yarım litre su 50 kuruş, bazı yerlerde 1 lira. Ek-
mek 1 lira. Bir simit 75. Poğaça 75.
Bir malın fiyatını, içinde barındırdığı emeğin be-
lirlediğini söyleyebilir ve kıyaslama yapabilirsiniz.
Buna göre, gazete ile simidin içerdiği emeği kı-
yaslamak mümkün mü?
Ama, diyebilirsiniz ki, iki malı birbiriyle emek yo-
ğunluğu açısından kıyaslama dönemi çoktan
sona erdi...
Bunu tartışmayacağım, kısaca haklısınız diye-
ceğim.
Veya dersiniz ki, biri susuzluğunuzu, diğeri aç-
lığınızı gideriyor. Su ve simit, bir gazeteye kıyas-
la hep önceliklidir.
Çölde, kutupta kaldıysanız bir başınıza, diyecek
bir şey yok. Tek tercih vardır orada.
Ama kenttesiniz veya toplum içinde.
“Beyin doyurma” veya doldurma-boşaltma,
aklı ışıldatma, akıl yürütme, düşünce tetikletme,
bir farklı veya yeni ipucu yakalama, gerektiğinde
kendinizi veya düzeninizi ve yaşamınızı yeniden
gözden geçirme veya organize etme...
Bunlar önemliyse, o zaman “bir gazete” önce-
liklidir. Sonra gerekiyorsa bir simit!
Gazete yoğun bir emek ürünü olmalı.
Aynı zamanda hayatın, insanoğlunun, doğanın,
aklın ve zekânın pırıltılarını içermeli.
Haldun Simavi, bir zamanların ünlü gazete pat-
ronu, bize demişti ki, “İshal olmuş gibi gazete yap-
mayın!” Sonra düşünmüş ve hepimiz adına utan-
mıştım!
Herhalde bizi korumuş ve cümlesine “beyin..”
sözcüğünü eklememişti!
Gazete, içindeki emek kadar parıldar.
Bu salt “fikir” veya “tutum” gazeteleri için de-
ğil. Diğerleri, hepsi için geçerli.
Gazetelerin sayfalarını karıştırdığımda ilk bak-
tığım “ishal” durumu mu yansıtıyor (sık gördü-
ğümüz politikacı ağzı gibi ), yoksa emek ve akıl
durumu mu?..
Heyecanlandım!
Bir gazete lütfen!
obursali@cumhuriyet.com.tr
DİYARBAKIR - Yağmurun, kente hâkim olan griliği bi-
raz olsun giderdiği Diyarbakır’da siyasi bölünmüşlük renk-
lerin en keskiniyle dışa vursa da, pratiğe yansıyan hiçbir şey
yok!.. Türkiye’de seçim sonuçlarının en çok merak edildi-
ği bir kentte sanki herkes kararını vermiş ve sanki seçimin
galibi çoktan belli olmuş!..
Başbakan Erdoğan’ın “Çöpler toplanmıyor” şeklinde-
ki eleştirisi belli ki DTP’li belediyeyi bayağı etkilemiş. Cad-
deler, bulvarlar ve hatta sokaklar bir yıl öncesine oranla
çok daha temiz ve düzenli görünüyor. Seyyar satıcıların
ve at arabalarının yarattığı karmaşa en azından kentin ge-
lişmiş bölgelerinde ortadan önemli ölçüde kaldırılmış. Şe-
hir öyle özellikle İstanbul’da olduğu gibi seçim afişlerinin
yarattığı bir kirlilik içinde de değil. Yalnızca seçim büro-
ları ve parti binalarının üzerine asılan afiş ve bayraklar dı-
şında kentte bir hafta sonra seçim olacağını gösteren gö-
rüntülere de rastlanmıyor.
Diyarbakır sokaklarında dolaşırken insanın aklına şu ge-
liyor; seçim sonucunun bu kadar merak edildiği bir şehir-
de 29 Mart’a yönelik bu duyarsızlığın altında ne yatıyor?..
Diyarbakır’da kime sorarsanız bu soruya aynı yanıtı veri-
yor: “Seçimin galibi belli!..”
Bayrak, şehit, paradoks!..
Diyarbakır’da seçim çalışmalarının dışındaki gelişme-
ler daha çok dikkat çekiyor. Örneğin geçen haftadan iti-
baren Diyarbakır’a gelenleri 7. Kolordu Komutanlığı’nın
bulunduğu Ofis Kavşağı’na dikilen büyük boyutta bir Türk
Bayrağı karşılıyor. Bayrağın hemen ardındaki duvara ise
bir şehitlik anıtı yapılmış. Ortada bir asker ve yanında iki
aslan heykelinin bulunduğu şehitliğin üzerinde, “Vatan bir
bütündür, parçalanamaz” yazıyor. Bu anıtın yanı başın-
daki mermer kaidenin üzerinde ise Birinci Dünya Sava-
şı, Çanakkale Zaferi, Trablusgarp ve Kore harbinde şe-
hit olan 541 Diyarbakırlı’nın
adları yazıyor. Savaş şehit-
lerinin hemen ardından ise
1984 yılından bu yana te-
röre kurban giden 133 Di-
yarbakırlı yurttaş, Diyarba-
kırlı 17 emniyet mensubu, 9
imam, 4 kamu görevlisi ve
19 da öğretmenin adları sı-
ralanmış. Hizbullah örgütü-
nün şehit ettiği eski Emni-
yet Müdürü Gaffar Okkan
ile 5 arkadaşı da bu platformda “Fahri Diyarbakırlı” ola-
rak gösterilmiş.
Bu anıt aslında Diyarbakır için çok anlam ifade ediyor.
Anıt hem “Bu vatan için hepimiz savaştık” mesajı veriyor,
hem de bölge kaynaklı terörün kendi insanını nasıl vur-
duğunu anlatıyor!.. Diyarbakır girişindeki bu anıt ve mer-
mer kaide bölge gerçeklerinin üzerine kümelenen bir pa-
radoksu da deşifre ediyor!
Sükûnet içindeki Bağlar!
Diyarbakır kent merkezindeki kimi yerleşim birimlerin-
deki toplumsal değişim de dikkat çekiyor. Örneğin bir dö-
nem terör örgütlerinin cirit attığı Bağlar ilçesindeki sükû-
net çok şaşırtıyor. 10 yıl öncesine kadar kurşun sesleri-
nin dinmediği, adım başı cinayetlerin işlendiği bu ilçe, iç
karartan mimarisine hâkim olan griliğinin içinde adeta ken-
di kaderine terk edilmiş ya da içine kapanmış bir görün-
tü veriyor. Eski ürkütücü ve korkutucu Bağlar’dan eser kal-
mamış. Bu yapı yorumlandığında şu iki seçenek öne çı-
kıyor; Bağlar ya kan ve şiddeti yaratan hâkimiyetten yo-
ruldu ya da bu iki unsuru öne
çıkaran güçler şimdilik yer-
altına çekildi!..
DTP’nin denetimindeki
Bağlar’da ne AKP ne de
DTP’nin çabaları değil, muh-
tarların yoğun bir mücade-
lesi yaşanıyor. Çünkü ilçenin
sokakları tamamen muhtar-
ların seçim afişleriyle do-
natılmış.
Ancak Diyarbakır’ın tür-
külerine konu olan üzüm bağları bu ilçe kadar şanslı ola-
mamış! Eski bağlarda, tarım alanları üzerinde yaratılan
apartman cehennemi salt çarpık yapılaşmayı değil, te-
rörün yarattığı göçün boyutlarını da dışa vuruyor! Aslında
bu manzaradan yola çıkarak “Diyarbakır etrafında çar-
pıklık var” demek daha doğru geliyor!
İkiyüzlü siyaset!
AKP’nin seçim yatırımı olarak yayına soktuğu “TRT Şeş”
bölge halkı arasında halen en çok tartışılan konuların ba-
şında geliyor. Ancak Diyarbakır’da Kürtçe yayın yapma
lisansına sahip tek televizyon olan Gün TV, TRT’nin Kürt
kanalı kadar özgür değil. Gün TV, DTP’li belediye baş-
kanı Osman Baydemir’in bir Kürtçe konuşmasını ya-
yımladığı gerekçesiyle 12 gün kapatma cezası almış. Di-
yarbakırlılar 24 saat Kürtçe yayın yapan devlet televiz-
yonuna gösterilen hoşgörünün yerel kanaldan neden esir-
gendiğini sorguluyor. Tepkiler AKP’yi ciddi biçimde
yıpratıyor. Seçmen, AKP adayı Kudbettin Arzu’nun Ka-
nal 7’de Kürtçe mesajlar vermesine karşın bu televizyonla
ilgili bir işlem yapılmamasını ise ikiyüzlülük olarak de-
ğerlendiriyor.
Birleştir ve güçlen!
AKP Diyarbakır’da seçimleri kazanmak için salt dev-
letin ekonomik olanaklarını kullanmıyor. İktidar yerel yö-
netimlerin idare sistemine de müdahale ederek tıpkı bü-
yük şehirlerde olduğu gibi güçsüz olduğu bölgelere seç-
men kaydırıyor. Diyarbakır’da AKP’li Çarıklı ve Bağıvar
belde belediyeleri ile 82 köy büyükşehir sınırlarına dahil
olmuş. Çevre köylerin yüzde 55’i DTP’li bir başkanın yö-
nettiği Sur Belediyesi sınırlarına alınmış. Kalanlar ise yi-
ne DTP’lilerin yönettiği Yenişehir, Bağlar ve Kayapınar’a
bağlanmış. AKP’nin güçlü olduğu kırsal kesimdeki oy-
larını belediye seçimlerinde bir avantaj haline getirme-
ye çalışması da tepki yaratıyor.
Salt bu coğrafi hileler sorun yaratmıyor. Örneğin Di-
yarbakır Valiliği’nin Sosyal Dayanışma Vakfı üzerinden ya-
rattığı kaynağın yüzde 80’inin de Sur ilçesi sınırlarında
dağıtıldığı söyleniyor. AKP’nin Büyükşehir’den umudu-
nu kestiği ve DTP’nin denetimindeki beş belediyeden bi-
ri olan Sur’a özellikle odaklandığına dikkat çekiliyor.
Diyarbakır’daki seçim sessizliğinin ortasında işte bu
manzaralar göze çarpıyor.Yurttaş sessiz. Mücadele ev
ev, sokak sokak ve özellikle de geceleri yürütülüyor. Kent
insanı ise olabildiğince içine kapanmış ve siyasilerin mü-
dahalelerine pek tepki vermiyor.
Diyarbakır’dan yansıyan bu manzara “seçimin galibi bel-
li” şeklindeki yaklaşımı ciddi biçimde öne çıkarıyor. DTP,
siyasi ve bürokratik çelişkiler yaratan ve çifte standart-
lar uygulayan AKP ile arasını giderek açıyor. İktidarın Di-
yarbakır merkezindeki beş belediyeden birini alması için
bile son bir hafta içinde olağanüstü bir çaba harcama-
sı gerekiyor. Sessizlik içinde bir sürpriz var mı sorusu ise
Diyarbakır’a hâkim olan derin griliğin içinde seçilemiyor!
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Kadıköy’de üç dönemden beri belediye başkanlığı yapan Öztürk, halkın sevgisini kazanmış durumda. Öztürk, “Belediye başkanlığı her gün farklı insanlarla, farklı projelerle karşılaşı-
lan bir yer. O nedenle belediye başkanlığı diğer mesleklerdeki gibi her gün aynı işi yapma olayı değil. İnsan ömrü boyunca bu görevi yapsa, hiçbir gün öncekine benzemez” diyor.
Belediye Başkanı Selami Öztürk, Kadıköy’ün Anadolu yakasının cazibe merkezi haline geldiğini söyledi
‘Butik Kadõköy kupon hizmet’
MİYASE İLKNUR
Kadõköy’de üç dönemden beri be-
lediye başkanlõğõ yapan Selami
Öztürk, kazanõrsa dördüncü döne-
mini yaşayacak ve İstanbul’da bir
rekora imza atacak. Bu dönemde ka-
zanacağõndan emin hatta AKP’yi bu
bölgede baraj altõnda bõrakma id-
diasõnda. Öztürk’le Kadõköy’de
geçmişte yaptõklarõnõ ve geleceğe
ilişkin planlarõnõ konuştuk.
- 1989’dan beri Kadıköy Beledi-
yesi’nde başkan yardımcısı ve baş-
kan olarak görev yapıyorsunuz. Sı-
kılmadınız mı?
ÖZTÜRK - Yok. Beni Kadõ-
köy’deki AKP adayõndan ayõran
en büyük özellik de bu. AKP ada-
yõ sorulduğunda diyecek ki, “Baş-
bakan ya da Büyükşehir Beledi-
ye başkanı gel, dedi, geldim”.
Bana kimse gel demedi. Ben ken-
dim bu göreve talibim. Gerçekten bu
işi seviyorum ve severek yapõyo-
rum. Ha bõkõlmaz mõ, canõm her gün
aynõ yemeği yemiyorsunuz ki bur-
da. Burda her gün çok fazla değişim
var. Belediye başkanlõğõ her gün
farklõ insanlarla, farklõ projelerle
karşõlaşõlan bir yer. O nedenle be-
lediye başkanlõğõ diğer meslekler-
deki gibi her gün aynõ işi yapma ola-
yõ değil. O nedenle insan ömrü bo-
yunca bu görevi yapsa, hiçbir gün
öncekine benzemez. Böyle olunca
da neden sõkõlacaksõnõz ki?
- Ataşehir’in sizden ayrılması si-
zi nasıl etkiler?
ÖZTÜRK - Ataşehir’in ayrõlma-
sõ bizi olumlu etkiler. Kadõköy büt-
çesinin önemli bir bölümünü uzun
yõllar gelişmekte olan bölgelere
yatõrdõ. O bölgeyi de yatõrõmlarla
Kadõköy’le eşdeğer konuma getir-
dik. Bu yönüyle bizden ayrõlmasõ-
na üzülüyorum. Ama Kadõköy’e
faydasõ oldu. Şimdi artõk butik bir
Kadõköy kaldõ. 1989’daki nüfusu-
muza döndük. Düşünün bir ilçe 20
yõl önceki nüfusuna dönerse bu
çok büyük avantajdõr. Biz de daha
rahat hizmet verebileceğiz. Biz de
şimdi diyoruz ki, butik Kadõköy, ku-
pon hizmet. Yurttaşõn hizmetlere ka-
tõlõmõ daha rahat olacak. Kadõköy se-
çim sonuçlarõ bakõmõndan rahatla-
dõ. Bizim hedefimiz burada seçimi
almanõn ötesinde, AKP’nin Kadõ-
köy’de baraj altõnda kalmasõ iddia-
mõz var. AKP baraja yakõn şu anda,
o nedenle bütün çalõşmalarõmõzõ
AKP’nin baraj altõnda kalmasõna gö-
re yönlendirdik. Yani 45 belediye
meclis üyesinin 45’i de CHP’li ola-
bilir.
- Bu üç dönem içerisinde önü-
nüze koyduğunuz hedeflerinizin ne
kadarını gerçekleştirebildiniz?
ÖZTÜRK - Belediye başkanlarõ
ilk göreve geldiklerinde kendi ha-
yalleri ve hedefleri ile gelirler. On-
dan sonra da kentlinin hayalleri ve
hedefleri sizi yönlendirir. İlk göre-
ve geldiğimizde vaatlerimizin tü-
münü yerine getirmişiz. O nedenle
bazõ caddelerde raylõ sistemi hâlâ
yapamadõk. Büyükşehirin yetki sõ-
nõrlarõ içine giren konularda Kadõ-
köy bazõ projeleri gerçekleştireme-
di. Bugün hiç düşünmediğimiz iş-
ler yapõldõ Kadõköy’de. Kadõköy’de
opera düşünmemiştik. Bu kadar
kültür merkezi açmayõ düşüneme-
dik. Şu anda sinemalarõmõzõn sayõ-
sõnõ bilemiyoruz. Artõk Kadõköylü
İstanbul’un karşõ yakasõna kültür sa-
nat etkinliklerini izlemeye pek git-
miyor. Bütün Anadolu yakasõ, ya-
ni yaklaşõk 6 milyon insanõn yaşa-
mõş olduğu bu yakanõn cazibe mer-
kezi haline geldik. Cazibe merkezi
olmanõn getirdiği sõkõntõlar da var.
Güvenlik açõsõndan yine cazibe
merkezisiniz. Hõrsõzõ, kapkaççõsõ
da buraya geliyor. Burada belediye
ile kamu kuruluşlarõ arasõnda ciddi
bir işbirliği var. Biz emniyetle cid-
di bir işbirliği içerisinde çalõyo-
ruz. Kadõköy’de seyyarõ kaldõrdõk.
Nerde seyyar var orda asayiş olay-
larõ var. Emniyetle birlikte hareket
ettik ve kaldõrdõk. Korsan kitap ve
CD satõşõna emniyetle birlikte çalõ-
şarak burada son verdik. Biz Kadõ-
köy’de Emniyet’le, Milli Eğitim’le,
Adliye ile ciddi bir işbirliği içeri-
sindeyiz. Kadõköylünün gittiği her
yere hizmet veriyoruz. Bunu yapa-
mõyorsanõz belediye başkanõ de-
ğilsiniz.
- Sosyal demokrat belediyecilik
aynı zamanda planlamacı beledi-
yecilik demektir. Beş yıllık planı-
nızda ne var?
ÖZTÜRK - Kadõköy zaten rutin
belediyeciliğin çok ötesine geçmiş.
1994 yõlõnda biz ilk Aile ve Yaşam
Merkezleri’ne başladõğõmõzda, kim-
senin ağzõnda bunlar yoktu. O ba-
kõmdan bu projeleri 15 yõldan beri
yapan deneyimli belediyelerden bi-
risiyiz. Şimdi sosyal proje uygula-
masõnda çeşitli yaş gruplarõna dön-
dük. Çocuklara, kadõnlara, engelli-
lere, yaşlõlara baktõk. Çocuklarla il-
gili 78 bin ilkokul çocuğumuzu
sağlõk taramasõndan geçiren mer-
kezimiz var. Bunun içerisinde da-
hiliye uzmanõ, çocuk uzmanõ bütün
ilkokul çocuklarõmõzõ alõyor grup
grup getiriyoruz burada doktor
kontrolünden geçiyorlar. Herhangi
bir rahatsõzlõğõ olan çocuğumuz
hastanede sevkli olarak takip edili-
yor. 78 bin çocuğumuzun yine diş
taramasõ yapõlõyor, ağõzlarõna püs-
kül dediğimiz ciddi maliyeti olan bir
kaplama yapõlõyor. Kadõköy’deki
çocuklarõn şimdi yarõsõnõ bitirdik.
Dört beş yõl sonra Kadõköy’de hiç-
bir gencin ağzõnda çürük dişi ol-
mayacak. Diğer belediyeler sadece
sağlõk taramasõ yapõyor, biz teda-
visini de yaptõrõyoruz. Göztepe
Hastanesi’nin karşõsõnda dört katlõ
bir apartman kiraladõk. Burayõ Ço-
cuk Sanat Merkezi olarak kullanõ-
yoruz. Her katõ 500 metrekare. Bir
katõ çocuk sağlõk merkezi, bir katõ
çocuk diş polikliniği, bir katõ çocuk
sanat merkezi. Çocuk sanat mer-
kezinde 500 öğrencimiz var. Keman
eğitimi, piyano eğitimi, vurmalõ
sazlar, bağlama eğitimi alõyor. Bir
yõl sonra sizlere çocuk korolarõ su-
nacağõz. Bir katõmõzõ da çocuk en-
gelli merkezi yapõyoruz. Engelli
çocuklarõmõz bu merkezde vurma-
lõ sazlarla eğitim alõyor. Onlarõ ayõ-
racağõz ve bunlarõn gelecekte ne ya-
pacağõ üzerine bir plan yapacağõz.
Bale mi, sanat eğitimi mi? Biz ço-
cuklarõ ana rahminden itibaren ta-
kibe alõyoruz. Hatta bazõ çiftler ev-
lenmeden önce onlarõ bilgilendiri-
yoruz. Eğitim çalõşmalarõ yapõyoruz.
Çocuklarõn engelli olmamasõ için
nelere dikkat etmeleri gerektiğini
onlara anlatõyoruz. Arkasõndan ha-
mile anneye eğitimler var. Çocuğun
ilk doğumundan sonra çocuğun en-
gelli olup olmadõğõnõn tespiti çok
kolay olmuyor. Biz ailelerle beraber
çocuk büyütüyoruz. Engelli mer-
kezinde meslek eğitimleri var. Ör-
neğin görmezlerle ilgili bilgisayar
eğitimleri var. Kütüphanemize gi-
dip kitap ve gazeteleri okuyor. Ör-
neğin bir engelli merkezimizden bir
kitap aldõ, isterse o kitabõ CD’ye
yüklüyor, alõp evde de dinliyor.
Engellilere ücretsiz servis aracõ
hizmetimiz var. Yirmi dört saat
engelli araçlarõmõz bu engellileri alõ-
yor ve istediği yere götürüyor son-
ra da alõp evine geri getiriyor.
- Ücretsiz servis hizmeti mi veri-
liyor engellilere
ÖZTÜRK - Tabii kişiye özel hiz-
met veriyoruz yani. İstanbul’a ge-
lenlerin büyük çoğu Anadolu’dan
geliyor. Cenazesi olduğunda sõkõn-
tõ çekiyor. İki cenaze arabamõz var
bizim. İki cenaze aracõmõzla Kadõ-
köy’de vefat eden 12 saat mesafe-
de olan yerlere çift şoförü ile bera-
ber aileyi de alõyor memleketine gö-
türüp bõrakõyor. Biz 680 engelliyi işe
yerleştirdik. Kurumlarõ dolaştõk,
engelli çalõştõrmayan kurumlara ne-
den engelli çalõştõrmadõğõnõ sor-
duk. “Benim işime yaramıyor,
para vereyim işe gelmesin” di-
yenler oldu. Hangi kalifikasyonda
eleman istiyorsa engellileri o yön-
de 8 ay eğittik. İki yõlda biz 680 en-
gelliyi özel sektörde işe yerleştirdik.
- Sahilde yükselen o heyula bina-
yı kentli eleştirmiyor mu? Ben
eleştiriyorum.
ÖZTÜRK - Haklõsõnõz, ben de ra-
hatsõz oluyorum. Görüntüsü ve
yüksekliği itibarõyla oraya dev bir
kütle kondurulduğunu biliyoruz.
Biz ilçe belediyesi olarak büyük-
şehirin verdiği imar izinleri ile ilgili
olarak yüz yere dava açmõşõz. Ba-
zen atladõklarõnõz oluyor. Buna Mi-
marlar Odasõ dava açtõğõnõ söyle-
mişti. Meğer 61. gün dava açmõş.
Her zaman biz dava açmõyoruz. Ba-
zen bir meclis üyesi dava açõyor, ba-
zen mimarlar odasõ açõyor, bazen de
biz açõyoruz. Burasõ 18 katlõydõ
önce sonra on iki kata indi. İlk ön-
celeri bunun kat yüksekliğinin çok
olmadõğõ yönünde bilgi verildi bi-
ze. Odanõn da dava açtõğõnõ bildi-
ğimiz için biraz rahatlamõştõk ve da-
va açmadõk. Daha sonra odanõn
davayõ gününde açmadõğõnõ ve mah-
kemeden reddedildiğini duyduk.
Kazanõrsa Kadõköy’de dördüncü dönemini yaşayacak olan Selami Öztürk, “Kadõköy seçim
sonuçlarõ bakõmõndan rahatladõ. Bizim hedefimiz burada seçimi almanõn ötesinde AKP’nin
Kadõköy’de baraj altõnda kalmasõ iddiamõz var” dedi.
Öztürk: Kadıköylünün gittiği her yere hizmet veriyoruz. Bunu yapamıyorsanız belediye başkanı değilsiniz.
Diyarbakır Etrafında Bağlar Var!..