Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
24 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Hükümet ve özellikle Başbakan,
ekonomi ile ilgili hep bilançonun var-
lık tarafını gösteriyor. Bilançonun borç-
lar, sermaye ve kâr/zarar tarafını gös-
termiyor. Böyle olunca varlıklarda ar-
tış başarı olarak ortaya çıkıyor. Dola-
yısıyla ekonomideki bu çelişkileri va-
tandaş algılayamıyor ve geleceğini
ipotek altına alanları avuçlarını patla-
tırcasına alkışlıyor. İlginç, ülkemin in-
sanının bir bildiği var herhalde.
İhracat arttı, diyor, ama ithalattaki ar-
tışı söylemiyor. 2002’de 36.1 milyar do-
lar ihracat, 2007’de 132 milyar dolara
çıkmış; çok güzel 3.6 kat artmış. Peki
ithalat ne olmuş? 51.6 milyar dolardan
202 milyar dolara çıkmış; yani 4 kat art-
mış. Bu durum başarı mı?
Cari işlemler açığının 2002’de eksi
0.6 milyar dolar iken 2008’de 41.6 mil-
yar dolara çıkmasından söz etmiyor.
IMF’nin 2007’de raporunda belirttiği gi-
bi, cari açığın GSMH oranı en kötü ül-
ke olduğumuzu söylemiyor.
İşsizliğin 2002’den beri yüzde 10 al-
tına düşürmeyi başaramadığını, 2008
Aralık ayında işsizlik rakamının neden
yüzde 13.6’ya çıktığını izah etmiyor.
Özelleştirme ile övünüyor. 1985-
2002 arasında 8 milyar dolar olan özel-
leştirme gelirleri, 2003-2009 arasında
43.7 milyar dolar olduğunu yüksek
sesle haykırıyor. Ama bu gelirlere rağ-
men neden borçlarımızın azalmadığını
dolayısıyla bu gelirlerin borçlara ve
borç faizine gittiğini gözden kaçırıyor.
Toplam dış borç stokunun 2002’den
2008’e göre yüzde 123 arttığını, 129.5
milyar dolardan 289.3 milyar dolara çık-
tığını, bu borçlar içinde esas felaketin
özel sektör borçlarındaki 4.5 kat artı-
şı, yani 43 milyar dolardan 196 milyar
dolara çıkışının ne vahim bir durum ol-
duğunu ortaya koymuyor.
Dış borç stokunun GSMH’ye ora-
nındaki yüzde 47.3’den 2007’de yüz-
de 37.7’ye düşüşü başarı sayılıyor. Va-
tandaş bu oranlardan ne kadar anlar?
Oran yerine rakamları versene...
Hane halkının, yani bireylerin 2002’de
4 milyar dolar olan borcunun 80 milyar
dolara nasıl çıktığını, bu borcun tüke-
tim harcamalarını finanse etmekte kul-
lanıldığını ve bunun politika olarak teş-
vik edildiğini unutuyor; kredi kartı bor-
cu olan vatandaşlara “Bana mı sordu-
nuz da harcadınız?” diyerek kızıyor. Pe-
ki bin lira aylık geliri olan vatandaşa on
beş kredi kartını vermeyi teşvik eden
sistemi vatandaş mı kurdu, harcama-
sı için tüm tahrikleri kendi kendine mi
yaptı, bunun cevabı yok.
2002-2008 arası ödenen 255 milyar
dolar faizi üstelik haram saydıkları fai-
zi hükümet dışında birileri mi doğurt-
tu da hükümet ödemek zorunda kal-
dı. Bu denli yüksek maliyete ülkemizin
katlanmasına başkaları mı sebep oldu.
Özelleştirme gelirlerine rağmen bu
borçla hangi üretime yönelik yatırımlar
yapıldı?
2003’te 1.8, 2004’te 2.8, 2005’te 10,
2006’da 20.2, 2007’de 22, 2008’de 18
milyar dolar olmak üzere toplam 74.8
milyar dolarlık doğrudan sermaye gi-
rişi oldu. Bu rakamlara yalnız bakar-
sanız çok iyi. Ancak borçlarla, istih-
damdaki artışla, işsizlikle karşılaştırdı-
ğınızda ne umduk ne bulduk, diyor-
sunuz. Özelleştirme gelirleri ile doğru-
dan yabancı yatırımların özelleştirme
gelirleri içinde olmayan kısmının tamamı
faize gitmiş. Bu, ancak tefeciye düşmüş
tüccar için söz konusu olur. Türkiye
ekonomisinin tüm canı tefecilere faiz
olarak verilmiş durumda. İşte başarı...
2002-2007 büyüme ortalaması yüz-
de 6.8. Bu oran 1982-1986’da yüzde
5.3, 1987-1991 döneminde yüzde
4.3,1992-1996 döneminde yüzde 4.4,
1997-2001 döneminde ise yüzde 1.5.
Bu oranlara göre ülkemiz en iyi büyü-
mesini AKP zamanında gerçekleştirmiş
oluyor. Geçmiş dönemlerde hiçbir
tuğla konulmamış. Peki büyüme var,
neden işsizlik azalmıyor da artı-
yor?Büyüme var da neden borçlarımız
artıyor? Büyüme var da neden bu ka-
dar faiz ödedik?Büyüme acaba İlhan
Kesici’nin belirttiği gibi hormonlu ol-
masın? Büyüdük de refah nerede?
Bütün bu rakamlar şunu gösteriyor;
AKP döneminde insanlar tüketmişler,
harcamışlar, otomobil almışlar; otomotiv
üreticilerine, bunu kredilendirenlere,
bu bankalara dışarıdan borç verenlere
para kazandırmışlar, serbest piyasanın
en önemli oyuncuları olan özel sektör
borçlanmış da borçlanmış, kamu borç-
lanmış, borçlarımız gelecek gelirlerimizi
de ipotek altına almış ama ekonomimiz
sağlam, ekonomimiz AKP sayesinde
büyük refah sağlamış.
Vatandaşın bunu ne kadar algıladı-
ğını 29 Mart seçim sandığından öğre-
neceğiz. Eğer bu rakamlar bile vatan-
daşı uyandırmaya yetmemişse yapa-
cak bir şey yok. Osmanlı İmparatorlu-
ğu’nun yeniden kuruluşu çok yakındır.
Herkes buna göre hazırlığını yapsın.
Özellikle zangır zangır titrediklerini gö-
rür gibi olduğum büyük büyük işa-
damları…
Sandığa Yansıması Gereken Çelişkiler
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
AKP’nin Mitingcileri
AKP ev sahibi, iktidar partisi olarak jest yapması
hak götüre, arkasına valiliği alarak son hafta sonu,
İstanbul mitigleri yarışmasında, muhalefeti toplu
olarak Çağlayan Meydanı’nda sıkıştırırken Kazlı-
çeşme’ye el koymakla bir güç gösterisi daha yapmış
oldu. Laf aramızda Kazlıçeşme mitingini televizyon
kameralarından değil de içinden izlemeye kalkışmış
her kimse, İstanbul’un kültür başkenti olmaktan ne
kadar uzakta kaldığının resmini çekmiştir.
Kentlerin uygarlık ölçütleri arasında, meydanları-
nın büyüklüğü, görkemi de vardır. Kazlıçeşme’de AKP
mitingine katılan on binler, bu meydandan ancak be-
nim gibi dizlerine kadar çamur içinde çıkabildiler. Gi-
riş çıkış düzenlemeleri, çevrenin mezbelelik halleri ca-
bası. Son seçim meydan kavgası, İstanbul’un mey-
dansız kent haline sokulmasının son belgesi. Oysa
Anadolu uygarlık tarihi, aynı zamanda insanlığın uy-
garlık, demokrasi tarihi olarak meydanları, her tür top-
lumsal, kültürel etkinliğin yapıldığı açık hava antik ti-
yatrolarıyla ünlü tarihi kentler tarihidir.
Kazlıçeşme alanı, besbelli günler süren hazırlıklarla,
giriş-çıkışın Bakırköy-Zeytinburnu bağlantılarına ar-
kadan yapıldığı dev araçlarla, parmaklıklar, afişle-
melerle kuşatılmıştı. Katılımcıların giriş-çıkışlarını,
yüz yüze izleyen olmadı galiba. Doğrusu meydan dü-
zenlemesinin, gidiş-geliş trafiğinin bütününü kavra-
yıp ana giriş yolunu tutmayı akıl edene kadar, saat-
ler geçmiş Başbakan Erdoğan’ın konuşması baş-
lamıştı. Ermeni hastanesi yakınlarına kadar var-
mam da biraz zaman aldı. Meydandan kitle halinde
dağılmayla yüz yüze geldiğimizde, taksici “Miting bit-
miş abla nereye gidiyorsun” diye itiraz ediyordu. “Da-
ğılmalarını, yüzlerini görürüm” sözlerime aklı pek yat-
madı. Benim içinse görülmesi gereken çok şey bir-
den görünür olmuştu bile...
Önce belediye otobüslerinin arkadan, medyaya gö-
rünmeden, metro, hızlı otobüs, tren hatlarından kit-
lesel bedava yolcu getirip götürdüklerini görmüş ol-
dum. Miting dağılır gibi bir kalabalıkla ters yönde yü-
rümeye başladığımdaysa zaten yeni konuşmaya baş-
ladığını bildiğim Erdoğan’ın konuşmasının başların-
da olduğunu da kavradım. İnsanlar protesto niteli-
ğinde değil, ama mitinge katılma görevlerinin bittiği
algılaması içinde kitlesel biçimde meydandan ayrı-
lıyorlardı. Öncelikle Başbakan’ı dinlemek ve alkışla-
mak üzere geldiklerini de galiba unutmuşlardı.
Başbakan Erdoğan’ın tam da dediği gibi tümü ağır-
lıklı varoş insanı, yoksul kesimden her yaştan, hep-
sinin ya üstlerinde, ya ellerindeki torbalarda, hepsi-
ne birden dağıtıldığı besbelli sarı ve lacivert yağ-
murlukları, turuncu AKP kaşkolları, parti ve Türk bay-
rakları, duruma göre farklı ek eşyaları; nevale, özel
yelekler, şapkaları.. normal zamanda araçların tıka-
dığı Zeytinburnu ve Bakırköy’e açılan yolları tümüy-
le dolduran biçimde meydanı terk edişlerini izleyen
görevli polislerden biri patladı: “AKP mitingine gel-
mek ne güzel değil mi? Yemek içmek, yol bedava. Üs-
tüne yağmurluk, kaşkol, nevale..”
Beykoz’dan gelen kadınlı çocuklu bir grup, ken-
dilerini bekleyen sahildeki motora doğru yürüye-
ceklerini söylüyorlardı. Başbakan konuşurken niye terk
ettikleri üzerinde bir yorum yapmadılar. Televizyon-
lardan neler konuştuğunu daha iyi dinlediklerini
söylemekle yetindiler. Dağılma öylesine birbirini et-
kileyen kitlesel bir eyleme dönüşmüştü ki saatle kont-
rol ederek anlatıyorum, konuşmanın bitmesine bir sa-
at kala meydanın ortalarına doğru yer alan yeşil bo-
yalı küçük camiye kadar olan kontrol noktasının için-
deki alan tümden dağılmıştı. Camiyle gazeteciler, te-
levizyonların kameraları için tahsis edilmiş dev ara-
cın arası da yarıdan fazlasıyla boşaltılmıştı. Kimileri
dağınık yerleşmeye çalışırken, görüntü alanlara kü-
fürler başlamıştı: “Doğan medyası fırsatı yakaladınız,
çekin çekin..” sesleri tehdide dönüşünce, aracın ar-
ka tarafını görüntüleyenlerin sayısı azaldı...
Erdoğan’ın konuşmakta olduğu kürsüye birkaç yüz
metre kalana kadar olan bölümleri, gözlemleye göz-
lemleye, yavaş yavaş, bir on dakika içinde tüket-
miştim. Sizin izlediğiniz görüntülere yansıyan sıkışık
alanda kalanların, miting meydanlarında deneyimli bi-
ri olarak, birkaç bini geçmediğine yemin edebilirim.
En coşabildikleri, aslında kampanya konuşmalarının
yinelenmesi olan söyleminde, bildik, yemine dönüş-
türülmüş görkemli final şarkısı sözleriydi: “Beraber yü-
rüdük..”
İstanbul adaylarının, belediye başkanlarının tümünün
sahneye çıkmalarının ardından, dev araçların kapa-
dığı hazırlık alanına da geçebildim. İşte orada yüzlerle
siyah paltolu, ceketli, kravatlı, resmi devlet dairele-
ri, belediyeler görevlileri ordusuyla yüz yüze geldim.
Resmi araçların biri bin para.. meydanı terk etme kuy-
ruğuna girdiler. En son dağılan bir iki bin anlaşılan il-
çeler parti organizasyonu içinde gelmişlerdi. Semt-
lere göre gruplaşıp kendilerini almaya gelecek oto-
büsleri beklemeye başladılar. Ben gönüllü, güçlü bir
AKP seçmeninden çok, iktidarın toplama gücünü, iv-
mesi çok inmiş bir coşkuyu, desteği gördüm...
soner@cumhuriyet.com.tr
OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA
Avrupa İş Sağlõğõ ve Güvenliği Ajansõ’nõn
(EU-OSHA) “Artan Kimyasal Riskler
Hakkında Uzman Tahmini” raporuna gö-
re, Avrupa’da her yõl iş kazalarõnda ölen iş-
çi sayõsõnõn 10 katõ kadar işçi meslek has-
talõklarõna bağlõ hastalõk sonucu çalõşamaz
duruma geliyor ya da yaşamõnõ yitiriyor.
İşçilerin sağlõğõnõ olumsuz etkileyebilecek yeni ve
artan riskleri olan ana kimyasal madde gruplarõnõn
da saptandõğõ rapora göre bu kimyasallar, alerjiden
astõma, kõsõrlõktan kansere varan birçok hastalõğõn
oluşmasõnda rol oynuyor. Tehlikeli maddeler sade-
ce kimya endüstrisinde değil aynõ zamanda tarõm, sağ-
lõk, inşaat gibi iş kollarõnda ve pek çok küçük ve or-
ta ölçekli işletmede de bulunuyor.
EU-OSHA Başkanõ Jukka Takala, “İşyerlerin-
de her yıl yaklaşık 74 bin kişi tehlikeli madde-
lerden ötürü hayatını kaybediyor. Bu da işyeri ka-
zalarından on kat fazla insanın tehlikeli madde-
ler sonucu öldüğü anlamına geliyor. Kimyasal
risklerin yönetimi özellikle KOBİ’lerde ve taşe-
ron firmalarda çok zayıf” dedi.
Yüzde 20’si toz soluyor
Avrupalõ işçilerin yüzde 15’i işyerlerinde geçir-
dikleri zamanõn dörtte birinde kimyasal ürünlere te-
mas ettiklerini, yüzde 10’u buharõ ve yüzde 19’u ise
toz ve dumanõ soluduklarõnõ belirtiyorlar.
Avrupa’nõn çeşitli şehirlerinden 49 uzmanõn oluş-
turduğu “Artan Kimyasal Riskler Uzman Tah-
mini”nde işçilerin kendilerini korumalarõ gereken
kimyasallar listesinin en başõnda nanopartiküller ge-
liyor. Birçok işkolundaki işçilerin cildi kimyasallarla
temas etmekte ve alerji hastalõklarõnõn artmasõna yol
açõyor. Deri hastalõklarõnõn yüzde 80 - 90’õ kimya-
sallardan kaynaklanõyor.
Meslek hastalõklarõ listesinde kas ve iskelet bo-
zukluklarõndan sonra deri hastalõklarõ yüzde 13.6 ile
ikinci sõrada yer alõyor.
40 bin işçi
risk altõnda
2007 SGK istatistiklerine
göre, 40 bin işçinin çalõştõğõ
Türkiye kimya sektöründe sap-
tanan meslek hastalõklarõnõn
yüzde 88’i toza ve kimyasallara
bağlõ olarak ortaya çõkõyor.
2007’de 1208 meslek hastalõğõ
saptandõ. Bunlarõn 44’ü (yüz-
de 3.6) kimyasallara bağlõ,
1017 tanesi (yüzde 84.2) toz ve
diğer kimyasallara bağlõ olarak
ortaya çõkan solunum yolu has-
talõklarõ. Uluslararasõ Çalõşma
Örgütü (ILO) verilerine göre
dünyada her yõl 250 milyondan
fazla iş kazasõ meydana geliyor.
İşyerlerindeki sağlõksõz du-
rumlar ve zararlõ maddelerle te-
mas yüzünden her yõl 160 mil-
yon işçi hastalanõyor, 1.2 mil-
yonu aşkõn işçi de meslek has-
talõklarõ ya da iş kazalarõ yü-
zünden ölüyor.
Benzine
zam geldi
Akaryakõt ürünlerin-
den 95 oktan kurşunsuz
benzine 8 kuruş zam ya-
põldõ. Ankara ve İz-
mir’de BP, Shell, Petrol
Ofisi (PO) ve OPET ba-
yilerinde 95 oktan kur-
şunsuz benzinin litre fi-
yatõ, 2.89 liradan 2.97
liraya yükseldi. İstan-
bul’da ise söz konusu
dağõtõm şirketlerinin ba-
yilerinde 2.90 lira olan
95 oktan kurşunsuz ben-
zin 2.98 liraya çõktõ.
Gübre zammı
yüzde 90’ı aştı
Orta Güney Anadolu
Ziraat Odalarõ Bölge
Başkanõ ve Türkiye Zi-
raat Odalarõ Birliği
(TZOB) Yönetim Kuru-
lu Üyesi Mustafa He-
pokur, bir hafta önce
gelen yüzde 20 zamla
birlikte fenni gübrenin
fiyatõnõn son bir yõl için-
de yüzde 90 arttõğõnõ
söyledi. Hepokur, Kon-
ya’da hububat çiftçisinin
yarõsõna yakõnõnõn gübre
alamadõğõnõ iddia etti.
Köy-Tür
kapanıyor
Beyaz et üreticisi Köy-
Tür’ün İzmir Torbalõ il-
çesindeki tesislerinde
üretim durdu, bin işçi
tazminatlarõnõ alamadan
işten çõkarõldõ. Türkiye
Kalkõnma Vakfõ öncülü-
ğünde 1970’li yõllarda
yoksul beş çiftçi ailesiyle
başlatõlan, yõllar geçtikçe
güçlenen Köy-Tür bir dö-
nem 12 ilde faaliyet gös-
teriyordu.
Maliye, 2008’de 20 milyar dolarlõk işlem
hacmine ulaşan faktoring sektöründe yasadõşõ
tefecilik yapanlarõn incelemeye alõndõğõnõ
açõklarken işletmeleri hedef alan tefecilik
faaliyetleri de olduğu öne sürüldü.
FATMA KOŞAR
Özellikle kredi kartõ borç-
lularõnõ hedef alan ve büyük
şehirlerde sokaklarda el ilan-
larõ dağõtarak borcu yapõlan-
dõrmayõ önerenlerden sonra
ticari işletmelere yönelik te-
fecilik faaliyetleri de yapõldõğõ
öne sürüldü.
Maliye, bu çerçevede or-
talama 100 şirketin faaliyet
gösterdiği faktoring sektö-
rünü incelemeye aldõğõnõ
açõkladõ. 2008’de 20 milyar
dolarlõk işlem hacmine ulaşan
faktoring sektöründe kişi ve
kuruluşlarõn kayõt dõşõ olarak
elden para verdiği öne sü-
rüldü ve bu konuda şikâyet-
ler olduğuna dikkat çekildi.
Tüketici Dernekleri Fede-
rasyonu Başkanõ Ali Çetin
ise sokaklarda borç vermeyi
teklif edenlere denetim çağ-
rõsõ yaptõ. Çetin, Maliye’nin
bankalar ile faktoring sektö-
rü arasõndaki pasta yarõşõnda
taraf tuttuğunu iddia ederek
“Bankalardan 1.5 kat yük-
sek faizle çalışan faktoring
şirketleri yasal çalışıyor.
Çek-senet kırıyorlar. Oysa
kredi kartı borçlularının
önünü kesen tefeciler var.
Bunlara dönük denetim
yok” dedi. Faktoring, en ba-
sit anlatõmõyla “alacakların
bütün yönleriyle devir edil-
mesi, garanti, finansman, iş
görme hizmetlerinden en az
birinin verildiği bir finans-
man yöntemi” olarak ta-
nõmlanabilir.
Maliyefaktoringiinceliyor
MaliyeBakanlõğõ,faktoringsektörünüincelemeyealdõğõnõaçõkladõ.
İlkvergiincelemesiniMaliyeTeftişKurulubaşlatõrkendenetimbi-
rimlerininriskanalizlerindensonrason10yõllõkişlemleribüyüteç
altõnaaldõğõbelirtildi.100firmaiçintaramaçalõşmasõbaşla-
tõldõ. Bu çalõşmada şirketlerin ortaklõk yapõsõ ve faaliyetleri
masayayatõrõldõ,riskanalizlerineyönelindi.Analizsonrasõ,
öncelikle denetlenecek firmalar belirlenerek, bunlar
nezdindeincelemeyegeçildi.Maliyemüfettişlerininsek-
tör incelemesinin devam ettiği belirtilirken Gelirler
Kontrolörlerinindefaktoringşirketlerinezdindekap-
samlõdenetimfaaliyetindebulunmasõ
kararlaştõrõldõ. (AA)
1 liraya tatil kampanyasõ kandõrmaca
ŞEHRİBAN KIRAÇ
Tur operatörleri daha fazla tu-
rist kapmak için akla gelmedik
reklam kampanyalarõna başladõ.
Yaz sezonu için bilet satõşlarõna
başlayan tur operatörlerinin kam-
panyalarõnda yabancõ turiste 1
TL’ye Marmaris’te bir hafta ta-
til yapmak bile var.
Turizmcilerse, sezon başlan-
gõçlarõnda bir ya da iki odanõn bu
fiyata satõlabileceğine 2 bin oda-
lõ otelin tamamõnõn bu fiyata sa-
tõlmasõnõn mümkün olmadõğõna
dikkat çekti.
Avrupa Türkiye Turizm İş
Konseyi Başkanõ Hüseyin Ba-
raner, bu tür indirim kampan-
yalarõnõn her yõl yapõldõğõnõ, an-
cak bilet sayõlarõnõn sõnõrlõ tutul-
duğunu belirterek “Şu anda pi-
yasalarda büyük bir durgunluk
var. İlgi çekmek için tur ope-
ratörleri bu tür reklamlara
başvuruyor ve sanki bütün sat-
tıkları paketler 1 TL imiş gibi
yansıtılıyor. Ama böyle bir du-
rum mümkün değil. 1 TL’ye
paket satılsa hem tur operatö-
rü hem de otel batar” dedi.
Türkiye Otelciler Federasyonu
Başkanõ Ahmet Barut, talebin
yoğun olduğu pazarlarda bu tür
kampanyalarõn yapõldõğõnõ, bunun
sansasyon yaratmaya yönelik ol-
duğunu söyledi. Turistik Otelci-
ler, İşletmeciler ve Yatõrõmcõlar
Birliği Başkanõ Timur Bayındır
ise güney sahillerinde ortalama
bir otelin geceliğinin 100 Av-
ro’dan aşağõ olmadõğõnõ kayde-
derek özellikle havayolu şirket-
lerinin bu tür promosyonlu kam-
panyalarõnõn bulunduğunu, tur
operatörelerinin de bunu örnek al-
dõğõnõ aktardõ. Öte yandan Kültür
ve Turizm Bakanlõğõ, yõlõn ilk iki
ayõnda Türkiye’ye gelen yaban-
cõ ziyaretçi sayõsõnõn geçen yõla
göre yüzde 1.7 azalarak 1.650
milyona çõktõğõnõ açõkladõ. Koray İnşaat’tan Ürdün’e hastane
Ekonomi Servisi - Koray İnşaat, Ürdün’de 185
milyon dolarlõk hastane inşaatõ için anlaşma
imzaladõ. Şirketten yapõlan yazõlõ açõklamaya
göre, Ürdün Kralõ Abdullah’õn ölen babasõ için
kurduğu Kral Hüseyin Vakfõ adõna yapõlacak
Kral Hüseyin Biyoteknoloji ve Kanser
Enstitüsü hastane projesinde ana hastane
binasõnõn yanõ sõra otel, hemşire yatakhanesi,
kapalõ otopark ve enerji binasõ yer alacak.
Toplam inşaat alanõ 120 bin metrekareden
oluşan ve 2011 ortasõnda bitirilmesi planlanan
projede, inşaat aşamasõnda 500 Türk mimar,
mühendis ve işçi istihdam edilecek.
Kartlı alışveriş yüzde 7 azaldı
ANKARA (Reuters) - Merkez Bankasõ
danõşmanlarõndan Ercan Türkan tarafõndan
oluşturulan ve ‘e.t.t.e’ olarak adlandõrõlan kartlõ
alõşverişe dayalõ tüketim endeksi, fiyat
artõşlarõndan arõndõrõldõğõnda, bu yõl şubatta
yüzde 6.7 daraldõ. Geçen yõl şubatta, söz
konusu tüketim endeksinde reel artõş yüzde 7
olmuştu. Veriler, tüketici ya da firma
beyanlarõna değil, tüketicinin Türkiye’nin dört
tarafõna dağõlmõş 1.071 milyon işyerini
kapsayan geniş bir firma ağõndan kartla
ödemesini yaptõğõ fiziki alõşveriş bilgisine
dayanõyor. Türkiye’de 59.4 milyon banka kartõ,
43.5 milyonun da banka kredi kartõ bulunuyor.
Avrupa İş Sağlõğõ ve
Güvenliği Ajansõ raporuna göre,
kimyasallarõn yol açtõğõ ölümler
iş kazalarõ sonucu ölümleri 10’a
katlõyor. Her yõl 74 bin işçi
kimyasallara bağlõ meslek
hastalõklarõ nedeniyle hayatõnõ
kaybediyor.
Kredi kartõ borçlularõna çeşitli tekliflerden sonra, şimdi de ‘korsan faktoring’ türedi
Kriz tefeciye yaradı
Maliyefaktoringiinceliyor
Tur operatörleri
daha fazla turist
kapmak için sudan
ucuz paketlere
başvururken, Türk
turizmciler bu
fiyatlarla tatil
yapmanõn
olanaksõz
olduğunu
söylediler.
Türk kimya sanayisinde meslek hastalõklarõnõn yüzde 88’i toza ve kimyasallara bağlõ ortaya çõkõyor
Kimyasallarölümsaçõyor