19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 24 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Hükümet ve özellikle Başbakan, ekonomi ile ilgili hep bilançonun var- lık tarafını gösteriyor. Bilançonun borç- lar, sermaye ve kâr/zarar tarafını gös- termiyor. Böyle olunca varlıklarda ar- tış başarı olarak ortaya çıkıyor. Dola- yısıyla ekonomideki bu çelişkileri va- tandaş algılayamıyor ve geleceğini ipotek altına alanları avuçlarını patla- tırcasına alkışlıyor. İlginç, ülkemin in- sanının bir bildiği var herhalde. İhracat arttı, diyor, ama ithalattaki ar- tışı söylemiyor. 2002’de 36.1 milyar do- lar ihracat, 2007’de 132 milyar dolara çıkmış; çok güzel 3.6 kat artmış. Peki ithalat ne olmuş? 51.6 milyar dolardan 202 milyar dolara çıkmış; yani 4 kat art- mış. Bu durum başarı mı? Cari işlemler açığının 2002’de eksi 0.6 milyar dolar iken 2008’de 41.6 mil- yar dolara çıkmasından söz etmiyor. IMF’nin 2007’de raporunda belirttiği gi- bi, cari açığın GSMH oranı en kötü ül- ke olduğumuzu söylemiyor. İşsizliğin 2002’den beri yüzde 10 al- tına düşürmeyi başaramadığını, 2008 Aralık ayında işsizlik rakamının neden yüzde 13.6’ya çıktığını izah etmiyor. Özelleştirme ile övünüyor. 1985- 2002 arasında 8 milyar dolar olan özel- leştirme gelirleri, 2003-2009 arasında 43.7 milyar dolar olduğunu yüksek sesle haykırıyor. Ama bu gelirlere rağ- men neden borçlarımızın azalmadığını dolayısıyla bu gelirlerin borçlara ve borç faizine gittiğini gözden kaçırıyor. Toplam dış borç stokunun 2002’den 2008’e göre yüzde 123 arttığını, 129.5 milyar dolardan 289.3 milyar dolara çık- tığını, bu borçlar içinde esas felaketin özel sektör borçlarındaki 4.5 kat artı- şı, yani 43 milyar dolardan 196 milyar dolara çıkışının ne vahim bir durum ol- duğunu ortaya koymuyor. Dış borç stokunun GSMH’ye ora- nındaki yüzde 47.3’den 2007’de yüz- de 37.7’ye düşüşü başarı sayılıyor. Va- tandaş bu oranlardan ne kadar anlar? Oran yerine rakamları versene... Hane halkının, yani bireylerin 2002’de 4 milyar dolar olan borcunun 80 milyar dolara nasıl çıktığını, bu borcun tüke- tim harcamalarını finanse etmekte kul- lanıldığını ve bunun politika olarak teş- vik edildiğini unutuyor; kredi kartı bor- cu olan vatandaşlara “Bana mı sordu- nuz da harcadınız?” diyerek kızıyor. Pe- ki bin lira aylık geliri olan vatandaşa on beş kredi kartını vermeyi teşvik eden sistemi vatandaş mı kurdu, harcama- sı için tüm tahrikleri kendi kendine mi yaptı, bunun cevabı yok. 2002-2008 arası ödenen 255 milyar dolar faizi üstelik haram saydıkları fai- zi hükümet dışında birileri mi doğurt- tu da hükümet ödemek zorunda kal- dı. Bu denli yüksek maliyete ülkemizin katlanmasına başkaları mı sebep oldu. Özelleştirme gelirlerine rağmen bu borçla hangi üretime yönelik yatırımlar yapıldı? 2003’te 1.8, 2004’te 2.8, 2005’te 10, 2006’da 20.2, 2007’de 22, 2008’de 18 milyar dolar olmak üzere toplam 74.8 milyar dolarlık doğrudan sermaye gi- rişi oldu. Bu rakamlara yalnız bakar- sanız çok iyi. Ancak borçlarla, istih- damdaki artışla, işsizlikle karşılaştırdı- ğınızda ne umduk ne bulduk, diyor- sunuz. Özelleştirme gelirleri ile doğru- dan yabancı yatırımların özelleştirme gelirleri içinde olmayan kısmının tamamı faize gitmiş. Bu, ancak tefeciye düşmüş tüccar için söz konusu olur. Türkiye ekonomisinin tüm canı tefecilere faiz olarak verilmiş durumda. İşte başarı... 2002-2007 büyüme ortalaması yüz- de 6.8. Bu oran 1982-1986’da yüzde 5.3, 1987-1991 döneminde yüzde 4.3,1992-1996 döneminde yüzde 4.4, 1997-2001 döneminde ise yüzde 1.5. Bu oranlara göre ülkemiz en iyi büyü- mesini AKP zamanında gerçekleştirmiş oluyor. Geçmiş dönemlerde hiçbir tuğla konulmamış. Peki büyüme var, neden işsizlik azalmıyor da artı- yor?Büyüme var da neden borçlarımız artıyor? Büyüme var da neden bu ka- dar faiz ödedik?Büyüme acaba İlhan Kesici’nin belirttiği gibi hormonlu ol- masın? Büyüdük de refah nerede? Bütün bu rakamlar şunu gösteriyor; AKP döneminde insanlar tüketmişler, harcamışlar, otomobil almışlar; otomotiv üreticilerine, bunu kredilendirenlere, bu bankalara dışarıdan borç verenlere para kazandırmışlar, serbest piyasanın en önemli oyuncuları olan özel sektör borçlanmış da borçlanmış, kamu borç- lanmış, borçlarımız gelecek gelirlerimizi de ipotek altına almış ama ekonomimiz sağlam, ekonomimiz AKP sayesinde büyük refah sağlamış. Vatandaşın bunu ne kadar algıladı- ğını 29 Mart seçim sandığından öğre- neceğiz. Eğer bu rakamlar bile vatan- daşı uyandırmaya yetmemişse yapa- cak bir şey yok. Osmanlı İmparatorlu- ğu’nun yeniden kuruluşu çok yakındır. Herkes buna göre hazırlığını yapsın. Özellikle zangır zangır titrediklerini gö- rür gibi olduğum büyük büyük işa- damları… Sandığa Yansıması Gereken Çelişkiler M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER AKP’nin Mitingcileri AKP ev sahibi, iktidar partisi olarak jest yapması hak götüre, arkasına valiliği alarak son hafta sonu, İstanbul mitigleri yarışmasında, muhalefeti toplu olarak Çağlayan Meydanı’nda sıkıştırırken Kazlı- çeşme’ye el koymakla bir güç gösterisi daha yapmış oldu. Laf aramızda Kazlıçeşme mitingini televizyon kameralarından değil de içinden izlemeye kalkışmış her kimse, İstanbul’un kültür başkenti olmaktan ne kadar uzakta kaldığının resmini çekmiştir. Kentlerin uygarlık ölçütleri arasında, meydanları- nın büyüklüğü, görkemi de vardır. Kazlıçeşme’de AKP mitingine katılan on binler, bu meydandan ancak be- nim gibi dizlerine kadar çamur içinde çıkabildiler. Gi- riş çıkış düzenlemeleri, çevrenin mezbelelik halleri ca- bası. Son seçim meydan kavgası, İstanbul’un mey- dansız kent haline sokulmasının son belgesi. Oysa Anadolu uygarlık tarihi, aynı zamanda insanlığın uy- garlık, demokrasi tarihi olarak meydanları, her tür top- lumsal, kültürel etkinliğin yapıldığı açık hava antik ti- yatrolarıyla ünlü tarihi kentler tarihidir. Kazlıçeşme alanı, besbelli günler süren hazırlıklarla, giriş-çıkışın Bakırköy-Zeytinburnu bağlantılarına ar- kadan yapıldığı dev araçlarla, parmaklıklar, afişle- melerle kuşatılmıştı. Katılımcıların giriş-çıkışlarını, yüz yüze izleyen olmadı galiba. Doğrusu meydan dü- zenlemesinin, gidiş-geliş trafiğinin bütününü kavra- yıp ana giriş yolunu tutmayı akıl edene kadar, saat- ler geçmiş Başbakan Erdoğan’ın konuşması baş- lamıştı. Ermeni hastanesi yakınlarına kadar var- mam da biraz zaman aldı. Meydandan kitle halinde dağılmayla yüz yüze geldiğimizde, taksici “Miting bit- miş abla nereye gidiyorsun” diye itiraz ediyordu. “Da- ğılmalarını, yüzlerini görürüm” sözlerime aklı pek yat- madı. Benim içinse görülmesi gereken çok şey bir- den görünür olmuştu bile... Önce belediye otobüslerinin arkadan, medyaya gö- rünmeden, metro, hızlı otobüs, tren hatlarından kit- lesel bedava yolcu getirip götürdüklerini görmüş ol- dum. Miting dağılır gibi bir kalabalıkla ters yönde yü- rümeye başladığımdaysa zaten yeni konuşmaya baş- ladığını bildiğim Erdoğan’ın konuşmasının başların- da olduğunu da kavradım. İnsanlar protesto niteli- ğinde değil, ama mitinge katılma görevlerinin bittiği algılaması içinde kitlesel biçimde meydandan ayrı- lıyorlardı. Öncelikle Başbakan’ı dinlemek ve alkışla- mak üzere geldiklerini de galiba unutmuşlardı. Başbakan Erdoğan’ın tam da dediği gibi tümü ağır- lıklı varoş insanı, yoksul kesimden her yaştan, hep- sinin ya üstlerinde, ya ellerindeki torbalarda, hepsi- ne birden dağıtıldığı besbelli sarı ve lacivert yağ- murlukları, turuncu AKP kaşkolları, parti ve Türk bay- rakları, duruma göre farklı ek eşyaları; nevale, özel yelekler, şapkaları.. normal zamanda araçların tıka- dığı Zeytinburnu ve Bakırköy’e açılan yolları tümüy- le dolduran biçimde meydanı terk edişlerini izleyen görevli polislerden biri patladı: “AKP mitingine gel- mek ne güzel değil mi? Yemek içmek, yol bedava. Üs- tüne yağmurluk, kaşkol, nevale..” Beykoz’dan gelen kadınlı çocuklu bir grup, ken- dilerini bekleyen sahildeki motora doğru yürüye- ceklerini söylüyorlardı. Başbakan konuşurken niye terk ettikleri üzerinde bir yorum yapmadılar. Televizyon- lardan neler konuştuğunu daha iyi dinlediklerini söylemekle yetindiler. Dağılma öylesine birbirini et- kileyen kitlesel bir eyleme dönüşmüştü ki saatle kont- rol ederek anlatıyorum, konuşmanın bitmesine bir sa- at kala meydanın ortalarına doğru yer alan yeşil bo- yalı küçük camiye kadar olan kontrol noktasının için- deki alan tümden dağılmıştı. Camiyle gazeteciler, te- levizyonların kameraları için tahsis edilmiş dev ara- cın arası da yarıdan fazlasıyla boşaltılmıştı. Kimileri dağınık yerleşmeye çalışırken, görüntü alanlara kü- fürler başlamıştı: “Doğan medyası fırsatı yakaladınız, çekin çekin..” sesleri tehdide dönüşünce, aracın ar- ka tarafını görüntüleyenlerin sayısı azaldı... Erdoğan’ın konuşmakta olduğu kürsüye birkaç yüz metre kalana kadar olan bölümleri, gözlemleye göz- lemleye, yavaş yavaş, bir on dakika içinde tüket- miştim. Sizin izlediğiniz görüntülere yansıyan sıkışık alanda kalanların, miting meydanlarında deneyimli bi- ri olarak, birkaç bini geçmediğine yemin edebilirim. En coşabildikleri, aslında kampanya konuşmalarının yinelenmesi olan söyleminde, bildik, yemine dönüş- türülmüş görkemli final şarkısı sözleriydi: “Beraber yü- rüdük..” İstanbul adaylarının, belediye başkanlarının tümünün sahneye çıkmalarının ardından, dev araçların kapa- dığı hazırlık alanına da geçebildim. İşte orada yüzlerle siyah paltolu, ceketli, kravatlı, resmi devlet dairele- ri, belediyeler görevlileri ordusuyla yüz yüze geldim. Resmi araçların biri bin para.. meydanı terk etme kuy- ruğuna girdiler. En son dağılan bir iki bin anlaşılan il- çeler parti organizasyonu içinde gelmişlerdi. Semt- lere göre gruplaşıp kendilerini almaya gelecek oto- büsleri beklemeye başladılar. Ben gönüllü, güçlü bir AKP seçmeninden çok, iktidarın toplama gücünü, iv- mesi çok inmiş bir coşkuyu, desteği gördüm... [email protected] OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Avrupa İş Sağlõğõ ve Güvenliği Ajansõ’nõn (EU-OSHA) “Artan Kimyasal Riskler Hakkında Uzman Tahmini” raporuna gö- re, Avrupa’da her yõl iş kazalarõnda ölen iş- çi sayõsõnõn 10 katõ kadar işçi meslek has- talõklarõna bağlõ hastalõk sonucu çalõşamaz duruma geliyor ya da yaşamõnõ yitiriyor. İşçilerin sağlõğõnõ olumsuz etkileyebilecek yeni ve artan riskleri olan ana kimyasal madde gruplarõnõn da saptandõğõ rapora göre bu kimyasallar, alerjiden astõma, kõsõrlõktan kansere varan birçok hastalõğõn oluşmasõnda rol oynuyor. Tehlikeli maddeler sade- ce kimya endüstrisinde değil aynõ zamanda tarõm, sağ- lõk, inşaat gibi iş kollarõnda ve pek çok küçük ve or- ta ölçekli işletmede de bulunuyor. EU-OSHA Başkanõ Jukka Takala, “İşyerlerin- de her yıl yaklaşık 74 bin kişi tehlikeli madde- lerden ötürü hayatını kaybediyor. Bu da işyeri ka- zalarından on kat fazla insanın tehlikeli madde- ler sonucu öldüğü anlamına geliyor. Kimyasal risklerin yönetimi özellikle KOBİ’lerde ve taşe- ron firmalarda çok zayıf” dedi. Yüzde 20’si toz soluyor Avrupalõ işçilerin yüzde 15’i işyerlerinde geçir- dikleri zamanõn dörtte birinde kimyasal ürünlere te- mas ettiklerini, yüzde 10’u buharõ ve yüzde 19’u ise toz ve dumanõ soluduklarõnõ belirtiyorlar. Avrupa’nõn çeşitli şehirlerinden 49 uzmanõn oluş- turduğu “Artan Kimyasal Riskler Uzman Tah- mini”nde işçilerin kendilerini korumalarõ gereken kimyasallar listesinin en başõnda nanopartiküller ge- liyor. Birçok işkolundaki işçilerin cildi kimyasallarla temas etmekte ve alerji hastalõklarõnõn artmasõna yol açõyor. Deri hastalõklarõnõn yüzde 80 - 90’õ kimya- sallardan kaynaklanõyor. Meslek hastalõklarõ listesinde kas ve iskelet bo- zukluklarõndan sonra deri hastalõklarõ yüzde 13.6 ile ikinci sõrada yer alõyor. 40 bin işçi risk altõnda 2007 SGK istatistiklerine göre, 40 bin işçinin çalõştõğõ Türkiye kimya sektöründe sap- tanan meslek hastalõklarõnõn yüzde 88’i toza ve kimyasallara bağlõ olarak ortaya çõkõyor. 2007’de 1208 meslek hastalõğõ saptandõ. Bunlarõn 44’ü (yüz- de 3.6) kimyasallara bağlõ, 1017 tanesi (yüzde 84.2) toz ve diğer kimyasallara bağlõ olarak ortaya çõkan solunum yolu has- talõklarõ. Uluslararasõ Çalõşma Örgütü (ILO) verilerine göre dünyada her yõl 250 milyondan fazla iş kazasõ meydana geliyor. İşyerlerindeki sağlõksõz du- rumlar ve zararlõ maddelerle te- mas yüzünden her yõl 160 mil- yon işçi hastalanõyor, 1.2 mil- yonu aşkõn işçi de meslek has- talõklarõ ya da iş kazalarõ yü- zünden ölüyor. Benzine zam geldi Akaryakõt ürünlerin- den 95 oktan kurşunsuz benzine 8 kuruş zam ya- põldõ. Ankara ve İz- mir’de BP, Shell, Petrol Ofisi (PO) ve OPET ba- yilerinde 95 oktan kur- şunsuz benzinin litre fi- yatõ, 2.89 liradan 2.97 liraya yükseldi. İstan- bul’da ise söz konusu dağõtõm şirketlerinin ba- yilerinde 2.90 lira olan 95 oktan kurşunsuz ben- zin 2.98 liraya çõktõ. Gübre zammı yüzde 90’ı aştı Orta Güney Anadolu Ziraat Odalarõ Bölge Başkanõ ve Türkiye Zi- raat Odalarõ Birliği (TZOB) Yönetim Kuru- lu Üyesi Mustafa He- pokur, bir hafta önce gelen yüzde 20 zamla birlikte fenni gübrenin fiyatõnõn son bir yõl için- de yüzde 90 arttõğõnõ söyledi. Hepokur, Kon- ya’da hububat çiftçisinin yarõsõna yakõnõnõn gübre alamadõğõnõ iddia etti. Köy-Tür kapanıyor Beyaz et üreticisi Köy- Tür’ün İzmir Torbalõ il- çesindeki tesislerinde üretim durdu, bin işçi tazminatlarõnõ alamadan işten çõkarõldõ. Türkiye Kalkõnma Vakfõ öncülü- ğünde 1970’li yõllarda yoksul beş çiftçi ailesiyle başlatõlan, yõllar geçtikçe güçlenen Köy-Tür bir dö- nem 12 ilde faaliyet gös- teriyordu. Maliye, 2008’de 20 milyar dolarlõk işlem hacmine ulaşan faktoring sektöründe yasadõşõ tefecilik yapanlarõn incelemeye alõndõğõnõ açõklarken işletmeleri hedef alan tefecilik faaliyetleri de olduğu öne sürüldü. FATMA KOŞAR Özellikle kredi kartõ borç- lularõnõ hedef alan ve büyük şehirlerde sokaklarda el ilan- larõ dağõtarak borcu yapõlan- dõrmayõ önerenlerden sonra ticari işletmelere yönelik te- fecilik faaliyetleri de yapõldõğõ öne sürüldü. Maliye, bu çerçevede or- talama 100 şirketin faaliyet gösterdiği faktoring sektö- rünü incelemeye aldõğõnõ açõkladõ. 2008’de 20 milyar dolarlõk işlem hacmine ulaşan faktoring sektöründe kişi ve kuruluşlarõn kayõt dõşõ olarak elden para verdiği öne sü- rüldü ve bu konuda şikâyet- ler olduğuna dikkat çekildi. Tüketici Dernekleri Fede- rasyonu Başkanõ Ali Çetin ise sokaklarda borç vermeyi teklif edenlere denetim çağ- rõsõ yaptõ. Çetin, Maliye’nin bankalar ile faktoring sektö- rü arasõndaki pasta yarõşõnda taraf tuttuğunu iddia ederek “Bankalardan 1.5 kat yük- sek faizle çalışan faktoring şirketleri yasal çalışıyor. Çek-senet kırıyorlar. Oysa kredi kartı borçlularının önünü kesen tefeciler var. Bunlara dönük denetim yok” dedi. Faktoring, en ba- sit anlatõmõyla “alacakların bütün yönleriyle devir edil- mesi, garanti, finansman, iş görme hizmetlerinden en az birinin verildiği bir finans- man yöntemi” olarak ta- nõmlanabilir. Maliyefaktoringiinceliyor MaliyeBakanlõğõ,faktoringsektörünüincelemeyealdõğõnõaçõkladõ. İlkvergiincelemesiniMaliyeTeftişKurulubaşlatõrkendenetimbi- rimlerininriskanalizlerindensonrason10yõllõkişlemleribüyüteç altõnaaldõğõbelirtildi.100firmaiçintaramaçalõşmasõbaşla- tõldõ. Bu çalõşmada şirketlerin ortaklõk yapõsõ ve faaliyetleri masayayatõrõldõ,riskanalizlerineyönelindi.Analizsonrasõ, öncelikle denetlenecek firmalar belirlenerek, bunlar nezdindeincelemeyegeçildi.Maliyemüfettişlerininsek- tör incelemesinin devam ettiği belirtilirken Gelirler Kontrolörlerinindefaktoringşirketlerinezdindekap- samlõdenetimfaaliyetindebulunmasõ kararlaştõrõldõ. (AA) 1 liraya tatil kampanyasõ kandõrmaca ŞEHRİBAN KIRAÇ Tur operatörleri daha fazla tu- rist kapmak için akla gelmedik reklam kampanyalarõna başladõ. Yaz sezonu için bilet satõşlarõna başlayan tur operatörlerinin kam- panyalarõnda yabancõ turiste 1 TL’ye Marmaris’te bir hafta ta- til yapmak bile var. Turizmcilerse, sezon başlan- gõçlarõnda bir ya da iki odanõn bu fiyata satõlabileceğine 2 bin oda- lõ otelin tamamõnõn bu fiyata sa- tõlmasõnõn mümkün olmadõğõna dikkat çekti. Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanõ Hüseyin Ba- raner, bu tür indirim kampan- yalarõnõn her yõl yapõldõğõnõ, an- cak bilet sayõlarõnõn sõnõrlõ tutul- duğunu belirterek “Şu anda pi- yasalarda büyük bir durgunluk var. İlgi çekmek için tur ope- ratörleri bu tür reklamlara başvuruyor ve sanki bütün sat- tıkları paketler 1 TL imiş gibi yansıtılıyor. Ama böyle bir du- rum mümkün değil. 1 TL’ye paket satılsa hem tur operatö- rü hem de otel batar” dedi. Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanõ Ahmet Barut, talebin yoğun olduğu pazarlarda bu tür kampanyalarõn yapõldõğõnõ, bunun sansasyon yaratmaya yönelik ol- duğunu söyledi. Turistik Otelci- ler, İşletmeciler ve Yatõrõmcõlar Birliği Başkanõ Timur Bayındır ise güney sahillerinde ortalama bir otelin geceliğinin 100 Av- ro’dan aşağõ olmadõğõnõ kayde- derek özellikle havayolu şirket- lerinin bu tür promosyonlu kam- panyalarõnõn bulunduğunu, tur operatörelerinin de bunu örnek al- dõğõnõ aktardõ. Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, yõlõn ilk iki ayõnda Türkiye’ye gelen yaban- cõ ziyaretçi sayõsõnõn geçen yõla göre yüzde 1.7 azalarak 1.650 milyona çõktõğõnõ açõkladõ. Koray İnşaat’tan Ürdün’e hastane Ekonomi Servisi - Koray İnşaat, Ürdün’de 185 milyon dolarlõk hastane inşaatõ için anlaşma imzaladõ. Şirketten yapõlan yazõlõ açõklamaya göre, Ürdün Kralõ Abdullah’õn ölen babasõ için kurduğu Kral Hüseyin Vakfõ adõna yapõlacak Kral Hüseyin Biyoteknoloji ve Kanser Enstitüsü hastane projesinde ana hastane binasõnõn yanõ sõra otel, hemşire yatakhanesi, kapalõ otopark ve enerji binasõ yer alacak. Toplam inşaat alanõ 120 bin metrekareden oluşan ve 2011 ortasõnda bitirilmesi planlanan projede, inşaat aşamasõnda 500 Türk mimar, mühendis ve işçi istihdam edilecek. Kartlı alışveriş yüzde 7 azaldı ANKARA (Reuters) - Merkez Bankasõ danõşmanlarõndan Ercan Türkan tarafõndan oluşturulan ve ‘e.t.t.e’ olarak adlandõrõlan kartlõ alõşverişe dayalõ tüketim endeksi, fiyat artõşlarõndan arõndõrõldõğõnda, bu yõl şubatta yüzde 6.7 daraldõ. Geçen yõl şubatta, söz konusu tüketim endeksinde reel artõş yüzde 7 olmuştu. Veriler, tüketici ya da firma beyanlarõna değil, tüketicinin Türkiye’nin dört tarafõna dağõlmõş 1.071 milyon işyerini kapsayan geniş bir firma ağõndan kartla ödemesini yaptõğõ fiziki alõşveriş bilgisine dayanõyor. Türkiye’de 59.4 milyon banka kartõ, 43.5 milyonun da banka kredi kartõ bulunuyor. Avrupa İş Sağlõğõ ve Güvenliği Ajansõ raporuna göre, kimyasallarõn yol açtõğõ ölümler iş kazalarõ sonucu ölümleri 10’a katlõyor. Her yõl 74 bin işçi kimyasallara bağlõ meslek hastalõklarõ nedeniyle hayatõnõ kaybediyor. Kredi kartõ borçlularõna çeşitli tekliflerden sonra, şimdi de ‘korsan faktoring’ türedi Kriz tefeciye yaradı Maliyefaktoringiinceliyor Tur operatörleri daha fazla turist kapmak için sudan ucuz paketlere başvururken, Türk turizmciler bu fiyatlarla tatil yapmanõn olanaksõz olduğunu söylediler. Türk kimya sanayisinde meslek hastalõklarõnõn yüzde 88’i toza ve kimyasallara bağlõ ortaya çõkõyor Kimyasallarölümsaçõyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle