Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
FırtınaBaşladı,Sürüyor...
Kapitalizmin dünyayı sarsan yeni bunalımı,
Türkiye’ye ilk büyük darbesini -geçtiğimiz- ka-
sımda vurmuş ve yarım milyondan fazla insanı işin-
den etmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun söy-
lediklerinden öğreniyoruz bu gerçeği. Aynı kuru-
mun belirttiğine göre, işsizlik oranı 12.3’e yük-
selmiştir. İş aramaktan umudunu kesenlerin de he-
saba katılmasıya, bu sayı 5 milyona yaklaşıyor. Bu
rakamların bir anlattığı da şu: Çalışmak durumunda
olan her dört gençten biri işsizdir.
Bu rakamlar, açıktır ki izleyen aylarda katlana-
rak sürecektir...
Kapitalizm dünya çapında öyle batmıştır ki, ya-
zılanlardan öğreniyoruz: Obama’nın ekonomiyi
kurtarması, Atlantik’in her iki yakasında başka bir
bahara kalmıştır. Biz fukaraları bekleyen çaresizliği
nasıl nitelemeli?
Olan bitenin en çok bilincinde olanlar, başta
emekçi halkla ücretli işçiler ve onların sendikala-
rıdır. Bizde de, 15 Şubat’ta Kadıköy’de yüz bini
bulan emekçilere seslenen Türk-İş, DİSK ve
KESK’in öncülüğünde düzenlenen mitingde ger-
çekler ortaya döküldü. “Krizin bedelini ödeme-
yeceğiz: İşsizliğe ve yoksulluğa karşı birleşik mü-
cadele, emek ve demokrasi” mitinginde, AKP ik-
tidarının dünyayı sarsan ekonomik bunalımın fa-
turasını emekçilere ödetmek istediğini haykıran
binlerce emekçi, hükümeti uyardı.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “İktidara
gelirken cennet vaat eden AKP’nin yarattığı, ce-
hennemden başka bir şey değildir” diye konuşa-
rak “Önümüze konulan faturayı kabul etmeyece-
ğiz” dedi. Çelebi, işten çıkarma, işyeri kapatma,
ücretsiz toplu izin verme gibi yollara başvurul-
duğuna dikkat çekti. Türkiye’nin artık yangın ye-
rine dönüştüğünü, evde tencerelerin kaynama-
dığını, babaların eve ekmek götüremediğini kay-
deden Çelebi, “Hükümetin insanları, sadaka top-
lumuna biat etmeye yönelten bir siyaset yürüttü-
ğünü” anımsattı. “Örgütlü örgütsüz bütün mağ-
durlar kenetlenmelidir” diyen Çelebi, şunu da ha-
tırlattı: “Emekçiler üzerindeki bu oyunu işçi sını-
fımız mutlaka bozacaktır.”
Türk-İş ve KESK genel başkanları da, başka
önemli hatırlatmalarda bulundular.
İşçi sınıfımız, olan bitenin bilincindedir...
Bu olurken, bir başka hatip, son günlerde her
gün başka yerde, kalabalıkların önünde kürsü-
sünden, önce dürüstlükten, ahlak ve demokrat-
lıktan dem vuruyor; sonra, bağırmaya başlıyor, mu-
halefete, medyaya, işçilere ve işverenlere, sen-
dikalara ve sivil toplum örgütlerine, memura ve bü-
rokratlara saldırıyor, hakaret ediyor.
Kimdir bu? Başbakan Tayyip Bey!
Kendisini kızdıran, temsil ettiği iktidarın yol aç-
tığı çalıp çırpmanın ortaya çıkarılıp tartışılmasıdır.
Gerçekten, rezalet ayyuka çıkmıştır. Oysa kendisi
bu yolları döşedi.
Tek bir örnek yeter: Kamu İhale Kanunu’nun,
yolsuzlukları önleme amacıyla konulmuş hü-
kümleri, tam 15 kez değiştirilmiştir.
Niçin? Bir sınıf yaratmak için!
Ve bu sınıf yaratılmıştır: Eşleri türbanlı, Cum-
huriyete ve onun laikliğine düşman, “laikçi” deyip
hakaret eden bir sınıf.
AKP de alnında, laikliğin düşmanı olduğunu sap-
tayan bir Anayasa Mahkemesi kararıyla dolaşıyor.
Yetmez mi?
Peki muhalefet, özellikle sosyal demokrat mu-
halefet ne yapıyor?
Bir demokraside, Sosyal Demokrat Parti’nin ye-
ri ve rolü büyüktür. Onun yerini tutan üç parti var
demokrasimizde: CHP, Ecevit’ten kalan DSP ve
bir de Karayalçın’ın partisi (SHP). Her birinin ek-
siğinin yanı sıra Sosyal Demokrat Partimiz üç par-
tiye parçalanmıştır. Türkiye’nin gelip vardığı nok-
tada, bu parçalanmışlığı aşmalı idik; en azından,
29 Mart seçimlerine giderken ne yapmalı?
CHP’nin İstanbul için adayı Kemal Kılıçdaroğlu
bir şanstır. Ne var ki, DSP’nin bu adaya bakıp ken-
disi için bir aday icat etmesi bir aptallıktır.
Öte yandan, DSP’nin Eskişehir için seçtiği
adayları, Yılmaz Büyükerşen, Ahmet Ataç ve Ja-
le Nur Süllü’ye karşılık, CHP’nin onları destek-
lemek varken kendi adaylarını saptaması bir
başka aptallıktır.
İstanbul’da ve Eskişehir’de seçmenler, bu ap-
tallığı fark edip gerekeni yapacaklardır...
İstanbul polisi önceki gün İslamcı Kürt dev-
leti kurmak için bir dönem kanlı eylemlere
imza atan Hizbullah’ın metropol timlerine yö-
nelik kapsamlı bir operasyon yaptı. Ne il-
ginçtir ki, operasyonun zamanlaması,
PKK’nin Adana’da Hizbullah yanlısı der-
neklere yönelik baskınının hemen sonrası-
na rastladı! Peki, siyasallaşma çabasında-
ki dinci örgüt, PKK’nin baskı ve tehdidinden
bunaldı mı?.. Misilleme tehlikesi var mı?..
Bundan tam 8 yıl önce, İstanbul’da mu-
hafazakâr kesimden bazı isimler gizemli bi-
çimde ortadan kaybolmuştu. Son yıl-
larda “Hizbulvahşet” başlığını kullan-
mayı alışkanlık haline getiren sözde İs-
lamcı gazeteler ise o dönemde tuhaf
bir suskunluğa gömülmüştü. Örneğin
Güneydoğu’nun kan gölüne dönüş-
türüldüğü tarihlerde başlarını kuma gö-
men Zaman, Milli Gazete ve Vakit gi-
bi yayın organları bu kayıp olaylarıy-
la ilgili de bana necilik oynamışlardı!.. Aynı
duyarsızlığı kendilerini “Müslüman demokrat”
, “muhafazakâr” ya da “İslamcı aydın” diye
niteleyen gruplar da göstermişti!
Oysa bu derin suskunluk sürerken, Hiz-
bullah’ın İstanbul’daki sürek avı devam
ediyordu. Önce Mehmet Kanlıbıçak, son-
ra da M. Şehit Avcı, Mehmet Salih Dün-
dar, İsmail Aksoy, Ramazan Yaşar ve Ci-
hangir Gofrandi ortadan kaybolmuştu!..
Tarikat ve cemaat çevrelerinden baskı ge-
lince kendini “İslamın gür sesi” diye nitele-
yen şeriatçı bir gazetede bu kayıplarla ilgi-
li küçük bir haber yayımlandı. Ancak tam bir
gün sonra bu gazetenin merkez binasının
bahçesine bir Kalaşnikof tüfek atıldı. Bu gi-
zemli imzayı atan kaynak, aslında tanıdıktı!..
O gazete de mesajı aldı ve bu kez tamamen
suskunluğa gömüldü!..
Körüklenen gerginlik!..
Bu tehdidin ardından kayıp olayları dur-
madı. Hücre evlerinde sorguya götürülen-
lerin son halkası Zehra Eğitim ve Kültür Vak-
fı Başkanı İzzettin Yıldırım olunca,
muhafazakâr çevreler ve yayın or-
ganları arasında büyük bir panik
başladı. O dönemde Hizbullah’ın
Kürt kökenli 100 işadamını kaçırıp in-
faz edeceği şeklindeki söylentiler
nedeniyle bazı dinci işadamları İs-
tanbul’u terk etmek zorunda kaldı...
Sonra çok ilginç bir olay daha ya-
şandı. Hizbullah konusuyla pek ilgilenmeyen
Sabah gazetesinde ilginç bir haber yayım-
landı: “Hizbullah lideri Velioğlu İstanbul’da!..”
Bu haber, o dönemde çok şaşırtıcı gel-
mişti. Daha önce kimi gazeteler Velioğlu’nun
İran üzerinden Kuzey Irak’a geçtiğine ilişkin
haberler yayımlıyordu. Oysa Velioğlu, 1999
başlarından itibaren bir tankeri makam ara-
cına dönüştürerek Habur-Mersin arasında-
ki İpek Yolu’nu eylem güzergâhı olarak
kullanıyor, raylı sistemlerle donatılmış hüc-
relerde barınıyordu.
O halde Velioğlu’nun “batıya hicret”ini kim
biliyordu? Tehlikeyi sezen İslamcı medya-
nın kayıp olaylarını durdurmak için bu haberi
büyük gazetelerden birine sızdırdığı konu-
sunda kuşkular vardı!.. Bu kuşku, aynı za-
manda Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’na
yönelik Beykoz’da düzenlenen operasyonun
“rastlantı” olamayacağını da gösteriyor-
du!..
İstanbul polisi 17 Ocak 2000 günü Bey-
koz’da iki katlı bir villaya baskın düzenledi.
İçeriden uzun namlulu silahlarla karşılık ve-
rildi. Çatışma uzun sürdü. Polis villaya gir-
diğinde Hüseyin Velioğlu’nun öldüğünü
gördü. İçeride çok önemli iki kişi daha var-
dı. Bunlardan biri Hizbullah’ın camiler so-
rumlusu Edip Gümüş, diğeri üniversiteler so-
rumlusu Cemal Tutar’dı. Velioğlu polisle ça-
tışırken bu iki üst düzey militan Hizbullah ar-
şivinin depolandığı bilgisayarları imha et-
mekle uğraşmıştı.
Bu büyük operasyonun ardından Türkiye,
Hizbullah dehşetiyle tanıştı. İzzetin Yıldırım
ve arkadaşlarının cesetleri bulundu, örgüt ise
seri operasyonların ardından çöküş süreci-
ne girdi...
Bu kanlı ve ürkütücü süreci niye mi anım-
sattık?..
PKK ile Hizbullah arasında 1990-1995 ara-
sında yaşanan çatışma son dönemde tuhaf
biçimde yeniden körükleniyor. Aslında PKK;
AKP, Fethullahçılar ve tarikatlar üzerinden
DTP’ye yönelik oluşturulan kıskacı yarmak
istiyor. Örgüt, dinci kuşatmada Hizbullah’a
lokomotif görevi yüklendiğini düşünüyor.
Adana’da Hizbullah çizgisindeki Şûra-Der’e
yönelik 200 PKK sempatizanının geçen
hafta gerçekleştirdiği saldırının altında işte
bu düşünce yatıyor...
Dinci dernekler ise PKK yöneticilerinin Fet-
hullahçıları hedef alırken Hizbullah kavramını
bilinçli olarak kullandığını ve kendi tabanı-
nı ajite ve provoke etmeye çalıştığından ya-
kınıyor.
Hizbullah ne yapıyor?
Peki Hizbullah’ın dernekler ve der-
giler çevresinde yapılanan legal ku-
rumları, yaşanan gerginlik karşısın-
da ne yapıyor? Örgüt, kendi tabanı-
nı sakin ve duyarlı olmaya çağırsa da,
geçmişte PKK’ye karşı yapılan açık-
lamaların satır aralarında yansıtılan
“misilleme” tehdidi, gelecek açısından
kötü sinyaller veriyor...
Hizbullah’ın askeri kanadına gelince...
2000 yılında başlayan çöküş süreciyle bir-
likte binlerce militanını güvenlik güçlerine
kaptıran örgüt, uzun süredir şiddete yönel-
meyi düşünmüyordu. Zaten çalışmalarını
2003 yılından bu yana siyasi alanda yo-
ğunlaştıran örgütün askeri bir çabasına da
rastlanmıyordu. Bu durgunluk nedeniyle ör-
güte yönelik operasyonlar da hız kesmişti.
Örneğin 2007 yılında yurt genelinde yalnız-
ca 10 operasyon yapılabilmiş ve 37 kişi göz-
altına alınmıştı. Bu operasyonların 3’ü Bat-
man, 2’si Van, diğerleri ise Adana, Bursa,
Mersin, Diyarbakır ve Konya’da gerçekleş-
tirilmişti.
2008 yılı içinde ise yurt genelinde örgütün
askeri kanadına yönelik 14 operasyon dü-
zenlenmiş ve 102 kişi gözaltına alınmıştı. Bu
14 operasyondan yalnızca 1’i Konya Emni-
yeti’nce yürütülmüş ve eşzamanlı olarak
Mersin’in yanı sıra İstanbul’a da uzatılmış-
tı. Gözaltına alınan 44 kişiden 12’si tutuk-
lanmıştı. Yani son iki yıldır İstanbul’da Hiz-
bullah’a yönelik bağımsız sürdürülen tek
operasyon yoktu...
Ta ki İstanbul polisinin birkaç gün önce
yaptığı müdahaleye kadar!.. Güven-
lik birimleri Esenler ve Kadıköy’de 6
aydır izlediği hücre evlerini bastı, mi-
litanların hareketlerini videoya kay-
detti, örgüte yakın iki dergi çevre-
sindeki devinimi yakın takipte tuttu.
Polise göre Hizbullah “eylem hazırlı-
ğında”ydı!.. Güvenlik güçleri ope-
rasyonlarını sürdürüyor. Yakalanan-
ların ne tür eylemlere yönelmek istediği ko-
nusunda çalışmalar devam ediyor. Ancak
güvenlik kaynakları, örgütün Adana’daki
PKK saldırısına misilleme hazırlığı içinde ol-
duğundan kuşkulanıyor...
15 Ocak 2000’de “Velioğlu İstanbul’da”
başlığıyla yayımlanan haberden tam 8 yıl
sonra Hizbullah yeniden İstanbul’da!.. Bu
grup sayıları hızla artan örgüt yanlısı der-
neklerin yeni bir siyasal uzantısıysa şimdi-
lik sorun görünmüyor. Yok eğer birileri “Er-
genekon” iddiasıyla kazı yaparken, Hizbul-
lah’ı kış uykusundan uyandırdıysa o zaman
bu operasyonun üzerinde iyice düşünmek
gerekiyor!
mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
8 Yıl Sonra İstanbul!..
Başbakan’õn günler süren tehditlerinin ardõndan ilk adõm Doğan Holding’e karşõ atõldõ: 826 milyon TL ceza
Aba altõndaki sopa çõktõANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’õn miting meydanlarõndaki teh-
ditlerinin ardõndan medya gruplarõ-
na yönelik baskõlar arttõ. Son dö-
nemde Erdoğan tarafõndan hedef
tahtasõna konulan Doğan Yayõn Hol-
ding’e 826 milyon TL vergi cezasõ
kesildi.
Partisiyle ilgili yolsuzluk haber-
lerinin artmasõ üzerine çok sayõda
medya kuruluşuyla bağlarõnõ kopa-
ran Başbakan Erdoğan, önce seçim
meydanlarõnda kendileriyle ilgili
olumsuz haber yapan medya organ-
larõnõ boykot çağrõsõ yapmõştõ. Er-
doğan, Samsun mitinginde yaptõğõ
konuşmada, “Bunların yandaş
medyası niye rahatsız oluyor bili-
yor musunuz? Hortumları kesildi,
onun için. Bunlarda her tür suiis-
timal var. En sonunda bana onla-
rı da açıklattıracaklar.” demişti.
İşte Erdoğan’õn bu sözlerinin üze-
rinden bir hafta bile geçmeden “yan-
daş” olmayan medyaya karşõ ilk
adõm önceki gün atõldõ. Maliye, Do-
ğan Grubu’na toplam 826 milyon
TL’yi bulan vergi cezasõ kesti.
AKP Grup Başkanvekili Nurettin
Canikli dün TBMM’de düzenledi-
ği basõn toplantõsõnda Doğan Yayõn
Holding’e yönelik vergi inceleme-
sinin objektif kriterlere göre yapõl-
dõğõnõ ileri sürerek, söz konusu med-
ya grubunun son dönemde hükümete
yönelik saldõrõlarõnõn bu incelemeyi
engelleme amaçlõ olduğunu söyledi.
Canikli, Erdoğan’õn son dönemde
Aydõn Doğan Grubu’na bağlõ med-
ya organlarõnõ boykot çağrõsõnõn
anõmsatõlarak bu dönemde ceza ke-
silmesinin bir tesadüf olup olmadõ-
ğõnõn sorulmasõ üzerine, incelemenin
11 ay önce başlatõldõğõnõ, boykot çağ-
rõsõ ile inceleme arasõnda bir örtüş-
menin söz konusu olmadõğõnõ sa-
vundu. Canikli, “AKP hükümeti
döneminde zaman zaman mali
suçlara ve vergi suçlarına af geti-
rildi. Eğer Aydın Doğan, hükü-
mete yönelik politikasını değişti-
rirse bu ceza da bir yasa değişik-
liğiyle af kapsamına girebilir mi?”
sorusu üzerine “Hayır böyle bir şey
söz konusu değil. İnceleme ob-
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Maliyenin Doğan Yayõn
Holding’e kestiği 826 milyon
TL’lik vergi cezasõna basõn mes-
lek örgütlerinden tepki geldi. Ba-
sõn meslek örgütleri, söz konusu
cezayõ siyasi bir karar olarak ni-
telendirirken, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn muhalif ses-
leri kõsmak için “vergi silahını”
kullanmasõ olarak yorumladõ.
Çağdaş Gazeteciler Derneği
(ÇGD) Genel Başkanõ Ahmet
Abakay, normal koşullarda de-
mokratik ülkelerde işletmelerin,
şirketlerin vergi borçlarõnõn “ha-
ber” yapõlmayacağõna dikkat çe-
kerek şunlarõ söyledi.
“Türkiye ise öyle değil. İkti-
dar, kendisine muhalif yayın
yapanları her alanda yok et-
mek için çaba sarf ediyor.
Çünkü daha önce bunun ör-
nekleri de görüldü. Örneğin,
Kanaltürk. Maliye çok acıma-
sız bir şekilde üzerine gitti ve
sonunda yok edildi, el değiştir-
di. Şimdi, Başbakan önce ken-
disini eleştiren yayın grubu
için ‘gazete almayõn’ kampan-
yası yaptı. Halkı kışkırttı. Bun-
dan sonuç alamayınca bu kez
vergi silahını ortaya koydu.
‘Hizaya gelmezsen, bu taraftan
vururum’ diyor. (...) Ben bura-
da kötü niyet görüyorum. ‘Bu
gazeteleri almayõn kampanya-
sõ’nın devamı olarak görüyo-
rum. Ve doğru da bulmuyo-
rum” dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikasõ
(TGS) Genel Başkanõ Ercan Sa-
dık İpekçi de iktidarõn medya
kuruluşlarõnõ hizaya sokmaya ça-
lõştõğõnõ ve bu cezanõn da bunun
bir parçasõ olduğunu belirterek,
“Bu ceza, siyasi iktidarın med-
yayı hizaya sokma girişimleri-
nin bir parçası. Türk basınının
sermaye sahibi patronlarının
hataları, gazetecilere fatura
ediliyor” dedi.
Doğan Yayõn Grubu’na kesilen
toplam 826 milyon lira tutarõnda
vergi cezasõ, yurtdõşõnda da yankõ
buldu. Financial Times gazetesi,
“Türkiye’nin en büyük medya
grubunun başı yine otoriteler
ile dertte. Reklam gelirleri za-
yıflamaya yüz tuttuğu ve ana
şirketin bu nakdi başka sektör-
lerde büyümek için kullanmak
istediği bir dönemde 693 mil-
yon TL (408 milyon dolar) bir
cezaya uğradı” yorumunu yaptõ.
jektif kriterlere göre ya-
pılmıştır” diye konuştu.
‘Dur deme zamanı’
Verilen cezayõ “vic-
dansızlık” olarak değer-
lendiren Doğan Yayõn
Holding, yargõya başvu-
racağõnõ açõkladõ. Doğan
Grubu’ndan yapõlan açõk-
lamada ise, “2007 seçim-
lerinin ardından AKP
iktidarının gruba yöne-
lik siyasi itham ve suç-
lamalarına paralel ola-
rak bürokratik baskı ve
engellerin de arttığı gö-
rülmektedir. Son bir yıl-
dır şirketlerimizde sü-
rekli inceleme yapıl-
maktadır” denildi.
Doğan Grubu’nun hiç-
bir zaman imtiyaz ve ay-
rõcalõk peşinde olmadõğõ,
devletten sadece adalet
ve eşitlik talep ettiği kay-
dedilen açõklamada, “Do-
ğan Grubu’nun her şir-
keti en ince hesabına
kadar incelemeye açık-
tır. Her bir kuruşun he-
sabı verilir. Ancak oto-
riter bir siyasi güce kar-
şı mücadele etmenin zor-
luğu da açıktır. Bu ül-
kede yatırım yapan, is-
tihdam sağlayan, vergi-
sini ödeyen tüm kurum
ve kişilerin de yapılan
haksızlıklara dur deme
zamanı gelmiştir” görü-
şüne yer verildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Görev süresi 9 Şubat’ta sona eren ve ye-
niden atanmak için Bakanlar Kurulu nez-
dinde kulis yapan Sermaye Piyasasõ Ku-
rulu (SPK) Başkanõ Turan Erol, CHP’nin
İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan
adayõ Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Trab-
zon Milletvekili Mehmet Akif Hamza-
çebi hakkõnda, “Kamu görevlisine ha-
karet, iftira ve suç uydurma fiillerinden
dolayı” suç duyurusunda bulundu.
SPK’den yapõlan yazõlõ açõklamada,
Kõlõçdaroğlu ve Hamzaçebi’nin kurulun
başkan ve üyelerinin görevi kötüye kul-
lanma suçundan kovuşturmaya geçilmesi
talebi ile Ankara Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’na başvurduğu ancak taleplerinin
reddedildiği anõmsatõlarak “SPK Baş-
kanı Turan Erol tarafından adı geçen
şahıslar hakkında kamu görevlisine
hakaret, iftira ve suç uydurma fiille-
rinden dolayı suç duyurusunda bu-
lunulmuştur. Ayrıca adı geçen şa-
hıslara karşı manevi tazminat dava-
sı açılacaktır” denildi.
‘Yavuz hırsız’ rolü
Kõlõçdaroğlu ise hakkõndaki suç duyu-
rusuna sert tepki gösterdi. Erol’un 3 SPK
uzmanõn hazõrladõğõ rapor doğrultusunda
Almanya’daki Deniz Feneri ile bağlantõ-
lõ Kanal 7 yöneticileri hakkõnda suç du-
yurusunda bulunmasõ gerektiğini kayde-
den Kõlõçdaroğlu, “Şimdi onlar bizim
hakkımızda dava açıyor. Ne denir bu-
na ‘Yavuz hõrsõz’ rolü” diye konuştu.
BASIN ÖRGÜTLERİ
‘Erdoğan
vergisilahını
kullanıyor’
DİSK’ten grevdeki basõn emekçilerine destek
DİSK Genel
Başkanı
Süleyman
Çelebi ve
konfederasyon
yetkilileri
Turkuvaz
Yayın
Grubu’nun
grevdeki
çalışanlarına
destek verdi.
İstanbul Haber Servisi - DİSK, Turkuvaz Yayõn Gru-
bu çalõşanlarõnõn grevine destek verdi.
DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, beraberin-
deki konfederasyon yönetim kurulu ve DİSK’e bağlõ sen-
dikalar ile birlikte, dün Barbaros Bulvarõ’ndaki Turkuvaz
Radyo Televizyon Haberleşme ve Yayõncõlõk A.Ş’ye ait
binanõn önünde grev yapan basõn çalõşanlarõnõ ziyaret
etti. Basõn emekçileriyle görüşerek sorunlarõnõ dinleyen
Çelebi, atv, Sabah ve grup bünyesindeki dergilerde ça-
lõşan gazetecilerin işten çõkarõlmalarõna tepki gösterdi.
Hükümete yakõn bir medya grubunun grev yapan ba-
sõn emekçilerini işten çõkardõğõna, iktidarõnsa konuyla
ilgilenmediğine değinen Çelebi, “Bu çözülemeyecek
bir sorun değildir. Edilecek bir telefon bile çözme-
ye yeter” dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS) Genel Başka-
nõ Ercan İpekçi ise grevin toplu iş sözleşmesi görüş-
melerinde anlaşma sağlanamadõğõ için başladõğõnõ
anõmsatarak, “Halen devam eden yasal süreç ta-
mamlandığında Turkuvaz’a bağlı 3 değil, 7 işyerinde
grev pankartlarını asacağız. O zaman kamuoyu
önünde onlarla hesaplaşacağız” dedi.
Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusu
Hüseyin Velioğlu İzzettin Yıldırım
ANKARA (ANKA) - Maliye Bakanlõğõ, Doğan Grubu’na kesilen rekor
vergi cezasõnõn genel teamüllere, yasal usul ve esaslara uygun olduğu
açõklamasõnda bulundu. Bakanlõk açõklamasõnda, “Bakanlığımızı ve
denetim elemanlarını hedef alan, kin ve husumet içeren çirkin suç-
lamalara ve hakarete kalkışılmasının, hiçbir vicdana ve insafa sığ-
mayan kanunsuz bir tutum olduğu açıkça ortadadır” denildi.
MALİYE BAKANLIĞI: CEZA YASALAR ÇERÇEVESİNDE