18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Bu Sırada Avrupa Birliği’nde… (II) Ekonomik kriz Avrupa Birliği ekonomilerini şid- detle sarsıyor. AB üyesi devletler krize karşı or- tak bir önlemler paketi oluşturamıyor, aksine korumacılık eğilimleri güçleniyor. Bu gelişmeler AB’nin üzerinde durduğu sacayağını (birleşik pa- zar, Avro ve ulus devletleri aşan bir “müşterek hükümranlık” -pooled sovereignity) çürüterek “Bu krizde ayakta kalabilecek mi” sorusunu gündeme getiriyor. Bir model birçok ülke Krizden önce, ekonomik iklimin göreli olarak yu- muşak olduğu dönemde (1993-2007) Avro’nun ve bütünleşme sürecinin istikrarı, üye ülkelerin büt- çe açıklarına (GDP’nin yüzde 3’ü), kamu borçla- rına (GDP’nin yüzde 60’ı) sınır getiren İstikrar Pak- tı, faiz ve para politikasından sorumlu Avrupa Mer- kez Bankası yoluyla sağlanıyordu. Krizle birlik- te, ekonomik yapıları, sınıf mücadelesi ritimleri bir- birinden farklı ekonomilere tek bir model dayat- manın sorunları hemen ortaya döküldü. Kimi üye ülkelerin kamu borç oranları yüzde 90’ın, büt- çe açığı oranları yüzde 10’un, birliğin ortalama büt- çe açığı oranı yüzde 4’ün üstüne çıkınca istikrar paktı anlamını yitirdi. Ülkelerin borçlanma gereksinimleri arttıkça, İspanya, Portekiz, Yunanistan, İtalya gibi mali ya- pıları zayıf ülkelerin borçlanma faizleriyle, örneğin Almanya gibi güçlü ülkelerin borçlanma faizleri ara- sındaki farklar artıyor, AB ekonomilerinin hepsi- ne birden tek bir faiz oranı dayatmanın zararları ortaya çıkıyor. Ama en önemlisi, neoliberal model ve AB’nin idari yapısı, üye ülkelerin, ulusal koşullarına uygun döviz, faiz politikaları, kriz döneminde maliye po- litikası uygulama özgürlüğünü ortadan kaldırıyor, parasal genişlemeye izin vermiyor. Burada “ulu- sal koşullara uygun” sözcüğü son derecede önemli: Hükümetler işsizlik arttıkça (Halen: İs- panya’da yüzde 14; İrlanda’da/Fransa’da yüzde 8+; Yunanistan’da yüzde 7.5; Almanya’da yüzde 7.2; İtalya’da yüzde 6.2; Hollanda’da yüzde 2.7) korumacılık, sosyal yardım vb.. talepleri etrafın- da giderek sertleşen bir toplumsal muhalefetle yüz yüze kalıyorlar. Üye ülkelerin kendi içlerindeki sınıflar matrisi, he- gemonya ilişkileri, bu muhalefetin isteklerine ön- celikle cevap verme zorunluluğunu dayatırken, ulus devletin önemini arttırıyor, AB sürecini yürüten he- gemonya blokunu eritiyor. Yine hegemonya sorunu… Hegemonya olgusunu, uluslararası ilişkiler bağ- lamında, basitçe, bir ülkenin bir grup ülkeyi belli politikalar etrafında ortak bir söylemde birleştirerek yönlendirme kapasitesi olarak yorumlayabiliriz. Hegemonya olgusunun, ülke düzeyinde, bir ser- maye fraksiyonunun, diğer sınıf fraksiyonlarını, ken- di programına geniş halk kitlelerinin desteğini de alarak yönlendirmesi olarak karşımıza çıktığını anımsarsak (Gramsci), şöyle bir sonuca varabi- liriz: Uluslararası hegemonya olgusu da ister is- temez ülkelerin hegemonik konumda olan frak- siyonları arasında, kurumsal, ideolojik olarak desteklenen, zaman içinde yeniden üretilebilen bir mutabakatın oluşmasını gerektirir. AB sürecin- de 1980’lerin başından bu yana, bu tanımlama- lara uyan bir hegemonya mutabakatı kurma ça- bası var. Avrupa birleşik piyasası çapında, çoğu zaman bunu da aşarak küresel düzeyde var olan sermaye gruplarının temsilcileri arasında, neo- liberal ve küreselci bir söylem üzerinde oluşan bu mutabakat, Avrupa Sanayicileri Yuvarlak Ma- sası adlı örgütte kurumsal ifadesini buluyor; çe- şitli izdüşümlerine, Brüksel bürokrasisinde AB ko- misyonlarında rastlanıyor. Ancak bu mutabaka- tın AB halklarının desteğini alarak AB çapında sağ- lam bir hegemonya oluşturabildiğini söylemek, özellikle referandumda anayasanın ve Lizbon Anlaşması’nın başına gelenleri de düşününce ola- naklı değil. Kriz bu başarısızlığın üstüne geldi. Çeşitli ser- maye grupları, kendi ülkelerinin devletlerinin him- metine sığınmaya başladılar; hatta AB çapında olu- şan yapıları, yardımlardan yararlanabilmek için ulu- sal zeminde parçalama eğilimi belirdi. Böylece hem bu mutabakat “destek söylemini” (Bkz. Davos tar- tışmaları) kaybetmeye hem de fiilen parçalanmaya başladı. İşçi hareketlerindeki giderek artan can- lılık, korumacılık eğilimlerini güçlendirdikçe bu par- çalanmanın hızlanması kaçınılmaz görünüyor. Böylece AB sürecinin iki seçenekle karşı karşıya kalacağı söylenebilir. Ya üyelerden biri krizin ba- sıncına dayanamayarak AB’den çıkmak zorunda kalacak ve tüm süreç çözülmeye başlayacak ya da AB ülkeleri, “müşterek hükümranlık” olgusun- da korumacılık eğilimleriyle başlayan “erimeyi” ge- ri çevirmek için ulusal düzeyde yükselmeye baş- layan toplumsal muhalefetlerle de çatışmayı gö- ze alarak siyasi bütünleşmeyi daha da güçlen- dirmeye çalışacaklar. Her iki olasılık da bizlere ye- ni siyasi ekonomik çalkantılar vaat ediyor… [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Yolsuzluk iddialarõyla AKP’ye leke sürülmeye çalõşõldõğõnõ söyleyen Erdoğan CHP’lileri namertlikle suçladõ Erdoğan’õn hedefi muhalefet KIRIKKALE (Cum- huriyet) - Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan, AKP’li belediye başkan- larõnõ, haklarõnda yol- suzluk iddialarõnõ gün- deme getiren CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õ dava açmaya çağõrdõ. Kõrõkkale’de partisi ta- rafõndan Cumhuriyet Meydanõ’nda düzenle- nen mitingde kalabalõk bir topluluğa hitap eden Erdoğan muhalefete yüklendi. MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçe- li’yi eleştirirken, “Sa- yın Bahçeli, şu ifadele- rimde Allah aşkına gerginlik nedir? Yani senin iktidarın döne- minde yaptıklarını an- latmayacak mıyız, ya- ni sen ne yaptın bunu söylemeyecek miyiz?” diyen Erdoğan, Bahçe- li’nin grup toplantõsõnda Türklüğü paylaşmaktan söz ettiğini anõmsatarak şunlarõ söyledi: “Sayın Bahçeli; Türklük ne zamandan beri affe- dersin senin tasarru- fun altında ya? Her Türk, Türk’tür. Olay bu kadar basit. Ve her Türk birbiriyle daya- nışma içerisindedir. Ayrımcılık içerisinde değil. Biz bu ülkede Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhaza- sıyla Türkiye Cumhu- riyeti vatandaşlığı çatısı altında biriz, beraberiz, bütünüz. Ve bizi böl- mek isteyenlere de as- la prim vermeyeceğiz.” Medyaya da sert söz- lerle eleştiren Erdoğan, CHP’nin yolsuzluk id- dialarõna “ağır” sözlerle tepki gösterdi. Erdoğan, “Sayın Baykal; eğer dü- rüstsen, dürüst oldu- ğunu iddia ediyorsan, eğer Tayyip Erdoğan hakkında bir yolsuzluk varsa yargıya gidersin. Senin adamların, senin şu anda görevlendirdi- ğin memurların eğer ellerinde benim beledi- ye başkanlarımla ilgili belgeleri varsa, onların dokunulmazlıkları yok. Buyursunlar yargıya gitsinler. Ve diyorum ki AK Parti’ye leke sür- meye çalışma. Kim AK Parti’ye leke sürmeye çalışırsa namerttir. Bu kadar açık söylüyorum, namerttir” ifadelerini kullandõ. AKP Beşiktaş İlçe Başkanı istifa etti İstanbul Haber Servisi- AKP Beşiktaş İlçe Başkanõ Avukat Bülent Gökçen görevinden is- tifa etti. Gökçen, istifa nedeninin seçim döne- minde parti teşkilatõna ve çalõşma arkadaşlarõna yapõlan haksõzlõk olduğunu bildirdi. AKP Beşiktaş İlçe Başkanõ Bülent Gökçen dün sabah saatlerinde AKP İstanbul İl Başkanõ Aziz Babuşçu’ya istifa dilekçesini vererek gör- evinden ayrõldõ. İstifanõn ardõndan yazõlõ açõkla- ma yapan Gökçen, “Girmiş olduğumuz seçim dönemi ve Belediye Meclis Aday Adaylığı sü- recinde teşkilatıma ve çalışma arkadaşları- ma yapılan haksızlıklara daha fazla dayana- mayarak istifa ettim”dedi. İki yõldõr görevinin başõnda olduğunu ifade eden Gökçen, parti üye- liğinin devam edeceğini belirtti. Başbakan Erdoğan, AKP’nin Kırıkkale mitinginde konuştu. (Fotoğraf: AA) BAHÇELİ: AKP VE CHP MANEVİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKMA YARIŞINDA ‘İstismar tacirliği yapıyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - MHP Genel Başkanõ Dev- let Bahçeli, yerel seçimler önce- sinde AKP ve CHP’nin “istismar tacirliği” ile yeniden sahneye çõktõğõnõ savundu. Bahçeli, partisinin grup toplan- tõsõnda Abdullah Öcalan’õn Tür- kiye’ye getirilmesinin yõldönümü nedeniyle yapõlan gösterileri eleş- tirirken artan ve sokaklara taşan bö- lücü tahrikleri hükümetin “ses- sizce” seyretmekle yetindiğini söyledi. Yerel seçimlere 40 gün kaldõğõna dikkat çeken Bahçeli, bu seçimin aynõ zamanda milletin AKP’yi sorgulayacağõ ve CHP’nin “çatışmacı siyasetine dur diye- ceği” bir sõnav olacağõnõ savundu. ‘Gerginlikten besleniyorlar’ Bahçeli sözlerini şöyle sürdür- dü: “Türk siyasetinin gergin- likten beslenen kronik istismar tacirleri bir kez daha aynı an- layışla sahneye çıkmış, gergin- lik ve çatışma terazisinin iki kefesinde yerlerini almıştır. İk- tidar ve ana muhalefet arasın- da, manevi değerlere sahip çık- ma yarışı ve din istismarcılığı tartışması başlaması, sadece kara mizah örneği olarak değil, aynı zamanda siyasi zafiyet ve omurgasızlık örneği olarak da uzun süre hafızalardan silin- meyecektir. Birbirlerini Türk milletini korkutma aracı olarak kullanan, korkuları yarıştırarak ‘kötünün iyisi’ imajıyla siyaset- te yol almaya çalışan bu iki ku- tup, bu yöntemle köhne siyasi yapılarını ayakta tutmaya ça- lışmaktadır.” Ekonomideki gelişmeleri de de- ğerlendiren Bahçeli “Türkiye ekonomisi krizde, AKP hükü- meti seyrandadır” diye konuştu. DTP, VALİLERE TEPKİLİ Türk: AKP Ergenekonu işbaşında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Ge- nel Başkanõ Ahmet Türk, Van ve bazõ illerde CHP’nin AKP lehine ittifak oluşturduğunu ileri sürdü. AKP iktidarõnõn bölgede olağanüstü hal rejimi yaratarak halkõ korkutmaya, sindirmeye ça- lõştõğõnõ belirten Türk, “AKP Ergenekonu iş- başındadır” dedi. Türk, partisinin grup toplantõsõnda, Abdullah Öcalan’õn Türkiye’ye getirilmesinin yõldönü- münde Diyarbakõr ve bazõ illerde yaşanan olay- lardaki güvenlik güçlerinin ve il valilerinin tutu- munu eleştirdi. Yerel se- çimler yaklaştõkça AKP’yi “kaybetme korkusu”nun sardõğõnõ ve bölge halkõna karşõ saldõrganlaştõğõna dik- kat çeken Türk, “Dün AKP’nin makarnasını, kö- mürünü, çamaşır makine- sini dağıtan AKP valileri bugün de demokratik gös- terilerin bastırılmasıyla gö- revlendirilmiştir. Diyarbakır ve Batman vali- leri kentin valisi olma vasıflarını yitirmiş, halkın kafasına indirilen AKP sopasının tem- silcileri haline gelmişlerdir” dedi. Eski Devlet Bakanõ Adnan Ekmen’in Güç- lükonak katliamõna ilişkin yaptõğõ açõklamalara dikkat çeken Türk, ancak sözde darbelere karşõ olduğunu belirten AKP’nin bu olayõn üzerini ört- meye çalõştõğõnõ söyledi. Türk, “Şu iyi görül- melidir ki bugün de AKP Ergenekonu işba- şındadır. Bölgede olağanüstü hal rejimi ya- ratarak, halkı bastırmaya, korkutmaya ve sin- dirmeye çalışan AKP aklını başına almalıdır. Yoksa yaşanacak bir kaos bu ülkeye kaybet- tirir” diye konuştu. Yurtdışı yasağı kalksın talebi İstanbul Haber Servisi - “Suç işlemek için örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak”, “zimmet”, “dolandõrõcõlõk” ve “devlete karşõ dolandõrõcõlõk suçlarõndan Genç Parti (GP) Genel Başkanõ Cem Uzan’õn da aralarõnda bulunduğu 33 sanõğõn yargõlandõğõ davaya dün devam edildi. Duruşmada söz alan sa- nõk Cem Uzan’õn avukatõ Şaylan Çõğõn, Uzan’õn sağlõk sorunlarõ olduğunu ve teda- visinin yurtdõşõnda yapõlmasõ gerektiğini ifade ederek, müvekkilinin yurtdõşõna çõkõş yasağõnõn kaldõrõlmasõnõ istedi. Mahkeme bu talebi reddederek duruşmayõ erteledi. BES’ten protesto eylemi İstanbul Haber Servisi - KESK’e bağlõ Büro Emekçileri Sendikasõ, vergi dairele- rinde çalõşanlarõn birbiriyle rekabet etmesi ve birbirini denetlemesi üzerine inşa edilen performans esaslõ yönetim modelinin iş yü- künü arttõrdõğõnõ belirterek, “Psikolojik ve fiziksel rahatsõzlarõ arttõran bu yönteme son verilmesi gerekiyor” dediler. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlõğõ önünde toplanan BES’liler “Eşit işe eşit ücret”, “Performans değil dayanõşma” sloganlarõ attõlar. Hazine 11 liranın peşine düştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hazi- ne, 1979 yõlõnda Ziraat Bankasõ’nõn Yenişe- hir Şubesi’nde açtõğõ bir hesapta 11 lira unuttuğunu belirledi. Hesabõn Ticaret Ba- kanlõğõ Levazõm ve İdare İşleri Müdürlüğü döneminde açõldõğõ öğrenildi. 1998 yõlõn- dan bu yana hiç kullanõlmayan hesapta 11 lira bulunduğu ifade edilirken Hazine Müs- teşarlõğõ, Ziraat Bankasõ’nõn Yenişehir şu- besinde unutulan 11 liranõn kendi hesabõna geçilmesi konusunda çalõşmalar başlattõ. Oğul Eyüboğlu yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi - Ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yazma sanatçõsõ oğlu Mehmet Eyüboğlu (70), böbrek yet- mezliği nedeniyle İstanbul’da tedavi gördü- ğü hastanede vefat etti. Eyüboğlu’nun cena- zesi yarõn Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi’nde öğle vakti kõlõnacak cenaze namazõnõn ardõndan Küçükyalõ’daki aile mezarlõğõnda toprağa verilecek. Aysel Gürel mezarı başında anıldı İstanbul Haber Servisi- Söz yazarõ Ay- sel Gürel, vefatõnõn birinci yõldönümünde Zincirlikuyu Mezarlõğõ’ndaki kabri başõn- da anõldõ. Gürel’i anmaya gelen yakõnlarõ ve sevenleri, mezarõnõ çiçeklerle süsledi. Yapõlan duanõn ardõndan törende bulunan- lara Aysel Gürel’in en sevdiği tatlõ olan profiterol ikram edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle