Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
18 ŞUBAT 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
10 KİŞİLİK RUS HEYETİ İLE GÖRÜŞÜLECEK
Rusya ile gümrük
sorunu çözüme yaklaştõ
Ekonomi Servisi - Türkiye İhracatçõ-
lar Meclisi (TİM) Başkanõ Mehmet Bü-
yükekşi, Türkiye ile Rusya’da yasal
altyapõnõn tamamlanarak ruble ve TL ile
alõşverişin başlamasõnõn ekonomik kriz
ortamõnda Türk ihracatçõlarõna önemli bir
avantaj kazandõracağõnõ ve pazar ka-
yõplarõnõn telafi edilebilmesi için fõrsat
oluşturacağõnõ bildirdi.
Rusya ziyaretinin ardõndan değer-
lendirme toplantõsõ düzenleyen Bü-
yükekşi, Rusya Devlet Baş-
kanõ Dimitri Medvedev ve
Başbakan Vladimir Putin’e
Rusya ile yaşanan gümrük
sorunlarõnõn aktarõldõğõnõ
ve soruna bir an evvel
çözüm getirilmesi istendiğini bildirdi.
TL ve rublenin iki ülke ticari ilişkile-
rinde kullanõmõnõn serbest bõrakõlmasõnõn
ardõndan, uygulamanõn yaygõnlaşabil-
mesi için özel bankalara önemli görev-
ler düşeceğini belirten Büyükekşi “Tüm
bankalarımızın bu süreçte üzerine
düşeni yapmasını, özellikle Rusya Fe-
derasyonu’nda şubesi bulunan ban-
kaların bu konuda aktif rol oynama-
sını bekliyoruz” dedi. Büyükekşi, Rus-
ya Federal Gümrük Servisi Başkanõ An-
drei Belaninov başkanlõğõnda 10 kişilik
bir heyetin temaslarda bulunmak üzere
Türkiye’de bulunacağõnõ ifade
ederek “Heyet İstanbul’da bu-
gün Gümrük Müsteşarlığı
yetkileri ile görüşmelerde
bulunacaktır. Bizler de
akşam yemeğinde heyet
ile bir araya gelece-
ğiz” dedi.
AKTİFLERİ YÜZDE 22 ARTTI
İş Bankasõ’nõn net
kârõ 1.5 milyar TL
Ekonomi Servisi - Türkiye İş Ban-
kasõ’nõn, 2008 yõlõnda vergi karşõlõğõ ön-
cesi kârõ 1.8 milyar TL, vergi sonrasõ net
dönem kârõ ise 1.5 milyar TL oldu.
Bankanõn 2008 sonundaki aktif toplamõ
yüzde 22’lik artõşla 97.6 milyar TL’ye
ulaşõrken, bankanõn aktif büyümesinin
başlõca kaynağõnõ kredilerdeki yüzde
40’lõk artõşõn oluşturduğu belirtildi. Ban-
kanõn net kârõ geçen yõla göre yüzde 11.7
oranõnda düşerken, açõklamada, “Olum-
suz piyasa koşulları, sistem genelinde
takipteki krediler hesabında izlenen
kredi tutarında daha hızlı
bir artışa neden oldu. İş
Bankası, bunlara kar-
şın, bir taraftan reel
sektöre kaynak kul-
landırmaya devam
ederken, diğer taraf-
tan takipteki kredileri
için yüzde 100 karşılık
ayırma politikasını
2008 yılında da
sürdürdü” ifade-
sine yer verildi.
Korumacılığa seyirci kalmayın
Ekonomi Servisi - ABD’nin teşvik
paketinden yararlanacak şirketlere, yer-
li malõ kullanõmõ şartõ getirmesi Tür-
kiye’den bu ülkeye yapõlan mineral ya-
kõtlar, giyim, demir-çelik, örülme-
miş ve örme giyim eşyasõ başta olmak
üzere çok sayõda kalemde ihracatõnõ
olumsuz etkileyecek.
Arent Fox Uluslararasõ Ticaret Hu-
kuku Partneri Matthew Nolan,
dünyada ekonomik milliyetçi-
liğin yaygõnlaştõğõna dikkat
çekerek ABD’de açõklanan
teşvik paketinin de koru-
macõ olduğunu söyledi.
Nolan’a göre, ABD yerli
malõ kullanõmõ zorunlu-
luğu getirmesine karşõn sa-
dece Kamu Alõmlarõ An-
laşmasõ imzaladõğõ Meksika,
Japonya gibi ülkelere istisna ve-
rebiliyor. Ancak Türkiye bu ülkeler
arasõnda bulunmuyor. Türkiye’nin
ABD’ye ihracatõnda mineral yakõt, örül-
memiş ve örme giyim eşyasõ, demir-
çelik, çimento, madencilik ürünleri yõl-
lõk toplam 6.5 milyar dolarõ bulan ihra-
catta başõ çekiyor.
DEİK Türk-Amerikan İş Konseyi’nce
düzenlenen “ABD Başkanı Barack
Obama’nın Ticaret Politikaları” ko-
nulu toplantõda konuşan Nolan, geçen yõl
yüzde 6 artan küresel ticaretin 2009 yõ-
lõnda yüzde 2 küçüleceğini dile getire-
rek, bunun çok tehlikeli bir gelişme ol-
duğuna işaret etti. Nolan, Türkiye’ye
ABD ile ilişkilerini gözden geçi-
rerek yeni döneme hazõrlõk
yapmasõnõ önerdi. “Bölgesel
ticaret tamamen değişe-
cek. Türkiye stratejik
müttefik olarak rolünü
arttırmalı” diye Nolan,
şunlarõ söyledi:
“Ekonomik milliyetçi-
lik öne çıkıyor. Ülkeler
işi ve parayı kendi içlerinde
tutmaya çalışıyor. Örneğin
Rusya son zamanlarda gümrük ta-
rifelerini artırmaya yönelik 28 yeni ön-
lem aldı. ABD’de eskiden ayrı baş-
lıklar olan ekonomi politikası, dış
politika ve ticaret politikası birleşti-
rilecek. Türkiye de atak davranmalı.”
Ağaoğlu, bu yõl yapõmõna başlayacağõ ilk proje olan My
City Bahçelievler’de gelen yoğun talep nedeniyle satõşõ er-
kene çekmek zorunda kaldõ. Bir süre önce düzenlediği ba-
sõn toplantõsõnda ekonomik krizde yeni projelere başlama-
nõn riskini soran gazetecilere “İsteyenlerle iddiaya gire-
rim, Bahçelievler’de iki ayda bin daire satarõm” diyen
Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanõ Ali Ağaoğlu, Bahçeliev-
ler’deki ilgiyi değerlendirerek, “Son üç günde 400’e yakõn
dairenin satõşõnõ gerçekleştirdik” dedi. My City Bahçeli-
evler, satõş ofisinde yapõlan basõn toplantõsõnda tanõtõldõ.
Toplam 1.220 daireden oluşan ve 1+1, 2+1, 3+1 tiplerin-
de 35 farklõ daire modeli bulunan projede yüzde 1 peşina-
ta kredi ve taksit seçenekleri, 120 ay için yüzde 1,24 faizle
piyasa şartlarõnõn altõnda konut kredisi fõrsatõ sunuluyor.
ABD
yerli malõ
kullanõmõ şartõnda
bazõ ülkeler için
istisna yapabilecek.
Ancak bu ülkeler
arasõnda Türkiye
yok.
NECDET ÇALIŞKAN
ABD’de birbiri ardõna açõklanan teşvik pa-
ketlerinden umduğunu bulamayan yatõrõmcõlar,
yine altõna sarõldõ. Uluslararasõ piyasalarda ön-
ceki gün 942 dolardan kapanan altõnõn ons fi-
yatõ özellikle Asya merkezli alõmlarla dün 972
dolarõn üzerine çõktõ. Altõndaki bir günlük artõş
30 dolarõ geçerken, fiyatlar da son 7 ayõn zir-
vesine yükseldi. Altõndaki son bir haftalõk yük-
seliş 75 dolarõ, oran olarak ise yüzde 8.5’i bul-
du. Altõn, en yüksek değeri Mart 2008’de 1011
dolar ile görmüştü. Avro, sterlin, Kanada Dolarõ
ve Güney Afrika randõ cinsinden altõn fiyatlarõ
da tarihi zirvesine çõkarken, Türkiye’de de
Cumhuriyet Altõnõnõn fiyatõ bir günde 15 lira, bir
haftada ise 40 lira artõşla 348 TL’ye çõktõ.
Yabancõlarõn gelişmekte olan piyasalardan çõ-
kõş telaşõ, TL’ye olan güveni de sarstõ. Londra
merkezli alõmlarla dolar 1.69 TL’yi geçerek, son
üç ayõn en yüksek seviyesine ulaştõ. IMF ve Mo-
ody’s başta olmak üzere yurtdõşõ kaynaklõ
olumsuz yorumlar, gelişmekte olan piyasalar-
daki yabancõ çõkõşlarõnõ hõzlandõrdõ. Öğleden son-
ra ABD’de açõklanan imalat sanayi endeksinin
beklentilerin çok altõnda kalmasõyla, Avru-
pa’nõn borsalarõnda kayõplar yüzde 3’ü bulur-
ken, İMKB Ulusal 100 Endeksi 1004 puan dü-
şüşle 23 bin 907 puana geriledi. Hisse senetle-
ri ortalama yüzde 4 değer kaybetti.
Belirsizlik ve yabancõnõn satõş
dalgasõ İMKB’yi 1000 puan düşürdü.
Altõnõn onsu 972 dolara fõrladõ,
Cumhuriyet Altõnõ 348 TL’ye çõktõ.
Doğru adõmlarõn atõlmasõ halinde küresel mali krizin
2010 başõnda sona erebileceğini söyleyen Uluslar-
arasõ Para Fonu (IMF) Başkanõ Dominique Strauss-
Kahn, “Bankalarõn bilançolarõnõ temizleme çalõş-
malarõ tamamlanmalõ. Bu iş yeterince hõzlõ yapõl-
mõyor” dedi. France Inter radyosuna konuşan Stra-
uss-Kahn canlandõrma paketlerinin daha güçlü ol-
masõ gerektiğine dikkat çekti. Kredi derecelendirme
kuruluşu Moody’s de gelişmekte olan Avrupa ülke-
lerinin içinde bulunduğu resesyonun, diğer bölge-
lerdeki resesyonlardan daha ağõr olacağõnõ belirt-
ti. Bölgenin bankacõlõk sektörü hakkõndaki özel bir
rapor yayõmlayan kuruluş, sorunlu kredi proviz-
yonlarõndaki artõşõn, yükselen borçlanma maliyet-
lerinin ve kur riskinin bankalarõn kârlõlõğõnõ ve
sermaye tabanõnõ olumsuz etkileyeceğini belirtti.
Barack Obama’nın 789 milyar dolarlık kurtarma pa-
keti Amerikan Senatosu’nca onaylandı. Şimdi sıra pa-
ketin nasıl kullanılacağına geldi.
Söz konusu kurtarma paketinin rakamsal büyük-
lüğüne karşın, Amerikan finans piyasalarının henüz ye-
terince olumlu bir tepki vermemiş olduğu görülüyor.
Bunun nedeni de, kuşkusuz, kurtarma operasyonu-
nun şu ana değin göz ardı edilen yapısal sorunların
birikimli etkisinin yarattığı güvensizliğe bir çözüm üre-
tememiş olmasından kaynaklanmakta. Amerikan
ekonomisinde 2008 başından beri uygulanmış olan
müdahalelerin bir yandan “serbest piyasanın işleyişini
bozmayalım”, diğer yandan da “Amerikan malı kulla-
nalım” gibi karışık ve ideolojik bağnazlıklarla yoğrul-
muş olması, küresel kapitalizmin bu hegemonik
merkezinden yansıyan sinyallerin “yatırımcılara” gü-
ven sağlamaktan uzak olduğunu gösteriyor.
Bir diğer gerçek şu ki, söz konusu 789 milyar do-
larlık rakam, “toksik” varlıklar diye de anılan batık fon-
ların ve değerini yitirmiş finansal varlıkların tahmini de-
ğerinin 3-4 trilyon dolar olduğu savları yanında çaresiz
kalıyor. Nitekim bu senenin Nobel ödülü sahibi Pro-
fesör Paul Krugman’ın hesaplamalarına göre Ame-
rikan ekonomisinde yeniden güven unsurunun oluş-
masını sağlayacak ve krizden çıkışın önünü açacak
kaynakların en az 2 trilyon dolar olması gerekiyordu.
Ancak Amerikan ekonomisinin gerçekleri, “pi-
yasalara” bu kaynağı ulaştırmaktan uzaktır. Zira,
anımsayalım ki Amerikan ekonomisi verdiği dış açık
sayesinde zaten dünyanın en borçlu ülkesi konu-
mundaydı. Amerika son on yıldır ortalama olarak
günde yaklaşık 2 milyar dolar borçlanmaktaydı.
Son kurtarma paketinin 789 milyar dolarlık “müte-
vazı” boyutta olmasına karşın, Amerikan kamu açı-
ğını 1 milyar dolardan fazla yükselterek, 600 milyar
dolardan, 1.6 trilyon dolara yükselteceği hesap-
lanmaktadır. Söz konusu bütçe açığını çevirebilmek
için ihraç edilmesi beklenen borç senetlerinin kü-
resel finans piyasalarında faizleri yükseltmesi ve tüm
dünyada zaten daralmış olan finansal kazançları erit-
mesi kaçınılmaz olacaktır.
Obama’nın kurtarma paketinin ana hedefi 3.5 mil-
yon kişiye yeni istihdam olarak sunulmaktadır. Ame-
rikan ekonomisinde işsiz sayısı 11 milyona ulaşmış,
işsizlik oranı da yüzde 7.6’yı aşmış durumdadır. Sa-
dece 2008 yılında işlerini kaybedenlerin sayısı 2.6 mil-
yon kişi olup, bu rakam İkinci Dünya Savaşı’ndan bu
yana bir sene içinde yaşanan en büyük istihdam kay-
bını dile getirmektedir. Şimdi sorulacak soru ise şu-
dur: söz konusu kurtarma paketi yeni istihdam sa-
halarını hangi ücret düzeyinde yaratacaktır? Ameri-
kan emekçi sınıflarının ortalama reel gelirlerinin son
25 sene içerisinde yüzde 25 gerilemiş olduğu ger-
çeğinden hareketle, yeni istihdam sahalarının ücret-
leri yükseltmek şöyle dursun, mevcut ücret düzeyi-
nin de altında bir kazanç sunarak emeğin sömürüsünü
arttırmayı hedeflediği kesindir.
Öte yandan, ekonomisinin durgunluğa sürüklenmesi
tehdidi karşısında Çin Halk Cumhuriyeti iç talebini can-
landıracak genişleyici mali politikalara yönelmeyi
planlamaktadır. Çin’in elinde bulunan 2 trilyon dola-
ra yakın Amerikan Hazine kâğıdı ve borç senedinin bu
amaçla kullanılması ise yıllardır dünya finansal piya-
salarını dehşete sürükleyen bir tehdidin kaçınılmaz ola-
rak gerçekleşmesi anlamına gelecektir. Çin’in kendi
ekonomik genişleme planını finanse etmek için elin-
den Amerikan kâğıtlarını hızla çıkartması uluslarara-
sı piyasalarda doların hızla değer yitirmesine yol aça-
cak, bu da finansal piyasalardaki güvensizlik ve kar-
gaşayı daha da şiddetlendirecektir.
Neresinden bakarsanız bakın kapitalizmin yakın ge-
leceği daha şiddetli daralmalara ve keskin çöküşle-
re gebedir.
Bu haftaki yazımızın başlığının biraz iddialı oldu-
ğunun farkındayım. Ancak elimizdeki bütün almaşıklar,
yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım üzere, şu ve-
ya bu biçimde bizi karamsarlığa sürüklemektedir. Bu
gözlemleri fırsat bilerek, ülkemizde finansal şirketlerde
ve derecelendirme kuruluşlarında görev yapan mes-
lektaşlarımıza seslenmek istiyorum: Bir olası IMF prog-
ramından gelecek krediye güvenip “biraz uslu durur,
hata yapmaz ve yabancı yatırımcıyı küstürmezsek kri-
zi atlatacağız” öykülerine güvenmeyiniz. Mevcut kri-
zin dönemeçleri nasıl ve ne zaman olursa olsun ar-
tık 2007 öncesi finansal ve ticaret kalıplarının sürdü-
rülmesi mümkün olmayacaktır. Bundan böyle dünya
finans piyasaları daha yoğun bir biçimde gözetim al-
tında tutulacak; finansal risk dizginlenecek ve finan-
sal getiri oranları tüm dünyada düşecektir.
“‘Serbest’ piyasa kaynakları en etkin dağıtır”; “kâr-
larını çoğaltmayı amaçlayan bireyler en iyisini bilir”; “sa-
nayi sonrası yüksek hizmet toplumuna geçtik” türün-
den fanteziler artık geride kalmıştır. Bu gerçekleri ne
kadar erken kabul edersek, “krizi fırsata dönüştüre-
rek, gerçekten sürdürülebilir ve daha eşitlikçi bir bü-
yüme yol ağına nasıl gireriz?” konularında yapıcı öne-
riler geliştirmemiz daha rahat olacaktır.
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Obama’nın Kurtarma Paketi
Neden Yeterli Olmayacak?
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
İşsizlik içinde bulunduğumuz kriz döne-
minde dünyanın hemen hemen her ülke-
sinde kanayan bir yara. ABD, İngiltere, İs-
panya, Macaristan peş peşe son yılların re-
kor işsizlik rakamlarını açıkladılar. Avro
Bölgesi’nde işsizlik rakamları son iki yılın en
yüksek seviyesine çıkarak yüzde 8 oldu.
ABD’de yüzde 6.5’e yükselerek son 14 yılın en
büyük rakamına ulaştı.
İngiltere’de işsizlerin sayısı üçüncü çeyrek-
te 140 bin kişi artarak son 11 yılın en yüksek
rakamı olan 1.82 milyona yükseldi. İspanya’da
Ulusal İstihdam Enstitüsü (INEM) 2008 ra-
kamları işsiz sayısının 3 milyon 128 bin 963’e
çıkarak rekor düzeye ulaştığını gösteriyor... Bil-
diğiniz gibi Türkiye’de de işsizlik patladı. TÜ-
İK’in kasım verilerine göre oran yüzde 12.3’e
yükseldi. İşsiz sayısı 3 milyonu buldu. İş ara-
maktan umudunu kesenler de dahil edildiğin-
de bu sayı 5 milyona dayandı. Bunun da öte-
sinde Türkiye 52 ülke arasında işsizlik oranı en
yüksek üçüncü ülke.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de bu yıl
için iç açıcı tahminler yapamıyor. En kötü du-
rum senaryosuna göre, bu yıl 51 milyon iş kay-
bı yaşanabilecek. Bu durumda küresel işsiz-
lik oranı yüzde 7.1’e yükselecek. 2008 yılında
bu oran yüzde 6 idi.
Gelelim işsizlerin sosyal yapısına...
İşsizlerin önemli bir bölümü yeni orta sını-
fı oluşturuyor.
Yeni orta sınıf ise The Economist dergisinin
son sayısında özel dosya olarak karşımıza çık-
tı. Dergi son 15 yıl içinde özellikle gelişmekte
olan ülkelerde doğan yeni orta sınıfı küresel-
leşmenin ve bu ülkelerdeki ekonomik büyü-
menin meyveleri olarak tanımlıyor. Sayı ise hiç
de az değil: 2.5 milyar insan, yeni orta sınıfın
mensubu.
Yine dergiye göre, temel gıda ve barınma ih-
tiyaçlarını karşıladıktan sonra gelirlerinin üçte
birini çok da zorunlu olmayan harcamalara ayı-
ran insanlar bunlar. Daha açık fikirli, çocukla-
rının eğitimine önem veren ve geleceğini dü-
şünen kişiler. İdeolojik olarak serbest piyasa ve
demokrasi fikrine daha eğilimliler. Yeni çıkan
ürünlere ve teknolojiye daha çabuk yatırım
yapıyor ya da satın alıyorlar. Tüm borçlanma
ve kredi enstrümanları da zaten bu karar sü-
reçlerini ve alışverişi kolaylaştırıyor. Sonuçta or-
ta sınıf ekonomik büyümenin gerçek motoru
olarak karşımızda.
Tamam, bugüne kadar işler iyiydi, güzeldi
ama şimdi orta sınıf büyük bir tehdit ile karşı
karşıya. Çin’den Brezilya’ya, Doğu Avrupa ül-
kelerinden, Hindistan’a Rusya’ya kadar... Tür-
kiye’nin yeni orta sınıfı da bunun içinde kuş-
kusuz..
Evet, küreselleşmenin bir ürünü, bir mey-
vesi olarak doğdular ama küreselleşme ve
liberalizm tepe taklak gittikçe, bu durum-
dan zengin ya da yoksul sınıfa kıyasla en
fazla etkilenecek kesim orta sınıf. Neden? Çün-
kü önemli bir kısmı ihracata dayalı endüstrilerde
çalışıyorlar ve iş güvenceleri giderek azalıyor.
Borçlanmış durumdalar. Evleri, arabaları, öde-
yecek taksitleri var. Ve refah payları hızla dü-
şüyor...
Peki şimdi yeniden yoksulluğun pençesine
düşerlerse ne olacak?
Tarih bize orta sınıfın, ülkeden ülkeye de de-
ğişen çok farklı radikal davranışlar sergilediğini
gösteriyor. Örneğin 19. yüzyıl İngiltere’sinin or-
ta sınıfı oy sandığında göstermiş tepkisini.
1990’ların Latin Amerikası’nı demokrasiye
doğru yönlendirmiş orta sınıf. Ama aynı orta sı-
nıf 1980’lerde askeri cuntaya destek vermiş. Av-
rupa’da ise 1930’ların orta sınıfı faşist hükü-
metleri desteklemişler.
The Economist, “Bugün ise hedefleri ve bek-
lentileri ellerinden alınmış 2.5 milyar yeni bur-
juvanın nasıl bir tepki vereceğini bilmek kolay
değil” diyor. Ve ekliyor: “Bir hadi iki yıl daya-
nabildiler diyelim ama kriz daha uzun sürerse
gelişmekte olan ülkelerin demokratik ve siya-
si istikrarları ciddi tehdit altına girebilir.”
Siz ne dersiniz?
İşsizlik... Küresel Yeni
Orta Sınıf Ne Yapacak?
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
3 günde 300’ün üzerinde ev sattı
TİM Başkanõ Büyükekşi, ruble
ve TL ile alõşverişin başlamasõnõn
Türk ihracatçõlarõna önemli bir
avantaj kazandõracağõnõ söyledi.
Özince
Ekonomide toparlanma umudu 2010’a ertelendi, dolar 1.70 TL’ye, altõn 1000 dolara dayandõ
Altõn bir günde 30 dolar parladõ
‘İYİLEŞMENİN İŞARETİ YOK’