25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2009 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER DÖNÜP dolaşıp hep aynı nok- taya geliyoruz: Anayasayı değiş- tirme. Gerçekten öyle bir zorunluluk olup olmadığını ciddi düşünme- den... Bir bakıma uzun süre aynı kalarak topluma yol göstermesi ve en az kur- calanması gereken bir metni, sanki basit bir yönetmelikmiş, ortaya konup yaşatılması uzun çabalarla gerçekleş- memiş gibi sık sık kurcalamak, hatta yeni anayasa yapmaya kalkışmak bi- zim toplumun tuhaf alışkanlıklarından biri galiba. Belki, bütün toplumun değil de, si- yasetçilerin. Halkta bu sabırsızlık yok. Bir süredir anayasayı değiştirme sö- zü edilmiyordu; şimdi yine gündemde. AKP yerel seçimler sonrası anayasayı değiştirme niyetini, neyi, nasıl değiş- tirmek istediğini açıklamaksızın, belli edince, CHP de milletvekili dokunul- mazlığı dışında hiçbir değişikliğe ya- naşmayacağını yeniden vurgulamak gereğini duydu. Erdoğan ve yanındaki takım niçin anayasayı değiştirme ya da yenisini yapma çabasını göze alma gereksini- mi duymuş olabilir ki? Kesin söylen- mese de, belirtiler ilk hedefin Anayasa Mahkemesi’ne kuruluş ve yetkileri ba- kımından değişik bir görünüm verme- ye yönelik bir niyetin varlığını gösteri- yor. Gerisinde, belli ki laiklik karşıtı ya- sa girişimlerinin engellenmesini önle- me amacı yatmakta. Başka konular, örneğin artık halkın oylarıyla seçilen bir devlet başkanının yetkilerini ve görevlerini bu yeni duru- ma uydurma ya da AB’ye tam üyelik- te ısrar ediliyorsa ona göre önlemler al- ma türünden gereksinimlerin o partiyi pek ilgilendirmediği anlaşılıyor. Var mı yok mu, laiklik sorunu. Peki, laiklik karşıtlığının odağı oldu- ğu Anayasa Mahkemesi’nin başkan dı- şında bütün üyelerince karara bağ- lanmış ve sürekli kapanmanın kıyısın- dan dönmüş bir partinin aynı niyetle o kuruma yükleniş, hakkındaki kuşkula- rı daha da pekiştirmeyecek mi? Siya- sal ortam bu girişimle büsbütün ge- rilmez mi? Öte yandan, CHP’nin yalnızca dokunulmazlık konusunda ısrarı, ne denli haklı ve güncel olursa olsun, bazı çevrelerce başka sorunları göz ardı eden bir kolaya kaçış ve bir demagojik saplantı diye yo- rumlanma tehlikesi taşımıyor mu? Şu aşamada her iki tarafın da ken- di açılarından yapabilecekleri ve yap- maları gerekenler, siyasal gerçekçilik ve doğruluk açısından çok basittir. AKP, laiklik karşıtlığının önündeki engeli kaldırmak için Anayasa Mahke- mesi’ne çullanarak konuyu yüzüne gö- züne bulaştırmak yerine, bu eski sev- dadan vazgeçip laik cumhuriyet çer- çevesinde politika yapmayı kabullense daha akıllıca bir tercih yapmış olmaz mı? CHP ise, dokunulmazlığı tek önem- li sorun saymak yerine, karşı tarafın git- gide çoğalan yolsuzluk dosyalarını te- pe tepe kullanıp rahatça puan topla- yarak cumhuriyetçi hedeflerle iktidara yürümeyi aklına koyması, hiç değilse bundan sonrası için daha doğru bir po- litika olamaz mı? PENCERE Ergenekon Ruhu... Eski deyişle üç isim... Yeni deyişle ad.. Bir yere yazıverin: Tuncay Güney.. İbrahim Şahin.. Fatma Cengiz.. Ergenekon’un üç orta direği.. Üç dayanağı.. Üç çarpıcı örneği.. Üç gözbebeği.. Üç malı.. Üç sermayesi.. Ortak yanları ne?.. Gözle görülür, elle tutulur, kanıtlanmış, ispat- lanmış, sergilenmiş, pazarlanmış, kullanılmış, ortak yanları dengesizlik, daha açık deyişle tır- latıklık... Kimi raporsuz.. Kimi raporlu.. Ergenekon tertibi, en başta Tuncay Güney ol- mak üzere bu isimler üzerinde kasap havası oy- natıyor... İlk iddianame iddianame değil.. İkinci, üçüncü, dördüncü iddianameler bekle- niyor.. Tertip 11’inci dalgada mı?.. Yeni dalgalar bekleniyor.. Ya hukuk? Ya hukuk mantığı? Ya yargının ciddiyeti, yasallığı, yansızlığı, so- ruşturmanın gizliliği, kanunların gerekleri?.. Boş ver... Tuncay Güney adlı, yarı meczup, ülkeden kaçmış, önce ABD ve sonra Kanada’da özellik- le kabul edilmiş, ne idüğü belirsiz bir soru işare- tinden sonra, raporlu İbrahim Şahin’le yürütülen Ergenekon tertibi sonunda tam kendine yakışan kadını da buldu: Fatma Cengiz... Uçuk: Nam-ı diğer Asena... Fatma Cengiz, İbrahim Şahin’le anlaşıyor... Nasıl?.. TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri), raporlu İbrahim Şa- hin’e görev verecek... Şahin, emrine tahsis edilecek özel silahlı birlikle ortalığı duman edecek, dan, dun, pat, küt... Ne Ermeni kalacak, ne Kürt ne de Ergenekon’a karşı çıkan Türk... Plana ne buyrulur?.. Peki, satılık medya Ergenekon tertibinde bu tez- gâhları pazarlayıp pompalarken “700 bin kişilik or- du”ya sahip TSK de açıklama yapmak zorunda kalmaz mı?.. Ergenekon tertibi, doğrusu başarılı oldu... Üç kişiyi alt alta yazın: Tuncay Güney.. İbrahim Şahin.. Fatma Cengiz.. Sonra bu isimlerin altına iki ad daha yazın: Zekeriya Öz.. Ve RTE.. Ergenekon tertibinin ruhu, bu adların yan ya- na ya da alt alta yazılmasında buram buram tü- tüyor... Ulusça devrimsel kazanmalarõmõ- zõn yok edilmeye çalõşõldõğõnõ fark etmemiş olmak gibi bir hoşgö- rüye sõğõnma hakkõmõz yok. Son yõllarda devrim karşõtlõğõnõn ya- yõn ve söylemleri devrimsel kurum- larõ ve kurallarõ sorgulama boyutuna ulaştõ. Atatürk ve devrimleri Tanrõ- nõn Türk milletine sunduğu son bir lü- tuftur. Türk milleti ve Türkiye Cumhuri- yeti olmamõzõ, özgürlüğümüzü borç- lu olduğumuz Atamõzõn düşünceleri- ni gereğince anlayõp anlatma çaba- sõnda olmadõğõmõz sürece hepimiz ön- celikle bireysel olarak kusurlu hatta suçluyuz. Sayõn Prof. Remzi Oğuz Arık’õn dediği gibi: “Artık vatan Türk va- tanı, devlet Türk devleti, millet Türk milleti” basitmiş gibi görünen bu gerçekleri dile getirebilmek için do- kuz yüzyõl Atatürk’ü beklemiş oldu- ğumuzu unutmamalõyõz. Atatürk düşünceleri ya da Atatürk ilkeleri bir doktrin ya da bir ideolo- jiymiş gibi içeriği keyfi olarak isten- diği gibi doldurulup Kemalizm veya Atatürkçülük terimleri ile sunulacak hatta politik bir baskõ aracõ olarak kul- lanõlacak kavramlar değil. Atatürk düşünceleri her tür bir şey- ciliği reddeder. Ona ideolojik belir- sizliğimizin sözü edildiğinde “Evet çocuğum hazır doktrinlere bağ- landığımız zaman inkılaplarımız donar. O, zaman içinde işlenecek- tir” demiş. 1925’in 30 Ağustosu’nda ise, “Efendiler yaptığımız ve yap- makta olduğumuz devrimlerin amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını tümden çağdaş bütün anlam ve biçimi ile uygar bir toplum duru- muna ulaştırmaktır” demiş. 9 Asõr Beklemişiz Yılmaz ÜLGER E. Kapt. Pilot AÇI MÜMTAZ SOYSAL Anayasa Kurcalama [email protected] Arkası 18. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle