22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
telden çõkõp okyanus kõyõsõnda yürürken sõra sõra balõkçõ teknelerini görüyoruz. “Ah Santiago, sen yetişemedin bu Küba’ya” diyorum kendi kendime, “İhtiyar Balıkçı”ya bir selam göndererek... Evet, bir selamlaşma yeri oluyor benim için Küba. Orada sadece tiyatroyu değil, uzun bir geçmişi de soluyorum yeniden; yaşayan, yaşamasa da hep bizimle olan arkadaşlarõmla, akõl almaz bir şekilde hâlâ hapiste olanlarla söyleşiyorum içimden. Okyanus boyunca yürüyüp Katedral Meydanõ’na gidilirken bir parktan geçiliyor. Bu parkta, dünyanõn devlerine meydan okumuş devrim kahramanlarõnõn heykelleri sõralanmõş. Mustafa Kemal’in de tunçtan yapõlmõş güzel bir büstü var. Altõnda, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk / Yurtta sulh, cihanda sulh.” Rehberimiz, “Biz Atatürk’ü emperyalizme karşı ilk başarılı kurtuluş savaşını vermiş lider diye biliriz” diyor. Devrim Müzesi’nde de bir heykeli bulunuyor Gazi’nin. Castro, “O, yedi düvele karşı kurtuluş savaşı vermesiyle bize de örnek olmuştur. O başardıysa biz niye başaramayalım, dedik” diye anlatmõş Mustafa Kemal’in kendileri için taşõdõğõ önemi. Tito’nun atölyesi 12 Mart mahkemeleri geçiyor gözümün önünden. Savunmalarõnda Che’nin “Ölüm nereden gelirse gelsin hoş geldi, sefa geldi” diyen sözleriyle Mustafa Kemal’in Bursa nutkunu birleştiren yoldaşlarõma selam gönderiyorum gönül dolusu. “Rahat yatın, hayattaysanız, aynı duruşu koruyorsanız da huzur dolsun içinize, doğru söylemişsiniz, doğru söylemişiz” diyorum bir kez daha. Büyük Katedral Meydanõ (Antonio Banderas’õn oynadõğõ “Desperados” filmi burada çekilmiş bizi gezdiren rehberin anlattõğõna göre) kiliselerin, restoranlarõn, kafelerin, müzelerin iç içe geçtiği çok güzel bir alan. Meydana açõlan sokaklar da tarihi binalarla dolu. Hem meydanda hem de meydana açõlan dar sokaklarda birçok sanatçõ atölyesi var. Ressamlar, heykeltõraşlar, elişi ve ahşap oyma sanatçõlarõ bu atölyelerde hem çalõşõyor, hem de ürünlerini sergiliyorlar. Ben kõzõm Zeynep için yağlõboya bir Che tablosu arõyorum. Girdiğim dükkânõn sahibi, “Bizde yok, ama biraz ileride Tito’nun atölyesi var, onda güzel Commandante resimleri var” diyor. Tito ile tanõşõyoruz ve aradõğõm resmi buluyorum gerçekten orada. Yoksulluk ve sıkıntı Havana’da dolaşõrken insan çevresinin estetik bir atmosferle kuşatõldõğõnõ hissediyor. Her şey zevkli, uyumlu, rengârenk. Restoranlardaki sofra estetiği bile hemen göze çarpõyor. Küba mutfağõnda ağõrlõk haliyle balõk ve deniz ürünlerinde. Istakozun bu kadar ucuz olduğu bir başka memleket var mõdõr bilmiyorum. Etleri de olağanüstü lezzetli. Hormonsuz gõdalarõn etkisi olsa gerek. Buna karşõlõk, ekmek olağanüstü pahalõ. Hâlâ devam eden Amerikan ambargosu yüzünden buğday ve un çok pahalõ olduğundan, ekmek neredeyse õstakoz fiyatõna. Süt ürünleri de zor bulunuyor anlaşõlan. Hemen göze çarpan bir diğer sõkõntõ ise sabun yokluğu. Yabancõ olduğumuzu anlayan insanlar yolumuzu çevirip sabun istiyorlar durmadan. Evet, bir yoksulluk, daha doğrusu belirli ürünlerde bir kõtlõk durumu olduğu besbelli. İnsanlar sizden para değil, ama bir markete girip süt, peynir, sabun alõp vermenizi istiyorlar. Hortensia ile konuşuyorum bu konuyu. Hortensia, festivalin yurtdõşõ ilişkiler sorumlusu. “Doğru Ayşe, bir yoksulluk var, ama bunun en büyük nedeni ambargo” diyor bana: “Ama temel ihtiyaçlarımız da olduğu gibi karşılanıyor. Küba’da konut, sağlık, eğitim ve en önemlisi işsizlik derdi yok.” Sanat ve eğitim Sanat alanõndaki durumu öğrenince hayret ediyorum. Gençler hangi sanat dalõnda eğitim görmek isterlerse, görebiliyorlar. İçlerinde ukde kalmõyor. Bir yõlõn sonunda öğrencilerin doğal eğilimleri eğitmenler tarafõndan saptanõyor ve ona göre yönlendiriliyorlar. Herhangi bir sanat eğitiminden mezun olan her genç kendi alanõnda mutlaka iş bulabiliyor. Kendini ifade edebiliyor. Belki çuval dolusu para kazanamõyor ama... Doğru ya, sanat denen faaliyetin para kazanmaktan başka amaçlarõ var aslõnda. İnsan Küba’da bunu doyasõya hatõrlõyor. 11.5 milyonluk Küba’da tam 400 tiyatro var. Alicia Alonso yönetimindeki Küba Ulusal Balesi dünya çapõnda bir üne sahip. Ressamlarõn, heykeltõraşlarõn, müzisyenlerin, bestecilerin önünü tõkayan hiçbir engel yok. Adaletsizlik duygusuna rastlanmıyor Rant ekonomisinin olmamasõ kent dokusunu nasõl koruyorsa, insan ve toplum dokusunu da öyle koruyor. Evet, yoksulluk var; evet, evlerin önemli bir bölümü bakõmsõz; evet, belli ki birçok temel madde kolay bulunmuyor (bütün bunlarda, ABD’nin yõllardõr ezici bir biçimde uyguladõğõ ambargonun payõnõ asla azõmsamamak gerek). Ama eşitsizlikten kaynaklanan bir adaletsizlik duygusuna rastlanmõyor; yoksa böyle bir durumda, her yerine müziğin ve dansõn egemen olduğu bir kent ortaya çõkar mõ? İnsan Küba’da şu kâinatta tüketmekten başka amaçlarõmõz da olabileceğini hatõrlõyor; kapitalizmin, tüm o õşõltõlõ muzaffer görüntüsü arkasõnda bir yanõyla ne kadar saçma bir sistem olduğunu duyumsuyor. Nâzım’la başladõk, Nâzõm’la bitirelim: “Küba’dan döndüm bu sabah / Küba meydanında altı milyon kişi akı karası melezi ışıklı bir çekirdek dikiyor çekirdeklerin çekirdeğini güle oynaya / sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin / işin kolayına kaçmadan ama / gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil / ne de ak örtüde elmaların / ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini / sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin / 1961 yazı ortalarındaki Küba’nın resmini yapabilir misin / çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının / resmini yapabilir misin üstat.” Çok şükür bugünü de gördüm. BİTTİ CMYB C M Y B Dostlara selam Bir selamlaşma yeri oluyor Küba... 6 ARALIK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HABERLER O Evet, bir selamlaşma yeri oluyor benim için Küba. Orada sadece tiyatroyu değil, uzun bir geçmişi de soluyorum yeniden; yaşayan, yaşamasa da hep bizimle olan arkadaşlarõmla, akõl almaz bir şekilde hâlâ hapiste olanlarla söyleşiyorum içimden. Mustafa Kemal Atatürk büstünün önünde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin. RTÜK üyesi Dadak, lojman yardõmõnõn 4 bin liraya çõkarõlmasõnõ yargõya taşõdõ ‘Villadan lojman olmaz’FIRAT KOZOK ANKARA - RTÜK’ün, başkanlõk görevini bõraktõktan sonra aldõğõ loj- man yardõmõ 3 bin 500 TL’ye düşen Zahid Akman’õn “mağduriyetini gi- dermek için” tüm üyelere ayda 4 bin lira yardõm yapõlmasõna ilişkin kara- rõ yargõya taşõndõ. Oyçokluğuyla alõnan karara muha- lefet şerhi koyan CHP kontenjanõndan seçilen üye Mehmet Dadak, “Loj- man ifadesi villa için değil, apartman dairesi için kullanılır. Böyle bir kriz ortamında 4 bin TL’lik lojman yar- dımı olmaz” dedi. Dadak, avukatõ ara- cõlõğõyla idare mahkemesine başvurdu. Deniz Feneri e.V davasõyla bağlan- tõlõ olarak hakkõnda gündeme gelen id- dialarõn ardõndan RTÜK Başkanlõ- ğõ’nõ bõrakan ancak kurul üyeliği de- vam eden Zahid Akman’õn ismi, üst kurulun 17 Eylül 2009 tarihli toplan- tõsõnda alõnan bir kararla yine tartõşma konusu olmuştu. Üst Kurul’un tartõş- malara sahne olan toplantõsõnda kurul üyelerine yapõlan lojman yardõmõ öde- neğine “Zahid Akman ayarı” yapõl- mõştõ. Akman’õn daha önce başkan sõ- fatõyla aldõğõ 4 bin TL’lik lojman yar- dõmõ, koltuğunu bõrakõnca 3 bin 500 TL’ye düşünce, kirasõ aylõk 2 bin 850 dolar olan bir villada oturan Akman’õn “mağdur olmaması” için İdari ve Ma- li İşler Başkanlõğõ devreye girmişti. Başkanlõk, Akman’a ödenen yardõ- mõn kirasõnõ karşõlayacak şekilde sür- mesini önermişti. CHP’li üyelerin iti- razlarõ üzerine Akman’a özel zam ka- rarõndan vazgeçilmiş ve tüm kurul üyeleri için yardõm tavanõ ayda 4 bin TL’ye yükseltilmişti. Böylece Ak- man’õn 3 katlõ “lojmanında” maddi sõ- kõntõ yaşamasõnõn önüne geçilmişti. E C Z A C I L A R E Y L E M L E R İ N İ S Ü R D Ü R E C E K Gözler 10 Aralõk’ta ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - İlaçta tasarruf uygula- masõnõ protesto etmek amacõyla 1 günlük kepenk kapatma eylemi yapan eczacõlar seslerini duyur- mak için eylemlerini sürdüre- cek. Türk Eczacõlar Birliği (TEB) Büyük Kongresi’nin 10 Ara- lõk’taki toplantõsõnda yeni yol haritasõ belirlenecek. TEB Başkanõ Erdoğan Ço- lak, kepenk kapatma eyleminin ardõndan önümüzdeki dönemde nasõl bir strateji izleyeceklerini an- lattõ. Eylemin ardõndan ilk olarak 10-11-12 Ara- lõk’ta TEB’in Büyük Kongresi’nin yapõlacağõ- nõ anlatan Çolak, kongreye Türkiye’nin dört bir yanõndan eczacõ odalarõnõn yöneticileri ve de- legelerinin katõlacağõnõ ve çözüm arayacaklarõnõ söyledi. Çolak, “Eylemlerimiz devam edebi- lir çünkü sorun çözülmedi, hâlâ ortada du- ruyor. Biz bu önlemlerle 7 bin eczane kapa- nacak diyoruz ama önlemleri gündeme ge- tirenler uluslararası ilaç tekellerine bir gecede 800 milyon TL’yi geri verebildiler” dedi. Ey- lemlerine Ankara ve İstanbul’daki birkaç ec- zanenin dõşõnda Türkiye gene- linden binlerce eczanenin katõl- dõğõna dikkat çeken Çolak, yurt- taşlarõn da kendilerini destekle- diğini söyledi. Demokratik bir hakkõn kulla- nõmõ konusunda yurttaşlarõn ver- diği destekten memnun oldukla- rõnõ söyleyen Çolak, Sosyal Gü- venlik Kurumu ve bazõ yetkili- lerin kamuoyunu yanlõş yönlen- dirdiğine tanõk olduklarõnõ anlattõ. Çolak, “Türkiye’de hak ara- yanların yanlış olgularla baş başa bırakılması doğru değil” görüşünü di- le getirdi. SGK’den katılmayanlara teşekkür Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu eyleme katõlmayan eczacõlara teşekkür mesajõ gönder- di. Kurumun, eylemde yer almayan 7 bin 857 eczacõya gönderdiği mesajda, “Kapatma ey- lemine katılmayan siz değerli eczacılara te- şekkür eder, bundan sonra da aynı duyarlı- lık ve işbirliği içinde çalışmalarımızı sürdü- receğimizi belirtiriz” denildi. Dadak, Türkiye’yi günden güne daha çok etkileyen kriz ortamõnda RTÜK üyelerine 4 bin TL lojman yardõmõ verilmesinin doğru olmadõğõnõ ifade etti. Dadak, mahkemeye başvurdu. Türkiye’nin dört bir yanõndan eczacõ odalarõnõn yöneticileri ve delegeleri 10 Aralõk’ta yapõlacak kongrede bir araya gelecek. Kongrede, önümüzdeki dönemin yol haritasõ belirlenecek. MEHMET MENEKŞE AMASYA - Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Başkanõ Ali Balkız, bazõ sivil toplum örgütleri- nin içinde yer aldõğõ parti kuracaklarõ yönündeki açõklamasõnõn ardõndan gelen eleştirileri değer- lendirirken, “Ne Alevi partisi ne de inanç te- melli bir parti kuruyoruz. Laik ve demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasının ancak yüzü so- la dönük ve iktidarı hedefleyen bir kitle parti- sinden geçtiğine inanıyoruz. Bir alternatifi ya- ratmaya el veriyoruz” dedi. Ali Balkõz, 30 Kasõm’da Milliyet gazetesinde ya- yõmlanan söyleşisinin “Aleviler parti kuruyor” yorumlarõna yol açmasõ ve ardõndan federasyon bileşenleri arasõnda tartõşma yaşanmasõ üzerine yazõlõ açõklama yaptõ. Balkõz, açõklamasõnda ko- nunun çarpõtõldõğõnõ belirterek, bu doğrultuda da federasyonun yõpratõlmak istendiğini vurguladõ. Balkõz, ABF olarak parti kurmadõklarõ gibi fede- rasyonun da partileşmeye gitmeyeceğinin altõnõ çizdi. ABF’nin 29 Mart yerel seçimlerinin ardõn- dan 12 Nisan’da yaptõğõ açõklamadaki “laik, de- mokratik bir Türkiye özlemi”ne işaret eden Balkõz, “Başta iktidar partisi AKP ve ana mu- halefet partisi CHP olmak üzere, mevcut par- tiler, Türkiye’nin, işsizlik, gelir dağılımı ada- letsizliği, eğitim, sağlık, Kürt sorunu, Alevi ta- lepleri, laiklik, demokratikleşme, 12 Eylül ar- tığı kurumlar ve yasalar gibi, temel sorunları- nı halktan yana politikalarla çözebilecek niye- te ve iradeye sahip değillerdir” yönündeki gö- rüşünü yineleyerek, ABF’nin sol-sosyal demo- krat bir toplumsal muhalefeti birlikte oluşturma- yõ görev olarak gördüğünü anlattõ. Balkõz açõkla- masõnda şu görüşlere yer verdi: “Alevilerin, Kürtlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin sorunlarının çözümünün laik, demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasından, demokratik bir değişim ve dönüşümden geçtiğini de biliyoruz! Bu değişimi yaratacak gücün ise yüzü sola dö- nük bir kitle partisi olduğunu da iyi biliyoruz! İşte biz, böyle bir alternatifi yaratmaya el ve- riyoruz! Güç veriyoruz.” ABF BAŞKANI ALİ BALKIZ: Alevi partisi kurmuyoruz Metrobüs’e yapılan yüzde 33’lük zam, İstiklal Caddesi’nde yüzlerce kişi tarafından alkışlarla, sloganlarla, davullarla protesto edildi. Tünel’de top- lanan İstanbul Halkevi, Liseli Genç Umut ve İstanbul Öğrenci Kolektifleri üyesi yüzlerce kişi Taksim Meydanı’na kadar yürüdü. Galatasaray Mey- danı’nda yapılan tiyatro gösterisinde Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı başında sarığıyla taht üstünde taşınan bir genç temsil etti. “Ula- şım haktır, zamlar geri alınsın” ,“AKP’ye yuh, zamlara çüş, Topbaş’a oha!” yazılı dövizler taşıyan grup, çeşitli sloganlar attı. Grup, Taksim Meydanı’nda yapılan basın açıklamasının ardından dağıldı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Metrobüs zammına tepki büyüyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle