21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 ARALIK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ‘Büyük Ağabey Seni Gözetliyor’ 1972 yõlõnda ABD Başkanõ, Cumhuriyetçi Parti’den Richard Nixon’dõr. 17 Haziran 1972 günü, Washington’da Watergate adõndaki bir iş merkezinde bulunan Demokrat Parti’ye ait büroya giz- lice girilir. Girenler polis tarafõndan hemen tutuklanõr. Olay hõr- sõzlõk sanõlõr. İki gazetecinin (Carl Bernstein ve Bob Wood- ward) araştõrmalarõ sonunda, olayõn dünyanõn en büyük “te- lekulak skandalı” olduğu ortaya çõkar. Bu, Amerika’yõ sar- sacak çok büyük bir olaydõr. Demokrat Parti’nin bürosuna girenlerin, Nixon’õn görev- lendirdiği “Başkanın adamları” olduğu ortaya çõkar.. Amaç- larõ da, Demokrat Parti’nin bürosunu dinlemek için “teleku- lak” cihazlarõ yerleştirmektir. ABD Yüksek Mahkemesi, olaya el koyar. Nixon kamuoyu- nun gözünden düşer. ABD Kongresi de, kamuoyu desteğini kay- betmiş bir başkan durumuna düşen Nixon’õ görevden almak üze- re soruşturmalara başlar. “Ava giderken avlanan” Nixon için, kendi isteğiyle baş- kanlõktan çekilmekten başka çõkõş yolu kalmamõştõr. Televiz- yondan, başkanlõktan ayrõlacağõnõ kamuoyuna açõklar. Ve 9 Ağustos 1974’te Amerikan başkanlõğõndan istifa eder. Senato ve Amerika Yüksek Mahkemesi, Amerika Başkanõ için “hukuku” harcamamõş, “hukuk” için “Amerika Baş- kanı’nı” harcamõştõr. Bugün bu “telekulak” olayõ “Watergate Skandalı” olarak bilinir. Amerikan tarihinde, Başkan Richard Nixon adõ, “İsti- fa eden ilk ve tek başkan” olarak anõlõr... Günümüzde telekulak, toplumlarõn “yapışık ikizi” konumuna gelmek üzeredir. Bir bilimkurgu olarak algõlanan, İngiliz yazar George Or- well’in “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlõ yapõtõnõn, bir bi- limkurgu olmadõğõ, “dünyamızın yakın geleceğini anlatmakta olduğu” anlaşõlmaktadõr. Kitabõn konusu “Okyanusya” adõ verilen bir ülkede geçer. Toplumu “Büyük Ağabey” yönetmektedir ve en büyük yar- dõmcõsõ da “Düşünce Polisi”dir. Okyanusya’da “mutlak yönetmen”, Büyük Ağabey’dir. Her- kesi dinlemekte ve gözetlemektedir. Herkes, “Büyük Ağabey” gibi düşünmek ve onun istediği biçimde yaşamak zorundadõr. Büyük Ağabey’in her yerde “gözü ve kulağı” vardõr. Ona karşõ eylem yapmak, onun koyduğu kurallara aykõrõ düşünmek ve düşünceleri açõklamak yasaklanmõştõr. Büyük Ağabey’in ku- rallarõna aykõrõ davrananlar, yaşamlarõnõ yitirmekte, kimlikle- ri ve geçmişleri de arşivlerden silinip yok edilmektedir. Okyanusya’nõn her yerinde, “Büyük Ağabey Seni Gözet- liyor” yazan afişler yer almakta ve herkes, her zaman ve her yerde gözetlenmekte ve dinlenmektedir. 1949’da basõlan kitapta sanki dünyanõn yakõn geleceği an- latõlmaktadõr. Orwell’in günümüzdeki ve gelecekteki gelişmeleri görebilmesi, onun “kâhin” denebilecek kadar ileri görüşlü ol- duğunu gösterir. Bazõ kaynaklar, Orwell’i, “sosyalizm karşıtı bir tavır” ser- gilemekle suçlar. Orwell bu görüşe kesinlikle karşõ çõkar. 1949’da bu konuda yaptõğõ açõklamada, “Bin Dokuz Yüz Sek- sen Dört” romanõnda sosyalizme karşõ bir tavõr almadõğõnõ, an- cak “faşist ve komünist” rejimlerde gördüğü bozukluklarõ eleş- tirdiğini aktarmõştõr. Ayrõca, Orwell, “İspanya İç Sava- şı’nda”, İspanya diktatörü General Franco’ya karşõ sosya- listlerin safõnda yer almõş ve çatõşmalara girmiştir. Bu çatõş- malarõn birinde ağõr yaralanmõş ve ölümden kurtuluşu da “mu- cize” olarak kabul edilmiştir. Hitler de zamanõnda “Büyük Ağabey” olmaya kalkmõş; em- rindeki Nazileri.. SS’leri ve Gestapo’yu da “Düşünce Polisi” olarak kullanmõş ve bütün dünyayõ “Okyanusya” yapmak için her şeyi göze almõştõr. Orwell’in eseri “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört”, geleceğin dünyasõnõ dört sözcükle özetler: “Büyük Ağabey seni gözetliyor.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Ekipçilerin İşi Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy’un bir anlamda “merkeze çekilişi”nin öyküsünü deneyimli gazeteci Yılmaz Polat’tan dinle- yelim: “Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- toğlu bakan olmadan önce Baş- bakan Erdoğan’ın danışmanı Cü- neyd Zapsu’nun yerini aldı. Zap- su’nun Başkan Bush’un yeni mu- hafazakâr ekibiyle yaptığı gibi, Da- vutoğlu da Başkan Obama’nın eki- biyle ilişkileri, Demokratlara yakın ol- duğu iddiasındaki Brookings gibi bazı düşünce kuruluşlarında çalışan Türk arkadaşlarıyla götürdü. Oba- ma’ya yakın Phil Gordon gibi isim- lerle yakın olduklarını ileri süren bu Türk arkadaş ekibi, Erdoğan’ı, baş- kanlığa seçilir seçilmez Obama’yla buluşturmak istedi ama başara- madı. Davutoğlu bakan olduktan sonra da aynı ekiple çalışma alış- kanlığından vazgeçmedi. Büyükel- çi Nabi Şensoy’u devre dışı bıra- karak Washington ile ilişkileri yü- rütmeye çalıştı. Uzun süredir Ankara ile Şensoy arasındaki kopukluk ve gerginlik se- ziliyordu. Şensoy, Erdoğan’ın son ziyareti için hazırlanan programın bir bölümünden de son ana kadar haberdar değildi. Programın yapı- mında Alman Vakfı’nın eski çalışa- nı milletvekili Suat Kınıklıoğlu ile İb- rahim Kalın gibi isimler de etkili ol- muşlardı. Büyükelçiliği, randevu ayarlaya- madıkları durumlarda devreye son anda sokmaya çalıştılar. İstedikle- ri randevular gerçekleşmeyince de büyükelçiliği beceriksizlikle suçla- dılar. Bunların hepsi Şensoy’un kulağına geliyordu. Davutoğlu-Şensoy ilişkilerinde, emekli Büyükelçi Rıza Türmen ola- yı bardağı taşıran son olay oldu. ABD Kongresi’nde, AKP iktidarını insan hakları konusunda sert bi- çimde eleştiren Türmen, Was- hington’dayken yakın arkadaşı Bü- yükelçi Şensoy’un rezidansında misafir oldu. Rezidans, Nabi Şen- soy’un eviydi. Orada kimi isterse mi- safir ederdi. Ancak, AKP’liler buna çok bozuldular. Erdoğan ve Davu- toğlu, ABD’ye bu yüzden çok kız- gın gelmişlerdi. Kızgınlık, Was- hington’da protokol bahanesiyle bakanın üslubuna yansıdı. Bir şey daha: Hiçbir büyükelçi, emekliliğine 2 ay kala, kariyerinde- ki başarılardan sonra ‘işe yaramaz’ edalarını, kaprislerini sineye çek- mez, çekemez...” Devlet işleri, sorumlu memurlar aracılığıyla yürütülürdü. Yetki de ba- kanlara ait olurdu. Devlet, tarikat gibi yönlendirildi- ğinden bu yana işler değişti. Sorumsuz ekipler ile ekip başı Şekipler idare ediyor artık durumu... Abdullah Gül, Tokat’ta 7 çocuğumuz sanki PKK tara- fından öldürülmemiş gibi, kuş- kulu, dedi ki: “Saldırının zamanlaması, ye- ri, şekli düşündürücü...” Açılımın tarihi fırsatçısı Ab- dullah Gül’ün Çankaya’da oturmasının zamanlaması, yeri ve şekli düşündürücüdür aslında. Asker yerine Afganistan deyince, ABD’nin peşinde asker gön- derme geliyor aklımıza... Oy- sa, yazar-araştırmacı Ümit Sarıaslan, bambaşka bir fo- toğrafa götürdü bizi. Bağım- sızlık savaşından utkuyla çık- mış Türkiye’den bir fotoğrafa: “Cumhuriyet ilan edildiği sırada Ankara’da yalnızca Af- gan ve Sovyet büyükelçilikle- ri vardı. Milli Mücadele Ankarası’nda yaşanan konut sıkıntısı, elçi- liklere konut bulmak işinde de etkisini gösterecekti. 21 Ni- san 1921’de Ankara’ya gelen ‘Afgan Sefareti’ de bu konut sıkıntısından payına düşeni alacaktı. Elçiliğe konut olarak, daha sonra yanına Musiki Mu- allim Mektebi’nin kurulacağı bir Ankara evi ayrılacaktı. Bir yanı ünlü Cebeci Çayırlığı, bir yanı dağ-bağ olan 1920’lerin Cebecisi’nde Afgan halkının açacağı ilk elçilik yapısı için bulunabilen en uygun konut- tu bu. Ve açılış töreninde, yapı önündeki göndere Mustafa Kemal, kendi elleriyle Afgan ulusunun bayrağını çekecekti.” Arkadaşımız İlhan Taşcı, Halk TV’de yayınlanan “Çınaraltı” prog- ramına geçen hafta eski Milli Sa- vunma Bakanlığı Başhukuk Müşaviri emekli Albay Cavit Çalış’ı konuk et- ti. Çalış’ın Silivri’deki bildik davayla ilgili düşüncelerinin hiçbiri medyada yer almadı. Söyledikleri çok önem- liydi oysa: “Eski kuvvet komutanlarının, dö- nemin Genelkurmay Başkanı’na (Hil- mi Özkök) darbe yapılması konu- sunda teklifte bulundukları, ama Ge- nelkurmay Başkanı’nın karşı koyma- sı nedeniyle bu düşüncelerinden vaz- geçtikleri veya sonraki aşamaya geç- medikleri yolunda bilgiler var. Eğer yargılama aşamasında bunun böyle olduğu sabit olursa, bu safhaya ka- darki suç nedir? Gizli ittifaktır, suç için anlaşma suçudur. Bu suç için ceza soruşturması başlayana kadar bu it- tifaktan ayrılanlar veya teşebbüs saf- hasına geçmeden silahlanma ve silahlı eyleme başvurmadan bu birliktelikten ayrılanlar hakkında zaten etkin piş- manlık cezasızlık öngörülmüş. Diğer yandan, suç işlendiği öğre- nildiğinde, yetkili mercilere haber vermemek cezai müeyyide gerektirir. Bu suç, yeni ceza yasasında var ve Genelkurmay Başkanı (Özkök) açı- sından da bir sorumluluk ortaya çı- karabilir. Eski Genelkurmay Başkanı, ‘Dar- be girişimi kulağıma geldi, ama de- lillendiremedim. Delillendirseydim gereğini yapardım’ dedi. Girişimin öğrenilmesi halinde, öncelikle idari soruşturma açılıp ilgili görevlilerin hangi askeri mahkemede yargılan- ması gerektiği belirlenir. İnceleme so- nucunda soruşturma açılmasına emir verme yetkisi yine Genelkurmay Başkanı’na aittir.” Cavit Çalış’ın şu sözü de çok an- lamlıydı: “Darbe teşebbüsü nitelemesi yan- lış. Eğer bir teşebbüs varsa, Talat Ay- demir olayında olduğu gibi mani olur- sunuz. Mani olmaya gücünüz yet- mezse, zaten hesap soramazsınız.” Yetki ondaydı! PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Parti Yasağı Üzerine: Venedik Sözleşmesi Türkiye bir Avrupa Konseyi üyesi olarak siyasal parti kapatmalarında konsey üyesi tüm ülkeler için geçerli olan ölçütlere uygun davranmak zorundadır. Başka bir temel nokta da kapatma kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan maddelerle uyumlu olması zorunluluğudur. Söz konusu ölçütler, Avrupa Konseyi’nin anayasal konularda devletlerarası referans organı olan Venedik Komisyonu tarafından 1999 yılında hazırlanmıştır. Bu ölçütlerin hazırlanmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yanı sıra Avrupa’da “reel sosyalist” rejimlerin çökmesinden sonra oluşan siyasal koşullar ile 1990’lı yıllarda Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülen parti kapatma davalarının göz önünde bulundurulduğu bilinmektedir. Siyasal parti kapatmalarına ilişkin Avrupa Konseyi ölçütlerini şöyle özetleyebiliriz: - Her türlü olası yasaklama ya da feshedilme kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle uyumlu olmalıdır, - Yasaklama ya da feshedilme kararı, siyasal partilerin şiddeti savunmaları veya şiddeti anayasal düzeni devirme amacıyla bir yöntem olarak kullanmaları durumunda öngörülmelidir. Bir siyasal partinin anayasayı barışçıl yöntemlerle değiştirme arzusu, kapatılma ya da feshedilmesini meşru kılmamalıdır. Yasaklama ya da feshetme kararı ancak demokratik bir toplumda gerekliyse ve söz konusu siyasal partinin demokrasi ve temel özgürlükleri tehdit ettiğine ilişkin somut kanıtlar mevcutsa öngörülebilir. Programında şiddeti savunan ya da yürürlükteki anayasal düzeni silahlı savaşım, terör veya yasadışı faaliyetlerle değiştirme hedefi güden partiler bu kapsama girerler. Anayasal düzeni yasal yöntemlerle barışçı biçimde değiştirme hedefi güden bir parti, düşünce özgürlüğü ilkeleri gereğince yasaklanamaz ve kapatılamaz. Özgürlükçü ve demokratik bir devlette yürürlükteki düzene karşı çıkmakla sınırlı kalan eylemler cezalandırılamaz. - Bir siyasal parti, partisinden izin almadan beyanda bulunan üyelerinin davranışlarından sorumlu tutulamaz. Parti hakkında bu nedenle işlem yapılacaksa sorumlunun parti onayıyla hareket ettiği kanıtlanmalıdır. Aksi durumda açıklamalarının sorumluluğu kişiye aittir. - Hükümetlerin veya devletin diğer yetkili organlarının, bir siyasal partinin kapatılması veya feshedilmesini istemeden önce, o partinin demokratik ve özgür siyasal düzen için gerçek anlamda bir tehdit oluşturup oluşturmadığını göstermeleri gerekir. Aynı organlar, kapatma veya feshetme kadar sert olmayan para cezası, idari ceza veya bazı parti üyelerinin adalet önünde hesap vermesi gibi diğer önlemlerin söz konusu tehdidi engelleyip engellemeyeceğini de düşünmelidirler. - Siyasal partileri yasaklamak veya feshetmek için alınacak yasal önlemler, partinin sadece üyelerinin değil, kendisinin de güttüğü siyasal hedeflerinde anayasal olmayan yöntemler kullandığını kanıtlamalı, alınacak yasal önlemler istisnai ve işlenen suçla orantılı olmalıdır. - Siyasal partilerin yasaklanması veya feshedilmesi Anayasa Mahkemesi ya da dengi bir hukuksal organa ait olmalıdır. Dava süreci adil yargı, açıklık ve her türlü hukuksal güvence çerçevesinde gerçekleşmelidir. Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasına ilişkin olarak başta medya olmak üzere kamuoyunda her kafadan başka bir sesin çıktığı bir ortamda 1999 Venedik Sözleşmesi’nde belirtilen parti kapatma ölçütlerini özet olarak bu köşede aktarmayı yararlı gördüm. Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapatırken, bu ölçütlere uymuş mudur ya da karar ile bu ölçütler arasında bir çelişki var mıdır? Doğal ki bu soruları gerekçeli karar açıklandığında yanıtlayabileceğiz. Fakat söz konusu açıklamayla birlikte doğacak yeni tartışmalara şimdiden hazırlıklı olmanın da bir zararı yok. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Düşündürücü BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Uzun bacaklõ, ince, uzun ve kõv- rõk boyunlu bir kuş. 2/ Çipura balõ- ğõnõn gençlerine verilen ad... Hol- landa’nõn plaka imi. 3/ Muğla’nõn bir ilçesi... Kõsa kõllõ bir Arap tazõ- sõ. 4/ Bir tür oto- mobil yarõşõ... Müslüman ülkelerde otu- ran Yunan asõllõ kimse. 5/ “Kim bilir bu döşekte kimler yatar/Hangi rüya- larõ örter bu ---” (C.S.Ta- rancõ). 6/ Çõkar yol, ça- re... Balõk yakalama ara- cõ. 7/ Japon lirik dramõ... Günlük eşyalarõn tasarõ- mõndan şehirciliğe kadar uzanan ve insanlarõn ya- şadõğõ çevreye uyumunu amaçlayan bilim dalõ. 8/ Tav- lada “iki” sayõsõ... Üzerinde deney yapõlan kimse ya da şey. 9/ İnsanõ gülüp eğlendiren kimse... Bir nota. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Kocabaş” da denilen bir kuş. 2/ Leylak rengi, açõk mor... Toplum yaşamõna giren geçici yenilik. 3/ Antal- ya’nõn eski adlarõndan biri... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer. 4/ Fas’õn plaka imi... İn- giltere’de kullanõlan bir soyluluk sanõ. 5/ İç ferahlatõcõ ilaç ya da içki... Kaz Dağõ’nõn antik dönemlerdeki adõ. 6/ Af- rika’da bir õrmak... Divan edebiyatõnõn en yaygõn şiir türü. 7/ Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fõrtõna. 8/ Çok verimli olan... Romatizma ağrõsõ. 9/ “Misket limonu” da denilen, küçük ve acõ sulu limon cinsi... Bir masal kuşu. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A K S Ü L Ü M E N B A A S S U R E A K İ K A T İ M K Ü R E N L A K A R L İ Ç İ S U E F E S E B R E M P A S N U A R G A T O A R B O R E T U M 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İngilizce’yi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH ? Gramer, konuşma, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık ? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazırlık Bahariye-Kadıköy / İstanbul 0532 701 80 41 - (0216) 418 94 51 TÜRK KALP VAKFI Sigara içenler bugün kendinize bir fırsat yaratın sigarayı bırakın. 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) - http://www.tkv.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle