22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 S avaş ilerledikçe Rusya’nõn durumu hem Almanya cep- hesinde ve hem de Osmanlõ ordusuna karşõ Kafkaslar’da kötüleşir. Rusya Ocak 1915’te İngiltere’den yardõm ister. Bu yardõm isteğini İn- giltere kabul eder. Amaç Çanakkale Boğazõ’nõ geçerek Osmanlõ Devleti’ni savaş dõşõ bõrakmak, Karadeniz’e açõ- lõp Rusya’ya yardõm etmek ve Al- manya’yõ doğusundan kuşatmaktõr. Bu karar ve tasarõda Deniz Lord’u Winston Churchill’in büyük payõ vardõr. İngiliz ve Fransõz gemilerinden olu- şan büyük bir filo Çanakkale Boğa- zõ’na gönderilir. On beş inçlik (38 cm.) toplarõyla dünyanõn en kuvvetli ve mo- dern gemisi olan HMS Quenn Eli- zabeth de bunlarõn arasõndadõr. Bu ge- miler dõş kõyõlardaki Osmanlõ tabya- larõnõ 19 Şubat 1915’te bombardõman ederler. Müttefikler 7 Mart’a kadar sü- ren birkaç bombardõmandan ve kõyõ- ya kõsa süreli olarak asker çõkardõktan sonra, asõl taarruzu 18 Mart’ta yap- maya kara verirler. O gün on sekiz gemilik büyük bir deniz gücü Çanakkale Boğazõ’na ta- arruz ederek geçmeye çalõşõr. Fakat bu deniz muharebelerinde Türk askerinin gösterdiği büyük kahramanlõk ve di- rençle üç geminin batõrõlmasõ ve dört geminin de yara alõp saf dõşõ edilme- si sonucu başarõya ulaşamayõp geri çe- kilirler. Bu başarõsõzlõk üzerine mayõsta müttefik kuvvetleri komutanõ General Ian Hamilton İngiliz hükümetinden taze kuvvetler ister. 7 Haziran’da hü- kümet Hamilton’un bu isteğini onay- lar. Bu karar 8 Haziran’da Hamilton’a iletilir ve 10., 11. ve 13. Tümenlerin gönderileceği bildirilir. Sonra Churc- hill’in õsrarõ üzerine iki tümen daha gönderilmesine karar verilir. G elibolu Yarõmadasõ’na gitmek üzere 15 Hazi- ran’da yola çõkan bir- likler içinde Henry’nin 38. Tu- gayı da vardõr. 20 Haziran’da an- nesine gönderdiği mektupta nereye gittiklerinin artõk belli olduğunu yazar. Önce Mõsõr’da Aleksan- driya’ya varõrlar. Orasõnõn sonradan Gelibolu Ya- rõmadasõ’na gidecek olan Avus- tralyalõlarla dolu olduğunu görür. Bu arada cepheden kayõplarõn çok olduğu haberleri gelmektedir. Nisanda Charles Darwin’in to- runu Erasmus Darwin batõ cep- hesinde ve W. H. Bragg’in diğer oğlu Robert Bragg, Glasgow Üni- versitesi’nden Charles E. Martin ve Oxford Üniversitesi’nden Ed- ward G. Romanes Gelibolu mu- harebelerinde yaşamlarõnõ yitirir. Moseley, 27 Haziran’da bir as- ker vasiyetnamesi hazõrlar. Her şeyini “Royal Society of Lon- don”a bõraktõğõnõ yazar ve bunun patoloji, fizik, fizyoloji, kimya ve- ya bilimin diğer dallarõnda yapõlan deneysel araştõrmalarõ destekle- mek için kullanõlmasõnõ, fakat ma- tematik, astronomi ve buna benzer alanlar için kullanõlmamasõnõ ister. Moseley vasiyetnamesini ya- zarken hidrojen atomu teorisiyle bi- linen Niels Bohr da çalõşmalarõnõ yayõmlamaya hazõrlanmaktaydõ. Bohr, Ağustos 1915’te yazmayõ bi- tirdiği bu yayõnõnda Moseley’nin elementlerin X-õşõn spektrumlarõ üzerinde yaptõğõ çok önemli çalõş- malarõn kendi teorisine kuvvetli bir destek verdiğini yazar. Moseley, Bohr’un bu çalõşmasõnõ göreme- yecekti. Bohr’un çalõşmasõ Mose- ley’nin ölümünden kõsa bir süre sonra Eylül 1915’te yayõmlanõr. A leksandriya’ya varõştan bir hafta sonra Moseley’nin birliği Gelibolu Yarõmada- sõ’na gitmek üzere yola çõkar ve tem- muz başõnda Seddülbahir bölgesine varõr. Henry bir süre deniz kõyõsõn- da çarpõşmalarõn olduğu siperlerin gerisinde kalõr. Hava çok sõcaktõr. Dizanteriye yakalanan askerleri- ne ilaç verir ve tedavileriyle uğraşõr. Annesine yazdõğõ mektuplarda şöy- le der: “Çiyanlar 8 inç uzunlu- ğunda ve çok şişmanlar, korkunç, fakat neyse ki akrep yok”. “Ya- şamda en ilginç şey sinekler, siv- risinekler değil, fakat gündüz si- nekler, gece sinekler, suda sinek- ler, yiyecekte sinekler”. 4 Ağus- tos’ta annesine yazdõğõ mektup son mektubu olur ve siperlerdeki duru- mu ve bir askerin o koşullarda arzu ettiği basit şeyleri anlatmasõ bakõ- mõndan çok ilginçtir: “Yine yer değiştiriyoruz. Her hafta küçük bir tablet sabun gönder. Bir tıraş bıçağı aldım, fa- kat bir tane daha istiyorum (be- nimkini bir asker çaldı) ve de kü- çük bir fırça... Başım için yeşil bir sivrisinek ağı istiyorum. Si- nekler uykuyu imkânsız yapı- yorlar...” Seddülbahir’de üç hafta kaldõk- tan sonra 38. Tugay çõkartmalarõn çõkõş yeri olan 70 mil uzaklõktaki Lemnos Adasõ’nõn Mudros lima- nõna geçer. Buradan 6 Ağustos’ta yapõlmasõ tasarlanan taarruza ka- tõlmak üzere Gelibolu Yarõmada- sõ’na gideceklerdir. Annesinin gönderdiği ipek pi- jamalarla kendini nerdeyse kon- forlu hissetmiştir. Fakat, kendisini ve silah arka- daşlarõnõ bekleyen akõl almaz ta- sarõdan haberi yoktur. YARIMADAYI İKİYE BÖLME PLANI Müttefiklerin ağustos taarruzu Arõ- burnu cephesinde ve Suvla Koyu böl- gesinde başlar. Suvla Koyu’nun üç ayrõ kumsalõna 6 Ağustos gecesi baş- layan çõkarmalar 7 Ağustos’ta da sürer. Buraya yaklaşõk yirmi bin kişilik taze bir kuvvet çõkar. Arõburnu cephesindeki kuvvetlere de ek olarak üç gece sürey- le, yaklaşõk yirmi bin asker daha çõka- rõrlar. Bu çõkarmalarõn amacõ, Conk Bayõ- rõ, Kocaçimentepe, Tekketepe ve Ki- reçtepe gibi çok stratejik bölgeleri ele geçirip Çanakkale Boğazõ’na inmektir. Böylece yarõmada ikiye bölünecek ve güneydeki Türk kuvvetlerinin kuzey- dekilerle ilgisi de kesilecekti. Bundan sonra da artõk muharebeler kazanõlarak, gemiler için İstanbul yolunun açõlma- sõnda bir engel kalmayacaktõ. Suvla cephesindeki taarruzla eşza- manlõ olarak ANZAC (Australian and New Zealand Army Corps) birlikleri de yeni çõkan taze kuvvetlerle beraber Arõburnu bölgesinde “Lone Pine”da (Kanlõsõrt) taarruza geçeceklerdi. Arõ- burnu cephesine çõkan yeni müttefik bir- likleri üç kol halinde önce kuzeye, sonra doğuya doğru yönelip, Conk Bayõrõ-Kocaçimentepe hattõna taarruz edeceklerdi. 19. Tümen komutanõ Alb. Mustafa Kemal, müttefiklerin bu taarruz tasa- rõsõnõ tahmin etmiş ve bunu yazdõğõ ya- zõlarla Kolordu komutanlõğõna bildir- mişti. Ancak Kolordu komutanlõğõ bu yazõlardaki kuşkularõ pek dikkate al- mamõştõ. Haziran başõnda Albay Mus- tafa Kemal’i bu kuşkularõndan vazge- çirmek ve Arõburnu’ndan Suvla Ko- yu’na kadar uzanan cepheyi görmek için çõktõklarõ Düztepe’de Kolordu ya- veri “Bu arazide ancak çeteler yü- rüyebilir” demiş ve Kuzey Grubu Ko- mutanõ Esat Paşa da “Düşman nere- den gelecek” diye sormuştu. Alb. Mustafa Kemal verdiği yanõtta, Arõburnu’nu ve Suvla’ya kadar olan tüm kumsalõ göstererek “Buradan” de- miş ve Arõburnu’ndan başlayarak Ko- çaçimen Tepesi’ne doğru ilerleyeceği- ni söylemişti. Ancak Esat Paşa buna inanmamõş ve gülerek “Merak etme Beyefendi gelemez” demişti. Çõkarmalar başlayõp ve taarruzun aynen düşündüğü gibi gerçekleştiğini gören Alb. Mustafa Kemal hatõra def- terine “…. iki ay önce benim tah- minlerimi takdir etmemekte israr edenlerin ne duygular içinde olduk- larını bilemem” diye yazar. BÜYÜK ÇARPIŞMAYA DOĞRU Moseley büyük bir olasõlõkla Arõbur- nu’na çõkan askerlerin arasõndaydõ. Rut- herford 1917’deki bir yazõsõnda, Mo- seley’nin Suvla bölgesine çõktõğõnõ, 6 ve 8 Ağustos’ta muharebelere katõldõğõnõ ya- zar. Fakat biraz aşağõda sözü edileceği gibi 8 Ağustos’ta Suvla’da henüz mu- harebeler başlamamõştõ. General Aspi- nall-Oglander “Gallipoli II” adlõ ki- tabõnda Moseley’nin bulunduğu 38. Tu- gay’õn Suvla’ya çõkmadõğõnõ belirtir. Bu kitaba göre Moseley 4 Ağustos’ta Mudros Adasõ’nõ terkeder ve 6 Ağustos gecesini Çaylakdere’deki bir üste yedek olarak bõrakõlan 38. Tugay’õn yarõsõyla beraber geçirir. Bundan da Moseley’nin tugayõnõn Arõburnu bölgesine çõktõğõ anlaşõlõyor. ANZAK birlikleri 6 Ağustos akşama doğru “Lone Pine’a (Kanlõsõrt) tarruza başlarlar. Moseley’nin de içinde olduğu diğer birlikler ise üç ayrõ kol halinde Conk Bayõrõ-Kocaçimentepe hat- tõna doğru yürüyüşe geçer. Eş- zamanlõ olarak sol kol Kocaçi- mentepe’ye, sağ ve orta kollar da iki ayrõ yerden Conk Bayõrõ’na ta- arruz edeceklerdi. Moseley’nin bulunduğu 38. Tugay’õn bir kõs- mõ orta kolu oluşturur ve Gene- ral Antony Baldwin’in komu- tasõndadõr. Bu kol Conk Bayõ- rõ’nõn kuzey bölümüne taarruz edecek ve sonra da Conk Bayõrõ ve Ko- caçimentepe arasõndaki “Hill Q” de- dikleri tepeyi hedef alacaktõ. Çõkarmalarõ haber alan Türk kuvvet- leri başkomutanõ Alman General Liman von Sanders 7 Ağustos sabahõ Saros bölgesindeki XVI. Kolordu’nun Alb. Ahmet Feyzi komutasõndaki 7. ve 12. Tümenleri’nin Anafartalar bölgesine gitmesini emreder ve onu Anafartalar Grup Komutanõ yapar. Bu yaklaşõk el- li kilometrelik bir yürüyüş demektir. Uzun ve çok yorucu bir yürüyüşten sonra birliklerin bazõ taburlarõ 7 Ağus- tos öğleden sonra ve kalan birlik- ler de 8 Ağustos’ta Anafartalar’a gelmeye başlarlar. Muharebeler her tarafta şiddetlenmektedir. General Von Sanders, gelen birliklerin 8 Ağustos sabaha karşõ derhal taarruza geçmesini emreder. Fakat o sabah atõyla çõktõğõ bir te- peden taarruzun başlamadõğõnõ far- keder. İki tümenin büyük bölüm- lerinin henüz varmadõğõnõ öğrenir ve taarruzun akşama doğru yapõlmasõnõ emreder. Alb. Ahmet Feyzi, askerlerin uzun yürüyüşten sonra çok yorgun ol- duklarõnõ, ertesi güne kadar dinlenmeleri gerektiğini söyler. Subaylarõnõn da ay- ni fikirde olduğunu ileri sürerek taarruz emrini reddeder. ÇANAKKALE SAVAŞI BAŞLIYOR CEPHEDE İNGİLİZ BİLİMCİLER MOSELEY SEDDÜLBAHİR BÖLGESİNDE 38.Tugay’õn, aralarõnda teğ- men Moseley’nin olduğu askerleri, çok zorlu bir yürüyüşle ve bazen de yollarõnõ kaybederek, ancak 9 Ağustos sabaha karşõ saat 6.00’da Ağõldere’den çõkarak “The Farm”a varõrlar. Buradan diğer birliklerle beraber Conk Bayõrõ’na taarruz ede- ceklerdir. Fakat artõk çok geçtir ve onlar yer- lerine varmadan taarruz başlamõştõr. General Baldwin’in askerleri, Türk birliklerinin çok yoğun ateşi altõnda ka- lõr. Düzlüğün alt kõs- mõnda siper kazmaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktur. Türk as- kerleri de Conk Bayõ- rõ’na taarruz ediyor fakat istenen sonucu alamõ- yordu. Bu sõrada Suvla Ovasõ’nda İngilizler ko- muta zincirindeki birtakõm anlaş- mazlõklar ve hatalar nedeniyle öne- mi çok büyük olan Tekketepe’ye doğru yürümekte çok gecikirler. İlk iki günü boşa harcarlar. Özellikle 8 Ağustos tümüyle hiçbir şey yapõl- madan geçer. Askerler dinlenir, de- nize girer ve gezinir. O günün sabahõ Suvla’ya gelen Alb. Cecil Aspinall (sonradan bu muharebelerin resmi tarihini yazan General Aspinall-Oglander) “As- kerlerin davranışlarında bir tatil görünüşü vardı” der. Daha sonra kõyõya çõkan bir başka subay da Suvla’da tam bir ba- rõş havasõnõn egemen olduğunu söy- ler. General Hamilton’un akşama doğru Suvla’ya gelmesiyle askerler nihayet harekete geçerler. Şimdi de acele ederek Tekkete- pe’ye ulaşmaya çalõşõrlar. Buraya bir taburun bile ulaşmasõ çok işe yara- yacaktõ. Tekketepe’nin öbür tarafõnda ise Türk askerleri doruğa tõrmanmak- taydõ. Bir süre sonra tepeye varan bir- kaç İngiliz askeri, karşõlarõnda Türk askerlerini bulur. Onlar Tekketepe’ye İngilizler- den yaklaşõk yarõm saat önce ulaşõp yarõşõ ka- zanmõşlardõ. 9 Ağustos sabaha karşõ Alb. Mus- tafa Kemal’in komuta- sõnda Tekketepe-Sarõ- bayõr hattõnda taarruz başlar. Bu, Türk tarihi- ne “1. Anafartalar Muharebesi” olarak geçecektir. Türk bir- likleri sayõca üstün olan müttefiklerin taarruzu- nu durdurur ve onlarõ sahile doğru geri atar. General Ha- milton’un tasarõlarõ tümüyle bozul- muştur; gemisinden, askerlerinin, taarruzun başlamasõndan sadece iki saat sonra bozguna uğrayarak panik halinde tuz gölüne ve sahile kadar kaçtõklarõnõ görür. I. ANAFARTALAR MUHAREBESİ BAŞLIYOR B unun üzerine General Von Sanders Alb. Ahmet Feyzi’yi görevinden alõr ve İstanbul’a dönmesini emreder. Anafartalar böl- gesindeki tüm kuvvetleri 19. Tümen Komutanõ Alb. Mustafa Kemal’in em- rine verir ve onu Anafartalar Grup Ko- mutanõ yapar. Liman von Sanders ha- tõralarõnda, “O akşam Anafarta bö- lümündeki tüm birliklerin komuta- sını Alb. Mustafa Kemal’e verdim.... Kendisi sorumluluğu sevinçle kar- şılayan bir önderdi. 25 Nisan saba- hı kendi girişimiyle 19. Tümen’le düşmana taarruz etmiş ve onu kıyı- ya kadar atmıştı .... O’nun enerjisi- ne tam güvenim vardı” der. “Gallipoli” adlõ kitabõyla bilinen Alan Moorehead’e göre: “Bu bir sürpriz atamaydı. Liman von San- ders Alb. Mustafa Kemal’in üstün yeteneklerini biliyor ve ona güveni- yordu, fakat Enver Paşa onun terfi etmesini önlemişti. Bu büyük buna- lımda Von Sanders artık Enver Pa- şa’ya aldırmayacaktı.” Alb. Mustafa Kemal 19. Tümen’ine veda eder ve görevi almak için 8 Ağustos gece yarõsõna doğru Kemal- yeri’ndeki 19. Tümen karargâhõndan yola çõkar. Üç gün üç gecedir uykusuz ve ayaktadõr, çok yorgundur ve zayõf düşmüştür. Dört aydan beri ilk kez te- miz hava alõr. Şimdiye kadar aldõğõ ha- va kendi deyişiyle “insan cesetlerinin kokuşmasıyla kimyasal özelliğini yitirmiş bir hava”dõr. Karanlõkta bir- çok yerde durup diğer ko- mutanlarla konuşa- rak ve bü- yük zorluklarla sabah saat 4.30’da muha- rebeyi yöneteceği tepeye varõr. Bu muharebenin sonucu, İngiliz ve Türk birliklerinin Anfartalar sõrtlarõ doruk- larõna, özellikle Tekketepe’ye ulaşmak için yapacaklarõ yarõşa bağlõdõr. CONK BAYIRI TAARRUZU Bu arada müttefik askerleri Conk Ba- yõrõ’na çõkõşlarõnõ sürdürürler. 8 Ağus- tos’ta Conk Bayõrõ’nõn tepesine yakõn yerler Yeni Zelanda birliklerinin eline geçer. Günümüzde Conk Bayõrõ’nda- ki Yeni Zelanda anõtõnõn olduğu yere kadar gelirler. Gurka birlikleri de te- penin kuzey tarafõna yakõn yerleri ele geçirir. Türk tarafõ için Conk Bayõ- rõ’ndaki durum Alb. Mustafa Kemal’in deyişiyle “çok vahim”dir. Çok şiddetli muharebeler olmaktadõr. Teğmen Henry Moseley’nin bulunduğu 38. Tugay’õn yedekleri Çaylakdere’de top- lanõp General Baldwin’in komutasõn- da yürüyüşe geçerler. Conk Bayõrõ’na çõkmak için büyük çaba harcarlar. Yanlarõnda iki kõlavuz vardõr, fakat bunlar da yolu tam olarak bulamazlar. Sonra Çaylakdere’den önlerindeki bir tepeyi aşarak Ağõldere’ye geçerler ve karanlõkta yürüyerek İngilizlerin “The Farm” adõnõ verdikleri küçük bir düz- lüğe ulaşmaya çalõşõrlar. Burasõ Türk- lerin koyunlarõnõ barõndõrdõklarõ bir ağõlõn bulunduğu yerdir. Bu küçük düzlük Conk Bayõrõ’nõn yaklaşõk 400 metre kadar altõndadõr. Alb. Mustafa Kemal büyük bir al- çakgönüllülükle “Bu suretle düşma- nın, asıl hedef aldığına kuşku kal- mayan Conk Bayırı ve Kocaçimen silsilesine sahip olması ertelenmiştir” der. Aslõnda İngilizler buralara bir da- ha ayak basamayacaklardõ. Taarruzu bir tepeden seyreder ve öğleden sonra Suvla cephesinde İngilizlere karşõ ar- tõk yapõlacak bir şey kalmadõğõna ka- rar vererek tüm dikkatini Conk Bayõ- rõ’na çevirir. Conk Bayõrõ’nda durum kötüdür. Yapõlan taarruzlardan bir so- nuç alõnamamõş ve çok kayõp veril- miştir. Bu arada 9 Ağustos’ta akşama doğru yorgun ve çok kayõp veren Ye- ni Zelanda birlikleri Conk Bayõrõ’ndaki yerlerini iki İngiliz taburuna bõrakõrlar. Bunlarõn birisi General Baldwin’in birliklerinin de bir bölümünü içeren bir taburdur. Alb. Mustafa Kemal ertesi gün Conk Bayõrõ’nda bizzat kendisinin idare ede- ceği büyük bir taarruza karar verir ve taarruzu düzenlemek ve yönetmek icin Conk Bayõrõ’na doğru yola çõkar. Gitmeden önce 8. ve 9. Tümen ko- mutanlarõna Conk Bayõrõ’nda büyük ça- ba bekleyeceği iki piyade alayõna “hiç olmazsa sıcak bir çorba” verilmesi- ni emreder. Çamlõtekke’de General Von Sanders ile görüşür ve taarruz ta- sarõsõndan söz eder. General, düşma- nõn sol kanadõna doğru bir taarruzu uy- gun bulur. Alb. Mustafa Kemal ise Conk Bayõrõ’nda sağ ve sol kanatlar yerine doğrudan önden yapõlacak bir ta- arruzun daha çok et- kili olacağõ görü- şünü savunur. Orasõ ele geçi- rilirse düş- man Ağõldere’den de çekilmek zorunda kalacaktõ. Von Sanders kararõ O’na bõ- rakõr ve “Bunun sorumluluğunu ka- bul eden sizsiniz. Kesinlikle kararı- nız üzerinde etki yapmak iste- mem....” der. Birkaç saat sonra Alb. Mustafa Kemal’in ne kadar haklõ ol- duğu ortaya çõkacaktõ. Yanõndaki kü- çük bir subay grubu ile Çamlõtek- ke’den at üzerinde yola çõkar. Yolda bir İngiliz uçağõ üzerlerinde uçmaya baş- lar. Uçak saldõrmaz. Fakat başka yer- lerden gelen yoğun ateş altõnda dörtnala giderek Conk Bayõrõ’na varõrlar. Alb. Mustafa Kemal dört gündür ayaktadõr ve uyumamõştõr. Bir süre önce yaka- landõğõ sõtmanõn nöbetleri de daha çok halsiz düşmesine neden olmuştur. Ona göre Anafartalar’daki başarõ bu taar- ruzun başarõsõna bağlõdõr. Bu taarruz sa- dece süngü ile yapõlacaktõr. Bütün gece 23. ve 24. Alaylarõ ses- sizce İngiliz siperlerinin önüne yer- leştirir. Sonra 28. Alay da gelir.. fakat beklediği diğer bir alay henüz gelme- miştir. Siperler arasõndaki uzaklõk sa- dece 20-30 metre kadardõr. Gün ağar- madan saat 4.30’a doğru Alb. Musta- fa Kemal askerlerinin önüne geçer ve onlara “Askerler! Karşımızdaki düş- manı yeneceğinizden hiç şüphe yok- tur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileriye gideyim. Siz, ben kırba- cımla işaret verdiğim zaman hep bir- den atılırsınız” der. Ondan sonra ta- arruz safõnõn önünde bir yere gider ve oradan elindeki kõrbacõ kaldõrõp indi- rerek taarruz işaretini verir. Mustafa Kemal sahneye çõkõyor SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle