17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ülkemin Ecevit’siz Günleri Dün, aziz Bülent Ecevit’in ölümünün üçüncü yıldönümü idi. Gazeteci olarak meslek ve iş arkadaşım; politikada soluksuz yol arkadaşım, genel sekreterim Genel Başkan ve Başbakanım Bülent Ecevit. Günümüzün kuşaklarının, yeterince tanımadığından kuşku duymadığım merhum Ecevit ile 1953’ten 2006’ya kadar süren bir yolculuktan bazı küçük anılar nakledeceğim. Takvimlerin 18 Nisan 1960 tarihini gösterdiği bir günün, daha doğrusu o günün gece yarısından ertesi sabahın ilk saatlerinde başkentte, Rüzgârlı Sokak’ın bir ucundaki barakadan bozma bir binaya yerleştirilmiş hayli eski bir baskı makinesi sürekli çalışıyor. Bu makinede basılan gazetenin adı Ulus’tur. CHP’nin yayın organı olan Ulus’un 19 Nisan günlü sayısının manşeti ve o manşetle ilgili haberleri Genel Başkan rahmetli İnönü’nün TBMM’de birkaç saat önce yaptığı konuşmanın tam metnini içeriyor. Dönemin iktidarı parlamentodaki çoğunluğunun oyları ile Tahkikat Komisyonu adını verdiği bir oluşum kurmuş. Komisyona, siyasi partileri ve bazı gazeteleri kapatma yetkisi tanınmış. Muhalefet liderinin bu gelişmelerin getireceği tehlikeleri anımsatan konuşmasını Anadolu’ya yayabilmek için gazete milletvekillerinin eli ile dağıtılacak. Kalabalık polis ekibini yöneten ağırbaşlı bir başkomiser, baskının durdurulması gerektiğini söyleyince, parlamenter arkadaşlarının arasından sadece Bülent Ecevit’in uyarısı ile karşılaşıyor. Genç Ankara Milletvekili, iktidarın yasadışı bir tasarrufuna ortak olunmamasını söylüyor. Komiser ve arkadaşlarının şaşkınlığı makinenin son kâğıt bobinini kullanmasına kadar sürüyor. Tahkikat Komisyonu’nun sorgulayacağı ilk kişilerden birisi benim. 30 Nisan günü İstanbul’dan trenle mevcutlu olarak Ankara’ya getiriliyorum. Garda polislerin yanında moral vermek için bekleyen yine Ecevit’tir. Sorumluluk Dönemleri Çok partili parlamenter demokratik düzene olan inancını her olanakta, söylem ve eylemleri ile sergiledi. Bu nedenle 12 Mart cuntasına tepki göstermek istemekten kaçınan Meclis Grubu’ndaki çoğunluğa karşı koyarak genel sekreterlik görevinden ayrıldı. Ama mücadeleyi örgüte ve dahası halka yansıtmak amacı ile yine yollara çıktı. Öyle, internet mesajları, ıslak imzalı belge söylentileri ile değil, bizzat zamanın komuta kademesinin TBMM’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini gözlemlemek için tribünleri, hatta koridorları doldurduğu o günlerde, bir tuğgeneral kendisine telefonla “ya gelir Gürler’e oy verirsiniz. Ya da Meclis’i fesheder sizleri alıp götürürüz” uyarısını yaptığı zaman yanındaydım. Yanıtı tok ve kısaydı. “Bana iki ölümden birisini seçmemi öneriyorsunuz. Ben onurlu olanı yapmayı sürdüreceğim. Gelin, genel başkanlık odasından beni alıp götürün” demişti. Alanlara sığmayan halk kitlelerine moral veriyor, yön gösteriyordu. Önünü kesmek amacıyla İstanbul Taksim Alanı’nda düzenlenen mitingde kendisine suikast tehditlerine eşi ile birlikte kürsüye çıkarak meydan okuyan da Ecevit’ti. O bilinçli yürüyüş CHP’yi iktidara, Ecevit’i de başbakanlığa taşıdı. Karşısına 12 Mart döneminde ABD’nin baskısına uyularak yasaklanan haşhaş ekimi sorunu çıkmıştı. Dışarıdan emir almayan bir başbakan olarak yasağı kaldırdı. Kısa bir süre sonra, bu kez Kıbrıs’ta soydaşlarımıza yönelik bir cunta darbesinin sonunda ilan edilmek istenilen Enosis’i hemen göğüslemek için Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Ada’ya çıkarma yapma görevini veren; harekâtın devam ettiği bir aydan fazla süreyi başbakanlıkta geçiren ve bir asker karyolasında sabahlayan da.. 12 Eylül Günleri 12 Eylül darbesini ancak halkın tribünlerden inerek yani politikaya katkı sağlayarak önleneceğine inandığı için, bu yolda çağrı yapıyordu. Kargaşalarda demokrasiye inanmayan güçlerin saldırıları ile yaşamlarını yitiren yol arkadaşlarının tabutlarını omuzlayanların başında geliyordu. Korkulan oldu. Düdük çalınmış ve darbe gerçekleşmişti. Önce Zincirbozan yolunu tuttu. Ardından üç kez Ankara’da hapishaneye girdi. CHP’nin o dönemdeki yöneticilerine, aşama aşama halkı da aralarına almayı öngören bir sivil itaatsizlik direnmesini önerdi. Ama dinletemedi: Kırgındı. Ancak yılgın değildi. Mücadeleye Demokratik Sol Parti adını verdiği parti ile devam etmeyi planlamıştı. Düşüncelerini eyleme indirdi ve zor koşulları aşarak başarılı oldu. Son İktidar Dönemi İnançlara bağlı laikliği savunduğu için kendisini eleştirenler, Merve Kavakçı adındaki ABD vatandaşı bir hanımın türbanla milletvekili andı içmesini sağlamak için hazırlanan planı anında yüz geri edince mahcup oldu. Başkanlığı altında kurulan hükümet, Güneydoğu’da terörü sıfır düzeyine indirme başarısını göstermiş, dolayısıyla şehit cenazeleri görülmez olmuştu. ABD’deki Neocomlar iktidarı, o düzeni bozmak ve bize Ortadoğu’da ılımlı bir İslam cumhuriyetini kurdurmak için hazırladığı planları yürürlüğe sokmak istedi. Başbakan’a gönderilen bir mektupta, Irak’a yapılacak müdahale sırasında Türkiye’den beklenilenler sıralanıyordu. Başbakan, o mektubu almamış gibi davrandığı için düğmeye basıldı. Derviş operasyonu ve Ecevit’in giz halinde kalan hastalığı ile ABD’nin istediği sonuca ulaşıldı. O dönemleri yakından bilen bugünkü kuşaklar, şunu düşünmelidir. Ecevit bırakınız iktidarda olmayı, hayatta bulunabilseydi 2009 Türkiyesi’nde terör, İmralı, Ermeni ve Kürt açılımları adları ile gündeme alınan parçalanma planlarını savunan bir Cumhuriyet hükümetinden söz edilebilir miydi? Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Sağlõk Bakanlõğõ domuz gribinden tedavileri sürdürülen 6 hastanõn daha yaşamõnõ yitirdi- ğini açõkladõ. Böylece Türki- ye’de domuz gribinden hayatõnõ kaybedenlerin sayõsõ 21’e yük- selirken ölen çocuklarõn sayõsõ ise 7’ye çõktõ. Kasõmõn başõndan itibaren yaşamõnõ yitirenlerin sa- yõsõ ise 18 oldu. Sağlõk Bakanlõğõ’ndan dün yapõlan yazõlõ açõklamada çeşit- li illerde domuz gribinden teda- vileri sürdürülen 6 kişinin ya- şamõnõ yitirdiği belirtildi. Dün hayatõnõ kay- beden 6 kişiyle beraber domuz gribinden ölenlerin sayõsõ 21’e yükseldi. Yaşamõnõ yiti- renlerin bulunduklarõ iller hak- kõnda bilgi verilmezken, pan- demik grip nedeniyle çeşitli il- lerde tedavileri sürdürülen has- talardan 28 yaşõnda bir erkek, 32, 33 ve 36 yaşlarõnda 3 ba- yan, 6 ve 8 yaşõnda 2 kõz çocu- ğu yaşamõnõ yitirdi. Mustafa Güneş (28) adlõ taşeron sağlõk işçisinin hayatõnõ kaybettiği 24 Ekim’den bu yana, 12 gün içe- risinde domuz gribi 21 kişinin hayatõnõ kaybetmesine yol açarken kasõm ayõnõn başõndan itibaren yaşamõnõ yitirenlerin sayõsõ ise 18 oldu. Yalnõzca 5 gün içerisinde 18 kişinin ölmesi halk arasõndaki endişeyi aşõ tartõşmalarõ altõnda daha da arttõrdõ. Yurt Haberleri Servisi - Şanlõurfa’da domuz gribi şüphesiyle tedavi gören 1’i öğrenci 2 kişi yaşamõnõ yitirdi. Şanlõurfa’da göğüs ağrõsõ şikâyetiyle birkaç gün önce Balõklõgöl Devlet Hasta- nesi’ne kaldõrõlan iki çocuk annesi F.Ö. (36) kurtarõlamadõ. Siverek ilçesinde de 8 yaşõndaki ilköğretim okulu öğrencisi bir kõz çocuğu geçen hafta grip şikâyetiyle hastaneye kaldõrõldõ. Şanlõurfa Çocuk Has- talõklarõ Hastanesi’ne sevk edilen S.Ç. ya- şamõnõ yitirdi. Yaşamõnõ yitiren kişilerden alõnan kan örnekleri domuz gribi şüphesi nedeniyle test için Ankara’ya gönderildi. ŞANLIURFA’DA İKİ ÖLÜM Domuz gribinden yaşamõnõ yitirenlerin sayõsõ 21’e yükselirken ölenlerden 7’si çocuk Can almaya devam ediyor MAHMUT LICALI ANKARA - Yükseköğretim Kurulu (YÖK), kuruluşunun 28. yõlõnda tarihinde hiç olma- dõğõ kadar iktidar yanlõsõ bir çiz- giye geldi. Kurula AKP ikti- darõna yakõn üyelerin atanma- sõyla YÖK, imam hatipleri üni- versite girişte avantajlõ hale getirdi, son 2 yõlda ilahiyat kontenjanlarõ 813’ten 5 bin 620’ye çõkarõldõ. Üniversite özerkliği yapõlan düzenleme- lerle yok edildi. 12 Eylül darbesinin ardõndan kurulan YÖK’ün 28. kuruluş yõldönümünde bugün üniversi- te öğrencileri alanlarda çağdaş ve demokratik eğitim istemiyle pro- testo gösterileri düzenleyecek. YÖK 28 yõllõk tarihi içinde hiç olmadõğõ ka- dar siyasi iktidarõn istemi doğrultu- sunda hareket eden bir organa dö- nüşürken kurulun yapõsõ da atanan üyelerle tamamen değişti. YÖK Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’õn Ara- lõk 2007’de başkanlõğa getirilmesinin ardõndan üniversitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõ konusunda AKP yanlõsõ bir tutum izlemeye başladõ. Özcan, Şubat 2008’de anayasa de- ğişikliği kabul edilir edilmez tüm üni- versite rektörlüklerine gönderdiği genelgeyle türbanõn serbest bõrakõl- masõnõ istedi. Aynõ yõl ilahiyat kon- tenjanlarõ 813’ten 2 bin 680’e yük- seltildi. 2009 yõlõnda ise ilahiyat kontenjanlarõ 5 bin 620’ye çõkarõldõ. Temmuz 2009’da YÖK’ün 2010’dan itibaren uygulanacak üniversiteye giriş sisteminde meslek liseleri ve genel lisele- re uygulanan katsayõ oranõnõ 0.15 olarak eşitlenmesiyle imam hatiplerin rahatlõkla alan dõşõ tercih yapmalarõna ola- nak sağlandõ. Prof. Özcan döneminde ger- çekleştirilen 49 rektör atama- sõnda Çankaya Köşkü’ne gön- derilen listede türban bildirisine imza atan adaylarõn ismi ge- nellikle birinci sõraya yüksel- tilerek üniversitelerdeki se- çimler hiçe sayõldõ. Yine bu dö- nemde altyapõ ve öğretim ele- manõ olanaklarõ göz ardõ edi- lerek 23 ile yeni üniversite kurulur- ken vakõf üniversitelerinin sayõsõ da 30’dan 45’e çõkarõldõ. Bu arada 3 ye- ni vakõf üniversitesinin kurulmasõ için çalõşmalara devam ediliyor. Tarihinde hiç olmadõğõ kadar iktidarõn güdümüne giren kurumun özerkliği yapõlan düzenlemelerle yok edildi AKP istiyor, YÖK yapõyor Çukurova Üniversitesi’nde bir grup öğrenci düzenledikleri yürüyüşle YÖK’ü protesto etti. Eski YÖK üyesi Bülent Serim: “YÖK, son olarak tarikat ve cemaatlerin üniver- site yönetimlerinde egemen kõlõnmasõ için danõşma kurullarõ oluşturulmasõ amacõy- la yönetmelik çalõşmasõ yapõyor. YÖK’ün anayasal kimliğinden hõzla uzaklaştõğõnõ görüyoruz. YÖK iktidar par- tisinin buyruğunda onun çõ- karlarõ doğrultusunda bir organa dönüş- tü. YÖK’ün son dönemde üstlendiği en önemli görevin toplumu ve siyasal rejimi İslami yapõyõ büründürmek için yüksek- öğretim alanõnda gerekli olan değişiklik- leri yapmak olduğunu görüyoruz.” Eğitim-Sen Genel Başkanõ Zübeyde Kõ- lõç: “YÖK 12 Eylül askeri darbesinin bir ürünüdür. 12 Eylül Türkiye’de o dö- nemde demokratikleşme adõna ne varsa tamamõnõ süpürmüştür. Üniversitelerde AKP hükümetinin gerici kuşatmasõnõ bariz bir şekilde görü- yoruz. Özellikle Özcan döneminde üniversiteler AKP’nin bir kolu gibi çalõşmõşlardõr. Üniversitelerde kadrolaşma çok pervasõzca sürdürül- mektedir. YÖK’ün revize edilerek dü- zeltilmesi mümkün değil, bütünüyle or- tadan kaldõrõlmasõ gerekir.” ‘YÖK, İKTİDARIN BUYRUĞUNDA’ ‘ÜNİVERSİTELER KUŞATMA ALTINDA’ YAŞAR BÜYÜKANIT ‘Kuzey Irak’taki durumu biz yarattõk’ İstanbul Haber Servisi - Eski Genelkurmay Başkanõ Yaşar Büyükanıt, “Irak’ın kuzeyin- deki durumu biz yarattık, Türkiye yarattı” dedi. Emekli Orgeneral Büyükanõt, danõşmanlõğõnõ yaptõğõ Beykent Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye-Irak-Suriye Üçgeni” konulu açõk oturuma katõldõ. Toplantõ öncesinde gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Büyükanõt PKK’lilerin Türkiye’ye dönüşün- de karşõlanmalarõ sõrasõndaki gö- rüntüleri “Bunu benimsemek mümkün değil. Ben de vatan- daşlar gibi düşünüyorum. O görüntüler çok kötü görüntü- ler. İnşallah bir daha olmaz” sözleriyle değerlendirdi. Konuş- masõnda “Türkiye’nin Irak’la ilgili bir politikası yok” diyen Büyükanõt, şunlarõ söyledi: “Bir şeyin politikası olabilmesi için uygulanabilir olması lazım. Güvenlik söz konusuysa, o po- litikaların kuvvetle desteklen- mesi lazım. ‘Kerkük’e bir şey olursa, biz buna sessiz kalma- yõz’. Kalmayıp ne yapacaksı- nız? Eğer böyle bir planınız yoksa hiç sesinizi çıkarmaya- caksınız, çünkü o zaman güve- nilirliğiniz zayıflıyor. Irak’ın kuzeyindeki durumu biz yarat- tık, Türkiye yarattı.” ‘30 km girecektik’ Büyükanõt, 1 Mart Tezkere- si’nin reddedilmesiyle ABD’nin büyük bir şok yaşadõğõnõ ifade ederek, “1 Mart Tezkeresi geç- seydi silahlı kuvvetler de ku- zeyde belli bir bölgeye kadar girecekti. O bölge yaklaşık 30 kilometre civarında. Türki- ye’nin de doğal hududu diyebi- liriz oraya. Kimsenin toprağını işgal etmeye gitmeyecektik ama orayı kontrolümüz altına alsaydık şimdi Barzani’ye böy- le kızmaya lüzum kalmazdı” şeklinde konuştu. ABD’nin Irak’tan askerlerini çekmesi ko- nusuna da değinen Büyükanõt, “Amerika desteğiyle çıkan Irak anayasasına baktığımızda ku- zey tamamen bağımsız bir böl- ge olarak korunuyor. Irak gü- venlik güçleri Irak’ın kuzeyine giremez ama Kürt gruplar Bağdat’a da Basra’ya da gider” diye konuştu. Büyükanõt, aynõ istikrarsõzlõk olasõlõğõnõn Suriye için de söz konusu olduğunu söyledi. Su probleminin Türkiye’nin önüne geleceğini ifade eden Büyükanõt, AB’nin çeşitli kuruluşlarõndan sõnõr aşan sularõn uluslararasõ ko- misyon tarafõndan yönetilmesini öngören teklifler geldiğini aktar- dõ. Büyükanõt, Türkiye’nin komşularõyla dost olmasõ gerek- tiğinin altõnõ çizerek, “Ancak bu komşularla çıkar ilişkilerimiz sürtüştüğü zaman ne olacak. Bu olasılık var mı? Var” dedi. İHALESİZ İŞ İDDİASI Çiçek damadını ihbar etti ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek TO- Kİ’den ihalesiz iş aldõğõ iddia edi- len damadõnõ Meclis’te ihbar etti. Cemil Çiçek’in kõzõ İclal Cici- oğlu ile damadõ Zeynel Anıl Cici- oğlu’nun TOKİ’den ihalesiz bir iş aldõğõ, yaklaşõk 2 milyon liralõk işin, taşeron firmaya 300 bin liraya yaptõrõldõğõ, böylece 2 milyon lira- lõk işten Çiçek’in damadõ ve kõzõ- nõn 1.5 milyon lira kazandõğõ iddia edilmişti. CHP’li Osman Kaptan, Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda Çiçek’e “Bu nedir” diye sordu. İşi aslõnda başka bir firmanõn aldõğõnõ ama bitiremediğini söyleyen Çi- çek, “TOKİ, tasfiye yerine aynı şartlarla işin bitirilmesine karar vermiş, öyle alınmış” dedi. Allah’tan tek isteğinin “Kızı- lay’da gezerken ‘bu hõrsõz, şu soysuz gidiyor’ denilmemesi” ol- duğunu ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: “Suç ve ceza şahsidir. Benim şerefim, benim evlatla- rımdan, yakınlarımdan önde ge- lir. Benim yakınlarıma bıraka- cağım tek şey, temiz, dürüst bir geçmiştir. Buna en ufak bir helal getirecek olursa gereğini ben ya- parım. Bir siyasetçinin bunu öte- sinde verebileceği başka da temi- nat yoktur. Bu konuşmamı da ihbar kabul etsinler. Gerekirse yazılı olarak da yapmaya hazı- rım. Bir kanunsuzluk varsa sav- cıların harekete geçmesi gerekir. Geçmedilerse ihbar ediyorum.” “Buradan ihbar ediyorum” sözünü birkaç kez yineleyen Çi- çek, iddiayõ gündeme getiren ve- kile de bir öneride bulundu. “Şimdi buradan çıkalım Anka- ra Savcılığı’na gidelim. Dilekçe- yi de ben yazayım. Kim hukuk- suzluk, namussuzluk yaptığıy- sa, sonuna kadar hesabını ver- sin. Hangi yöntemle ortaya çı- kacaksa ben varım” dedi. ANKARA (AA) - İran-Türkiye sõnõrõnda düğün ya- põlan bir köyü basan teröristler, damadõ öldürdü, 4 ço- cuğu yaraladõ. TSK ve İran güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonlarda ağõr kayõplar veren, uyuşturucu ticare- tinde büyük darbe alan terör örgütü PKK’nin yaşadõğõ finansman krizini aşmak için Türkiye-İran sõnõr böl- gesinde Kürtlerin yaşadõğõ köylere yönelik haraç top- lama faaliyetlerini yoğunlaştõrdõğõ bildirildi. Edinilen bilgere göre; İran sõnõrõndaki Begale köyüne gelen bir grup PKK’li, Berivan K. ve Emrah S’nin düğününü bastõ. Örgüt adõna “vergi” toplayacaklarõnõ söyleye- rek, köylülerden hane başõna 1500 lira haraç isteyen teröristler ile köylüler arasõnda tartõşma çõktõ. Köylü- lerin bu parayõ veremeyeceklerini söylemesi üzerine teröristlerin bir hafta sonra yeniden geleceklerini para vermeyenlerin çocuklarõnõ alacaklarõnõ söyledi. Tar- tõşmanõn kavgaya dönüşmesi üzerine gelin ve damadõ yanlarõnda götürmeye çalõşan teröristlere köylüler karşõ koydu. Çõkan arbedede teröristlerden birinin si- lahõnõ kapan Emrah S. teröristlerin elebaşõ “Hogir” ile “Dijvar Muş” adlõ teröristi öldürdü, bir teröristi de yaraladõ. Teröristler çatõşma sõrasõnda damat Emrah S’yi öldürürken, 3 çocuğu da yaraladõ. Güvenlik güç- lerinin olaydan sonra kaçan teröristleri yakalamak için operasyon başlattõklarõ kaydedildi. Irak ve Suri- ye’de yaşayan Kürtler ile PKK’li teröristler arasõnda geçtiğimiz aylarda benzer haraç kavgasõ yaşanmõş, Irak’õn Bervari bölgesinde hayvancõlõk yapan Kürt ai- lelerden “vergi” adõ altõnda, keçi ya da koyun iste- mişler ancak köylülerin karşõ koymasõ üzerine çõkan çatõşmada, 3 örgüt mensubu ile 5 köylü ölmüştü. Teröristler düğünü bastı İran sõnõrõnda haraç vermeyi reddeden Begale köyüne gelen bir grup PKK’li damadõ öldürdü, 3 çocuğu da yaraladõ. Çatõşmada 2 terörist de öldürüldü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ankara’da bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı David Mili- band ile görüşmesi sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında, son gelişmelere ilişkin de- ğerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu, görüşmede ağırlıklı olarak Kıbrıs konusunu ele aldıklarını ve devam etmekte olan Kıbrıs müzakerelerine tam destek vermek konusunda mutabık kaldık- larını söyledi. Başta Rusya olmak üzere, bölge- yi ve Türkiye’yi ilgilendiren diğer hususlarda da görüş alışverişinde bulunduklarını belirten Da- vutoğlu, Türkiye için bir eksen kaymasının söz konusu olmadığını belirterek, Türkiye’nin ken- di ekseni etrafında küresel ve bölgesel bir barış kurmayı üstlendiğini söyledi. (Fotoğraf: AA) Hacı adaylarının aşılanma- sı sırasında bazı adaylar, aşı yaptırmaktan vazgeçti. Kõbrõs sürecine destek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle