18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2009 CUMA 6 HABERLER SİBEL BAHÇETEPE Alevi örgütleri 8 Kasõm Pazar günü Kadõköy’de düzenleyecek- leri “Ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı” mitinginde, bugüne kadar sõraladõklarõ talep- leri bir kez daha dile getirecekler. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanõ Ali Balkız, mitingin bir hak talebini içerdi- ğini belirterek Sünni yurttaşlara da katõlõm çağrõsõnda bulundu. ABF öncülüğünde düzenlenecek olan ve çok sayõda Alevi örgüt temsilcisi ile yurttaşõn katõlacağõ “Ayrımcılığa karşı, eşit yurt- taşlık hakkı için buluşuyoruz” mitingi Kadõköy’de 8 Kasõm Pa- zar günü saat 13.00’te başlayacak. Mitingde Diyanet İşleri Başkanlõğõ ile zorunlu din derslerinin kaldõ- rõlmasõ ve içeriklerin değiştiril- mesi, Alevi köylerine cami ya- põlmamasõ, Madõmak Oteli’nin müze olmasõ, cem ve kültür evle- rinin yasal statüye kavuşturulma- sõ talepleri yüksek sesle dile geti- rilecek. Yüz binlerce Alevi yurt- taşõn bir araya gelmesinin bek- lendiği mitingde Alevi örgütü temsilcileri konuşmalar yapacak, ardõndan sanatçõ Sabahat Akki- raz, Edip Akbayram, Suavi, Emre Saltık, Ferhat Tunç ve Şevval Sam sahne alacak. ‘SUÇ İŞLENİYOR’ ABF Genel Başkanõ Balkõz, ta- leplerinin eşit yurttaşlõk hakkõ ile bu çerçevede laiklik ve demok- rasiye dair istemleri olduğunu be- lirterek “Ayrıca özgürlükçü, demokrat, laik anayasa iste- mimiz de bulunuyor” dedi. Se- çim ve Siyasi Partiler Yasasõ’nõn değiştirilmesi gerektiğini vurgu- layan Balkõz “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılıma bunlar yapılarak baş- lanmalıdır” diye konuştu. Alevilerin son yõllarda sõklõk- la taleplerini dile getirerek, ka- muoyu baskõsõ oluşturmasõ ne- deniyle AKP iktidarõnõn geçen yõldan bu yana 4 kez Alevi Ça- lõştayõ düzenlediğini, 5’incisinin ise önümüzdeki günlerde yapõ- lacağõnõ anõmsatan Balkõz, geçen süre zarfõnda hiçbir somut adõm atõlmadõğõna dikkat çekti. Balkõz, “Bazı talepler için çalıştay dü- zenlemek gerekmiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Danıştay ve kimi idari mahke- melerin aldığı kararlar var. Mahkeme kararlarını uygula- mamak anasayal suçtur” dedi. ‘SÜNNİLERİN DESTEĞİ OLMADAN ZOR’ Alevilerin örgütlenerek hak ara- maya başladõğõnõ anlatan Balkõz, geçen yõl Ankara’da düzenledik- leri mitinge 135 bin kişinin katõl- dõğõnõ anõmsattõ. Alevilerin so- runlarõnõ Sünni yurttaşlarõn desteği olmadan çözmesinin zor olduğu- nu vurgulayan Balkõz, şunlarõ söyledi: “Bu bir vicdan, ahlak işidir. Onlar bizi anlıyorlar, biz onlarla çok sohbet ediyoruz, kapı komşusuyuz, hısım akra- bayız ancak taleplerimizi devlete anlatmakta zorlanıyoruz. Tür- kiye’de 70 bin civarında cami var. Cemevleri de 300 kadar. 20 milyon Alevinin yaşadığını var- sayarsak, bu sayının çok az ol- duğunu görüyoruz. Cemevleri hem ibadet yerleri hem de kül- tür merkezleridir.” ABF Genel Başkanõ Balkõz, 8 Kasõm’da Kadõköy’deki mitingde taleplerini seslendireceklerini söyledi Sünnilere katõlõm çağrõsõ Cumhurbaşkanõ Gül, Tunceli’de iş, cemevi talebi ve baraj protestosuyla karşõlandõ ‘Farklılıklar zenginliğimizdir’ İstanbul Haber Servisi - Alevi yurttaşlarõn 8 Kasõm 2009 Pazar günü İstanbul Kadõköy’de düzenleyecekleri mitinge ÖDP’den des- tek geldi. ÖDP Genel Başkanõ Alper Taş, AKP hükümetinin Alevi yurttaşlarõn taleplerini “Alevi açılımı” ile oyaladõğõnõ belirterek “AKP hükümeti AKP’nin Alevilerini yaratma şeklindeki anti- demokratik ve antilaik manipülasyondan vazgeçmelidir. AKP hükümeti Alevilere yönelik asimilasyonu hedefleyen, kendi çiz- diği sınırlar içerisinde ‘iyi Alevi’, ‘kötü Alevi’ tanımlama çaba- sıyla Alevi kesimini kendi içinde bölmeye çalışan sözde açılımı bir kenara bırakarak Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık hak- kı için somut adımlar atmalıdır” dedi. Ö D P ’ D E N M İ T İ N G E D E S T E K TUNCELİ (Cumhuriyet) - Turgut Özal’dan sonra 19 yõl aranõn ardõndan Tunceli’yi ziyaret eden ilk cumhurbaşkanõ olan Abdullah Gül, cemevini ziyaret et- ti, semah törenini izledi. Gül’ün progra- mõ sõrasõnda Munzur Vadisi’ne baraj ya- põlmasõnõ protesto eden bir gruba polis müdahale etti. Elazõğ’dan karayoluyla Tunceli’ye ge- çen Gül’e YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Cem Vakfõ Başkanõ İzzet- tin Doğan ve bazõ milletvekilleri de eş- lik etti. Gül’ün Valiliğe girişi sõrasõnda ba- zõ yurttaşlar, köylerine cemevi yapõlma- sõ isteğini içeren dövizler taşõdõ. Gül’ün burada yurttaşlarla sohbeti sõrasõnda çok sayõda kişi işsizlikten yakõndõ. Gül, burada yaptõğõ açõklamada şöyle ko- nuştu: “Böyle büyük bir ülkenin tabii ki farklılıkları olacak, tabii ki farklı fark- lı kültürler, farklı farklı sosyolojik ger- çekler söz konusu olacaktır. Bütün bun- lar bu ülkenin zenginliğidir. Şu bir ger- çektir ki Edirne ile Hakkâri’nin Sinop ile Mersin’in, Kayseri ile Tunceli’nin hiçbir farkı yok. Her yerde yaşayan insanlar da bu ülkenin birinci sınıf, en asil vatan- daşlarıdır. Tüm bölgelerimizin kendine has özellikleri olduğu gibi Tuncelimizin de kendine has özellikleri vardır. Bu hu- susa kültürel bakımdan baktığımızda Al- evi kültürünün yaşadığı, Alevi vatan- daşlarımızın olduğu ve bu anlamda kül- türel zenginlikleriyle, farklılıklarıyla değer katan bir ilimizdir.” Gül, garnizon komutanlõğõna, ardõndan da belediye binasõna geçti. Belediye binasõna “Sayın Cumhurbaşkanımız Dersim’e hoş geldiniz. Tunceli Belediyesi” yazõlõ pankart asõldõ. Gül’e burada Dersimspor sporcularõ forma armağan etti. ‘BARAJ İSTEMİYORUZ’ Gül’ün belediyeye girişini Cumhuriyet Meydanõ’nda bekleyen yaklaşõk 200 kişi- lik bir grup da “Munzur, Dersimli ka- dınların sessiz çığlığıdır. Dersim’de ba- raj istemiyoruz” yazõlõ pankart açtõ. Slo- ganlarla barikatõ aşmak isteyen gruba po- lis müdahale etti, kõsa süreli arbede yaşandõ. Aynõ grup daha sonra Gül belediyeden çõ- karken de protestolarõnõ sürdürdü. Gül’e el- lerindeki pankartõ göstermek isteyen gös- tericilere polis bir kez daha müdahale et- ti. Gül daha sonra Hacõ Bektaşi Veli Kül- türünü Yayma ve Yardõmlaşma Derneği’nin cemevini ziyaret ederek semah törenini iz- ledi. Dernek Başkan Yardõmcõsõ Celal Karagöz, “Cemevimize ilk defa ziyare- te gelenler mumluğa giderek, kardeşlik, demokrasi ve barış için bir mum ya- karlar” sözleri üzerine Gül, mumluğa gi- derek kendi adõna mum yakõlmasõnõ izledi. Tunceli Üniversitesi’nin açõlõş progra- mõna katõlan Gül, törende yaptõğõ konuş- mada Türkiye’nin başarõlarõnõ, gücünü her- kesin gördüğünü ve örnek alõnmaya baş- landõğõnõ belirtti. Gül, buradaki konuş- masõnda da “farklılıklarımız zenginlik- lerimizdir” mesajõ verdi. Törende Tun- celi Valiliği tarafõndan hazõrlatõlan “Sak- lıkent” isimli belgesel film gösterilirken Ozan Hozatlõ Ahmet Dede de “Gülbeng ve Deyiş Dinletisi” sundu. Cem Vakfõ Başkanõ Prof. Doğan, “Türkiye ve AB” konulu ilk dersi verdi. Törende, Rektör Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, Cumhurbaş- kanõ Gül’e teşekkür plaketi sundu. BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ TÜYAP’tan Haberler, Yayınlar... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Bilge adamların karşısına çıkan utangaç talebeler olur ya... Nedense işte öyle oldu!.. Siz istediğiniz kadar okuyup yazın, istediğiniz kadar cehalete ve bağnazlığa asi olun, onu gördüğünüzde şu elden çıkarılmaya çalışılan ülke için ne yaptığınızı sorgulamak zorunda kalıyorsunuz... Aslında utangaçlığınızın, dersine çalışmamış bir öğrencinin mahcubiyetinden kaynaklanmadığını da biliyorsunuz. Çaresizlik ve üzüntü yüreğinizi eziyor ve siz bunu, mücadelesi uğruna sağlığı bozulan bir aydınlanma abidesinin ilkeli duruşunda çok derinden hissediyorsunuz... Hele o hastane odasına sığınmış bir yüreğin; ihanetin, işkencenin, baskının ve zulmün girdabında yıllardır nasıl bir direnç sergilediğini ve nasıl ayakta durmaya çalıştığını görünce iyice şaşıyorsunuz... O zaman en azından onunla birlikte aynı kâğıdın zemini üzerinde kalem sallamanın hazzı ve cesaretiyle daha da yürekleniyorsunuz... Sonra onu yormamak adına birkaç dakikaya sığdırmak zorunda kaldığınız ziyaretin her saniyesinde, onu hastaneye sürükleyen sürecin sahiplerine öfkeleniyorsunuz... İşte o isyan sırasında, Cumhuriyet denilen şu koca mektebin; bağnazlığın ve geri kalmışlığın karşısında ve aydınlanma kavgasının dikenli yollarında nasıl da kararlı ve mücadeleci olduğunu anlıyorsunuz... Çabalarınızın onunla anlam bulduğunu ve onun önderliğindeki bu yürüyüşte ne kadar haklı olduğunuzu da bir kez daha hissediyorsunuz... İlhan Selçuk Ağabeye hastanede yaptığım birkaç dakikalık ziyaret işte bunları düşündürdü bana. Yalnız düşündürmekle kalmadı... Fizik tedaviden henüz çıkmıştı. Umduğumdan da çok iyi görünüyordu. Anladım ki, egzersizlerden kaynaklanan yorgunluğuna karşın tavrından yansıyan içtenlik ve huzur; salt bir bilge adamın misyonuna dönüşen beyefendi tavrı değildi... Umutsuzluğun ve boşvermişliğin katiyyen yerleşemediği yüzünde, ayakta durun, direnin, mücadele edin mesajı da vardı... O mesaj, yazarı, çizeri, çalışanı ve okuyucusuyla Cumhuriyet’i ayakta tutmaya çalışan her nefereydi... Ancak bana özel bir mesajı vardı ki, kasvetli hastane ortamında kendimi gülümsemekten alıkoyamadım... Muzip ve sevecen bir gülümsemeyle gözlerimin içine baktı ve “Uslu duruyor musun Mehmet...” diye sordu!.. Vatanın elden gittiği, ülkenin yağmalandığı, laikliğe ve Cumhuriyete taarruzun yoğunlaştığı bir dönemde uslu durulmayacağını en iyi siz bilirsiniz ya İlhan Abi!.. Yine de söz veriyorum!.. Siz o koca bilgeliğinizle bir an önce Cumhuriyet mektebinin kürsüsüne çıkın, ben o zaman çok ama çok uslu bir öğrenci olacağım!.. Bilge Adamın Mesajı!.. Belki de insanlığın varoluşundan bu yana çaresi bulunmayan tek hastalıktı o!.. Avcının ava, kafesin kuşa, kuraklığın toprağa ihaneti!.. Suyun ateşe, sıcağın buza, güneşin gölgeye ihaneti!.. Yaşam böyle işte!.. Hainliğin ve kalleşliğin egemen olduğu bir dünyada, bellidir ki, kalbin kalbe ihanetinin tek sorumlusu “melek yüzlü şeytan”lıktır!.. Ya, babanın evlada ihaneti?.. İşte bu suçu “Kahpe Bizans” tanımlaması bile örtbas etmekte aciz kalırdı!.. O gün, artık isyan etmenin tam zamanı demişti... Fukara bedeninin üzerindeki okul üniformasını çıkarıp bir tarafa attı ve kendisine siper olacak bir viraneye sığındı... Yalnız ama yalnız babasını düşündü!.. Diyarbakır’ın varoşlarında kirlenmiş duvarlara badana yapan babasını... Tırnaklarına boya parçaları sıkışmış parmakların, buz gibi gecekonduya taşıdığı sıcak ekmekleri anımsadı... Oku diyordu ya direncini kemiren o yoksulluk!.. Oku da, badana süpürgelerinden beslenen kursakları kurtar şu sefaletten diyordu ya!.. O, böyle düşünüyordu, ama ya babası?.. Geçimini badanacılık yaparak sürdürmeye çalışan babası var ya, tüm pejmürdeliği ve tüm aciziyeti içinde gidip âşık oldu ya 17 yaşındaki bir kıza?.. İşte asıl dram o zaman başladı... Hapislik, töre ve intikam o zaman hortladı!.. Aynaya baktı, ben de 17 yaşındayım dedi kendi kendine genç kız... Babam nasıl âşık olur benim dengime?.. Bir ceylan yavrusu için nasıl terk edip gider kuzularını diye?.. İşte babasının bıraktığı o zulümden kaçmak için sığınmıştı adresi meçhul o belirsizliğe... Diyarbakırlı Ebru’nun çığlığını önce çaresiz kalan annesi Meliha yansıtmıştı eve gelen gazetecilere... Kocası İzzet, geçen ilkbaharda, 17 yaşındaki K.Ş’yi kaçırmıştı. İzzet bununla da yetinmemiş, eşini ve çocuklarını terk ederek sevgilisiyle yaşamaya başlamıştı. K.Ş’nin ailesi kızlarına karşılık İzzet’ten 50 bin lira başlık parası isteyince korku dolu günler başlamıştı. İzzet parayı ödeyemeyince sevgilisini de alarak ortadan kaybolmuştu. Üstelik bir süre sonra “Sevgilim hamile beni aramayın” diye eşine haber de yollamıştı... İşte töre bu sırada intikam diye ayağa kalkmıştı! Feodalite, babasız kalmış yavruların, direksiz kalmış bir ocağın başına kara yılanlar gibi çöreklenmişti!.. K.Ş’nin ailesi 50 bin lirayı tahsil edemeyince Güneydoğu’nun en büyük çaresizliğine başvurmuştu; berdel!.. O berdel ki başlık parası bulamayan çaresizlerin sığındığı tek limandı!.. Yoksul aileler başlık parasından kurtulmak için kızlarını karşılıklı olarak oğullarıyla evlendirirlerdi!.. Yani dört kişinin kaderi yoksulluğun harap olmuş ipleriyle bağlanırdı!.. İşte 17 yaşındaki Ebru da, babasının kaçırdığı 17 yaşındaki kıza karşı berdel olacaktı... Yani o da, sevdasız evliliklerin mecburi “takas”ına kurban gidecekti!.. Aşiret bunu dayatıyordu. Evlere temizliğe giderek yavrularına bakmaya çalışan Meliha, kızının kurtlara yem olmasını engellemek için önce liseden çıkarttı sonra da baskılar artınca bir akrabasının evinde gizlemek zorunda kaldı. Genç kız gazetecilerin karşısına çıkartıldığında, “Okumak istiyorum, babama berdel olmak istemiyorum” diye yürek yakan bir çığlık attı. Satılmışlığın gözyaşı, yoksulluğun zımparaya dönüştürdüğü yanaklardan süzülüp toprak zemine düştüğünde, ihanetin yüzdüğü en küçük gölet de ortaya çıktı!.. Kim boğuluyordu aslında o bir damlacık gölcükte?.. Ebru’nun gözyaşlarıyla savurduğu haykırış aslında salt berdel belasına değildi... Okuldan alınmasına da o kadar yanamıyordu!.. O çığlığın tek bir güzergâhı vardı... O çığlık bir tokada dönüşebilseydi ya da namuslu bir şamara sığınabilseydi, gidip çarpacağı tek hedef baba denilen o adamın yüzsüz suratı olacaktı!.. Baba kayıp, anne çaresiz!.. Ya Ebru?.. O, kanından düştüğü bir babanın ihanetiyle baş başa artık!.. Üstelik ihanetlerin en kansızıyla!.. TÜYAP Kitap Fuarları, 28 yıllık geçmişiyle, gittiği her yerde, Türkiye’nin en büyük yazar, okur ve yayıncı buluşmasının bir örneğidir. 31 Ekim’de açılan fuar, bunun en çarpıcı örneği oldu. 550 katılımcı ve 300’e yakın etkinlik! Ve gitgide ilerleyen uluslararası bir katılım... Bu yılki fuarın onur yazarı da Cevat Çapan. Kültürümüze dünyanın şiir bahçelerini açan bir edebiyatçı. Kendisi de büyük bir şair. Çarpıcı bir şey de söylüyor: “Genelde sanat ve özelde edebiyat kocaman bir aile yaratıyor. Bu aileyi de çeviri yaratıyor. Çevirinin gücü, bir araya getiriciliğinde yaşar.” Fuar’ın temel tartışmalarından biri de bu. Cevat Çapan’ı, daha yakından veren bir çalışma da yayımlandı: Faruk Şüyün’ün “Uzaktan Yakına Cevat Çapan”ını okumalısınız! “Akın var fuara akın” da sürüyor... Bu yılki TÜYAP Kitap Fuarı büyük bir başarıdır; gerçekleştirenleri kutluyoruz... Fuar’ı vesile sayıp, salı günü bir koşu Silivri’ye de gittim. Amaç, Mustafa Balbay’ı görmekti. Onu ve beraberindeki birkaç arkadaşı da gördüm. Çok sevindim. Balbay’ın da söylediği gibi, iddianamenin ardından sorgulamadan geçildi; şimdi, savunma var. Balbay, kasımın üçüncü haftasında yapacağı “savunma”sını hazırlıyor. Mustafa Balbay, ülkemizin yüz akı gazetecilerimizdendir. Öyle olduğu için de, çağdaş bir gazeteci olarak, yaşadığımız dünyayı yakından bilir ve ülkemiz de avucundadır; buradan kalkarak, ona yasak bir konu ve bölge de yoktur: Girer, inceler, çıkar gazetesinde yayımlar. Demokrasilerde gazeteci işte böyle bir özgürlük atmosferinde dolaşır ve yazar. Balbay da, savunmasında, sanıyorum, böyle bir gazeteci özgürlüğünü dile getirecek ve bundan demokrasimiz kadar, evrensel savunma edebiyatı da kazanacaktır. Balbay’la, Berlin’de olduğu gibi, Türkiye’de yargıçların yaşadığına inançlarımızı da dile getirerek sevindik ve öyle ayrıldık... Yayınlara gelince... - Cumhuriyet Kitapları, yeni mevsime tam 70 kitapla çıkıyor. İşte, onlardan üç tanesi: Doğan Kuban’dan, “Çağdaşlaşma Sancıları”; Sevgi Özel’den, bir roman olarak, “Gümüşana”; ve Öner Yağcı’dan pırıl pırıl bir eser, “Aydınlık Aşkıyla”. - Bilgi Yayınevi’nden son ilginç kitaplar: 1. Turgut Özakman’dan, Cumhuriyet Mucizesi; 2. Vural Savaş’tan, Hâşa Huzurdan Demokrasi Geldi; 3. Muzaffer İzgü’den, “Anamı da Aldım Geldim”; Leziz Onaran’dan, “Yaşamak Sorumluluktur”; Mehmet Aydar’dan, “Huzursuz Topraklar”. - Uğur Mumcu Yayınları’nda: Orhan Tüleylioğlu’ndan “Kurşunlar Hepimize”. Bir ilginç araştırmanın 4. kitabı çıktı. - Evrensel Yayınlar’da şu eserler: J. Eaton’dan, Keynes’e Karşı Marx; Çernişevskiy’den, Adressiz Mektuplar; Ömer Polat’tan Adı Duman; Charles Darwin’den Türlerin Kökeni; Seyit Soydan’dan, Yollar; H. Fast’tan Nisan Sabahı; Asım Bezirci’den, “Edebiyatın Kırkayaklı Karıncası”; Şehmuz Diken’den, “Bir Kürdün AKP Okumaları”; Metin Demirtaş’tan, “Türkülerde Gezer Adları”; Atilla Tokatlı’dan, “Uluslararası İlişkiler Tarihi” (Sovyet Bilimler Akademisi’nin hazırladığı bir eser). - Kırmızı Yayınlar’da: Elsa’nın Gözleri/ L. Aragon (şiir); Firari/Tagorel (şiir); Şurup/ M. Bennis (şiir); Köroğlu Destanı/ P. N. Boratav; Gaspard de la Nuit/ A. Bertrand (şiir); Mısır’ın Aşk Sözlüğü/ R. Sole; Şarlatanlığın Tarihi/ L. Morris; Kapitalizmde Korku/ D. Duhm; Alacakaranlık/ M. Horkheimer; Sanat ve Edebiyat Üzerine/ Lunaçarski; Basın Fotoğrafçılığı/ Pierre-Jean Amur; Medya ve Modernite/ John. B. Thompson; Yaralı Karanfil/ Kemal Özer (şiir); Ateş Hırsızları Söylencesi/ Emirhan Oğuz (şiir); Myndos Geçişi/ Emirhan Oğuz (şiir); Başkalaşımlar/ Enis Batur; Pervasız Pertavsız/ Enis Batur; Sır Gecesi/ Dinçer Sezgin (öykü). - Berfin/ Kora/ Asya Şafak Yayınları’nda: Abdullah Gürgün/ Aziz Nesin ve İsveç Serüveni (Berfin); Faruk Balıkçı - Namık Durukan/ Ölümün İki Yakasında (Berfin). - Cazim Gürbüz/ Atatürk Ekonomisi ve Beş Destan Adam (Asya Şafak); Muharrem Bayraktar/ Attilâ İlhan’la Sohbet “Batı’nın Maskesi Düşüyor” (Asya Şafak Yay.); Okan Gökay Emgengil/ Türkiye Devrimi’nin Yol Haritası ve Avrasya Rotası (Asya Şafak); Evin Okçuoğlu/ Sardunya Kırıldıkça (öykü), Kora Yay.; Evin Okçuoğlu/ İçi Görünen Şiirler (Kora Yay.); Nuri Can/ Vezinli Kar Taneleri (uyaklı şiirler), Kora Yay. - Pencere Yayınları’ndan da şu eserler: Alice Taşcıyan, Bağrıma Taş Bastım; Andre Sernin, Tokatlı Yetvart’ın Anıları; Diadochos Proklos, Platon’un Parmenides Diyaloğunun Yorumu; Ayşe Baykal, Gökyüzü Tarlasında Zıplamalı Jimnastik Hareketleri; M. Halim Spatar, Kuzeye Esen Ilık Rüzgâr; Muharrem Kaya, Esir Kampının Su Taşıyıcısı; Maria Di Lorenzo, Rahibe Teresa; Vasilis Kiratzopulos; Kayıt Olunmamış Soykırım; İran İmparatorluğu Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Belgeleri, İran’ın Tarafsızlığı. On Yedi!.. On Yedi!.. Gül’ün gelişinde “Munzur, Dersimli ka- dınların sessiz çığlığıdır. Dersim’de ba- raj istemiyoruz” yazılı pankart açan 200 kişilik gruba polis müdahale etti. (AA) Balkız, AKP iktida- rının geçen yıldan bu yana 4 kez Alevi Çalıştayı düzenle- diğini anımsatarak geçen süre zarfın- da hiçbir somut adım atılmadığına dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle