22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Bir Çatlak Daha… Avrupa Konseyi Başkanlığı’na Von Rompuy’un atanması Türkiye’nin dış politikasındaki çatlaklara bir yenisini ekledi. Üstelik bu çatlağı kapatmak, İs- rail ve Azerbaycan’la olan ilişkilerdeki çatlakları kapatmaktan çok daha zor… AB ile ilişkilerde ortaya çıkan çatlak yeni değil, ama Rompuy’un atanması, bu çatlağın genişle- mekte olduğunu gösteriyor. Bu genişlemenin bir nedeni AB’nin hegemonya projesinin evrimiyse bir diğeri de AKP yönetimindeki Türkiye’nin yaşa- makta olduğu kültürel, siyasi değişim. Almanya, Fransa ekseni AB Konseyi Başkanlığı için önce Blair’in adı ge- çiyordu. Her ne kadar İngiltere ve ABD medyası, Blair’i “biçilmiş kaftan” olacağını anlatmaya başla- mış olsalar da bu adaylığı Doğu Avrupa ülkelerin- den ve İtalya’dan başka ülke desteklemiyordu. Blair’in adaylığına kesinlikle karşı olan Almanya, Fransa’yı da ikna edince yeni bir başkan adayı ara- yışı başladı. Blair’in adaylığının ölümünün arkasın- da iki neden vardı. Birincisi, AB liderliği, kamuoyu, Blair’in ABD’nin “adamı” olduğuna, İngiltere’nin politikalarının AB sürecinin gelişmesini engellediği- ne inanıyordu. İkincisi, AB, tüm liberal fantezilere karşın, içinde ciddi bir hegemonya süreci yaşanan ulus devletler topluluğuydu. Bu hegemonya süre- cinin başını çeken Almanya ve Fransa, çevrelerin- deki ülkeler, ulus devletlerinin gücünü azaltacak et- kin, dahası Blair gibi kendine özgün gündemi olan güçlü bir başkan istemiyorlardı. Leparmantier’in, Rompuy’un atanma sürecinin arkasındakileri anlatan ayrıntılı yazısının (Le Mon- de, 20/11) da gösterdiği gibi Blair’in devreden çık- ması, Fransız-Alman eksenini güçlendirdi. Merkel’in Hıristiyan muhafazakâr kanattan, den- gelere dikkat edecek, bu ikilinin iradesini sorgula- mayacak bir aday isteği egemen oldu. Leparman- tier, Merkel’in ilk adayının, eski Avusturya Şansöl- yesi, 2000’de faşist Haider’le işbirliği yapan Schüssel olduğunu, daha sonra, Almanya ve Fransa’nın Rompuy konusunda 30 Ekim toplantı- sında anlaşarak, sürece damgalarını vurduklarını aktarıyor. The Guardian’ın, “Franco-Alman muta- bakatı tepki çekiyor” başlıklı yorumu da (18/11), Leparmantier’in saptamalarını doğruluyor. Böyle- ce konsey başkanlığı süreci Almanya-Fransa ek- seninin hegemonya sürecini güçlendiren yönde gelişiyor. Wolfgang Munchau (Avrupa Sanayicileri Yu- varlak Masası’nın görüşlerine çok yakındır) da AB’nin gereksinimi “güçlü başkanlık, liderlik soru- nu değil, belirgin siyasi hedefler koymakta ve izle- mekteki başarısızlık, ama en önemlisi eşgüdüm ve kriz yönetimi oluşturmaktaki yetersizliklerdir” diyor (Financial Times 22/11). Diğer bir deyişle, Rom- puy’un atanması, hegemonya sürecinin arkasın- daki sınıf blokunun tercihlerine de uygun. ‘Benmerkezci yanılsamalar’ Rompuy’un 2004 yılında yaptığı bir konuşma- sındaki tarihsel, dini gerekçelere göndermeyle, “Türkiye Avrupa’nın parçası değil, asla da olmaya- cak” sözlerinin atanmasından bir gün önce basına sızdırılması da bu hegemonya sürecinin bir parça- sıydı. Türkiye’deki AB lobisinin, “ama konuşma beş yıl önce yapılmıştı” avuntusuna aldırmayın. Beş yıldır gelişmeler, AB kamuoyunun Türkiye’nin üyeliğine muhalefetini güçlendirmedi mi? Almanya ve Fransa’nın üyelik dışı seçeneklere yaptığı vurgu daha da güçlenmedi mi? Bir hegemonya projesi, az çok tutarlı bir metafizik (örneğin din) boyuta sahip olmak zorunda değil mi? Bu koşullarda Türkiye Dışişleri, ya olup bitenlere aldırmıyor ya da kendini, daha kötüsü bizleri alda- tıyor. Dışişleri Bakanı Prof. Davutoğlu, Türkiye’nin üyelik sürecini canlandırmak amacıyla, çıktığı Av- rupa gezisinin Madrid ayağında yaptığı konuşma- da, “Türkiye’nin Avrupa kültürünün parçası oldu- ğuna ilişkin size yüz gerekçe gösterebilirim. En az 15 Avrupa ülkesinin tarihini, Osmanlı arşivlerine bakmadan anlayamazsınız” demiş. Belli ki, sözle- rindeki ironinin ayırdına varmadan… Avrupa “kültürünün parçası” ifadesi en az bu 15 ülke açısından iki anlamı var. Birincisi: Osmanlı, Avrupa kültürünün parçasıydı, ama askeri, siyasi ekonomik, özellikle dini açılardan olumsuz bir vurguyla kodlanmış “öteki” olarak… İkincisi: Mo- dern Türkiye gerçekten, Avrupa açısından bu kez olumlu bir vurguyla kodlanmış olarak Avrupa kül- türünün bir parçası, ama Davudoğlu’nun sandığı gibi değil. Modern Türkiye, Avrupa’nın dini, siyasi, askeri “ötekisi” olarak yaşamış bir imparatorlukla bağlantısını keserek aydınlanma geleneğini, laikli- ği, kadın haklarını, kapitalist hukuku, modern kapi- talist devlet biçimi Cumhuriyeti benimseyerek, Av- rupa’ya açılarak kültürüne eklemlenmiş bir ülke. İroni şurada: AKP’nin Türkiye’yi, Müslümanlık özelliklerini öne çıkararak yönetme, Prof. Davutoğ- lu’nun da Yeni Osmanlı projeleri bu “parçası ol- ma” ifadesindeki olumlu kodlamayı çözüyor, olumsuz kodlamayı yeniden kurguluyor. Siz Müs- lümanlık kültürünüzü, Osmanlı mirasınızı biteviye vurgulayacaksınız, ama karşınızdaki bunun tarih- sel sonuçlarını anımsayarak bir korunma refleksiy- le, birleştirici evrensel değer olarak Hıristiyanlığı vurgulayınca huysuzlanacaksınız… Bu da “ben- merkezci yanılsamalarla” ilgili… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com DTP’Lİ KAPLAN’DAN BAYRAK TEPKİSİ İzmir’de yaşananlarla partisinin ilgisinin olmadõğõnõ savunan Bahçeli, Türk’ün tepkisini de eleştirdi ‘DTP’ye saldõrõ AKP tuzağõ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantõsõnda “Kürt açı- lımı” ile AKP hükümetinin Türkiye’yi çok tehlikeli sonuçlarõ olacak bir buna- lõm dönemine soktuğunu belirtti. Başbakan’õn yeni siyasi mis- yonunun “yıkım taşeronluğu ve bölme simsarlığı” olduğu- nun bütü çõplaklõğõyla ortaya çõktõğõnõ kaydeden Bahçeli, AKP ve “ihanet lobisi”nin baş- lattõğõ bölünme sürecinin “tanıtım ve reklam kampanyası”nõn Türk siyasetinde emsali görül- memiş bir “siyasi dolandırıcı- lık ve kalpazanlık seferberli- ğine” dönüştüğünü savundu. Erdoğan’õn dõş kaynaklõ bu “yıkım projesine” göbekten bağ- lõ olduğunu kaydeden Bahçeli, “Türkiye Cumhuriyeti Başba- kanı, Beyaz Saray’da Obama ile yapacağı görüşmede bu yıkım pro- jesinin ilk uygulama aşaması konu- sunda ABD’ye tekmil ve ilerleme ra- poru verecektir. Başkan Obama’ya he- diye olarak İznik çinisi yerine, Türki- ye’nin çıkarmaya çalıştığı çivisini gö- türmeyi amaçladığı anlaşılan Başba- kan’ın telaşı ve acelesinin bir nedeni de budur” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Onur Öymen’in başlattõğõ “Dersim” tartõş- masõna da değinen Bahçeli, AKP’nin bu olayõ “açılımın toplumdaki öfkesini dindirmek, dikkatleri dağıtmak için kullandığını” söyledi. Alevi sorununun Meclis zemininde çözümü çağrõsõnda bulunan Bahçeli, AKP ve Erdoğan’õn “geride kalmış bir ayaklanmanın acı- ları üzerinden ‘evlad-õ Kerbela’ istis- marı” yaptõğõnõ söyledi. Bahçeli, grup toplantõsõ sonrasõnda gazetecilerin İzmir’de DTP konvoyunun taşlanmasõ ve DTP’lilerin kendilerine yö- nelik tepkisine ilişkin sorularõnõ yanõtla- dõ. DTP’lilerin sözlerini “Bu çok yanlış bir yaklaşım” diye değerlendiren Bah- çeli, “AKP’nin oyununa düştükle- rinin farkında olsunlar. Ben Diyarbakır’a da zamanı gel- diğinde nasıl gideceğimi bili- yorum” dedi. Olaylardan 2 gün önce MHP teşkilatlarõna genelge gönderdiği- ni hatõrlatan Bahçeli, “AKP’nin muhtemel tuzaklarının neler olabileceği, kimlerin alet edil- mek istendiğini açıklamıştım. Bunun ilk örneği İzmir’de görülmüştür. Önceden plan- lanmıştır. MHP’nin yumurta atacak vakti yoktur” diye ko- nuştu. Başbakan Erdoğan’õn açtõğõ tazminat davalarõna ilişkin bir soru üzerine Bahçeli, “Böyle yapacağı yerde Meclis’ten alabileceğim bü- tün maaşa el koysun. Kendisine de he- lal olsun” karşõlõğõnõ verdi. Aktan, YARSAV’dan istifa etti İLHAN TAŞCI ANKARA - Kurucu Genel Başka- nõ Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun liste dõşõ kaldõğõ Yargõçlar ve Savcõlar Birliği’nde (YARSAV) yeniden genel seçim tartõşmalarõ ilk istifayõ getirdi. Yargõtay 8. Ceza Daire Üyesi Ham- di Yaver Aktan, YARSAV Denetim Kurulu üyeliğinden istifa etti. Edinilen bilgiye göre, Aktan isti- fadan önce yeni yönetimle yapõlan toplantõda, Eminağaoğlu’nun liste dõşõ kalmasõnõ “YARSAV’a yönelik operasyon” olarak nitelendirdi. Ge- nel kurulda çarşaf listeyi oylamanõn da yanlõş olduğu değerlendirmesini yapan Aktan, bu nedenlerle seçimin “derhal” yenilenmesi gerektiği gö- rüşünü yönetime aktardõ. Ancak yö- netim kurulu, Aktan’õn seçimin ye- nilenmesi önerisini sõcak karşõlama- dõ. Yargõtay üyesi Hamdi Yaver Ak- tan’õn YARSAV yönetim toplantõ- sõnda, “Kurucu başkan Eminağa- oğlu’nun cezalandırılması amaç- lanıyorsa söylem ve eylemleri ne- deniyle Adalet Bakanlığı tarafından gereksiz biçimde zaten cezalandı- rılıyor. Genel kurul, Adalet Ba- kanlığı’nın bu cezalandırmasına ortak olmamalıydı” değerlendir- mesini yaptõğõ öğrenildi. Aktan, bu gerekçelerle seçimin yenilenmesi görüşüne yönetimin olumlu yanõt vermemesi üzerine istifa kararõ aldõ. Yargõtay 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan, yeni yönetim- le hiçbir sorunu olmadõğõnõ, görüşle- rinin olumlu karşõlanmamasõ nede- niyle denetim kurulundan istifa etti- ğini söyledi. Yönetim kurulu yedek üyesi olan Gülsüm Mısırlı’nõn da is- tifa ettiği öğrenildi. Mõsõrlõ’nõn da ge- rekçeli istifa dilekçesinde, seçimlerin yenilenmemesi nedeniyle istifa etti- ğini bildirdiği öğrenildi. Şahin, Nâzım Hikmet’in mezarını ziyaret etti TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ünlü şa- ir Nâzım Hikmet’in Moskova’daki mezarını ziyaret ederek fatiha okudu. Şahin, 3 Hazi- ran 1963’te Moskova’da hayatını kaybeden Nâzım Hikmet’in ünlü Rus siyaset adamları ve sanatçılarının bulunduğu Novodeçi Me- zarlığı’ndaki anıt mezarını ziyareti sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, Nâzım Hik- met’i “Türk edebiyatının simge isimlerinden biri” olarak nitelendirdi. (Fotoğraf: AA) İzmir’de DTP’lilerin uğradõğõ saldõrõyõ ‘önceden planlanmõş bir AKP oyunu’ olarak nitelendiren Bahçeli, olaylardan 2 gün önce MHP teşkilatlarõna genelge gönderdiğini hatõrlattõ. Alevi sorununun Meclis zemininde çözümü çağrõsõnda da bulunan Bahçeli, AKP ve Erdoğan’õn “geride kalmõş bir ayaklanmanõn acõlarõ üzerinden ‘evlad-õ Kerbela’ istismarõ” yaptõğõnõ söyledi. ‘Trafik ışıkları da illegal mi?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP’den, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn İzmir’deki konvoy saldõ- rõsõyla ilgili değerlendirmeleri ve top- lantõlarda terör örgütünün bayrağõ ta- şõndõğõ yönündeki sözlerine sert tepki geldi. DTP’li Hasip Kaplan gazetecilerin Erdoğan’õn DTP bayra- ğõnõ, terör örgütü bayrağõna benzetmesine ilişkin so- rusu üzerine “Başbakan kafayı yemiş. Başbakan hiçbir şeyi ya bilmiyor ya da doğru konuşmasını bilmiyor. Bayrağımızdaki kırmızı gül, Avrupa Sosyalist Partisi’nin amblemi. Sosyal demokratla- rın da amblemi. Kırmızı gül, sarı zeminde ve yeşil yaprağı var” dedi. Sarõ, kõrmõzõ, yeşil rengin DTP’nin rengi olduğunu iddia eden Kaplan, “Başba- kan bunu illegal örgüt bayrağı olarak görüyorsa onu gözünün içine sokabiliriz” diye konuştu. Kaplan, trafik levhalarõnda da yeşil, sarõ, kõrmõzõ renklerin kullanõldõğõnõ anõmsatarak “O zaman tra- fik levhaları da mı illegal örgüt renkleri? İllegal örgütlerin amblemleri belli. PKK’nin, HPG’nin, ARNK’nin hepsinin üstünde yıldız var, bilmem ne var. Halkın bayramda kullandığı renkleri par- timizin renklerini, bir başbakan illegal örgüt bay- rağı olarak değerlendirerek, tahrik nedeni olarak kabul edeceğine, güvenlik güçlerinin eşit görev yapmasını sağlaması gerekir... Açılımın da bu ka- darına pes yani. Böyle açılım mı olur ya” dedi. DTP lideri Ahmet Türk ise Erdoğan’õn sözleri- ne “Başbakan bir siyasi partinin çalışmalarını illegalmiş gibi gösteriyor. Sanki korsan miting yapıyormuşuz, korsan partiymişiz gibi yansıtı- yor” diye konuştu. Türk, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Diyarbakır’a zamanı geldiğinde nasıl gideceğimi biliyorum” sözlerinin anõmsatõl- masõ üzerine de siyasi partilerin her yere gidip, düşüncesini açõklayabilmesi gerektiğini söyledi. ‘Sorun resmi ideolojide’ DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ayna da partisinin grup toplantõsõnda, İzmir’de DTP konvo- yuna yapõlan saldõrõnõn nedeninin iyi irdelenmesi ge- rektiğini söyledi. “Niye Türkiye toplumu bugün farklılıkları bu kadar reddeder durumdadır?” di- ye soran Ayna, “Çünkü resmi ideoloji 6-7 yaşından başlayarak bunu enjekte ediyor. Farklılığın yok sayılmasını enjekte ediyor. Bugün farklı olanlar mücadelelerini büyüttükçe, bu eğitim sistemiyle büyümüş Türkiye toplumu travma yaşıyor. Trav- manın çözülebilmesinin tek yolu; eğitim sistemi- nin değişmesi, Türkiye tarihinin yeniden yazılma- sıdır. Anayasanın yeniden yazılmasıdır” dedi. Tacize savunma: Kafeye gidiyordu ÇORUM (Cumhuriyet) - Çorum’da küçük yaşta iki kõz çocuğuna cinsel istismarda bulun- maktan tutuklanan eski Ensar Vakfõ Şube Başka- nõ ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Zekai İşler’in mahkemede savunmasõnõ yaparken elle taciz ettiği ileri sürülen E.Y için “Kafelere giden kötü bir kızdı” ifadesini kullanmasõ hâkimin sert tepkisine neden oldu. Hâkim Hüseyin Turgut Bayraktar, Zekai İşler’i “Kafelere giden kızlar çirkin insanlar mı? Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes kafeye gidebilir” diye azarladõ. Mahke- me heyeti, İstanbul Adli Tõp Kurumu’ndan E.Y. ve E.G. ile ilgili olarak ‘ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığı’ yönünde raporun gelme- mesi nedeniyle duruşmayõ erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle