18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Köpekler… Köpek en sevdiğim evcil hayvanların başında gelir. İnsan türüne kedinin mi köpeğin mi daha yakın olduğu tartışıldığında ben hep köpekten yana olurum. Kedinin daha bağımsız, bu anlamda da daha soylu olduğu belki söylenebilir. Fakat aynı ölçüde nankörlüğü de kuşku götürmez. Köpeğin sadakati ise, masallardan gerçek yaşama, sayısız örnekle efsaneleşmiştir… Fakat unutmayalım ki bu, bir “sahip”e, “efendi”ye olan sadakattir… Bu sahibin kim, nasıl biri olduğu köpek için önem taşımaz… Alçak, karanlık, erdemsiz biri olabileceği gibi, erdem sahibi bir insan da olabilir. Köpek için fark etmez… Onun bağlılığı, sadakati, hizmeti; kim olursa olsun bir “efendi”ye, “sahip”edir… Namık Kemal’in “Hürriyet Kaside”sindeki, “Köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa (acımasız avcıya) hizmetten” dizesindeki aşağılamayı da, köpek türüne değil, bu hayvancıkların (kuşkusuz, olumlu yönü de bulunan) bu özelliklerine yormak gerekir… Tam da Cumhuriyet Bayramımızı kutladığımız şu günlerde bu köpek konusu da nereden çıktı, diyeceksiniz… Bilmem!.. Bilinçaltının bir oyunudur belki de… Dilimize Can Yücel’in çevirdiği, yaklaşık 1500 yıl önce yazılmış, orijinali Sanskritçe bir şiir, yıllardır zihnimde dolanıp durur, zaman zaman da dilime dolanır… Birlikte okuyalım: Köpek var taş yok Taş var köpek yok Taş var köpek var Ama kralın köpek Sıkıysa at taşı Yine diyebilirsiniz ki “İyi de, günümüzde kral mı kaldı?..” Eski zamanların kralları belki yok ama, Cumhuriyet adını taşıyan yönetimlerde, demokrasiyle yönetildiği iddia edilen ülkelerde bile kralları aratmayacak iktidar sahiplerinin varlığı gün gibi ortada… Peki ya köpek, köpekler? Yazıya başlarken amacım, birkaç günlük yurtdışı yolculuğumun sonrasında, son günlerin “siyasal” oluşumlarından, özellikle de “demokratik açılım”ın akıbetinden söz etmekti… Fakat Türkiye’de beni “ıslak imza” sürprizi karşıladı… Bu sürprizi, Hikmetyar’ın dizi dibinde çekilmiş fotoğrafıyla başlayan kariyerini “one minute”üyle bütün İslam dünyasında pekiştiren Başbakan’ın, bu kez İran ziyaretinin ve Ahmedinejad’la, dini lider Ayetullah Ali Hamaney’le can ciğer kuzu sarması görüşmelerinin haber ve fotoğrafları izledi… Siz köşe yazarı olsanız ne yapardınız, ne yazardınız? Bilinçaltının oyunu dedim ama öyle sanıyorum ki bana bu yazıyı, (subay mı, sivil mi bilemem), Ergenekon savcılığına şu “ıslak imza”lı belgeyi gönderen kişinin “ihbar” mektubundaki “köpeksi” ifadeler esinledi… Bu kişinin kimliği konusunda gerçeği belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz… Çünkü yaşamın herhangi bir alanında uyulması gereken ilkeler, değerler, kurallar, bir kez bozulup altüst oldu mu, neyin ne olduğunu, ne olacağını hiç kimse kestiremez… Tıpkı günümüz Türkiye’sinde yaşanmakta olduğu gibi… Deniyor ki piyasaya bu kez “ıslak imza”lı belgenin sürülmesindeki zamanlama, AKP’yi “demokratik açılım” sürecinde düştüğü sıkıntıdan ve zaten genel olarak düşüşe geçmiş olmasından kurtarmak için düzenlenmiş bir tezgâhı düşündürüyor. Akla yakın görünse de, bulunduğumuz ortamda bunu da tam olarak bilemeyeceğiz… En iyisi biz yine her türlü ahlak ve mantık kuralının dışına çıkmış olan günümüz “siyaset”ini bir yana bırakıp yine baştaki konumuza, “köpekler”e dönelim… 2000’li yılların Türk şairi, 1500 yıl öncenin Sanskritçe yazan şairinden geri kalacak değil ya! Çok yıllar önce yazdığım bir dörtlüğümü, yeri geldiği için, Cumhuriyetimizin yıldönümünü büyük kaygılar içinde kutladığımız şu günlerde sizlerle paylaşayım: Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale, Düştü birbiri ardına atlar, filler Ama şah hâlâ ayak diremekte Yeni taşlar bulundu çünkü: Köpekler… Dörtlüğün son sözcüğündeki niteleme, bana kalırsa, gerçek kimlikleri belki hiçbir zaman bilinemeyecek ihbarcılar ve benzerlerinin yanı sıra ve belki daha çok, gerçek ve “medya”tik kimlikleriyle toplumun gözleri önünde, ahlak ve kural dışılığı yayıp yaygınlaştırmayı meslek edinmiş kimselere yakışıyor. [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 Dış Haberler Servisi - AKP ikti- darõnõn dõş politikasõna ilişkin tar- tõşmalar yabancõ basõnda yer alma- yõ sürdürüyor. İngiltere’de yayõmla- nan The Economist dergisi, “Tür- kiye’nin AB’ye katılım amacı or- tadan kalkar ve Türkiye İran’a baskı girişimlerini zayıflatıyor gi- bi görünürse, Batı’nın Türkiye’ye karşı ılımlı tavrının değişebilece- ğini” yazdõ. “Türkiye ve Ortadoğu - Do- ğu’ya ve Güney’e Bakmak” başlõklõ makalede, Türkiye’nin son dönem- deki dõş politikasõ ve bölgede oyna- dõğõ rol ele alõndõ. Dergide ayrõca Başbakan Tayyip Erdoğan’õn sõrtõ- nõ batõya dönmüş, elinde teleskopla cami minaresinden doğuya bakarken çizilmiş bir karikatürüne yer verildi. “Avrupa’nın kelime oyunlarıyla hayal kırıklığına uğrayan Türki- ye, Arap komşularıyla yıllardır sü- ren husumetini değiştiriyor” ifa- desiyle başlayan yazõ şöyle devam ediyor: “Orta Asya’dan Anado- lu’ya göç eden Türkler Ortado- ğu’ya geleli 1000 yıl oldu. Bu bin yılın yarısı bölgeyi yönettiler. Ama Osmanlı İmparatorluğu çöküp, Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulunca, eski köklerinden ko- parak, Avrupa’ya yöneldiler ve Amerika’nın Sovyetler Birliği’yle soğuk savaşını kabul ettiler.” Bölgedeki güç boşluğunun Tür- kiye’nin başarõlõ olmasõna neden ol- duğu savunulan yazõda “Türki- ye’nin bölgede olumlu karşılan- masının bir sebebi de, İran’a gö- re birçok Arap’ın Türkiye’yi da- ha ılımlı bir denge ve Batı’ya açı- lan bir pencere olarak görmesi” ifadeleri yer aldõ. ‘Kullanışlı köprü’ Türk yetkililerin, Doğu’ya ilginin Batõ’ya karşõ soğuma anlamõna gel- mediğini anlattõklarõnõ kaydeden dergi, yetkililerin Türkiye’yi kulla- nõşlõ bir köprü, barõş için bölgesel bir güç ve demokrasi modeli olarak sunduklarõnõ yazdõ. Batõlõ ülkelerin de genel olarak bu görüşe katõldõğõ be- lirtilirken “Eğer Türkiye’nin AB’ye katılım amacı ölür ya da Türkiye İran’a baskı girişimlerini zayıfla- tıyor gibi görünürse, Batı’nın bu ılımlı tavrı değişebilir” denildi. ABD’de yayõmlanan Wall Street Journal gazetesi, Erdoğan hükü- metinin bağlõlõklarõnõ Batõ karşõtõ İs- lama doğru kaydõrdõğõnõ yazdõ. Ha- berde şu ifadeler yer aldõ: “Erdoğan ve İslamcı AKP’si 2003’te iktidara geldikten sonra Türkiye’nin stra- tejik önceliklerinde sadece böl- gesel gerilimleri azaltmak ola- rak nitelendirilemeyecek temel- den bir değişim göze çarpıyor. Er- doğan şimdi Türkiye’nin gelece- ğinin Batılı ülkelerin kuyruğuna takılmaktansa Müslüman dün- yasına liderlik etmek olduğu ku- marını oynuyor olabilir. Belki de bunların hiçbiri şaşırtıcı olma- malı. Çünkü Avrupa, Türkiye’nin AB’ye girme hevesini kırdı. Yine de laiklik, hoşgörü, özgürlük ve Batı ile Doğu arasında köprü ni- teliklerinden gurur duyan Türk- lerin bu nitelikleri daha karanlık zaferlere tercih etmeyeceğini umut edebiliriz.” Dergide Başbakan Erdoğan’ın teleskopla doğuya bakan bir karikatürü yayımlandı. ‘Erdoğan’ın Doğu kumarı’ Avrupa ve ABD basõnõ, AKP iktidarõ ile birlikte değişen Türk dõş politikasõnõ tartõşõyor İbrahim Şahin’e tepki büyüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TRT Ge- nel Müdürü İbrahim Şahin’in Çankaya Köşkü’nde- ki Cumhuriyet resepsiyonunda İran Büyükelçisi ile birlikte Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün eşi Hay- rünnisa Gül’ün elini sõkmamasõ tepki çekti. CHP İzmir Milletvekili Canan Arõtman, resepsiyondaki görüntünün milyonlarca kadõnõn “içini acõttõğõnõ” söyledi. Haber-Sen Genel Başkanõ Ali Yõlbaşõ da, “TRT gibi bir kurumu yöneten kişinin kadõn elini sõkmayacak kadar çağdõşõ bir yaklaşõm içe- risinde bulunduğuna inanmak istemiyoruz” dedi. TRT Genel Müdürlüğü, Şahin’in, Hayrünnisa Gül’ün elini uzattõğõnõ fark etmediği için kendisini “baş selamõyla” selamladõğõnõ savundu. ‘Dağdan yine dönüş olabilir’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, Avrupa’dan PKK’lilerin gelişiyle ilgili çalõşma yapmadõklarõnõ belir- terek “Avrupa’dan gelişleri birin- ci planda görmüyorum. Yakında dağdan ve Mahmur’dan dönüşler olabilir” dedi. Katõldõğõ bir televizyon progra- mõnda sorularõ yanõtlayan İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, PKK’lilerin Kandil Dağõ ve Mahmur Kam- põ’ndan gelişini “terörle mücade- lenin bir başarısı” olarak nitelen- direrek “İşlemlerin tamamı huku- ka uygun yapılmıştır” diye konuş- tu. Atalay, DTP yöneticileriyle ça- lõşmalar kapsamõnda görüştüğünü, Kuzey Irak’tan PKK’lilerin gelme- sinden sonra görüşmediğini belirtti. “Demokratik Açılım”õn Meclis’te ele alõnmasõ gerektiğini söyleyen İçişleri Bakanõ Atalay, “Açık gö- rüşmenin kasımın ilkyarısında olması daha iyi olur diye düşünü- yorum” diye konuştu. BAKAN ATALAY DTP’DEN TEPKİ ‘AKP özür dilemeli’ ‘İrticaileMücadeleEylemPlanõ’belgesindeki‘imza’gibihukukisüreçdetartõşmalõ Tek iddiaya çifte soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” adlõ belgeye ilişkin tartõşma 4 aydõr sürerken belgeyle ilgili ola- rak hem askeri hem de sivil savcõ- lõk çifte soruşturma yürütüyor. AKP’nin yaptõğõ düzenlemeyle as- keri kişilerin sivil mahkemelerde yargõlanmasõnõn yolu açõlõrken anayasa uyarõnca askeri kişilerin soruşturmalarõnda halen askeri savcõlõklar yetkili gözüküyor. As- kerlere sivil yargõ yolunu açan ya- sa değişikliğinin iptali istendiği için tartõşmalara son noktayõ Ana- yasa Mahkemesi koyacak. Taraf gazetesinin “AKP ve Gü- len’i bitirme planı” başlõğõyla 12 Haziran 2009 tarihinde yayõmladõ- ğõ “belgenin” orijinaline ulaşõla- mamasõ üzerine rafa kaldõrõlan so- ruşturmalar, Ergenekon savcõlarõna ihbar mektubuyla birlikte gönderi- len “ıslak imzalı” belgeyle birlikte yeniden başladõ. Belgeyle ilgili Er- genekon savcõlõğõ soruşturma yürü- türken daha önce yetkisizlik kararõ veren askeri savcõlõk da yeni baş- tan soruşturma başlattõ. Her iki savcõlõğõn da soruşturma yapmasõ- nõn nedeni ise AKP’nin haziran ayõnda TBMM’de “gece yarısı” operasyonuyla geçirdiği bir yasal düzenlemeden kaynaklanõyor. Yapõlan yasal değişiklikle bera- ber askerlerin “anayasal düzene karşı suçlar, terör ve çete” suçla- rõnõn doğrudan özel yetkili sivil savcõlõklarca soruşturulmasõnõn yo- lu açõldõ. Ancak anayasanõn 145. maddesinde askeri yargõnõn görev ve yetkilerine ilişkin düzenlemede herhangi bir değişiklik yapõlmadõ. Bu nedenle, yasa yönünden olaya bakõldõğõnda sivil savcõlõk, anayasa açõsõndan ise bu konudaki soruştur- ma yetkisi askeri savcõlõğa ait. Ki- mi hukukçular askeri yargõnõn yet- kisini anayasadan aldõğõnõ belirte- rek yargõlama yapabileceği düşün- cesini dile getiriyorlar. Ana muhalefet partisi CHP, as- kere sivil yargõ yolunu açan yasa değişikliğinin iptali istemiyle Ana- yasa Mahkemesi’ne dava açtõ. İptal istemine ilişkin raporunu tamamla- yan Anayasa Mahkemesi raportörü ise düzenlemenin anayasaya aykõrõ olmadõğõnõ belirterek iptal istemi- nin reddi yönünde görüş bildirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 86. kuruluş yıldö- nümü önceki akşam yerel yönetimlerin düzen- lediği çeşitli etkinliklerle coşkuyla kutlandı. Etkinlikler kapsamında çok sayıda yurttaşın katıldığı fener alayı ve yürüyüşleri gerçekleş- tirildi, konserler düzenlendi. Kadıköy Beledi- yesi’nce Bağdat ceddesi’nde düzenlenen “Cumhuriyet’e Bağlılık Yürüyüşü”nde Cum- huriyet sevdalıları, ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle yürüdü. Kadıköy Be- lediye Başkanı Selami Öztürk, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile bazı sanatçıların da katıldığı yürüyüşte, Atatürk’ün Cumhuri- yetin kuruluşunun 10. yılında yaptığı konuşma dinletildi. Bakırköy’de İlçe Milli Eğitim Mü- dürlüğü tarafından düzenlenen Cumhuriyet yürüyüşü ve fener alayına 2 bin öğretmen ka- tıldı. Yürüyüş ve fener alayının ardından Ba- kırköy Kaymakamı Dursun Ali Şahin ve Ba- kırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in de desteklediği, ilçedeki öğretmenlerin oluştur- duğu Cumhuriyet Korosu şarkılar söyledi. Kadıköy’de coşkulu kutlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yabancõ sermayenin Türkiye’de toprak almasõna yönelik eleştirilere tepki gösterdi. Erdoğan, “Kimsenin bu toprakları söküp de götürecek hali yok. Bu topraklar bizim topraklarımız. Burada yatırım yapıyor ve yatırım yaptığı sürece, çalıştığı sürece burada kalacaktır” dedi. Erdoğan, Türkiye Yatõrõm Destek ve Tanõtõm Ajansõ Danõşma Kurulu toplantõsõnõn açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada, ülkenin istikrarõ, güven ortamõ, huzuru ve gelecek vizyonunun, hedeflerinin ekonomiden bağõmsõz olmadõğõnõ söyledi. Türkiye’nin demokrasinin standartlarõnõ geliştirerek ekonomisini de büyüteceğini ifade eden Erdoğan, “Demokrasi ve hukuka ilişkin her tartışma, her türlü müdahale, her türlü olumsuz yaklaşım, her şeyden önce ekonomiyi etkiliyor. İşimizi, aşımızı, soframızdaki ekmeği etkiliyor. Hiçbir yatırımcı, geleceği belirsiz, demokrasi standartları düşük, istikrarsız, güvensiz bir ülkeye gelip orada yatırım yapmak istemez” diye konuştu. ‘TOPRAĞI SÖKÜP GÖTÜRECEK HALİ YOK’ Başbakan yabancõya satõşõ savundu ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DTP, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn “DTP açılım sürecini tahrip etti” sözleri ile AKP Kahra- manmaraş Milletvekili Cafer Tatlı- bal’õn 34 PKK’linin Türkiye’ye ge- lişi ve karşõlanmasõna ilişkin “Bu doğru bir hamleydi ama DTP şe- refsizlik etti” şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi. DTP, AKP’yi de özür dilemeye çağõrdõ. DTP Genel Merkezi’nden yapõlan açõklamada, Atalay’õn sözleri eleştirilerek “Bu durum, hükümetin açılım konu- sunda yaşadığı kararsızlığını, ira- desizliğini ve şaşkınlığını DTP’yi hedef alarak kamufle etmeye ça- lıştığını göstermektedir” denildi. RIZA KUAS ANILDI Devrimci İşçi Sendikala- rı Konfederasyonu’nun (DİSK) kurucularından ve Lastik-İş Onursal Genel Başkanı Rıza Kuas, ölü- münün 28’inci yıldönü- münde Edirnekapı’daki Hava Şehitliği’nde düzen- lenen törenle anıldı. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgülü “1950’lerde Ku- as’ın ortaya koyduğu sen- dikal anlayış, bugün halen sendikal mücadele açısın- dan önem taşımaktadır. Kuas’ın anlayışı emeğin önemini yücelten bir bakış açısıydı” dedi. TRT’DEKİ PROGRAMDA ŞAŞIRTAN İFADELER Arılar sarhoş ve ahlaksız ilan edildi FIRAT KOZOK ANKARA - TRT 1’de yayõmlanan bir programda, arõlarõn çiçek özlerini içerek alkol aldõklarõ, fazla çiçek özü içerek “sarhoş olan” arõlarõn kovan girişindeki nöbetçi arõlar tarafõndan “ahlaksız ol- dukları için dışarı atıldıkları” ifade edildi. Program konuğu, “Arılar içki içeni ahlaksız bulu- yorsa biz burada neyiz... İnsanlık, bizdeki hakikatin gerçek anlamda Al- lah’a ait olduğunu hissetmektir” dedi. Hafta içi her gün saat 10.00’da TRT 1’de yayõmlanan “Sabiha Akdemir’le Günbegün” programõnõn geçen günlerde ya- yõmlanan bir bölümüne katõlan İslamcõ ya- zar Cemalnur Sargut katõldõ. Programda- ki diyaloglarõn bir bölümü şöyle: Cemalnur Sargut: Efendim arõlar, çiçek özlerini içerler, alkol alõrlar belli ölçüde, vü- cutlarõnõn ihtiyacõ olduğu kadar. Fazlasõnõ alõp sarhoş olan arõyõ, iki tane bekçi arõ var- dõr, asla bal yapmak için içeri sokmaz. Onu ahlaksõz bulup dõşarõ atar. Şimdi arõlar içki içeni ahlaksõz bu- luyorsa biz burada neyiz? C.S: Şimdi insanlõk nedir? İnsanlõk, gerçek anlamda bizdeki hakikatin Allah’a ait olduğunu hissetmektir. Bu eğer tecelli ederse, hümanist olmaktan kurtuluruz. Çün- kü hümanistlik insana değer verirken ondaki Allah’õ görmeden değer verir, o zaman da beklentisi olur, o da bana değer versin...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle