Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2009 PAZARTESİ
6 SÖYLEŞİ
CMYB
C M Y B
Index Bilgisayar AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanõ Erol Bilecik, sektörün krizi hasarsõz atlattõğõnõ söyledi
ÖZLEM YÜZAK
Genç nesli ve yeni
teknolojileri hõzlõ uyum
sağlayan yapõsõ nedeniyle
Türkiye’de bilişim sektörü
krizi fazla yara almadan atlattõ.
KDV indirimi ve ardõndan
gelen 3G teknolojisinin bunda
payõ hayli büyük. Tüm bunlar
teknoloji üretme özürlü
olmamõza karşõn, çok iyi bir
tüketici olduğumuz gerçeğini
bir kez daha gözler önüne
seriyor. Bilişim sektörünün
Türkiye’deki 20 yõlõnõ ve
geleceğini İndeks Grup’un
Yönetim Kurulu Başkanõ Erol
Bilecik ile değerlendirdik...
20 yõl önce biri bilgisayar
diğeri makine mühendisi 2
gencin yine aynõ meslekten
olan eşleri ile birlikte
kurduklarõ İndeks Bilgisayar
bugün halen 200’e yakõn dünya
teknoloji devinin dağõtõmõnõ
yapõyor. Grup son yõllarda
lojistik alanõnda da bilişim
sektörüne hizmet vermeye
başladõ.
- 4 kişi kurduğunuzu
söylüyorsunuz. Ama bugün
bir tek siz varsınız İndeks’in
başında. Nasıl bir gelişme
oldu? İndeks’in kuruluş
öyküsünden biraz bahseder misiniz?
BİLECİK - İTÜ’lü iki arkadaş, daha
önce sõnõf arkadaşlarõmõz olan eşlerimizle
birlikte kurmuştuk. Ama ortak aldõğõmõz
karar gereği eşlerimiz profesyonel anlamda
işin içinde olmadõlar. Sonra da ortağõmla
yollarõ ayõrdõk.
İlk yola çõktõğõmõzda dönem itibarõyla
bilişim sektörünün sektör olarak
adlandõrõlmasõ mümkün bile değildi. Biz de
“Acaba bilgisayar şirketlerine hizmet
verebilir miyiz? Organizasyon kurabilir
miyiz, bu işin distribütörlüğünü yapabilir
miyiz” diye düşünüp yola çõktõk.
Tesadüfler bizi 3M firmasõyla tanõştõrdõ.
Onun malzemelerini bilgisiyar disketleri,
kartuşlar ve manyetik bantlar dağõtõmõnõ
yapmaya başladõk. Bir yõl içinde 3M
manyetik ürünler pazarõnda, yüzde 1.2’den
yüzde 55 gibi bir pazar payõna ulaştõk.
1989’da 2.5 milyon dolar ciro yaptõk. Peş
peşe birçok bilgisayar firmasõnõn
distribütörlüğünü üstlendik. Index’te
bayilerle çalõşõyoruz. Bu kuralõmõzõ ilk
günden bu yana uyguluyoruz. Bilgisayar
firmalarõna ürün sağlõyoruz. Dolayõsõyla
baktõğõnõz zaman aşağõ yukarõ 200’e yakõn
firmanõn teknoloji distribütörlüğünü
yapõyoruz. Şu anda halka açõk bir şirketiz.
Altõ şirketli bir yapõ. Beşi teknoloji
ürünlerinin pazarlamasõnõ yapõyor. Altõncõ
şirketimiz Teklos, lojistik işlerini yapar.
Böylece global yapõ içinde kendimizi daha
iyi hissettiren bir yapõ kazandõk...
- Kriz sizi nasıl etkiledi?
- Geçen yõl 952 milyon dolarlõk ciromuz
vardõ. Maalesef 1 milyarõn üzerine çõkmak
2007 yõlõ sonu itibarõyla imkânsõz. Kriz
nedeniyle yüzde 4.5 civarõnda düşüş
gösterdik. Bu sene aynõ ciroyla kapatõrsak
başarõ olarak kabul edeceğimizi, halka açõk
yapõmõz olmasõ itibarõyla anons etmiştik.
Tablolara bakõnca özelikle KDV indirimi
sayesinde bu yõl tekrardan 1 milyar dolarõ
yakalayacağõmõzõ düşünüyorum.
- Üçüncü Nesil teknoloji sektörü nasıl
etkiliyor?
- Üçüncü Nesil teknolojisi sayesinde
bilişim sektörü ciddi bir ivme kazanmaya
başladõ. Cep telefonlarõndan sonra 3G
atağõnõn içinde en çok kullanõlanlar küçük
mobil ürünler. Özellikle de netbook diye
tanõmladõğõmõz bilgisayarlar. Bu alanda
ciddi yaratõcõ ortamlar sağlandõ.
Cep telefonlarõndan video ya da maç
izlemek hem kolay değil hem de o kadar
kaliteli bir görüntü alamazsõnõz. Ama 3G
teknolojisini bilgisayarõnõza taşõyabilirsiniz.
Bu yüzden Türkiye’de netbook satõşlarõ
ciddi şekilde arttõ.
- Neden netbook tercih ediliyor?
- Çünkü hem taşõmasõ kolay hem de
maliyeti düşük.
Artõk 350-400 dolara bir netbook’a sahip
oluyor insan. Bakõn bir rakam vereyim; 9
Haziran itibarõyla bir önceki yõla göre
dizüstü bilgisayar ve netbook satõşlarõ yüzde
32 artmõş.
Erol Bilecik 1962
yõlõnda Antakya’da
doğdu. İlk, orta ve lise
eğitimini yine
Antakya’da tamamladõ. 1986’da İTÜ Bilgisayar
Mühendisliği’nden mezun oldu. 1987’de Nixdorf
Computer’de sistem analisti olarak çalõşmaya
başladõ ve 2 yõl boyunca bu görevini sürdürdü.
Bilecik 1989 yõlõnda Index Bilgisayar’õn kurucu
ortaklarõndan olarak firmanõn genel müdürlük
görevini üstlendi. Halen Index Grup
bünyesindeki Index Bilgisayar A.Ş, Despec AŞ,
Datagate AŞ, Neteks AŞ, Neotech AŞ ve Teklos
AŞ’nin CEO’su. 2001-2005 yõllarõ arasõnda,
TÜBİSAD’õn (Türkiye Bilişim Sanayicileri ve
İşadamlarõ Derneği) başkanlõğõnõ yaptõ.
Donanõm kõsmõnda üretici olma şansõnõn
artõk çok zor olduğunu düşünüyorum.
Avrupa’da dahi bugün bilgisayar üretimi
yok. Ancak şunu yapmak mümkün: Uluslararasõ
firmalarõn bazõ üretim bacaklarõnõ Türkiye’ye
çekebilmek... Bunu HP başlattõ. HP masaüstü
ürünlerinin belirli kõsmõnõ üretecek yatõrõm merkezi
açtõ. Bu anlamda Türkiye’deki tek örnek. 2010’un 2.
yarõsõnda üretime başlayacak.
PORTRE
- 20 yıllık bir deneyime sahipsiniz.
Genel olarak Türkiye’de bilişim
sektörü nasıl bir gelişim gösterdi son
20 yılda?
- Biz ülke olarak bu oyuna sonradan
girdik. Sektörün toplam hacmine
baktõğõmõzda özellikle gelişmekte olan
ülkelerin, gelişmiş ülkelerin bir hayli
gerisinde olduğunu görüyoruz.
Türkiye’de sektörün toplam işlem hacmi
yalnõzca 5.3 milyar. Bu çok küçük bir
sektörden bahsediyoruz demek oluyor.
Ama bilişimde şöyle muazzam bir türev
etkisi vardõr. Bugün otomotive
baktõğõmõzda, inşaata baktõğõmõzda hiçbir
sektör bilişim sektörü olmadan yapamaz.
1995’lere kadar sektörün toplam işlem
hacmini oluşturan bir anlamda talebini
karşõlayan 2 grup vardõ; biri devlet, diğeri
ise finans sektörü. Özel sektör ağõrlõkta
değildi ve bireysel tüketici yoktu.
Sektörün miladõ kişisel bilgisayarlarla
tanõşma yõlõ olan 1990, ivmelendiği nokta
ise internetin yaygõnlaşarak bireysel
tüketicinin de kullanõma girdiği 2000
yõlõ...
2000 yõlõndan itibaren Milli Eğitim
Bakanlõğõ da önemli bir atak yaptõ. 68 bin
ilköğretim okulunun yüzde 80’i bugün
bilgisayar laboratuvarõna sahip. Bu genç
neslin, Anadolu insanõnõn dõş dünyayla
bağlantõ kurmaya başlamasõ demektir ki,
gelecek açõsõndan son derece önemli
olduğuna inanõyorum.
- Türkiye bilişim sektöründe bir
türlü dışa bağımlılıktan kurtulamıyor.
Hadi donanımı anlıyoruz, ama
yazılımda da bir ivme
yakalayamadık....
- Sektörde iki ana grup var bidiğiniz
gibi. Biri donanõm, diğeri ise yazõlõm.
Donanõm kõsmõnda üretici olma şansõnõn
artõk çok zor
olduğunu
düşünüyorum.
Avrupa’da
dahi
bugün
bilgisayar üretimi yok. Ancak şunu
yapmak mümkün: Uluslararasõ firmalarõn
bazõ üretim bacaklarõnõ Türkiye’ye
çekebilmek... Bunu HP başlattõ. HP
masaüstü ürünlerinin belirli kõsmõnõ
üretecek yatõrõm merkezi açtõ. Bu
anlamda Türkiye’deki tek örnek. 2010’un
2. yarõsõnda üretime başlayacak. Tren
hõzla ilerliyor. Ama işin bir de yazõlõm ve
hizmet tarafõ var ki o Türkiye açõsõndan
çok daha önemli. Biz bu alanlarda
tamamen ihracatçõ konumuna gelebiliriz.
İnsan olarak, altyapõ olarak da... Aşağõ
yukarõ 80 üniversite varsa, istisnasõz
hepsinde bilgisayar teknolojilerinin
içinde olduğu programcõlõk, analistlik
gibi bölümler de mevcut.
- Peki yazılım ihracatında ne
durumdayız?
- Yazõlõm sektöründe ihracat rakamlarõ
ne yazõk ki son derece düşük. Şu an
yapõlmasõ gereken yazõlõm ihracatõnõ
seferberlik haline getirmek ve buna
uygun altyapõyõ oluşturmak.
Çok genel olarak devletin liderliğe
soyunmasõ gerekir. Gelişmekte olan
ülkeler bu alanõ ya bir bakanlõğa
bağlamõşlar ya da başbakanlõğa rapor
eden bir sistemi var. Burada liderlik
mekanizmasõnõn adlandõrõlmasõ
gerekiyor.
3G ve KDV bilişime yaradõ
‘Dışa bağımlılıktan kurtulamıyoruz’
MELTEM YILMAZ
Reklam Yaratõcõlarõ Derneği Başkanõ
Bülent Fidan, Türkiye’deki teknolo-
ji ürünü tüketicisinin dünyanõn birçok
ülkesinden çok daha fazla bilinçli;
tekstille otomotivdeyse marka ba-
ğõmlõsõ olduğunu söyledi. Fidan,
“Son yıllarda hızla değişen eği-
limler var; Türkiye’deki tü-
keticinin talepleri çok art-
tı ve artık kendisine ve-
rilenle yetinmiyor. Di-
ğer yandan reklamcı-
lık sektörü krizden ne-
redeyse yüzde 70 ora-
nında etkilendi” diye
konuştu.
Dünya çapõnda satõş
yapan bir teknoloji ma-
ğazasõnõn Türkiye’nin
birçok ilindeki reklam
panolarõnda yayõmladõğõ
hayvan kafalõ, insan vü-
cutlu reklam afişleri, aralarõnda Ülkü
Ocaklarõ’nõn da bulunduğu çeşitli ke-
simlerin tepkisine neden olmuş, söz ko-
nusu afişlerin önünde protesto göste-
risi düzenleyen gruplar “bu tür bir
reklamın, topluma hakaret ettiğini;
bu nedenle bir an önce kaldırılma-
sı gerektiğini” ifade etmişlerdi.
Fidan, reklam dünyasõnõn sõnõrlarõ, et-
kili reklam kampanyalarõ ile Türki-
ye’de toplumun başarõlõ reklam algõsõ
ile ilgili sorulamõzõ yanõtladõ. Söz ko-
nusu firmanõn yurtdõşõnda böyle bir
reklam yapmayacağõnõ çünkü Türkiye
dõşõnda markalaşmõş olduğunu belirten
Fidan, “Ancak firma, Türkiye’de
markalaşmak adına böyle sansas-
yonel bir yolu tercih ediyor, tüketi-
ci kışkırtılmak isteniyor. Afişler bu
nedenle tüketici üzerinde antipati
uyandırdı” diye konuştu.
Türkiye’de “marka” olarak anõlan
firmalarõn neredeyse tamamõnõnõn he-
nüz “markalaşamamış” olduğuna
dikkat çeken Fidan şunlarõ söyledi:
“Yalnızca isim ve logo, marka ol-
mak için yeterli değil. Yıllarca kul-
lanılan bir GSM operatörü birkaç
günde yok oldu, demek ki marka de-
ğilmiş. Marka olabilmek için her şey-
den önce ürünün tüketiciyle duy-
gusal bir bağ kurması gerekiyor. An-
cak bugün yerli ‘markalar’ ne yazık
ki, ürün geliştirmeyi tüketiciyle ku-
rulan bağın üzerinde tutuyor.”
Kaliteli yerli reklam
üretilemiyor
Türkiye’deki teknoloji tüketicisinin
ürünü almadan önce çok ciddi araş-
tõrma yaptõğõnõ vurgulayan Bülent Fi-
dan, “Zaten tüketicinin yarıya yakını
internetten alışveriş yapıyor, gü-
vendiği alışveriş siteleri üzerinden
ürünü seçiyor. Geri kalanlar da yi-
ne titiz bir araştırma yaparak ma-
ğazalardan ürün alıyor. Ancak iş
tekstil ile otomotive gelince değişiyor.
Türkiye’deki tüketici bu iki alanda
alıştığı markanın dışına çıkamıyor.
Marka ile duygusal bağ kuruyor.”
Türkiye’deki tüketim kültüründe
değişen eğilimlerin de göz ardõ edile-
meyeceğini, tüketicinin artõk kendisi-
ne verilenle yetinmediğini söyleyen Fi-
dan, Türkiye’de tanõnmõş oyuncularõn
boy gösterdiği reklam kampanyalarõ-
nõn daha başarõlõ olduğunu, bilgisa-
yarda yapõlmõş reklamlarõn ise markayõ
itibarsõzlaştõrdõğõnõ ifade etti. Fidan,
reklam sektörünün sõkõntõlarõnõ ise
şöyle anlattõ:
“Dünyanın her yerinde önem ve-
rilen telif hakları konusunun Tür-
kiye’de ne yazık ki halen yeterince
üzerinde durulmuyor. Diğer yandan
krizle birlikte işlerimizde yüzde 70
azalma yaşandı. Krizden en fazla et-
kilenen sektör sanıyorum reklam-
cılık oldu. Bu nedenle artık kaliteli
yerli ürünler çıkarılamıyor.”
Reklam Yaratõcõlarõ Derneği Başkanõ Fidan, Türkiye’deki tüketicilerin, teknoloji ürünlerini, ciddi
araştõrmalar yaparak aldõğõnõ, tekstil ve otomotivde ise alõşkanlõklarõyla hareket ettiğini söyledi
Teknolojide bilinçli, otomotivde marka bağımlısıyız
GÖRÜŞ
ERCAN YEŞİLYURT
Bizi Niye Dövdünüz?
Bu ülkenin solcuları elli yıldır “Bağımsız
Türkiye” diye meydanlara çıktılar. Ülkenin
bağımsızlığını istemek yurtseverlikti.
Yurtseverlik, yurt sevgisidir. Yurdu üzerindeki
her şeyiyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Kürdüyle,
Türküyle, Rumuyla, Ermenisiyle, Sünnisiyle,
Alevisiyle, sosyalistiyle, liberaliyle,
milliyetçisiyle, işçisiyle, işsiziyle, patronuyla,
aydını ve cahiliyle yani kim olursa olsun,
nereden gelirse gelsin tüm insanlarıyla,
toprağıyla, deniziyle, havasıyla, suyuyla, yeraltı
ve yerüstü kaynaklarıyla her şeyini sevmektir
yurtseverlik. Solcular bu konuda çok kıskançtır
ve bunun gereğini hep yapmışlardır. Her
seferinde ülkeye gelen yabancılara tepki
göstermişlerdir. Ülke insanlarını hiç ayırmadan
kabul edip tümüne sahip çıkmışlardır.
Cumhuriyetin tüm değerlerine sahip çıkıp birlik
ve beraberlik içinde inandıkları sosyalizmi
kurmak istemişlerdir.
Bu ülkenin hiçbir solcusu sağcıların yaptığı
gibi “bu ülkenin bir çakıl taşını kimseye
vermeyiz” deyip gidip Amerika’da, Avrupa’da
kendilerine mülk almamıştır. Bu paralar bu
ülkenin parasıdır, gelecek kuşakların
istikbalidir. Sokuların kökleri hep bu
topraklarda olmuştur. Hiçbir ayrım gözetmeden
bu ülkenin insanlarıyla, bu ülkenin tarih ve
tabiat varlıklarıyla birlikte ve iç içe yaşamanın
onlara huzur ve mutluluk getireceğine
inanmışlardır ve Kürde Kürt, Ermeniye Ermeni,
Türke Türk demişlerdir. Kimseyi yok sayıp inkâr
etmemişlerdir. Ülkemizi elli yıldır yönetenler, ön
kabul olarak solcuların her söylediği şeyin
yanlış olduğunu kabullendiklerinden sonuç işte
bu içinden çıkılmaz noktaya gelmiştir.
Eski bir “Türk büyüğü” Anadolu bir mozaiktir,
burada Kürtler, Türkler, Lazlar, Ermeniler vs.
var diyenlere “ne mozaiği ulan” diye tepki
göstermiştir. Sakıp Sabancı Kürt sorunu var
deyince de “çizmeyi aşma Sakıp Ağa” diye
tehdit etmiştir. 12 Eylül’den sonra yapılanlar
ülkeyi bu noktaya getirmiştir. Yani yapılan
yanlışların sonucudur bugünkü durum. Liceli bir
Kürde, Mehmet Emin Bozaslan’a soruyor
hâkim “Türkiye’de Kürt var mı?” diye. Cevabı
“vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk
denir” olunca hâkim sorusunu üç kere
tekrarlıyor ve aynı cevabı alınca ceza
veremiyor. Yani bir Kürdü, Kürt yoktur
dedirtmeye zorluyor. Şimdi aynı devlet adını
“Kürt sorunu” koyup ve sorunu çözmeye
çalışıyor. Aslında devletin önce solculardan
özür dilemesi gerekir. Gelin bu işi birlikte
çözelim, yanlış yaptık sizi kırk yıldır boşuna
dövmüşüz, siz haklı çıktınız diye elini uzatması
gerekir.
Bu bir ABD projesiydi. ABD’nin İsrail’den
sonra ayağını basacağı sağlam bir yere ihtiyacı
vardı ve iş buraya geldi. Aynı Amerika şimdi
askeri olarak Ortadoğu’dan (Irak’tan) çekilme
kararı almasıyla Kürt sorununu da bitiriyor.
Giderken de Kuzey Irak’ta kurdurduğu Kürt
aşiret devletini Türkiye’ye emanet ediyor.
Bunları yapabilmek için PKK’nin bitmesi
gerekiyor. Evet Kürt sorunu denen PKK
sorununu bitiriyor Amerika. Keşke bu ülkenin
siyasileri bitirseydi bu sorunu. Geçenlerde bir
Kürt “ağabey bizim durumumuz ne oldu”
deyince, ben de bu iş bitti artık dedim. Ağabey
“o kadar insan boşuna mı öldü”dedi, evet “o
kadar insan boşuna öldü” dedim. Ayrıca o
kadar kaynak boşa gitti ve yüz binlerce ruh
hastası bıraktılar bize.
Artık bundan sonrasını konuşmanın zamanı
geldi. Bağırıp çağırmadan yaraların nasıl
sarılacağı konuşulsun. Herkes projesini ortaya
koysun, bu ülkenin bölünmesi fiilen mümkün
değil, insanlar, orada bir kişi öldü o da benim
çocuğum diye düşünsün ve ona göre
konuşsun, davransın. Başkalarının çocukları
üzerinden kimse kahramanlık yapmasın.
GAP’ın mimarlarından ve bu ülkeyi en fazla
yöneten Demirel’den talebimdir. Beyefendi
yanınıza önce Fikret Otyam’ı alın. Listeye
başbakanı, Baykal’ı, MİT başkanını, genel
kurmay başkanını, Ahmet Türk’ü, Tarık Ziya
Ekinci gibi kimseleri alıp Diyarbakır’a gidin
insanlara dokunun, konuşun, sahip çıkın ve
barışın başlangıç moralini verin. Ülkenin buna
ihtiyacı var, bir solcunun ricasıdır.
Sakın ha yanınıza koruma almayın, kimse
size bir şey yapmaz.
ercan.yesilyurt@yahoo.com
Meteoroloji’den uyarı
Haber Merkezi - Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü sağanak yağõş uyarõsõ
yaptõ. Buna göre, Türkiye’nin batõ
kesimlerinde aralõklarla görülecek yağõşlarõn
Marmara’nõn batõsõ ile İzmir ve Manisa’da
kuvvetli olacağõ kaydedildi. Ayrõca, bu
bölgelerde oluşabilecek olumsuz şartlara
karşõ ilgililer ve yurttaşlar uyarõldõ.
Endonezya’dan Türkiye’ye gelin
İstanbul Haber Servisi - Endonezya eski
Devlet Başkanõ B.J. Habibie’nin torunu, Sri
Fatima Marini Soedarsono (21), bir internet
sitesi aracõlõğõyla 2 yõl önce tanõştõğõ Fuat
Alperen Temiz ile evlendi. Eyüp Belediyesi
Nikâh Salonu’nda düzenlenen törende, çiftin
nikâh şahitliğini, TBMM Anayasa
Komisyonu Başkanõ Burhan Kuzu ve MHP
İstanbul Milletvekili Atila Kaya yaptõ.
İnternet kalitesinde 42’nciyiz
Haber Merkezi - Cisco sponsorluğunda,
Oxford Üniversitesi Said İşletme Okulundan
MBA öğrencileri ile Oviedo Üniversitesi
Uygulamalõ Ekonomi Bölümü tarafõndan
gerçekleştirilen “2009 Geniş Bant Kalite
Araştõrmasõ”nda Türkiye, geniş bant bağlantõ
kalitesi ve penetrasyon oranõ bakõmõndan 66
ülke arasõnda 42’nci sõrada yer aldõ. Güney
Kore, tabloda 138.6 puanla en üstte yer aldõ.