Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2009 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Açlıkla Savaş!
Ne yazık ki her yıl, kaybedilmeye mahkûm bir
savaştır. Nitekim bu yıl da durum bir önceki
yıldan farklı değil, daha beter. Nitekim geçen
16 Ekim’de on altı yıldan bu yana ‘kutlanan’
BM Dünya Açlık Günü’nde açların sayıları,
eksilme bir yana artarak Dünya Gıda ve Tarım
Örgütü’nün (FAO) verilerine göre 1 milyar
sınırını aşmış bulunmaktadır.
Le Monde gazetesinin konuyla ilgili
başyazısında açlık konusunda iki önemli
soruna değinilmiş. “Gezegende açlık çeken bir
milyar insanın karnının doyması ve 2050 yılında
9 milyara ulaşacak dünya nüfusunun
beslenmesi için tarımsal üretimin iki katına
çıkarılması gerekmektedir. Ne var ki bu iki
gerçek aynı zamanda kafaları karıştırmaktadır.
Birincisi açlığın sorumlusu ekonomik kriz
değildir. İkincisi gezegenin 9 milyar nüfusu
besleyemeyeceği de, keza doğru değildir.
Gerçi kriz, yoksulların durumunu daha da
ağırlaştırmıştır. Ama kötü beslenme
konjonktürel değildir. 1980-1990 yıllarında
biraz azalmış olsa da açlık; yeni yüzyılın
başında, özellikle de 2002-2007 yılları
arasında, misli az görülen ekonomik gelişmeye
karşın yine de artış sağlamıştır. Bugün üç
milyar insan gerektiği gibi beslenmekten
yoksundur. 2 milyar insan kötü beslenmenin
pençesindedir. Bir milyarı ise düpedüz açtır. Bu
durumun nedenleri birden fazla. İçlerinden biri
öne çıkmaktadır. Bu, tarıma otuz yılı aşkın bir
zamandır üvey evlat muamelesi yapılmasıdır.
Gerçekten de söz konusu dönemde
kalkınmaya ayrılan kamu yardımlarında tarımın
payı 1970’lerdeki yüzde 20’lerden yüzde 4’lere
gerilemiştir. Bunun kaynağında ise Dünya
Bankası’nın tarım kesimindeki insanları kentliye
dönüştürmenin daha yararlı olacağı yanlış
düşüncesi mevcuttur. Bu korkunç miyopluk
yoksul ülkelerin tarım kesiminin
kentleştirilmesiyle sanayileşmeleri
sağlanmadığı gibi bugün açların yüzde 75’inin
kırsal kesimde ortaya çıkmasıyla
sonuçlanmıştır.” (Le Monde, ‘Açlığı Yenmek’
16.10.09)
Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün direktörü
Jacques Diouf’a göre az beslenen insanların
çoğu 642 milyonla Asya ve Pasifik ülkelerinde
yaşıyor. Bunu 265 milyonla Afrika’nın güneyi,
53 milyonla Latin Amerika, 42 milyonla
Yakındoğu, Kuzey Afrika izliyor. Gelişmiş
ülkelerde az sayıda da olsa 15 milyon, açlıktan
nasibini alıyor. Yine FAO’ya göre Somali,
Afganistan, Etiyopya, Irak, Eritre, Sudan, Haiti,
Burundi, Kongo, Liberya, Angola, Uganda,
Kuzey Kore ve Tacikistan gibi ülkeler açlık
tehlikesiyle karşı karşıya. FAO’nun parmak
bastığı bir diğer önemli gerçek ise açlık on
yıldan bu yana sürekli artmaktadır. Yeni
yüzyılın başında açlığın 1990-2015’e kadar 420
milyon geriletilmesiyle ilgili planı ise başarı
sağlayamamıştır.
Zengin ülkelerin açlığın önünün kesilmesi için
taahhüt ettikleri 22 milyar dolarlık acil yardımın
ise sadece 2.5 milyar dolarlık bölümü yerine
getirilebilmiştir. FAO Başkanı’nın geçen
Haziran’dan Saint-Petersburg’da gerçekleşen
Dünya Tahıl Forumu’nda “Önemli olan lafta
kalan taahhütler döneminin sona ermesidir”
diye uyarması boşuna değildir. Açların
sayılarının bu yıl artarak bir milyar sınırına
dayanmasının ardında bu sorunun da payı
bulunmaktadır. Ama zengin ülkelerin daha fazla
kâr uğruna finansal krize davetiye çıkarma
pahasına büyük riskler alarak iflas durumuna
düşen bankaları kurtarmak için milyarlarca
milyar doları seferber etmelerine karşın iş
açlara yardıma gelince eli sıkı davranmaları,
hele hele yetersiz de olsa taahhüt ettikleri
yardımları zamanında yerine getirmemeleri
bağışlanacak gibi değildir. Oysa müflis
bankaları ve finans devlerini ayağa kaldırmak
için halkın vergilerinden sağlanan milyarlarca
doların sadece yüzde biriyle açlığın önünün
kesilmesi, pekâlâ mümkündür. Çıplak gerçek o
ki, bugün açlık ve az beslenmeden, çocuklar
dahil günde 25 bin insan ölmektedir. Açlık her
altı saniyede 14 bin çocuğu öldürmektedir. Çok
sayıda ülke, yoksullarının sayılarını sağlıklı
biçimde saptamaya yanaşmamaktadır. 163
ülkeden sadece 57’si yoksullarının sayılarını
saptayabilmiştir.
Bir başka çarpıcı gerçek, gezegendeki
yetişkinlerin en zengin yüzde 2’sinin dünyanın
tüm zenginliklerinin yarısından fazlasının sahibi
olmasıdır. Toplam sayıları sadece 37 milyon
olan zenginlerin ortalama gelirleri yılda en az
400 bin Avro’dur. Buna karşılık dünya
nüfusunun yarısından fazlası tüm
zenginliklerinin yüzde 1’iyle yetinmektedir.
BM’ler uzmanlarından ünlü bilim adamı Jean
Ziegler “İnsanların açlıktan ölmesi cinayettir”
derken yerden göğe haklıdır.
Suç hepimizin!
Güney Kafkasya’da jeoekonomik ve jeopolitik dengelerin kökten değişmesine yönelik ilk adımlar atıldı
Türk-Ermeni yakõnlaşmasõ
GAGİK BAGDASARYAN
10Ekim Zürih Üniversitesi’nde gerçekleşen
imza töreni, çeşitli siyaset adamlarõ, sivil
toplum örgütleri ya da akademik çevreler ne derse
desin, tarihsel bir olaydõ. İsviçre’nin bu güzel
kentinde, Yakõndoğu’da ve Güney Kafkasya’da
jeoekonomik ve jeopolitik dengelerin kökten
değişmesine yönelik ilk adõmlar atõldõ.
Ermenistan Dõşişleri Bakanõ Edvard
Nalbandyan ve Türkiye Dõşişleri Bakanõ Ahmet
Davutoğlu, “diplomatik ilişkilerin kurulması”
ve “ikili ilişkilerin geliştirilmesine” ilişkin iki
protokolü imzaladõlar. Yüzlerce yõldan bu yana
iki halkõn ilişkilerini düzenleyen belgelere imza
atõlmasõ, bir savaşõn sonunda değil, taraflarõn
birbirleriyle daha medeni ilişki kurmak isteğinden
kaynaklanõyor.
Türkiye ile Ermenistan arasõndaki sõnõrõn
Avrupa’daki tek kapalõ sõnõr olduğu, uzun
zamandan beri konuşuluyordu. Fakat bu sõnõrõ
açmaya yönelik somut girişimler geçen sene
başladõ. Bu süreci başlatan kişi, gerçekçi ve
pragmatik bir politikacõ olduğunu ispat eden
Ermenistan Devlet Başkanõ Serj Sarkisyan oldu.
Karabağ şartı yok
Anlaşmalar, iki ülke arasõnda diplomatik
ilişkilerin kurulmasõnõ hiçbir ön şarta
bağlamõyor. Bunun dõşõnda, Erivan yönetimi,
Ankara ile ilişkileri normalleştirmenin,
kesinlikle Ermeni soykõrõmõnõn unutulmasõna
göz yummak anlamõna gelmediğini vurguluyor.
Ayrõca Erivan’da, Türkiye ile Ermenistan
arasõndaki ilişkilerin normalleştirilmesinin
Karabağ sorununun çözümüne bağlanmasõnõn
ima edilmesine bile tepki gösteriliyor. Zaten
Türk-Ermeni ilişkilerindeki normalleşmenin
Karabağ şartõna bağlanamayacağõnõ sadece
Ermenistan değil, bölgede çõkarlarõ olan bütün
kilit ülkeler ve uluslararasõ örgütler söylüyor.
Ermeni-Türk ilişkilerinin Karabağ sorununa
bağlanamayacağõnõ artõk Bakû’da kabulleniyor.
Azerbaycan Devlet Başkanõ İlham Aliyev, artõk
sadece Türkiye ile Ermenistan arasõnda
imzalanan protokollerin uygulamaya geçirilmesi
esnasõnda Azerbaycan’õn da çõkarlarõnõn
gözetilmesini ummakla yetiniyor.
Moskova-Erivan işbirliği
Türkiye’nin protokolleri parlamentoya
onaylatmakta gecikmesi veya onaylandõktan
sonra uygulamada aksilikler çõkarmasõ
durumunda Ermenistan, buna denk şekilde
karşõlõk verecek. Serj Serkisyan, bunu net bir
biçimde belirtiyor. Anlaşmalarõn imzalanmasõ,
Ermenistan iç siyasetinde de önemli sonuçlar
doğurabilir. Anlaşmalarõn imzalanmasõna
muhalefet eden Taşnaksütyun’un diğer bazõ
muhalif unsurlarla birleşerek Ermenistan’da
milliyetçi bir muhalefet oluşturmasõ yüksek bir
olasõlõk.
Son olarak Ermenistan, bu anlaşmalarõn
imzalanmasõnõn, Ermenistan’õn dõş politik
tercihlerinde hiçbir değişime neden
olmayacağõnõ ortaya koyuyor. Ermenistan Devlet
Başkanõ Sarkisyan, bu anlaşmanõn
imzalanmasõnõn Ermenistan’õn Rusya ile
ilişkilerinde zayõflamaya yol açmayacağõnõ,
aksine, iki ülke arasõndaki ilişkilerin derinleşerek
devam edeceğini dile getirdi.
Rusçadan çeviren: Deniz Berktay
(Rus Resmi Haber Ajansı RİA Novosti, 12
Ekim 2009)
Türkiye’nin protokolleri parlamentoya
onaylatmakta gecikmesi veya
onaylandõktan sonra uygulamada aksilikler
çõkarmasõ durumunda Ermenistan, buna
denk şekilde karşõlõk verecek.
Anlaşmalarõn imzalanmasõ, Ermenistan iç
siyasetinde de önemli sonuçlar doğurabilir.
Anlaşmalarõn imzalanmasõna muhalefet
eden Taşnaksütyun’un diğer bazõ muhalif
unsurlarla birleşerek Ermenistan’da
milliyetçi bir muhalefet oluşturmasõ
yüksek bir olasõlõk.
Göçmenler ve eşcinseller
ELEONORA MARTINI
Birçok göçmen, İtalyanlar ve hemşerileri
tarafõndan dõşlanacaklarõ korkusuyla cin-
sel tercihini gizlemeyi tercih ediyor. Geçen
hafta sonu eşcinselleri hedef alan ayrõmcõlõ-
ğõn protesto edildiği gösteride onlar yoktu.
Yarõn (cumartesi) Roma’da õrkçõlõğa karşõ
düzenlenecek gösteride de görmeyeceğiz on-
larõ. Oturma izinleri olsa da, hepsi kaçak
muamelesi görüyor, dõşlanmõşlar ordusu için-
de dõşlananlarõ temsil ediyorlar. Irkçõlõğõn,
dõşlama siyasetinin hedefindeler sürekli. Üs-
telik çoğu zaman aynõ kaderi paylaştõklarõ
hemşerilerinden de korkuyorlar.
Gerçek kimliklerinin gün õşõğõna çõkacağõ
kaygõsõyla yaşõyorlar. Bu nedenle
hangi kültür ve ulustan olursa olsun,
tüm faşistlerden kaçõyorlar. Bu kişi-
ler göçmen escinseller ve transsek-
süeller. Çoğu eşcinsel olduklarõ ge-
rekçesiyle geldikleri ülkelerde hapse
girme tehlikesi ile karşõ karşõyalar.
Özellikle Müslüman ülkelerden ge-
lenler. Siyasi sõğõnmacõ statüsü elde
etmek konusunda ciddi güçlüklerle
boğuşuyorlar. Kimliklerini ifade et-
meleri, onlar açõsõndan başlõ başõna bir teh-
like. Kim olduklarõnõ açõkladõklarõnda ya
geldikleri ulusun onurunu lekeledikleri ge-
rekçesiyle İtalya’da yaşayan hemşerilerinin
şiddetine hedef oluyorlar ya da sõnõr dõşõ
edilme durumunda ülkelerine geri gönde-
rildiklerinde tutuklanarak cezaevine giri-
yorlar.
İran, Pakistan, Fas, Ürdün, Senegal gibi ka-
dõnlarõn ve eşcinsellerin haklarõnõ yok sayan
köktendinci İslamõn etkili olduğu ülkelerden
geliyorlar. Ama erkek egemen kültürün bas-
kõn geldiği Latin Amerika ülkeleri ya da eş-
cinsel fobisinin tõrmandõğõ Doğu Avrupa ül-
kelerinden gelenlere de rastlanõyor. Ancak
şimdi İtalya’da da eşcinselleri hedef alan ay-
rõmcõlõğõn hõzla tõrmanõşa geçtiğini vurgula-
mak gerek. Onlara rastgelmek ve ayaküstü
sohbet etmek neredeyse olanaksõz. İkinci ku-
şak genç göçmen eşcinseller de kimliklerinin
ortaya çõkmasõndan endişe duyuyor. Roma’da
Dhuumcatu Derneği’ne başkanlõk eden, 17
yõldõr İtalya’da yaşayan Bengalli Bachu,
“Bangladeşliler arasında eşcinsellerin sözü
bile edilmiyor, ikinci kuşak Bengalli genç-
ler arasında konuşulmuyor onlar hakkın-
da” diyor. Bachu, ülkesi Bangladeş’de eşcin-
sellerin gölge bir nüfus olduğunu vurgulaya-
rak “Bizim kültürümüz ve toplum, merke-
ze aileyi ve şeriatı yerleştiriyor. Bu yapı
içinde eşcinsel bir çocuğun büyüyebileceği
kabul edilmiyor” diye anlatõyor.
Baskı görüyorlar
İtalya’da eşcinseller derneği Arcigay’in
avukatlarõndan Daniele Scoppello’nun
özellikle İranlõ eşcinseller hakkõnda anlata-
cağõ çok öykü var. Scoppello, çok sayõda
İranlõ eşcinselin sõğõnma hakkõ istemek için
İtalya’ya geldiğini, eşcinselliği ifade etme-
nin bütünüyle yasak olduğu İran’da çok sa-
yõda eşcinselin gerçek cinsel kimliklerini
korumak adõna büyük baskõ gördüklerine
dikkat çekiyor.
Muhammed ve Mario ise Il Manifes-
to’nun söyleşi talebini kabul ediyorlar. Her
ikisi de 35 yaş civarõnda ve Floransa’da ya-
şõyor. Muhammed, Mario’yu 2006 İtal-
ya’dan sõnõr dõşõ edilmeden hemen önce ta-
nõyor. Sõnõr dõşõ edildikten sonra ülkesi
Fas’a geri dönüyor ve iki yõl orada yaşõyor.
Ardõndan İtalya’daki yeni göçmen yasasõ
uyarõnca İtalya’ya yeniden giriş yapõyor.
Mario, Faslõ arkadaşõnõn İtalya’da bir yõl
boyunca bir kibrit kutusuna hapsedilen si-
nek gibi yaşadõğõnõ anlatõyor. Avukatlarõ
aracõlõğõyla Muhammed’in sorununa çö-
züm ararken en son çareyi ailesinden Mu-
hammed’i ev işlerine yardõmcõ olacak per-
sonel olarak kabul etmelerinde buluyor.
Eşcinsel olduğu gerekçesiyle ülkesinde so-
ruşturmaya uğrayan bir Fas vatandaşõnõn
İtalya’da sõğõnma hakkõ istemesi pek kolay
değil; Fas ceza yasasõnõn 489. maddesi eş-
cinseller hakkõnda 6 aydan 3 yõla kadar ha-
pis ve yüksek miktarda para cezasõ öngörü-
yor. İtalya’yõ köprü olarak kullanõp Fransa
ve İngiltere gibi ülkelere ulaşmak da sanõl-
dõğõ kadar kolay değil.
Sõğõnma hakkõ elde ettiğinde ise bir daha
ülkesi Fas’a giriş yapabilmesi olanaksõz.
Oysa Muhammed, hem Fas’a hem büyüdü-
ğü kültüre ve ailesine bağlõ, inançlõ bir
Müslüman. Buna karşõn kendisi gibi İtal-
ya’da yaşayan erkek kardeşlerinin cinsel
kimliğini keşfetmelerinden çok ürküyor.
Daha geçen günlerde onun cinsel tercihin-
den haberdar olan Faslõ hemşerileri birlikte
paylaştõklarõ evden kapõ dõşarõ ettiler Mu-
hammed’i. “Marakeş’in seks turizminde
hoşgörülü dünya başkentlerinden biri
olmasına karşın Faslı eşcinsel çiftler po-
lisin baskısı ile yüz yüze kalıyor. Kadın
eşcinseller açısından durum daha da güç
Fas’ta” diye anlatõyor Mario. Şimdiye ka-
dar hiçbir kadõnla ilişki kurmadõğõnõ anla-
tan Faslõ Muhammed, ailesini mutlu
etmek adõna evlenerek çocuk yapabile-
ceğini itiraf etmekten çekinmiyor.
Cinsel açõdan farklõ bir tercih
yapmasõnõn Kuran’da günah sayõldõğõ-
nõ gördüğü için eninde sonunda gerçek
kimliğine karşõ gelerek evleneceğini
söylüyor. Kuran’õ temel aldõğõnda
Müslüman kadõnlarõn başörtüsü taşõ-
malarõ gerektiğine de benzer bir man-
tõkla inanõyor.
‘İtalya’da da korunmasızız’
“Muhammed İtalya’da camiye gitse ve
imama eşcinsel olduğunu söylese eninde
sonunda imamın gözünde Tanrı’nın oğ-
lu değil mi” diye soran gazeteciye Ma-
rio’nun yanõtõ şöyle: “Muhammed’i bir
köşede tekme tokat döverler. Onlar için
tek gerçek, şeriat. İslamı yorumlamak
gibi bir dertleri yok ki. İtalyan siyaseti
umurlarında değil.” Oysa Muhammed’in
güvensizliği bir tek geldiği Fas kültürün-
den kaynaklanmõyor. “Ben gerçek cinsel
kimliğimi Fas bir yana, İtalya’da da söy-
leyemiyorum, Belki Hollanda, Amerika
ve Almanya’da kimliğimi özgürce açık-
layabilirim. Çünkü bu ülkelerde eşcin-
sellerin haklarını güvence altına alan ya-
salar mevcut. İtalya’da hiç kimse koru-
muyor eşcinselleri. Bu bir yana, gitgide
tırmanan ırkçılık tehdidi ve kafaları ka-
zılı faşistlerin saldırılarına karşı da dik-
katli olmak zorundayız.”
İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal
(Il Manifesto, 15 Ekim 2009)
Irkçõlõğõn, dõşlama siyasetinin hedefindeler
sürekli. Üstelik çoğu zaman aynõ kaderi
paylaştõlarõ hemşerilerinden de korkuyorlar.
Gerçek kimliklerinin gün õşõğõna çõkacağõ
kaygõsõyla yaşõyorlar. Bu nedenle hangi
kültür ve ulustan olursa olsun, tüm
faşistlerden kaçõyorlar.
23 EKİM 2009 CUMA
24.00 Sabancı Kültür Merkezi önünden hareket.
24 EKİM 2009 CUMARTESİ
Kilitbahir Kalesi – Seyit Onbaşı Anıtı – Havuzlar Şehitliği
Saygı Yeri Şehitliği gezisi.
Mehmetcik Anıtı gezisi.
Fransız Mezarlığı – İngiliz Mezarlığı
Yahya Çavuş Şehitliği gezisi.
Seddülbahir gezisi.
Otellere yerleşim. (Truva Otel)
PANEL
KONU: 86. Yılında Cumhuriyetimizin karşılaştığı tehlikeler.
YÖNETMEN: Turgut ÜNLÜ (Marmara Bölgesi ADD sorumlusu.)
EKONOMİ: Doç. Dr. Melih BAŞ (Ulusal Kanal program yapımcısı.)
HUKUK: Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL (G.S. Üni. Öğr. görevlisi.)
DİL: Yrd. Doç. Dr. Necmi AKYALÇIN (18 Mart Üni. Öğr. görvlisi)
Akşamyemeği (Ç. kale’ye gelen tüm CUMOK’lar bir arada)
25 EKİM 2009 PAZAR
Askeri Müze gezisi.
Kabatepe Tanıtım Merkezini gezme.
57. Alay Şehitliği – Conkbayırı – Kemal Yeri gezisi.
NOT: Fiyat kişi başõna 95. -TL’dir. Fiyata Çanakkele’ye gidiş-dönüş ücreti,
otelde konaklama (kahvaltõ ve akşam yemeği) rehberlik, müze ve ören yerleri ücretleri
dahildir. Bilgi ve yer ayırtma için: 0 533 765 52 67 - 0 555 839 06 40
İZMİR CUMOK ÇANAKKALE’YE ÇAĞIRIYOR
izmircumok gmail.com
24 EKİM 2009 CUMARTESİ SAAT: 16.00
PANEL
86. Yılında Cumhuriyetimizin Karşılaştığı Tehlikeler
YÖNETMEN: Turgut ÜNLÜ
(ADD Marmara Bölge Sorumlusu.)
EKONOMİ: Doç. Dr. Melih BAŞ
(Ulusal Kanal Geçim ve Tutum programõ yapõmcõsõ)
HUKUK: Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL
(G.Saray Üniversitesi Öğr. Üyesi)
DİL: Yrd. Doç. Dr. Necmi AKYALÇIN
(18 Mart Üniversitesi Öğr.Üyesi)
Tarih: 24 EKİM 2009 CUMARTESİ SAAT : 16.00
Yer: ÇANAKKALE BELEDİYE SOSYAL TESİSLERİ NİKÂH SALONU
İletişim : 0532 721 26 34 – 0532 212 75 49
İSTANBUL VE İZMİR CUMOK’UN KATILIMIYLA
ÇANAKKALE CUMOK ve ADD ÇAĞRISI
www.dardanelcumok.org
ÇANAKKALE ŞEHİTLİK ZİYARETİ 24 – 25 Ekim 2009
23 EKİM 2009 CUMA
– 23.55 Kadõköy Haldun Taner Tiyatrosu önünden hareket.
24 EKİM 2009 CUMARTESİ
– 06.30 Eceabat’a varõş ve kahvaltõ.
– 07.30 Şehitlik gezisine başlama. (Profesyonel Rehber eşliğinde)
– 14.00 Gemi ile Çanakkale’ye geçiş.
– 16.00 PANEL (Çanakkale Belediye Sosyal Tesisleri’nde)
86. Yılında Cumhuriyetimizin Karşılaştığı Tehlikeler
YÖNETMEN : Turgut ÜNLÜ
EKONOMİ : Doç. Dr. Melih BAŞ
HUKUK : Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL
DİL : Yrd. Doç. Dr. Necmi AKYALÇIN
– 18.00 Serbest zaman
– 19.30 Akşam yemeği (Çanakkale’ye gelen tüm CUMOK’lar bir arada)
– 22.30 Truva Otel’inde konaklama.
25 EKİM 2009 PAZAR
– 09.00 Askeri Müze gezisi.
– 11.00 Gemi ile Eceabat’a geçiş.
– 12.00 Kabatepe Tanõtõm Merkezi ve Şehitlikler gezisi.
– 15.30 İstanbul’a hareket.
– 18.30 Tekirdağ molasõ
– 19.30 İstanbul’a hareket.
– 22.30 Kadõköy’e varõş.
İLETİŞİM : 0537 871 82 34 – 0533 438 50 22
LÜTFEN YER AYIRTINIZ.
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
www.cumok.org