Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
25 OCAK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Y
azar, şair, senarist, eleş-
tirmen Mehmet Arif
Onat Kutlar 25 Ocak
1936’da Alanya’da doğdu. Gazi-
antep Lisesi’nden mezun olduktan
sonra İÜ Hukuk Fakültesi ve Paris
Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde
öğrenim gördü.
1965’te evlendiği Sevil Akdo-
ğan’dan iki oğlu olan Kutlar, ede-
biyattaki özgün yerini 1980 Türk
Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kaza-
nan “İshak” adlõ kitabõyla aldõ.
Kutlar’a Sinematek’teki çalõşmala-
rõndan dolayõ 1975’te Polonya
Kültür Nişanõ, 1994’te de Fran-
sa’dan Chevalier de l’ordre des
Arts et des Lettres nişanõ verildi.
EVLİLİK YILDÖNÜMÜ
Filiz Kutlar ile evli olan Onat
Kutlar, İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfõ’nõn yönetim kurulu üyesi ve
Cumhuriyet gazetesi yazarõydõ.
30 Aralõk 1994 günü eşi Filiz
Kutlar ile evlilik yõldönümünü
kutlamak ve dostlarõyla buluşmak
üzere, saat 18.30’da The Marmara
Oteli’nin giriş katõndaki Opera
Pastanesi’ne (Cafe Marmara) gi-
den Onat Kutlar, 15 dakika sonra,
bir paltonun cebine bõrakõlan bom-
banõn patlamasõ sonucu ağõr yara-
landõ, arkeolog Yasemin Cebeno-
yan yaşamõnõ yitirdi. Kutlar, has-
tanede sürdürdüğü yaşam mücade-
lesinde, 11 Ocak sabahõ, saat
09.02’de yenik düştü.
ÖRNEK DÜŞÜNCE ADAMI
Onat Kutlar’õn ölümü, kamuo-
yunda derin bir üzüntü yarattõ. Çe-
şitli kişi kurum ve kuruluşlar tele-
fon, faks ya da yayõmladõklarõ me-
sajlarla “başsağlığı” dilediler.
Tepkilerde, sanat, özgürlük ve ba-
rõş tutkunu Onat Kutlar’õn “daha
güzel bir dünya için” yaşamõ bo-
yunca ortaya koyduğu mücadele-
nin yanõ sõra düşünceleri ve geride
bõraktõğõ eserlerin kendisini ölüm-
süzleştirdiği vurgulanarak Türki-
ye’nin Kutlar’õn ölümüyle “örnek
bir düşünce adamını” kaybettiği
görüşü dile getirildi.
ÖFKENLE ÇOĞALACAĞIZ
12 Ocak tarihli Cumhuriyet ga-
zetesi “Öfkenle çoğalacağız”
manşetiyle çõktõ. Gazetenin birinci
sayfasõ, tümüyle Onat Kutlar’a ay-
rõldõ. “Acımız ve Yolumuz” baş-
lõklõ başyazõda şu görüşlere yer ve-
rildi: “… Gerçekte bu kanlı cina-
yetlerin hedefinin Cumhuriyet
gazetesinin kimliğiyle sınırlan-
madığını herkes biliyor. Hedef,
laik Türkiye Cumhuriyeti’dir,
Atatürk’ün aydınlanma devri-
midir; ama devlet, hükümet, si-
yasal iktidar, elini kolunu bağla-
mış, çaresizlik içinde oturuyor:
Hiçbir şey yapamıyor, ne cina-
yetleri aydınlatabiliyor ne de ye-
ni cinayetlerin işlenmesini engel-
leyebiliyor. Sevgili Onat Kut-
lar’ın acı ölümü karşısında,
dünden bugüne olan-bitenleri
düşündükçe karamsar olmamak
elde değil!... Ne var ki biz yolu-
muzda yürüyeceğiz. Onat Kut-
lar’ın kişiliğinde simgelenen ay-
dınlık, özgürlük, çağdaşlık, gü-
zellik, sanat kavramlarını ülkece
özümsemenin ne kadar güç ol-
duğunu, tarihsel bilinci olanlar
bilirler. Uygarlığın ne kadar pa-
halı olduğu, insanlık tarihinin
sayfalarında yazılıdır. Eğer
Uğur’lara, Onat’lara layık ol-
mak istiyorsak, bu yoldaki uzun
yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.
Zaten bir başka yol, insanlıkta
şimdiye dek keşfedilmemiştir.”
İBDA-C ÜSTLENDİ
Kutlar’õn tedaviye alõndõğõ Ame-
rikan Hastanesi’nde omuriliğine
saplanan cam parçalarõ nedeniyle
felç olup ölümle pençeleştiği saat-
lerde gazeteleri arayan bir kişi,
saldõrõyõ İslami Büyükdoğu Akõn-
cõlarõ Cephesi (İBDA-C) örgütü
adõna üstlendi.
İstanbul’da yõlbaşõ öncesi ve yõl-
başõ gecesi terör estirmeye kararlõ
olduğunu medya kuruluşlarõna
yaptõklarõ duyurularla bildiren İB-
DA-C adlõ aşõrõ İslamcõ örgüt, ya-
yõn organõ olan Taraf dergisinin
30. sayõsõnda yõlbaşõ etkinlikleri-
nin “günah” olduğunu ve katõlan-
larõn cezalandõrõlacağõnõ duyur-
muş, The Marmara Oteli ile çok
sayõda eğlence merkezinin de bu-
lunduğu bir liste yayõmlayarak bu-
ralara karşõ bombalõ saldõrõlara gi-
rişileceğini belirtmişti. Bu tehdit
dolu yayõnlar, gazeteler ve televiz-
yonlarda da haber olarak yayõm-
landõ. 29 Aralõk gecesi ilk olarak
Taraf dergisindeki listede yer alan
ve Taksim’de bulunan bir biraha-
neye konan ses bombasõ patladõ.
Aynõ akşam İBDA-C örgütünün
militanlarõ üstlendiler. İstanbul
Emniyet Müdürlüğü yetkilileri bu
saldõrõdan sonra “soruşturma sü-
rüyor” açõklamasõnõ yaptõlar.
Yõlbaşõnõn hemen sonrasõnda ise
Taraf dergisinin 31. sayõsõnda sal-
dõrõlar bir “başarı” olarak gösteri-
lirken, yapõlan saldõrõlar fotoğraf-
larõyla birlikte yayõmlanarak “ce-
zalandırdık” dendi.
NE KANIT, NE TANIK VAR
İstanbul Emniyet Müdürlüğü
yetkilileri, her zaman olduğu gibi
saldõrõnõn faillerinin yakalanmasõ
için olayla ilgili başlatõlan soruş-
turmanõn hassasiyetle sürdürüldü-
ğünü bildirdiler. Yetkililer daha
sonra, olayõn İBDA-C tarafõndan
gerçekleştirildiği konusunda ne
kesin bir kanõtõn ne de görgü tanõ-
ğõnõn olduğunu, PKK olasõlõğõ
üzerinde durduklarõnõ açõkladõlar.
Onat Kutlar, 14 Ocak günü göz-
yaşlarõ ve alkõşlarla toprağa veril-
di. Kutlar’õn cenazesinin kaldõrõl-
dõğõ sõrada Başbakan Tansu Çil-
ler’in İstanbul’da, İstanbul Emni-
yet Müdürü Necdet Menzir’e
“başarılarından ötürü” plaket
vermesi tepkilere yol açtõ.
TEHDİTLER SÜRDÜ
Taraf dergisinde 1995’i “savaş
yılı” ilan eden İBDA-C adlõ örgüt,
olaydan birkaç gün sonra Cumhu-
riyet gazetesine ve aydõnlara yöne-
lik tehditlerini sürdürdü.
Kutlar’õn tedavi gördüğü hasta-
neye hiçbir güvenlik engeliyle kar-
şõlaşmadan girme cesaretini göste-
ren İBDA-C militanlarõ, Taraf der-
gisi aracõlõğõyla Kutlar’õ ziyarete
gidenlerin isimlerini yayõmlayõp
ölümle tehdit ettiler. Yazõda, saldõ-
rõnõn ardõndan Onat Kutlar’õn kal-
dõrõldõğõ Amerikan Hastanesi’ne
giren iki kişinin, Fatih’in Çarşam-
ba semtinden “Mahmut Efendi
hazretlerinin halifelerinden Ke-
mal Efendi” ile “cemaatin bir is-
tasyon şefi” olduğu bildirildi ve
“ölüm fermanı”nõn, “istasyon şe-
fi”nin ihbarõ üzerine alõndõğõ açõk-
landõ. Kanal D, 30 Aralõk 1994’te
Amerikan Hastanesi’ne gelen “is-
tasyon şefi”ni görüntüledi.
PKK Mİ, İBDA-C Mİ?
Kutlar’õn öldüğü bombalama ey-
lemini üstlenen şeriatçõ terör örgü-
tü İBDA-C, yayõn organõ Taraf
dergisinde The Marmara Oteli’ne
bomba koyduklarõnõ açõkladõğõ
halde polis üzerine gitmedi ve
PKK’ye yönelik olarak düzenle-
nen bir operasyonda yakalanan 20
kişinin Kutlar’õn ölümüne neden
olan bombalama olayõnõ gerçek-
leştirdiğini belirtti. Olay, PKK’nin
bazõ eylemleriyle birleştirildi.
Yargõlama aşamasõnda savcõlõ-
ğõn verdiği mütalaada, sanõklardan
Deniz Demir, Hicran Kaya, Ab-
dülcelil Kaçmaz ve Hasan Kızıl-
kaya’nõn ölüm cezasõna çarptõrõl-
masõ istendi.
Çok sayõda bombalama eylemini
terör örgütü PKK adõna gerçekleş-
tirdikleri iddiasõyla yargõlanan 20
sanõktan 4’ü, 2003 yõlõnda müeb-
bet hapis cezasõna çarptõrõldõ. Sa-
nõklardan 2’sinin beraatõnõ karar-
laştõran mahkeme, 12 sanõğõn ce-
zalarõnõ ise erteledi.
S Ü R E C E K
- Olaydan sonra neler yaşadınız?
ÖZGE MUMCU - Gidenin yerini
hiçbir şey alamaz. Aile olarak çok bü-
yük bir kayõp yaşadõk. Ama özellikle
de cenazeden sonra, babamõn kaybõ-
nõn sadece bizim kaybõmõz olmadõğõnõ,
herkesin bu acõyõ öyle ya da böyle bir
şekliyle paylaştõğõnõ anladõm. Bir kar-
gaşa yaşadõğõmõz kesin. Üstesinden
gelmek kolay olmadõ, o her zamanki
yemek masasõndan bir tabağõn gitme-
si, gece yarõlarõna kadar yazõ dizileri
üzerinde çalõşõrken çõkan o printerõn
sesini duyamamak çok çok zor oldu.
Yalnõz büyük ailemiz ve aile dostlarõ-
mõz her zaman yanõmõzda
oldu. Vakõf kurulurken de,
mezuniyet törenlerimizde
de, tatillerde de. O dönem
gittiğim okulun öğretmen-
leri ve yetkilileri de çok
anlayõşlõ davrandõlar. O
nedenle yaşadõğõm her şe-
ye rağmen yine de şanslõ
olduğumu düşünüyorum.
Ve bu soyadõnõ taşõmanõn
da bir şans olduğunu dü-
şünüyorum. Yaşam yolun-
da çok göz önünde ve de-
vamlõ eleştirilmeye yol
açsa da, iyi ki Mum-
cu’yum diyorum.
TARİH DERSİ GİBİ
- Mumcu’nun bu kadar sevilmesi-
nin nedeni sizce nedir?
MUMCU - Gündem bugünü anla-
tõr; yarõn bir başka konu alõr götürür
bugün olanlarõ ve biz daha geçmiş gü-
nü anlamadan yeni gündeki olayõ tar-
tõşmaya başlarõz. 1990’lardaki Kürt
sorununu inceleyen babam birkaç
adõm geçmişe gitti ve “Kürt-İslam
Ayaklanması”nõn 1919-1925 yõllarõn-
daki belgelerini çõkardõ; bu belgeler-
de bugünü etkileyen öğe neydi onu
araştõrdõ. 27 Mayõs 1960 tartõşõlõrken,
o dönemi anlatan mektuplarõn peşin-
den gitti mesela “İnkılap Mektupla-
rı”ydõ bu kitap ve bir dönemin nasõl
yaşandõğõnõ ortaya koyuyordu.
1968’de Meclis’e giren ve toplum üze-
rinden önemli bir gücü bulunan
TİP’teki bölünmenin nasõl olduğunu
hâlâ bu insanlar hayattayken araştõr-
dõ. “Aybar ile Söyleşi” ile “Bir Uzun
Yürüyüş” bu şekilde ortaya çõktõ.
1980’lerin bir projesi olan “yeşil ku-
şak” ile 12 Eylül sonrasõnda devletin
şeklinde yaşanan tartõşmalarõ kurca-
ladõ ve derin bir araştõrma olan “Ra-
bıta” ile “Tarikat-Ticaret-Siyaset”
çõktõ ortaya. Baktõ olmadõ, bu libera-
lizm tartõşmalarõnda çok ciddi görü-
nüyor o zaman da “Liberal Çiftlik”i
yazdõ; belki gülerken anlaşõlõr diye.
1982 yõlõnda yazdõğõ “Terörsüz Öz-
gürlük” kitabõna Nadir Nadi’nin yaz-
dõğõ önsöz özetler belki de meramõmõ:
“Sağlam hukuk bilgisi, temelli hu-
kuk kültürü, ödün vermez cesareti,
yorulmak bilmez çalışkanlığı ile
Uğur Mumcu, her gün Türk toplu-
munun aksayan yanlarından birini
ele almakta, böylece sorumlu yöneti-
cileri uyarmaya gayret etmektedir.
Yazılarında ele aldığı kişilere karşı
Uğur’un hiçbir kişisel hesabı yoktur.
Onlara toplumsal sorunlarımızın bir
pürüzü diye bakar. Güçlü belgelere
dayanmaksızın, kimseye
ima yoluyla da olsa sa-
taşmaz. Bir konuyu ay-
dınlatmak, kanayan bir
yaraya parmak basmak
için kimi zaman günler-
ce belge peşinde koştu-
ğu, dosyalar arasında
gece yarısına kadar ça-
lıştığı olur… Keskin ba-
kışlı bir gözlemci, belge-
sel bir eleştiricidir o.
Güçlü hukuk mantığını
çok kez ince bir mizah
çizgisi ile çerçevelediği
için yazıları ne denli
ağır olsa da okura fe-
rahlık verir… Uğur
Mumcu’nun yazıları bugün güncel-
dir. Bunlar, yarınki kuşaklar hesabı-
na, kuşkusuz ibret alınması gereken
bir tarih dersi yerine geçecektir.”
TÜRKİYE’NİN DRAMI
- Sizce neden öldürüldü?
MUMCU - Babamõn her kesimden
çok seveni olduğunu biliyorum. Ve bu
olayõn ailemizin değil, Türkiye’nin bir
dramõ olduğu da ortada. Bir ülkede
kõrk yõl boyunca cinayetler işleniyor
ve bu cinayetler her kesimden aydõna,
hukuk adamlarõna, gazetecilere, pro-
fesörlere yönelmişse ve şu anda bir
yönetim aracõ olan siyasetin hali orta-
daysa bunu sorgulamak, bu insanlarõn
neden öldüğünü gerçekten iyi bilmek
gerekiyor. Bana neden öldürüldüğünü
sorarsanõz; Türkiye’nin karanlõk kuy-
tularda saklanmõş gizemli ve çirkin
gerçeklerini, ceplerini birbirine bitiş-
tiren adamlarõn kirli ilişkilerini ortaya
çõkardõğõ, bütün bu gerçekleri belge
ve bulgularla ortaya koyarken sarsõl-
maz bir teorik temele dayandõrdõğõ
içindir. Yaşamõnõn son döneminde,
Kürt sorununu incelerken yaklaştõğõ
belgeler ve ortaya dökülebilecekler
bir kesimin canõnõ çok kötü yakacaktõ;
onun yerine ailemizin ve tüm Türki-
ye’nin canõnõ yaktõlar.
Türkiye’nin
canõnõyaktõlar
Uğur Mumcu’nun kõzõ Özge Mumcu:
‘Türkiye’ye çok büyük bir değerin kaybettirildiğini düşü-
nüyorum’ diyen Özge Mumcu, “Bugün, geriye baktı-
ğınız zaman olayı nasıl değerlendiriyorsunuz” soru-
sunu şöyle yanõtlõyor: “Objektif olarak yaklaşmam elbette zor; an-
cak onun gibi, bulgu ve belgelerle gerçeği ortaya çıkarıp ve ortaya
çıkan gerçeklerle teorik çerçeveyi bu kadar kararında harmanlayan
bir araştırmacı gazetecinin daha çıkabileceğini sanmıyorum. Günü-
müzde, birkaç bilgi kırıntısıyla yorum yapan ve daha da kötüsü bu
bilgi kırıntılarını kendi siyasi görüşüne göre eğip büken çok gazete-
ci var. Babamın dediği gibi, ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak’
daha da yaygınlaştı, hatta bir üslup oldu.
Uğur Mumcu, Türkiye için çok büyük bir kayıptır. Ancak yılların
ardından -hamasi sözlere ve unutkanlığa sığınmak yerine- nasıl bir
yöntemle gazetecilik yaptığı ve Türkiye’de neleri aydınlattığına bak-
mak gerekir. O zaman bir olan kayıp; binlerce kazanca ulaşır.”
Bir kayõp binlerce kazanç
BİTTİ
Korkunç oyun
Kutlar,kutlamaiçingittiğiTheMarmaraOteli’ndebirpaltonuncebinebõrakõlan
bombanõn patlamasõyla ağõr yaralandõ ve 12 gün sonra yaşam savaşõnõ kaybetti
Onat Kutlar, olaydan bir
süre önce kaleme aldõğõ
“Herkesin Kaybettiği Tek Oyun”
başlõklõ yazõsõnda terör konusunu
ele alõyor ve şunlarõ söylüyordu:
“…Terörün anlamõ ve kapsamõ,
onu kullanana göre değişmez.
Giyotinin bõçağõ, kutsal kralõ,
vatansever ve bozulmaz
Robespierre’i, hayalci ozan
Chenier’yi, serseri San
Culotte’lardan birini ya da hain
İsviçreliyi aynõ umursamazlõkla
keser.
Tõpkõ Güneydoğu Anadolu’da
şiddetin gencecik askerleri,
küçük çocuklarõ ve Kürt
gençlerini aynõ umursamazlõkla
yok ettiği gibi.
Hiçbir şiddette kazanan
yoktur. Herkesin birden
kaybettiği tek oyundur terör.
Korkunç bir oyundur.
Andre Chenier’nin
öldürülmesi ile ilgili söylenceler
vardõr. Bunlardan birine göre
ünlü şair kafasõnõ demirin
aralõğõna koymadan önce
bağõrmõş: ‘Bu kafada bir şeyler
vardõ!..’
Evet. Her öldürülenle bir
evren yok edilir.
Hiçbir kutsal amaç, hiçbir
ideoloji, hiçbir hak, hiçbir öfke,
hiçbir yetki doğrulamaz
öldürmeyi.
Kralõn ve soylularõn gaddar
köpekleri kadar, halkõn
temsilcileri, dağlõlar da
düşünmelidirler bunu.
Günlerdir çõkõp İstanbul’un
sessiz ve eski sokaklarõnda
dolaşmak istiyorum.
Hava ağõr ağõr serinliyor.
Eylül geliyor. İyi güz günleri.
Barõş… Ama çõkamõyorum.
Nereye yürüsem ayağõma kan
bulaşõyor.
Terör içindeyim.”
‘Terör
içindeyim’
26Şubat 2003 ta-
rihli kararõn ge-
rekçesinde Mesut Ün-
sal’õn isteği üzerine sanõk
Deniz Demir ve Gülşen
Özdemir’in The Marma-
ra Oteli’ne “Türk turiz-
mini baltalamak için
bomba koymayõ karar-
laştõrdõklarõ” belirtildi.
Hamit Şen’in evinde ya-
põldõğõ belirtilen bombayõ
Gülşen Özdemir’in paltosuna koyup otele getirdiği
ve Deniz Demir’in önceden gelip kafeye oturduğu
anlatõlan kararda, Özdemir’in daha sonra paltosu-
nu vestiyerin yanõndaki portmantoya astõğõ ve bir-
likte otelden ayrõldõklarõ kaydedildi.
2004 yõlõnda Yargõtay, Onat Kutlar ile Yasemin
Cebenoyan’õn yaşamlarõnõ yitirmelerine neden
olan bombalõ saldõrõnõn da aralarõnda bulunduğu
çok sayõda eylemi terör ör-
gütü PKK/Kongra Gel adõ-
na gerçekleştirdikleri id-
diasõyla yargõlanan 20 sa-
nõk hakkõnda verilen kararõ
bozdu.
Dava 25 Nisan 2007’de
sonuçlandõ. İstanbul 11.
Ağõr Ceza Mahkemesi, ilk
yargõlanmada ömür boyu
hapis cezasõna mahkûm
edilen sanõklardan Deniz
Demir’i Pişmanlõk Yasasõ uyarõnca 16 yõl, Hicran
Kaçmaz’õ ömür boyu hapis cezasõna mahkûm etti.
Hicran Kaçmaz, kararla birlikte tahliye edildi. Da-
vanõn tek tutuklu sanõğõ Abdülcelil Kaçmaz’õ ömür
boyu hapis cezasõna mahkûm eden mahkeme, Ha-
san Ergül’e de 6 yõl 3 ay hapis cezasõ verdi. Yargõ-
tay’õn bozma kararõna karşõ görüşü sorulmayan
Hasan Kõzõlkaya’nõn dosyasõ ise ayrõldõ.
‘AMAÇ TURİZMİ BALTALAMAK’
Denemeleri,
çevirileri, şiirleri
ve senaryoları-
nın yanı sıra,
dergi ve gazete
yazıları da olan
Onat Kutlar,
1981-1992 yılları
arasında “Peralı
Bir Aşk İçin Di-
van”, “Yeter ki
Kararmasın”,
“Sinema Bir
Şenliktir”, “Unu-
tulmuş Kent”,
“Bahar İsyancı-
dır” adlı kitapla-
rını yayımladı.