23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 25 OCAK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Y azar, şair, senarist, eleş- tirmen Mehmet Arif Onat Kutlar 25 Ocak 1936’da Alanya’da doğdu. Gazi- antep Lisesi’nden mezun olduktan sonra İÜ Hukuk Fakültesi ve Paris Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde öğrenim gördü. 1965’te evlendiği Sevil Akdo- ğan’dan iki oğlu olan Kutlar, ede- biyattaki özgün yerini 1980 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kaza- nan “İshak” adlõ kitabõyla aldõ. Kutlar’a Sinematek’teki çalõşmala- rõndan dolayõ 1975’te Polonya Kültür Nişanõ, 1994’te de Fran- sa’dan Chevalier de l’ordre des Arts et des Lettres nişanõ verildi. EVLİLİK YILDÖNÜMÜ Filiz Kutlar ile evli olan Onat Kutlar, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfõ’nõn yönetim kurulu üyesi ve Cumhuriyet gazetesi yazarõydõ. 30 Aralõk 1994 günü eşi Filiz Kutlar ile evlilik yõldönümünü kutlamak ve dostlarõyla buluşmak üzere, saat 18.30’da The Marmara Oteli’nin giriş katõndaki Opera Pastanesi’ne (Cafe Marmara) gi- den Onat Kutlar, 15 dakika sonra, bir paltonun cebine bõrakõlan bom- banõn patlamasõ sonucu ağõr yara- landõ, arkeolog Yasemin Cebeno- yan yaşamõnõ yitirdi. Kutlar, has- tanede sürdürdüğü yaşam mücade- lesinde, 11 Ocak sabahõ, saat 09.02’de yenik düştü. ÖRNEK DÜŞÜNCE ADAMI Onat Kutlar’õn ölümü, kamuo- yunda derin bir üzüntü yarattõ. Çe- şitli kişi kurum ve kuruluşlar tele- fon, faks ya da yayõmladõklarõ me- sajlarla “başsağlığı” dilediler. Tepkilerde, sanat, özgürlük ve ba- rõş tutkunu Onat Kutlar’õn “daha güzel bir dünya için” yaşamõ bo- yunca ortaya koyduğu mücadele- nin yanõ sõra düşünceleri ve geride bõraktõğõ eserlerin kendisini ölüm- süzleştirdiği vurgulanarak Türki- ye’nin Kutlar’õn ölümüyle “örnek bir düşünce adamını” kaybettiği görüşü dile getirildi. ÖFKENLE ÇOĞALACAĞIZ 12 Ocak tarihli Cumhuriyet ga- zetesi “Öfkenle çoğalacağız” manşetiyle çõktõ. Gazetenin birinci sayfasõ, tümüyle Onat Kutlar’a ay- rõldõ. “Acımız ve Yolumuz” baş- lõklõ başyazõda şu görüşlere yer ve- rildi: “… Gerçekte bu kanlı cina- yetlerin hedefinin Cumhuriyet gazetesinin kimliğiyle sınırlan- madığını herkes biliyor. Hedef, laik Türkiye Cumhuriyeti’dir, Atatürk’ün aydınlanma devri- midir; ama devlet, hükümet, si- yasal iktidar, elini kolunu bağla- mış, çaresizlik içinde oturuyor: Hiçbir şey yapamıyor, ne cina- yetleri aydınlatabiliyor ne de ye- ni cinayetlerin işlenmesini engel- leyebiliyor. Sevgili Onat Kut- lar’ın acı ölümü karşısında, dünden bugüne olan-bitenleri düşündükçe karamsar olmamak elde değil!... Ne var ki biz yolu- muzda yürüyeceğiz. Onat Kut- lar’ın kişiliğinde simgelenen ay- dınlık, özgürlük, çağdaşlık, gü- zellik, sanat kavramlarını ülkece özümsemenin ne kadar güç ol- duğunu, tarihsel bilinci olanlar bilirler. Uygarlığın ne kadar pa- halı olduğu, insanlık tarihinin sayfalarında yazılıdır. Eğer Uğur’lara, Onat’lara layık ol- mak istiyorsak, bu yoldaki uzun yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Zaten bir başka yol, insanlıkta şimdiye dek keşfedilmemiştir.” İBDA-C ÜSTLENDİ Kutlar’õn tedaviye alõndõğõ Ame- rikan Hastanesi’nde omuriliğine saplanan cam parçalarõ nedeniyle felç olup ölümle pençeleştiği saat- lerde gazeteleri arayan bir kişi, saldõrõyõ İslami Büyükdoğu Akõn- cõlarõ Cephesi (İBDA-C) örgütü adõna üstlendi. İstanbul’da yõlbaşõ öncesi ve yõl- başõ gecesi terör estirmeye kararlõ olduğunu medya kuruluşlarõna yaptõklarõ duyurularla bildiren İB- DA-C adlõ aşõrõ İslamcõ örgüt, ya- yõn organõ olan Taraf dergisinin 30. sayõsõnda yõlbaşõ etkinlikleri- nin “günah” olduğunu ve katõlan- larõn cezalandõrõlacağõnõ duyur- muş, The Marmara Oteli ile çok sayõda eğlence merkezinin de bu- lunduğu bir liste yayõmlayarak bu- ralara karşõ bombalõ saldõrõlara gi- rişileceğini belirtmişti. Bu tehdit dolu yayõnlar, gazeteler ve televiz- yonlarda da haber olarak yayõm- landõ. 29 Aralõk gecesi ilk olarak Taraf dergisindeki listede yer alan ve Taksim’de bulunan bir biraha- neye konan ses bombasõ patladõ. Aynõ akşam İBDA-C örgütünün militanlarõ üstlendiler. İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri bu saldõrõdan sonra “soruşturma sü- rüyor” açõklamasõnõ yaptõlar. Yõlbaşõnõn hemen sonrasõnda ise Taraf dergisinin 31. sayõsõnda sal- dõrõlar bir “başarı” olarak gösteri- lirken, yapõlan saldõrõlar fotoğraf- larõyla birlikte yayõmlanarak “ce- zalandırdık” dendi. NE KANIT, NE TANIK VAR İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, her zaman olduğu gibi saldõrõnõn faillerinin yakalanmasõ için olayla ilgili başlatõlan soruş- turmanõn hassasiyetle sürdürüldü- ğünü bildirdiler. Yetkililer daha sonra, olayõn İBDA-C tarafõndan gerçekleştirildiği konusunda ne kesin bir kanõtõn ne de görgü tanõ- ğõnõn olduğunu, PKK olasõlõğõ üzerinde durduklarõnõ açõkladõlar. Onat Kutlar, 14 Ocak günü göz- yaşlarõ ve alkõşlarla toprağa veril- di. Kutlar’õn cenazesinin kaldõrõl- dõğõ sõrada Başbakan Tansu Çil- ler’in İstanbul’da, İstanbul Emni- yet Müdürü Necdet Menzir’e “başarılarından ötürü” plaket vermesi tepkilere yol açtõ. TEHDİTLER SÜRDÜ Taraf dergisinde 1995’i “savaş yılı” ilan eden İBDA-C adlõ örgüt, olaydan birkaç gün sonra Cumhu- riyet gazetesine ve aydõnlara yöne- lik tehditlerini sürdürdü. Kutlar’õn tedavi gördüğü hasta- neye hiçbir güvenlik engeliyle kar- şõlaşmadan girme cesaretini göste- ren İBDA-C militanlarõ, Taraf der- gisi aracõlõğõyla Kutlar’õ ziyarete gidenlerin isimlerini yayõmlayõp ölümle tehdit ettiler. Yazõda, saldõ- rõnõn ardõndan Onat Kutlar’õn kal- dõrõldõğõ Amerikan Hastanesi’ne giren iki kişinin, Fatih’in Çarşam- ba semtinden “Mahmut Efendi hazretlerinin halifelerinden Ke- mal Efendi” ile “cemaatin bir is- tasyon şefi” olduğu bildirildi ve “ölüm fermanı”nõn, “istasyon şe- fi”nin ihbarõ üzerine alõndõğõ açõk- landõ. Kanal D, 30 Aralõk 1994’te Amerikan Hastanesi’ne gelen “is- tasyon şefi”ni görüntüledi. PKK Mİ, İBDA-C Mİ? Kutlar’õn öldüğü bombalama ey- lemini üstlenen şeriatçõ terör örgü- tü İBDA-C, yayõn organõ Taraf dergisinde The Marmara Oteli’ne bomba koyduklarõnõ açõkladõğõ halde polis üzerine gitmedi ve PKK’ye yönelik olarak düzenle- nen bir operasyonda yakalanan 20 kişinin Kutlar’õn ölümüne neden olan bombalama olayõnõ gerçek- leştirdiğini belirtti. Olay, PKK’nin bazõ eylemleriyle birleştirildi. Yargõlama aşamasõnda savcõlõ- ğõn verdiği mütalaada, sanõklardan Deniz Demir, Hicran Kaya, Ab- dülcelil Kaçmaz ve Hasan Kızıl- kaya’nõn ölüm cezasõna çarptõrõl- masõ istendi. Çok sayõda bombalama eylemini terör örgütü PKK adõna gerçekleş- tirdikleri iddiasõyla yargõlanan 20 sanõktan 4’ü, 2003 yõlõnda müeb- bet hapis cezasõna çarptõrõldõ. Sa- nõklardan 2’sinin beraatõnõ karar- laştõran mahkeme, 12 sanõğõn ce- zalarõnõ ise erteledi. S Ü R E C E K - Olaydan sonra neler yaşadınız? ÖZGE MUMCU - Gidenin yerini hiçbir şey alamaz. Aile olarak çok bü- yük bir kayõp yaşadõk. Ama özellikle de cenazeden sonra, babamõn kaybõ- nõn sadece bizim kaybõmõz olmadõğõnõ, herkesin bu acõyõ öyle ya da böyle bir şekliyle paylaştõğõnõ anladõm. Bir kar- gaşa yaşadõğõmõz kesin. Üstesinden gelmek kolay olmadõ, o her zamanki yemek masasõndan bir tabağõn gitme- si, gece yarõlarõna kadar yazõ dizileri üzerinde çalõşõrken çõkan o printerõn sesini duyamamak çok çok zor oldu. Yalnõz büyük ailemiz ve aile dostlarõ- mõz her zaman yanõmõzda oldu. Vakõf kurulurken de, mezuniyet törenlerimizde de, tatillerde de. O dönem gittiğim okulun öğretmen- leri ve yetkilileri de çok anlayõşlõ davrandõlar. O nedenle yaşadõğõm her şe- ye rağmen yine de şanslõ olduğumu düşünüyorum. Ve bu soyadõnõ taşõmanõn da bir şans olduğunu dü- şünüyorum. Yaşam yolun- da çok göz önünde ve de- vamlõ eleştirilmeye yol açsa da, iyi ki Mum- cu’yum diyorum. TARİH DERSİ GİBİ - Mumcu’nun bu kadar sevilmesi- nin nedeni sizce nedir? MUMCU - Gündem bugünü anla- tõr; yarõn bir başka konu alõr götürür bugün olanlarõ ve biz daha geçmiş gü- nü anlamadan yeni gündeki olayõ tar- tõşmaya başlarõz. 1990’lardaki Kürt sorununu inceleyen babam birkaç adõm geçmişe gitti ve “Kürt-İslam Ayaklanması”nõn 1919-1925 yõllarõn- daki belgelerini çõkardõ; bu belgeler- de bugünü etkileyen öğe neydi onu araştõrdõ. 27 Mayõs 1960 tartõşõlõrken, o dönemi anlatan mektuplarõn peşin- den gitti mesela “İnkılap Mektupla- rı”ydõ bu kitap ve bir dönemin nasõl yaşandõğõnõ ortaya koyuyordu. 1968’de Meclis’e giren ve toplum üze- rinden önemli bir gücü bulunan TİP’teki bölünmenin nasõl olduğunu hâlâ bu insanlar hayattayken araştõr- dõ. “Aybar ile Söyleşi” ile “Bir Uzun Yürüyüş” bu şekilde ortaya çõktõ. 1980’lerin bir projesi olan “yeşil ku- şak” ile 12 Eylül sonrasõnda devletin şeklinde yaşanan tartõşmalarõ kurca- ladõ ve derin bir araştõrma olan “Ra- bıta” ile “Tarikat-Ticaret-Siyaset” çõktõ ortaya. Baktõ olmadõ, bu libera- lizm tartõşmalarõnda çok ciddi görü- nüyor o zaman da “Liberal Çiftlik”i yazdõ; belki gülerken anlaşõlõr diye. 1982 yõlõnda yazdõğõ “Terörsüz Öz- gürlük” kitabõna Nadir Nadi’nin yaz- dõğõ önsöz özetler belki de meramõmõ: “Sağlam hukuk bilgisi, temelli hu- kuk kültürü, ödün vermez cesareti, yorulmak bilmez çalışkanlığı ile Uğur Mumcu, her gün Türk toplu- munun aksayan yanlarından birini ele almakta, böylece sorumlu yöneti- cileri uyarmaya gayret etmektedir. Yazılarında ele aldığı kişilere karşı Uğur’un hiçbir kişisel hesabı yoktur. Onlara toplumsal sorunlarımızın bir pürüzü diye bakar. Güçlü belgelere dayanmaksızın, kimseye ima yoluyla da olsa sa- taşmaz. Bir konuyu ay- dınlatmak, kanayan bir yaraya parmak basmak için kimi zaman günler- ce belge peşinde koştu- ğu, dosyalar arasında gece yarısına kadar ça- lıştığı olur… Keskin ba- kışlı bir gözlemci, belge- sel bir eleştiricidir o. Güçlü hukuk mantığını çok kez ince bir mizah çizgisi ile çerçevelediği için yazıları ne denli ağır olsa da okura fe- rahlık verir… Uğur Mumcu’nun yazıları bugün güncel- dir. Bunlar, yarınki kuşaklar hesabı- na, kuşkusuz ibret alınması gereken bir tarih dersi yerine geçecektir.” TÜRKİYE’NİN DRAMI - Sizce neden öldürüldü? MUMCU - Babamõn her kesimden çok seveni olduğunu biliyorum. Ve bu olayõn ailemizin değil, Türkiye’nin bir dramõ olduğu da ortada. Bir ülkede kõrk yõl boyunca cinayetler işleniyor ve bu cinayetler her kesimden aydõna, hukuk adamlarõna, gazetecilere, pro- fesörlere yönelmişse ve şu anda bir yönetim aracõ olan siyasetin hali orta- daysa bunu sorgulamak, bu insanlarõn neden öldüğünü gerçekten iyi bilmek gerekiyor. Bana neden öldürüldüğünü sorarsanõz; Türkiye’nin karanlõk kuy- tularda saklanmõş gizemli ve çirkin gerçeklerini, ceplerini birbirine bitiş- tiren adamlarõn kirli ilişkilerini ortaya çõkardõğõ, bütün bu gerçekleri belge ve bulgularla ortaya koyarken sarsõl- maz bir teorik temele dayandõrdõğõ içindir. Yaşamõnõn son döneminde, Kürt sorununu incelerken yaklaştõğõ belgeler ve ortaya dökülebilecekler bir kesimin canõnõ çok kötü yakacaktõ; onun yerine ailemizin ve tüm Türki- ye’nin canõnõ yaktõlar. Türkiye’nin canõnõyaktõlar Uğur Mumcu’nun kõzõ Özge Mumcu: ‘Türkiye’ye çok büyük bir değerin kaybettirildiğini düşü- nüyorum’ diyen Özge Mumcu, “Bugün, geriye baktı- ğınız zaman olayı nasıl değerlendiriyorsunuz” soru- sunu şöyle yanõtlõyor: “Objektif olarak yaklaşmam elbette zor; an- cak onun gibi, bulgu ve belgelerle gerçeği ortaya çıkarıp ve ortaya çıkan gerçeklerle teorik çerçeveyi bu kadar kararında harmanlayan bir araştırmacı gazetecinin daha çıkabileceğini sanmıyorum. Günü- müzde, birkaç bilgi kırıntısıyla yorum yapan ve daha da kötüsü bu bilgi kırıntılarını kendi siyasi görüşüne göre eğip büken çok gazete- ci var. Babamın dediği gibi, ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak’ daha da yaygınlaştı, hatta bir üslup oldu. Uğur Mumcu, Türkiye için çok büyük bir kayıptır. Ancak yılların ardından -hamasi sözlere ve unutkanlığa sığınmak yerine- nasıl bir yöntemle gazetecilik yaptığı ve Türkiye’de neleri aydınlattığına bak- mak gerekir. O zaman bir olan kayıp; binlerce kazanca ulaşır.” Bir kayõp binlerce kazanç BİTTİ Korkunç oyun Kutlar,kutlamaiçingittiğiTheMarmaraOteli’ndebirpaltonuncebinebõrakõlan bombanõn patlamasõyla ağõr yaralandõ ve 12 gün sonra yaşam savaşõnõ kaybetti Onat Kutlar, olaydan bir süre önce kaleme aldõğõ “Herkesin Kaybettiği Tek Oyun” başlõklõ yazõsõnda terör konusunu ele alõyor ve şunlarõ söylüyordu: “…Terörün anlamõ ve kapsamõ, onu kullanana göre değişmez. Giyotinin bõçağõ, kutsal kralõ, vatansever ve bozulmaz Robespierre’i, hayalci ozan Chenier’yi, serseri San Culotte’lardan birini ya da hain İsviçreliyi aynõ umursamazlõkla keser. Tõpkõ Güneydoğu Anadolu’da şiddetin gencecik askerleri, küçük çocuklarõ ve Kürt gençlerini aynõ umursamazlõkla yok ettiği gibi. Hiçbir şiddette kazanan yoktur. Herkesin birden kaybettiği tek oyundur terör. Korkunç bir oyundur. Andre Chenier’nin öldürülmesi ile ilgili söylenceler vardõr. Bunlardan birine göre ünlü şair kafasõnõ demirin aralõğõna koymadan önce bağõrmõş: ‘Bu kafada bir şeyler vardõ!..’ Evet. Her öldürülenle bir evren yok edilir. Hiçbir kutsal amaç, hiçbir ideoloji, hiçbir hak, hiçbir öfke, hiçbir yetki doğrulamaz öldürmeyi. Kralõn ve soylularõn gaddar köpekleri kadar, halkõn temsilcileri, dağlõlar da düşünmelidirler bunu. Günlerdir çõkõp İstanbul’un sessiz ve eski sokaklarõnda dolaşmak istiyorum. Hava ağõr ağõr serinliyor. Eylül geliyor. İyi güz günleri. Barõş… Ama çõkamõyorum. Nereye yürüsem ayağõma kan bulaşõyor. Terör içindeyim.” ‘Terör içindeyim’ 26Şubat 2003 ta- rihli kararõn ge- rekçesinde Mesut Ün- sal’õn isteği üzerine sanõk Deniz Demir ve Gülşen Özdemir’in The Marma- ra Oteli’ne “Türk turiz- mini baltalamak için bomba koymayõ karar- laştõrdõklarõ” belirtildi. Hamit Şen’in evinde ya- põldõğõ belirtilen bombayõ Gülşen Özdemir’in paltosuna koyup otele getirdiği ve Deniz Demir’in önceden gelip kafeye oturduğu anlatõlan kararda, Özdemir’in daha sonra paltosu- nu vestiyerin yanõndaki portmantoya astõğõ ve bir- likte otelden ayrõldõklarõ kaydedildi. 2004 yõlõnda Yargõtay, Onat Kutlar ile Yasemin Cebenoyan’õn yaşamlarõnõ yitirmelerine neden olan bombalõ saldõrõnõn da aralarõnda bulunduğu çok sayõda eylemi terör ör- gütü PKK/Kongra Gel adõ- na gerçekleştirdikleri id- diasõyla yargõlanan 20 sa- nõk hakkõnda verilen kararõ bozdu. Dava 25 Nisan 2007’de sonuçlandõ. İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, ilk yargõlanmada ömür boyu hapis cezasõna mahkûm edilen sanõklardan Deniz Demir’i Pişmanlõk Yasasõ uyarõnca 16 yõl, Hicran Kaçmaz’õ ömür boyu hapis cezasõna mahkûm etti. Hicran Kaçmaz, kararla birlikte tahliye edildi. Da- vanõn tek tutuklu sanõğõ Abdülcelil Kaçmaz’õ ömür boyu hapis cezasõna mahkûm eden mahkeme, Ha- san Ergül’e de 6 yõl 3 ay hapis cezasõ verdi. Yargõ- tay’õn bozma kararõna karşõ görüşü sorulmayan Hasan Kõzõlkaya’nõn dosyasõ ise ayrõldõ. ‘AMAÇ TURİZMİ BALTALAMAK’ Denemeleri, çevirileri, şiirleri ve senaryoları- nın yanı sıra, dergi ve gazete yazıları da olan Onat Kutlar, 1981-1992 yılları arasında “Peralı Bir Aşk İçin Di- van”, “Yeter ki Kararmasın”, “Sinema Bir Şenliktir”, “Unu- tulmuş Kent”, “Bahar İsyancı- dır” adlı kitapla- rını yayımladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle