Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
18 OCAK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 13
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Hava Kurşun Gibi Ağır...
kultur@cumhuriyet.com.tr
RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN
GEÇMİŞİ AK DEĞİL
HÜSEYİN KIVANÇ
? Recep Tayyip Erdoğan değişti mi
değişmedi mi?
? Recep Tayyip Erdoğan görevli yargõca
hakaret etti mi ve bu yüzden
cezaevinde yattõ mõ?
KİTAP İSTEME ADRESİ
Hasat Yayõnlarõ P.K. 1384 Sirkeci - İSTANBUL
e-posta: h.kivanc1948 hotmail.com
YENİ ÇIKTI
BÜTÜN KİTAPÇILARDA
KADIKÖY ŞUBESİ
GAZETECİ-YAZAR
SAYIN TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU
&
EKONOMİST
SAYIN UĞUR CİVELEK
Söyleşi ve İmza Gününe sizleri davet ediyoruz.
Saygõlarõmõzla
MSD Kadõköy Şubesi
Tarih: 24 Ocak 2009
Saat: 16.00 - 18.00
Yer: CKM Caddebostan Kültür Merkezi, A Salonu
MSD Kadıköy Şb. Tel: 0216 449 5064 - 0216 449 5081
www.msdkadikoy.org
kadikoy@msdkadikoy.org
T.C. İZMİR 8. SULH HUKUK
MAHKEMESİ’NDEN
Sayõ: 2008/391 Esas
Konu: Davacõ, Milli Savunma Bakanlõğõ tarafõndan dava-
lõ, Funda Günay ve vd. aleyhine açõlan Alacak davasõnda ve-
rilen ara karar gereğince Davacõ vekili dilekçesi ile davalõlar-
dan Murat Volkan Büyükacar’õn Hava Kuvvetleri Komutan-
lõğõ’ndan yükümlülük süresini tamamlamadan görevinden ay-
rõlmasõ sebebiyle Hazine’ye 1.843,79 TL öğrenim gideri bor-
cunun bulunduğu ve bu borca konu yükleme senedinde müş-
terek ve müteselsil kefil olarak davalõ Funda Günay’õn imza-
sõ bulunduğundan, 1.843,79 TL’nin sarf tarihinden tahsil ta-
rihine kadar ve işleyecek yasal faiziyle, mahkeme masraflarõ
ve vekâlet ücretiyle birlikte davalõlardan sorumluluklarõ ora-
nõnda müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini ta-
lep etmiş olmakla; Dava dilekçesi ve duruşma günü davalõ-
lardan Funda Günay’a tebliğ edilememiş, zabõta marifetiyle
adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesi ve duruşma gü-
nünün adõ geçene ilanen tebilğine karar verilmekle, davalõnõn
duruşma günü olan 18/02/2009 saat 10.35’te mahkememizde
hazõr bulunmasõ veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi,
hazõr bulunmadõğõ veya kendisini bir vekil ile temsil ettirme-
diği takdirde yargõlamaya yokluğunda devamla karar verile-
ceği hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ
olunur. 08/01/2009 Basõn: 2533
T.C. DENİZLİ 7. İCRA
MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ
MAL AÇIK ARTTIRMA İLANI
DOSYA NO: 2008-4127 ESAS
Satõlmasõna Karar verilen taşõnmazõn cinsi ve özellikleri:
TAPU KAYDI: Denizlişirinköy Bahçelievler mah. Karataş
mevkii m22.a21al11C Pafta 101 ada 11 parselde kayõtlõ 120 m2
miktarlõ tek katlõ bahçeli kargir ev vasõflõ taşõnmaz.
NİTELİKLERİ: Taşõnmaz üzerinde 2 katlõ +çatõ katlõ B.A ya-
põlõ mesken binasõ mevcuttur, mesken binasõ alt katõ 3 oda mut-
fak, banyo ve tuvalet şeklinde ahşap doğramalõ, oda tabanlarõ
tahta kaplõ õslak zeminleri seramik kaplõ, daire kapõsõ çelik kap-
lõ iç kapõlar ahşap kapõ dõş doğramalõ, PVC doğramalõ duvarlarõ
plastik badanalõ, tavanlarda alçõ kartonpiyer mevcuttur, zemin
katõ 70 m2 üst katõ da 70 m2 olup, toplam 140 m2 alanõndadõr.
Bina üzerine ruhsatsõz sõvasõz kapõ penceresi olmayan, tavansõz
çatõ arasõnda 2 oda duvarlarõ örülmüş, kõsmen teras mevcuttur.
Denizli Belediyesi evsiz kişiler için tahsis arsalara yapõlmõştõr,
soba õsõtmalõdõr, elektirik suyu mevcuttur, TEK, PTT hizmetle-
ri, mevcut belediye hizmetleri kõsmen yetersizdir, şehir merke-
zine ve çarşõya uzaktõr.
İMAR DURUMU: Taşõnmaz Denizli Belediyesi imar planõ
içerisindedir, planda konut alanõ kat adedi 2 kat ön bahçe mesa-
fesi 5 m. arka bahçe mesafesi h/2 olduğu belirlenmiştir.
KIYMETİ: 70.000,00 YTL. Birinci Satõş günü: 27.02.2009
15,30-15,40 saatleri arasõnda
İkinci Satõş günü: 09.03.2009 15,30-15,40 saatleri arasõnda
Adliye Sarayõ l.Kat.101 Nolu Gayrimenkul Satõş Odasõ DE-
NİZLİ Adresinde Açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõr-
mada tahmin edilen kõymetin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar var-
sa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile
ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn ta-
ahhüdü baki kalmak şartõyla, yukarõda yazõlõ yer ve saatler ara-
sõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da bu miktar
elde edilememişse gayrimenkul en çok artõranõn taahhüdü saklõ
kalmak üzere artõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok
artõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn
tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin ala-
cağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bun-
dan başka, paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi
lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşe-
cektir. 2)-Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin
%20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir ban-
kanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para
iledir, alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebi-
lir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflarõ alõcõya ait-
tir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3)-İpotek sahibi
alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki hak-
larõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ
belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr.
Aksi taktirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaştõrma-
dan hariç bõrakõlacaklardõr. 4)-İhaleye katõlõp daha sonra ihale
bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm
alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli ara-
sõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden
müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ay-
rõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu
fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. 5)-Şartna-
me, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk
olup masrafõ verildiği taktirde isteyen alõcõya bir örneği gönde-
rilebilir. 6)-Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve mün-
derecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak iste-
yenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze baş-
vurmalarõ ilan olunur. 24.12.2008 (İc. İfl. K. 126) (*) İlgililer ta-
birine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. (Basõn: 70594)
Hava kurşun gibi ağır… Nâ-
zım Hikmet’in şiirindeki gibi…
Kerem gibi… Ama “bağır bağır
bağırıyorum” diyen de yok, kur-
şun eritmeye çağıran da…
Gazze’de ölen her çocuğun,
yeryüzündeki hiçbir vicdanın
kaldıramayacağı ağırlığı var!
Bin ton kurşundan daha büyük
bir ağırlık anaların kucağındaki…
Vicdan sahibi her insan bu
yükün altında ezilir. Artık büyü-
meyecek olan çocuklar için de
şiddetten uzak durmaya çalışır.
Ancak yine vicdan sahibi her
insan, önce çocukları şiddete
bulaştırmamaya çalışır. Hafta
içinde, Milli Eğitim Bakanı Hü-
seyin Çelik’in emriyle Türki-
ye’deki ilköğretim okullarında
Gazze’de ölenler için saygı du-
ruşu yapılması, yardım kam-
panyası başlatılması, ne denli
doğruydu… Şimdi uzmanlar,
eğitimciler, pedagoglar tartışıp
duruyor. Kimi öğretmenler, şim-
diden çocukların Yahudi düş-
manlığını bileyen “şiirler” yaz-
dıklarını belirtiyor. O çocuklar
Eskişehir Osmangazi Derne-
ği’ndekileri örnek alırlarsa şaş-
mamak gerek… Geçen hafta
yazdıklarımı tekrarlamak iste-
miyorum. Ama şimdi de Antal-
ya’dan haberler geliyor, “İsrail-
li turist almayız” diyen otellerin
haberleri…
Hava kurşun gibi ağır… Çe-
kin ellerinizi çocukların üzerin-
den!
Nâzım 107 Yaşında… En
müthiş savaş karşıtı şiirlerinden
biri “Neyi Bildirir Sayılar” adını ta-
şır.
“Sayılar bebelerin kundakla-
rı / sayılar tabutları şehirlerin / öl-
dürülmüş öldürülebilecek olan
/ sayılar yaklaşan bir şeyleri bil-
dirir / sayılar bildirir uzaklaşan bir
şeyleri / nedir yaklaşan bize / biz-
den uzaklaşan nedir”…
Sonra bir bir verir sayıları, ölü
çocukların sayısını, açların sa-
yısını, silah yarışında kaç para-
ya, kaç silahın kaç sağlık evine,
kaç okula denk geldiğini…
Şimdilerde Birleşmiş Millet-
ler’in bittiğini bildiriyor sayılar…
Vicdanların öldüğünü…
Bize yaklaşan korkudur, şid-
dettir, tehdittir, baskıdır… Biz-
den uzaklaşan vicdan... Hava
kurşun gibi ağır demem bun-
dan.
“Durun bakalım, bunlar daha
işin başı! Daha neler olacak!”
Ülkenin Başbakanı söylü-
yor!
Anne parmağını havaya kal-
dırmış, beş yaşındaki çocuğu-
nu azarlıyor: Sen hele bir söz
dinleme, akşama babana söy-
lemezsem!
Baba, şamarı indirirken ço-
cuğun yüzüne haykırıyor, “Sen
dur hele, daha ne cezalar yi-
yeceksin benden!”
Korku üretmek, eğitim sis-
temlerinde çoktan kaldırıldı.
Başbakan duymadı herhalde...
Korku üreterek, tehdit ede-
rek, cezalandıracağını ima ede-
rek, karşısındaki üzerinde bas-
kı uygulayarak ülkeyi yönet-
meye çalışmanın adı demok-
rasi olamaz.
Bunlar daha işin başıymış…
Yani ona göre! Sonra karış-
mam haaa!
Ne güven verici, insanın içi-
ni ne rahatlatan bir söylem
değil mi?
Yarın 19 Ocak. Hrant
Dink’in göz göre göre öldürü-
lüşünün, hani neredeyse ban-
do mızıkayla ilan edilerek öl-
dürülüşünün ikinci yılı…
“Bizler bu ülkenin vatandaş-
ları olarak, güvercin tedirginli-
ğinde, gerçek failleri bulun-
mamış suikastlarla bir arada ya-
şamak istemiyoruz. Bu akıl al-
maz cinayetten nefret üretme-
yen onurlu kalabalıklar olarak,
bebeklerden katil yaratan ka-
ranlığa ışık düşürmek için, ül-
kemizin aydınlık geleceğine sa-
hip çıkmak için, büyük acımızın
yükünü birlikte taşımak için,
adalet için, barış için, kardeş-
lik için, Hrant Dink davasının
mağdurları ve takipçileri olarak
19 Ocak Pazartesi günü bir kez
daha buluşuyoruz” diyor
Hrant’ın arkadaşları.
Hava kurşun gibi ağır... He-
pinizi yarın saat 14.30-15.30
arasında, Agos gazetesinin
önündeki buluşmaya çağırı-
yorum.
Victoria’nın Zaferi
Çoktandır sahnelerde böylesi
bir oyunculuk ziyafeti yaşa-
mamıştım. Uzun bir süre ara-
dan sonra izlediğim Defne
Halman’dan söz ediyorum.
Oyunculuk, usta dansçılık, şar-
kı söylemek, sesi ve bedeniy-
le sınır tanımamak, akrobasi,
mim, “palyaçoluk”, yüzünü
maske gibi kullanabilme… Bü-
tün bunları ikinci bir ten gibi, eti
kemiği gibi içselleştirme… Düş-
le gerçek, geçmişle şimdi,
acıyla sevinç, gençlikle yaşlılık,
dirençle umut, öfkeyle kabul-
lenme arasında gidip gelişleri
görülecek bir şeydi!
Yıldız Kenter’in çevirdiği,
uyarladığı, incelikleri vurgula-
yarak, durağanlığı kırarak, ya-
şama sevincini yücelterek sah-
nelediği “Victoria” adlı oyun-
dayım. Defne Halman, ileri ya-
şına karşın, bellek yitirmelerine
karşın, hayata tutunmaya ça-
lışan “eski sanatçı” Victoria’dır.
Bakıcısı rolünde Engin Hepi-
leri… Karşısındaki volkan, çağ-
layan, akarsu, durusunun ya-
nında / karşısında o da sonsuz
duyarlı ve ölçülü bir oyuncu-
lukla zor olanın üstünden ba-
şarıyla geliyor. Bu iki oyuncu ve
bir de tekerlekli sandalye, bu
üçlü, harikulade bir biçimde bü-
tünleşmişler. Sahnede her an
risk alıp, tehlikeyle burun bu-
runa bir oyun çıkarıyorlar. Ba-
rış Dinçel’in sahne tasarımı,
Kürşat Alnıaçık’ın koreografisi,
Cem Yılmazer’in ışıkları en
büyük destekçileri. Çok iyi ça-
lışılmış, hayata dair incelikleri
derinlemesine hissettiren oyu-
nu kaçırmayın.
e-posta:zeynep@zeyneporal.com
faks: 0212.257 16 50
Bu kõtanõn derinliklerinde bilinmeyen bir kuyruklu piyanonun öyküsü de gömülüdür
Ayõşõğõ altõnda Afrika
Abdülmecit Efendi’nin bir tablosu “Ha-
remde Beethoven” adõnõ taşõr. Paşa kõyafet-
li bir erkeğin görüldüğü tabloda bir genç adam
viyolonsel çalarken, bir kadõn da ona kema-
nõyla eşlik etmektedir. Odadaki dinleyiciler
arasõndaüçkadõnõnbulunduğuresimdepiyano
çalan da bir kadõndõr!.. Ünlü bestecinin adõ-
nõn yazõlõ olduğu bir nota defteri de, Beetho-
venbüstününhemendibindedurmaktadõr.Re-
simdeki paşa Abdülmecit Efendi’nin ta ken-
disidir.Ressamõnüniformalõolmasõnõnnedeni,
tabloyu 1. Dünya Savaşõ’nõn başladõğõ 1915
yõlõnda yapmasõdõr. Resimdeki kadõnõn par-
maklarõyla dokunduğu tuşlardan çõkan nota-
lar, Beethoven’in “Ayışığı” sonatõna ait ola-
bilir mi? Ben, ne zaman “Haremde Beetho-
ven” adlõ tabloyu görsem, Beethoven’in
“Ayışığı” sonatõnõ duyarõm. Oysa Beethoven
ünlü eserini sağõrlõğõnõ kabullenmeye başla-
dõğõnda bestelemiştir. Eserin taşõdõğõ yoğun
duygusallõk, bir bestecinin yaşayabileceği
en büyük trajedi olan sağõrlõk ve böylesi bir
dönemde Beethoven’in genç öğrencisi Gu-
icciardi’ye olan aşkõnõn ifadesidir. İşin aslõ,
Beethoven eserini bestelerken ayõşõğõ aklõn-
dan dahi geçmemiştir. Bu ölümsüz esere
“Ayışığı” adõnõ da zaten kendisi vermemiştir.
Alman şair ve müzik eleştirmeni Ludwig
Rellstab, Beethoven’in ölümünden beş yõl
sonra besteye “Ayışığı” adõnõ uygun görür.
Beethoven’in Ayõşõğõ sonatõnõ bestelediği
dönemde, Osmanlõ Sarayõ’nõn hareminde
III. Selim’in cariyeleri vardõr. O dönemin pa-
dişahõ III. Selim, müziği çok seven, “İlhami”
mahlasõyla şiirler yazan, son derece duyarlõ ve
ince düşünceli bir insandõr. İşte, III. Selim’in
gökyüzüyle ilgili bir beyiti: Güneş ve ay tu-
tulmuş, çevrelerini zulmet bulutlarõ bürümüş/
Gayret gözüyle bakõlacak olsa dünyanõn da
gözyaşõ akõttõğõ görülür.
Türk sanat müziğindeki “Şevkefza”, “Pe-
sendide” ve “Suzidilara” gibi makamlar
III. Selim’in eseridir. Ne acõdõr ki, canõnõ al-
mak için Topkapõ Sarayõ’nõn harem dairesi-
ne giren cellatlara karşõ kendini elindeki ney-
le savunmaya çalõşacak ama hunharca katle-
dilecektir. III. Selim, Beethoven’in Ayõşõğõ so-
natõnõ bestelediği 1801 yõlõnda, Mõsõr’õ işgal
eden Napolyon Bonapart’õn askerleriyle
uğraşmaktadõr. Biz de soluğu Mõsõr’da alalõm
ama Osmanlõ-Fransõz savaşõna değil, II. Dün-
ya Savaşõ’nõn sonuna gidelim... 1945 yõlõnda,
Libya ve Mõsõr arasõndaki çölün kõzgõn kum-
larõndayõz... Çölde hummalõ bir çalõşma yü-
rütülmektedir. İngiliz askerler, savaş sõrasõn-
da gömdükleri mayõnlarõ temizlemektedirler...
Birden, bir asker, toprağõn altõnda garip bir şe-
yin olduğunu fark eder. Bu, dikdörtgen priz-
maşeklindevealçõylakaplananbüyükbirküt-
ledir!.. Duruma müdahale eden komutanlarõ
bunun bir tuzak olabileceğini söyleyerek
bombayla imha edilmesini emreder... İşte, tam
o sõrada bir kamyon şoförünün sesi duyulur:
Kuma gömülü kuyruklu piyano
Duruuun!.. Bu bir piyano!..
Şoförün adõ Avner Carmi’dir... General
Montgomery’nin tugayõnda şoförlük yap-
makta olan Yahudi kökenli Carmi, sanatsever,
müzisyen bir insandõr... İlk görüşte, şüphe
uyandõran,toprağagömülübüyüknesneninbir
piyano olduğunu anlasa da, ötekileri ikna et-
mesi hiç de kolay olmamõştõr. Komutan dik-
katli bir şekilde garip nesnenin etrafõnõn açõl-
masõnõ ve ortaya çõkarõlmasõnõ söyler... As-
kerler,itinaylakumlarõaçtõkça,Carmi’ninhak-
lõ olduğu gözler önüne serilir... Evet, karşõla-
rõndaçölünkumlarõnagömülenbirpiyanovar-
dõr... Üstelik, bu, sõradan olmayan, bir antika
piyanodur!.. Çölegömülenpiyanonunöyküsü
1800’lü yõllarda, İtalya’da başlar... Monza Sa-
rayõ’ndayken Mussolini’nin dikkatini çeken
piyano yerinden koparõlõr ve faşist diktatörün
evinin bir köşesini süsler... Mussolini, savaş
başladõğõnda, iyi niyet gösterisi olarak piya-
noyu müttefiki olan Almanlarõn ünlü generali
Rommel’e armağan eder... Nazilerin Kuzey
Afrika’dakibirliklerinekumandaedenve“Çöl
Tilkisi”olarak da anõlan Rommel, cepheye gi-
derken antika piyanoyu da yanõnda götürür...
Sõcak Afrika akşamlarõnda savaşõn stresini pi-
yanoylaatanRommel(!)çokgeçmedençölha-
vasõnõn piyanoya zarar verdiğini görür... An-
tika piyanoyu korumak telaşõna düşen faşist
general,alçõylakapanmasõnõemreder...Savaşõn
Nazilerin aleyhine gelişmesi üzerine de Rom-
mel, Afrika’dan çekilirken piyanoyu kuma
gömdürür... Niyeti, savaş bittiğinde geri dön-
mek ve çok sevdiği piyanosuna kavuşmaktõr...
Ama, bu hiç olmayacaktõr!.. Antika piyano,
bir kuyruklu piyanoya benzeyen Afrika kõta-
sõnõn tuşlarõna denk düşen kuzeyinde gömü-
lü kalacaktõr... Ta ki, bir kamyon şoförü onu
tanõyana kadar...
Piyano mükafat olarak Avner Carmi’ye ve-
rilir... Carmi, görevi sona erince piyanoyu evi-
ne götürür... Bir barõşsever olan Carmi, ken-
disiyle röportaj yapan bir gazeteci sayesinde
Sedat ve Begin’e şu mesajõ gönderir: İsrail ve
Mõsõr arasõndaki savaşõ sona erdirirlerse pi-
yanoyu Mersa Motrouh Müzesi’ne bağõşla-
yacaktõr!.. Uzaydan bakõldõğõnda bir kuyruklu
piyanoya benzeyen kõta Afrika’dõr!.. Ve bu kõ-
tanõn derinliklerinde yalnõzca katledilen on-
ca insanõn kemikleri değil, bir de bilinmeyen
bir piyano öyküsü gömülüdür.
Önemli Not: 20 Ocak Salõ günü saat
20.30’da, Kadõköy Altõyol’daki Müjdat Gezen
Tiyatrosu’ndave28OcakÇarşambagünüsa-
at 21.00’de Beşiktaş Kültür Merkezi’nde
“Sunay Bey Tarihi” adlõ tek kişilik oyunumu
sahneliyorum. Kule Canbazõ okurlarõna du-
yurulur...
CemalSüreyaölümünün19.yılındaanıldı
ZEYNEP ALTAY
Cemal Süreya, ölümünün on
dokuzuncuyõlõndaİstanbulAttilâİl-
han Kültür Merkezi’nin (AİKM)
düzenlediği etkinlikle anõldõ. “Ce-
mal Süreya’ya Dair” adlõ program
şairi tanõtan slayt gösterisinin ar-
dõndan Hayati Asılyazıcı’nõn açõ-
lõşkonuşmasõ,SezaÖzdemir’insu-
numuyla şairin dediği gibi şiire
dahilhayatõözetlendi.CemalSüreya
(CemalettinSeber)şiir,düzyazõve
çevirileriyle tanõtõldõ, konuşuldu.
Felsefeci, şair Prof. Dr. Afşar Ti-
muçin, Süreya şiirini kolay yazõl-
mõş izlenimi veren yoğun bir kültür
ve keskin bir zekânõn ürünü olarak
değerlendirdi.“Şiirindegülünçleli-
rik olan iç içe girer, anlam
sunulan değil bulmak zo-
runda olduğumuzdur, çağ-
rışımlar kadar benzetmeler
de şiiri şiir yapandır” de-
ğerlendirmelerini örneklerle
paylaştõ. Dilbilimci, yazar ve
çevirmen Prof. Dr. Tahsin
Yücel; “Şiirinin hiçbir ka-
tegoriye sokulmasını arzu
etmiyorum, özgün ve özel
buluyorum” diyerek Cemal
Süreya’nõn düz yazõ ve çevi-
rilerinin de şair yaratõcõlõğõnõ
yansõttõğõnõ örneklerle vur-
guladõ. Feridun Andaç, “Süreya
denemeye ufuk açan, yazınsal
deneme-eleştirel deneme de söy-
leyecek sözü olan, toplumsal ve
edebi kaygılarını dile getiren en-
telektüeldir, edebiyat düşünürü-
dür” sözleriyle özellikle düz yazõ-
larõüzerindedurdu.Uzundostlukve
mücadeleyi paylaştõğõ, birlikte der-
giler çõkardõğõ Şule Perin-
çek, çocukluğu da ölümü de
sõkõntõlõ aile sorunlarõ içinde
geçen, Darphane Müdürlüğü
de dahil yõllarca para ile çalõ-
şan ama paranõn kirletmediği
çalõşkan, kõrõlgan, üretken Ce-
mal Abisini özenle anlattõ.
Şair Eray Canberk geceye
yolladõğõyazõsõnda1958’de18
yaşõnda “Üvercinka” şiir ki-
tabõyla tanõştõğõ şair için;
“İkinci Yeni şiirine eleştirel
yaklaşan genç şairler ara-
sında yer aldım. Ne var ki
EdipCansever,TurgutUyar,Cemal
Süreya gibi İkinci Yeni şairleri-
ni okuyup izledikçe şiirleriyle
yakınlık kurdum” dedi. Çok yo-
ğun ilgiyle izlenen etkinlikte, kür-
süye çõkmayan ama suskunluğun-
da çok büyük özlem, heyecan, acõ
gözlediğimiz kõz kardeşi Perihan
Bakır ve üç kõzõ da yer aldõ.
Geceye, Ömer Özgeç ve viola-
sõylaonaeşlikedenkõzõGüneşrenk
kattõlar. Cemal Süreya şiirlerini ti-
yatro sanatçõlarõ Deniz Gökçer,
Serpil Tamur, Metin Belgin, Hü-
may Güldağ, Gökçer Genç ve
Gülriz Sururi yorumladõlar. Süre-
ya’nõn ‘99 Yüz’ eserindeki metin
eşliğindehazõrlananbarkovizyonsu-
numu, oyunlarõndan ve hayatõn-
dan resimlerle Gülriz Sururi’yle
başladõ. Ardõndan Doğan Hızlan,
Aydın Boysan, İhsan Ünlüer ve
Ferit İlsever’le noktalandõ.
Geceye emek verenler Cemal Süreya’nın
kız kardeşi Perihan Bakır’la.