Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2009 PAZARTESİ
8 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Gazze Savaşının Ardında
Utanılası Hesaplar Var!
Gazze’de şimdiden sayıları bine dayanan ço-
ğu çocuk, kadın ve sivilin ölümü, binlerce yaralı
ve az rastlanan yıkımıyla gerçek bir katliama dö-
nüşen İsrail saldırısı, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘acil
ateşkes’ kararına karşın şu anda bile şiddetini art-
tırarak sürmektedir.
İsrail’in, Güvenlik Konseyi’nin kararlarına kar-
şın bildiğini okuması, kuşkusuz yeni değil. Soru-
nun kırk yılı aşan tarihi, aynı zamanda ABD des-
tekli müstevli İsrail’in benzer sabıkalarının da ta-
rihidir. İsrail, Güvenlik Konseyi’nin sorunun çö-
zümüyle ilgili düzineyle kararını dün olduğu gibi
bugün de yok sayarak, BM’nin güvenilirliğine dar-
be üstüne darbe indirmekte sakınca görmemek-
tedir. Şu sıralarda ateşkesin yürürlüğe girmesi için
taraflar arasında görüşmeler sürmektedir. Örne-
ğin İsrail’in BM yardım konvoylarına ateş açarak
iki kamyon sürücüsünü öldürmeleriyle askıya
alınan yardımlar, kısıtlamalarla da olsa kaldığı yer-
den yeniden başlamıştır. Buna karşılık İsrail sal-
dırısı Gazze Şeridi’nin içlerine doğru derinleşerek
sürmektedir. Anlaşılan İsrail bu kez, Lübnan sa-
vaşındaki başarısızlığından ders alarak Hamas’ı
bütünüyle saf dışı etmeden saldırıyı durdurmaya
niyetli görünmemektedir. Bunun için zamanının
fazla olmadığının da bilincindedir. Bu zaman W.
Bush’un yerini Barack Obama’ya terk edeceği
20 Ocak 2009’la sınırlıdır. Nitekim, W. Bush yö-
netiminin Fransa ve Mısır tarafından Güvenlik Kon-
seyi’ne sunulan ateşkes karar suretini önce ‘İs-
rail kendisini savunuyor’ gerekçesiyle veto edip,
ardından bu kez Rice’ın aynı metnin görüşülme-
sinde geri adım atarak ‘çekimser’ kalmasıyla
ateşkes kararı alınmasında Obama’nın dolaylı et-
kisinin olduğu söylenebilir. Obama’nın İran’la ve
Hamas’la diplomatik ilişki kuracağıyla ilgili söy-
lemleri de, esasen, bu konuda fazla hayale ka-
pılmadan, İsrail’i W. Bush gibi ‘kayıtsız şartsız’
desteklemeye niyetli olmadığının ipuçlarını verir
gibidir.
Ne var ki İsrail, Hamas’ın ‘ateşkes’i uzatmama
kararı alarak yeniden İsrail’e ‘sıfır zararlı’ birkaç der-
me çatma roket fırlatarak İsrailli şahinlere tepsi
içinde Gazze’ye saldırı bahanesi sunmaları da,
kuşkusuz nedensiz değil. Hamas, iki yıla yakın İs-
rail ambargosu yüzünden, Tel Aviv, ABD ve Ba-
tı’nın Filistin’i bölüp parçalamak amacıyla Gazze
halkını her şeyden yoksun bırakarak Filistin Kur-
tuluş Örgütü’nü zayıflattığı bir ortamda seçim da-
yatmış, buna karşılık Hamas’a yaptıkları yoğun
ekonomik ve politik destekle de dinci rejim se-
çimleri yüzde üç oy fazlasıyla alarak tarihinde ilk
kez Gazze’de yönetimi ele geçirmesinin yolunu aç-
mış, sonrasında da kardeşlerine karşı şiddete de
başvurarak, bölgede tek başına iktidar olmuştur.
Ancak iktidara gelmesinin ardından, İsrail ve
ABD dinci Hamas konusunda hata yaptıklarını geç
de olsa anlamış ve bu kez yeni bir ambargoyla
onun Gazze halkı nazarındaki prestijini yok edip,
dahası işi Gazze’ye saldırarak bizzat yarattıkları
Hamas rejimini ortadan kaldırmaya kadar vardır-
mıştır. Hamas’ın ateşkesi uzatmayacağını açık-
layarak yeniden İsrail’e roket fırlatmasının ardın-
da ise ambargonun da etkisiyle yoksunluk ve yok-
sulluktan bunalan halk nezdinde tükenen presti-
jiyle iktidarı kaybetme korkusu mevcut bulun-
maktadır. Ancak Hamas’ın yeniden silaha sarıla-
rak İsrail’in ambargo konusunda geri adım at-
masını sağlayacağıyla ilgili hesabı tutmamış, ter-
sine bu, İsrail’in Gazze’ye saldırmasına bahane
oluşturmuştur.
Görülen o ki, Hamas hesabında yanılmıştım. Şe-
riatçı rejimin bir başka değerlendirme hatası ise
İsrail’deki Kadima iktidarının seçim hesabıdır. Şu-
bat başlarında yapılacak seçimlerde Kadima ik-
tidarı, sırada bekleyen aşırı sağ Likud ve dinci it-
tifakı karşısında pek fazla şansa sahip değildir.
Lübnan başarısızlığı, başbakan Olmert’in yol-
suzluk skandalı, daha da önemlisi muhalefetin Ha-
mas karşısında ‘pasif’ kaldığı savları, Kadima koa-
lisyonunu ciddi ölçüde zora sokmuştur. Bu yüz-
den İsrail yönetimi Hamas’ın ateşkesi sona er-
dirme kararını az bulunur bir fırsat olarak görmüş
ve Gazze saldırısını, belki de Gazze’nin işgaline
yönelik saldırıyı başlatmıştır. İki haftalık saldırı, Ka-
dima’nın halk nezdindeki prestijinin yüzde dok-
sanlara fırlamasına yol açmış, seçimlerden zaferle
çıkma olasılığını ise ciddi ölçüde güçlendirmek-
le kalmamış, Annapolis’te filizlenen barış umut-
larının da, dünya uluslarının, Arap ülkeleri başta
olmak üzere Filistin halkının bu bitip tükenmeyen
çilesine duyarsızlıkları sürdüğü sürece Tanrı bilir
ne kadar bir yıl daha rafa kaldırılmasının yolunu
açmıştır, ki bu da İsrail şahinlerinin değişmeyen
hedefleri arasındadır.
Acı olan, ibret alınması gereken, dinci Hamas’ın
ve müstevli İsrail’in seçmenleri etkileyerek ikti-
darda kalma adına halklarını fütursuzca ateşe at-
makta zerrece tereddüt etmemeleridir.
B
Yaşanan insanlık dramını en iyi Gazze’deki Filistinliler anlatıyor
ombalar altõndaki Gazze
FİDA KİŞTA
G
azze’deki durum
İsrail Savaş
Bakanlõğõ
tarafõndan oldukça akõllõ
bir şekilde kullanõlõyor.
Evet, İsrail Savaş
Bakanlõğõ. İsrail’in
güvenliğini savunduğunu
iddia eden, ancak
Filistinlilere karşõ
1931’den 2009’a uzanan
kanlõ bir savaş suçu tarihi
bulunan askerlerden
bahsediyorum. Kara
harekâtõnõn başladõğõ son
iki günden beri olaylar
inanõlmaz bir boyut aldõ,
izlemesi ve hakkõnda
konuşmasõ çok zor.
İsrail ordusu insanlarõ
Cebaliye kampõndan
tahliye ettiğinde, insanlar
Birleşmiş Milletler
okullarõna sõğõndõ.
Buralarõn güvenli
olacağõnõ düşünüyorlardõ
ancak yanõldõlar. İsrail
tank mermileri onlarõ da
vurdu. Çoğu çocuk 42 kişi
öldü, 95 kişi de yaralandõ.
Bu saldõrõ, -benim bunlarõ
yazdõğõm ana kadar-
toplam kurbanlarõn
sayõsõnõ 665’e çõkardõ.
Bunlarõn 215’i çocuk, 89’u
da kadõn. 2950’den fazla
insan da yaralõ. Sayõlar
gerçeği görmenize
yardõmcõ olabilir.
Ebu Eşa ailesi, kuzey
Gazze Şeridi’ni terk
ederek güvenli olduğunu
düşündükleri Deyr el
Balah’a doğru yola
çõkmõştõ. Gazze sahilindeki
yoldayken İsrail gemileri
üzerlerine ateş açtõ ve
hepsi öldü. Aynõ ailenin 7
üyesi daha güvenli bir yer
ararken öldü. Ancak
Gazze’de güvenli bir yer
yok, bu katiller varken
güvenlik de yok...
Birçok Filistinli sağlõk
görevlisi öldürüldü.
Yalnõzca geçen hafta 6
sağlõk görevlisi öldürüldü,
birçoğu da yaralandõ.
İtfaiye binalarõnõn çoğuna
saldõrõ düzenlendi. Bu
insanlar veya itfaiye
binalarõ Hamas’õ mõ temsil
ediyor? Gazze Şeridi’nde
olan insanlõk suçu;
dünyadaki dürüst
insanlarõn bunu
durdurmasõna ihtiyacõmõz
var.
Dünyanın
demokrasisi...
Durum hayli gergin.
Gazze’de olup bitenler 14
yõllõk başarõsõz
müzakerelerin bir sonucu.
İsrail’in barõşõ ve dünyanõn
demokrasisi bu işte. Hâlâ
anlamõyorum, eğer dünya
Hamas’õ Filistinli bir
siyasi parti olarak
benimsemediyse, neden
seçimlere katõlmasõnõ
kabul etti?
Kazandõklarõnda; bu
dünyanõn hoşuna gitmedi.
Neden BM seçimleri
izlemek üzere gözlemciler
yolladõ? Gazzelilerin
aklõnda, onlarõ dünyada, en
azõndan ABD ve AB’den
gelecek olanõn demokrasi
olmadõğõna inanmaya iten
birçok soru var. Dünya,
Ortadoğu’daki sağ partileri
İslamcõ olduklarõ için
terörist olarak tanõmlayõp,
sonra da İsrailli sağ veya
sol görüşlü partilerin
Gazze’de Filistinlileri
öldürmesini kabul mü
ediyor?
Şimdi Gazze’de mülteci
konumunda olan
Filistinlilerden İsrailli
yerleşimcilerin 1948
yõlõnda çaldõğõ topraklarõn
üzerindeki Sderot kentine
düşen roketler büyük bir
mesele oldu. Ama kimse,
dünyanõn ateşkes olduğunu
düşündüğü süre boyunca
Gazze’de öldürülen kadõn
ve çocuklara dikkat
etmedi. Ortada ateşkes
filan yoktu çünkü 21
Filistinli İsrail ordusu
tarafõndan öldürülmüş,
70’ten fazla kişi de
yaralanmõştõ. Bunlarõ
duymuş muydunuz? Hiç
sanmõyorum. Sadece
Sderot’a düşen roketleri,
yaralanan İsrailli kadõnõ ve
öldürülen 42 yaşõndaki
kadõnõ duydunuz.
Filistinliler ve Gazzeliler
konusunda endişe yok.
Yardımlar
ulaşmıyor
Gazze Şeridi’nde insani
koşullar gitgide
kötüleşiyor. Yiyecek ve
tõbbi malzeme sõkõntõsõ
düşünülürse insani yardõm
hâlâ büyük bir sorun. İsrail
hükümeti, Filistinlilerin
tõbbi yardõm için Mõsõr’a
gidebilmeleri ve insani
yõrdõmõn Gazze Şeridi’ne
girmesi için sõnõr
geçişlerini açtõğõnõ
söylüyor. Bu bir kurdun
koyunu öldürüp postunu
satmasõna benziyor.
Sağlõklõ olmalarõnõ
istiyorlarsa neden
vurdular, neden hava
saldõrõlarõnõ bütün bu
sivilleri yaralamadan önce
durdurmadõlar? Dünyaya
gõda taşõyan kamyonlarõn
Gazze Şeridi’ne girdiğini
söylüyorlar. Kaç kamyon
var biliyor musunuz?
Gazze Şeridi’nin İsrail
ordusu tarafõndan şu an
ikiye bölünmüş bir halde
olduğunu biliyor
musunuz? Bu insani
yardõm Mõsõr sõnõrõndaki
Refah’tan Gazze Şeridi’ne
girse bile, Gazze kentine
asla ulaşmayacağõ
anlamõna geliyor, çünük
anayol ikiye bölünmüş
durumda. Bu bana eskiden
Gazze Şeridi’ni ikiye
bölen kontrol noktasõnõ
hatõrlattõ. Ben ve
arkadaşlarõm üniversiteye
gidebilmek için orada
saatlerce beklerdik. Ve
günün sonunda hiçbir
derse giremeden eve geri
dönmüş olurduk. Bizim
dersimiz “nasıl
bekleneceği” üzerineydi.
Annem evimizin kapõsõnda
oturuyor ve insansõz
uçaklarla F-16’larõ
sayõyor. Sanõyorum ki
hava saldõrõlarõnõ
saymasõnõ istesem onu da
sayar. Buradaki insanlar
hâlâ bazen şakalar
yapõyorlar. Bir arkadaşõm
bana bir kõsa mesaj
yollayarak şunlarõ söyledi:
“Dışarı bak, F-16 sana
gülümsüyor, Füzeler
gözünün önünde dans
ediyor, Zanana (insansız
uçak) senin için şarkı
söylüyor, Çünkü İsrail
ulusu onlardan sana
‘mutlu yõllar’ dilemesini
istiyor.”
İngilizceden çeviren:
Onur Uygun
(Fida’nın internet
günlüğü:
http://www.sunshine208.b
logspot.com,
Gazze/Filistin,
7 Ocak 2009)
Kan banyosunun bedeli
SEUMAS MILNE
İsrail Gazze Şeridi’ni son 12 gündür
Irak savaşõnõn en karanlõk günlerini
aratmayan bir kan gölüne çevirdi.
ABD tarafõndan sonuna kadar
desteklenen bu saldõrõda, İsrail
aralarõnda en az 200 çocuğun da
olduğu 650’den fazla kişiyi öldürdü,
3 binden fazla kişiyi de yaraladõ. Dün
(çarşamba) BM okuluna sõğõnan 50
sivili öldürdükten sonra -BBC’nin bu
büyük yõkõmla ilgili sorduğu sorulara
İsrailli bakan Meir Şitrit, “Savaş
bu” diye yanõt verdi- ateşkes için
artan diplomatik çabalar sonucunda
İsrail hükümeti katliama “insani
amaçlar” için her gün 3 saatlik bir
ara verme kararõ aldõ. Bütün bunlarõn
bedeli yalnõzca altõsõ asker olan 10
İsraillinin ölümü oldu. Ancak ezici
askeri üstünlüğünü kanõtlamasõna
rağmen, İsrail 2006’da Lübnan’da
olduğu gibi bir kez daha askeri ve
siyasi başarõsõzlõkla karşõ karşõya.
İsrail’in abluka altõndaki bölgeye
yönelttiği en yõkõcõ saldõrõdan sonra
Hamas hâlâ ayakta, yönetimi el
değmemiş durumda ve roketleri de
İsrail topraklarõnda daha
öncekilerden daha uzağa gidiyor.
Gazze halkõnõn Hamas’a olan
desteğini azaltmak bir yana, İsrail
katliamlarõ bu desteği güçlendiriyor.
Şu ana kadar ortaya konan tek somut
şey, Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas
Sarkozy ve Mõsõr tarafõndan ortaya
konan, Mõsõr sõnõrõnda tünellerdeki
kaçakçõlõğõ kontrol edecek
uluslararasõ bir gücü ve -Hamas’õn
kendi şartlarõnda öne sürdüğü gibi-
Gazze’nin sõnõr geçişlerinin
açõlmasõnõ öngören bir ateşkes
antlaşmasõ. Hamas’õn yetkisini
zedelemedikçe ve Gazze’ye yabancõ
askerler sokmayõ planlamadõkça,
örgüt böyle bir anlaşmayõ kabul
edebilir.
İsrail hükümeti dün (çarşamba)
ateşkesin esaslarõnõ kabul ettiğini,
ancak detaylarõn görüşülmesi
gerektiğini söyledi. Ancak, savaşõn
Hamas’õn zaferi olduğu görülmeden
bir anlaşmaya varmak zor. Bu
durumda Tzipi Livni ve Ehud
Barak’õn yol açtõklarõ yangõnla İsrail
içinde kazandõklarõ seçmen desteği
de kõsa sürede kaybolacaktõr. Bu
mantõkla başlattõklarõ şey, İsrail
hükümetini kabul edilemez şartlar
öne sürmeye, yõkõm için Hamas’õ
suçlamaya ve katliamlarõnõ daha da
ileri götürmeye itecektir. Eğer
İsrail’in liderleri Lübnan’da
kazanamadõklarõ zaferi şimdi ilan
etmek istiyorlarsa, Hamas’õn gücünü
ve cazibesini, güçlendirmek bir yana,
aynõ düzeyde tutmalõ.
En azõndan birkaç Hamas liderini
tutuklamalõ veya öldürmeli, ele
geçirilen savaşçõlarõ da aşağõlayõcõ bir
geçit töreniyle ifşa etmeyi, belki de
bunlarõn yanõ sõra şeridin kuzeyinde
bir tampon bölge kurmak istiyor
olmalõlar.
Hamas’a destek artıyor
Ancak bu, İsrail askerlerinin kara
harekâtõnõ, daha ağõr kayõplar ve
azalacak kamuoyu desteği pahasõna
Gazze Şeridi’ndeki şehirlerin ve
mülteci kamplarõnõn kalbine doğru
genişletmesini gerektiriyor. Bu
noktadan sonra da, Hamas’õ yeraltõna
iterek tekrar tam ölçekli bir işgal mi
gerçekleştirileceği, yoksa tõpkõ
1990’larda Lübnan’da olduğu gibi
İsrail hedeflerine karşõ yürütülecek
yoğun bir gerilla savaşõnõn mõ
bekleneceği konusunda bir ikileme
düşeceklerdir. Livni ve Barak’õn ne
yapõlacağõ konusunda fikir ayrõlõğõnda
olmalarõna şaşmamalõ. Seçimleri ne
olursa olsun, savaş şimdiden bölgedeki
İsrail ve Batõ politikalarõnõn altõnõ
oyuyor. Ayrõca Filistinliler arasõnda
da, Hamas’a yönelik desteğin giderek
arttõğõ Batõ Şeria’da ABD eğitimli, AB
destekli güvenlik güçlerinin Hamas
gösterilerini yasaklayõp yüzlerce
göstericiyi gözaltõna aldõğõ
düşünülürse, başkanlõk süresi yakõnda
tamamlanan Mahmut Abbas’õn da
ayağõnõ kaydõrõyor. Bu ayrõca El Fetih
içindeki Filistinliler arasõnda Batõ
tarafõndan dayatõlan iki başlõlõğõ
reddeden grubu da güçlendiriyor. Batõ
Şeria’daki El Fetih’in “Genç
Muhafız” önderlerinden Hüssam
Kader, Hamas ile birleşme
görüşmelerinin başlatõlmasõnõ ve El
Fetih bağlantõlõ El Aksa Tugaylarõ’nõn
İsrail katliamlarõna karşõ Hamas ile
birlikte savaşmasõnõ istiyor. “İsrail
büyük bir hata yaptı, çünkü İsrail
Gazze Şeridi’ni tekrar işgal etse bile
savaşın sonunda Hamas güçlenmiş,
El Fetih zayıflamış olacak” diyor.
Hamas’õn Gazze’deki direnişini, İsrail
güçlerinin Filistin Kurtuluş Örgütü ile
savaştõğõ ve Yaser Arafat’õn
Filistinlilerin önderliği konumunu
garantileyen 1968’deki Karameh
Savaşõ’na benzeten Kader, “Bu
savaştan sonra, FKÖ’ye Hamas
önderlik edecek” diyor. Aynõ eğilim
Hamas’õn demokratik Türkiye gibi
güçlü yeni destekçiler kazandõğõ ve
İsrail’i üstü kapalõ şekilde destekler
gibi görünen Mõsõr ve Suudi
diktatörlükleri gibi Batõ
müttefiklerinin popülarite kaybettiği
Ortadoğu’da daha geniş ölçekte de
görülebilir. Filistinlilerin çoğu, mülteci
veya Hamas’õn hedef aldõğõ Aşkelon
ve Aşdod’dan 1948’de etnik temizlik
nedeniyle kovulan mültecilerin
çocuklarõ. Ancak Batõlõ medyanõn
büyük çoğunluğu bizi şuna
inandõrmaya çalõşõyor: İsrail, her ülke
gibi, Hamas’õn kendisine fõrlattõğõ ev
yapõmõ roketlere kayõtõsõz kalamazdõ.
Ancak görme bozukluğundan mustarip
bu fantezi diyarõnda, 61 yõllõk ulusal
bir tahliyeden, mülteci kamplarõndan,
işgalden, kuşatmadan, BM Güvenlik
Konseyi kararlarõnõn ve Cenevre
sözleşmelerinin İsrail tarafõndan ihlal
edilmesinden, yasadõşõ bir çitten,
alõşõlagelmiş suikastlardan,
tutuklulardan veya Batõ Şeria’dan
bahsedilmiyor. Akiva Eldar’õn İsrail
gazetesi Haaretz’de bu hafta yazdõğõ
gibi, “Gazze’nin hâlâ, pratikte ve
uluslararası hukuka göre işgal
altında olduğunu” anlayamazsõnõz.
Veya şimdi ateşkes sözcülüğü yapan
ABD, İngiltere ve AB’nin, iki devletli
çözümü öngören tutarlõ bir plan
gözlerimizin önünde yok olup
giderken, para, silah ve diplomatik
destek temin ederek bu barbarlõğa
zemin hazõrladõğõnõ da bilemezsiniz.
Şimdi yalnõzca İsrail üzerinde değil,
onu destekleyen ve aralarõnda
İngiltere’nin de olduğu hükümetler
üzerinde de baskõ kurulmalõ. Liberal
demokrat lider Nick Clegg’in İsrail’e
yönelik bir silah ambargosu
uygulanmasõnõ ve AB ile İsrail
arasõndaki yeni işbirliği antlaşmasõnõn
askõya alõnmasõnõ önermesi bu yüzden
bu kadar kayda değer. Dõşişleri Bakanõ
David Miliband, öneriyi safça
buluyor. Ancak saflõk aslõnda Batõ’nõn,
bir bedel ödemeden Filistinlilere soluk
aldõrmayan kan dökümünü ve
adaletsizliği destekleyebileceğine
inanmakta yatõyor.
İngilizceden çeviren Onur Uygun
(Guardian, İngiltere, 8 Ocak 2009)
,
İsrail’in bölgedeki
sõkõ kontrolü
nedeniyle Gazze’deki
insanlõk ayõbõnõn
boyutunu tam olarak
bilebilmek güç.
Ambulanslar, okullar,
kadõnlar ve çocuklar
bombalarõn hedefi
olurken, Filistinli
Fida Kişta,
Gazze’deki durumu
kendi internet
günlüğünde
anlatmaya çalõşõyor:
“Kaplana acõmak,
koyuna haksõzlõk
yapmak olur.”
Gazze’ye yönelik saldõrõlar
ikinci haftayõ geride
bõrakõrken, İsrail hâlâ amaçlarõna
ulaşabilmiş değil. Ne Gazzelilerin
Hamas’a yönelik desteği azaldõ ne
de Hamas’õn yönetici kadrosu
büyük bir zarar gördü. Şu anki
ateşkes görüşmeleri başarõya
ulaşsa da ulaşmasa da, Hamas
ABD destekli saldõrõlardan
güçlenerek çõkacak. Gazze’deki
insanlõk dramõna kayõtsõz
kalamayanlar ise, katliamõ
yapanlar kadar buna göz
yumanlarõ da suçluyor.