23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 OCAK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sosyal Güvenlik Kurumlarõ: Dul ve Yetim Aylõğõ 5510 sayõlõ Sosyal Güvenlik Yasasõ’nõn yürürlüğe gir- mesiyle gündeme gelen konulardan biri de, TC Emekli San- dõğõ, SSK ve Bağ-Kur’un bağladõğõ, “dul ve yetim aylık- ları” olmuştur. “5510 sayılı yasada dul ve yetim aylıkları için nasıl bir uygulama öngörülmüştür?” 1 Ekim 2008’den önce TC Emekli Sandõğõ Yasasõ uygu- lamasõna göre: “Ölenin bağlanmış veya bu Kanun hükümlerine göre hesaplanacak emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylıklarının; Dul karı ve koca için yüzde 50’si, aylık alan yetimi bu- lunmayanların dul eşlerine yüzde 75’i” oranõnda bağla- nõr. 1 Ekim 2008’den sonra “dul aylığı” için 5510 sayılı ya- sa Geçici Madde 4’te öngörülen uygulama: 1 Ekim 2008’den önce 5434 sayõlõ Kanun hükümlerine ta- bi olarak çalõşmõş olup bu kanunun 4’üncü maddesinin bi- rinci fõkrasõnõn (c) bendine tabi olarak yeniden çalõşmaya baş- layanlar ile bunlarõn dul ve yetimleri hakkõnda bu kanunla yürürlükten kaldõrõlan hükümleri de dahil 5434 sayõlõ Ka- nun hükümlerine göre işlem yapõlõr. Kõsaca, TC Emekli Sandõğõ dul ve yetimlerine 1 Ekim 2008’den önceki uygulama aynen sürdürülecektir. 1 Ekim 2008’den önce Sosyal Sigortalar Yasasõ uygula- masõna göre; Ölen sigortalõnõn aylõğõnõn; “Dul eşine yüzde 50’si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine yüzde 75’i” oranõnda bağlanõr. 1 Ekim 2008’den önce Bağ-Kur Yasasõ uygulamasõna göre: Ölen sigortalõnõn aylõğõnõn “Dul eş için yüzde 50’si, aylık alan çocuğu bulunma- yanların dul eşine yüzde 75’i” oranõnda bağlanõr. Sosyal Sigortalar ve Bağ-Kur’dan dul ve yetim aylõğõ alan- larõn da durumlarõnda bir değişiklik yapõlmamõş, eski uy- gulama korunmuştur. “18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yük- sek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malûl bulunan ve Sosyal Sigorta’ya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından do- layı gelir veya aylık almayan çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonra- dan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigorta’ya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralar- dan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine yüzde 25’i” oranõnda yetim aylõğõ bağlanõr. Sosyal Güvenlik Kurumlarõndan kimlere “yetim aylığı” ödeneceğini küçük bir tablo ile aktarmaya çalõşalõm: Özet olarak, 5510 sayõlõ Sosyal Güvenlik Yasasõ’nõn yü- rürlüğe girdiği, 1 Ekim 2008’ den önce dul ve yetim aylõk- larõ için geçerli olan uygulama, 1 Ekim 2008’den sonra da geçerli olmaktadõr. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 12 Ocak SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU İran Devrimi Dersleri “Geçmişe dönüşten” başka bir vaadi olmayan İran devriminin 30. yıldönümü vesilesiyle yazdığım son ya- zımda; tarihin çarklarını “geri çeviren bu umulmadık ge- lişmenin” o dönemin dünyasında “hayretle karşılandığını” söylemiştim... Hüseyin Öklem isimli okurum itiraz etmiş. Humey- ni devriminin “beklenmedik olduğu savı yanlıştır” diyor. Ve şunları ekliyor: “Humeyni uzun yıllar Fransızlar tarafından izlendi ve desteklendi... Kasetleri (Paris’ten) İran’a dağıtıldı. Bu ara- da Ali Şeraiti İngiliz örgütlerince eğitiliyordu. Batı, se- çeneğini bulmadan kuklasını değiştirmez. Şah’ın yerini alacak kukla bulunmuştu. Humeyni Mehrabad’a iner inmez... söylemlerini anti- emperyalist (yönde değiştirdi)... Batı’nın hayreti Hu- meyni’nin iktidarı alması değil; bir anda antiemperyalist oluşudur. Dolayısıyla ‘beklenmedik bir devrim olduğu’ savı yanlıştır... Elbette bekleniyordu çünkü Batı tarafın- dan hazırlanmıştı! Beklenilmeyen İran halkındaki anti- emperyalist duyguların patlamasıydı... İran’a, Batılıların bize baktığı gözlük ile bakarsak yanılırız. İran hükümeti gericidir. Doğru. Faşisttir. Doğru. Fundamentalisttir. Doğ- ru. Ama İran yalnız hükümetinden ve mollarından iba- ret değildir ki... Yunanistan laiktir ama bizim dostumuz mudur? Antiemperyalist midir? İranlıların, Türk ente- lektüellerine ‘unutmaya başladıkları’ bir gerçeği hatır- lattıklarını göz ardı ediyorsunuz: Emperyalizm” Çok çarpıcı bulduğum bu e-postayı -özetleyerek- ak- tardım. Türkiye’de kafalar o kadar karıştı ki; “akılcılık” böyle “Düşmanımın (Batı emperyalizmi!) düşmanı (İran) dos- tumdur!” noktasında kilitlenip tutsak alınıyor. Otuz yıl ya- nı başımızda dehşet içinde izlediğimiz “İran devrimi” de- ğerlendirmelerine; artık böyle kalın hatlarla çizilmiş, si- yah beyaz “taktik yaklaşımlar” -“Mevzubahis olan Batı emperyalizmiyle savaşmaksa, gerisi teferruattır!” gibisi- ne- damga basabiliyor. Batı emperyalizmiyle savaş söz konusu olduğunda.. faşist, fundamentalist, gerici bir Humeyni ile de empa- ti kurmak zorunda mıyız? Bu mudur artık beklenti? Cumhuriyet mirası sadece, “emperyalizmle savaştan mı” ibaret? Bununla atbaşı giden, bir başka çıta -örne- ğin “çağdaş uygarlık seviyesi” gibi- bir miras yok mu? İran’a hangi gözlükle bakalım? “İran’a, Batılıların gözlüğüyle bakmamalıymışız...” İran’a Batı gözlüğü ile filan değil, “kendi gözlüklerimle” -kadın, gazeteci, TC gözlükleriyle- bakıyorum. Ve bu ka- darı bana yetiyor. İran’a ben gittim. Çok sayıda İranlıyla da tanıştım. Ay- nen böyle sizin gibi orda da “Humeyni devrimine” kes- tirmeden “Batı marifeti!” diye bakanlar var elbette. Ama -şimdiye dek gün ışığına çıkan belgeler- asıl “bu savı” desteklemiyor... Devrim öncesi İran’da bulunan ABD ve İngiltere bü- yükelçilerinin Washington ve Londra’ya gönderdikleri no- talar; 30 yıl sonra bakın şimdi açılıyor. Belgeler, şimdi- ye dek hep söylenegelen unsuru; bu ülkede 20. yüzyı- lın ilk üç çeyreğine damga basan -“emperyal güçler”- İngiltere ile ABD’nin gafil avlandığını ortaya koyuyor. Was- hington-Tahran arasında devrim sonrası patlak veren ün- lü “rehine krizi” nitekim; bu gafil avlanmanın en çarpıcı göstergesidir. İngiltere Büyükelçisi Anthony Parkins yazışmaların- da, son aylara dek; “Şah’ın devrilmesinin bir olasılık ol- madığını” belirtiyor. İngiltere’nin ABD Büyükelçisi Pe- ter Jay’den gene Londra’ya aynı doğrultuda mesajlar gidiyor. Bugün bu yazışmalara, internetten isteyen eri- şebilir. (US, UK failed to predict Iran revolution-docu- ments, Agence France Press HYPERLINK “http://www.dailystar.com/” www.dailystar.com) Humeyni-Fransa ilişkisine gelince... Fransa o dö- nemde, İran’da “oyunu kuran” belirleyici bir ülke de- ğildi. Hatırlayalım: Dönemin iklimini günümüzün “Büyük Or- tadoğu Projesi” değil; “Soğuk Savaş” belirliyordu. “So- ğuk Savaşın” baş unsuru da komünizmle mücadeleydi. “ABD-İngiliz kuklası” (Şah!) dururken; Batı emperya- lizminin İran’da Fransa eliyle -ne olduğu meçhul- yeni bir “kuklaya” (Humeyni!) ihtiyaç duyması.. o konjonktür için çok riskli bir kapristi. Humeyni’ye “Batı komplosu” klişesiyle yaklaşanlar dı- şında, “kendi sorumluluklarını” sorgulayan, “durum muhasebesi” yapan çok sayıda aydın tanıdım İran’da... Kahroluyorlar Sayın Öklem. Ve şunları söylüyorlar. “Olabilecekleri kestirebilseydik, Humeyni’yi asla des- teklemezdik. O yıllarda biz siyaseten çok naiftik. Türki- ye böyle naif bir ülke değil. Türkiye’nin İran’dan en bü- yük farkı bu. Bizim tarihten ders çıkarabileceğimiz baş- ka hiçbir örnek yoktu. Tarih dersini biz başımızı duvara vura vura öğrendik. Bugün bir Türkiye’nin vardığı yere, bir İran’a bakın ve bizim hatalarımızı tekrarlamayın!” Kuşkulu seçime doğru Seçmen listeleri yine askıda ve yine ev olmayan yerde seçmen, seçmen olmayan yerde ev gözüküyor. Değişen bir şey yok. Yüksek Seçim Kurulu yine seyirdeydi ve vatandaş Haluk Yalvaç, YSK’ye başvurdu: “29 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerde, yurttaşlar olarak kullanacağımız oyun namusundan endişe etmekteyiz. Özellikle seçmen kütüklerinin hazırlanmasında YSK dışında bir devlet kurumunun çalışmasının esas alınması; ayrıca oluşan, belirlenen aksaklıkların giderilmesi yerine, sorumluluğun tümüyle YSK’ye bırakılması, seçimlerin güvenilirliğini şimdiden tartışılır duruma getirmiştir. YSK, ilgili yasa gereği olduğunu söyleyerek, seçmen kütüklerini kendilerine verilen TÜİK bilgileriyle hazırladığını belirtmiştir. YSK, seçmen listelerini bir kez daha askıya çıkarmayı, bu süre içinde yapılacak itirazların değerlendirilmesini yeterli bulmuştur. Sorun daha derin ve açık olduğu halde, neden bu seçimlerde parmak boyanmasını düşünmüyorsunuz? Yurttaşlar olarak 29 Mart 2009 seçimlerinde parmak boyanmasını talep ediyoruz.” Bir kez daha yineleyelim: Önlem almadığı takdirde YSK, kuşkulu bir seçim yüzünden tarih önünde sorumlu olacaktır! Şeşi beş... Kürtçe yayın yapan devlet kanalı TRT- Şeş açıldı. Anlaşılan o ki, federasyona beş kaldı. Çelişki Susurlukçular ile çetelere karşı savaş vermiş, çetelerin mağduru olmuşlar aynı kefede! Olur mu? Recep Tayyip Erdoğan savcılığa soyunursa, olur! Operasyonöncesinde Makale, 3 Ocak günü Taraf gazetesinde yayımlandı. Polis Akademisi üyesi olan Önder Aytaç ile rahatsızlığını ileri sü- rerek Amerika’dan dönmeyen polis komiseri Emre Uslu’ya ait bu ortak makalede, Ergenekon çerçevesinde yargıya yönelik bir soruşturma açılması gereklili- ğinden söz ediliyordu: “Yargı herkese eşit olarak uygulanırsa ‘adalet’, yalnızca bazılarına uygulanırsa ‘zulüm’ olur değerlendirmesi, acaba yargı bağlamında da hâlâ geçerli midir? Her insan eşittir, ama ba- zıları diğerlerine göre daha faz- la eşittir diye düşünenlere yar- gı bağlamında ne denebilir ki? Öncelikle şunu söylemekte yarar var: Anadolu insanı artık yetişmiş ve ülkenin her yerinde hâkim, savcı, polis, asker, med- ya personeli, işadamı olarak çalışmaktadır. Artık yerine gö- re risk alabilmekte, eğer hatalı bir durum varsa, bunu açık ve seçik olarak ifade edebilmek- tedir. O halde endişe etmeye hiç gerek yok. O halde sıkı dur- mak gerekli. Eğer devlet işin ar- kasında ve Emniyet’in yanında dik duracak olursa, aydınlatıla- mayacak hiçbir gizli olay kal- mayacak.” Makale, şu tümcelerle biti- yordu: “Acaba en kısa zamanda için- de, bir diğer ek iddianamenin gelmesi ile akla hayale gelme- dik başka başka açılımlar ve te- mizlikler olursa ne olur? İnanın çok ama çok iyi olur.” Rastlantıya bakınız ki, bu makalenin yayımından tam üç gün sonra Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğ- lu’nun evinin de arandığı 10. Er- genekon dalgası yaşandı. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derne- ği, devrimci Milli Eğitim Bakanı Mus- tafa Necati’yi kuru kuru anmak yeri- ne, onun adına içten, bir o kadar da ciddi ve akademik bir sempozyum düzenledi. Necati Bey’in Kuvayı Milli- yeciliğinden tutun gazeteciliğine, İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’ndan tutun eği- timciliğine değin hemen hemen her üst- lendiği görev konusunda derinlemesi- ne bilgiler içeren bildiriler sunuldu sempozyumda. Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakülte- si’nden Yard. Doç. Dr. Mustafa Şanal, tozlu çuvallar içinde neredeyse unu- tulup gitmekte olan bir tarihi ortaya çı- karmıştı örneğin... Hem Necati Bey’in döneminde kurulan ve Köy Enstitüle- rinin ilk denemelerinden biri olarak da kabul edilen Kayseri Zincidere Köy Muallim Mektebi’ne ilişkin bulduğu belgelerin dökümünü yaptı, hem de ve- rileri yorumlayarak yeni bilimsel açı- lımlar getirdi olaya. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ze- ki Arıkan, günün tutanakları ve gaze- teleri üzerinden Mustafa Necati’nin erken yaşta ölümüne ilişkin tartışma- ları irdeledi. Arkeolog Nezih Başgelen, Mustafa Necati döneminde çıkarılan ve yaban- cı ülkelere öğrenci gönderilmesine iliş- kin yasayla yurtdışına giden değerli ar- keologlar ile tarihçilere ilişkin geniş bilgiler verdi. Eğitimci-yazar Mehmet Saydur’un aktardığı, Mustafa Necati’nin İstiklal Mahkemesi Başkanı olarak Kastamo- nu’da geçen günlerine ilişkin anısı ise, Türk devrimini yaratanların insancı yanları açısından eşsiz bir örnekti: Mehmet Onbaşı, Fatma’ya sevda- lıdır. Ayrılığa dayanamaz, kaçıp köyü- ne gider, Fatması ile özlem giderir ve birliğine dönüp teslim olur. Kaçtığı için İstiklal Mahkemesi önüne çıkarılır. Heyet, neden kaçtığını sorunca, “Ca- hillik yaptım, bağışlayın” der ve tüm iç- tenliğiyle neden kaçtığını anlatır. İdamlıktır suçu, ama mahkeme he- yeti, Mehmet Onbaşı’ya arkadaşları önünde 50 değnek vurulması kararı ve- rir. Mehmet Onbaşı, cezayı duyunca aslan gibi kükrer: - Arkadaşlarımın yanında dayak! Bunu Fatma duyarsa... Asılmaya razı- yım reis bey... Bunun üzerine Mustafa Necati’nin başkanlığındaki heyet bir kez daha top- lanır ve kararını verir: “Mehmet Onbaşı’ya on gün izin ve- rilmesine, ilgili kaymakama da düğünü bizzat yapması için haber gönderil- mesine...” İzmir’deki Mustafa Necati Sempoz- yumu, bir ateşli devrimcinin, kısacık da olsa hayata neler sığdırılabileceğini gösteren dersleri ile doluydu... Mustafa Necati’den hayat bilgisi HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Osmanlõ devle- tinde adli hiyerarşi- de ikinci en yüksek devlet görevlisi. 2/ Maden ya da kâğõt para üstündeki kafa resmi... En uygun zaman ya da du- rum. 3/ Brezilya kö- kenli bir dans ve müzik. 4/ İhanet eden kimse... Ma- lezya’ya özgü bir tür öldürücü delilik. 5/ “- -- derdim var birbirinden seçilmez / Bir ayrõlõk bir yoksulluk bir ölüm” (Ka- racaoğlan)... Dar ve uzun kavkõlõ bir deniz yumu- şakçasõ. 6/ Dansta erkeğe eşlik eden kadõn... Gü- neydoğu Asya’da yaşa- yan bir halk. 7/ Pamuk ipliğini sarmaya yarayan el çõkrõğõ... Suudi Arabistan’õn plaka imi. 8/ “Denizayısı” da denilen fok cinsi. 9/ “Varsõn seni ömrünce azabõn kolu sar- sõn / --- sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsõn” (F. N. Çam- lõbel)... Yerinde yapõlan ve beğenilen davranõş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlõ devletinde üst düzey yetkililerin vekil ve yar- dõmcõlarõna verilen ad. 2/ Bağõşlama... Güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. 3/ Kilime benzer, renkli ve motifli uzun yolluk... Fas’õn plaka imi. 4/ Haber toplama ve yayma işiy- le uğraşan kuruluş... Bir renk. 5/ Gümüş... Afrika’nõn gü- ney ucundaki burnun adõ. 6/ Bir seçimde adaylardan hiç- birinin gerekli oyu sağlayamamasõ nedeniyle seçimin so- nuçsuz kalmasõ. 7/ Seyrek dokunmuş bir tür kumaş... Bir nota. 8/ Radyoaktif bir element... Tevfik Fikret’in İstan- bul’a lanetler yağdõrdõğõ ünlü şiiri. 9/ Bir tür ince meşin. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 D O L A Y L A M A U M A R İ N A T Ş A L A D A N A A C T R A P K A M U K A L A A V N İ İ D H İ L A L E P E A R A L A Z O T S O Y U T L A M A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nilgun@cumhuriyet.com.tr Yetimin Emekli Aylığını Yetim Aylığını Yetim Aylığı Ödeyen Kurum Ödeyecek Kurum SSK SSK Ödenmez SSK Emekli Sandığı Ödenir Emekli Sandığı SSK Ödenmez Emekli Sandığı Emekli Sandığı Ödenmez Bağ-Kur Bağ-Kur Ödenmez Bağ-Kur Emekli Sandığı Ödenir Emekli Sandığı Bağ-Kur Ödenmez SSK Bağ-Kur Ödenir Bağ-Kur SSK Ödenir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle