07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 2008 yılı sonunda resmi iş- sizlik oranının 2007 yılı sevi- yesini aşmayacağı, yüzde 10 civarında olacağı, geçen haf- ta açıklanan ilk altı aylık istihdam verilerinden anlaşılıyor. 2007 yılında resmi işsizlik oranı, yüz- de 9.9 olarak ilan edilmişti. AKP iktidarında bir- çok sosyal göstergenin en başta da işsizlik ve- rilerinin doğruluğuna ilişkin şüphelerimiz art- tı. Bir dizi sosyal olgu, işsizlik rakamlarının tah- rif edilmiş olduğuna dair kuşku doğuruyor. Ör- neğin, kırdan kente göçün hızlanması, KİT’le- rin özelleştirilmesi, kapanan şirket sayısının nis- peten artması karşısında işsizlik oranının is- tikrarlı kalmasını kuşkulu kılıyor. Sonra, ista- tistik hesaplarına dair yöntemsel sorunlar da var. Resmi İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) iradi işsizleri, yani “çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayanları” ve mevsimlik olarak (genellikle yaz sezonu) çalışanları işsiz saymaması iki mil- yondan fazla kişinin, “işgücü piyasası” dışın- da tanımlanmasına neden oluyor. Halbuki bu iki kategori işsiz sayısına dahil edildiğinde işsiz sayısı ve oranı “daha gerçekçi” bir sevi- yeye yükseliyor. Örneğin 2007 için işsizlik ora- nı yüzde 17 oluyor. TÜİK verilerine dayanarak, yapılan bu hesaplamayı Türkiye’nin işsizlik ve- risi olarak kullanmak daha doğru. Türkiye’de, sosyal değişimin ve ekonomik gelişimin ölçülmesi kronik bir sorun. İktisadi ve- ya sosyal olguların örneğin, kırdan kente gö- çün veya işsizlik düzeyinin yahut fiyat artışla- rına dair rakamların doğru olduğuna dair kuş- kular eskiden beri sürüp gidiyor. Bürokrasi ve hükümetler bu kuşkuları giderecek adımlar at- mıyorlar, tam tersine güvenilirliği zedeleyecek uygulamaları genişletiyorlar. Kapitalist siste- min akıl dışı (irrasyonel) yapısal özellikleri vardır ama istatistik ölçümlerde bu akıl dışılı- ğın hesaplamalara zemin oluşturması, kaçı- nılmaz bir gereklilik değil. Türkiye’de özel ve- ya kamu tekelci firmalar ekonomiye hâkim. Ama onlar dahi sınırlı ama şiddetli rekabet or- tamında planlama yaparken sağlam istatis- tiklere ihtiyaç duymuyor olmalılar ki, güveni- lir olmayan istatistiklerden şikâyet ettikleri pek duyulmadı. Geriye güvenilir istatistik (ve- ri) ihtiyacı içinde olması beklenen iki kurum ka- lıyor, üniversite ve sendika. Üniversitelerin sağ- lam istatistik verisi talep etmemesi de gerçeklik ve bilim bağının çok zayıflamış olmasıyla açıklanabilir. Geriye sendikalar kalıyor. Onlar da ücret artışları, sosyal talepler, örgütlenme vs. için güvenilmez rakamları yeterli görüyor olmalılar ki, dev bütçelerine rağmen, alterna- tif “veri üretimi” yapmaya yanaşmıyorlar. Resmi istatistiklerin güvenilmez hale getiril- mesinin öznel sorumlularının başında sağ hü- kümetler geliyor dersem abartmış olmam. Sağcı hükümetler istatistiklerin, temsil ettikle- ri sınıfların çıkarları doğrultusunda üretilmesi- ni alışkanlık haline getirdiler. Hükümetlerin “başarılarını” rakamlarla kanıtlama gayreti de, istatistiklerin kaderini etkiledi. Turgut Özal Başbakan iken enflasyon rakamı, Resmi İsta- tistik Kurumu’ndan (DİE) daha yüksek çıkıyor diye Hazine Geçinme Endeksi’nin yayınına son verdirmişti. Tarım üretim tahminlerindeki “aşırı iyimserlik” milli gelir rakamının yüksek çık- ması için kullanılan en kolay yöntemlerden bi- riydi. AKP iktidarında buna sanayi sektörünün 3 yıldan daha fazla süreyle stokları arttırması ek- lendi. Bir türlü erimeyen stoklar AKP döne- mindeki milli gelir artışının temel unsurlarından birisi oldu. İşsizlik istatistikleri de bir başkası. Türkiye nüfusu her yıl ortalama 1 milyon ki- şi ve “Çalışma çağındaki nüfus” ise 850 bin ki- şi artarken, “işgücü piyasasına” dahil olanla- rın sayısı nispi olarak azalması, başka olgularla desteklenmiyor. Ama çalışma çağı nüfusu ar- tarken, “işgücü piyasasına” dahil olanların sayısı azalırsa, işte o zaman işsizlik oranının düşmesi pekâlâ mümkün olabilir. Yani gerçek sosyal olgulara da- yanmayan hatalı yöntem kullanıl- ması ve rakam oyunları ile işsizlik oranı düşürülebilir. Güvenilir olmayan rakam- larla, Türkiye’nin sosyal yapısının en önemli göstergelerinden birisi, yani işsizlik düzeyi ka- muoyuna hatalı olarak sunulmaktadır. Resmi istatistik kurumu TÜİK’in bir an önce işgücü- ne katılma oranının çok küçük de olsa azal- masının gerçek nedenlerini kamuoyuna açık- laması gerekmektedir.. Çalışma çağındaki nüfus artarken, işgücü pi- yasasına dahil olanların sayısının ve işgücüne katılım oranının azalması, kapitalist bir eko- nomide teorik olarak mümkün değil. AKP ik- tidarında bu temel eğilimi yavaşlatacak poli- tikalar uygulandı mı? Tüketim malları fiyatla- rında gerileme olduğu için mi satın alma gü- cü arttı? Çalışma çağı içindeki nüfusun bir kıs- mını, iş aramaktan veya çalışmaktan geri bı- raktıracak düzenli gelir garantisi mi sağlandı? Tarımsal ürün fiyatları, kırdaki gizli işsizlerin iş- gücü piyasasına dahil olmasını engelleyecek ölçüde yüksek mi tutuldu? Hane halkı nüfusu mu azaldı? Çalışma çağı içindeki asker ve öğ- renci sayısı mı arttı ya da tahsil ve askerlik sü- resi mi arttı? Olgular bu sorulara olumlu cevap verilme- sine engel. O halde ne oldu da çalışma çağı- na giren nüfus artarken, “işgücü piyasasına” dahil olanların sayısı azalıyor? Sosyal olgular bütün bu sorulara olumlu cevap vermemizi güçleştiriyor. Eğer olumlu cevap verebilsey- dik, işgücüne dahil olanların sayısındaki azal- mayı bir eğilim olarak doğru kabul edebilirdik. Ama olguların gerçekliğini yöntem ve rakam oyunları ile örtmeye çalışmak, tepkisiz bir or- tamda pekâlâ mümkün olabilir. AKP’nin eski sağcı hükümetlerden miras alarak yaptığı da bundan başka bir şey değil. İşsizlik Rakamları Ne kadar Doğru? KSO SANAYİCİNİN PERFORMANSINI ÖDÜLLENDİRECEK Kocaeli Sanayi Odasõ’nca, “2008 Yõ- lõ Sanayi Kuruluşlarõ Sektörel Per- formans Değerlendirme Organizasyo- nu” düzenlendi. KSO Yönetim Kurulu Başkanõ Yõlmaz Kanbak, organizasyonun, 10 sektörde KOBİ ve büyük ölçekli kuruluşlar ka- tegorisinde yapõlacağõnõ ifade ederek katõlacak kuruluşlarõn belirlenen sek- törlerde en az 2 yõldõr faaliyet göster- mesi gerektiğini bildirdi. Kanbak, “Amacõmõz, Ar-Ge faaliyetlerine ve çalõşanlarõnõn gelişimine önem veren, yüksek verimlilikle çalõşan kuruluşlarõn performanslarõnõn değerlendirilmesini sağlamak” dedi. Mavi mermer Erzurum’a umut oldu Zümrüt Cam atakta D enizli’de faaliyet gösteren ve Avrupa başta olmak üzere birçok yabancõ ülke- ye ürün satan Zümrüt Cam, her geçen gün pazarõnõ genişletiyor. Zümrüt Cam Genel Müdürü Ahmet Gözüaçık, Çin pazarõnõn dün- yada gösterdiği etkiden bir dönem kendilerinin de etkilendiğini, ancak daha sonra yabancõ ül- kelerdeki müşterilerinin kaliteyi yeniden ön pla- na alarak kendilerini tercih ettiğini söyledi. Füzyon cam tekniğine 1997 yõlõnda geçtikle- rini, bu tekniğin en önemli özelliğinin de cam- larõn üzerlerine atõlan boyanõn iki cam arasõnda kalmasõ ve fõrõnlarda pişirilmesi olduğunu ifade eden Gözüaçõk, Zümrüt Cam’õn dünyanõn birçok ülkesinde 40 satõş noktasõ bulunduğunu vurgu- ladõ. 1 8 yõl gazetecilik yaptõktan sonra maden şirketi ku- ran Recep Keleş, Erzu- rum’un Narman ilçe- sinde doğada nadir bu- lunan mavi mermer ya- taklarõ buldu. 2000 yõ- lõnda Erzurum’da baş- latõlan araştõrmalar ne- ticesinde Narman ilçe- sinde mermer yataklarõ tespit edildi ve 2007 yõ- lõnõn sonunda söz ko- nusu bölgede çalõşma- lara başlandõ. Geomar Maden ve Mermer İthalat İhracat Şirketi sahibi Keleş, yaptõğõ açõklamada, son 1 yõl- da mermer ocağõna yaklaşõk 1 milyon YTL’lik yatõrõm yaptõğõnõ söyledi. Doğada mavi mermerin çok nadir olduğuna dik- kati çeken Keleş, “Türkiye’de mavi mermeri ilk biz bulduk. Dünyada da zaten bir iki ülkede çıkartılıyor. Çıkardığımız mavi mermere İtal- ya, Arap ülkeleri, Amerika ve Uzakdoğu’dan ciddi talepler var; fakat biz şu anda mavi mer- mer için Erzurum’a gelen İtalya’nın bile ta- leplerini karşılayacak durumda değiliz. Bunun gramını harcamamak adına burada kompli- ke tesis kurmak istiyoruz” diye konuştu. FORTİS ‘Anadolu 250’ ödülleri Gaziantepli Tunaş Gıda ihracat ağını büyütüyor T unaş Gõda Yönetim Kurulu Baş- kanõ Mustafa Çelik, yaptõğõ açõklamada, 45-50 yõldan beri zahirecilik ve susam ticaretiyle uğ- raştõktan sonra 1989 yõlõnda Çelikler Gõda şirketini kurarak helva üretimi- ne girdiklerini ve şu anda “Tunas” markasõyla hel- va, tahin, pekmez ve reçel, “krel- va” markasõyla krem helva, “marvella” mar- kasõyla fõndõk kremasõ ürettik- lerini söyledi. Gaziantep Organize Sanayi Bölge- sinde 17 bin metrekarelik kapalõ alan- da kurulu fabrikalarõnõn günlük üretim kapasitesinin 60 ton olduğunu, sek- törde üretim kapasitesi açõsõndan ilk 5’in içinde yer aldõklarõnõ belirten Çelik, yõlda yaklaşõk 15 bin ton susam ithal ederek hem kendilerinin kullan- dõğõnõ hem de yurtiçine sattõklarõnõ söy- ledi. En büyük ihracat pazarõnõn Ortado- ğu olduğunu; dünya nüfusunun yüzde 20’sinin bildiği etnik bir ürün olan helvayõ onu bilmeyen top- lumlara tanõtmak istediğini söyle- yen Çelik, asõl he- deflerinin tüketim potansiyeli yüksek olan Uzakdoğu olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “2007 yılında ihracatımız yüzde 20 arttı, hedefimiz bu yıl so- nuna kadar bu rakamı yüzde 80’e çıkarmak.” F ortis ve Ekonomist dergisi işbirliği ile bu yõl beşincisi düzenlenen “Anadolu 250” ödülleri için başvurularõn başladõğõ bildirildi. Fortis’ten yapõlan yazõlõ açõklamaya göre, Anadolu’nun en başarõlõ şirketlerinin belirlendiği araştõrmaya İstanbul, Ankara ve İzmir dõşõnda tüm illerdeki şirketler tarafõndan yapõlabilecek başvurular 11 Eylül Perşembe günü sona erecek. “www.fortis.com.tr” adresinde bulunan formun doldurularak yapõlacak başvurularda şirketlerden ciro, vergi öncesi kâr, ihracat tutarõ, özsermaye, çalõşan sayõsõ gibi sektör bilgileri isteniyor. Tunaş Gõda, hem Amerikan ve Uzakdoğu insanõnõ Türk damak tadõna uygun ürünlerle tanõştõracak hem de 40 ülkeye uzanan ihracatõnõ genişletecek. 1 7 yaşõndan beri sektörün içinde olduğunu söylüyor Aygül Ke- merli. Çanakkale’nin Gelibolu ilçesi ile özleşen sardalya konserve- ciliğinde kala kala üç markadan bi- ri olan Selahattin Kõzlõ Sardal- ya’nõn sahibi. “Bizde sardalya- cılık 1950 yılından beri bir ai- le geleneği. Babam Selahattin Kemerli’nin ölümünden sonra işleri annem devraldı, sonra da ben” diye anlatõyor. Ancak siparişlere yetişemedik- leri yüzü aşkõn işçi çalõştõr- dõklarõ o altõn günler çok- tan sona ermiş. Artõk Ge- libolu’da bu sektördeki tüm markalar can çeki- şiyor. Nedeni ise Avru- pa Birliği standartlarõ ne- deniyle kentin içinde kü- çük binalarda yapõlan üreti- min sonuna gelinmiş olmasõ. Bu ko- şullarda ihracat şansõnõn kalmadõğõnõ söyleyen Aygül Kemerli, Gelibo- lu’da sardalye konserveciliğinin ayakta kalmasõ için inanõlmaz bir mücadele veriyor. Tek istediği fabrikasõnõn taşõn- masõ için uygun bir yer gösterilip kendisine uygun kredi verilmesi. “Fabrikalar şehrin merkezin- de kaldıkları için büyüyemediler. Or- ganize bir sanayi bölgesi olmadığı için şehrin merkezinde sıkışıp kaldılar. Kendilerini yenileyemediler. Bu as- lında Gelibolu’nun bir markalaşma so- runu olmalı. Sardalya konserveciliği gibi köklü bir geleneğin yaşatılması için önemli. Avrupa Birliği eminim ki böyle bir geleneğe sonuna kadar sahip çıkardı. Burada ne belediye ilgileniyor ne de Çanakkale 18 Mart Üniversite- si Su Ürünleri Dekanlığı...” diyen Ay- gül Kemerli ile tanõştõğõmõzda da TOBB’un Kadõn Girişimciler 1. Genel Kurulu’nda sesini TOBB başkan yar- dõmcõlarõna duyurmaya çalõşõyordu. Kemerli bize de “Kredi bile bulamı- yorum. Çünkü ne esnaf sayılıyoruz ne de sanayici. Kadın girişimci olarak çal- madığım kapı kalmadı” diye dert yan- dõ. Fabrikasõnda halen 20 ton sardal- ya konservesi, ançuez, çiroz ve la- kerda üreten Kemerli, siparişe gö- re işçi çalõştõrdõğõnõ, bu sayõnõn 5 ile 50 arasõnda değiştiğini belir- tiyor. İhracatõ ise bu koşullarda ya- pamõyor. Kemerli, “Biliyorum ki bu işi yapabilecek son kuşağım ve fabrikamı kapatmak istemiyo- rum. Dedem bu işi Rumlardan öğ- rendi. Aslında inanılmaz bir ihracat potansiyeli var. Fas uzun yıllardan be- ri sardalya konserveciliği ile geçiniyor. Biz var olanı öldürüyoruz” diyor. Ay- gül Kemerli’nin en büyük rüyasõ kentin biraz dõşõnda tahsis edilecek bir alana ku- racağõ ‘butik fabrikasını’ olmasõ ve ha- len Endüstri Mühendisliği’nde öğrenci olan kõzõnõn yanõnda çalõşmasõ. “Sahip çõkõlmazsa bir kültür yok olacak” diyen Selahattin Kõzlõ Sardalya’nõn sahibesi Aygün Kemerli Fabrikamõ kapatmak istemiyorum G Ö R Ü Ş / E R H A N B İ L G İ N * İktisatçõ [email protected]* Gelibolu’nun geleneksel sardalya konserveciliğinin ayakta kalmasõ için inanõlmaz bir mücadele veren Aygün Kemerli’nin tek istediği fabrikasõnõn taşõnmasõ için uygun bir yer gösterilip kendisine uygun kredi verilmesi. USTKB 30 Ağustos’un 86. Yılı ? 86. yılını kutladığımız, Atatürk’ün önderliğindeki 30 Ağustos Zaferi ile emperyalizme unutamayacağı bir ders verilmiş, Anadolu işgalden kurtarılmıştır. ? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, laik bir yapıya ulaşması, çağdaşlaşmanın yolunu açan “Devrimler”in gerçekleşmesi, 30 Ağustos Zaferi’nin başlattığı olağanüstü düzenlemeler ve yapılanmalardır. ? Ne yazık ki, 2002 yılından bu yana, dünyasal yaşamımız adım adım dinselleştirilmekte, tarikatlar toplumsal yaşamın her alanında etkili olmakta, bize dış güçlerce uygun görülen “Ilımlı İslam” giysisi günümüz iktidarı tarafından da kabul görmektedir. ? Tüm Anayasal Kurumlar’ın, laikliğe bağlı sivil toplum örgütlerinin ve siyasal partilerin, bu doğrultudaki medyanın, özellikle halkımızın işbirliğiyle, Türkiye’nin “İs- lam Devleti”ne dönüştürülmesinin yolu kesilmelidir. ? 86 yıl önce, devletimizin, ulusumuzun oluşması uğruna ve şimdi de ülkemizin bölünüp parçalanmaması için canlarını veren şehitlerimize minnet ve şükranlarımızı sunar, anıları önünde saygıyla eğiliriz. ULUSAL SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BİRLİĞİ Katılımcı Kuruluşlar: Atatürk Vakfı, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şişli Şb., Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kadıköy Şb., Basın Mensupları Der. (Bas-Men, Cumhuriyet Kadınları Derneği İst. Şb., Demokratik Dayanışma Der- neği, Deniz Yıldızı Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği, F. Nightingale Hemşirelik Y.O. Mezunlar Derneği, İst. CUMOK, İst. Eğitimciler Derneği, İst. Ekslibris Akademisi Derneği, İst. Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB- 36 Kadın Kuruluşu), İst. Mülkiyeliler Birliği Vakfı İst.Şb., İst. Üniversitesi Mezunlar Derneği, İst. Üniversite- si Öğr. Üyeleri Derneği, İst. Yardımseverler Derneği, İtalyan Liseliler Derneği, İTÜ Mezunlar Derneği, Jeo- fizik Kurumu, Kadın Araştırmaları Derneği, Kadıköy Platformu (32 Dernek), Kadın ve Siyaset Derneği (Kas- Der) Mersin, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Sertel Gazetecilik Vakfı, SOS Çevre Gönüllüleri Platformu, Sürekli Gelişim Derneği, T. Asker Çocukları Der. (Taç-Der), TEMA Vakfı, T. Gençlik Birliği (TGB), T. Hekimleri Dostluk ve Dayanışma Derneği, T. Kadınlar Birliği İst. Şb., T. Kadınlar Birliği Şişli Şb., T. Soroptimist Ku- lüpleri Federasyonu, T. Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD), Truva Folklor Araştırmaları Derneği, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMOD), Ulu Önderin Öğrencileri Derneği, Ulusal Sanayici ve İş Adamları Der. (USİAD), Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD), Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği Konferderasyo- nu, Umut Çocukları Derneği, Yeniden Kuvayi Milliye Derneği, Yurttaşlık Hareketi Derneği (YHD), Yurtsever Hareket, 68'liler Vakfı, Toplumsal Saydamlık Hareketi Der., Avukatlar Dayanışma ve Hukuk Araştırmaları Vakfı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle