Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Tarım devrimi insanın yaşam biçiminden dev-
let biçimine kadar her şeyini etkiledi. Ta ki sana-
yi devrimine dek. Bu süreç de yeni bir dünya kur-
du. Bugün içinde yaşadığımız döneme birkaç de-
ğişik ad denemesi yapıldı, sonunda şunda karar
kılındı:
Bilişim devrimi...
Bilgiye sahip olmak, ona ulaşma yollarını bilmek
ve onu kullanabilmek çok büyük zenginlik. Kimi-
leri, yüzyıllardır gelenekselleşmiş “Emek en yüce
değerdir” sözü yerine “Bilgi en yüce değerdir” di-
yecek kadar ileri gidiyor.
Bütün bu bilişim-gelişim güzel de; küresel ısın-
manın getirdiği sorunlardan nüfus artışına, dün-
yanın kirlenmesinden gelir dengesinin bozulma-
sına kadar bir dizi olumsuzlukla birlikte büyüyen
bir başka sorun var:
Gıda...
Stratejistlerin üzerinde birleştiği gerçek şu:
21. yüzyılda temiz ve güvenilir gıda üretimi sa-
nayi üretiminden daha önemli hale geldi...
Türkiye bu alanda ne durumda?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ağustos ayı
başında yayımlanan tarım istatistikleri günlük
gürültünün gölgesinde kaldı.
Rakamları paylaşalım:
- 2008 yılı ocak-haziran döneminde tarım ürün-
leri ithalatı 2007 yılının aynı dönemine göre yüz-
de 54 arttı; 2 milyar 348 milyon dolardan 3 mil-
yar 602 milyon dolara yükseldi.
- Aynı dönemde tarım ürünleri ihracatı ise sa-
dece yüzde 12 arttı. 1 milyar 610 milyon dolardan
1 milyar 800 milyon dolara çıktı.
- 2007 yılında toplam tarımsal dış ticaret açığı
900 milyon dolardı. Görünen rakamlarla tahmin yü-
rütüldüğünde, açık 2008’de 3.6 milyar dolara çı-
kacak.
Bu tablo, AKP iktidarının tarıma bakışının ra-
kamsal gerçekleri. Yazıyı rakamlara boğmak is-
temiyoruz ama, AKP öncesindeki tabloyu özet-
lediğimizde hükümete yüklediğimiz sorumluluğun
boşuna olmadığı ortaya çıkacak:
- 1999’da tarımsal dış ticaret 409 milyon dolar
fazla veriyordu.
- AKP iktidarının birinci yılında fazlalık, açığa dön-
üştü; 414 milyon dolar...
- 2005 ve 2006’da durum yine dengelendi ve
500’er milyon dolar ticaret fazlası oluştu. Ancak
son iki yıldır ipin ucu kaçtı.
AKP’de tatil anlayışından tarıma bakışa yer yer
izini bulduğumuz Özal da gıda üretimini küçüm-
semiş, “Nerede ucuzsa oradan getiririz” demişti.
Oysa ABD ve AB başta olmak üzere gelişmiş ül-
keler tarıma öyle bakmıyor. Yerine göre olağan-
üstü teşvikler uygulayıp üreticinin tarlada kalma-
sı için her şeyi yapıyor. Bunun başlıca 2 nedeni
var:
1- Tarımdaki nüfusu dengede tutmak.
2- Gıda üretiminde dışarıya muhtaç olmamak.
Hatta tam tersine, fiyatından üretimine kadar be-
lirleyici olmak.
Girişte de vurguladığımız gibi tarım artık sana-
yi üretiminden daha önemli, daha stratejik hale ge-
liyor. Bunu gören zengin ülkeler, toprakları verimli,
yöneticileri verimsiz devletlerle kendi çıkarları
doğrultusunda daha derin bağlar kurmaya baş-
ladılar.
Bizde ise ekonomi deyince akla borsa-döviz-
faiz üçgeninden başka bir şey gelmiyor.
Tarımsal üretimin düşmesinde kuraklık, yani su
kıtlığı büyük etken diyenlere de yanıtımız şu:
Hayır, su kıtlığından çok akıl kıtlığı var!
[email protected]
SAYFA 18 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
T.C.
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME
MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN DUYURU 2008 EYLÜL DÖNEMİ
TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVINA
KATILMAK İSTEYENLERİN DİKKATİNE!
Sağlõk Bakanlõğõ eğitim hastanelerine, üniversitelerin tõp fakültelerine ve Gülhane Askeri Tõp Akademisine Taba-
bet Uzmanlõk Tüzüğü, Tõpta Uzmanlõk Tüzüğü, Yükseköğretim Kanunu, ilgili yönetmelik ve protokol hükümleri çer-
çevesinde tõpta uzmanlõk eğitimi görmek üzere alõnacak adaylarõn seçme sõnavõ Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Mer-
kezi tarafõndan yapõlacaktõr.
1. Sõnavõn adõ 2008 Eylül Dönemi Tõpta Uzmanlõk Eğitimi Giriş Sõnavõdõr (TUS). Sõnavõn birinci basamağõnõ teşkil
eden Yabancõ Dil Sõnavõ 13 Eylül 2008 Cumartesi günü saat 09.30'da uygulanacak ve 120 dakika sürecektir. Bu sõnavda
başarõlõ olan adaylar ile 9 Eylül 2006, 7 Nisan 2007, 15 Eylül 2007 veya 12 Nisan 2008 tarihlerinde yapõlan yabancõ
dil sõnavlarõndan en az birinde başarõlõ olup Sağlõk Bakanlõğõ eğitim hastanelerinde ve tõp fakültelerinde uzmanlõk eği-
timi görmek isteyen adaylar 14 Eylül 2008 Pazar günü saat 13.30'da yapõlacak olan Bilim Sõnavõna alõnacaklardõr. Bi-
lim Sõnavõ 210 dakika sürecektir.
2. 2008-TUS Eylül Dönemine başvuru süresi 18 - 22 Ağustos 2008 tarihleri arasõndadõr. Sõnava başvuru sõrasõnda
mezun olmak şarttõr.
3. Bu sõnava başvurma, sõnavõn uygulanmasõ ve değerlendirilmesi ile yerleştirme işlemlerine ilişkin bilgiler, 2008-
TUS Eylül Dönemi Kõlavuzu'nda (TUS Kõlavuzu) yer alacaktõr. Başvurular elektronik ortamda alõnacaktõr. Kõlavuz da-
ğõtõmõ yapõlmayacaktõr. 2008-TUS Eylül Dönemine başvuracak adaylar, 18 Ağustos 2008 tarihinden itibaren, 2008-
TUS Eylül Dönemi Kõlavuzu ile başvuru merkezleri adres bilgilerine ÖSYM'nin http://www.osym.gov.tr internet ad-
resinden ulaşabilirler.
4. Tõp fakültesi mezunlarõ ve sõnav tarihine kadar stajyerliğini tamamlamõş teğmen, üsteğmen veya yüzbaşõ rütbe-
sindeki askeri sağlõk personelinin yanõ sõra Sağlõk Bakanlõğõ eğitim hastanelerinde Tababet Uzmanlõk Tüzüğü’nün 6.
maddesinin B bendinde belirtilen dallarda uzmanlõk eğitimi görmek isteyen veteriner ve eczacõlõk fakülteleri ile fen fa-
kültesi ve dengi fakültelerin biyoloji ve kimya bölümü mezunlarõ ile Tõpta Uzmanlõk Tüzüğü’nün 19. maddesine gö-
re üniversitelerdeki tõpta uzmanlõk programlarõnda aylõksõz olarak eğitim görmek isteyen tõp fakültesi mezunu yaban-
cõ uyruklu adaylar da 2008-TUS Eylül Dönemine başvurabilirler.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
Basõn: 45376
T.C. YÜKSEKÖĞRETİM KURULU
ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ
BAŞKANLIĞI’NDAN DUYURU YURTDIŞINA
LİSANSÜSTÜ ÖĞRENİM GÖRMEK ÜZERE
GÖNDERİLECEK ADAYLARI
SEÇME VE YERLEŞTİRME (YLSY)
İŞLEMİNE BAŞVURACAK ADAYLARIN DİKKATİNE
2008 yõlõnda 1416 Sayõlõ Kanun kapsamõnda yurtdõşõna lisansüstü öğrenim görmek
amacõyla gönderilecek öğrencilerin yerleştirme işlemleri için hazõrlanan 2008-YLSY
Kõlavuzu ÖSYM'nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden 25 Ağustos 2008 ta-
rihinden itibaren yayõnlanacaktõr. Yurtdõşõnda lisansüstü öğrenimi görmek üzere baş-
vuracak adaylar, başvurularõnõ 25 Ağustos - 05 Eylül 2008 tarihleri arasõnda
http://vlsv.osym.gov.tr adresinden yapacaklardõr. Adaylarõn, yerleştirme işlemine alõ-
nabilmeleri için, yerleştirme ücretini ilgili banka şubesine yatõrmõş, başvuru ve tercih
işlemlerini elektronik ortamda yapmõş olmalarõ gerekmektedir.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
Basõn: 45358
CAN
Unutulanlar hatõrlanõrmõş..
Ben seni
hiç hatõrlamõyorum...
18 Ağustos...
Apo’n
KEMALİYE SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2006/80 Karar No: 2008/32
Davacõ Fatma Ayten SOYSAL vekili Av. Mehmet ÇETİN-
KAYA tarafõndan davalõ Nejla SOYSAL ve arkadaşlarõ aley-
hine açõlan İzalei Şüyu davasõnõn yapõlan açõk duruşmalarõ so-
nucunda dosya karara bağlanmõştõr. Dava konusu olan Erzin-
can ili, Kemaliye ilçesi, Naip mahallesi, İncidüzü Mevkiinde
kain Cilt No: 1, Sayfa No: 94, 25 ada, 39 parsel sayõlõ taşõn-
mazõn, ortaklõğõnõn satõş suretiyle giderilmesine karar veril-
miş olup, hissedarlardan Nevin UNSAL, Sevim GENİŞSIRT
ve Şükran YILDIRIM'õn adresleri tespit e dilemediğinden, ka-
rar tebliğinin ilanen yapõlmasõna karar verildiğinden; yukarõ-
da isimleri yazõlõ bulunan davalõlarõn, iş bu ilanõn yayõmõndan
itibaren 8 gün içerisinde temyiz etmedikleri taktirde, kararõn
kesinleşeceği tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ
olunur. 08.08.2008 (Basõn: 45282)
C
Baştarafı 1. Sayfada
Güven
ve Huzur?..
gerekir; çoğu gazete ve
televizyonun Ameri-
ka’dan Katar’a kadar
uzanan dinci sermaye-
nin eline geçtiği de bir
gerçektir.
Bu süreç basın-ya-
yın özgürlüğünü fiilen
ortadan kaldıran bir
sonuç doğurmaktadır.
Bu koşullara sürük-
lenen laik Türkiye
Cumhuriyeti dünyanın
en muhataralı bölge-
sinde kendi kendisini
savunmak zorundadır.
Savunabilecek mi-
dir?
Her gün geniş katı-
lımlı törenlerle kaldı-
rılan ve tepkilere neden
olan şehit cenazeleri
böylece sürüp gidecek
midir?
Amerikan güdümü
altında olduğu dünya
medyasında sık sık di-
le getirilen iktidar bu
konuda ne düşünmek-
tedir? Geleceğe yöne-
lik bir planlaması var
mıdır?
İyi kötü, dışarıya
borçlu harçlı bir eko-
nomisi olan Türkiye’de
huzursuzluk ve güven-
sizlik, bu yoğunlukla
daha ne kadar yaşa-
nabilir?
Bölgemiz süper güç-
lerin rekabeti altında-
dır. Irak ve Gürcistan
olayları çelişkilerin de-
rinleştiğini vurgulu-
yor.
Kendi içindeki soru
işaretlerini gün geç-
tikçe büyüten bir Tür-
kiye’de geleceğe gü-
venle bakabilmek ola-
sı mıdır?
İstanbul B 34
Edirne B 37
Kocaeli B 35
Çanakkale B 34
İzmir B 37
Manisa B 38
Aydın B 39
Denizli B 37
Zonguldak B 26
Sinop B 30
Samsun B 31
Trabzon PB 31
Giresun PB 30
Ankara B 33
Eskişehir B 33
Konya B 33
Sıvas PB 31
Antalya B 33
Adana PB 34
Mersin Y 33
Diyarbakır B 38
Şanlıurfa B 38
Mardin B 36
Siirt B 37
Hakkâri PB 33
Van PB 31
Kars Y 29
Oslo Y 20
Helsinki Y 20
Stockholm Y 19
Londra Y 20
Amsterdam Y 23
Brüksel Y 22
Paris Y 23
Bonn B 22
Münih Y 25
Berlin Y 22
Budapeşte PB 24
Madrid B 31
Viyana B 22
Belgrad B 27
Soyfa B 31
Roma A 27
Atina A 32
Zürih B 23
Moskova Y 32
Aşkabat A 34
Astana B 27
Taşkent B 37
Bakû PB 31
Bişkek Y 32
Tiflis PB 26
Kahire A 35
Şam A 36
Yurdun kuzey ve doğu
kesimleri ile Doğu Akde-
niz parçalı ve çok bulutlu
Doğu Karadeniz’in iç ke-
simleri Doğu Anadolu’nun
kuzeyi ile Mersin ve Os-
maniye çevreleri kısa sü-
reli sağanak ve gök gü-
rültülü sağanak yağışlı di-
ğer yerler az bulutlu ve
açık geçecek. Hava sı-
caklığı kuzey bölgelerde
2-4 derece artacak.
Özel Çevre Kurumu’nun imar planõnda tarihi köyü tarihsel yoldaşõ olan ‘ova’sõndan ayõrdõlar
Kayaköyü’ne imar kuşatması
GÜRSU KUNT
ANTALYA - Akdeniz Üniversi-
tesi Rektörü Prof. İsrafil Kurtcep-
he, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül
tarafõndan atamasõ yapõldõktan son-
ra, üniversite bünyesinde başlayan
istifalarõn, bir tepki göstergesi ol-
madõğõnõ, etik kurallar çerçevesin-
de işleyen, bir geleneğin sonucu ol-
duğunu söyledi. Prof. Kurtcephe, bu
istifalardan ikisini de kabul etme-
diğini belirterek “Benim döne-
mimde, kimse haksızlığa uğra-
mayacak” dedi.
Turizm Otelcilik Meslek Yük-
sekokulu Müdürü ve müdür yar-
dõmcõlarõ ile Manavgat Meslek Yük-
sekokulu müdürlerinin istifa dilek-
çelerini kabul etmediğini, çalõşma-
larõndan memnun olduğunu anlatan
Kurtcephe, “Ancak genel olarak
üniversite içinde bir değişim ol-
duğunu düşünüyorum” diye ko-
nuştu. En son istifa edenler arasõn-
da yer alan eski Organ Nakli Mer-
kezi Müdürü Prof. Alper Demir-
baş’a ilişkin sorulara da yanõt veren
Prof. Kurtcephe, “İnsanlar bazı
mevkilerde uzun süreler görev
yaptıklarında tıkanabilirler. Ben
de Prof. Demirbaş’ın istifasını
kabul ettim. Ancak eğer kendisi
üniversitemiz bünyesinde öğretim
üyesi olarak kalmayı kabul eder-
se, çok büyük katkıları olacağına
inanıyorum” dedi.
Kurtcephe, Prof. Demirbaş’õn bir
cerrah olduğunu ve cerrahlarõn me-
sailerini yöneticilik yerine ameli-
yatlarda harcamasõnõn çok daha ya-
rarlõ olduğunu ifade etti.
ANKARA (AA) - Türkiye Esnaf ve Sa-
natkârlarõ Konfederasyonu (TESK) Genel
Başkanõ Bendevi Palandöken, kredi kartõ sa-
yõsõnõn 40 milyona dayandõğõnõ belirterek
“Veresiye defterini rafa kaldıran küçük
plastik kartlar hayatımızı kuşattı. Bir gün
bu harcamaların bedelinin isteneceği
unutulmamalı” dedi.
Palandöken, yaptõğõ yazõlõ açõklamada,
2002 yõlõnda 15.7 milyon olan kredi kartõ
sayõsõnõn 2008 yõlõnõn ilk altõ ayõnda 40 mil-
yona ulaştõğõnõ ve böylece 2.6 kat artõş gös-
terdiğini ifade etti.
Kredi kartõnõn doğru kullanõldõğõnda ha-
yatõ kolaylaştõrdõğõnõ bu nedenle prensipte
karşõ olmadõklarõnõ kaydeden Palandöken,
ancak dar gelirli vatandaşlarõn ödeme gü-
cü yokken yüksek limitli kartlarõn bu kadar
kolay dağõtõlmasõnõn sorun yarattõğõnõ be-
lirtti. Altõ yõl içinde 2.6 kat artan kredi kar-
tõ sayõsõnõn içinde borcunu ödeyemeyenlerin
oranõnõn yüzde 6.18 olduğunu ifade eden
Palandöken, şunlarõ kaydetti:
“Vatandaşımızın 2002 yılında borcu-
nun gelirine oranı yüzde 4.7 iken bu oran
2007 yılında 29.5’e çıkmış durumda.
Yani 6 yılda 6 kat büyümüş. Bu küre-
selleşmenin ve tüketim toplumuna dö-
nüşme eğiliminin bir sonucudur. Ban-
kalar, devlet tahvilinden elde ettikleri ge-
lirlerinin azalması nedeni ve yeni kaynak
temini amacıyla vatandaşa kredi kartı
pompalıyorlar. Bu da bankaların pera-
kende sektörüne giren büyük sermaye ile
birlikte tüketimi körüklemesinden baş-
ka bir şey değildir.”
OKTAY EKİNCİ
Yaklaşõk 20 yõldõr “Barış ve Dostluk
Köyü” olarak yaşama dönmeyi bekle-
yen Fethiye’nin ünlü Kayaköyü’nü, ta-
rihsel yoldaşõ olan “Kaya Çuku-
ru”ndan ayõrdõlar.
Çevre ve Orman Bakanlõğõ’na bağlõ
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkan-
lõğõ (ÖÇKK) tarafõndan özel bir şehir-
cilik bürosuna yaptõrõlan imar planla-
rõnda, eski adõ “Levissi” olan tarihsel
köy ile aynõ köyün yaşam kaynağõnõ
oluşturan “ova” kesimi “ayrı ayrı” de-
ğerlendiriliyor!
Böylece, antik köye de adõnõ veren
“Kaya Çukuru” ovasõ ile Kayaköyü
arasõndaki çağlar boyu süregelen “bir-
liktelik” yok edilirken, ovaya önerilen
yapõlaşma olanaklarõyla tarihsel merkez
adeta “imar kuşatması” altõna alõnõ-
yor...
‘BİLGE GEÇMİŞ’İN
ANILARI
Nadir Nadi’leri yetiştiren, Sami Ka-
raören’lerin anõlarõnõ barõndõran, Ana-
dolu Rumlarõyla Türk halkõnõn yüzler-
ce yõl bir arada dostluk içinde yaşadõk-
larõ Kayaköyü, aynõ “bilge geçmiş”ini
geleceğe de taşõmak için Mimarlar
Odasõ tarafõndan 1980’lerde “Barış ve
Dostluk Köyü” ilan edilmişti.
İlerleyen yõllarda kimi firmalarca
“tatil köyü” yapõlmak istenmesine
rağmen, 1920’lerdeki mübadelede terk
edilmiş özgün taş evleriyle oluşan “gi-
zemli peyzaj”õnõn da korunmasõ temel
ilke kabul edildi.
Böylece, “SİT” niteliğindeki metruk
köyün, çevresinde oluşturulacak doğal-
kültürel dokuyla uyumlu ve kültür-sa-
nat etkinliklerine yönelik hizmet tesis-
leriyle “barışa adanması” hedeflendi.
Aynõ amaçla bütünleşecek bir kültür
ve doğa turizminin öncelikli konaklama
olanaklarõnõn ise Kaya Çukuru çevre-
sindeki Kınalı, Belen, Gökçeburun,
Keçiler, Değirmentepe, Ebuhora köy-
lerindeki köy evlerinde “pansiyoncu-
luğun teşviki”yle karşõlanmasõ, ovada
da tarõmsal üretimle bütünleşecek bir
“ekolojik turizm” modelinin gelişti-
rilmesi benimsendi...
Bütün bu ilkeler, Muğla Koruma
Kurulu’nun 2002 ve 2004 yõllarõnda al-
dõğõ “Kayaköyü ve Kayaçukuru ortak
SİT alanları” kararlarõnda da uygun gö-
rüldüğü gibi, her ölçekteki planlamada
“Barış ve Dostluk Köyü” hedeflerinin
gözetilmesi koşulu getirildi...
OVADA ‘KARAYOLU’!
ÖÇKK’nin yaptõrdõğõ 1/5000 ve
1/1000 ölçekli imar planlarõnda ise ya-
kõn geçmişin yukarda özetlenen ilke ka-
rarlarõ hemen hiç gözetilmediği gibi, Ka-
ya Çukuru Kayaköyü’nden tamamen
ayrõ olarak planlanmõş.
Bölge SİT alanõ olduğundan, yasa
gereğince Muğla Koruma Kuru-
lu’ndan alõnmasõ gereken uygun görüş
bile olmadan yürürlüğe sokulan plan-
larda en çok “kuşku” yaratan düzen-
leme ise bölgenin ihtiyacõ olmayan ge-
niş bir karayolunun ovayõ parçalaya-
rak geçmesi.
Plandaki bu yol güzergâhõyla birlik-
te devamõndaki tüm alanlar doğal ve ar-
keolojik SİT’ler olduğundan, böylesi-
ne geniş bir karayolunun “hangi gele-
ceği” hedeflediği de merak konusu.
Özellikle aynõ yöndeki mavi yolculuk
duraklarõndan “Gemiler Koyu”na hiç
gereği yokken “karadan” da yol git-
mesi demek, buranõn da yapõlaşmaya
açõlacağõ kaygõsõnõ yaratõyor...
KURUL ONAYLAMADI
Kayaköyü’nde son durum işte böy-
leyken, Muğla Koruma Kurulu 30 Tem-
muz 2008 tarihindeki toplantõsõnda al-
dõğõ 4190 sayõlõ kararla, kendi onayõ
alõnmayan imar planlarõnõn “geçersiz”
olduğunu belirtti.
Planlarõ kurula “görüş almak” için
değil, 30 Haziran 2008 tarih ve 3372 sa-
yõlõ yazõsõyla sadece “bilgi” için gön-
deren ÖÇKK ise kendi yasasõnõ baha-
ne ederek, 2863 sayõlõ Kültür ve Tabi-
at Varlõklarõnõ Koruma Yasasõ’nõ “yok”
sayõyor; Orman Bakanlõğõ’nõ Kültür
ve Turizm Bakanlõğõ’nõn “üstünde” gö-
rüyor!
Bakalõm, hukuk devletindeki bu “de-
rebeylik” tavrõnõ ilgili bakanlar ne za-
man engelleyecek... Bu sorunun yanõ-
tõ, Kayaköyü’nün geleceği için de be-
lirleyici olacak...
Tepki değil etikmiş
İşte Gül’ün rektörü
sorunlarõna ilişkin kararlarõn alõn-
dõğõ yönetim kurulu toplantõsõnda
dekanlara sert ifadelerle gözdağõ
veren Ayhan’õn şunlarõ söylediği
belirtildi:
“Biz devlet yönetiyoruz, dernek
yönetmiyoruz. Kedi Sevenler
Derneği’ne sadece kedi sevenler
girer, kediden nefret edenler gi-
remez. Bunu anlamayan de-
kanlara bunu anlatmasını bili-
riz. Bir sarı zarf gönderir, so-
ruşturma açar, o dekanın bur-
nunu sürteriz. Hani bir söz
vardır: Nush ile uslanmayanın
hakkı kötektir.”
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Rõza Ayhan’õn başkanlõk et-
tiği ilk yönetim kurulu toplantõ-
sõnda tehdit içeren bir konuşma
yapmasõ, dekanlar arasõnda şaş-
kõnlõk yarattõ. İstifa etmesi için
baskõ gören Gazi Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanõ
Prof. Dr. İbrahim Ethem Anar,
Ayhan’õn toplantõya katõlan bütün
dekan ve dekan temsilcilerini
tehdit ettiğini söyledi.
Ortada hiçbir şey yokken Ay-
han’õn neden bu konuşmayõ yap-
tõğõna anlam veremediğini belir-
ten Anar, “Rektör Bey’in bana
karşı olan tavrı gayet belli. Be-
nim istifamı istedi. Ben red-
dettim” diye konuştu.
Yükseköğretim Yasasõ mevzu-
atlarõ içerisinde görevini yaptõğõ-
nõ belirten Anar, şunlarõ söyledi:
“Kimsenin kimseyi tehdit et-
mesine gerek yok. Kendisi üni-
versitenin en yetkili kişisidir.
Tabii ki kusurumuz olursa so-
ruşturma da açılır, ceza da ve-
rilir. Ama ortada henüz bir şey
yokken, rektörün bu tavrı ta-
mamen tehditten başka bir şey
değil.”
Prof. Dr. Ayhan dekanlara göz-
dağõ verdiği toplatõdan bir gün
sonra düzenlediği kahvaltõlõ basõn
toplantõsõnda ise gazetecilere üni-
versite yönetimiyle birlik ve da-
yanõşma içerisinde çalõşacağõnõ,
hiçbir ayrõm yapmayacağõnõ açõk-
lamõştõ.
Ayhan, “Bana oy verdi, ver-
medi” ayrõmõ yapmadan herkes-
le birlik içinde olacağõnõ söyle-
mişti.
Üniversitelerin, kavgayla ha-
yatlarõnõ sürdüremeyeceklerini
belirten Ayhan, “Artık ben yok,
biz varız. Ağaç dallarıyla gür-
ler. Biz de dallarımız olan öğ-
retim üyelerimiz, öğrencilerimiz
ve diğer çalışanlarımızla gür-
leyeceğiz” demişti.
Baştarafı 1. Sayfada
Palandöken: Kredi kartları hayatımızı kuşattı
İstanbul Haber Servisi - Dayanõşmaevleri, AKP hükümetinin su,
ekmek, yağ, elektrik, doğalgaz, ulaşõma yaptõğõ zamlarõ, Eminönü’nde
boş tencere ve tavalarõ birbirine çarparak protesto etti. Grubun Mõsõr Çar-
şõsõ önünde dün düzenlediği eylemde “Ampul pahalıya patladı”, “Sus-
ma sustukça yeni zamlar gelecek”, “Tayyip Allah seni asgari ücretli
yapsın” yazõlõ pankart ve dövizler açõldõ, “İş, ekmek, adalet”, “Her-
kese ekmek herkese iş”, “AKP elini ekmeğimden çek” sloganlarõ atõl-
dõ. Grup adõna bir basõn açõklamasõ yapan Dayanõşmaevleri üyesi Ca-
nan Arı, zaten ağõr koşullar altõnda yaşamõnõ sürdürmeye çalõşan emek-
çilerin son birkaç ayda temel ihtiyaç maddelerine gelen zamlarla bitme
noktasõna geldiğini ifade etti. (Fotoğraf: MELTEM YILMAZ)
Tencereli tavalõ zam eylemi