23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ ‘Beş Günlük Savaş’ın Ardından... Gürcistan savaşı, kısa süren savaşlar arasında İsrail’in ünlü ‘altı günlük’ savaşının önüne geçe- rek, ‘beş günle’ birinci sıraya oturmuş görünüyor. Benzerlik, kuşkusuz, salt süreyle sınırlı. Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya’yı güç kullanarak topraklarına katma girişimi Rusya’nın devreye girmesiyle kesin yenilgiyle sonuçlan- mış, elinde tuttuğu Abhazya’nın Kodori Vadisi’ni de kaybederek, deyim yerindeyse ‘Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmuştur’. Kuşkusuz fatura salt bunlarla sınırlı değil. Saa- kaşvili, 2004’ten bu yana silahlandırdığı ordusunun belinin kırılması, kentlerinin ağır hasara uğrama- sı yanı sıra yüzleri aşan asker-sivil kaybı da he- saba katıldığında, ülkesini kumar masasında kaybeden bir lider durumuna düşmüştür. O kadar ki, ‘Ateşkes’ antlaşmasının devreye gi- rerek savaşın sona erdiğinin açıklanmasına kar- şın, Rusya, kendi halkının nazarında da önemli prestij kaybına uğradığı anlaşılan Gürcü lideri mu- hatap saymamakta ısrar etmektedir.Taraflar ay- rıca bir ‘saldırmazlık’ anlaşması da imzalayacak- lardır. Bu ise, özellikle Gürcistan’ın gelecekte ye- niden güç kullanarak Osetya ve Abhazya’yı top- raklarına katma düşünün sonu anlamına gel- mektedir. Beş günlük savaşın bölgede neden olduğu ağır yıkım, kuşkusuz, tartışılmaz. Ancak ne kadar as- ker ve sivilin öldüğü ve yaralandığıyla ilgili rivayet muhtelif. Moskova ve ayrılıkçılara göre Gürcü sal- dırıları en az 2000 sivilin canına malolmuş, otuz bini de yaralanmıştır. Saakaşvili’ye göre bu, pro- pagandaya yönelik bir yalandan ibarettir. Ona gö- re savaşta sadece kırkı sivil olmak üzere toplam yüz elli kişi kaybedilmiştir, yaralı sayısı ise yetmiştir! Batı basınında çıkan haber ve yorumların ateş- kesten genellikle ‘şimdilik’ kaydıyla söz etmele- rine bakılırsa, savaş olasılığı bütünüyle ortadan kalkmış değil. Saakaşvili’nin ise yenilgiye karşın savaştan kolay vazgeçmeyeceği anlaşılmaktadır. Nitekim, Gürcü liderin bir bakanı, sanki hiçbir şey olmamış gibi Gürcistan’a silah sağlayan ABD, İs- rail ve Türkiye’den yeniden silah yardımı talep et- mektedir. Savaş, Gürcistan’daki gelişmeleri yakından iz- leyenler için sürpriz değil. Nitekim 1989’dan bu yana olan gelişmeler bugünün dünden hazırlan- dığını ortaya koymaktadır, 1989’da Güney Oset- ya, Sovyetlerden ve Gürcistan’dan ayrıldığını açıklamış, otonomisini ilan etmiştir. Üç ay süren çatışmalar 1992’de taraflar arasında oluşturulan üçlü bir barış gücüyle sona ermiş ve Güney Oset- ya, bağımsızlığı karşılığında Rusya federasyonu- na dahil olmuştur. Ocak 2004 bugünkü savaş açı- sından önemli bir tarihtir. Zira Saakaşvili iktida- ra gelmiş ve programında Güney Osetya ve Ab- hazya’nın güç kullanılarak Gürcistan toprakları- na katılmasına öncelik verdiğini açıkça beyan et- miştir. Ardından 2008 Nisan ayında Bükreş’te ya- pılan NATO zirvesine ‘şeref konuğu’ olarak davet edilmiştir. Bugün gelinen noktaya bu gelişmelerin ışığın- da bakıldığında, Saakaşvili’nin Güney Osetya’ya saldırısını ve uğradığı yenilgiyi salt hırsına, dene- yimsizliğine ya da yanlış hesabına bağlamak, so- runu fazlasıyla hafife almakla eşanlamlıdır. Sorun daha çok ABD ve NATO’nun politikalarıyla öz- deşleşen AB’nin, Rusya Federasyonu’nun bur- nunun dibine kadar genişleme, Rusya’nın sını- rındaki Batı yanlısı ülkelere füze kalkanları yer- leştirme, onları NATO’ya dahil etme çabası için- de oldukları kimsenin saklısı değildir. Bu yüzden Saakaşvili’yi savaşa kimin ittiğini merak edenler olaya bu açıdan yaklaştıklarında soruyu kolaylıkla yanıtlayacaklardır. ABD ve NATO’nun bugünkü sa- vaştaki rolü kesindir. Peki, ABD ve NATO, Saa- kaşvili’nin Rusya karşısında bozguna uğrayaca- ğını, üstelik hiçbir ülkenin fiilen onun yanında yer almayacağını bile bile Gürcü liderin sonu başın- dan belli bir maceraya atılmasına neden göz yum- muştur sorusunu yanıtlamak sanırım kolay değil. Ancak şu söylenebilir: ABD ve NATO, Gürcü liderin siyasi yaşamının belki de sonlanmasına karşın, sa- vaşta yalnız kalan Gürcistan halkına ve kuşkusuz Rusya çevresindeki ülkelere NATO üyeliğinin ne denli yaşamsal öneme haiz olduğunu gösterme- yi düşünmüş olmaları pekâlâ mümkündür. ABD ve NATO’nun güvenlik konusunda yüzde yüz gü- venilir olduğu da söylenemez. ABD başta olmak üzere NATO, üyelerine güvenlik sağlama konu- sunda seçicidir. Bu konuda tek kriterleri zora dü- şen üyelerinin yardımına koşmanın, onun yanın- da fiilen yer almanın kendi güvenlikleri ve çıkar- larıyla ne ölçüde örtüştüğüne endekslidir. Yakın tarihinde bunun örneklerine rastlamak mümkün- dür. AKP yönetiminin Gürcistan’a enerji güven- liği adına silah yardımı ve eğitim sağladığı sa- vunmasına gelince.. Bunun astarının yüzünden pa- halıya patlayacağından kuşku yoktur. Türkiye’nin güvenliği ve dirliği Kafkasya’nın karışmasından de- ğil, barış içinde birlikte yaşamasına katkı sağ- lanmasından geçmektedir. Eski Sovyet cumhuriyetleri, Rusya ile çatõşma durumunda ABD yardõmõnõn laftan ibaret olduğunu biliyor ‘Beş gün savaşõ’nõn sonuçlarõ ALEKSEY PİLKO RR usya Devlet Başkanõ Dimitriy Medvedev, 12 Ağustos 2008’de, Gürcistan’õ barõşa zorlama operasyonunun sona erdiğini açõkladõ. Böylece, çõkmasõ artõk kaçõnõlmaz hale gelmiş olan, ama yine de ansõzõn patlak veren “Beş gün savaşı” sona erdi. Savaşõn ana sonucu, Rusya’nõn Güney Osetya’yõ elinde tutabilmesi, Abhazya’daki konumunu pekiştirmesi ve Gürcülerin askeri potansiyeline ağõr bir darbe indirmesidir. Hiç şüphesiz, henüz uzun vadeli iddialõ yorumlarda bulunmak için erken. Kafkaslar’da barõş, halen pamuk ipliğine bağlõ ve her an her şey değişebilir. Fakat yine de, pek çok konuda, netlik sağlanmõş durumda olduğu için, bu konuda bir şeyler söylemek mümkün. Öncelikle bu savaşta, Güney Osetya halkõnõn soykõrõma uğramasõna son verildi. Rusya, kendi amaçlarõnõn ne olduğunu net biçimde belirledi ve hedefi sõnõrlõ tuttu; bunlara ulaştõğõ anda da operasyona son verdi. Fakat, bu sõnõrlõ konuma rağmen kendisini en aktif şekilde ortaya koydu. Zira Gürcistan’õn tekrar saldõrmasõ durumunda Rusya ona aynõ şekilde karşõlõk verecek. Dolayõsõyla, net biçimde görülüyor ki Tiflis yönetimi, Güney Osetya veya Abhazya’ya yeni bir müdahaleyi kafasõndan tamamen çõkarsa kendisi için daha iyi olacak. Bunun dõşõnda, Viladimir Putin’in de söylediği gibi, Gürcistan’õn toprak bütünlüğüne “ölümcül bir darbe” indirilmiş durumda. Artõk Abhazya ve Güney Osetya’nõn Gürcistan’a iadesi mümkün değil. Diplomatlarõn bugünkü görevi, Abhaz ve Güney Osetya yönetimlerinin bağõmsõzlõğõnõn tanõnmasõnõn formülünü bulmaktõr. Nihayet, rahatlõkla dile getirebiliriz ki bu savaş, Mihail Saakaşvili’nin kariyerine de noktayõ koydu. Eski Sovyet coğrafyasõnõn bu en Batõ yanlõsõ liderinin koltuktaki günleri artõk sayõlõ. Saakaşvili, Güney Osetya’da katliamlar organize ederek aslõnda kendi halkõna zarar verdi. Kendi halkõ da bunu ona en kõsa sürede hatõrlatacaktõr. Rusya, savaştan sonra, kendinden gayet emin görünüyor. Zira Moskova, gerek siyasi, gerekse askeri açõdan Kafkasya’daki geleneksel rolünü (bölgede barõş ve sükûnetin garantörü rolü) yürütecek imkânlara sahip olduğunu ispatladõ. Şayet bu konuda kararlõ davranmasaydõ, Kafkasya’da Rusya’ya bağlõ özerk cumhuriyetlerde Moskova’ya ne kadar bağlõlõk hissi kalõrdõ, bunu söylemek bile gereksiz. AB’nin tavrı net değil Şüphesiz, Gürcistan’õn yanõ sõra savaşõ kaybedenlerden biri de ABD. Zira, Gürcistan liderinin ABD’den onay almadan bu işe girişemeyeceği ortada. Gürcistan, Hõrvatistan’õn 1995’te Krayina’ya yaptõğõ saldõrõyõ (Hõrvatistan’õn Yugoslavya’dan ayrõlmasõ sõrasõnda Krayina bölgesindeki Sõrplar da Hõrvatistan’dan ayrõldõklarõnõ ilan etmişler ve üç yõl sürecek bir yönetim ilan etmişlerdi – çn) taklit etmeye kalktõ. Krayina’ya saldõrmak ve oradaki Sõrplarõ katletmek, Wehrmacht’õn (Nazi Alman Genelkurmayõ – çn) Hõrvatlara sunduğu bir plandõ. Fakat bu sefer dünya, Güney Osetya’ya seyirci kalan bir Rusya yerine, müttefiki Gürcistan’õ ateşe atõp sonra da yüzüstü bõrakan bir Amerika gördü. Böylelikle ABD, eski Sovyet coğrafyasõndaki Batõ yanlõsõ rejimlerin nazarõnda da bütün itibarõnõ kaybetti. Zira artõk bütün eski Sovyet cumhuriyetleri biliyor ki, Rusya ile çatõşma durumunda Amerikan yardõmõ, sadece laftan ibaret. Savaşta ABD’nin bütün yaptõğõ, telefonla tepkisini iletmek oldu. AB’nin tavrõ ise net değil. Zira burada farklõ ülkeler, farklõ politikalar izliyorlar. Peki sonuç ne? Henüz hiçbir şey belli değil. Evet, Saakaşvili’nin rejiminin çöktüğünü artõk herkes görüyor ama Saakaşvili’nin dõş destekçileri bundan sonra Rusya’dan ya askeri ya da başka bir açõdan mutlaka bunun hesabõnõ sormaya çalõşacaklar. Bu nedenle, şimdi sonuç olarak söylediklerimizi gelecekteki bir çatõşmanõn da nedenleri sayabiliriz. Rusçadan çeviren: Deniz Berktay, Rus Resmi Haber Ajansı RİA Novosti, 14 Ağustos 2008 MICHEL COLLON* BB olivya değişiyor. La Paz’da Küba elçiliğinin düzenlediği bir toplantõya katõldõm. Mojito, yiyecekler ve dans. Neredeyiz dersiniz, Bolivya ordusuna ait bir tören salonundayõz. Evet, bu ordu vaktiyle Che Guevara’yõ öldürmüştü. Bolivya değişiyor. Buraya farklõ ülkelerin aydõnlarõyla birlikte bilgilenmek için geldim. Aydõnlar, sanatçõlar ve uluslararasõ yerli topluluklarõnõn temsilcileriyle toplantõlar yaptõk. Çok kritik bir dönemde buradayõz. Sağcõ partiler özerkliği kõşkõrtarak ülkenin zengin batõsõnõn ayrõlmasõnõ istiyor. Bu manevrayõ bozmak için Evo Morales, görev süresinin ortasõnda “geri çağırma” referandumuna giderek bir tür güvenoyu istedi. Şimdi yalnõzca kendi başkanlõğõnõ değil aynõ zamanda tüm eyalet yöneticilerinin siyasi geleceğini de (ki içlerinde ayrõlõkçõ muhalif valiler de var) ortaya koydu. Muhalefet liderleri bu referandumu sabote etmeye çalõşõyor. Çatõşmalar çõkmasõndan korkuluyor. Bu olaylarõn arkasõnda kimler var: ABD ve CIA’nõn, çok meraklõ ABD elçisinin ve tabii Avrupa’nõn rolü ne? Bakalõm... Göç Bolivyalıların kaderi Bolivya Latin Amerika’nõn en yoksul ikinci ülkesi ve her dört evladõndan biri göçmek zorunda. Neden? Yüzyõllar boyunca bu topraklar İspanyol sömürgesiydi. O dönemde zengin maden yataklarõnda insanlõk dõşõ koşullarda yarõ köle olarak çalõşmõşlardõ. Yõllarca gaz ve petrolden edinilen zenginlik bir avuç azõnlõğõn ve özellikle Avrupalõ şirketlerin kasalarõna akmõştõ. Kuzey güneyi sömürmüş ve geriye derin bir yoksulluk bõrakmõştõ. Evo Morales 2.5 yõldõr başkan. Gökten düşmedi; yõllarõn köylü ve işçi direnişinin bir ürünü. Yerli toplumu yõllardõr ABD ve Avrupa ile birlikte beyaz ve õrkçõ elit tarafõndan sömürülüyor, dõşlanõyor ve aşağõlanõyor. Evo neleri değiştirdi? İlk 2.5 yõlõnda Evo petrol ve gazõ devletleştirdi. Avrupa basõnõnda Kolombiya Devlet Başkanõ Alvaro Uribe övülürken neden Evo Morales kötülenir? Çok basit. Uribe çokuluslu şirketlerin vergisini yüzde 14’ten yüzde 0.4’e düşürmüştür. Bu şirketlerin yerleşmesini sağlamak için paramiliter güçler 4 milyon köylüyü topraklarõndan sürmüştü. Evo ise doğal zenginlikleri, yoksulluğu sonlandõrmak için asõl sahibi olan Bolivya ulusuna geri verme cüretinde bulunmuştur. Evo, petrol ve gazõ kamulaştõrarak devletin gelirini 5 katõna çõkarmõştõr. Okur yazarlõk oranõ yükselmiş, sokaklarda çalõşan çocuklar okullara dönmüş; yerli dillerinde eğitim başlatõlmõş, Bolivya halkõnõn yarõsõnõn yararlandõğõ parasõz sağlõk hizmeti sunumu geliştirilmiş, 60 yaş üzeri için onurlu bir emeklilik ücreti sağlanmõş, mõsõr, buğday, soya ve pirinç ekicilerine sõfõr faizli krediler verilmiştir. Venezüella’nõn yardõmõ ile okullara bilgisayar verilmiş, Küba’nõn parasõz sağladõğõ göz operasyonlarõyla binlerce insan yeniden görmeye başlamõştõr. Ekonominin gelişmesini sağlayacak kamu yatõrõmlarõ artmõştõr. Bolivya bütçe açõğõnõ kapatmõş, dõş borçlarõnõ 5 milyar dolardan 2.2 milyar dolara indirmiştir. Rezervini arttõrmõş, maden ve metalurji alanlarõnda istihdamõ 4 katõna çõkarmõş ve bu dallarda üretimi 2 katõna yükseltmiştir. Üç yõlda GSMH 4.1 milyar dolardan 7.1 milyar dolara çõkmõştõr. Köylülere 1000 kadar traktör dağõtõlmõş, yeni yollar yapõlmõştõr. Özetle Bolivya ilerliyor, yeterince hõzlõ değil belki. Bazõlarõ Evo’yu sağcõlara ve toprak sahiplerine karşõ yeterince sert olmamakla suçluyor. Bu tartõşmayõ ancak orada yaşayanlar, durumu ve koşullarõ, tehlikeleri bilenler yapabilir. “Bir ülkeyi yoksulluktan ve bağımlılıktan kurtarmak için şunları yapmalılar” demek yetmez. Ülkenin sağcõlarõnõn gücünü ve silahlõ kuvvetleri de hesaba katmak gerek. La Paz’da üst düzey bir yetkilinin ifadesine göre bir başka olumsuz etmen de bütünüyle yolsuzluğa bulaşmõş yargõ sistemi. “Zenginlerin çıkarını koruyan eski bir kast, gerçek bir pazar.” Ben oradayken yargõnõn referandumu önlemek için yüzsüzce sağa nasõl yardõm ettiğini gördüm. Ama yargõdan öte daha büyük bir tehlike var: Sağõn arkasõnda yer alan ABD bir iç savaşõ körüklüyor. Bir ülkeyi işgal etmenin zorluğunu gören ABD dolaylõ savaşa yöneldi. Bunun için seçilen yol doğal kaynaklardan zengin ve çokuluslu tarõm şirketleriyle bağlantõlõ zengin toprak sahiplerinin olduğu doğu eyaletlerinde ayrõlõkçõ politikayõ kõşkõrtmak. Bunun bileşenleri 1) CIA’nõn yatõrõmlarõ, 2) İstikrarsõzlaştõrmada uzmanlaşmõş bir ABD büyükelçisi, 3) Deneyimli faşistler. Bu bileşenlerle bir darbe ya da iç savaş ya da her ikisi birden tezgâhlanmak isteniyor. Venezüella’da olduğu gibi burada da CIA’nõn pek çok yatõrõmõ var. USAID, NED gibi görünürdeki örgütler aracõlõğõyla ayrõlõkçõ Bolivya sağõnõ parasal olarak destekliyor. Milyonlarca dolar bu örgütlere, öğrenci derneklerine, gazetecilere, öğretmenlere, işadamlarõna aktarõldõ. İkinci bileşen: ABD’nin Bolivya elçisi Philip Goldberg nereden geldi? Yugoslavya’dan. Bir ülkeyi parçalama konusunda epeyce deneyim kazanmõş. Goldberg niçin Balkanlar’dan Bolivya’ya transfer edildi? Yeni bir Yugoslavya yaratmak için olduğuna eminim. Üçüncü bileşen: Deneyimli faşistler. Bolivya’da Goldberg, Hõrvat işadamlarõyla açõk bir ilişki içindedir. Branko Marinkovic gibi işadamlarõ Santa Cruz bölgesinde otonomiyi destekliyorlar. Bu adamlar ne zaman Hõrvatistan’dan buraya geldiler? İkinci Dünya Savaşõ’nda Hitler’in kurdurduğu Büyük Hõrvatistan projesine katõlan faşistler bölge halklarõna karşõ soykõrõm uygulamõşlar, savaştan sonra da çoğunlukla Latin Amerika’ya kaçmõşlardõ. Tüm bileşenler Bolivya’yõ parçalamak için hazõr. Bir iç savaş çokuluslu şirketlerin çõkarõna olacak. Referandum sonrasõ Evo Morales hâlâ aynõ sorunla karşõ karşõya olacak. Solcu hükümet ne ekonomiyi ne de basõnõ kontrol edebilmiş durumda. Ülkedeki gazete ve televizyonlarõn sahibi İspanyol Prisa grubu gibi büyük şirketler. Üniversiteler ve kilise oligarşiden yana. İki buçuk yõlda her şeyi yapmak kolay değil. Bundan sonra Evo kitleleri sürece daha çok katmak zorunda. Sahip olduğu tek güç onu destekleyen halk. Ülkenin kaynaklarõ zenginlere ve çokuluslu şirketlere mi, yoksa yoksulluğu sonlandõrmak için ülkenin gelişimine hizmet edecek? Bu sorunun yanõtõ önemli. *10 Ağustos referandumu öncesinde Evo Morales’i desteklemek üzere La Paz’a giden Latin Amerikalõ ve Avrupalõ aydõnlar grubundan Belçikalõ yazar-çn. İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (BOLPRESS - Bolivya haber ajansı, 8 Ağustos 2008) Bolivya hükümetine karşõ dolaylõ savaş başlatan ABD, iç savaşõ kõşkõrtõyor Evo Morales tehlikede mi? ABD’nin Bolivya’ya karşõ başlattõğõ dolaylõ savaşõn bileşenlerini 1) CIA’nõn yatõrõmlarõ, 2) İstikrarsõzlaştõrmada uzmanlaşmõş bir ABD büyükelçisi, 3) Deneyimli faşistler oluşturuyor. Dünya, müttefiki Gürcistan’õ ateşe atõp sonra yüzüstü bõrakan bir ABD gördü. Böylelikle ABD, eski Sovyet coğrafyasõndaki Batõ yanlõsõ rejimlerin nazarõnda da bütün itibarõnõ kaybetti. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, referandumda halkın yüzde 60’ının desteğini aldı. 11 Ağustos 2008, Independent SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN TC ELAZIĞ 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2007/4505 TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve de- ğerleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõş olup; Birinci artõr- manõn 18.09.2008 günü, Saat 14:00-14:05, Gazi Cad. Öğ- retmenevi karşõsõ. Yerlikaya Oto Parkõ -ELAZIĞ yapõla- cağõ ve o gün kõymetlerinin %60'õna istekli bulunmadõğõ takdirde 23.09.2008 günü, aynõ yer ve saatte 2. artõrma- nõn yapõlarak satõlacağõ; şu kadar ki, artõrma bedelinin ma- lõn tahmin edilen değerinin %40'õnõ bulmasõnõn ve satõş is- teyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka paraya çevirme ve pay- larõn paylaştõrma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mah- cuzun satõş bedeli üzerinden K.D.V.'nin alõcõya ait olaca- ğõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõndan görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteye- ne gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yuka- rõda yazõlõ dosya numarasõnla dairemize başvurmalarõ ilan olunur. 28.07.2008 S.No Bedeli (YTL) Adedi Cinsi 1 - 300.000,00 1 Adet DAE- WOO 400 LC-V DEMİR PALETLİ EKSKAVATÖR. 2003 MODEL, 1232 SERİ NOLU. ŞOFÖR MAHALLİ- NİN ÖN ALK CAMI YOK, İŞ MAKİNESİNİN DÖNEN ÜST KISMININ KÖŞESİNDE DARBE İZLERİ MEV- CUT, PALETLER SAĞLAM. Toplam: 300.000,00 YTL (Basõn: 44635)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle