02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B Sevgili düşündürülmeyen gençler, “Kendi terazileriniz, oldu mu hiç? Yoksa, en ko- lay yaşamanın, hayatı hep başkalarının elinize tu- tuşturduğu terazilerle tartmak olduğu mu öğretil- di sizlere?” Geçen haftaki mektubumda böyle bir soru yö- neltmiştim sizlere. Ve inanın bana, bu sorum, çok- bilmişlikten değil, çok-yaşamışlıktan, bu yüzden belki biraz da çok-çekmişlikten kaynaklanmıştı. Ba- zen, ne söylemek istediğimi anlatabilmem için, siz- lere bu mektupları yazan hakkında da bazı ipuç- ları vermemde yarar var. ‘Çok-yaşamışlıktan’ dedim ya; bu, benim yap- tığım bir seçim değildi. Çünkü benim ‘klasik bü- yüklerim’ olmadı. Anamın da, babamın da beni - elbet kendilerince - sevmiş olduklarından eminim. Ama bu sevgi, sanırım kendi evliliklerinin cehen- neminde bir yerlerde ‘telef’ oldu. Önünde uzanan hayat yoluna ilişkin olarak, ‘klasik büyüklerinden’ pek rehberlik hizmeti alamayan çoğu çocuk gibi, bana da hayatı çoğunlukla ‘kendi başına’ öğren- mek kaldı. Elime erken yaşlarda terazi tutuşturan falan olmadı. “Asmalımescittendir kafakâğıdım;/Nil Lokantasında yazıldım okula,/On masalı birinci sı- nıfım…” Yıllar önce, yalnız bir yaşgünümde ka- leme aldığım “Özyaşam Öyküsü” adlı şiirin ilk di- zeleri. Oralardan ve o zamanlardan biliyorum terazile- rini tek başına aramanın güçlüklerini. Acılarını. Bu- gün ise içinde yaşadığım topluma bakıyorum, san- ki bütün bir gençlik, üstelik de kaç kuşaktan bu ya- na, hep başkalarının terazilerine mahkûm edilmiş. Üstelik o terazilerin çoğu da hileli. Doğru tartmış gibi gözüküp yanlış tartıyor. ‘Büyüklerinize’ güvenip onların verdikleri tartıları kullandığınızda, bir de ba- kıyorsunuz, sonunda ‘sizin’ olan hiçbir hayat yok elinizde. Meğer hep ‘başkalarının’ hayatlarını tar- tarmışsınız; sırtınızda sizin diye prova edilen giy- siler, meğer hep aslında başkaları içinmiş! Bir zamanlar Oğuz Atay diye bir yazar vardı bu toplumda. Düşünmeyi, sürekli sorgulamayı seçmiş ender kişilerdendi. Bundan otuz bir yıl önce, kırk üç yaşında öldü. Tıbbi olarak beyin tümöründen. Gerçekte ise düşünmeyi çoktan rafa kaldırmış bir toplumdan ve özellikle o toplumun karanlık ay- dınlarından kaynaklanma bir tür toplumsal kan- serden. Ölümünden iki yıl kadar önce, Asmalı- mescit’te bana ilk defa şalgam suyu eşliğinde ra- kıyı tattırırken: “Bir gün yazdıklarımı anlayacaklar herhalde…” demişti. Pek umudu yoktu. Peki neydi yazdıkları? Bakın mesela şöyle de- mişti: “…Türk romanının sorunu kişiliktir. İnsanımızın kişilik kazanma savaşının önemini henüz kavra- mamış olmasıdır. Kendisiyle hesaplaşma diye bir kavramın varlığından habersiz oluşundandır. Bu- nun için romanımız düzmecedir. Diyalektik gibi ger- çekten büyük kavramların gerisine sığınan cüce- ler ordusu oluşundandır… Halka büyük doğrular adına yalan söylemekten kurtulamamaktır sorun- lardan biri. Kültürsüzlüktür. Ve en önemlisi ne ken- dini, ne gerçeği sezememektir. Sezgisizliktir. Du- yarsızlıktır. Kültür kopukluğudur…” (“Günlük”, 1976). Atay, uyarılarını neden kaleme aldığının gerek- çesini de vermişti : “Kişilik kazanmamış bir yarı ay- dınlar ortamında, kimsenin kendi edinimleriyle hesaplaşmaya niyeti yoktur… Herkes kendinden o kadar memnundur ki, bütün endişesi esnaflığı- nı nasıl sürdürebileceğidir… Esnaf için bu sözle- rin sarsıcı bir etkisinin olacağını sanmıyorum. An- cak henüz çetelerin şartlamadığı gençler varsa, ya- şı ne olursa olsun, kafası yüreği genç kalmış olanlar varsa, belki bu sorunlar üzerinde düşünür diye umuyorum. Belki henüz gerçekleri okuyarak, düşünerek kendi bilinci ile sezecek insanlar vardır bu ülkede. Belki.. kitabı karşısına alıp, araya hiç be- zirgân sokmadan, kitapla tek başına hesaplaşacak insanlar vardır. Sahte eleştirmenlerin koltuk değ- neklerine dayanarak yürüyenlerin, edebiyat reklam ajanslarının gürültüsüne kapılarak şartlananların dı- şında kalanların varlığına inanmak istediğim için ya- zıyorum bunları…” (“Günlük”, 1976). Evet, sevgili düşündürülmeyen gençler; ya siz kimlerdensiniz? ‘Kim’ olmak istiyorsunuz? Haftaya görüşmek üzere… [email protected] ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Düşündürülmeyen Gençliğe Mektuplar (5): Oğuz Atay’dan... M imarlar Odasõ’nõn Konya ve An- talya Şubelerince Konya Ticaret Odasõ’nda 8-9 Ağustos 2008’de düzenlenen “Anadolu’da Konut ve TOKİ Mi- marlığı” etkinliğinde, ülkenin tüm yörelerini “tek tip” ve “tipsiz” bir mimariyle donatan top- lu konut projeleri tartõşõldõ. Son yetki yasalarõyla TOKİ’nin “imar im- paratoru”na dönüştüğü belirtilen toplantõda, bu gücün “kimlikli yapılaşma” ve “kent kültürü” yerine “rant siloları” “pazarlama projeleri” için kullanõlmasõ, şehircilik, çevre, insani değerler ve hukuk ilkeleri açõsõndan sor- gulandõ. İki şube başkanõ M. Serdar Işık ile Osman Aydın, Genel Başkan Bülend Tuna ve Kon- ya Büyükşehir Bel. Başk. Tahir Akyürek’in konuşmalarõyla başlayan etkinliğin ilk oturumu “tematik sunum”lardõ. Prof. Dr. Ataman Demir, geleneksel Ana- dolu evlerindeki yöresel farklõlõklarõ ve ne- denlerini anlatõrken aynõ erdemin neden çağdaş konut projelerine de yansõmadõğõ, herkesin ortak sorusuydu. Doç. Dr. Ali Cengizkan, Ankara’da Cum- huriyetin ilk toplu konut örneklerini, ilerleyen dönemlerdeki “anlayış değişikliği”nin so- nuçlarõyla birlikte anlattõ. Bendeniz de yurdun değişik yerleşmelerindeki birbirlerine benzer TOKİ yapõlarõndan örnekler sunarak bu kamu kurumunun “ülkeye yabancılaşan konut mi- marisi”nden artõk vazgeçmesi gerektiğini vur- guladõm. UZMANLARIN GÖZLEMLERİ Etkinliğin izleyen oturumlarõnda farklõ böl- gelerdeki benzer projeler, Mimarlar Odasõ’nõn bölgelerdeki yöneticileri ve uzmanlarca tartõ- şõldõlar. Prof. Cevat Geray TOKİ’nin geçmişteki olumlu çabalarõnõ anõmsatarak “neden emlakçı gibi davranıyor” diye sordu. Mimar Doğan Tekeli, projelerdeki “TOKİ müdahaleleri”ni anlatõrken mimarlõk yerine pazarlamanõn he- deflerine göre tasarõm istendiğini söyledi. Planlamanõn 30 yõllõk kamu emektarõ Feri- dun Duyguluer’in, son yetki yasalarõyla ülkenin imar düzeninin nasõl daha da karmaşaya itil- diğini sergilediği bildirisi; mimarlõk ve şehir- cilik hocasõ Prof. Dr. Emre Aysu’nun, TO- Kİ’nin sadece kendi mülkünde rantõ gözeten planlama anlayõşõnõn şehirciliğin inkârõ anlamõna geldiğini belirtmesi o denli çarpõcõydõ ki otu- rumu yöneten Prof. Dr. Ahmet Alkan sonun- da şunu söylemek zorunda kalmõştõ: “Madem ki yerleşme planından konut tiplerine kadar sadece TOKİ’nin kararı geçerli olacak, o hal- de mimarlık, şehircilik okullarına ne gerek var?” Oturumlara TOKİ’yi temsilen katõlan Tuba Aydın ise bütün bu değerlendirmelere karşõ sa- dece üretilen konut sayõsõndan ve kültür var- lõklarõnõn onarõmõna yardõm fonundan söz et- mekle yetindi. Etkinliğin ilerleyen bölümlerinde Karabük, Konya, Antalya, İzmir, İstanbul, Denizli, Sam- sun ve Adana’daki TOKİ uygulamalarõ aynõ böl- gelerin Mimarlar Odasõ uzmanlarõnca irdele- nerek yorumlandõ. ‘SONUÇ BİLDİRGESİ’NDEN... Mimarlarõn Konya buluşmasõndaki “forum” bölümünde derlenen “Sonuç Bildirgesi” ise Türkiye’nin tarihsel derinliğinden esinlenilmiş bir yapõlaşma sürecine kavuşabilmesinin ge- reklerini anõmsatõyor. Bildirgenin ilk bölü- münde şunlar vurgulanõyor: “Bu etkinliğin temel amacı, yeryüzünün en zengin tarihsel sivil mimari zenginliğine sa- hip Türkiye’de, Anadolu uygarlıklarının bu eşsiz kimlik ve kültür kazanımlarına ya- kışır nitelikteki bir mimarlık ve şehircilik an- layışının TOKİ uygulamalarında gözetil- mesinin sağlanmasıdır. Katılımcılar, ülkeye egemen kimliksiz apartman yapılaşmasının yeni olmadığını; yaklaşık 50 yıldır izlenen ranta dayalı ve ‘kat karşõlõğõ yapsatçõlõk’la bütünleşmiş imar po- litikalarının bir ürünü olduğunu sapta- makla birlikte, TOKİ’nin bu yanlışı daha da abartarak sürdürmesini, kamu kurumu ni- teligiyle bağdaşmayan bir tutum olarak saptamaktadırlar. TOKİ, yılların imar duyarsızlığını sim- gelemek, hatta yapsatçılığın doruğa çıkan ör- neklerini yaratmak yerine, ulusal değerler- le bütünleşmiş, farklı seçenek oluşturacak da- ha mimarca bir duruş göstermeli ve ülkedeki yeknesak yapılaşmaya alternatif projelere önderlik etmelidir. Bu nedenle süregelen toplu konut proje- lerindeki, tüm ülkede tek tip ve karaktersiz bir mimariyi egemen kılan tasarım ve yer- leşme tarzı çizgisinin gözden geçirilerek; bir kamu kurumu olan TOKİ eliyle Türki- ye’nin tekdüze yapılaşmasına artık son ve- recek; yöresel ve ulusal değerlerle birlikte çevreye saygılı, kentsel dengelere ve özel- liklere bağlı ve saygılı bir gelişmenin ülke- ye kazandırılması katılımcıların ortak dile- ğidir.” Sonuç Bildirgesi’nde, bu amaç doğrultu- sundaki öneriler ise özetle şunlar: 1- TOKİ, 57. maddesindeki “şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama”yõ temel alarak “çevreye ve insan haklarına saygılı bir mimarlık kültürünü” gözetmek zorundadõr. 2- TOKİ’ye devredilen imar yetkileri, kent ve çevre ile uyumsuz; şehircilik ilkelerini gö- zetmeyen yapõlaşma kararlarõyla kullanõlmak- tadõr. Belediyeler, yerel toplumun imar hakla- rõna sahip çõkmalõdõrlar. 3- Hazine arazilerinin rant projeleri için TOKİ’ye devredilmesi, emlak pazarõna arsa ya- ratõlmasõ sonucunu doğurmaktadõr. Oysa bu alanlar geleceğe daha yaşanõlõr çevreler bõra- kõlmasõnõn güvenceleridir. 4- Anadolu birikimlerinden esinlenilen ye- ni yerleşme dokularõ için akademik ve mesle- ki kurumlarla işbirliği içinde çalõşmalar başla- tõlmalõdõr. 5- Doğal, ekolojik ve kültürel değerleri açõ- sõndan yasalarla korunmalarõ öngörülen böl- gelerdeki tahrip edici TOKİ projeleri önlen- melidir. 6- Kimi TOKİ projelerindeki “Osmanlı- Selçuklu mimari tarzı” vb. yaklaşõmlar “ki- şiliksiz taklitler”dir. Gelenekselin çağdaş yo- rumlarõnõ içeren projeler için “mimarlık ya- rışmaları” düzenlenmelidir. 7- TOKİ konut sektöründe “devlet olanak- larını dilediği gibi kullanan ayrıcalıklı pat- ron” olarak değil, kamusal önderliklerle kat- kõda bulunan bir önder olarak yer almalõdõr. KARABÜK DURDURULSUN Konya buluşmasõ katõlõmcõlarõ; bütün bunlar için “ilk adım” olarak da TOKİ’ye “Karabük projesini durdurma” çağrõsõ yaptõlar: “19 Ağustos 2008’de ihale edileceği öğre- nilen ve Karabük’ün Cumhuriyet dönemi anıları ile doğal mirasını barındıran Orman İşletme Müdürlüğü arazisindeki, çevreye ya- bancı, dokuyu hiçe sayan ve çok özel bitki- ağaç zenginliğini olumsuz etkileyecek konut projesi durdurulmalıdır.” Konya’daki mimarlar buluşmasõnda, TOKİ’nin ‘Anadolu’ya yabancõ’ mimarisi sorgulandõ Mimarlardan TOKİ’ye çağrõ KENTLERİ EZEN, ‘SAYGI’ YOKSUNU PROJELER TOKİ hem yer seçiminde, hem de mimari oranlarda öylesine “ölçüsüz” ki... İşte 2 örnek... Kozan’da peyzajı ezen devasa bloklar (1). Orhangazi’de kente “abanan” siteler (2). AYÇA TEZER D e v l e t Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün düzen- lediği 6. Bodrum Uluslar- arası Bale Festivali yarõn başlõyor. 29 Ağustos’a dek sürecek olan festivale Tari- hi Bodrum Kalesi ev sahip- liği yapõyor. Açõlõş temsili- ni yarõn akşam Ankara Devlet Opera ve Bale- si’nin ‘Sync’ ve ‘Carmina Burana’ ile yapacağõ fes- tivalde konuk ülke İspan- ya’dan Los Vivancos: 7 Hermanos 19 Ağustos’ta sahneye çõkarken ikinci ya- bancõ topluluk Flamencori- ental ise 26 Ağustos akşamõ iz- leyiciyle buluşacak. 22 Ağustos akşamõ İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ‘Güldestan’ adlõ yapõtõ sahneleyeceği festival, 29 Ağustos akşamõ İzmir Dev- let Opera ve Balesi’nin ‘Sı- nırların Aşıldığı Noktalar’ adlõ yapõtõyla sona erecek. Bu yõl konuk ülke olarak İs- panya’yõ ağõrlayacaklarõnõ be- lirten Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Prof. Rengim Gök- men, uygarlõklar buluşmasõnda öncü olan İspanya ve Türki- ye’nin kardeşlik havasõ içinde bir ara- ya gelmesinin festivale ayrõ bir anlam ka- tacağõnõ vurguluyor. Bodrum Bale Festivali’nin her geçen yõl sanatseverler tarafõndan daha bü- yük bir ilgiyle karşõlandõğõnõn altõnõ çizen Gök- men, “Bodrum Bale Festivali’nin uluslararası alanda daha da etkinleşerek dünya balesinin bir buluşma noktası olacağını umuyoruz. Festivalin seyirci profili daha çok Türk iz- leyicilerden oluşuyor” diyor. Daha çok neoklasik ve çağdaş yapõtlara yer verdikle- rini söyleyen Gökmen, bunun nedenini şöy- le açõklõyor: “Klasik yapıtlar özellikle or- kestra, dekor ve kostüm açısından büyük güçlükler getiriyor. Ayrıca, izleyiciye hi- tap edecek, popüler yapıtları tercih edi- yoruz. Bu yaklaşımla hayatında hiç bale izlememiş kişilere de ulaşabiliyoruz.” Bu yõl Türk balesinin 60. yõlõ nedeniyle ulus- lararasõ bale etkinliklerine ağõrlõk verdiklerini be- lirten Gök- men, bunlardan birinin 1. Uluslar- arasõ İstanbul Bale Ya- rõşmasõ olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu yarışma İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti çer- çevesinde düzenleniyor. İstanbul ulus- lararası bir marka olduğu için bu ya- rışmayı İstanbul’da yapmaya karar verdik. ‘ Ya- r ı ş - manın üçüncü, dördüncü yı- lında diğer bale yarışmala- rı arasından öne çıkacağını düşünüyoruz.” Bugüne kadar Devlet Opera Balesi Genel Müdürlüğü’nün Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin yürütücü müdür- lüğünü de sürdürdüğünü söyleyen Rengim Gökmen, “Genişleyen yapı, çoğalan hizmetler doğrultusunda Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin de ayrı bir müdürlük olarak yapı- lanması kaçınılmaz. Bununla ger- çekten önemli bir adım attığımı- zı düşünüyoruz. Devlet Opera Balesi Genel Müdürlüğü çatı görevi görecek. Bu çatı bütün müdürlüklerimizi kapsaya- cak. Ama müdürlüklerimi- zin repertuvar ve rol dağıtım çalışmalarındaki özerklik anlayışını da korumayı amaç- layacak. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü kadrosunu da yavaş yavaş yapılandıracağız” diyor. Bu yõl Samsun Devlet Opera ve Balesi’ni de hizmete aç- tõklarõnõn altõnõ çizen, ancak Samsun Opera ve Balesi’nin kendi kadrosuyla ilk gösterile- rine 2009’un ikinci yarõsõnda geçebileceğini be- lirten Gökmen, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Samsun Opera ve Balesi’nin kendi ele- manlarıyla belli bir prova sürecini, belli bir olgunlaşma sürecini yaşaması gerekli. Bu sü- re içinde de Samsun’da diğer illerdeki ope- ra ve balelerimizin sanatçıları gösterilerini sunacaklar.” Samsun Devlet Opera ve Bale- si’nin yapõlanmasõnõ sağlam bir biçimde ger- çekleştirdikten sonra sõranõn Gaziantep ve Van’a geleceğini sözlerine ekliyor Rengim Gökmen. ETKİNLİK YARIN SAAT 19.00’DA Kültür Servis - Taksim Talimhane’de yarõn akşam saat 19.00’da Latin müziği eşliğinde etkinlikler yapõlacak. Larespark Hotel, Eresin Taksim Premier, Nippon Otel, Grand Öztanõk, Eterno Hotel ve The Madison Hotel’in desteğiyle karnaval havasõnda geçecek etkinlikte “Street Parade ”, “Samba Show”, “‘DJ FOX”, “Los Chicos de Cuba Konseri” ve “Latin Lovers” izleyicileri gösterileriyle büyüleyecek. Taksim Talimhane’de ilk kez düzenlenecek olan Reggaeton, Merengue Pop, Salsa, R&B türlerinde parçalarõn olacağõ karnaval geceyarõsõ “After Party” ile son bulacak. 1 2 Talimhane’de karnaval... YAZ KONSERLERİNDE KEREM GÖRSEV KONUKTU ‘Balık Ekmek Caz’ Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Baş- kenti Ajansõ’nõn, “2010’a Gider İken Her Telden” adõyla düzenlediği yaz kon- serlerinin önceki akşamki konuğu Kerem Görsev Trio’ydu. Büyükada İske- lesi’nde saat 21.00’de yapõ- lan “Balık Ekmek Caz” konserine katõlõm oldukça fazlaydõ. Görsev, kendi parçalarõnõn yanõ sõra tanõnmõş caz parçalarõnõ da dinleyi- cilerinin beğenisine sundu. Eski bir Amerikan filmi olan “Sunrise”õn film müziğiyle dinleyicileri geç- miş yõllara götürürken “Taş Dev- ri”nin (The Flintstones) müziğiyle de çocuklarõn ilgisini çekti. Kon- sere ada sakinlerinin yanõ sõra İs- tanbul’un başka yerleşim alanla- rõndan gelenler de oldu. “Balık Ekmek Caz” konseri yarõn ak- şam Bebek Parkõ’nda saat 20.00’de Sibel Köse ve Önder Focan ile devam edecek, cumartesi günü saat 20.00’de ise Jam Session ve Neşet Ruacan’õn konseriyle Be- bek Parkõ’nda son bulacak. (www.is- tanbul2010.org) 6. Uluslararasõ Bodrum Bale Festivali yarõn akşam başlõyor RAMALLAH (A.A) - Filistinlilerin ulusal şairi Mahmud Derviş dün son yolculuğuna uğurlandõ. Derviş’in ce- nazesi, Amman’da yapõlan törenden sonra, iki Ürdün helikopteriyle Batõ Şe- ria’nõn Ramallah kentine götürüldü. Ce- nazenin Ürdün’den getirilişine Filistin Başbakanõ Selam Feyyad, Filistin Dev- let Başkanõ Abbas’õn danõşmanõ Yaser Abdrabbo, İsrail Parlamentosu’nun Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi ile diğer bazõ Başkanlõk görevlileri eşlik et- ti. Ramallah’ta, yakõnlarõ ile Filistin Yönetimi Başkanõ Mahmud Abbas, siyasetçiler, Ürdün Kralõ Abdullah adõ- na Prens Ali Bin Nayif, Fransa eski Baş- bakanõ Dominique de Villepin, Ürdün Kültür Bakanõ Nancy Bakair ile yabancõ diplomatlar, Hõristiyan ve Müslüman di- ni liderlerin katõldõğõ bir devlet töreni ya- põldõ. Filistin Devlet Başkanõ Abbas, ce- naze töreninde Derviş’i Filistin’in “par- layan ışığı“ olarak niteledi ve herkesin “sabır sınavından” geçtiğini söyledi. Derviş’in cenazesi daha sonra bir aske- ri araçla kent meydanõndan geçirildi ve Kültür Sarayõ yakõnõnda hazõrlanan me- zarõnda toprağa verildi. Cenaze törenine İsrail’den katõlmak isteyen binlerce Fi- listinli’ye, İsrail de kolaylõk sağladõ ve Ramallah’õn girişindeki Betunya dene- tim noktasõnõ açtõ. Bodrum’dan bale ve dans esintileri Derviş‘in son yolculuğu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle