Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[email protected]
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE
14 KÜLTÜR
CMYB
C M Y B
Sevgili düşündürülmeyen gençler,
“Kendi terazileriniz, oldu mu hiç? Yoksa, en ko-
lay yaşamanın, hayatı hep başkalarının elinize tu-
tuşturduğu terazilerle tartmak olduğu mu öğretil-
di sizlere?”
Geçen haftaki mektubumda böyle bir soru yö-
neltmiştim sizlere. Ve inanın bana, bu sorum, çok-
bilmişlikten değil, çok-yaşamışlıktan, bu yüzden
belki biraz da çok-çekmişlikten kaynaklanmıştı. Ba-
zen, ne söylemek istediğimi anlatabilmem için, siz-
lere bu mektupları yazan hakkında da bazı ipuç-
ları vermemde yarar var.
‘Çok-yaşamışlıktan’ dedim ya; bu, benim yap-
tığım bir seçim değildi. Çünkü benim ‘klasik bü-
yüklerim’ olmadı. Anamın da, babamın da beni -
elbet kendilerince - sevmiş olduklarından eminim.
Ama bu sevgi, sanırım kendi evliliklerinin cehen-
neminde bir yerlerde ‘telef’ oldu. Önünde uzanan
hayat yoluna ilişkin olarak, ‘klasik büyüklerinden’
pek rehberlik hizmeti alamayan çoğu çocuk gibi,
bana da hayatı çoğunlukla ‘kendi başına’ öğren-
mek kaldı. Elime erken yaşlarda terazi tutuşturan
falan olmadı. “Asmalımescittendir kafakâğıdım;/Nil
Lokantasında yazıldım okula,/On masalı birinci sı-
nıfım…” Yıllar önce, yalnız bir yaşgünümde ka-
leme aldığım “Özyaşam Öyküsü” adlı şiirin ilk di-
zeleri.
Oralardan ve o zamanlardan biliyorum terazile-
rini tek başına aramanın güçlüklerini. Acılarını. Bu-
gün ise içinde yaşadığım topluma bakıyorum, san-
ki bütün bir gençlik, üstelik de kaç kuşaktan bu ya-
na, hep başkalarının terazilerine mahkûm edilmiş.
Üstelik o terazilerin çoğu da hileli. Doğru tartmış
gibi gözüküp yanlış tartıyor. ‘Büyüklerinize’ güvenip
onların verdikleri tartıları kullandığınızda, bir de ba-
kıyorsunuz, sonunda ‘sizin’ olan hiçbir hayat yok
elinizde. Meğer hep ‘başkalarının’ hayatlarını tar-
tarmışsınız; sırtınızda sizin diye prova edilen giy-
siler, meğer hep aslında başkaları içinmiş!
Bir zamanlar Oğuz Atay diye bir yazar vardı bu
toplumda. Düşünmeyi, sürekli sorgulamayı seçmiş
ender kişilerdendi. Bundan otuz bir yıl önce, kırk
üç yaşında öldü. Tıbbi olarak beyin tümöründen.
Gerçekte ise düşünmeyi çoktan rafa kaldırmış bir
toplumdan ve özellikle o toplumun karanlık ay-
dınlarından kaynaklanma bir tür toplumsal kan-
serden. Ölümünden iki yıl kadar önce, Asmalı-
mescit’te bana ilk defa şalgam suyu eşliğinde ra-
kıyı tattırırken: “Bir gün yazdıklarımı anlayacaklar
herhalde…” demişti. Pek umudu yoktu.
Peki neydi yazdıkları? Bakın mesela şöyle de-
mişti: “…Türk romanının sorunu kişiliktir. İnsanımızın
kişilik kazanma savaşının önemini henüz kavra-
mamış olmasıdır. Kendisiyle hesaplaşma diye bir
kavramın varlığından habersiz oluşundandır. Bu-
nun için romanımız düzmecedir. Diyalektik gibi ger-
çekten büyük kavramların gerisine sığınan cüce-
ler ordusu oluşundandır… Halka büyük doğrular
adına yalan söylemekten kurtulamamaktır sorun-
lardan biri. Kültürsüzlüktür. Ve en önemlisi ne ken-
dini, ne gerçeği sezememektir. Sezgisizliktir. Du-
yarsızlıktır. Kültür kopukluğudur…” (“Günlük”,
1976).
Atay, uyarılarını neden kaleme aldığının gerek-
çesini de vermişti : “Kişilik kazanmamış bir yarı ay-
dınlar ortamında, kimsenin kendi edinimleriyle
hesaplaşmaya niyeti yoktur… Herkes kendinden
o kadar memnundur ki, bütün endişesi esnaflığı-
nı nasıl sürdürebileceğidir… Esnaf için bu sözle-
rin sarsıcı bir etkisinin olacağını sanmıyorum. An-
cak henüz çetelerin şartlamadığı gençler varsa, ya-
şı ne olursa olsun, kafası yüreği genç kalmış
olanlar varsa, belki bu sorunlar üzerinde düşünür
diye umuyorum. Belki henüz gerçekleri okuyarak,
düşünerek kendi bilinci ile sezecek insanlar vardır
bu ülkede. Belki.. kitabı karşısına alıp, araya hiç be-
zirgân sokmadan, kitapla tek başına hesaplaşacak
insanlar vardır. Sahte eleştirmenlerin koltuk değ-
neklerine dayanarak yürüyenlerin, edebiyat reklam
ajanslarının gürültüsüne kapılarak şartlananların dı-
şında kalanların varlığına inanmak istediğim için ya-
zıyorum bunları…” (“Günlük”, 1976).
Evet, sevgili düşündürülmeyen gençler; ya siz
kimlerdensiniz? ‘Kim’ olmak istiyorsunuz?
Haftaya görüşmek üzere…
[email protected]
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Düşündürülmeyen
Gençliğe Mektuplar (5):
Oğuz Atay’dan...
M
imarlar Odasõ’nõn Konya ve An-
talya Şubelerince Konya Ticaret
Odasõ’nda 8-9 Ağustos 2008’de
düzenlenen “Anadolu’da Konut ve TOKİ Mi-
marlığı” etkinliğinde, ülkenin tüm yörelerini
“tek tip” ve “tipsiz” bir mimariyle donatan top-
lu konut projeleri tartõşõldõ.
Son yetki yasalarõyla TOKİ’nin “imar im-
paratoru”na dönüştüğü belirtilen toplantõda,
bu gücün “kimlikli yapılaşma” ve “kent
kültürü” yerine “rant siloları” “pazarlama
projeleri” için kullanõlmasõ, şehircilik, çevre,
insani değerler ve hukuk ilkeleri açõsõndan sor-
gulandõ.
İki şube başkanõ M. Serdar Işık ile Osman
Aydın, Genel Başkan Bülend Tuna ve Kon-
ya Büyükşehir Bel. Başk. Tahir Akyürek’in
konuşmalarõyla başlayan etkinliğin ilk oturumu
“tematik sunum”lardõ.
Prof. Dr. Ataman Demir, geleneksel Ana-
dolu evlerindeki yöresel farklõlõklarõ ve ne-
denlerini anlatõrken aynõ erdemin neden çağdaş
konut projelerine de yansõmadõğõ, herkesin
ortak sorusuydu.
Doç. Dr. Ali Cengizkan, Ankara’da Cum-
huriyetin ilk toplu konut örneklerini, ilerleyen
dönemlerdeki “anlayış değişikliği”nin so-
nuçlarõyla birlikte anlattõ. Bendeniz de yurdun
değişik yerleşmelerindeki birbirlerine benzer
TOKİ yapõlarõndan örnekler sunarak bu kamu
kurumunun “ülkeye yabancılaşan konut mi-
marisi”nden artõk vazgeçmesi gerektiğini vur-
guladõm.
UZMANLARIN GÖZLEMLERİ
Etkinliğin izleyen oturumlarõnda farklõ böl-
gelerdeki benzer projeler, Mimarlar Odasõ’nõn
bölgelerdeki yöneticileri ve uzmanlarca tartõ-
şõldõlar.
Prof. Cevat Geray TOKİ’nin geçmişteki
olumlu çabalarõnõ anõmsatarak “neden emlakçı
gibi davranıyor” diye sordu. Mimar Doğan
Tekeli, projelerdeki “TOKİ müdahaleleri”ni
anlatõrken mimarlõk yerine pazarlamanõn he-
deflerine göre tasarõm istendiğini söyledi.
Planlamanõn 30 yõllõk kamu emektarõ Feri-
dun Duyguluer’in, son yetki yasalarõyla ülkenin
imar düzeninin nasõl daha da karmaşaya itil-
diğini sergilediği bildirisi; mimarlõk ve şehir-
cilik hocasõ Prof. Dr. Emre Aysu’nun, TO-
Kİ’nin sadece kendi mülkünde rantõ gözeten
planlama anlayõşõnõn şehirciliğin inkârõ anlamõna
geldiğini belirtmesi o denli çarpõcõydõ ki otu-
rumu yöneten Prof. Dr. Ahmet Alkan sonun-
da şunu söylemek zorunda kalmõştõ: “Madem
ki yerleşme planından konut tiplerine kadar
sadece TOKİ’nin kararı geçerli olacak, o hal-
de mimarlık, şehircilik okullarına ne gerek
var?”
Oturumlara TOKİ’yi temsilen katõlan Tuba
Aydın ise bütün bu değerlendirmelere karşõ sa-
dece üretilen konut sayõsõndan ve kültür var-
lõklarõnõn onarõmõna yardõm fonundan söz et-
mekle yetindi.
Etkinliğin ilerleyen bölümlerinde Karabük,
Konya, Antalya, İzmir, İstanbul, Denizli, Sam-
sun ve Adana’daki TOKİ uygulamalarõ aynõ böl-
gelerin Mimarlar Odasõ uzmanlarõnca irdele-
nerek yorumlandõ.
‘SONUÇ BİLDİRGESİ’NDEN...
Mimarlarõn Konya buluşmasõndaki “forum”
bölümünde derlenen “Sonuç Bildirgesi” ise
Türkiye’nin tarihsel derinliğinden esinlenilmiş
bir yapõlaşma sürecine kavuşabilmesinin ge-
reklerini anõmsatõyor. Bildirgenin ilk bölü-
münde şunlar vurgulanõyor:
“Bu etkinliğin temel amacı, yeryüzünün en
zengin tarihsel sivil mimari zenginliğine sa-
hip Türkiye’de, Anadolu uygarlıklarının
bu eşsiz kimlik ve kültür kazanımlarına ya-
kışır nitelikteki bir mimarlık ve şehircilik an-
layışının TOKİ uygulamalarında gözetil-
mesinin sağlanmasıdır.
Katılımcılar, ülkeye egemen kimliksiz
apartman yapılaşmasının yeni olmadığını;
yaklaşık 50 yıldır izlenen ranta dayalı ve ‘kat
karşõlõğõ yapsatçõlõk’la bütünleşmiş imar po-
litikalarının bir ürünü olduğunu sapta-
makla birlikte, TOKİ’nin bu yanlışı daha da
abartarak sürdürmesini, kamu kurumu ni-
teligiyle bağdaşmayan bir tutum olarak
saptamaktadırlar.
TOKİ, yılların imar duyarsızlığını sim-
gelemek, hatta yapsatçılığın doruğa çıkan ör-
neklerini yaratmak yerine, ulusal değerler-
le bütünleşmiş, farklı seçenek oluşturacak da-
ha mimarca bir duruş göstermeli ve ülkedeki
yeknesak yapılaşmaya alternatif projelere
önderlik etmelidir.
Bu nedenle süregelen toplu konut proje-
lerindeki, tüm ülkede tek tip ve karaktersiz
bir mimariyi egemen kılan tasarım ve yer-
leşme tarzı çizgisinin gözden geçirilerek; bir
kamu kurumu olan TOKİ eliyle Türki-
ye’nin tekdüze yapılaşmasına artık son ve-
recek; yöresel ve ulusal değerlerle birlikte
çevreye saygılı, kentsel dengelere ve özel-
liklere bağlı ve saygılı bir gelişmenin ülke-
ye kazandırılması katılımcıların ortak dile-
ğidir.”
Sonuç Bildirgesi’nde, bu amaç doğrultu-
sundaki öneriler ise özetle şunlar:
1- TOKİ, 57. maddesindeki “şehirlerin
özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir
planlama”yõ temel alarak “çevreye ve insan
haklarına saygılı bir mimarlık kültürünü”
gözetmek zorundadõr.
2- TOKİ’ye devredilen imar yetkileri, kent
ve çevre ile uyumsuz; şehircilik ilkelerini gö-
zetmeyen yapõlaşma kararlarõyla kullanõlmak-
tadõr. Belediyeler, yerel toplumun imar hakla-
rõna sahip çõkmalõdõrlar.
3- Hazine arazilerinin rant projeleri için
TOKİ’ye devredilmesi, emlak pazarõna arsa ya-
ratõlmasõ sonucunu doğurmaktadõr. Oysa bu
alanlar geleceğe daha yaşanõlõr çevreler bõra-
kõlmasõnõn güvenceleridir.
4- Anadolu birikimlerinden esinlenilen ye-
ni yerleşme dokularõ için akademik ve mesle-
ki kurumlarla işbirliği içinde çalõşmalar başla-
tõlmalõdõr.
5- Doğal, ekolojik ve kültürel değerleri açõ-
sõndan yasalarla korunmalarõ öngörülen böl-
gelerdeki tahrip edici TOKİ projeleri önlen-
melidir.
6- Kimi TOKİ projelerindeki “Osmanlı-
Selçuklu mimari tarzı” vb. yaklaşõmlar “ki-
şiliksiz taklitler”dir. Gelenekselin çağdaş yo-
rumlarõnõ içeren projeler için “mimarlık ya-
rışmaları” düzenlenmelidir.
7- TOKİ konut sektöründe “devlet olanak-
larını dilediği gibi kullanan ayrıcalıklı pat-
ron” olarak değil, kamusal önderliklerle kat-
kõda bulunan bir önder olarak yer almalõdõr.
KARABÜK DURDURULSUN
Konya buluşmasõ katõlõmcõlarõ; bütün bunlar
için “ilk adım” olarak da TOKİ’ye “Karabük
projesini durdurma” çağrõsõ yaptõlar:
“19 Ağustos 2008’de ihale edileceği öğre-
nilen ve Karabük’ün Cumhuriyet dönemi
anıları ile doğal mirasını barındıran Orman
İşletme Müdürlüğü arazisindeki, çevreye ya-
bancı, dokuyu hiçe sayan ve çok özel bitki-
ağaç zenginliğini olumsuz etkileyecek konut
projesi durdurulmalıdır.”
Konya’daki mimarlar buluşmasõnda, TOKİ’nin ‘Anadolu’ya yabancõ’ mimarisi sorgulandõ
Mimarlardan TOKİ’ye çağrõ
KENTLERİ EZEN, ‘SAYGI’ YOKSUNU PROJELER
TOKİ hem yer seçiminde, hem de mimari oranlarda öylesine “ölçüsüz” ki...
İşte 2 örnek... Kozan’da peyzajı ezen devasa bloklar (1). Orhangazi’de kente “abanan” siteler (2).
AYÇA TEZER
D
e v l e t
Opera ve
Balesi Genel
Müdürlüğü’nün düzen-
lediği 6. Bodrum Uluslar-
arası Bale Festivali yarõn
başlõyor. 29 Ağustos’a dek
sürecek olan festivale Tari-
hi Bodrum Kalesi ev sahip-
liği yapõyor. Açõlõş temsili-
ni yarõn akşam Ankara
Devlet Opera ve Bale-
si’nin ‘Sync’ ve ‘Carmina
Burana’ ile yapacağõ fes-
tivalde konuk ülke İspan-
ya’dan Los Vivancos: 7
Hermanos 19 Ağustos’ta
sahneye çõkarken ikinci ya-
bancõ topluluk Flamencori-
ental ise 26 Ağustos akşamõ iz-
leyiciyle buluşacak. 22 Ağustos
akşamõ İstanbul Devlet Opera
ve Balesi’nin ‘Güldestan’ adlõ
yapõtõ sahneleyeceği festival,
29 Ağustos akşamõ İzmir Dev-
let Opera ve Balesi’nin ‘Sı-
nırların Aşıldığı Noktalar’
adlõ yapõtõyla sona erecek.
Bu yõl konuk ülke olarak İs-
panya’yõ ağõrlayacaklarõnõ be-
lirten Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürü ve Genel Sanat
Yönetmeni Prof. Rengim Gök-
men, uygarlõklar buluşmasõnda
öncü olan İspanya ve Türki-
ye’nin kardeşlik havasõ içinde bir ara-
ya gelmesinin festivale ayrõ bir anlam ka-
tacağõnõ vurguluyor. Bodrum Bale Festivali’nin
her geçen yõl sanatseverler tarafõndan daha bü-
yük bir ilgiyle karşõlandõğõnõn altõnõ çizen Gök-
men, “Bodrum Bale Festivali’nin uluslararası
alanda daha da etkinleşerek dünya balesinin
bir buluşma noktası olacağını umuyoruz.
Festivalin seyirci profili daha çok Türk iz-
leyicilerden oluşuyor” diyor. Daha çok
neoklasik ve çağdaş yapõtlara yer verdikle-
rini söyleyen Gökmen, bunun nedenini şöy-
le açõklõyor: “Klasik yapıtlar özellikle or-
kestra, dekor ve kostüm açısından büyük
güçlükler getiriyor. Ayrıca, izleyiciye hi-
tap edecek, popüler yapıtları tercih edi-
yoruz. Bu yaklaşımla hayatında hiç bale
izlememiş kişilere de ulaşabiliyoruz.”
Bu yõl Türk balesinin 60. yõlõ nedeniyle ulus-
lararasõ bale etkinliklerine ağõrlõk verdiklerini be-
lirten Gök-
men, bunlardan
birinin 1. Uluslar-
arasõ İstanbul Bale Ya-
rõşmasõ olduğunu söylüyor
ve ekliyor: “Bu yarışma İstanbul
2010 Avrupa Kültür Başkenti çer-
çevesinde düzenleniyor. İstanbul ulus-
lararası bir marka olduğu için bu ya-
rışmayı İstanbul’da yapmaya karar
verdik.
‘
Ya-
r ı ş -
manın
üçüncü,
dördüncü yı-
lında diğer bale yarışmala-
rı arasından öne çıkacağını
düşünüyoruz.”
Bugüne kadar Devlet Opera Balesi
Genel Müdürlüğü’nün Ankara Devlet
Opera ve Balesi’nin yürütücü müdür-
lüğünü de sürdürdüğünü söyleyen
Rengim Gökmen, “Genişleyen yapı,
çoğalan hizmetler doğrultusunda
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin
de ayrı bir müdürlük olarak yapı-
lanması kaçınılmaz. Bununla ger-
çekten önemli bir adım attığımı-
zı düşünüyoruz. Devlet Opera
Balesi Genel Müdürlüğü çatı
görevi görecek. Bu çatı bütün
müdürlüklerimizi kapsaya-
cak. Ama müdürlüklerimi-
zin repertuvar ve rol dağıtım
çalışmalarındaki özerklik
anlayışını da korumayı amaç-
layacak. Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü kadrosunu da yavaş yavaş
yapılandıracağız” diyor. Bu yõl Samsun
Devlet Opera ve Balesi’ni de hizmete aç-
tõklarõnõn altõnõ çizen, ancak Samsun Opera
ve Balesi’nin kendi kadrosuyla ilk gösterile-
rine 2009’un ikinci yarõsõnda geçebileceğini be-
lirten Gökmen, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Samsun Opera ve Balesi’nin kendi ele-
manlarıyla belli bir prova sürecini, belli bir
olgunlaşma sürecini yaşaması gerekli. Bu sü-
re içinde de Samsun’da diğer illerdeki ope-
ra ve balelerimizin sanatçıları gösterilerini
sunacaklar.” Samsun Devlet Opera ve Bale-
si’nin yapõlanmasõnõ sağlam bir biçimde ger-
çekleştirdikten sonra sõranõn Gaziantep ve Van’a
geleceğini sözlerine ekliyor Rengim Gökmen.
ETKİNLİK YARIN SAAT 19.00’DA
Kültür Servis - Taksim
Talimhane’de yarõn
akşam saat
19.00’da Latin
müziği
eşliğinde
etkinlikler
yapõlacak.
Larespark Hotel,
Eresin Taksim
Premier, Nippon
Otel, Grand Öztanõk,
Eterno Hotel ve The
Madison Hotel’in desteğiyle karnaval
havasõnda geçecek etkinlikte “Street
Parade ”, “Samba Show”, “‘DJ FOX”,
“Los Chicos de Cuba Konseri” ve “Latin
Lovers” izleyicileri gösterileriyle
büyüleyecek. Taksim Talimhane’de ilk kez
düzenlenecek olan Reggaeton, Merengue
Pop, Salsa, R&B türlerinde parçalarõn
olacağõ karnaval geceyarõsõ “After Party”
ile son bulacak.
1 2
Talimhane’de
karnaval...
YAZ KONSERLERİNDE KEREM GÖRSEV KONUKTU
‘Balık Ekmek Caz’
Kültür Servisi - İstanbul
2010 Avrupa Kültür Baş-
kenti Ajansõ’nõn, “2010’a
Gider İken Her Telden”
adõyla düzenlediği yaz kon-
serlerinin önceki akşamki
konuğu Kerem Görsev
Trio’ydu. Büyükada İske-
lesi’nde saat 21.00’de yapõ-
lan “Balık Ekmek Caz”
konserine katõlõm oldukça fazlaydõ.
Görsev, kendi parçalarõnõn yanõ sõra
tanõnmõş caz parçalarõnõ da dinleyi-
cilerinin beğenisine sundu. Eski bir
Amerikan filmi olan “Sunrise”õn
film müziğiyle dinleyicileri geç-
miş yõllara götürürken “Taş Dev-
ri”nin (The Flintstones) müziğiyle
de çocuklarõn ilgisini çekti. Kon-
sere ada sakinlerinin yanõ sõra İs-
tanbul’un başka yerleşim alanla-
rõndan gelenler de oldu. “Balık
Ekmek Caz” konseri yarõn ak-
şam Bebek Parkõ’nda saat
20.00’de Sibel Köse ve Önder
Focan ile devam edecek, cumartesi
günü saat 20.00’de ise Jam Session
ve Neşet Ruacan’õn konseriyle Be-
bek Parkõ’nda son bulacak. (www.is-
tanbul2010.org)
6. Uluslararasõ Bodrum Bale Festivali yarõn akşam başlõyor
RAMALLAH (A.A) - Filistinlilerin
ulusal şairi Mahmud Derviş dün son
yolculuğuna uğurlandõ. Derviş’in ce-
nazesi, Amman’da yapõlan törenden
sonra, iki Ürdün helikopteriyle Batõ Şe-
ria’nõn Ramallah kentine götürüldü. Ce-
nazenin Ürdün’den getirilişine Filistin
Başbakanõ Selam Feyyad, Filistin Dev-
let Başkanõ Abbas’õn danõşmanõ Yaser
Abdrabbo, İsrail Parlamentosu’nun
Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi ile
diğer bazõ Başkanlõk görevlileri eşlik et-
ti. Ramallah’ta, yakõnlarõ ile Filistin
Yönetimi Başkanõ Mahmud Abbas,
siyasetçiler, Ürdün Kralõ Abdullah adõ-
na Prens Ali Bin Nayif, Fransa eski Baş-
bakanõ Dominique de Villepin, Ürdün
Kültür Bakanõ Nancy Bakair ile yabancõ
diplomatlar, Hõristiyan ve Müslüman di-
ni liderlerin katõldõğõ bir devlet töreni ya-
põldõ. Filistin Devlet Başkanõ Abbas, ce-
naze töreninde Derviş’i Filistin’in “par-
layan ışığı“ olarak niteledi ve herkesin
“sabır sınavından” geçtiğini söyledi.
Derviş’in cenazesi daha sonra bir aske-
ri araçla kent meydanõndan geçirildi ve
Kültür Sarayõ yakõnõnda hazõrlanan me-
zarõnda toprağa verildi. Cenaze törenine
İsrail’den katõlmak isteyen binlerce Fi-
listinli’ye, İsrail de kolaylõk sağladõ ve
Ramallah’õn girişindeki Betunya dene-
tim noktasõnõ açtõ.
Bodrum’dan bale ve
dans esintileri
Derviş‘in son yolculuğu