22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHÜRİYET 25 HAZİRAN 2008 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Kremer'in üstün tekniğiyle Beethoven'e özgü karşıtlıklan yansıtmadaki ustalığı övgülere değer Baltica ve Italiano... EVİN ILYASOGLU Kremerata Baltica gencccik, pınl pırıl, eş- solukta çalan bir topluluk. Gerek tempolar- da, gerek ses yüksekliğinde böyle bir bir- liktelik çok az bulunur. 1997'de çağımızın büyük kemancısı Letonyalı Gidon Kre- mer tarafından kurulmuş. Ncredeyse ku- rulduğundan beri lstanbullulann birkaç kez konuğu olmuş, lıer dinletisinde büyük ilgi uyandırmıştı. Çağdaş muziğin soluğuyla ta- rihi değerleri birleştirebilen, konserlerinde ve kayıtlannda çok değişik, yepyeni bir ortam yaratabilen bir topluluk. Daha doğrusu bi- legeldiğimiz nice yapıtın Kremerata bünye- sindeki yorumu, dinleyicinin imge gücünü genişletiyor. Müziksel yenilikler bir yana, Gi- don Kremer bir de toplumsal işlev yerine ge- tiriyor bu toplulukJa: Baltık ülkelerinden Es- tonya, Letonya ve Litvanya'nın genç yete- neklerini dünyanın en önemli sahnelerine, en büyük festivallcrine sunuyor. Konseıiıı ilk bö- lümündeki yapıtlan şefsiz çalan topluluk, ikinci bölümde Kremer'e eşlik ederken de olağanüstü başanhydı. Program düzenlemek ayn bir hüncrdir. Dinleyici salondan çıktığmda kulağmda ka- lan nedir, bunu önceden düşüıımek gerekir. Yapıtlar arasında bir düşün bütünlüğü ara- nır. Kremerata'nın lstanbul Festivali'ndeki programı, 21. yüzyılda yıldızı iyice parlayan Ingiliz besteci Arvö Part'ın yine îngiliz bes- teci Benjamin Britten'ın anısma yazdığı gi- zemli yapıtı Cantus ile başladı. Onu, Brit- ten'ın neo-klasik tarzdaki Frank Bridge Çe- şitlemeleri izledi. Gidon Kremer, tasarladı- ğı programda bir diğerinin anısına yazılmış • Kremerata Baltica gencecik, pınl pırıl, eşsolukta çalan bir topluluk. Gerek tempolarda, gerek ses yüksekliğinde böyle bir birliktelik çok az bulunur. 1997'de çağımızın büyük kemancısı Letonyalı Gidon Kremer tarafından kurulmuş. Neredeyse kurulduğundan beri lstanbullulann birkaç kez konuğu olmuş, her dinletisinde büyük ilgi uyandırmıştı. müzikleri scçcrek, düşün birliği yarattığı ka- dar ilginç bir ses bütünlüğü de yakalamıştı: îkinci yarıdaki klasik-romantik besteci Be- ethoven'i öncekilerlc bağdaştınnak için 20. yüzyıl sonunun büyük bestecisi Alfred Shnittke'nin kadanzlarını kullanıyordu. Gi- don Kramer'in Beethovcn konçertosu yo- rumunu ne denli heyecanla beklediğinıi da- ha önceleri de yazmıştım. Çünkü elimde yıl- larca öncesinden yapılmış ve zamanına gö- re çok yenilikçi sayılan Shnittkc kadanzla- nyla çalınmış konçertoyu canlı dinlemek için sabırsızlanıyordum. Kremer ilk bölümde aynı Shnittke kadanzlannı uyguladı. Son bö- lümde ise bir başka vcrsiyon çıktı karşımı- za. öğrendiğimize göre Shnittkc, Kremer ile yaptığı ortak çahşmalarda başka versiyonlar da üretmiş. Bu kez kemanlar da bir fırtına gi- bi kadanza girerek son derece etkileyici bir ortam yarattılar. Aynca Kremer'in üstün tek- niğiyle Beethoven'e özgü karşıtlıklan yan- sıtmadaki ustalığı büyük övgülere değer. Vlvaldl'yl nasıl blllrslnlz? Barok müzik deyince hemen Vivaldi deyiveririz. Nice konçertonun, operanm, sin- fonia'nın üstadı olarak biliriz onu. Dört Mevsim'ini her müziksever ıslıkla çalar. Bestecinin bilegeldiğimiz yapıtlan dışında pek çok çalışması ölümünden çok sonra bu- îunmuş ve uzmanlan tarafından değerlen- dirilmiştir. Işte şef Rinaldo Alcssandrini de bu uzmanlardan birisi. Bugüne dek gün yüzüne çıkmamış ya da çok az duyulmuş Vivaldi yapıtlarını araştırıyor, konserleri- ne taşıyor. Concerto Italiana adlı topluluğu ile kaydettiği Vivaldi'nin Vesper'leri (ak- şanı duaları) ve oda konçertolan dünyanın en ünlü kayıt ödüllerinc değer bulunmuş. Geçen hafta tstanbul Festivali'nin konuğu olan Alessandrini yönetimindeki Concerto Italiano, bizlere de Vivaldi'nin bilinmedik yapıtlarını sundu. Barok tarza özgü vibra- tosuz çalma tekniğiyle (titreşimsiz, düz yay- larla), büyük dinamiklerden (ses yüksek- liklerinden) uzak durarak, zamanın sesle- rini yansıttı. Kısacık sinfonialar, obua konçertolarında solo ve topluluk arasında- ki karşıtlıklar ve yaylı çalgılar konçertola- n, zamana özgü yapılannıalardı. Konserin solisti kontralto Sara Mingardo, bu festi- valin merakla beklediğimiz sanatçılanndan birisiydi. Vivaldi'nin çok az seslendirilen iki kantatını dinletti bizlere. Kantat, 17. yüz- yılda küçük opera niteliğinde bir türdür. Dinsel ve din dışı içeriğiyle soyluların malikânelerinde ya da kilisede seslendiril- mek üzere yazılmıştır. Mingardo'nun ses- lendirdiği ilk kantat da (RV 684) dünya- sal konulu olup, dramatik bir nitelikteydi. Sanatçının zamana uygun, duıu yorumu, gi- zcmli tavrı ve bir üfleme çalgı akışındaki sesi şiirseldi. Bütün dünya sahneleıinde ara- nan, ünlü şeflerle çalışan Mingardo'nun da- ğarcığı barok müzikle sınırlı değil. Her mü- zik çağından önıekleri içeriyor ve de 20. yüzyılın ünlü besteci leri Debussy, Ravel, Stravinsky, Schönberg'e dek uzanıyor. Önümüzdeki yıllarda festivalde bu yapıt- lardan birinde, bir konsertant operayla Sa- ra Mingardo'yu yeniden dinlemek isteriz. Vivaldi konseri ahşageldiğimiz "Vivaldi coşkusunda" olmasa da bestecinin az ta- nınan yapıtlannı duyurdu bizlere. www.evinilyasoglu.cora 'PERGE'DE DE GÖSTERİ YAPMAK İSTERİZ' « * * • - . ! • • . ' . . ( * • . , • . • . • . . • ' . • : : . - • • - • . ' , . ; 'AnadoluAteşi'Aspendos Arena 'dayanacak GÜRSU KUNT ANTALYA - Ge- çen mevsimde tüm gösterilerini Aspen- dos Antik Tiyatıo'da yapan Anadolu Ate- şi, bu yıl tiyatroya sadece 700 metre uzaklıktaki mısır tar- lasını mekân olarak seçti. Önlenı alınma- ması durumunda yer yer çökme tehlike- siyle karşı karşıya olan antik tiyatroyu kullanmayan Ana- dolu Ateşi Genel Sa- nat Yönetmeni Mus- Aspendos Arena'nın 15 Temmuz'da ta- mamlanması ve 18 Temımız'da da Truva ile tafa Erdoğan, 10 yıl- açılması planlanıyor. lığına kiraladığı top- bölümler, otopark, özel mimariyelam 25 bin metrekarelik mısır tar- lasında, bir göstcri merkezi yapı- mma başladı. Aspendos Arena adı verilen merkezin, 15 Tem- muz'da tamamlanması ve 18 Tem- muz'da da Truva ile açılması planlanıyor. 1300 metrekarelik sahnesiyle dünyanın en büyük tiyatro sahne- sine sahip olan Aspendos Are- na'da, haftanın 2 günü Truva, 2 günü de Anadolu Ateşi sahnele- necek ve kalan günlerde kirala- nabilecek. Aspendos Arena, Ulus- lararası Aspendos Opera ve Bale Festivali için de kullanılacak. Mustafa Erdoğan, ağaçlandırıl- mış açık alanlar, VIP konuklar için uygun dükkânlann da yer alacağını belirtti. Daha önce Aspendos An- tik Tiyatro önündeki otoparkta gösteri merkezini yapmak iste- diklerini ve bunu bakanhğa öner- diklerini söyleyen Erdoğan, "An- cak orası birinci derece sit alaıı- da kaldığı için, tiyatroya sadece 700 metre uzaklıkta olan bu bölgeyi bulduk. Belkıs halkı da bize çok destek veriyor" diye ko- nuştu. Erdoğan, Perge'de de res- torasyona gidilebilirse, orada da gösteri yapmak istediklerini, ancak bunun için 8-9 milyon dolar ve yaklaşık 2 yıllık bir çalışma ge- rektiğini sözlerine ekledi. BUGÜN ANKARA'DA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANIYOR Ali Püsküllüoğluyaşamını yitirdi Kültür Servisi - Türk şair ve söz- bilimci Ali Püsküllüoğlu düıı sabalı sa- at 11 .OO'de tedavi gördüğü Ankara Tıp Fakültesi Göğiis Hastalıklan bölü- münde solununı yetmczliği sonucu velat etti. Püsküllüoğlu'nun cenazesi bugün Ankara Küçükesat Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Göl- başı Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Ali Püsküllüoğlu, bir şair ve sözbi- lirnci olarak iz bırakan işlere imza at- ö. Dil Demeği ve Edebiyatçılar Dernegi kurucu üyelerinden olan Püsküllüoğ- lu, eski TDK'deki çalışmalannın yaıu sıra, kurduğu yaymevleri ve çıkardığı dergilerle de Türkçe için çalıştı. Adnan Blnyazar Ali Püsküllüoğlu ilk kez Türki- ye'nin kavramsal ve düşünsel geliş- mesinin sözlüğünü hazırladı: Öztürk- çe Sözlük. Bu sözlük tıpkı bir çocuk gi- bi doğdu, delikanlılığını yaşadı ve ol- gunluğa erdi. Bütün bilim-teknik, sa- nat-edebiyat düşünce alanlannın yeni sözcüklerini biraraya getirdi. Bunun- la da yetinmedi, Türkçe'nin en büyük sözlüklerinden birini hazırladı. Türk şii- rinin en yalın şairlerinden biriydi. Öy- lesine çalışkan bir kişiydi ki bir sani- yesini bile kendisi için kullanmadı. Emln özdemlr Ali Püsküllüoğlu kendi kendini ya- ratıruş bir dil işçisiydi. Türkçeyi bütün boyutlanyla kuşatan deyimler, ata- sözleri sözlükleri hazırladı. Bunun ya- nı sıra dil devriminin dilimize kazan- dırdığı yeni söz değerlerini Öztüıkçe Sözcükler Sözlüğu'ndc toplayarak dil devriminin yaşama geçirilmesinde önemli bir işlcvi oldu. Ali Püsküllüoğlu dilci ve sözlükçülüğünün yanı sıra bir ozandı. Püsküllüoğlu Türkçenin top- rağına gömüldü. Işıklar içinde yatsın. Sevgl Özel Ali Püsküllüoğlu ile Atatürk'ün kurdugu Türk Dil Kuı-umu'ndabirlikte çalıştım. Bu kurum kapatıldıktan son- ra da aynı ilkelere, Türk devrimine inandığımız için el ele olduk. Ali Püs- külliioğlu'na adına yaraşır bir şekildc 'An Püsküllüoğlu' derdim ben. Ço- cuk yaştan bu yana an gibi çalışan, ya- şaının tüm zorluklannı, sağlık sorun- lannı göğilsleyen, dev gibi sözlükler ya- ratan, güzel şiirler yazan bir ustaydı. Bir eksildik yine. Ama devrimci yanımız değilfizikselyanımız bireksildi. Onu, düşünceleriyle yapıtlannın öncmini unuttumıayarak geleceğe aktaracağız. Konur Ertop Ali Püsküllüoğlu'nu Dil Kuru- mu'nda görevli bulunduğu sırada ta- nıdım. Kurumdaki etkinliklerinin ya- nı sıra şiirle de yakından ilgiliydi. Yaşar Kemal'in hemşerisi, Kadirlili idi. Şürinde halk edebiyatından gelen bir yan, doğa ve İkinci Yeni deneyinin çabalan birleşti. Dille ilgili çalışmala- rında eski Türk Dili dergisinin, 1960'larn en önemli ürünü olmasını sağlaması anılabilir. Eski TDK kapa- tıldıktan sonra çalışmalannı sözlük alanında yoğunlaştuxlı. Püsküllüoğlu di- limizin yazı diline gcçmemiş yanlan üzerinde de geniş ölçüde durarak ta- nımlamalan teker teker kendisi üretti. Onun sözlüklerinde bir ozanın özenli dil mimarisi, kuyumculuğu andıran bir işçilik dikkati çeker. Ataol Behramoğlu Şair olarak Ali Püsküllüoğlu İkin- ci Yeni anlayışı içinde ölçülü ve den- geli ürünler verdikten sonra Orhan Ve- li'ce bir yahnlıkta ve halk rürküsü ta- dındatoplumcubir şiire yöneldi. İlk dö- nem şiirlerinden, şair olarak adını du- yurduğu "Uzun Atlar Deıüzi" adlı şii- ri, bir kasaba ortamının gerçeküstücü dcnebilecek imgelerle bctimlenişi ile çağdaş şiirimizin unutulamayacak ör- nekleri arasında yer almıştır. Dilci olarak da çok değerli ürünler veren bu çalışkan ve alçakgönüllü yazı emck- çisinin erken ölümünden derin bir üzüntii duydunı. Sıcak, scvcccn kişiliği, dostlannın kalbindeki yerini her zanıan koruyacaktır. satınesi YAZAN: Uğur MUMCU OYUNLAŞTIRAN: Ugur MUMCU- Rutkny AZİZ YÖNETEN: Mehnıel ULAY MÜZİK: Timur SELÇUK HAREKET DÜZENİ: Gizem ERDEN 1Ş1K TASAR1M: Yükscl AYMAZ DEKOR-KOSTÜM: M. Ziya ÜLKENCİLER FİLM TASARIM: Önder ÖNSAL GENEL SANAT YÖNETMENİ: Orhan AYDIN OYNAYAH1.AB ÜLAT .Orhan AYDIK . Eecep YElîpH .Mustafa KIKAHTEPE .Tamer ÖZCEVİZ .Denia ATAM Cansu FIHINCI .Bamazan ATBAŞ v« Oğuz TUKTÇ 27 Haziran Cunun Saat 2 1.00 ESENKENT RIFAT ILGAZ AÇIK HAVA SAHNESİ 28 Haziran Cumartesi Saat 21.00 KADIKÖY NÂZIM HİKİMET KÜLTÜR MERKEZt Talt O216 414 22 3» ^ I L j - •< v, *. k ~- -' T HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL ACIYI BAL EYLEDİK (JZtiİMİI.ÜHi;, TÜTSAKI.1HA \'E SEVDAVA DAİR ŞİİR, MÜZİK \'lî BELSG FİLHLERLE IİİH SAHNE CİÖSTCRİSİ ŞİtRLERİ YbRUMUkVANLAS; SÖLSKN TUNCÖ? ENDBli VlfiİT NEJMİ A^'KAR MiizİK : İI.KAV AKKAYA - KIZ1L1RMAK UYARLAVAN VI: YÖKETEN : EBKAL HMIIT 02 Temmuz ( .n•..ımb.ı s.\.ıc 21.00 Rıfat llg«7 AçıkhavA Tiyalrosu [SENKENT Tel: 0212.500 33 55ü72 557 77 11 Temmuz Cuma Saat: 21.00 N../II» Hikınet KultUr Merkeri KADIKÖY Tcl: 021(1.414 22 30 lletlşlm İçin GSM; 0535.600 30 66 DİVRİĞİ KÜLTÜR DERNEGİ 24. PİLAV VE KÜLTÜR ŞENLİĞİ PROGRAM Sunum: HUsniye ÇINAR Orhan AYDIIM •EDİP AKBAYRAM • PINAR SAĞ • TUNCAY BALCI • CRUP VARDİYA • HELESA • NURETTİN GÜLEÇ • ALİ YALÇIIM • DKD HALKOYUNLARI EKİBİ • DKD KADIN KOROSU • DKD MÜZİK GRUBU • DKD TİYATRO BEI C ; R A O c^n/vt/xrsjı A K I 1'İKrsJİk /VL/vrvil ÇAYIRBA TEL: DIU12) JS«>^ 1»O'-^O - - V* KRSOY O(21 2) ^«»ü 1 «» St9 ^- O t o b U s l e r K.ıiı>.ı< DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇt Nâzım Hikmet Küba'da Neler Söyledi? ölümünden önceki son üç yıl, Nâzım Hikmet'in ha- yatında ve şürinde "son güıiük" olarak nitelenebilecek büyük bir değişim ve gelişimin yaşandığı mutlu yıllardır. Şair bir yandan olanaklı ile olanaksızın bir arada ol- duğu büyük bir aşk duygusu içinde yaşarken öte yan- dan da bütün ömrünü adadığı sosyalizm mücadelesi ye- ni bir zafer kazanmış, dünyanın öte ucunda bir yerde, Küba'da devrim gerçekleşmiştir. Bu coşkun ruh durumu, şaire "Saman Sansı", "Se- vermişim Meğer" gibi şiirlerle simgeleşen; düşle gerçeğin, şimdiyle geçmişin iç içe anlatıldığı, özgür çağnşımlarla gerçekleşen, masalsı, lirik söyleyişli, zengin imgeli ben- zersiz bir şiir dünyası armağan etti. ••• Bu dönemde şairi etkileyen en önemli olaylardan bi- ri de 1961 'de gerçekleştirdiği Küba ziyareti oldu. Ziya- retin nedeni Dünya Banş Komitesi adına Fıdel Castro'ya Banş ödülü vermekti. Küba'da gördükleri şairde öyle bir coşku yaratmıştı ki, "Keşke ben de memleketimde kalıp dağlara çıksay- dım" diyecek kadar coşmuştu. Küba'da aydınlarla sık sık bir araya geldi Nâzım. On- larla sanat, şiir, devrim, ülke ve dünya sorunlarını tartıştı. Geçenlerde ilk gösterimi yapılan Çağn Kınıkoğlu ile Gloria Rolando'nun yönettikleri, Nâzım'ın Küba Seya- hati adlı belgesel filmde, bu gezinin tanıklannın günü- müze dek silinmemiş heyecanlarını gördük. ••• Geçen nisan ayında ülkemizi ziyaret eden Kübalı şair Pablo Armando Fernândez, Nâzım Hikmet'in zi- yareti sırasında, on bir Kübalı yazarın katıldığı bir otu- rumda onunla yaptıklan uzun bir söyleşinin yer aldığı der- ginin birfotokopisini yayımlamamız için Sözcükler der- gisine verdi. Söyleşi, ik iyüz elli bin basılan Revoluciön (Devrim) ga- zetesinin pazartesi günleri çıkan kitap ekinin 11 Hazi- ran 1961 tarihli 109. sayısında 'Türk Ozan Nâzım Hik- met ile Söyleşi" başlığıyla yayımlanmış. Bu "değerli kâğıtla?'\, Ayşe Nihal Akbulut, kısa sü- rede çevirdi. Yanı sıra, söyleşiye katılan şairlerden şiir örnekleri de ekledi. Yann yayımlanacak Sözcükler dergisinin yeni sayısında bu söyleşinin tamamını okuyabileceksiniz. ••• Kübalılar sonjyor, Nâzım yanıtlıyor; Nâzım soruyor, Kü- balılar yanıtlıyor. Söyleşide yeni devrim yapılmış bir ülkede sanatın ve sanatçının sorumluluklarından başlayıp klasik yapıtların değerlendirilmesine, sanatın güncel sorunlanndan ge- lenek-yenilik ilişkilerine, her dönem için geçerli ve tar- tışma yaratacak yaklaşımlar bulacaksınız. Yesenin'den Picasso'ya, Shakespeare'den Şarlo'ya geniş bir gö- rünümde değerlendirilen çağdaş sanatın yanı sıra, sa- natçıların tek tek kişisel deneyimleri de bu söyleşide yer buluyor. Nâzım Hikmet'in mektuplarında, konuşmalarında yer bulmuş sanat ve siyaset üstüne görüşleri ülkemiz ay- dınlan ve okurlar üzerinde her zaman etkili oldu. Küba'da söyledikleri, düşüncelerini sakınmakzorunda kalmadan doğrudan söyleyebildiği bir ortamda ger- çekleşmiş olmasıyla, açık sözlülüğüyle ayrı ve özel bir anlam taşıyor. turgay@fisekci.com Hiiseyin Cöntürk anılıyor • Kültür Servisi - TMMOB tnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin düzenlediği Hüseyin Cöntürk'ü anma etkinliği yann saat 18.30'da Ankara Kızılay'da, şubenin kongre vc kültür merkezinde yapılacak. 'Cöntürk Versus Cöntürk' başlıklı etkinlik Abidin Emre, Ahmet Bülent Erişti, Haluk Aker, Hasan Akyar, M. Bülent Kılıç, Mehmet Ali Alizade Nûrâniyan, Sabahattin Yalkın, Semih Tezcan'ın katılımıyla gerçckleşecek. Fazıl Say'a ödiil • Kültür Servisi - Lions 118-T Yönetim Çevresi Federasyonu tarafından Fazıl Say'a Melvin Jones Ödülü verildi. Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği'nin en büyük ödülü olan Melvin Jones Ödülü, Say'a Türkıye'nin uluslararası planda tanıtımına yaptığı büyük katkı gerekçesiyle sunuldu. Törende Say'ın kızı küçük piyanist Kumru da bir resital verdi. Türk kadm yazarlar Berlinde • ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca, Frankfurt Kitap Fuan Onur Konuğu Türkiye programı kapsamında, bugün ve yann, Berlin'deki 'Urania Housc'da, "Türk Edebiyatında Kültürel Tartışmalann Odağında Kadın" başlıklı sempozyum düzenlenecek. Açılışını Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Ninıet Çubukçu'nun yapması beklenen sempozyumda, aralannda Oya Baydar, Ayfer Tunç, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Nazan Bekiroğlu, Sevinç Çokum, Ayşe Böhürler ve Aksu Bora'nm da bulunduğu önde gelen kadın yazarlan ile akademisyenler, Türk kadınının toplumsal konumunu ve sorunlarını Alman okuyuculara anlatacak. Yaşanıı boyunca Türk dilinin arılaşması ve gelişmesi için uğnış veren clil ustası ve şair ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU m, yitirdik. Ailesi ve Türk yazınının başı sağolsun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle