Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 HAZİRAN 2008 SALI CUMHÜRİYET SAYFA
HABERLER
Limter-Iş Genel Sekreteri, her gün teker teker ölmektense 16 Haziran'da greve çıkacaklannı belirtti
İşçi ölümlerine protesto
ÇAÖDAŞ TUZLA
Gazeteci
dövenlere
4 ay hapis
• Halil Özen ve muhabir
Kurtuluş Çelikparmak'ı
döven iki kişinin hapis
cezası para cezasına çevrildi.
SİBEL BAHÇETEPE
Tuzla Belediye Başkanı
Mehmet Demirci'nin SSK
yolsuzluğu, ilçede dağıttığı, bir
erkeğin dört eş alabileceği gibi
şer'i hükümleri öneren "Aile
İlmihali" kitabı, "Cumhuriyet
Çıkmazı Sokağı" gibi
haberlerin kamuoyuna taşınması
adliyelik oldu. Çağdaş Tuzla
gazetesi sahibi ye yazıişleri
müdürü Halil Özen'i ve
muhabiri Kurtuluş
Çelikparmak'ı darp eden AKP
Belediye Meclis Üyesi Bilgehan
Bayramoğlu ve Belediye
Başkanı'nın özel kalem müdürü
Mehmet Bingöl 4'er ay hapis
cezasına çarptırıldı.
Çağdaş Tuzla gazetesi, Tuzla
Belediyesi tarafından, geçen yıl
4 ay "iskânsız binada çalıştığı
gerekçesiyle" mühürlendi.
Mühürlemenin
hukuksuz
olduğunu ileri
süren Çağdaş
Tuzla
gazetesinin
sahibi Halil
Özen ve
muhabir
Kurtuluş
Çelikparmak
düşüncelerini
dile getinnek
üzere belediye
meclisi
toplantısına
gittiler. Bu
noktadan sonra
olaylar kontrolden çıktı. Çağdaş
Tuzla gazetesinin sahibi Halil
Özen ve muhabir Kurtuluş
Çelikparmak, meclis binasında
darp edildiler. Olay şöyle gelişti:
Toplantı sırasında gazetenin
mühürlcnme sürecine karar
veren encümcnde iınzası
bulunan ve belediye başkanının
halasının oğlu olduğu öne
sürülen AKP'li Belediye Meclis
Üyesi Bilgehan Bayramoğlu ve
Mehmet Bingöl, Özen ve
Kurtuluş'a saldırdı. Toplantı
sırasında Özen'i dışarıya
çağırtan Bayramoğlu'nun, "Sen
kendini bir şey mi
zannediyorsun da hakkınıızda
bu haberleri yapıyorsun?"
diyerek tchdit ettiği öne sürüldii.
Kavgayı ayınnaya çalışan
muhabir Kurtuluş Çelikparmak
da Özel Kalem Müdürü Mehmet
Bingöl tarafından darp edildi.
Yaşananlann ardından şikâyetçi
olan ve dava açan Özen ve
Çelikpannak'ın dün
Tuzla Sulh Ceza
Mahkemesi'nde görülcn
davasınm son duruşmasında,
Bayramoğlu ve Çelikparmak'ın
4 ay hapisle cezalandırılmasma
karar verildi. Hapis cezası
paraya çevrildi.
Halil Ozen
• DİSK Genel Sekreteri
Tayfun Görgün, "Son 60
yıl içinde iş kazaları sonucu
ölenlerin sayısı 55 bine,
sakat kalanların sayısı ise
145 bine ulaştı"dedi.
İstanbul Haber Servisi -
DtSK'e bağlı Liman, Tersane,
Gemi Yapım ve Onarım Işçileri
Sendikası (Limter-tş) üyesi bir
gnıp tersane işçisi, Tuzla'da bir-
biri ardma meydana gelen işçi
ölümlerini dün Selahattin Aslan
Tersanesi önünde protesto etti.
Tersanelerde, 10 yılda 98, son bir
ay içinde de 4 kişinin hayatmı kay-
betti.
Tersane önünde "Kuralsız, ya-
şadışı çalışmaya son. tnsanca ça-
lışıııa hakkı için 16 Haziran'da
grevdeyiz" yazılı pankart açan
gnıp, "Kurtuluş yok tck başına,
ya hep beraber ya hiçbirimiz",
"Hepimizi öldürün" sloganları
attı.
Grup adına basın açıklaması
yapan Limter-lş Genel Sekreteri
Kamber Saygılı, önceki gün Se-
lahattin Aslan Tersanesi'nde ha-
yatını kaybeden lhsan Turhan
(35) adlı borucu ustasının Ağır İş
Kolu Yönetmeliği'ne göre pazar
günü çalışmasının yasak olduğu-
nu anımsatarak Tuzla'da işçilerin
"bayram, tatil dcnıeden kural-
sız ve kayıt dışı" çalışmaya zor-
landığını söyledi.
lşçilere 16 Haziran'da başlata-
caklan gTeve "katılın" çağnsmı
da yineleyen Saygılı, "lhsan Tur-
han, son bir ayda yaşamını yi-
tiren dördiincü işçi oldu. 17
Şubat'ta aynı tersanede Hasan
Köse (24) adlı arkadaşımız ok-
sijen tüpü patlaması sonucu
ölmüştü. Son 10 yılda iş cina-
yetine 98 kişi kurban gitti. Sö-
zün hükmünü yitirdiği yerdeyiz.
Tuzla tersanesi önünde toplanan işçiler, ölen arkadaşları için protesto eylemi düzenlediler.
Yeryüzünde işçiler ilk defa öl-
memek için greve gidiyorlar.
Hcr gün teker teker ölmekten-
se 16 Haziran'da greve çıkarak
'Hepimizi öldürün' diyeceğiz!"
diye konuştu.
60 yılda 55 bin ölünı
DlSK Genel Sekreteri Tayfun
Görgün isc tlısan Turan'ın ölümü
üzerine dün yaptığı yazılı açıkla-
mada, İş Kazalan, Meslek Has-
tahklan ve Analık Sigortalan Ka-
nunu'nun 1945'te yürürlüğe gir-
mesinden bu yana iş kazalan so-
nucu ölen işçi sayısının 55 bine,
sakat kalanların sayısının ise 145
bine ulaştığını kaydetti.
Her yıl iş kazalan sonucu orta-
lama 900 işçinin öldüğünü de be-
lirten Görgün, kayıt dışı çalışan iş-
çi ölümlerinin ise sayısının bilin-
mediğine dikkat çekti. İş kazala-
nnın önlenmesi için Ağır İş Kolu
Yönetmeliği'nin öngördüğü bir
dizi önlemin uygulamnası gerek-
tiğine vurgu yapan Görgün, şunlan
belirtti: "İş ka/alaı ıııııı iş cina-
yetine dönüşmesini engellemenin
iki yolu var. Birincisi devletin,
ildncisi sendikalann denetim ve
yaptırımıdır. Bu iki yolun etkin
biçimde kullanımıyla iş kazala-
rı önemli ölçüde azaltılabilir. İş
güvenliği önlemleri işverenlerin
çoğu tarafından bir maliyet un-
suru olarak görülüyor. 'Esnek-
leşelim, rekabet gücümüz artsın'
zihniyeti, kuralsız ve güvencesiz
çahşma düzeni nedeniyle on bin-
lerce işçi ölüyor. Öte yandan
son yillarda yoğunlaşan taşe-
ronluk zinciri dc iş kazalarına
adeta davetiyc çıkarmaktadır."
İş Yasası'na göre sağlık ve gü-
venlik kurallannı ihlal eden işve-
renlere para cezası uygulandığını
belirterek ölmek istemedikleri
için greve giden işçiler ve sendi-
ka yöneticileri hakkmda ise aynı
iş yasasının 2 yıla kadar hapis ce-
zası öngördüğünün altını çizdi.
Türkiye Komünist Partisi (TKP)
İstanbul II Örgütünün açıklama-
sında ise tersanelerde yaşanan
Ölümlerin basit iş kazası değil iş
cinayeti olduğu kaydedildi.
AKP'nin Selah Tersanesi'ni
kapatmasının "göstermelik ön-
lem" olarak nitelendirildiği açık-
lamada, işçi ölümlerinin önüne ge-
çilmesi için tersanelerin devlet-
leştirilmesi gerektiği belirtildi.
Cinayetin azmettiricisi Günaydın, aleyhinde olan hiçbir ifadeyi kabul etmediğini söyledi
'Zirve' saıııkları yüzleştîrildî
SELAHATTİN GÖKATALAY
MALATYA - Malatya'daki Zir-
ve Yayınevi'nde 3 Hıristiyanın kat-
ledilmesiyle ilgili davanın yedinci
duruşmasında sanıklar birbiriyle
yüzleştirildi. Cinayetin azmettirici-
si Emre Günaydın, sanıklann sa-
vunmalarında aleyhinde olan hiçbir
ifadeyi kabul etmediğini söyledi.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkeme-
si'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar
Emre Günaydın (19), Salih Gürler
(20), Abuzer Yıldınm (19), Cuma
Özdemir (20) ve Hamit Çeker
(19), tutuksuz sanıklar Kürşat Ko-
cadağ ile Mehmet Gökçe ile sanık
yakınlan, öldürülen Tilnıan Ekke-
• Tutuklu sanıklann savunmaların arasındaki çelişkilerin
giderilebilmesi için tutuksuz sanıklar Mehmet Gökçe ve Kürşat
Kocadağ'm savunmalan mahkeme heyeti tarafından okundu.
hart Geske'nin cşi Susanne Geske,
müdahil ve sanık avukatlan katıldı.
Tutuklu sanıklann daha önceki
dumşmalarda verdikleri savunma-
lann arasındaki çelişkilerin gideri-
lebilmesi için tutuksuz sanıklar
Mehmet Gökçe ve Kürşat Koca-
dağ'ın savunmalan mahkeme heyeti
tarafından okundu.
Gökçe'nin olaydan iki ay önce
Emre Günaydın'ın kendisinden göz-
cülük yapmasını söylediği ama ken-
disinin bunu reddettiğinin anımsa-
tılması üzerine Günaydın "Ben
böyle bir şey söylediğinıi hatırla-
mıyorum. Savunmalarda aleyhi-
me olan hiçbir şeyi kabul etmi-
yorum" dedi.
'Soğan erkeği yetiştirmişler'
Günaydın, "Kimse yaptığı suçu
kabul etmiyor. Beııinı üzerime alı-
yor. Ben savunmalarımın doğru
olduğu inancındayım. Avukatlar
aracılığıyla gelen sorulara yanıt
vermeyeceğim" diye konuştu.lfa-
Mayın
patladı:
1 asker
şehit
Yurt Haberleri Servisi - Hak-
kâri'nin Şemdinli ilçesinde, terör ör-
gütü üyeleri tarafından araziye dö-
şenen mayımn patlaması sonucu 1
asker şehit oldu, 4 asker yaralandı.
Tunceli'de 3 PKK'li öldürüldü.
Şemdinli'ye bağlı Günyazı köyü
Tekeli mevkisindeki dağlık bölgeye
önceden döşenen mayın, Jandarma
Komutanlığı ekiplerinin arazi arama
tarama çalışması sırasında patladı.
Patlamada, piyade onbaşı Ahmet
Dursun (21) şehit oldu. Yaralanan
4 asker ise Hakkâri Askeri Hasta-
nesi'nde tedavi altına alındı.
Tunceli'nin Ovacık ilçesi Toru-
noba köyü kırsahnda ise bir hafta ön-
ce yol keserek "Hepimiz Munzur
vadisinin içindeyiz. Askere haber
verin gelsinler, biz burdayız" di-
ye propaganda yapan 40 kişilik
PKK'li gruba önceki gece ağır dar-
be indirildi. Çıkan çatışmada 3 te-
rörist öldürülürken, yetkdliler PKK'li-
lerin eylem hazırlığında olduğunu
belirttiler. Öte yandan Şırnak'ın
dağlık arazi kesiminde güvenlik
güçlerince yapılan tarama faaliyeti
esnasında, terör örgütü mensuplan
tarafından tuzaklanmış patlayıcı
maddenin infîlak etmesi sonucu bir
güvenlik görevlisi yaralandı.
desi alınan sanıklar, olay yerinc
Emre Günaydın'ın tehditleri nede-
niyle gittiklerini, ancak kimseyi
bağlayarak bıçaklamadıklannı öne
sürdüler. Diğer sanıklann kendisi-
ni suçlaması üzerine söz alan Em-
re Günaydın, "Beni korkunç biri
olarak göstermek istiyorlar. Diğer
4 sanık benden korktuğunu söy-
lüyor. Bu doğru değil. Kimse kor-
karak gelmedi. Herkes kendi is-
teğiyle geldi" dcdi.
Günaydın, tuvalet ihtiyacı için sa-
londan çıkmak isterken tutuklu 4 sa-
nığa dönerek "Soğan erkeği yetiş-
tirip göndermişler. Eğer 4 sanık
benden korkarak gelmişse baba-
ları etek giydirip göndersin" de-
di. Mahkeme heyeti, Günaydm'ın bu
ifadesini tutanağa geçirdi.
Malıkeme heyeti, duruşma so-
nunda sanıklara savunma hazırla-
malan için süre verilmesine karar ve-
rcrek duruşmayı erteledi.
lddianamenin okunmasının ar-
dından müdahil avukatlar, Suzanne
Geske ve Necati Aydın'ın eşi Şem-
se Aydın'ın çocuklannın da duruş-
malan izlemesini talep etti. Talep,
mahkeme heyeti tarafından kabul
edildi. Bu arada Geske'nin 2 çocu-
ğunun olaydan sonra yaşadıklan ve
psikolojik durumlan, hazırlanan bir
raporla mahkemeye sunuldu. Ra-
porda, çocuklann babalannın ölü-
münden duygusal, bilişsel, sosyal
alanlarda ve kişilik gelişimi açısın-
dan olumsuz etkilendiği vurgulandı.
ENTERNET / MEHMET SUCU mehmet@cumhuriyet. com.tr
İki haftadır gözetim toplumu üze-
rine yazıp duruyoruz. Özellikle Türki-
ye Bilişim Derneği'nin Kişisel Verile-
rin Korunması konusundaki çahşma
grubunun raporu hakkmda çok sayı-
da olumlu e-posta aldık.
TBD'nin Kişisel Verilerin Korun-
ması Çahşma Grubu'nun başkanı
Dr. Muammer Ketizmen de bir kat-
kıda bulunmuş. Şöyle diyor Sayın Ke-
tizmen: "Bugünkü yazını okudum.
Neden bu hale geldik biz diye dü-
şünmekten başka çaremizyok demi-
şiniz. Biz de (EşmfKüçük ve ben) bu
konuda konuşuyorduk. Bu tür konu-
larda, dinlenemez, kaydedilemez gi-
bi olumsuz cümlelerin insanlara pek
Gözetime Karşı Çıkan, Toplum Zararlısıdır
biranlam ifade etmediğini düşündük.
Sonrasında şöyle bir not aldık.. belki
bunun üzerine yazanz diye.Gözetim ya
da gözetlenmenin meşrvluğunun tar-
tışılması, sorgulanması ancak göze-
tilenin buna doğrudan ya da dolaylı
olarak katkıda bulunmadığı ya da
bulunmak istemediği bir ortamda
mümkündür. Bireyin ya da grupların
'Saklayacak neyim var ki' yaklaşımı,
gözeteninarayıp da bulamayacağı bir
olanaktır; gözetime en büyük katkıdır.
Bu şekilde, gözetimin kendisi, işin ba-
şında içselleştirilmiş, kabullenilmiştir;
gözetim olağan olarak görülmeye
başlanmıştır. Birileri benim hakkımda
bilgilere sahip olsa ne olur; somut ola-
rak ne sorunlar yaratır soruları soru-
lurhep."
Bu yüzden karşı çıkışların çoğu yü-
zeysel ve samimi değildir ya da "Ca-
nım kötüye kullanmasınlar" şeklinde-
dir. Gözetime karşı çıkılması, anti-
sosyal bir hal alır; istenmeyen, dışla-
nılan bir durumdur.Önceden kabul-
lenişin diğer yüzü, gözetime gerçek-
ten karşı çıkanın, toplum ya da düzen
için zararlı bazı şeyleri sakladığı ka-
rinesinin geçerli olmasıdır. Gözetime
karşı çıkan, aslında toplum zararlı-
sıdır. Sayın Ketizmen, saklayacak
neyim var ki yaklaşımının bizim gibi
toplumlar açısından geçerli olduğu-
nu düşününce olumsuz cümleler-
den vazgeçmeyi düşündüklerini ya-
zıyor. Saklayacak bir şeyimiz yok, o
zaman daha fazlasını istemekte ne sa-
kınca var? Gözetim bizim iyiliğimiz için
değil mi? Ketizmen'in e-postası bir
fıkra ile bitiyor:
Timur, Anadolu'ya gelince Akşe-
hir'e de uğrar. Beraberindefilinide ge-
tirir. Sultan'ın fili, serbest bırakıldığı için
bağa bahçeye zarar verir. Komşula-
n toplanmış- Hocam düş önümüze de
şu fili şikâyetedelim. Bağımızı, bah-
çemizi perişan etti, demişler. Hoca
düşmüş ahalinin önüne, varmış Ti-
mur'un kapısına. Beraberce Tımur'un
konağına varan ahali, Hoca kapıdan
içeri girince, korkudan kaçar. Ve Ho-
ca, Timur'un huzurunda yapayalnız
kalır. Timur, Hoca'ya isteğini sorar.
Hoca da:- Sultanım der, sizin filin ca-
nı sıkılıyor galiba, uygun görürseniz
yanına bir fil daha istiyorum.
DUZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Gerekçei Karan
Beklemeden Ahkâm Kesenter
Anayasa Mahkemesi'nin türban kararının ge-
rekçesi, henüz yayımlanmadı.
Yüksek Mahkeme üyelerinin tehdit, sövgü sesle-
rine kulaklarını olabildiğince tıkayarak, aldıkları ka-
rarın hangi hukuksal temeller üzerine oturtulduğu-
nu anlatacak gerekçeyi beklemeden özellikle yetki
tartışmaları açılması tek kelime ile gülünçtür.
Olup bitenleri, 24 Mayıs'ta geçirdiğim bir kaza ne-
deni ile üç yerinden kırılan sol ayak bileğime yapı-
lan cerrahi müdahale yüzünden yatakta izlemek zo-
runda kaldım.
Iktidar medyasında çahştıkları için kendilerine
AKP'nin savunmanlığı görevini verenler; Erdo-
ğan'ın izlediği yol haritasının bu ihtiras yüklü poli-
tikacıyı nereye götüreceğini çok iyi bildikleri halde,
sürekli olarak gaza basmasını öğütleyen bir kısım bi-
lim adamı etiketliden oluşan uzmanlar ekibi. Ve ka-
muoyunun kendilerini Başbakan'ın yakın kurmayları
olarak 7 yıldır yakından tanığı kimseler.
Yakın geleceğin Türkiye'si, bu üçlü oluşumun ik-
tidar partisi lideri üstünde yaratacağı etkileşimle kar-
şı karşıya olacak. Anayasa Mahkemesi'nin türban ka-
rarına karşı tepki olarak cihat çağrısı benzeri yön-
temler öğütleyen iktidar gazetecisi, ya da anayasa
değişikliğindeki asıl amacın, cumhuriyetin değişmez
temel ilkelerini, hülle yolu ile ortadan kaldırmanın giz-
lenebileceğini savunan uzmanların hem Erdoğan'ı;
hem de AKP yi o 7 yıl içerisinde hangi zor noktaya
getirdiğini Başbakan'ın fark edip etmediği bu gün
toplanacak olan AKP Meclis Grubu'ndaki konuşması
ile belli olacaktır.
Yakın tarihten yararîanmayı bilmek...
Erdoğan hem kendisinin hem de partisinin yeni
yol haritasını çizmeden önce Türkiye'nin yakın ta-
rihine bakmalıdır.
Rahmetli Menderes, on yıllık DP iktidarı dönemi
içinde kendisine iktidar olma olanağını veren oyla-
rın sayısal gücünü, aynı zamanda Milli Irade'nin de
partisi tarafından temsil yetkisinin verilmiş olması gi-
bi algıladı. Ve kuvvetler ayrılığının ne anlama geldi-
ğini göremedi.
Bu yanlışlık 1960 Nisanı'nda TBMM içinden on beş
DP'li milletvekilinden oluşan ve sulh ceza mahke-
mesinin kullandığı yetkilerle donatılmış ünlü Tahki-
kat Komisyonu'nun görevlendirilmesi ile daha da
pekleştirildi. O dönemde Türkiye'de bir Anayasa
Mahkemesi görev yapmış olsaydı, öyle bir komis-
yonun varhğına geçit tanınmazdı ve elbette 27 Ma-
yıs 1960 müdahalesi de gündeme gelemezdi.
Takıyye ya da hülle yolu ile
148. maddenin Anayasa Mahkemesi'ne, anaya-
sada yapılacak değişiklikleri sadece şekil yönünden
denetleme olanağı verdiğini söyleyerek, cumhuriyetin
değiştirilemeyecek ilkelerine yeni tanımlar getirmek
amacıyla seçilen yolun çıkmaz olduğunu o sözde
anayasa danışmanları elbette biliyorlardı. Ama nab-
za göre şerbet vermekten vazgeçmediler. Bu nedenle
hâlâ cumhuriyetin temel ilkelerine "kurucu irade"ri\n
bakışı dışında farklı olarak yeni yorumlar getirmenin
hem ülkeye hem de AKP iktidarına nelere mal ola-
cağını hâlâ anlamamak, tek kelime ile abes olacaktır.
Faraza o değiştirilmeyecek hükümler içinde bu-
lunan ve Türkiye'nin başkentinin Ankara olduğu-
nu belirten maddeye "Haziran ile kasım ayları ara-
sında ve geçici olarak TBMM ile Hükümet ça-
lışmaları için bu işlevler Istanbul'da da yürütü-
lebilir" denilmek istenilirse, girişimin adı ne olur? Ve
Anayasa Mahkemesi "Canım bunda ne var?" di-
yebilir mi?
Milli Irade kavramını, seçilmiş iktidarın üç kuvve-
ti de çeşitli yöntemlerle denetimine alarak Parla-
mentolar tarafından temsil edileceğini savunanlar,
zahmet olmazsa o parlamentoyu oluşturan millet-
vekillerinin tek liderin iki dudağı arasından çıkan açık-
lamalar ile belirlenen adayları seçmenin doğrudan
onayına sunarak göreve getirilmesinin demokratik
olup olmadığını da tartışsınlar.
özellikle anayasa uzmanı olarak açıklamalar ya-
pan sözde bilim adamlan bu doğrultudaki referanslan
bir an önce açıklasınlar.
Demokrasinin savunucusu olarak gösterilen Baş-
bakan, seçim ve partiler kanunlarına tam demokrasi
ilkelerini yerleştirmek, seçim barajını kaldırmak için
ne zaman harekete geçeceğini, mesela bir Madrid
gezisinde müjdeleyebilse...
•••
AKP'nin bugünkü Meclis Grubu'nda Başbakan'ın
yapacağı konuşma, birçok bakımdan önem taşıyor.
AKP'nin ve özellikle Erdoğan'ın, yeni ve geçmişte-
ki yanhşlarını unutturacak bir politika izleyip izle-
meyeceğini göstereceği için.
Açıkçası, aynı anda iki Erdoğan'ı temsil eden li-
derin bunlardan hangisini vatandaşlık kütüğünden
sildireceğinin ipuçlarını yakalayabilmek için.
Hatta, kapatma davasınm nasıl sonuçlanabilece-
ği hakkmda daha güçlü tahminler yapabilmek için...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
3 YILDA 20'Yİ GEÇTİ
Kot taşlama işinde
işçi ölümleri artıyor
tstanbul Haber Servisi - Kot taşlaması işle-
mini gerçckleştiren işyerlerinde çalışan işçi-
ler "silikozis" denilen bir akciğer hastalığı-
na yakalanıyor. îstanbul Üniversitesi Göğus
Hastalıklan Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Zeki Kılıçaslan, 2005'ten bu yana
20'den fazla işçinin bu hastalıktan yaşamını
yitirdiğini belirtti.
Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, "1987 yılından
bu yana Türkiye'de bu işlemlerin yapıl-
dığı belirtiliyor. Çalışma Bakanlığı ge-
rekli önlemleri almıyor, Bakan Faruk Çe-
lik istifa etmeli, AKP hükümeti de bir an
önce bu alanda çalışan işçileri ücretsiz
göğüs hastalıklan birimlerinde kontrol-
den geçirmelidir" dedi.
İşçi Kardeşliği Partisi'nin (İKP) Aksa-
ray'daki binasında dün bir araya gelen işçi-
ler ve Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, konu ile il-
gili açıklama yaptılar.