06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 HAZİRAN 2008 SALI CUMHÜRİYET SAYFA HABERLER Limter-Iş Genel Sekreteri, her gün teker teker ölmektense 16 Haziran'da greve çıkacaklannı belirtti İşçi ölümlerine protesto ÇAÖDAŞ TUZLA Gazeteci dövenlere 4 ay hapis • Halil Özen ve muhabir Kurtuluş Çelikparmak'ı döven iki kişinin hapis cezası para cezasına çevrildi. SİBEL BAHÇETEPE Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci'nin SSK yolsuzluğu, ilçede dağıttığı, bir erkeğin dört eş alabileceği gibi şer'i hükümleri öneren "Aile İlmihali" kitabı, "Cumhuriyet Çıkmazı Sokağı" gibi haberlerin kamuoyuna taşınması adliyelik oldu. Çağdaş Tuzla gazetesi sahibi ye yazıişleri müdürü Halil Özen'i ve muhabiri Kurtuluş Çelikparmak'ı darp eden AKP Belediye Meclis Üyesi Bilgehan Bayramoğlu ve Belediye Başkanı'nın özel kalem müdürü Mehmet Bingöl 4'er ay hapis cezasına çarptırıldı. Çağdaş Tuzla gazetesi, Tuzla Belediyesi tarafından, geçen yıl 4 ay "iskânsız binada çalıştığı gerekçesiyle" mühürlendi. Mühürlemenin hukuksuz olduğunu ileri süren Çağdaş Tuzla gazetesinin sahibi Halil Özen ve muhabir Kurtuluş Çelikparmak düşüncelerini dile getinnek üzere belediye meclisi toplantısına gittiler. Bu noktadan sonra olaylar kontrolden çıktı. Çağdaş Tuzla gazetesinin sahibi Halil Özen ve muhabir Kurtuluş Çelikparmak, meclis binasında darp edildiler. Olay şöyle gelişti: Toplantı sırasında gazetenin mühürlcnme sürecine karar veren encümcnde iınzası bulunan ve belediye başkanının halasının oğlu olduğu öne sürülen AKP'li Belediye Meclis Üyesi Bilgehan Bayramoğlu ve Mehmet Bingöl, Özen ve Kurtuluş'a saldırdı. Toplantı sırasında Özen'i dışarıya çağırtan Bayramoğlu'nun, "Sen kendini bir şey mi zannediyorsun da hakkınıızda bu haberleri yapıyorsun?" diyerek tchdit ettiği öne sürüldii. Kavgayı ayınnaya çalışan muhabir Kurtuluş Çelikparmak da Özel Kalem Müdürü Mehmet Bingöl tarafından darp edildi. Yaşananlann ardından şikâyetçi olan ve dava açan Özen ve Çelikpannak'ın dün Tuzla Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülcn davasınm son duruşmasında, Bayramoğlu ve Çelikparmak'ın 4 ay hapisle cezalandırılmasma karar verildi. Hapis cezası paraya çevrildi. Halil Ozen • DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, "Son 60 yıl içinde iş kazaları sonucu ölenlerin sayısı 55 bine, sakat kalanların sayısı ise 145 bine ulaştı"dedi. İstanbul Haber Servisi - DtSK'e bağlı Liman, Tersane, Gemi Yapım ve Onarım Işçileri Sendikası (Limter-tş) üyesi bir gnıp tersane işçisi, Tuzla'da bir- biri ardma meydana gelen işçi ölümlerini dün Selahattin Aslan Tersanesi önünde protesto etti. Tersanelerde, 10 yılda 98, son bir ay içinde de 4 kişinin hayatmı kay- betti. Tersane önünde "Kuralsız, ya- şadışı çalışmaya son. tnsanca ça- lışıııa hakkı için 16 Haziran'da grevdeyiz" yazılı pankart açan gnıp, "Kurtuluş yok tck başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Hepimizi öldürün" sloganları attı. Grup adına basın açıklaması yapan Limter-lş Genel Sekreteri Kamber Saygılı, önceki gün Se- lahattin Aslan Tersanesi'nde ha- yatını kaybeden lhsan Turhan (35) adlı borucu ustasının Ağır İş Kolu Yönetmeliği'ne göre pazar günü çalışmasının yasak olduğu- nu anımsatarak Tuzla'da işçilerin "bayram, tatil dcnıeden kural- sız ve kayıt dışı" çalışmaya zor- landığını söyledi. lşçilere 16 Haziran'da başlata- caklan gTeve "katılın" çağnsmı da yineleyen Saygılı, "lhsan Tur- han, son bir ayda yaşamını yi- tiren dördiincü işçi oldu. 17 Şubat'ta aynı tersanede Hasan Köse (24) adlı arkadaşımız ok- sijen tüpü patlaması sonucu ölmüştü. Son 10 yılda iş cina- yetine 98 kişi kurban gitti. Sö- zün hükmünü yitirdiği yerdeyiz. Tuzla tersanesi önünde toplanan işçiler, ölen arkadaşları için protesto eylemi düzenlediler. Yeryüzünde işçiler ilk defa öl- memek için greve gidiyorlar. Hcr gün teker teker ölmekten- se 16 Haziran'da greve çıkarak 'Hepimizi öldürün' diyeceğiz!" diye konuştu. 60 yılda 55 bin ölünı DlSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün isc tlısan Turan'ın ölümü üzerine dün yaptığı yazılı açıkla- mada, İş Kazalan, Meslek Has- tahklan ve Analık Sigortalan Ka- nunu'nun 1945'te yürürlüğe gir- mesinden bu yana iş kazalan so- nucu ölen işçi sayısının 55 bine, sakat kalanların sayısının ise 145 bine ulaştığını kaydetti. Her yıl iş kazalan sonucu orta- lama 900 işçinin öldüğünü de be- lirten Görgün, kayıt dışı çalışan iş- çi ölümlerinin ise sayısının bilin- mediğine dikkat çekti. İş kazala- nnın önlenmesi için Ağır İş Kolu Yönetmeliği'nin öngördüğü bir dizi önlemin uygulamnası gerek- tiğine vurgu yapan Görgün, şunlan belirtti: "İş ka/alaı ıııııı iş cina- yetine dönüşmesini engellemenin iki yolu var. Birincisi devletin, ildncisi sendikalann denetim ve yaptırımıdır. Bu iki yolun etkin biçimde kullanımıyla iş kazala- rı önemli ölçüde azaltılabilir. İş güvenliği önlemleri işverenlerin çoğu tarafından bir maliyet un- suru olarak görülüyor. 'Esnek- leşelim, rekabet gücümüz artsın' zihniyeti, kuralsız ve güvencesiz çahşma düzeni nedeniyle on bin- lerce işçi ölüyor. Öte yandan son yillarda yoğunlaşan taşe- ronluk zinciri dc iş kazalarına adeta davetiyc çıkarmaktadır." İş Yasası'na göre sağlık ve gü- venlik kurallannı ihlal eden işve- renlere para cezası uygulandığını belirterek ölmek istemedikleri için greve giden işçiler ve sendi- ka yöneticileri hakkmda ise aynı iş yasasının 2 yıla kadar hapis ce- zası öngördüğünün altını çizdi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) İstanbul II Örgütünün açıklama- sında ise tersanelerde yaşanan Ölümlerin basit iş kazası değil iş cinayeti olduğu kaydedildi. AKP'nin Selah Tersanesi'ni kapatmasının "göstermelik ön- lem" olarak nitelendirildiği açık- lamada, işçi ölümlerinin önüne ge- çilmesi için tersanelerin devlet- leştirilmesi gerektiği belirtildi. Cinayetin azmettiricisi Günaydın, aleyhinde olan hiçbir ifadeyi kabul etmediğini söyledi 'Zirve' saıııkları yüzleştîrildî SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA - Malatya'daki Zir- ve Yayınevi'nde 3 Hıristiyanın kat- ledilmesiyle ilgili davanın yedinci duruşmasında sanıklar birbiriyle yüzleştirildi. Cinayetin azmettirici- si Emre Günaydın, sanıklann sa- vunmalarında aleyhinde olan hiçbir ifadeyi kabul etmediğini söyledi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkeme- si'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Emre Günaydın (19), Salih Gürler (20), Abuzer Yıldınm (19), Cuma Özdemir (20) ve Hamit Çeker (19), tutuksuz sanıklar Kürşat Ko- cadağ ile Mehmet Gökçe ile sanık yakınlan, öldürülen Tilnıan Ekke- • Tutuklu sanıklann savunmaların arasındaki çelişkilerin giderilebilmesi için tutuksuz sanıklar Mehmet Gökçe ve Kürşat Kocadağ'm savunmalan mahkeme heyeti tarafından okundu. hart Geske'nin cşi Susanne Geske, müdahil ve sanık avukatlan katıldı. Tutuklu sanıklann daha önceki dumşmalarda verdikleri savunma- lann arasındaki çelişkilerin gideri- lebilmesi için tutuksuz sanıklar Mehmet Gökçe ve Kürşat Koca- dağ'ın savunmalan mahkeme heyeti tarafından okundu. Gökçe'nin olaydan iki ay önce Emre Günaydın'ın kendisinden göz- cülük yapmasını söylediği ama ken- disinin bunu reddettiğinin anımsa- tılması üzerine Günaydın "Ben böyle bir şey söylediğinıi hatırla- mıyorum. Savunmalarda aleyhi- me olan hiçbir şeyi kabul etmi- yorum" dedi. 'Soğan erkeği yetiştirmişler' Günaydın, "Kimse yaptığı suçu kabul etmiyor. Beııinı üzerime alı- yor. Ben savunmalarımın doğru olduğu inancındayım. Avukatlar aracılığıyla gelen sorulara yanıt vermeyeceğim" diye konuştu.lfa- Mayın patladı: 1 asker şehit Yurt Haberleri Servisi - Hak- kâri'nin Şemdinli ilçesinde, terör ör- gütü üyeleri tarafından araziye dö- şenen mayımn patlaması sonucu 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı. Tunceli'de 3 PKK'li öldürüldü. Şemdinli'ye bağlı Günyazı köyü Tekeli mevkisindeki dağlık bölgeye önceden döşenen mayın, Jandarma Komutanlığı ekiplerinin arazi arama tarama çalışması sırasında patladı. Patlamada, piyade onbaşı Ahmet Dursun (21) şehit oldu. Yaralanan 4 asker ise Hakkâri Askeri Hasta- nesi'nde tedavi altına alındı. Tunceli'nin Ovacık ilçesi Toru- noba köyü kırsahnda ise bir hafta ön- ce yol keserek "Hepimiz Munzur vadisinin içindeyiz. Askere haber verin gelsinler, biz burdayız" di- ye propaganda yapan 40 kişilik PKK'li gruba önceki gece ağır dar- be indirildi. Çıkan çatışmada 3 te- rörist öldürülürken, yetkdliler PKK'li- lerin eylem hazırlığında olduğunu belirttiler. Öte yandan Şırnak'ın dağlık arazi kesiminde güvenlik güçlerince yapılan tarama faaliyeti esnasında, terör örgütü mensuplan tarafından tuzaklanmış patlayıcı maddenin infîlak etmesi sonucu bir güvenlik görevlisi yaralandı. desi alınan sanıklar, olay yerinc Emre Günaydın'ın tehditleri nede- niyle gittiklerini, ancak kimseyi bağlayarak bıçaklamadıklannı öne sürdüler. Diğer sanıklann kendisi- ni suçlaması üzerine söz alan Em- re Günaydın, "Beni korkunç biri olarak göstermek istiyorlar. Diğer 4 sanık benden korktuğunu söy- lüyor. Bu doğru değil. Kimse kor- karak gelmedi. Herkes kendi is- teğiyle geldi" dcdi. Günaydın, tuvalet ihtiyacı için sa- londan çıkmak isterken tutuklu 4 sa- nığa dönerek "Soğan erkeği yetiş- tirip göndermişler. Eğer 4 sanık benden korkarak gelmişse baba- ları etek giydirip göndersin" de- di. Mahkeme heyeti, Günaydm'ın bu ifadesini tutanağa geçirdi. Malıkeme heyeti, duruşma so- nunda sanıklara savunma hazırla- malan için süre verilmesine karar ve- rcrek duruşmayı erteledi. lddianamenin okunmasının ar- dından müdahil avukatlar, Suzanne Geske ve Necati Aydın'ın eşi Şem- se Aydın'ın çocuklannın da duruş- malan izlemesini talep etti. Talep, mahkeme heyeti tarafından kabul edildi. Bu arada Geske'nin 2 çocu- ğunun olaydan sonra yaşadıklan ve psikolojik durumlan, hazırlanan bir raporla mahkemeye sunuldu. Ra- porda, çocuklann babalannın ölü- münden duygusal, bilişsel, sosyal alanlarda ve kişilik gelişimi açısın- dan olumsuz etkilendiği vurgulandı. ENTERNET / MEHMET SUCU mehmet@cumhuriyet. com.tr İki haftadır gözetim toplumu üze- rine yazıp duruyoruz. Özellikle Türki- ye Bilişim Derneği'nin Kişisel Verile- rin Korunması konusundaki çahşma grubunun raporu hakkmda çok sayı- da olumlu e-posta aldık. TBD'nin Kişisel Verilerin Korun- ması Çahşma Grubu'nun başkanı Dr. Muammer Ketizmen de bir kat- kıda bulunmuş. Şöyle diyor Sayın Ke- tizmen: "Bugünkü yazını okudum. Neden bu hale geldik biz diye dü- şünmekten başka çaremizyok demi- şiniz. Biz de (EşmfKüçük ve ben) bu konuda konuşuyorduk. Bu tür konu- larda, dinlenemez, kaydedilemez gi- bi olumsuz cümlelerin insanlara pek Gözetime Karşı Çıkan, Toplum Zararlısıdır biranlam ifade etmediğini düşündük. Sonrasında şöyle bir not aldık.. belki bunun üzerine yazanz diye.Gözetim ya da gözetlenmenin meşrvluğunun tar- tışılması, sorgulanması ancak göze- tilenin buna doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulunmadığı ya da bulunmak istemediği bir ortamda mümkündür. Bireyin ya da grupların 'Saklayacak neyim var ki' yaklaşımı, gözeteninarayıp da bulamayacağı bir olanaktır; gözetime en büyük katkıdır. Bu şekilde, gözetimin kendisi, işin ba- şında içselleştirilmiş, kabullenilmiştir; gözetim olağan olarak görülmeye başlanmıştır. Birileri benim hakkımda bilgilere sahip olsa ne olur; somut ola- rak ne sorunlar yaratır soruları soru- lurhep." Bu yüzden karşı çıkışların çoğu yü- zeysel ve samimi değildir ya da "Ca- nım kötüye kullanmasınlar" şeklinde- dir. Gözetime karşı çıkılması, anti- sosyal bir hal alır; istenmeyen, dışla- nılan bir durumdur.Önceden kabul- lenişin diğer yüzü, gözetime gerçek- ten karşı çıkanın, toplum ya da düzen için zararlı bazı şeyleri sakladığı ka- rinesinin geçerli olmasıdır. Gözetime karşı çıkan, aslında toplum zararlı- sıdır. Sayın Ketizmen, saklayacak neyim var ki yaklaşımının bizim gibi toplumlar açısından geçerli olduğu- nu düşününce olumsuz cümleler- den vazgeçmeyi düşündüklerini ya- zıyor. Saklayacak bir şeyimiz yok, o zaman daha fazlasını istemekte ne sa- kınca var? Gözetim bizim iyiliğimiz için değil mi? Ketizmen'in e-postası bir fıkra ile bitiyor: Timur, Anadolu'ya gelince Akşe- hir'e de uğrar. Beraberindefilinide ge- tirir. Sultan'ın fili, serbest bırakıldığı için bağa bahçeye zarar verir. Komşula- n toplanmış- Hocam düş önümüze de şu fili şikâyetedelim. Bağımızı, bah- çemizi perişan etti, demişler. Hoca düşmüş ahalinin önüne, varmış Ti- mur'un kapısına. Beraberce Tımur'un konağına varan ahali, Hoca kapıdan içeri girince, korkudan kaçar. Ve Ho- ca, Timur'un huzurunda yapayalnız kalır. Timur, Hoca'ya isteğini sorar. Hoca da:- Sultanım der, sizin filin ca- nı sıkılıyor galiba, uygun görürseniz yanına bir fil daha istiyorum. DUZ YAZI ORHAN BİRGİT Gerekçei Karan Beklemeden Ahkâm Kesenter Anayasa Mahkemesi'nin türban kararının ge- rekçesi, henüz yayımlanmadı. Yüksek Mahkeme üyelerinin tehdit, sövgü sesle- rine kulaklarını olabildiğince tıkayarak, aldıkları ka- rarın hangi hukuksal temeller üzerine oturtulduğu- nu anlatacak gerekçeyi beklemeden özellikle yetki tartışmaları açılması tek kelime ile gülünçtür. Olup bitenleri, 24 Mayıs'ta geçirdiğim bir kaza ne- deni ile üç yerinden kırılan sol ayak bileğime yapı- lan cerrahi müdahale yüzünden yatakta izlemek zo- runda kaldım. Iktidar medyasında çahştıkları için kendilerine AKP'nin savunmanlığı görevini verenler; Erdo- ğan'ın izlediği yol haritasının bu ihtiras yüklü poli- tikacıyı nereye götüreceğini çok iyi bildikleri halde, sürekli olarak gaza basmasını öğütleyen bir kısım bi- lim adamı etiketliden oluşan uzmanlar ekibi. Ve ka- muoyunun kendilerini Başbakan'ın yakın kurmayları olarak 7 yıldır yakından tanığı kimseler. Yakın geleceğin Türkiye'si, bu üçlü oluşumun ik- tidar partisi lideri üstünde yaratacağı etkileşimle kar- şı karşıya olacak. Anayasa Mahkemesi'nin türban ka- rarına karşı tepki olarak cihat çağrısı benzeri yön- temler öğütleyen iktidar gazetecisi, ya da anayasa değişikliğindeki asıl amacın, cumhuriyetin değişmez temel ilkelerini, hülle yolu ile ortadan kaldırmanın giz- lenebileceğini savunan uzmanların hem Erdoğan'ı; hem de AKP yi o 7 yıl içerisinde hangi zor noktaya getirdiğini Başbakan'ın fark edip etmediği bu gün toplanacak olan AKP Meclis Grubu'ndaki konuşması ile belli olacaktır. Yakın tarihten yararîanmayı bilmek... Erdoğan hem kendisinin hem de partisinin yeni yol haritasını çizmeden önce Türkiye'nin yakın ta- rihine bakmalıdır. Rahmetli Menderes, on yıllık DP iktidarı dönemi içinde kendisine iktidar olma olanağını veren oyla- rın sayısal gücünü, aynı zamanda Milli Irade'nin de partisi tarafından temsil yetkisinin verilmiş olması gi- bi algıladı. Ve kuvvetler ayrılığının ne anlama geldi- ğini göremedi. Bu yanlışlık 1960 Nisanı'nda TBMM içinden on beş DP'li milletvekilinden oluşan ve sulh ceza mahke- mesinin kullandığı yetkilerle donatılmış ünlü Tahki- kat Komisyonu'nun görevlendirilmesi ile daha da pekleştirildi. O dönemde Türkiye'de bir Anayasa Mahkemesi görev yapmış olsaydı, öyle bir komis- yonun varhğına geçit tanınmazdı ve elbette 27 Ma- yıs 1960 müdahalesi de gündeme gelemezdi. Takıyye ya da hülle yolu ile 148. maddenin Anayasa Mahkemesi'ne, anaya- sada yapılacak değişiklikleri sadece şekil yönünden denetleme olanağı verdiğini söyleyerek, cumhuriyetin değiştirilemeyecek ilkelerine yeni tanımlar getirmek amacıyla seçilen yolun çıkmaz olduğunu o sözde anayasa danışmanları elbette biliyorlardı. Ama nab- za göre şerbet vermekten vazgeçmediler. Bu nedenle hâlâ cumhuriyetin temel ilkelerine "kurucu irade"ri\n bakışı dışında farklı olarak yeni yorumlar getirmenin hem ülkeye hem de AKP iktidarına nelere mal ola- cağını hâlâ anlamamak, tek kelime ile abes olacaktır. Faraza o değiştirilmeyecek hükümler içinde bu- lunan ve Türkiye'nin başkentinin Ankara olduğu- nu belirten maddeye "Haziran ile kasım ayları ara- sında ve geçici olarak TBMM ile Hükümet ça- lışmaları için bu işlevler Istanbul'da da yürütü- lebilir" denilmek istenilirse, girişimin adı ne olur? Ve Anayasa Mahkemesi "Canım bunda ne var?" di- yebilir mi? Milli Irade kavramını, seçilmiş iktidarın üç kuvve- ti de çeşitli yöntemlerle denetimine alarak Parla- mentolar tarafından temsil edileceğini savunanlar, zahmet olmazsa o parlamentoyu oluşturan millet- vekillerinin tek liderin iki dudağı arasından çıkan açık- lamalar ile belirlenen adayları seçmenin doğrudan onayına sunarak göreve getirilmesinin demokratik olup olmadığını da tartışsınlar. özellikle anayasa uzmanı olarak açıklamalar ya- pan sözde bilim adamlan bu doğrultudaki referanslan bir an önce açıklasınlar. Demokrasinin savunucusu olarak gösterilen Baş- bakan, seçim ve partiler kanunlarına tam demokrasi ilkelerini yerleştirmek, seçim barajını kaldırmak için ne zaman harekete geçeceğini, mesela bir Madrid gezisinde müjdeleyebilse... ••• AKP'nin bugünkü Meclis Grubu'nda Başbakan'ın yapacağı konuşma, birçok bakımdan önem taşıyor. AKP'nin ve özellikle Erdoğan'ın, yeni ve geçmişte- ki yanhşlarını unutturacak bir politika izleyip izle- meyeceğini göstereceği için. Açıkçası, aynı anda iki Erdoğan'ı temsil eden li- derin bunlardan hangisini vatandaşlık kütüğünden sildireceğinin ipuçlarını yakalayabilmek için. Hatta, kapatma davasınm nasıl sonuçlanabilece- ği hakkmda daha güçlü tahminler yapabilmek için... Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] 3 YILDA 20'Yİ GEÇTİ Kot taşlama işinde işçi ölümleri artıyor tstanbul Haber Servisi - Kot taşlaması işle- mini gerçckleştiren işyerlerinde çalışan işçi- ler "silikozis" denilen bir akciğer hastalığı- na yakalanıyor. îstanbul Üniversitesi Göğus Hastalıklan Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, 2005'ten bu yana 20'den fazla işçinin bu hastalıktan yaşamını yitirdiğini belirtti. Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, "1987 yılından bu yana Türkiye'de bu işlemlerin yapıl- dığı belirtiliyor. Çalışma Bakanlığı ge- rekli önlemleri almıyor, Bakan Faruk Çe- lik istifa etmeli, AKP hükümeti de bir an önce bu alanda çalışan işçileri ücretsiz göğüs hastalıklan birimlerinde kontrol- den geçirmelidir" dedi. İşçi Kardeşliği Partisi'nin (İKP) Aksa- ray'daki binasında dün bir araya gelen işçi- ler ve Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, konu ile il- gili açıklama yaptılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle