Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2008 PERŞEMBE
:4 HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Bip 'TÜPk VVatergate'i
Olabilir mi?
Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Osman
Paksüt'ün izlenmesi ye dinlenmesinin ardından
CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın odasının din-
lendiği iddiaları, bir "Türk Watergate"\r\\ gündeme
getirdi.
- Bütün sonuçlarıyla Türk VVatergate'i olabilir mi
konusunu tartışmadan önce, bu çok karmaşık ve
bizde birçok yönü bilinmeyen olayı, çok kısaca, ana
çizgileriyle anımsamaya çalışalım.
14 Haziran 1972 günü, VVashington'da, içinde
Demokrat Parti'nin ofislerinin de bulunduğu Wa-
.tergate binalannda tesisatçı kılığına girmiş beş hır-
sız yakalanır, bunların Demokratlar'ın ofislerine din-
leme aleti yerleştirdikleri ortaya çıkar, skandal dal-
, lanır budaklanır, gizli servisler araya girer, Was-
hington Post'un iki genç gazetecisi, Bob Wood-
vvord ile Carl Benstein olayın üstüne giderler, giz-
li servislerin birinden (onu derin gırtlak" olarak ad-
landırıyorlar) aldıkları bilgilerin de yardımıyla işin
Başbakan Nixon'a kadar uzandığını ortaya ko-
yarlar.
Uzatmayalım, olaylar Başkan Nixon'ın 8 Ağus-
tos 1974 günü istifasını açıklamasıyla sona erer.
• •*
Birkaç satırda özetlemeye çalıştığım bu çok kar-
maşık olay, Amerikan demokrasisinin perde ar-
-kasının pislikleri kadar, iyi yönlerini de ortaya ko-
yar.
Şantajlar, gizli izlemeler bu sistemde her zaman
, vardır. Ama bir pislik belirmeye başlayıp, hele he-
le medyaya da intikal ettikten sonra, en güçlü ki-
şi bile mekanizrnanın işlemesini engelleyemez.
VVatergate skandalı üzerine birden fazla film ya-
pıldı, Türkiye'de oynadı. Ama Türk halkı yine de
' skandalı bütün boyutlarıyla bilmiyor.
örneğin Başkan Nixon'ın, konuyu araştırmak
üzere Adalet Bakanı Elliot Richardson'ı görev-
lendirmesi pas geçiliyor. Oysa bu konu önemlidir;
başkan, ucu kendine dokunacak bir olayda dahi
ı adli bir araştırma istemek zorunda kalıyor.
Elliot Richardson ise savcı Archibald Cox'u, ola-
yı soruşturmakla görevlendiriyor. Cox, Başkan Ni-
xon'ın Beyaz Saray'daki bütün konuşmaları ban-
da aldırdığını öğrenince, bu bantlann kendisine tes-
lim edilmesini istiyor. Başkan Nixon bu talebi ke-
sinlikle reddettiği gibi, Cox'un görevinden alın-
masını istiyor; Adalet Bakanı Richardson bu isteği
"yerine getirmeyince de Nixon tarafından
görevinden uzaklaştırılıyor.
Ne var ki başkanın bu çabaları fayda etmeye-
cek; Amerikan Yüksek Mahkemesi, Nixon'ı, bant-
ları vermeye zorlayacaktır.
- Sonunda Başkan Nixon görevinden istifa ede-
cektir. Bir dinleme skandalıyla başlayan olayların
istifaya kadar uzanmasının nedeni de, bizatihi tek
.başına gizli dinlemenin kendisi değil, ama aynı za-
manda başkanın seçim kampanyasının finansmanı
sırasında, "Süt Üreticileri" lobisi ile ITT'den aldı-
ğı mali desteği beyan etmemiş olduğunun da or-
taya çıkmış ve artık yerini koruyamayacak kadar
itibar kaybetmiş olmasıdır.
• ••
Şimdi bakalım Türkiye'de böyle bir şey olabilir
"mi?
Her şeyden önce yürütmenin başında olan ve
halkın seçtiği kişinin velev ki kendi bakanının ata-
dığı bir savcı tarafından soruşturulması "milli ira-
deye tecavüz olarak" algılanır. Savcının Beyaz Sa-
ray'daki bantları istemesi, atanmış bir kişinin, se-
çilmiş, milli iradeyi temsil eden başkanın tasar-
ruflarını denetlemeye kalkması katiyen kabul edil-
mez. Yürütmenin başının, savcının azlini isteme-
si, derhal azledilmesine yeter.
Hele hele, yüksek mahkemenin, başkanı bant-
lan vermeye zotiaması hiç düşünülemez, "Yargı na-
sıl olur da milli iradeyi temsil eden kişiden böyle
bir talepte bulunup haddini aşar, başkan kimse-
ye hesap vermez, o ancak halka hesap verir" di-
"ye argümanlar ileri sürülmesine neden olur.
Oysa demokrasilerde, belirli durumlarda yargı-
nın denetimi, kimsenin karşı çıkamayacağı bir hu-
sustur.
Nihayet ABD gibi, kapitalizmin kalesi bir para im-
paratorluğunda bile, siyasetin finansmanının de-
netimi doğal karşılanır, herkes kimden ne kadar
para aldığını açıklamak zorundadır.
ı Türkiye'de ise "Adam mali olarak desteklemiş-
se desteklemiş, alan razı veren razı, size ne oluyor
^ki" diyerek mali denetim de milli iradeye bırakılır.
Görüyorsunuz, Türkiye'de VVatergate benzeri
• skandallar, hatta daha beterleri de olabilir ve olu-
yor da; ama VVatergate ve benzeri skandalların or-
taya çıkması üzerine ABD'de ortaya çıkan sonuçlar
burada ortaya çıkmaz.
Neden mi?
Türkiye çok kendine özgü, lümpen liberal de-
"mokrasinin yürürlükte olduğu bir ülkedir de ondan.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
K.ENDİNİ ASTIĞI AÇIKLANDI
Emniyette
kuşkulu intihar
tZMİT (Cumhuriyet) - Hırsızhk ve dolandıncı-
lık suçundan sabıkası bulunan Selçuk Yıl-
dır'ın gözaltında bulunduğu lznıit Saraybahçe
Polis Karakolu nezarethanesinde kendini asarak
. intihar ettiği ileri sürüldü.
Dolandıncılık ve hırsızhk suçlanndan sabıkası
bulunduğu belirtilen Selçuk Yıldır (28) bir şi-
kâyet üzerine dolandıneılık suçundan gözaltı-
na alındı. Saraybahçe Polis Karakolu'na getiri-
len Yıldır'ın kendisini kemerle pannaklık de-
mirlenne asarak intihar ettiği açıklandı. Kocacli
Baro fiaşkanı Ersayın Işık ise olayın büyük bir
ihmal olduğunu ifade ederek, "Burada neza-
rethane kıırullaı a uygun ıııu? Gözaltına alı-
nan kişinin üzerinde kesici alcf, kravat ve ke-
mer bulundurulmaz. Gözaltına alınan kişi
devletin himayesi altındadır. Bu olaya kasıt
denıek yanlış olur ama büyük bir ihmal
var" dedı. Selçuk Yıldır'ın işsiz olduğu, göz-
altına almdığında da alkollü olduğu belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü'nün 2008 Türkiye raporunda hak ihlallerindeki artışa dikkat çekildi
Şiddet ve işkenceartıyortstanbul Haber Servisi - Ulus-
lararası Af Örgütii 2008 yılı hak ih-
lalleri raponınu, dün tüm dünyada dü-
zenlediği eşzamanlı basın toplantısı
ile kamuoyuna duyurdu. Dünyada ve
Türkiye'de adaletsizliklerin ve cşit-
sizliklerin arttığı belirtilen raporda,
tüm dünya hükümetlerine, "hak ih-
lalleri için özür dilcnıe ve ihlallcrin
önünc geçilmcsi için girişimde bu-
lunnıa" çağrısı yapıldı.
îstanbul'da Taksim Eresin Otel'de
düzenlenen basın toplantısında Tür-
kiye'deki hak ihlallerine ilişkin bil-
gi veren Uluslararası Af Örgütü Tür-
kiye Şubesi Başkanı Avukat Özlem
Altıparmak, Türkiye'de artan siya-
si bclirsizlik ve askeri müdahalelerin
ardından ülkcdc milliyetçi duygular
ve şiddette artış görüldüğünü söyle-
di. İfade özgürlüğünün kısıtlandığı-
na dikkat çeken Altıparnıak, "iş-
kence vc diğer kötü muamele id-
• tstanbul'da düzenlenen basın toplantısında Türkiye'deki hak ihlallerine ilişkin bilgi veren
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Avukat Özlem Altıparmak, Türkiye'de artan
siyasi belirsizlik ve askeri müdahalelerin ardından ülkede milliyetçi duygular ve şiddette artış
görüldüğünü, işkence ve diğer kötü muamele ile yürütmedeki görevliler tarafından aşırı güç
kullanımına ilişkin iddialann sürmekte olduğunu belirtti.
dialarıyla polisin aşırı güç kulla-
nııııı vakalarının artarak sürdü-
ğünü" dile getirdi. Altıparmak, Türk
Ceza Kanunu'nun 301'inci madde-
sinden yargılanaıılann sayısında ar-
tış olduğunu vurgulayarak Hrant
Dink cinayetinin, Malatya Zirve Ya-
yınevi davasının aydınlatılamadığı-
nı anımsattı.
lnsan hakları ihlallerine ilişkin
kaygılarm devam ettiğine dikkat çe-
ken Altıpannak, "Mülteci ve sığın-
macıların hakları ihlal ediliyor.
Kadına yönelik şiddette kadın sı-
ğınma evlerinin sayısı yetersiz. Ai-
le içi şiddet devam ediyor. Bu yıl
tnsan Hakiarı Evrensel Bcyanna-
ınesi'ııin kabul edilişinin 60. yılı ve
tüm dünya hükümetleri, meydana
gelen hak ihlallerinin çözümü için
adım alnıalı" dedı.
• Raporda ülkelere bölümler ay-
nldı. Türkiye'yle ilgili bölümde ül-
ke nüfusu 75.2 milyon olarak ifade
edildi. Türkiye bölümünün özetinde,
"Artan siyasi belirsizlik ve ordu
müdahalelerinin ardından milli-
yetçi duyarlılık vc şiddet artmıştır.
İfade özgürlüğündeki kısıthbk sür-
mektedir. İşkence ve diğer kötü
muamele ve yürütmedeki görevli-
ler tarafından aşırı güç kullanı-
mına ilişkin iddialar sürmektedir.
İnsaıı haklarının ihlali konusun-
daki davalar etkisiz ve yetersiz
konumdadır ve adil yargılamaya
ilişkin endişeler de devam etmek-
tedir. Göçmenler ve sığınmacüarın
hakları ihlal edümektedir. Yerel
şiddet kurbanlarına sığınak sağ-
lanmasına ilişkin küçük ilerleme-
ler sağlanmıştır" denildi.
• Malatya Yayınevi katliamına
da değinilen raporda, Hıristiyanhk-
la ilgili yayınlar yapan bir yayın-
eviııde nisan ayında üç kişinin elle-
ri ve ayakları bağlandıktan sonra
boğazlannın kesildiği, olaya ilişkin
davanııı kasım ayında başladığı anını-
satıldı. Raporda, "Vatandaşlar ara-
sında kin ve nefreti tahrik eden Ce-
za Yasası'nın 216'ncı maddesi,
keyfi ve son derece kısıtlayıcı bir
çerçevede uygulanmaktadır" ifa-
desi yer aldı.
• Raporda düşüncelerin banşçıl bi-
çimde ifade edilmesi üzerindeki kı-
sıtlamanın yasalar ve uygulamalar ta-
rafından sürdürüldüğü, hukukçular,
gazeteciler, insan haklan savunu-
culannın taciz, tehdit edildiği, adil ol-
mayan biçimde kovuşturulduğu ve fı-
ziksel saldınya uğradıkları ifade
edildi. Hrant Dink cinayetine deği-
nilen raporda, "Cinayete ilişkin bir
polis soruşturması bir kısını şüp-
helinin mahkemeye sevk edilme-
siyle sonuçlanırken güvenlik güç-
lerinin bu olaydaki tüm sorumlu-
luğu sorgulanmamıştır" vurgusu
dikkat çekti.
SALDIRADA YARALANMIŞTI
Mustafa Birden
DanıştayBaşkanı
• Seçimin ardından gazetecilere açıklamalarda
bulunan Birden, bir gazetecinin, Danıştay'a
yapılan saldırıda ağır yaralandığını anımsatarak
duygulannı sonnası üzerine, "Olmuş, geçmiş
bir olaydır. însanlara, topluma dostluk ve
sevgiyle yaklaşınca her şey halloluyor" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay
Başkanlıği'na, Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa
Birden scçildi. Birden, Danıştay'a 17 Mayıs
2006'da düzenlenen ve 2. Dairc Üycsi Mustafa Yü-
cel Özbilgiıı'in hayatını kaybettiğı silahlı saldından
yaralı olarak kurtulmuştu.
Danıştay Genel Kurulu'nda geçen hafta başlayan
seçimlerdün sonuçlandı. Birden, Danıştay'ınyeni
başkanı seçildi. Birden'in 95 üyenin 50'sinin oyu-
nu aldığı öğrenildi. Birden, seçimin ardından baş-
kanlık makamında gazetecilere açıklamalarda bu-
lundu. Hazırladığı bildiriyi okuyaı Biı-den, "Ulu Ön-
der Atatürk'ün ilke ve devrimleri yegânc relı-
berimizdir" dedi: Birden, bir gazetecinin, Danış-
tay'a yapılan silahlı saldında ağır yaralandığını anıın-
satarak duygulannı sonnası üzerine, "Olmuş, geç-
miş bir olaydır. İnsanlara, topluma dostluk ve
sevgiyle yaklaşınca her şey halloluyor" yanıtını
verdi. Birden, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün
Yajgıtay biklirisinin ardından Yargıtay Başkanı Ha-
san Gerçeker ile gömştüğü anımsatılarak "Sizi de
arayacak. Katılacak mısını/" soıusuııa, "Şimdi bu
konulara hiç girmeyelim. Cumhurbaşkanımız-
dan bir davet gelmedi. Daha sonra kurullarımız
var. Ona göre bir şey yaparız" dedi.
Birden, Danıştay'a 17 Mayıs 2006'da düzenlenen
ve 2. Dairc Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in hayatını
kaybettiği silahlı saldından yaralı olarak kurruhnuştu.
Danıştay Baskanlığı, Sunıru Çörtoğlu'nun yas had-
dinden emekliye ayrılmasıyla boşalmıştı. Mustafa
Birden'in, Danıştay Başkanhğf na seçilmesi nede-
niyle boşalan 2. Daire Baskanlığı için önümüzde-
ki günlerde seçim yapılacak. Mustafa Birden, yaş
haddinden enıekli olacağı 2011 yılına kadar 3 yıl Da-
nıştay Baskanlığı görcvini yürütecek.
Birden, 1946'da Kınkkale'de doğdu. Kınkkale Li-
sesi'nin ardından Ankara Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi'nden 1968 yılında mezun olan Birden,
MKEK Personel Şubesi Raportörlüğü görevin-
deyken 1971 yılında Danıştay Yardımcısı unvanıyla
mesleğe başladı. Birden, 2002 tarihinde Danıştay 2.
Dairesi Başkanlığı'na seçilmişti. Evli olan Birden'in
iki de çocuğu bulunuyor.
İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
Baykal, CHP Genel Merkezi'nin polis tarafından dinlendlfilni iddia etti.
namikzafer@yahoo.com
REKTÖRLERt DÎNLEYEN YOK
tlahiyatlarm
kontenjanları
2 'ye katlandı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - YÖK,
ilahiyat fakültelerinin
kontenjanlannı yaklaşık
iki kat arttırarak 1500'e
çıkardı.
YÖK Genel Kurulu,
üniversitlerde kontenjan
arttırımını görüşmek
üzcre önceki gûn ger-
çekleştirdiği toplantı-
sında, tartışmah bir ka-
rar aldı. YÖK'ün muha-
lif 9 üyesinin karşı oy
kullandığı kararla, üni-
versitelerin lisans bö-
lümlerinin kontenjanla-
nnda 42 bin kişilik yeni
kontenjan açıldı. Kon-
MEB'in sorumlulıığu artti!
YüksekMahkeme, MEB 'in sorumluluğununyalnızca ders kitaplan
değil, tüm okul araç ve gereçlerini kapsadığına karar verdi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi, Milli Eğitim Temel Kanunu'nda
değişiklik yapan yasanın "ilk ve ortaöğretim
kurumlarında okutulacak kitaplardan sadece
'ders kitaplarının' Milli Eğitim Bakanlığı'nca
(MEB) belirlenmesini" öngören hükmünü iptal
etti. CHP, Milli Eğitim Temel Kanunu'nda
Değişiklik Yapıhnası Hakkında Kanun'un
bazı maddelerinin iptali ve yürürliiğünün
durdurulması istemiyle Anayasa
Mahkemesi'nde dava açmıştı. Anayasa
Mahkemesi, yasanın "İlköğretim ve ortaöğretim
kurumlarında okutulacak ders kitaplan, Milli
Eğitim Bakanlığı'nca belirlenir" şeklindcki
hükmü iptal etti. Yüksek Mahkeme, okullarda
okutulacak kitaplardan yalnızca ders kitaplannm
MEB tarafından belirlenmesini, anayasanın
"Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" başlıklı
42. maddesindeki, "eğitim ve öğretimin,
devletin gözetim ve denetimi altında
yapılacağına" ilişkin hükmüne aykın buldu.
Yüksek Mahkeme, MEB'in sonımluluğunun
okullarda kullanılacak tüm araç ve gereçleri
kapsadığına işaret etti. Hükmün iptali, kararın
Rcsmi Cîazete'de yayımlamrıasından
başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe girecek. iptal
edilen hüküm, "ilk ve ortaöğretim
kurumlarında okutulacak tüm kitapların
MEB tarafından tespit edilmesini,
MEB tarafından belirlenmeyen hiçbir
kitap vc eğitim aracının okullarda
kullanılanıayacağım, resmi kurum ve
kuruluşların dışındaki kişi veya kuruluşlarca
hazırlanan kitap ve eğitim araçlarından, MEB
tarafından tavsiye edilmeyenlerin öğrencilere
aldırılamayacağını" öngörüyordu.
tenjan arttırımı kararı
dün ÖSYM'ye iletilir-
ken 2008-ÖSS Tercih
ve Yerleştirme Kılavu-
zu'na bu yeni konten-
janlar eklenerek basıla-
cak.
Kontenjanı arttınlan
fakültelerin, yeni yiikü
karşilayaıııayacak du-
ıaımda olduğuna dikkat
çckilirken aynı uyannın
genel kurul toplantısın-
da da yapıldığı öğrenil-
di. Muhalif üyeler, öğ-
retim üyesi sayısınm ye-
tersizliği ve altyapı so-
runlarına dikkat çeke-
rek yükseköğretim sis-
teminde niteliğin düşe-
cegi uyansını yaptı.
Ozellikle, lisans bö-
lümlerinin ikinci öğre-
timlerinde yapılan ciddi
kontenjan artışının mu-
halif üyeleri rahatsız et-
tiği bilgisi alınırken
"üniversite eğitiminin
niteliğinin düşeceği ve
yükseköğretimde pa-
ralı sisteme doğru ka-
yıtıııasıııııı önünün
açıldığı" uyarısı yapılı-
yor. tkinci öğretim bö-
lümleri, daha düşük pu-
anla ve daha yüksek harç
ücretiyle öğrenci alıyor.
Kontenjanları önemli
ölçüde arttınlan fakül-
telerden biri de ilahiyat-
lar oldu. Yapılan artışla,
800 civannda olan ila-
hiyat fakültesi konten-
janı, yaklaşık 1500'e çı-
kan larak ortalama iki
katı bir artış gerçekleş-
tirildi.
OMÜ'de söyleşiye katılan eski Cumhurbaşkanı'na öğrenciler 'Bu ülke sizden çok çekti' diye bağırdı
Demirere idam protestosu
SAMSUN (Cumhuriyet) -
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
(OMÜ) tarafından düzenlenen
"2008 Mayıs'ında Türkiye ve
Dünya" konulu bir söyleşiye ka-
tılan 9. Cumhurbaşkanı Süley-
man Demircl, bir grup öğrenci
tarafından protesto edildi.
OMÜ Kurupelit Yerleşke-
si'ndeki Atatürk Kongre ve Kül-
tür Merkezi'nde düzenlenen
"2008 Mayıs'ında Türkiye ve
Dünya" konulu söyleyişe katı-
lan Demirel, Rektör Prof. Dr. Fe-
rit Bernay'ın sunumunun ar-
dından kürsüye çıktığı sırada
Öğrenci Kolektifleri tarafından
protesto edildi.
Demirel kürsüye çıktığı sırada "Katil Demirel def- P o s t a l
atmak istedi
ol" diye bağıran öğrenciler üniversitenin güven- Öğrenciler, "Katil Demirel",
lik görevlileri tarafından saiondan çıkarıldı. (AA) "Bu ülke sizden çok çekti",
• Öğrenci Kolektiflerinin protestosunun ardından güncel
siyasal gelişmeleri değerlendiren Demirel, parti
kapatmanın çözünı getirmediğini vurguladı. Türkiye'nin
yaşadığı kötü günleri aşacak güçte olduğunu belirten
Demirel, yaıgının ralıat bırakılması gerektiğini söyledi.
"Denizl'eri asan Demirel def
ol", "Faşist Demirel", "Sana
postal yakışır" diye bağırdı. Bir
öğrenci de ayağından çıkarttığı
postalı atmak isterken görevliler
tarafmdan engellendi. Korumalar
ve üniversite güvenlik görevlile-
riııin öğrencilere müdalıale etmesi
üzerine diğer öğrenciler dc aya-
ğa kalkarak Demirel 'i protesto et-
ti. Slogan atan öğrenciler, gü-
venlik görevlileri tarafından sa-
iondan çıkanldılar. Ezgi Ö., Öz-
gür F.C., Berk L., Taner Ç. ve
Engin Y. isimli öğrenciler çevik
kuvvet ekipleri tarafından gözal-
tına alındılar.
Yaşanan gerginliğin ardından
söyleşiye devam edildi. Demirel,
"Türkiye parçalanır mı, çözüiür
mü, dökülür mü' diyen herkes
aklından çıkarsın. Çünkü Tür-
kiye bugünlerden çok daha kö-
tü günleri yaşamış ve aşmış.
Türkiye bunları da aşacak gü-
ce sahiptir" diye konuştu.
AKP'nin kapatma davasına da
değinen Demirel sözlerini şöyle
sürdürdü: "Bugün dünyada hu-
kuk devleti sistemini işleten,
çok iyi işleten çok az ülke var.
Bunlarda da şikâyet var. Bir
anayasanız var. Bu anayasanın
68. maddesi var ve diyor ki: 'Bir
siyasi parti din istismanıun oda-
ğı haline gelmişse bu kapatılabi-
lir.' Bu siyasi parti iktidar par-
tisi ise kapatdabilir mi? Yok ca-
mm yüzde 47 oy almış yazüc de-
ğil mi adama diyebilir misiniz?"
Yargının serbest bırakılması
gerektiğini de ifade eden Demi-
rel, "Eğer bir ülkenin başsavcısı
çıkar da 'Şu parti şu yanlış işler
içindedir. Anayasanın şu mad-
desine görc dava açıyorum' der-
se kıyamet mi kopar?Yargıyı
serbest bırakın. Sonra niye te-
laşa kapıhyorsunuz? Bir yaıı-
lışınız yoksa kimse bir şey de-
mez size. Her mahkemeye gi-
den ceza mı alıyor" dedi.