25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr AKP, oy kaybı yaşayacağı endişesiyle reform yasa tasarısını yerel seçim sonrasına bırakıyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sosyal güvenlik takıyyesi ? AKP, 7. gözden geçirmenin koşulları arasında sayılan sosyal güvenlik tasarısını TBMM Genel Kurulu gündemine alarak IMF’ye ‘sözümüzü tutuyoruz’ mesajı verip, yürürlük tarihini 2009 Mart ayı olarak belirleyecek. EMİNE KAPLAN Diyanet’in Fetvası Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun Danıştay kararını eleştiren açıklaması, keşke din biliminde uzman bir kişinin, uzmanlık bilgisine dayalı, kişilik hakları içinde görüş açıklaması gibi kabul edilebilir, masum eylem içeriğinde kalabilseydi. Ne yazık ki bu açıklamanın sonuç olarak şeyhülislam fetvasına benzer bir anlamı, içeriği var. Çünkü Sayın Bardakoğlu özetle zorunlu din dersi kitabının içeriği üzerinden verilecek bir yargı kararında, bu konuda yetkili kurum Diyanet’in görüşünün alınması gerektiğini söylüyor. Evrensel hukuk, insan hakları evrensel belgeleri, laik demokratik hukuk devleti düzenlerine göre; ve elbette siyaset icraatları, hukuk düzenlemeleri ile orasından burasından çok fazla delinmiş olsa da, laik Türkiye Cumhuriyeti anayasal düzeni, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde de bağımsız yargı, hukukun ayaklar altına alınması, bir dine ve yorumuna dayalı düzenlemelerin hukukun üstüne çıkarılmaya çalışılması anlamına geliyor... 12 Eylül hukuku ile laikliğe özünden aykırı olarak gelmiş zorunlu din dersi uygulamasının, bir an önce zorunlu olmaktan çıkarılması zorunluluğu bir yana.. din dersi eğitiminin içeriğinin Diyanet İşleri benzeri din üzerinden değerlendirmeler yapan kurumlar eliyle belirlenmesi, ancak ve ancak şeriat hukuku ile yönetilen ülkeler, rejimlerde söz konusu olabilir. Sakın yanlış anlaşılmasın; Kuran’ın, din biliminin yorumlanması üzerine Diyanet İşleri’nin yetkinliğini tartışmak gibi haddimizi aşan bir şeyi asla söylemeye kalkışmıyorum. Sayın Bardakoğlu’nun din bilgisi üzerinden değerlendirmelerini değerlendirmeye kalkışmak elbette densizlik olur. Sorun, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde geçerli anayasal hukuk düzeninde, “din kültürü ve ahlak bilgisi” dersinin programının nasıl belirleneceğinde. Aslında ortada tartışılması bile abes bir açıklık var; anayasanın 24. maddesindeki din ve vicdan özgürlüğü ilkesi çerçevesinde, Milli Eğitim Temel Yasası’nın öngördüğü ilkeler doğrultusunda, bakanlık uzmanlık kurullarının onayından geçmiş, tam da dinler ve kültürler ekseninde bilgi verecek bir programın olması gerekiyor. ??? Tartışma tam da bu noktada; Milli Eğitim Bakanlığı, 12 Eylül hukukunun zorunlu din dersini getirmiş olması ile yetinmemiş, dinler kültürüahlak bilgisi vermekle sınırlanmış olması gereken ders programlarını, bir tek dinin, bir inanç mezhebine göre yorumundan yola çıkılarak, söz konusu inanca göre öğrencilerin bilgilendirileceği, dindar yetiştirmeyi öngören bir boyuta taşımış. Özetle laik cumhuriyet, hukuk düzeninde, ailelerin isterlerse gönüllü olarak, seçmeli, parasını ödeyerek verebilecekleri özel din bilgisi derslerini, Milli Eğitim Bakanlığı zorunlu din bilgisi kapsamına almakla, laikliğe aykırı bir suç işlemiş oluyor. Verilen din bilgisinin mezhebinin dışında kalan Alevi yurttaşlarımızın derdi bu. Türkiye’de mahalle baskısı çok ağır olduğundan, aslında laikliği, inanç özgürlüğünü savunan herkesin sesini çıkarmaktan korktuğu büyük dayatmanın çarpıcı gerçek tablosu bu. Bardakoğlu, Danıştay’ın kararını eleştirirken boşuna AİHM’nin kararı ile uyuşmasından yakınmıyor. Çünkü evrensel hukuk ile laik Cumhuriyet hukukunun sonuçları aynı kapıya çıkıyor. Okullarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği programlar çerçevesinde verilebilecek dinler kültürüahlak derslerinin sınırları tartışılamayacak kadar açık. Öğrencinin dinlerkültürlerahlaka ilişkin genel bilgileri almasıyla sınırlı. Asla bir din ve mezhep yorumuna göre, öğrencinin inancının geliştirilmesi, bilgisinin arttırılması olamaz. Türkiye’nin siyasilerin ağızlarından düşürmedikleri Müslüman ve de bir mezhep çoğunluğu, insan hakları, demokrasi, laik cumhuriyet, hukuk düzeni içinde, öğrencinin devlet eliyle din inancı eğitimini alması anlamına hiç gelmiyor. Din eğitimi, inancı, bireyin özel insan hakları alanına giriyor. Özgürlüğün korunması özel alanda kalması ile özdeş oluyor... Milli Eğitim Bakanı, Bakanlığı, bu gerçeği çok çıplak bildiği içindir ki, bakanlıktan Danıştay kararına gelen eleştiri, karara konu yapılan programların içeriği üzerinden oldu; “Mahkeme haksız karar verdi. Çünkü eski ders programlarına bakıldı. Biz zaten bu yanlışları, sınırı aşmaları düzelttik” demeye getirildi. Ancak bakanlığın bu savunmasının gerçeği yansıtmadığı, bal gibi de yalan olduğu, Danıştay’ın son programları da inceleyerek karar vermiş olduğunun ortaya çıkması ile havada kaldı. AKP iktidarı din üzerinden siyasete, laik cumhuriyete, Milli Eğitim Temel Yasası’na aykırı eğitim politikalarını, icraatlarını sürdürmek istediği için de, mahalle baskısı ile tartışılamayacağı varsayılan, kamuoyunu çok kolay yanıltabilecek Diyanet İşleri’nin devreye sokulması gündeme geldi. Biliyorsunuz, Başbakan Erdoğan’ın sıkıştığında, “Buna ancak ulema karar verir” açıklaması bile var. Sanki uzmanlık kurumuna başvurmak gibi masum gösterilen bu yaklaşımların, çok tehlikeli, ancak şeriat düzenlerinde geçerli olabilecek, şeyhülislam fetvalarına başvurmak anlamına geldiği gerçeğini atlamayalım... soner@cumhuriyet.com.tr Vekillerin maaş ısrarı değişiklik öngören yasa tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesini IMF’ye “kriterler yerine getiriliyor” diye sunmayı planlayan AKP, tasarıyı TBMM Genel Kurulu’nda bekleterek ya da yürürlüğünü 2009 yılına bırakarak yerel seçimlerde oy kaybını önlemeyi düşünüyor. Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Bu arada milletvekilleri, emekli maaşlarında artış yapılması önerisinden vazgeçmiyor. Tasarıyla, milletvekillerinin sağlık hizmetlerinde katkı payı ödemesine ilişkin mevcut düzenleme korunurken; milletvekilleri, artış olmasa bile emekli maaşlarının cumhurbaşkanının emekli maaşına endekslenmesini istiyor. Tasarıyla ilgil olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili Altan Karapaşaoğlu, “Milletvekilleri için de böyle bir düzenleme yapılmalı. Biz emekli maaşları artsın demiyoruz, ama belli bir kritere bağlanmalı. Mevcut emekli maaşlarındaki miktar korunarak maaşlar cumhurbaşkanının emekli maaşına endekslenebilir” diye konuştu. ANKARA AKP hükümeti, Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerini iptal etmesinin ardından daha önce yürürlüğünü 3 kez ertelediği Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nı, bu kez de oy kaybı endişesiyle yerel seçim sonrasına bırakmayı planlıyor. 7. gözden geçirmenin koşulları arasında sayılan Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nda Sigortalar Yasası’na yine erteleme yolu gözüktü. AKP hükümeti, sendika ve meslek örgütlerinin çalışanların büyük hak kayıplarına uğraması nedeniyle sert biçimde eleştirdiği Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nın yürürlüğünü daha önce 3 kez ertelemişti. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri doğrultusunda yasada de ğişiklikler öngören yasa tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda önceki gün kabul edildi. Ancak hükümet, tasarının görüşmelerini TBMM Genel Kurulu gündeminde bekleterek yerel seçim sonrasına bırakmak istiyor. Bu durumda 1 Haziran’da yürürlüğe girecek olan Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nın yürürlü ğünün bir başka yasa tasarısı içine konulacak bir düzenlemeyle ertelenmesi gündeme gelecek. IMF’nin 7. gözden geçirmenin koşulları arasında sayılan tasarının yasalaşması için ısrarcı olması durumunda ise TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerin tamamlanması, ancak yasanın yürürlüğünün 2009 yılı Mart ayı sonrasına bırakılması seçeneği üzerinde de duruluyor. AKP hükümeti, tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesini IMF’ye “kriterler yerine getiriliyor” olarak sunmak istiyor. AKP, tasarının emekli maaşlarında düşüş öngörmesi, sağlık hizmetlerinde yurttaşlardan katkı payı alınacak olması nedeniyle muhalefet partilerinin yerel seçimde hükümet aleyhinde propaganda malzemesi olarak kullanmasından endişe ediyor. 12 MART ÇARŞAMBA Ülker’in de bünyesinde yer aldığıYıldız Holding bu yıl 10 milyar doların üzerinde ciro bekliyor Türkİş iş bırakacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş çarşamba günü iş bırakma eylemi yapacak. 12 Mart’ta yapılacak iş bırakma eylemi ile Sosyal Güvenlik Reformu protesto edilecek. Türkİş Başkanlar Kurulu’nda, sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasa tasarısına ilişkin taleplerinin dikkate alınmaması üzerine iş bırakmayı da içeren bir dizi eylem kararı alındı. Buna göre, bütün illerde basın açıklamaları yapılacak. İş bırakma eylemi de gerçekleştirecek olan Türkİş ayrıca tasarının TBMM Genel Kurulu’na indirildiği gün tüm sendika yönetici ve temsilcilerini Ankara’ya çağıracak. Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, sosyal güvenlik reformunun halkın ihtiyaçlarını gözeterek değil IMF’ye verilen taahhütlere göre hazırlandığını belirterek Plan ve Bütçe Komisyonu’nda taleplerinin yeterince dikkate alınmadığını söyledi. Kumlu, “Türkİş’in ne olduğu unutulduysa, kimse merak etmesin, hatırlatırız. Mütevazılığımızı istismar etmeye çalışanlara boyumuzu da gösteririz, posumuzu da” diye konuştu. Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen sosyal güvenlik reformunun halkın ihtiyaçlarını gözeterek değil IMF’ye verilen taahhütlere göre hazırlandığını belirten Kumlu, “Çok acı ama tasarının yasallaşmasının karşılığı bir dilim kredidir” dedi. Hedef, dünya gücü olmak Ekonomi Servisi Ülker şirketlerini de bünyesinde barındıran Yıldız Holding 2008’de 10 milyar doları aşkın ciroyu gerçekleştirerek “bir dünya gücü” olmayı hedefliyor. 25 binin üzerinde çalışanı olan Grup, 1944’ten 90’lı yıllara kadar yavaş, 19901999 arasında ortalama yüzde 13 olan büyüme hızını, 2000’den sonra ortalama yüzde 24’lere çıkardığını açıkladı. Holdingin hedeflerini anlatmak için bir basın toplantısı düzenleyen Ülker Yurtdışı Yatırımlar, İş Geliştirme ve ArGe Grubu Başkanı Zeki Sözen, şunları vurguladı: ? Geçen yıl Godiva hariç satışta 10.9 milyar YTL, dış ticarette 664 milyon YTL, yatırımlarda 427 milyon YTL, vergi sonrası kârda 635 milyon YTL’ye ulaştık. Satışlarda yüzde 21, vergi sonrası kârda yüzde 51 büyüdük. ? 2008’de 10 milyar dolar ciroyu geçme hedefimiz var. 10 milyar dolar, bizce dünyada büyük bir şirket algısı. ? Stratejimiz, hızlı tüketim sektöründe gıda ağırlıklı olarak büyümek. Gıda dışı hızlı tüketime de açığız. Bu, Yıldız Holding’in ana işidir. ? 2007 sonu itibarıyla bisküvide 26 marka ve 135 çeşit ürünümüz, 11 bisküvi fabrikasında yıllık 700 bin ton üretim kapasitemiz var. Yüzde 53’ün üzerinde pazar payı ile lideriz. ? 55 marka ve 188 çeşit ürünün olduğu çikolatalı ve kaplamalı ürünlerde ise yüzde 60’ın üzerinde payımız var. Bir aylık çikolata üretimiyle, dünyanın çevresinde çikolatadan bir ekvator oluşturacak bir kapasiteye sahibiz. ? Günde 2 bin 100 ton süt alıyor, işliyoruz. Sütte de en büyük üreticiyiz. Cola Turka ile sektörde dünya devi iki firmanın arasında pazar ikincisiyiz. Zeki Sözen Ülker Yurtdışı Yatırımlar, İş Geliştirme ve ArGe Grubu Başkanı Zeki Sözen, “Biz Ülker ile bölgesel güç, Godiva ile dünya gücü olmayı hedefliyoruz. Çikolatadaki yatırımımız, Godiva ile süslenmiş durumda’’ diye konuştu. Şirketler kademeli olarak halka açılacak Zeki Sözen, halka açılmaya dair sorular üzerine, “Şirketlerimizin kademeli olarak halka açılmaları gündemde. Holdingimizin halka açılmasını daha sonraki bir aşama olarak düşünüyoruz. Ülker Çikolata’nın 2008’de halka arz edileceğini, ilk yarıda bunun olabileceğini söylemiştik. Bu planımız devam etmektedir. Ancak şirketlerimizi, tek tek hızlı bir şekilde halka arz edeceğimizi kesinlikle söylemiyoruz. Hızlı kaynak oluşturma enstrümanı olarak görmüyoruz. Şirketlerimiz hazır oldukça, zamanı geldiğinde, acele etmeden halka arzlar olacak’’ dedi. Sözen, uluslararası bir grup olma stratejisini iç büyüme başta olmak üzere ortaklıklar ve satın almalarla gerçekleştireceklerini, yatırım büyüklükleri ve finansal kriterleri kendilerine uygun, itibarı yüksek ve büyümeye açık markalarla beraber olmak istediklerini belirtti. JACOBS, KARGO’YLA YOLA ÇIKTI İki yeni aromalı, “3’ü 1 arada” olarak bilinen karışım çeşidini piyasaya sunan Jacobs, düzenlediği basın toplantısında, müzik grubu Kargo’yla işbirliği yaparak çektikleri yeni reklam kampanyasını tanıtırken kahve pazarının büyüme potansiyelinin altını çizdi. Kraft Türkiye Genel Müdürü Gianluigi Arduini “Jacobs olarak rotamızı 2008 yılında daha çok 3’ü 1 arada karışımlara yönelttik” dedi. ATRADIUS TÜRKİYE’DE TELIASONERA HAKLI BULUNDU Uluslararası Ticaret Tahkim Mahkemesi Çukurova’nın Turkcell hisseleriyle ilgili devir işleminde TeliaSonera lehinde karar verdi. TeliaSonera açıklamasında mahkemenin, TeliaSonera’nın Çukurova’dan Turkcell hisseleri satın almasını öngören hissedarlar anlaşmasındaki “bazı hisse devir sınırlamalarını” ihlal ettiği kararı aldığını bildirdi. Çukurova 2005’te Turkcell’in yüzde 13 hissesini Rus Alfa Group’a satmıştı. Mahkeme,Çukurova’nın devredilen hisseleri geri almak için, Alfa ile iyi niyet görüşmeleri dahil olmak üzere elindeki bütün imkânları kullanmasını istedi. Kriz endişesi artıyor Ekonomi Servisi Merkezi Hollanda’da bulunan ve kredi sigortasıyla kredi risklerinin yönetimi konusunda faaliyet gösteren Atradius, Türkiye’de faaliyete başladı. Atradius, Türkiye şubesini açmadan önce 200 şirket arasında bir anket çalışması yaptı. Ankete göre şirketlerin yüzde 7080’i dünyada son zamanlarda duyulan ve ABD’de başlayan kredi krizi ile ilgili konulardan haberdar ve bu konunun kendilerini de olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünüyor. Şirketlerin yüzde 78’i kredi riskleri nedeniyle satış yapmak konusunda zorluklarla karşılaşabileceklerini ifade ediyor. Sonuçları değerlendiren Atradius’un başkanı Isidoro Unda, “Bu sonuçlar Türkiye’deki firmaların tedarikçi riskleriyle karşılaşacaklarını göstermektedir” dedi. Dünyada 460 milyar dolarlık işlemi sigortalayan Atradius, 52 milyon şirketle ilgili finansal bilgilere de sahip. 40 ülkede faaliyet gösteren Atradius, bir günde 22 milyon işlem yapıyor. OLİMPİYAT MEŞALESİ İSTANBUL’DA Önde gelen bilgisayar üreticilerinden Lenovo tarafından tasarlanan 2008 Pekin Olimpiyatları Meşalesi’nin açılış töreni Lenovo Türkiye Genel Müdürü Johannes M. Guschlbauer katılımı ile dün İstanbul’da gerçekleştirildi. 1 hafta süreyle Nişantaşı Abdi İpekçi Anıtı önünde sergilenecek olan meşale 20 ülke gezdirildikten sonra, 8 Ağustos 2008’de Çin’in Pekin şehrinde yapılacak olan açılış öncesinde Everest Dağı zirvesine çıkarılacak. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle