04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MART 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Türk SağlıkSen’in araştırması ‘Tam Gün Yasası’ doktorların özel hastanelere yönelmesine neden olacak 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yasa hastaya da zarar verecek ŞULE KÖKTÜRK Madam Dora’dan AKP’ye Laiklik Referansı Dünya “Emekçi” Kadınlar Günü dolayısıyla ülkemizde de çeşitli etkinlikler sergilendi. Farklı kültürlerden gelen kadınlarımız 8 Mart’ı, çok renkliliğin gereği olan o farklı yorumlarla alanlara taşıdılar. Toplumda isim yapmış kadınların yanı sıra, erkek konuşmacıları da izledik. O arada AKP Genel Başkanı, Başbakan Erdoğan’dan, partisinin Denizli Kadın Kolları üyelerine, kadınlarımızın en az 3’er çocuk yaparak, Türkiye’nin genç nüfus sayısını arttırma öğüdüne geniş yer verdiğini öğrendik. İlginçtir. Başbakan, adında “emekçi” kimliği ağır basan bir etkinliğin yıldönümünde, fabrikalarda, bürolarda iş veremediğimiz kadınlarımızın, “sosyal devletin” bu büyük vebalini görmezden gelmesi için en az üçer çocuğa analık etmelerini isterken, süt paralarını nereden ve nasıl bulacaklarını söylemeye bile gerek duymadı.. Kadınları, cennetin analarımızın ayakları altında olduğu söylemi ile yüceltmenin, onlara iş ve aş bulmanın yolunu göstermekten çok daha kolay olduğunu, o toplantılarda Başbakan’a hatırlatan bir tek AKP’li kadının da sesi duyulmadı. Tam aksine, iktidar partisinin, 8 Mart günü Ankara’da topladığı “4’üncü Yerel Yönetimlerde Kadın Şurası”nda da, kadınların sorunları, döndürülüp dolaştırıldı ve türbanın laikliği tehdit edip etmediği konusunda önüne getirilmiş bir davayı esastan incelemekte olan Anayasa Mahkememize, “çok önemli” bir yabancı konuk tarafından adeta bilirkişi imiş gibi öğüt verildi.. N E F RO L O G S U N G U R : Hastalar hasta olduklarını bilmiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Her yılın mart ayının ikinci perşembesi Dünya Böbrek Günü olarak kabul ediliyor ve çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Milyonlarca böbrek hastasının bulunduğu Türkiye’de ne yazık ki hastaların büyük bölümü rahatsızlıklarının farkında bile değil. İç hastalıkları uzmanı Profesör, Nefrolog Cem Sungur, Türkiye’de bilinen 6 milyon kronik böbrek hastası bulunduğunu, buna karşın ülkede erişkin hastalarla ilgilenen nefrolog sayısının sadece 300 olduğuna dikkat çekti. Böbrek hastalarının yüzde 90’ının hastalıklarının farkında olmadığını belirten Sungur, “Erişkin bireylerin sadece yüzde 5’i böbreklerinin sayısını ve yerini biliyorlar” dedi. Prof. Dr. Cem Sungur, sorularımıza şu yanıtları verdi: DBG kavramı nasıl gelişti? Dünya Böbrek Günü (DBG) her yılın mart ayının ikinci perşembesi düzenlenen önemli bir etkinlik. Göreceli olarak yeni bir küresel sağlık günü ve son üç yıldır dünya kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Neden böyle bir etkinliğe gerek duyuldu? 2000’li yılların başına kadar “böbrek yetmezliği” teriminin çağrıştırdığı sağlık sorunu, suni böbrek makinesi olarak da adlandırılan diyaliz veya böbrek nakliydi. Başka bir deyişle böbrekler tükenip, artık işlevlerini tümüyle yitirdikleri zaman devreye giren tedavilerle özdeşleşmişti böbrek hastalığı kavramı. Oysa böbrek hastalığı, böbrekler bu denli tükenmeden çok önce başlayan, yıllar boyu yavaş yavaş ilerleyen süreğen (kronik) bir hastalık. Dünya Böbrek Günü değişik ülkelerde farklı gündemle gerçekleştirilen toplantılara da vesile oluyor ama asıl amaç şu mesajı verebilmek: “Böbrek hastalığı yaygındır, zararlıdır ancak tedavisi mümkündür.” Dünyada yapılan anketler değişik toplumlarda böbrekler konusundaki bilgilerimizin çok yeterli olmadığını gösteriyor. Erişkin bireylerin sadece yüzde 5’i böbreklerinin sayısını ve yerini biliyor. DBG etkinliklerinin en önemli hedeflerinden birisi bu konuda bilinç düzeyinin yükseltilmesi. Uzun yıllar boyunca devam eden süreğen böbrek hastalığı sırasında hemen hemen hiçbir yakınma hissedilmiyor. Şu anda dünya üzerindeki böbrek hastalarının yüzde 90’ı hastalıklarının farkında değil. Böbrek hastalığı gerçekten çok sık görülüyor ve her 10 erişkinden birinde bir çeşit böbrek hastalığı var. Varsayalım ki bu testler yapıldı ve bir kişide erken dönemlerde kronik böbrek hastalığı saptandı. Elinizde etkili tedavi yöntemleri var mı? Bu soruyu 15 yıl önce bana yöneltmiş olsaydınız, bu kadar rahat evet diyemezdim. Ama bugün rahatlıkla evet diyebiliyorum. Sağlık Bakanlığı’nca uygulamaya konmaya çalışılan “Tam Gün Yasa Tasarısı” yürürlüğe girmeden kamuda çalışan çok sayıda hekim özel sektöre geçti. Türk SağlıkSen’in araştırmasına göre, ‘Tam Gün Yasası” çıktığında üniversite ve devlet hastanelerinde çalışan 9 bin 437 fazla hekim, kamu hastanesi, özel hastane ya da yalnızca muayenehanesinde çalışmayı tercih etmek zorunda kalacak. Uzmanlar, Sağlık Bakanlığı’nın hekimleri kısıtlamak için çıkaracağı bu yasanın bir ucunun da hastaya zarar vereceğine dikkat çekiyorlar. 20 uzmanlık derneğinin oluşturduğu platform yaptığı açıklamada, yarızamanlı çalışan bir hekimin, zaten 12 saat eksik çalıştığını vurgulayarak Sağlık Bakanlığı’nın bu ya ? Uzmanlar, Sağlık Bakanlığı’nın hekimler için çıkardığı bu yasanın bir ucunun da hastaya zarar vereceğine dikkat çekiyorlar. Hekimlerin özel sektörü tercih etmesi halinde, kamuda hizmetlerin aksayacağı öngörülüyor. sa ile hekimi bir kuruma mahkum edeceğine, böylece hastanın hekime ulaşma olanağını kısıtlayacağına dikkat çekmişti. Tam gün yasasını gazetemize değerlendiren bilim insanlarının görüşleri özetle şöyle: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Sarıyar: Değişik zamanlarda değişik hastanelerde hizmet veriyoruz. Bir hekimi bir yere sabitlemek gibi bir uygulama ilk defa Türkiye’de başımıza geliyor. Bu yasa çıkar ve elimden hakkım alınacak olursa, üzülerek söylüyorum ayrılmayı düşünüyorum. Halkın doktora ulaşması, doktorun da çalışması engelleniyor. Bir diploma vermiş ama sen sadece şu şekilde çalışabilirsin diyor. İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever: Bugün özel hemodiyaliz merkezlerinin yüzde 80’inin başhekimi aynı zamanda kamuda çalışıyor. Ancak, bu yasa çıkarsa bu insanları tek bir yere mahkum edeceksiniz. Özel hastanelerde de transplantasyonlar arttı, özelde de ameliyatlara giriyoruz. Ben kamuda kalmayı tercih edeceğim. Ben öğretim üyesiyim akademik bir kariyerim var, öğrencilerimi seviyorum. Ayrıca, Türk Nefroloji Derneği ve Uluslararası Nef roloji Derneği’nin Afet Koordinasyon Koordinatörüyüm, toplantılar düzenliyor, afet sonrasında yaralıların tedavileri ile ilgili dersler veriyorum. Özeli tercih ettiğimde bunları yapamayacağım, özel hastane sahibi bana ‘sadece hasta bak para kazan’ diyecek. Marmara Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emel Akoğlu: Ben şu an part time çalışıyorum ama gönülden full time’cıyım. Ama eğer bir part time olacaksa, devletin de bunu desteklemesi lazım. Üniversitelerin altyapısı yeterli değil, bir bölümde 5 tane hoca var ama bunlar ameliyat yapacak yer bulamıyorlar. Bu yasa yapılırken üniversitelerden hiç görüş alınmadı. Ama, bu yasanın çıkmasında biz öğretim üyelerinin yaptığı suiistimallerin de etkisi yok değil. Kadıköy Belediyesi’nin aile danışma merkezlerinden yurttaşlar ücretsiz yararlanıyor Eğitim, sağlık ve sosyal hizmet SİBEL BAHÇETEPE O önemli yabancı konuk Çok önemli yabancı konuk, Erdoğanlar’ın “aile dostu” olarak tanıttığı Yunanistan Dışişleri Bakanı Bayan Bakoyanni idi. Kıbrıs sorunu üzerindeki son gelişmeleri Ali Babacan ile değerlendirmek amacı ile Ankara’ya gelmiş olan bir yabancı ülke bakanının, ev sahibi ülkenin bir siyasal partisinin toplantısında boy göstermesini haklı olarak yadırgayanlar da oldu. Ama, “başörtüsü, insan haklarını ve laikliği tehdit etmemektedir. Bazı kadınlar kendi arzuları ile seçme özgürlüğü ifadesi olarak başörtüsü takıyorlarsa, onlara neden bir daha yasaklama yükleyelim” diye, konuk olduğu ülkenin kamuoyunun önemli bir kesimini eleştirmekten çekinmeyen Bayan Bakan’ın, bir can simidi olarak öne çıkardığı laiklik kavramına ne kadar yabancı bir inancın temsilcisi olarak o kürsüde konuştuğunu kimse kendisine hatırlatmadı. Aile danışma merkezinde birçok doktor gönüllü olarak hizmet vevriyor. Kadıköy Belediyesi tarafından ilçenin farklı mahallelerinde açılan aile danışma merkezleri, yerel yönetim ve gönüllü çalışanlar ile sağlık, eğitim ve sosyal aktivite imkânlarını yurttaşlara ücretsiz sunuyor. Kadıköy Belediyesi Başkan Yardımcısı İnci Beşpınar, merkezlerde sağlıktan eğitime kadar çok sayıda hizmet verdiklerini ve özellikle kadınların eğitimlerinin çok önemli olduğunu vurgulayarak “Türk kadınlarının eğitimli olması Cumhuriyet kazanımlarını korumalarında önemlidir” dedi. Kadıköy Belediyesi tarafından ilk kez 1994 yılında hayata geçi rilen aile danışma merkezlerinden kadın, erkek, genç, yaşlı tüm yurttaşlar yararlanabiliyor. Kadın doğum, dahiliye, çocuk, diş hekimi ve psikologların bulunduğu merkezlerde el sanatları atölyeleri, görme engelliler için bilgisayar ve okuma kursları, cam işçiliği gibi birçok alanda eğitimler verilirken, zaman zaman da erkekler için iş hukuku, iletişim, girişimcilik gibi farklı konularda bilgilendirme toplantıları düzenleniyor. Merkez hakkında bilgi veren Beşpınar, “Merkezlerimizin kurulma amacı ihtiyaç sahibi kişilere ulaşarak yerinde ilgili çözümü getirmektir. Amacımız yalnızca hoşça vakit geçirmek değil hizmet vermek” dedi. Kutsal üçlüye dayanan anayasa Bayan Bakoyanni, bir Elen vatandaşı, dahası ülkesinin önde gelen bir politikacısıdır. Yunanistan anayasasının, “... Beşinci Kurucu Meclis tarafından Kutsal Üçlü adına” vaaz edilmiş ilkelere yani “Hazreti İsa, Allah ve Meryem’e” dayandığını bildirerek yazıldığını sular seller gibi ezbere bilir... Dahası Yunanistan’da yaygın dinin İsa’nın Doğu Ortodoksluk mezhebi olduğu görüşüne dayanmakta, Büyük Konstantinopolis Kilisesi ve Hıristiyanlığın diğer mezheplerinin aynı öğretiye çözülmez bir bağlılık içinde olduğunu da hatırından elbette çıkarmaması gereken bir konumdadır.. Tüm Yunanlı parlamenterler gibi göreve başlarken Meclis kürsüsünde İncil’e el basarak yemin etmekle yetinmeyecek, bakanlık koltuğuna otururken de Atina Patriği’nin önünde diz çökerek ant içmiştir. Sonra da gelip laik Türkiye’de “kadın hakları konusunda AKP’nin vizyon sahibi olduğunu” bildiren konuşmasını yapmak için çıktığı kürsüde “çağdaş Türkiye’de kadının yerinin iyileştirilmesi konusunda AKP ve Başbakan’ın felsefesinin güçlü bir tarihi temele dayandığını” söylerken o felsefenin laikliği tehdit etmediği görüşünü savunmuştur. Belki de, bizim Osmanlı İmparatorluğumuza, öbek öbek Kuzey Makedonya’dan girip yerleşen kara çarşafın da, Ortodoks Kilisesi’nin bir zorlaması değil, insan haklarındaki gelişmenin gereği olduğu görüşünü de savunacaktır, Sayın Bayan Bakan. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR AKP iktidarı Türk milleti için gerçek bir talihsizliktir. Yurdumuzda yaşamın hiçbir alanında sevindirici bir gelişme olmuyor. Yalnız sağlıkta değil elbette. Sağlık sorunlarını diğer sorunlarımızdan bağımsız olarak ele almak mümkün olabilir mi? Her şey bu iktidarın oluşturduğu halk ve emekçi karşıtı sistem ve politikalardan kaynaklanıyor. Bu politikalar toplum sağlığını tepeden tırnağa bozmuştur. Hükümet, Sağlıkta Dönüşüm adı altında son derece tutarsız bir sağlık düzeni getirmeye çalıştı. Sonuç, sağlığı piyasalaştırma, hekimlerin özlük haklarını ihmal, özel hastaneleri tekelleştirme ve her yerde her alanda kadrolaşmadır. Bunun için atamalarda yasaları görmezden gelmekte iktidar hiçbir sakınca görmüyor. “Seçimlerde halk bizi destekledi, o halde biz her istediğimizi yaparız” ilkelliği içinde bir iktidarla baş başayız. Şimdi sosyal hakları budayan, en yoksul insanlarımızdan prim almayı öngören Genel Sağlık Sigortası’nı çıkarmaya çalışıyorlar. Özel hasta Sağlıkta Neler Oluyor? nelerde sosyal güvencesi olanlar da artık küçümsenemeyecek katkı payı ödemek zorundalar. AKP iktidarı meslek odalarını da ele geçirmek için büyük çaba harcıyor. 14 Mart geliyor. Bir tıp bayramı olarak kutlamak istediğimiz tarihtir bu. Ama ne yazık bayram yapılacak şeylere sahip değiliz. Sorunlar, bir hafta boyunca İstanbul Tabip Odası tarafından düzenlenen panellerde en yetkili konuşmacılar tarafından tartışılacak. Nisanda yapılacak seçimleri de halktan yana, demokrasiden, aydınlanmadan, bilimden yana olanların kazanacağına güveniyoruz. Kadınlar Günü’nde onlara “En az 3 çocuk sahibi olun” diye seslenen, yani onları ev hanımlığına kapatmak, tümünü türbanlamak isteyen, yurtdışından “Memlekette dekolte aldı yürüdü” diye ülkenin özgür kadınlarına laf atan Başbakan’ın taraftarı hekim sayısı çok olmayacaktır. Hiç heveslenmesinler. Yazıyı, Orhan Bursalı’nın Bilim ve Teknioloji ekinde etraflıca verdiği ama benim de bu sütunlara taşıyarak yinelemek istediğim sevindirici bir haberle bitirmek istiyorum. Ülkemizin elverişsiz koşullarında önemli araştırmalara imza atan bilim insanlarımız var. Bu defa benim yakından tanıdığım, dostluk ve işbirliği yaptığım, biri nörofizyolog, öteki genetikçi iki bilim insanı doktor büyük bir buluş gerçekleştirdiler. Prof. Üner Tan yurdumuzda el ve ayakları üzerinde yürüyen çok sayıda hastalar buldu ve onları gözlemleyerek bu hastalığın tanımını yaptı (Üner Tan Sendromu). Genetik uzmanı Tayfun Özçelik de bunun genetik bir mutasyon (bozukluk) olduğunu bularak hastalığın genetik kökenini ortaya çıkardı. 70’lerde yürümenin, hominid türleri, primatlardan ayıran ilk temel değişim tetikleyicisi olduğu anlaşılmıştı. İki Türk bilim insanının bu yeni buluşları yürümeye yol açan evrimsel gelişim sürecinin anlaşılmasına yardımcı ola bilecek ve böylece evrim teorisini destekleyen kanıtlardan bir yenisini oluşturabilecektir. Acaba türbanla meşbu (dolu) halde bulunan iktidar ileri gelenlerini bu önemli buluş ilgilendirmiş midir ve iki seçkin bilim insanını kutlamayı düşünmüşler midir? Ne var ki, söz konusu buluşlar AKP iktidarının hoşuna gidecek şeyler değildir. Onlar fosil sergileri ile bilimin temelini oluşturan evrimi çürütmeye çalışıyorlar. Burada, evrim teorisi yerine yaradılış teorisini okullara sokmak isteyen ve böylece emperyalizmi meşrulaştırmaya çalışan Başkan Bush ile büyük bir benzerlikleri var. Amerikan Yüksek Bilim Akademisi, Bush’un bu girişimini engellemiştir. Yurdumuzda da Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği gençler bilinçleniyorlar. Bilim insanlarımız ve yurtsever, aydın ve yurttaşlarımız ile birlikte 12 Eylül darbesinin etkilerinden sıyrılıp, Atatürk aydınlanmasını iyice algılayan ve sayıları gittikçe artan gençlerimiz, Türkiye’nin bir karanlığa sürüklenmesine izin vermeyeceklerdir. [email protected] Neyin karşılığında derseniz... Her toplum, kendi kuralları içinde yaşasın ve yönetilsin. Bu görüşe hiç kimsenin bir diyeceği olmaz... Olamaz. Ama, resmi bir ziyaret için geldiği Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde bir yandan türban, laiklik gibi çok güncel ve duyarlı bir konuda bizim kamuoyumuza öğütler verirken, öte yandan Ali Babacan ile Kıbrıs’ı konuşan ve o konuşmadan da memnun ayrılan Yunanlı Bayan Bakan’ın yürüttüğü diplomasinin asıl yüzünü merak etmez misiniz? Ver ev sahiplerine verebildiğin kadar türban konusunda gazı. Sonra yeni dönem diye Kıbrıs’ın altını kazıdıkça kazı.. OSMANİYE SULH HUK. MAH. SATIŞ MEMURLUĞU SIFATIYLA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2006/8 İz.Ş. Satılmasına karar verilen taşınmazların cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAŞINMAZIN TAPU KAYDI VE HALİHAZIR DURUMU: Osmaniye ili, Merkez Rızaiey Mah. kâin, tapunun 361 Ada, 18 Cilt, 1742 Sayfa, 2 Parsel’de kayıtlı, 2.579,00 m2 miktarlı taşınmaz. Parsel üzerinde 1 Tek katlı ahır; 188,86 m2, 1014 yaşında, duvarları biriket, yığma yapı, sıvasız, kiremit çatılı, tabanı toprak bina. 2 Tek katlı ahır; 106,50 m2, 1014 yaşında, duvarları biriket, tabanı toprak, tavanı galvanizli sac kaplamalı bina. 3 Tek katlı betonarme yapı; 91,34 m2, 1520 yaşında, betonarme karkas olarak inşa edilmiş, dış cephe boyalı, doğramalar ahşap, yol cephesi işyeri, arka cephesi konut olarak kullanılan bina. 4 Tek katlı betonarme yapı; betonarme karkas olarak inşa edilmiş, yapıda iki adet mağaza ve konut bulunmakta, giriş kapısı profil, kapı ve pencereler ahşap, üç oda, bir salon, mutfak, banyo ve tuvaletten ibaret bina. 5 İki katlı yapı; zemin kerpiç bina olarak inşa edilmiş, 35,20 m2, yapı tadilat yapılarak iki katlı binaya dönüştürülmüş, yapının pencereleri plastik, kapıları ahşap, taban kaplaması şap, yapının inşa edilen toplam alanı 152,30 m2 olan bina. 6 Taşınmaz üzerinde 4 adet incir, 8 adet portakal, 1 adet asma, 11 adet dut, 2 adet yeni ünya, 1 adet çam ağacı bulunmaktadır. Taşınmaz belediye hizmetlerinden yaralanmakta olup, şehir merkezine takriben 1.000 m. mesafededir. TAŞINMAZLARIN DEĞERİ: Taşınmazın arsa, ağaçlar ve bina toplam değeri: 272.958,70 YTL ’dir. TAŞINMAZIN İMAR DURUMU: Taşınmaz, şehir imar planı içerisinde, ayrık nizam 2 kat konut alanı, yol ve yeşil alan olarak görülmektedir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Birinci arttırmanın 18.04.2008 Cuma günü, saat 09.3009.40 arasında, Osmaniye l. İcra Müdürlüğü giriş kapısı önünde açık arttırma suretiyle yapılmasına, bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masrafını geçmek şartı ile ihale olunmasına, böyle bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 28.04.2008 Pazartesi günü, aynı yer ve saatlerde ikinci arttırmaya çıkarılmasına, bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse, gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere, arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilmesine, şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış düşürülecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetinin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Damga vergisi, tapu harç (1/2) ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler tapu harcı 1/2’si ve tellaliye satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, İcra ve İflas Kanununun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/8 İz.Ş. sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 7 Satış ilanı, ilgililerin adreslerine tebliğe gönderilmiş olup, adreste tebligat yapılamaması veya adresleri bilinmeyenlerin de yerine kaim olmak üzere İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. 18.02.2008 (İc.İf.K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 11129 Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net BAŞSAĞLIĞI Sevgili doktorumuz Sayın Op. Dr. CENGİZ ASLAN ve değerli eşi NİLGÜN ASLAN’ın kıymetli evlatları İSTANBUL 14. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ (İLANEN TEBLİGAT) 2007/2493 ALACAKLI: AYGAZ A.Ş. VEKİLİ: AV.Cenk BEKTAŞ Büyükdere Cad.No. 145/1 Z.KUYU/İSTANBUL BORÇLU: ÇINAR FARMA KİMYA A.Ş. Beysan Sana.Sit.Dereboyu Cad.No.4 Haramidere/İSTANBUL BORÇ MİKTARI: 6.184,00 YTL’nin takip tarihi olan 14/03/2007 tarihinden itibaren % 25 faizi, icra masrafları ve ücreti vekâletin tahsili Yukarıda yazılı alacağın tahsili için aleyhinize yapılan icra takibinde, adresinize gönderilen Örnek 49 no’lu ödeme emri tebliğ edilememiş ve zabıta tahkikatı neticesinde de yeni adresiniz tesbit edilemediğinden ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. İşbu ödeme emrinin ilan tarihinden itibaren borcu ve masraflarını Yedi gün’e Onbeş gün ilavesi ile YİRMİ İKİ GÜN içerisinde ödemeniz, (Teminat vermeniz) borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair itirazınız varsa, Yedi güne on beş gün ilave suretiyle Yirmi iki gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi güne ilaveten on beş gün ilavesi ile Yirmi iki gün içerisinde bildirmediğiniz takdirde aynı müdet içerisinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi takdirde hapisle cezalandırılacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ödeme emri yerine geçerli olmak üzere ilan ve ihtar olunur. 03/09/2007 İc.İf.K.nun 168 Madd. Basın: 12937 v NEZİHİ ALP ASLAN’ın efatını derin bir üzüntüyle HÜSEYİN, MELİKE, TURGUT GÜRER öğrenmiş bulunuyoruz. Aslan ailesine başsağlığı ve sabır diliyoruz. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle