04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 2008 SALI 6 HABERLER Büyükanıt: Söylemediğim şeyler söylemişim gibi aktarılıyor. Hiç mutlu değilim SALI ORHAN BURSALI Asker polemikten rahatsız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, muhalefetle Türk Silahlı Kuvvetleri arasında yaşanan polemiğe istemeden çekildiklerini belirterek, “Hiç mutlu değilim. Bazen söylemediğim şeyler söylemişim gibi aktarılıyor” diye konuştu. Genelkurmay ile muhalefet arasında sınır ötesi operasyon nedeniyle başlayan tartışma dün de sürdü. Büyükanıt, Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) tarafından düzenlenen “Küresel Terorizm ve Uluslararası İşbirliği” başlıklı sempozyumun açılışında bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Büyükanıt’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle yansıtıldı: Deniz Baykal’la görüştünüz mü? Kimseyle görüşmedim. Operasyonun tamamlanmasının ardından yapılan açıklamaları hakaret olarak kabul ettik. Tartışmalar operasyonun başarısını gölgeledi. Mehmetçiğe yazık, onlara üzülüyorum. Genelkurmay’ın internet sitesindeki açıklamayı kim kaleme aldı? Bizzat ben kaleme aldım. TSK’ye hakaret ettirmem. TSK’yi hedef alan karşısında beni bulur. Türban Neyin Simgesi? Türbancılarımız ilk kez ciddi ve namuslu bir “karşı türban” yorumu ve fikri ile karşı karşıya. Kadının türbanlanmasını İslamın şartı, Kuran emri olarak topluma böyle dayatan dinci siyasetçiler, köktendinci erkekler epey şaşkın! Özdemir İnce (Hürriyet) ilgili ayetlerin aslına uygun çevirilerini yayımladı; ve Kuran’da kadının başını örtmesini buyuran ayet olmadığı ortaya çıktı.. ve necip Türk milleti, Müslümanlığından yüzlerce yıl sonra, kadının örtünmesi gereken beden bölgelerinin, cinsel organları ve göğüsleri/memeleri olduğunu öğrendi (öğrendiyse)! Eğer uygarlığa bilim, sanat, düşünce katkımız asgari düzeyde (eşik değeri!) olabilseydi, ülkede bir türban sorunu yaşanır mıydı! Muhammed bin Hamza’nın 584 yıl önce Türkçeye yaptığı ve üstelik Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan ilk Kuran çevirisinin doğruluğu belgeleniyor. Modern ulemaların ise çevirilerindeki (bilinçlibilinçsiz) yanlışlıklar da! Şimdi bizim din ulemasına ne demeli?! Demek ki, din kültürü bakımından, 584 yıldan bile daha geriyiz! İnce’ye bir destek de “Türban Yalanı” yazısında kullandığı belge ile Nilgün Cerrahoğlu’ndan geldi Şüphesiz, bu kadar değil! İlahiyatçı profesörler Yaşar Nuri Öztürk ve Zekeriya Beyaz ile Doç. Şahin Filiz de Kuran’da kadının başını örtmesine ilişkin bir buyruk olmadığı görüşünde. Fethullah’ın, sığındığı ABD’den, İslamda kadının örtünme şartı vardır fetvası ile, çembere ve esir aldığı AKP’ye destek çıkması, siyasi amaçları için İslam dinini çarpıtmasının tipik bir örneği olarak tarihe düşülmüş bir nottur! ??? O halde türbandan geriye ne kaldı? Kadının, kadim zamandan bu yana erkeğin egemenliği altında sürdürdüğü, yarı köle yarı özgür yaşamının bir simgesi olmasından başka? İslamın 32’ye varan şartları arasında kadın başının örtünmesi üzerine bir madde bulunmadığına göre de?! Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu bunu itiraf ediyor ve baş örtmenin İslami yaşamın bir geleneği olduğunu söylüyor! Türban bir gelenek derekesine düştü, yani doğal yerini aldı! Ama, Bardakoğlu da biliyor ki, kadının örtünmesi, salt İslami kültürün bir unsuru değil! Hemen her kültürde şu veya bu şekilde baş örtme görülmekte. Temelinde de, kadının dinsel bakımdan başından beri günahkâr kabul edilmesi; toplumsal ve sosyal olarak erkek hegemonyası altında yaşamaya mecbur edilmesi yatıyor. Özetle başörtüsü dayatması, erkeklik hormonu testosteronun boyunduruğunun bayrağıdır! Muhafazakârların, gelenek gelenek diye çırpındıkları! 20. yy’da demokrasieşitliközgürlük rüzgârlarının biriktirdiği kültür sayesinde, kadın ilk kez hukuksal ve yasal olarak erkekle eşit konuma geldi. Ancak gelişmenin tarihi henüz 100150 yıllık olduğu için, toplumsal ve sosyal hayatta bu eşitlik yeterince gerçekleştirilebilmiş değil ve dünya bunun savaşımı içinde! ??? Şimdi, kadim gerici geleneklerin savunucuları, türbanı bu defa dini kuralların içine sokarak, kadının çağdaş ilerleyişini, uygarlığın gelişimini durdurma çabasında. Bu kültürün temsilcisi AKP, Fethullah ve çevreleri, İnce’nin dediği gibi ülkeyi bir Türbanistan Cumhuriyeti’ne çevirmenin peşindeler. Kadının ulaştığı eşit düzeyi, “Batı’nın ahlaksızlığı” olarak niteleyecek kadar gözü dönmüş bir şekilde! Veee, türbandan siyasal çıkar ve İslami düzen beklentilerini de “Velev ki siyasi simge olsa ne yazar?” diyecek kadar büyük bir cesaret ve itiraf düzeyine ulaştıklarını da ilan ederek! Köktendincilerin ekürisinde, kendilerine liberal denen, aslında ne idükleri çok karmaşık köşe yazarları ve akademisyen takımının da bulunması, ülkemizin köleci düzenin boyunduruğuna sokulma çabalarının tehlike boyutlarını gösteriyor. Türban konusu, AKP’nin Erdoğan, Gül, Arınç gibi türbancı liderlerinin her türlü boyutunu çok aşar! Bunu görerek yaşayacağız... ‘Mahalle kabadayısı değilim’ Bazı gazete ve internet sitelerinin soru ve yanıtları muhalefet liderlerini doğrudan hedef alacak şekilde yansıtmaları üzerine konu, sempozyum kapsamında akşam saatlerinde verilen resepsiyonda da gündeme geldi. Büyükanıt, resepsiyonda sorulan sorular üzerine sabahki açıklamalarına netlik getirdi. Büyükanıt, şu değerlendirmeyi yaptı: “3 Mart’ta açıklama yaptık. İstemeden polemiğin içine çekildik. Bu durumdan hiç mutlu değilim. Sabah söylediğim kimi sözler kişilere yönelik cevapmış gibi aktarıl mış. Deniz Baykal’a cevap vermişim gibi gösterilmiş. Bu duruma çok üzüldüm. Çok yanlış oldu. Türkiye’ye ne faydası olur? Bazen söylemediğim şeyler söylemişim gibi aktarılıyor. İsim vermedim. Mahalle kabadayısı değilim. Kişilere yönelik hiçbir değerlendirmem olmadı.” Büyükanıt’ın gazetecilerin diğer sorularına verdiği yanıtlar şöyle: ‘Üniformamı çıkarırım’ dediniz, Başbakan ‘Ben de siyaset elbisemi çıkarırım’ dedi. Sizden etkilendi mi? Ben bir şey söyleyince atasözü gibi oluyor. Kuzey Irak hâlâ BBG evi gibi mi? BBG’yi hiç izlemedim. Sadece gazetelerdeki haberlerden okudum. Operasyon zamanlaması çok tartışıldı. Ne diyorsunuz? Karın en yüksek olduğu ve dolunayın çıktığı bir zamanda operasyon yaptık. Bu hesap ve planlama işiydi. Donma oldu mu? Hayır. Ama donma tehlikesi geçiren oldu. Hemen önlemimizi aldık. ABD desteği olmasa operasyon yapamazdık saptaması doğru mu? Biz daha önce de operasyon yapmadık mı. ABD’nin istihbarat desteği zayiatın daha az olmasını sağlıyor. Susarak ‘Talabani’ mesajı PKK’ye verdirilen zayiat konusunda tartışmalar devam ediyor... Genelkurmay Başkanı yalan söyler mi? Bu tür şeylerden inciniyorum. Talabani’nin ziyaretinde yer almadınız. Davetli değil miydiniz? (Ağzına fermuar işareti yaparak) Bu konuda konuşmayacağım. Sohbeti dinleyen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Büyükanıt’a destek vererek “Bu tür kararlar enine boyuna düşünülür, bir denge aranır, sonra karar verilir” dedi. UZMANLAR: Yeni terör tohumları atılmamalı ? Prof. Dr. Abdülkadir Çevik: Terörü bastırma görevi yerine getirilirken yeni teröristlerin ve terörün tohumlarını atmayacak bir incelikle ve terorizmin kısırdöngüsünü kıracak bir anlayışla yaklaşılmalı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik terorizmin doğasında toplumda ikilem yaratma arayışı olduğunu vurguladı. ABD’li Prof. Dr. Yonah Alexander da, “İyikötü terörist yoktur. ‘Neden’, ‘şayet’ gibi sözler söz konusu olamaz” dedi. Terorizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) Komutanlığı’nca düzenlenen Küresel Terorizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu’nun “Terorizmin SosyoPsikolojik Boyutu” konulu oturumunda konuşan Çevik, terör gruplarının kendi içindeki muhalefeti susturduğunu belirterek “Başka bir deyişle, terör eylemi dışa dönük olduğu kadar içe de yöneliktir” dedi. Teröristlerin kişilik yapısında “mağdurluk, yaralanmış narsisizm, bölünme, ait olma” psikolojilerinin rol oynadığını ifade eden Çevik, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın psikolojisinde “narsisistik incinmenin” büyük rol oynadığını kaydetti. Çevik, bu tip kişiliklerin, içinde bulundukları psikolojik durumu yaşadıkları topluma da yansıttıklarını, aidiyet duygusunun ise etnik teröristler için daha büyük bir grup tarafından kabul görmeyi sağladığını dile getirdi. Çevik, terorizmi tamamen ortadan kaldırmanın güç olduğunu belirterek, ancak empati yaparak sempati duyanları azaltmanın mümkün olduğunu söyledi. Çevik, “Hükümetlerin, vatandaşlarını korumak için terorizmi bastırma zorunlulukları vardır. Ancak bu bastırma görevi yerine getirilirken yeni teröristlerin ve terörün tohumlarını atmayacak bir incelikle ve terorizmin kısırdöngüsünü kıracak bir anlayışla yaklaşılması daha uygun olabilir” diye konuştu. Terorizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) Komutanlığı’nın düzenlediği ‘Küresel Terorizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu Ankara’da başladı. Sempozyuma Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile emekli Genelkurmay Başkanları Doğan Güreş ve Hilmi Özkök katıldı. (Fotoğraf: AA) Nükleer terör uyarısı Küresel Terorizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu’nda konuşan Büyükanıt, terör örgütlerinin kitle imha silahlarını ele geçirmesinin dünya için tehdit olduğunu söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, küresel terörün tehditleri karşısında temel güvencenin “ulusdevlet olduğunu” vurguladı. Büyükanıt, Genelkurmay Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nce (TMMM) düzenlenen “Küresel Terorizm ve Uluslararası İşbirliği” sempozyumunun açılış konuşmasını yaptı. Küreselleşmenin getirdiği genel eğilimlerle terorizmin yeni boyutlar kazandığını belirten Büyükanıt, “Terör bir olayın gerçek yüzü değil, onu saklayan örtüdür. Bu örtü kaldırılmadıkça kimin ne yapmak istediği anlaşılamaz. Başka bir ifade ile terorizm, bir amacın aracıdır; amacın kendisi değildir” dedi. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı sonuçların terör örgütleri tarafından istismar edildiğini anlatan Büyükanıt, dengesiz nüfus artışı ve buna bağlı nüfus hareketlerinin küresel terorizmin gelişmesini etkilediğini kaydetti. Büyükanıt, “Dünya Bankası’nın verilerine göre 1.1 milyar insan mutlak açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmektedir. Bu durum, terör örgütlerince istismar edilmekte ve terörü istihdam alanı haline getirmektedir” dedi. ‘DİCK CHENEY’DEN GÖRÜŞME TALEBİ GELDİ’ Büyükanıt, PKK’ye yönelik ABD ile yapılan istihbarat paylaşımında sorun olmadığını söyledi. Sempozyum sonrasında verilen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Büyükanıt, Türkiye’ye gelecek olan ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüşüp görüşmeyeceğinin sorulmasını üzerine, “Öyle bir talep var. Talep oradan geldi. Görüşmekten korkmamak lazım” diye konuşse her zaman, karşılarındaki terör örgütlerinin uyguladıkları psikolojik harp tekniklerinin gerisinde kalmaktadır” dedi. Büyükanıt, ulusdevletlerin çabalarını ve enerjilerini, terör odaklarının uluslararası kamuoyunda yarattığı yanlış yönlendirmeyi düzeltme yönünde harcadıklarını vurguladı. tu. Büyükanıt, “Sınır ötesi operasyonda istihbarat paylaşımıyla ilgili bir sorun var mı” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Hayır. Herhangi bir sıkıntı yok. Şimdi bazıları kızar. Yalan mı söyleyeyim? ‘Çok büyük problemler var, sorun var’ mı diyeyim? Bazıları kızsa da herhangi bir sıkıntı yok. ABD dediğimiz zaman ben askeri makamlarla muhatabım. Askeri makamlar arasında hiçbir sorun yok. Ben var mı diyeyim? Olmayan bir şeye var nasıl derim?” devletler arası işbirliği örgütleridir” dedi. Büyükanıt, gelişmiş ülkelerin “evrensel değerleri”, her durumu kendi içinde değerlendirmeden, kendi çıkarları doğrultusunda ele aldığını belirtti. Silah üretimi Büyükanıt, küresel terorizmin yayılmasında rol alan diğer değişkenin de silah üretimi ve dolaşımının artması olduğunu söyledi. Silah arzının büyük oranda gelişmiş ülkelerin kontrolünde olduğunu kaydeden Büyükanıt, “Bugün dünya üzerinde sayısı 700 milyon olduğu tahmin edilen hafif silahların sadece yüzde 40’ı meşru güvenlik güçlerinin elinde bulunmaktadır. Bu silahlara yerden havaya atılan küçük çaplı füzeler gibi silah sistemleri de dahildir” diye konuştu. Büyükanıt, terör örgütlerinin kitle imha silahları elde etmeye yönelik çabalarının sürdüğünü anımsattı. ‘İyikötü terörist yoktur’ ABD’li Prof. Dr. Yonah Alexander ise Ortadoğu’da gerçekleştirilen terörist faaliyetlerin dünyanın diğer yerlerini de etkilediğini, dünyanın diğer yerlerindeki terorizmin de Ortadoğu’da etki yarattığını söyledi. Teröristlerin kötü niyetlerinin herhangi bir sınırı olmadığına işaret eden Alexander, “Bazen teröristten o kadar çok bahsediyoruz ki, terorizm mağdurlarını unutuyoruz” dedi. Terorizmin amacının, korku yoluyla psikolojik savaş yürütmek olduğunun altını çizen Alexander, aslında algılanması gerekenin, teröristlerin münferit ve grup olarak akıllarının çalışma şekli olduğunu söyledi. Alexander, “İyikötü terörist yoktur. ‘Neden’, ‘şayet’ gibi sözler söz konusu olamaz” diye konuştu. Teknoloji ve terör Bilişim teknolojilerindeki gelişimin dünyayı küçük bir köy haline getirdiğini, bunun terorizm üzerinde etkileri olduğunu belirten Büyükanıt, “Bilgi teknolojilerindeki bu gelişmeler savaş alanına siber ortamı da katmıştır” değerlendirmesini yaptı. Gelişen olanaklar çerçevesinde bilgi kirliliğinin arttığını, hangi bilginin gerçek ya da yönlendirilmiş olduğunu ayırt etmenin güçleştiğini kaydeden Büyükanıt, “Terör örgütleri, çeşitli iletişim kanallarını kullanarak sundukları yanlı bilgilerle uluslararası kamuoyunu sürekli istismar etmektedirler. Maalesef, kamuoyu oluşturmada ulusdevletler, neredey Pakistan ve istikrar Terör örgütlerinin kitle imha silahlarını ele geçirmeleri durumunda avantaj sağlayacaklarına dikkat çeken ve bu noktada Pakistan örneğini veren Büyükanıt, şu değerlendirmeyi yaptı: “Umarım Pakistan kısa sürede istikrara ka vuşur. Bu konuda Pakistan’a her türlü desteğin verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, bir şekilde bu yönetim etkisiz hale getirilirse Taliban tipi bir yapının Pakistan’ı kontrol etmesi, bir olasılıktır. Böyle bir oluşum sonrası dünya ilk defa nükleer güce sahip bir terör örgütü ile karşı karşıya kalacaktır. Bundan korkuyorum.” Küreselleşmenin sonucu olarak ulusdevletlerin etkinliklerini yitirdiğini, sonuçlarından her ülke, ulus ve bireyin mutlaka etkileneceğini belirten Büyükanıt, “Eğer ulusdevletler etkisini kaybedecekse bu temel hak ve hürriyetleri kim koruyacaktır? Bugün birçok gelişmiş ülkenin tehdit değerlendirmelerine baktığımızda, yine bazı organizasyonlardan kaynaklanan terörün veya uluslararası organize suç şebekelerinin tehdit sıralamalarının en üstünde yer aldığını görmekteyiz. Bu tehditler karşısında insanlığın temel güvencesi yine ulusdevlet yapısıdır.” Büyükanıt, ulusdevletlerin etkisini yitirmesinin sosyal yapıdaki çatlakların büyümesine ve küresel terör örgütlerine uygun ortam oluşmasına yol açacağını söyledi. Büyükanıt, “Bu tehdide karşı yine en büyük güvence, güçlü kurumları ile ulusdevletler ve bu ulusdevletlerin oluşturduğu obursali?cumhuriyet.com.tr İNTERNET SİTELERİNDEKİ YAYINLAR ‘Zehirli yılan’ Günümüzde hiçbir ülkenin dünyanın ücra bir köşesinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalma lüksüne sahip olmadığını anlatan Büyükanıt, “Şu unutulmamalıdır ki, terorizmi şu ya da bu şekilde desteklemek, zehirli bir yılanı beslemekle eşdeğerdir. Beslenen yılanın besleyeni de sokmayacağı hiçbir zaman garanti değildir. Terorizmin bumerang etkisi, er ya da geç, terör işbirlikçilerine de zarar verecektir” dedi. Türkiye’nin, terörün her türlüsüne karşı bölgesel ve uluslararası alanda aldığı inisiyatiflerle görevini yerine getirdiğini kaydeden Büyükanıt, “Buna karşılık BM’nin terorizmle mücadele yönünde aldığı kararlara rağmen, yaptığı eylemler ve bu eylemleri desteklemede uyuşturucu ve insan kaçakçılığını Avrupa çapında bir sektör haline getiren bölücü PKK/KongraGel terör örgütüne karşı, bazen muhataplarımızın mantık sınırlarına sığmayan uygulama ve müsamahaları, oluşturmaya çalıştığımız güven ortamını zedelemektedir” dedi. Genelkurmay ses kayıtlarını inceliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun son günlerde ortaya çıkan ve bazı komutanlara ait olduğu iddia edilen dinleme kayıtlarıyla ilgili olarak, “Ses mühendisleri var. Senin sesini alıyor, değiştiriyor, montaj yapıyorlar. Söylemediğin şeyleri söyletiyorlar” dedi. Saygun dün “Küresel Terorizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu”nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. İnternet sitelerinde bazı komutanlara atıfla yayımlanan ses kayıtlarına ilişkin sorular üzerine Saygun, “Ses mühendisleri var. Bir sesi sizin sesiniz gibi kullanabiliyorlar. Senin sesini alıyor, değiştiriyor, montaj yapıyorlar. Söylemediğin şeyleri söyletiyorlar... Maillerinizin sonuna ekleyerek gönderebiliyorlar” dedi. Orgeneral Saygun, basına yansıyan, internet paylaşım sitelerinde yer alan ses kayıtları konusunda daha titiz olunması gerektiğini söyledi. Bu ses kayıtlarıyla ilgili herhangi bir çalışma yapıp yapmadıkları sorusu üzerine de Orgeneral Saygun, konuyu her yönüyle incelediklerini bildirdi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle