Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2008 CUMA 6 HABERLER Yargıtay Başkanı, TBMM’nin, yetkisini laikliği zayıflatacak şekilde kullanamayacağını vurguladı BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Hurafeler çağına dönülemez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, AKP ve MHP’nin türban önerisinin basit bir türban sorunu olmadığını vurgulayarak “Bilimin, teknolojinin bu kadar ileri bir seviyeye ulaştığı bu çağda, Tanrı’nın verdiği aklı ve zekâyı kullanarak doğruları bulmak yerine hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit vermememiz gerekir” dedi. Gerçeker, TBMM’nin, yetkisini laikliği zayıflatacak şekilde kullanamayacağı uyarısında da bulundu. Gerçeker’in Yargıtay Başkanlığı’na seçilmesi nedeniyle Yargıtay’da mazbata töreni düzenlendi. Törende konuşan Gerçeker, “Bizler hukukçuyuz. Ülkenin, toplumun teminatı olan yargıçlarız. Şu anda çok önemli anayasal, yasal değişiklikler, Yargıtay Yasası değişikliği gündemdedir. Yargı erki olarak elbette bu konularda doğru bildiğimizi söylemek zorundayız. Gördüğümüz yanlışları söyleyerek doğruyu bulmada çaba gösterecek yetki ve sorumluluk altındayız” dedi. ‘Laikliği zayıflatamazsınız’ Türban konusunda en kısa sürede yetkili kurulları toplayarak gerekli açıklamaları yapacaklarını bildiren Gerçeker, şunları söyledi: “Devlet idaresinde olduğu gibi, kurumların idaresinde de devamlılık esastır. Başkanvekilimizin de söylediği gibi, çok güzel ve özlü biçimde ortaya koyduğu gibi, önceki Başkanlar Kurulu’nun bildirisindeki açıklamaya aynen katılıyorum. Bizler Yüce Atatürk’ün önderliğinkelerine gönülden bağlı hiçbir devlet ve kurum yetkilisinin bu düşüncede olduğunu aklıma bile getirmek istemiyorum.” Gerçeker, Yargıtay’ın yargının öncü gücü, lokomotifi olduğuna işaret ederek, kurumun bugün çok büyük sıkıntılar içinde bulunduğunu kaydetti. Gerçeker, fiziksel koşullar ve personel yetersizliği, bina gibi birçok sorunun bulunduğuna ve bunların acilen çözümlenmesi gerektiğine işaret ederek adaletin gerçek anlamda sağlanmasının ancak bu sorunların tam anlamıyla çözümüyle mümkün olacağını söyledi. Nâzım’ın dizeleri... Törende konuşan Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin de tartışılmaz değerlerin şaşırtıcı biçimde tartışıldığı bir dönemde Gerçeker’in başkan olduğunu belirterek üç erkin bir vücudun organları gibi birlik içinde çalışması gerektiğini söyledi. Osman Şirin, şair Nâzım Hikmet’in “bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen” şiirine de gönderme yaparak “laik Cumhuriyet coğrafyasının üstüne gölge gibi düşen konunun (türban) gündemden düşmesini istiyoruz” dedi. Şirin, hükümetin anayasa taslağı çalışmalarına da tepki göstererek durumu “avuç içine alma gayreti” olarak değerlendirdi. Şirin, “Kırıp dökmeden erklerin vazgeçilmez olduğu gibi, diğer erklerin de yargının vazgeçilmez olduğunu görmesini istiyoruz” diye konuştu. Ey Halk ve Aydınlar Uyanın! Cumhuriyet devriminin, Türkiye’yi, 1920 yıllarından başlayarak, laik çığırın içine katması, bize onur veriyor. Ne var ki, İslam dünyası, içinde çırpındığı cendereyi hâlâ parçalayıp atmış değildir ve Türkiye’deki deneyimi de zorluyor. İslam dünyası, yaşadığı zilleti de hak etmiyor; çünkü onun, Batı’dan önce Aydınlanma devrimini yaşamış bir uygarlığı oldu; 9. yüzyıldan başlayarak birkaç yüzyıl, aklın meyvelerini devşirdi ve Batı’ya aktardı. Yaşanan tarihin düzeyini belirtmek üzere bir örnek de vereceğiz. ? Dönemin aydın kentlerinden biri Bağdat’tı. Her bakımdan görkemli kentte, büyük bir kültür ve özgürlük yaşanıyordu. Bu arada yığınla fikir kulübü kurulmuştu ve özgürce tartışılıyordu. İlginçtir, o kulüplerin kapılarında, gireceklere hitapla bir duyuru asılıydı ve üstünde de şu yazı: “Hiç kimse, içerdeki tartışmalarda, inandığı dinin kitabından kanıt getiremez!” Fikir özgürlüğünün düzeyi işte böyleydi... Ne var ki, İslam uygarlığının grafiği 1617. yüzyıllardan başlayarak düşüşe girer; o sırada da Batı, kendi Aydınlanmasının temellerini hazırlıyordu. Ama büyük bir gecikmeyle, 19. yüzyılda İslamda da bir uyanış başlar... Gerçekten, 19. yüzyılın son çeyreğinde, Cemalettin Afgani (18381897) ile çömezi Mısırlı Muhammed Abduh ve Mustafa Kâmil’in etkisi altında bir “İslam Rönesansı” gerçekleşir: İslamı yenileştirme ve çağdaşlaştırma yolunda büyük bir çabaya girişilir. Söz konusu reformcular, ilahiyat kadar Avrupalı bilimlerin ve tarihteki dinlerin de okutulduğu bir yüksek eğitim reformu da isterler. İsterler ama, gelenekçi ve tutucu ulema’nın hırslı muhalefetiyle karşılaşırlar; nitekim o ulema, toplum işlerinin dinden ayrılması üstüne bir eser yazmış olan Şeyh Abdül Razik’in ve 1930’da, doğacı bir anlayışla yorumlanmış bir Kuran yayımlayan Şeyh Muhammed Abu Zaid’in görevlerine son verdirirler; Avrupa’da yayımlanmış ünlü İslam Ansiklopedisi’nin çevrilip yayımlanmasını, “günaha itiyor” deyip yarıda keserler. Yeniliğe karşı çıkanların başında köhnemiş ElEzher Üniversitesi vardır. Yeni fikirler, bir avuç seçkine ulaşabilmiştir henüz; akılcılar istisnadır. Öyle de olsa, örneğin Hindistan’da, Batı usulü yüksekeğitim uzun süreden beri yürürlüktedir ve kültürlü sınıflar İngiliz fikirlerinin derin etkisi altına girmiştir; 1920’de üniversite haline getirilen Aligarh Koleji, bu değişikliğin merkezlerinden biridir. Öte yandan, yine uzun süreden beri, din eğitimi ile modern bilimlerin incelenmesi atbaşı gitmektedir Hindistan’da ve modernizm Muhammed İkbal ile Ortadoğu’da olduğundan çok daha cesur bir durumdadır. İşte bu sıralarda Türkiye’de bir savaş başlamıştır ve devrime gidecektir... ? Yukarıdan beri anlattığımız gelişmelerin İslama olumlu katkıları açıktır. Ama 20’lerden sonra İslam coğrafyasında ortaya çıkan din akım ve tarikatlarının içinde, hemen hiçbirinin, insanları çağına, aydınlanmaya, çağdaşlığa çağırmaları söz konusu değil. Hepsinde cihat, biat ve itaat! Hepsinde ibadet, geçmişe kapanma ve çağına körlük! Müslüman Kardeşler’de, Nurculuk’ta, Süleymancılık’ta, Hizbullah’ta, Fethullahçılık’ta, geçmişten kalan örneğin Nakşibendilik’te gördüğümüz bu! İran’da Humeyni’nin yönlendirdiği İran devrimi, insanlarına felaketler yağdıran tam bir karşıdevrim değil mi? Bütün bunların sonucu, demokrasi de değil, baskı ve feodalitedir. Tarikatların bir özelliği, daha doğrusu baş özelliği de şu: Türkiye’de laik Cumhuriyet’e düşmanlık! Özellikle 1950’lerle, bir kırılma olmuş; kurulan siyasal partilerle de “muhabbet” başlamıştır. Nakşibendiliğin, Müslüman Kardeşler’in, arka arkaya kurulan Milli Selamet’le, Refah Partisi, Fazilet ve Saadet partileriyle hısımlığın bilinmez bir yanı yok artık! AKP’nin dinciliği ve onlarla akrabalığı da ortada! Bütün bu tarikat ve partilerin dışarıyla, özellikle Amerikan emperyalizmiyle ortaklığı da artık biliniyor; piyasadan onlar da paylarını alıyorlar. Türban, işte bu çerçeve içinde bir yerdedir: Bireysel bir hak ve özgürlük sorunu değildir. AKP’nin asıl amacı da başka bir şeydir. Hepsi bir arada, Türkiye’nin başına İslam şalını örtmek, laik ve demokratik Cumhuriyeti tasfiye etmektir. Ey halk ve aydınlar uyanın! Yargıçlar tam kadro Anıtkabir’de Yargıtay Başkanlığı’na seçilen Hasan Gerçeker dün ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret etti. Gerçeker, yüksek mahkemenin tarihinde bir ilke imza atarak, önceki başkanların tersine Anıtkabir’e daire başkanları, üyeler ve tetkik hâkimleriyle birlikte gitti. Anıtkabir’e yüksek yargıç heyeti cüppeleriyle Arslanlı Yol’dan yürüyerek gelen Gerçeker, heyet adına Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu. Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Gerçeker, deftere şunları yazdı: “Büyük Atatürk; Yargıtay Birinci Başkanı seçilmem nedeniyle huzurundayım. Kurduğun Cumhuriyetin ilke ve inkılaplarının takipçisi Yargıtay, ülkemizin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak ilerlemesi yolunda her türlü çabayı sürdürecektir. Değişen dünyada güç dengeleriyle birlikte ülkemizin de yer aldığı coğrafyada önemli olaylar gelişmektedir. Bu gelişmeler, ne denli olumsuzluğa ve gerginliğe sebebiyet verse de Türkiye Cumhuriyeti asla ortaçağ karanlığına geri dönmeyecektir. Atam, Cumhuriyetin kazanımlarının korunması yolunda Türk hâkimlerine güveniniz. Yargıtay olarak, çizdiğin yoldan, öngördüğün hedeflerden ve ilkelerinden asla ödün vermeyeceğimizi bir kere daha belirtiyor, manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum.’’ de kurulan ve onun ilkeleri doğrultusunda çizdiği aydınlık yolda gösterdiği hedefe doğru bugünlere gelen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasa ile teminat altına alınmış bulunan temel ilkelerini devletin diğer kurumlarıyla birlik, bütünlük ve uzlaşı ile korumak ve kolla mak zorundayız. Başkanvekilinin de dediği gibi elbetteki yüce TBMM’nin anayasal, yasal değişiklikler yapmak en doğal ve baş görevidir. Ancak bu yetki laikliğin zayıflatılmasına neden olabilecek şekilde kullanılmamalıdır.” “Olay basit bir türban sorunu da değildir” diyen Gerçeker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimin ve teknolojinin bu kadar ileri bir seviyeye ulaştığı bu çağda Tanrı’nın verdiği bu aklı ve zekâyı kullanarak doğruları bulmak yerine hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit vermememiz gerekir. Cumhuriyet il YARGITAY’A DARBE Yargıdan intikam yasası İLHAN TAŞCI AKP hızını alamadı İktidar, üniversitelerde türbanı serbest bırakmak için anayasayı değiştirmeye çalışırken Gül’ün atadığı YÖK Başkanı da ilk toplantıda imam hatiplilerin önünü açan katsayıyı gündeme getirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanan Prof. Yusuf Ziya Özcan, başkanlık ettiği ilk YÖK Genel Kurulu toplantısında, imam hatiplilerin üniversitede alanları dışındaki bölümlere gitmelerine olanak sağlayan katsayı düzenlemesini gündeme getirdi. Toplantıda, hükümetin türban önerisi nedeniyle kısa süreli gerginlik yaşanırken katsayı konusunun görüşülmesi için 14 Şubat’ta yeniden toplanılması kararlaştırıldı. YÖK Genel Kurulu, 2008’in ilk toplantısını gerçekleştirdi. Toplantının sabahki ilk bölümünde “üniversitelerde türban serbestliği”nin gündeme geldiği öğrenildi. Bazı üyeler türban önerisini de kurulda konuşmak istedi ancak karşıt görüşler nedeniyle toplantı ortamının gerilmesi üzerine vazgeçildi. Anıtkabir’e gitmediler ANKARA TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşmelerine bugün devam edilecek olan Yargıtay Yasası’nda değişiklik öngören tasarının yasalaşması durumunda Yargıtay’a üye seçimi otomatik olarak duracak ve 2013’e kadar üye seçilemeyecek. Yüksek yargıçların sayısı 250’den 150’ye düşürülecek. Ancak bu tasarının “kılıfı” olan bölge adliye mahkemeleri 8 aydan bu yana faaliyete geçmedi ve hangi tarihte çalışmaya başlayacağı da belirsizliğini koruyor. Geçen dönem kadük olduktan sonra askıya alınan tasarı, Yargıtay ve Yargıtay Başsavcılığı’nın iktidarın türbanı serbest bırakma girişimine sert çıkışları üzerine hafta başında yeniden gündeme alındı. Tasarı, bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve başlamasından sonra adli yapıda meydana gelecek değişiklikler nedeniyle Yargıtay’ın daire ve üye sayısının azaltılmasının yanı sıra 3 yıllık geçiş süreci öngörüyor. Üye sayısı 150 olacak Ancak, tasarıya eklenen geçici maddede, Yargıtay’daki üye sayısı 150’nin altına inmedikçe üyelik seçiminin yapılmayacağı hüküm altına alındı. Bu düzenleme yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinden üye sayısı 150’nin altına inmedikçe Yargıtay’a üye seçimi yapılamayacak. Yargıtay’da üyelerin yaş ve emeklilik durumundan hareketle yapılan hesaplamalara göre 150’ye düşmesi, ölüm ve kendi isteğiyle ayrılma durumu hariç ancak 2013’te gerçekleşebilecek. Dolayısıyla bu tarihe kadar da üye seçimi durdurulacağından, 5 yıl süreyle iktidar tarafından üye seçiminin önü kesilerek Yargıtay “kilitlenmiş” olacak. Bunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bugünkü yapısının iktidarca “sıcak” karşılanmaması ve iktidarın kuruldaki etkinliğinin sınırlı olmasının da etkili olduğu belirtiliyor. YÖK’te genel kurul toplantısı sürerken, Ankara Öğrenci Kolektifleri üyesi bir grup, “türban özgürlüğünü savunanları da savunmayanları da eleştiren” bir protesto gerçekleştirdi. Halkın Kurtuluşu Partisi üyesi bir grup öğrenci de üniversitelerde türbanın serbest olmasına karşı çıkan protesto gösterisi yaptı. (Fotoğraf: AA) YÖK Başkanvekilliği Katsayı ve affı tartışıyorlar İlk toplantıda Sıradaki hedef Eşme’den istifa imam hatipler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve hükümet tarafından atanan üyelerin çoğunluğu oluşturduğu YÖK Genel Kurulu’ndan yeterli desteği alamayan İsa Eşme, YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında gerçekleştirilen ilk toplantıda başkanvekilliği görevinden istifa etti. Eşme, Üniversitelerarası Kurul’dan seçilerek geldiği YÖK üyeliğinden ise ayrılmama kararı aldı. Eşme, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “YÖK Başkanı Prof. Özcan’ın başkanvekilliği yetkilerimi kullanmamam hususundaki isteği nedeniyle 28 Aralık 20077 Şubat 2008 tarihleri arasındaki süreyi izinli olarak geçirmiş bulunmaktayım. İznimin tamamlanmasıyla benim de katıldığım genel kurul toplantısında kompozisyonu son atamalarla değişen genel kurul üyelerinin çoğunluğunun bundan sonraki icraatımda yeterli desteği vermeyeceği ve Başkan’ın yeni başkanvekilleriyle daha uyumlu çalışacağı görüşünün ağırlık kazandığı izlenimini edinmiş bulunmaktayım. YÖK Başkanvekilliği bir icra makamı olup, faaliyetleri genel kurul kararıyla hayata geçirilebildiğinden, mevcut koşullarda görevimi daha fazla sürdürme imkânı bulunmamaktadır. Bu nedenle, 15 Ağustos 2005 tarihinden bu yana yürüttüğüm başkanvekilliği görevimden ayrılmış bulunmaktayım.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, üniversitelerde türban yasağını kaldırma hedefini gerçekleştirdikten sonra türban nedeniyle sınavlara giremeyen ve okullarıyla ilişiği kesilenler için öğrenci affı getirmeyi planlıyor. AKP’nin bundan sonraki en önemli hedefi ise imam hatip liselerinin tüm fakültelere girmesini sağlamak için katsayı engelini kaldırmak. İktidarı boyunca türban yasağını kaldırmak, imam hatip liselerinin tüm fakültelere girişini sağlamak için türlü girişimlerde bulunan AKP, MHP’nin de desteğiyle hedeflerini tek tek gerçekleştiriyor. AKP, üniversitelerde türban yasağını kaldıran anayasa değişikliğinin ardından türban nedeniyle sınavlara giremeyen ve okullarıyla ilişiği kesilenlere af getirmek istiyor. Parti içinde bu konuda bir çalışma yapılırken, affın hangi dönemi kapsayacağı tartışılıyor. AKP, bunun ardından imam hatip liselerinin önündeki katsayı engelini kaldırmayı hedefliyor. AKP iktidarı, geçen yasama döneminde yasa değişikliği yapmış, ancak söz konusu yasa 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti. Sezer, yasayı Öğretim Birliği Yasası ve laiklik ilkesine aykırı bulmuştu. Yasa değişikliğini rafa kaldırmak zorunda kalan hükümet, bu kez yönetmelik değişikliği yaparak ortaöğretim kurumları ile yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar ile ayrılanlara açıköğretim lisesine kayıt olanağı tanıdı. Böylece imam hatiplilere ikinci diploma alıp katsayı engelini aşma formülü getirildi. Ancak bu yönetmelik değişikliği de, Danıştay tarafından iptal edilmişti. Toplantıya verilen aranın ardından, Özcan ve genel kurul üyeleri, Anıtkabir’i ziyaret etti. Özcan’ın ilk kez YÖK Genel Kurulu’na başkanlık etmesi dolayısıyla gerçekleştirilen ziyarete, toplantıya katılan YÖK üyeleri Prof. Yekta Saraç ile Prof. İzzet Özgenç gelmedi. Saraç ve Özgenç’in Anıtkabir’e gelmemesine “neden gösterilmezken”, AKP’nin atadığı bu iki üyenin YÖK’te kalmayı tercih etmesi dikkat çekti. Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Özcan, “Amacımız, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğinin, bütün boyutları ile mevcut olduğu, hesap verilebilirlik, saydamlık ve kalite güvencesini benimsemiş üniversite sistemini gerçekleştirmektir” diye yazdı. Gündem katsayı Özcan başkanlığındaki toplantının ikinci bölümünde imam hatiplilerin, alanı dışında üniversite bölümlerine girişinin önünü açmak amacıyla, “meslek liselerine uygulanan katsayı farkının kaldırılması” için değişiklik yapılması gündeme geldi. Özcan’ın “katsayıyı bir sonraki toplantıda görüşmeyi teklif ettiği”, üyelerin de kabul etmesi nedeniyle ertelemeye gidildiği öğrenildi. Katsayı farkının karara bağlanması için 14 Şubat’ta toplanılacak. Genel kurulda üyelere, ÖSYM’nin hazırladığı 2008ÖSS kılavuzu taslağı da dağıtılırken, katsayının görüşülmesinin bir hafta sonraya bırakılması nedeniyle kitapçık taslağı onaylanamadı. Kurulda, ÜAK’den gelen 6, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in seçtiği 3 üye bulunuyor. Gül’ün atadığı üye sayısı başkan dahil 4 olurken, AKP’nin Bakanlar Kurulu kontenjanından atadığı üye sayısı da 7. Denge, 11’e 9 olarak kurulduğundan, oy çoğunluğuyla istenen kararın çıkması mümkün. Kurulda bir üyelik boş bulunuyor. Türban karşıtı imzalar 2 bin 500’ü aştı İstanbul Haber Servisi Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) türbanın üniversitelere sokulması için yasal düzenlemeler yapılmasını protesto ederek “Üniversiteden Türbana Hayır” adlı imza kampanyası başlattı. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden kampanyaya katılım, haber yayına hazırlandığı saate dek 2 bin 500’ü aştı. ÜKD, türbanın, ABD’nin AKP eliyle Türkiye’yi İslam cumhuriyetine dönüştürme sürecini örttüğünü vurguladı. Kampanyaya yönelik açıklamada şöyle denildi: “Gerici ve liberallerin ‘türbana özgürlük’ ittifakı Türkiye üniversitelerinin yüz karasıdır. Türbanın neyi örttüğünü görmemekte ısrar eden, türbanı özgürlükler zemininde almakta direnenlere aydınlanmacı ve yurtsever akademisyenler olarak sesleniyoruz: Türban bugünün Türkiye’sinde ‘bireysel özgürlük’ konusu değildir. Türban, AKP’nin gericiliğini, piyasacılığını örtüyor; türban ABD emperyalizmini, ABD’nin AKP eliyle Türkiye’yi İslam cumhuriyetine dönüştürme sürecini örtüyor. Biliyoruz ki türban aklın ve kadının esaretidir. Gericiliğin hâkim kılındığı yerde bilim yapılamaz. İmza kampanyasına destek verenler olarak ülkemizi ve üniversitemizi gericiliğe teslim etmeyeceğimizi ilan ediyoruz.” TBB’den olağanüstü toplantı çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB), 78 baro başkanını olağanüstü toplantıya çağırdı. Yapılan yazılı açıklamaya göre yarın Ankara’da bir araya gelecek olan baro başkanları, türbana serbesti getiren anayasa değişikliği önerisiyle Yargıtay Yasa Tasarısı’nı ele alacak. Toplantının ardından bir bildiri yayımlanabileceği belirtildi. CUMHURİYET 06 K