06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2008 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Aslını İnkâr Eden... Deniz Baykal kara çarşaf ile başlayan açılım- sa- çılımlarını sürdürüyor. Şimdi de tek parti dönemini eleştirmeye başlamış. Gazeteler haklı olarak soruyorlar: - Deniz Baykal reddi miras mı yapıyor? Doğrusu daha önce sorulması gereken şey, De- niz Bey’in o mirasın anlamını kavrayıp onu bütün so- nuçlarıyla taşıyıp taşımadığı olmalıydı. Bugün durum açıktır. Deniz Bey yakın tarihimizi yo- rumlaması ve olayları algılamasıyla “Numaracı Cum- huriyetçi” veya “2. Cumhuriyetçi” denen takımın cep- hesine geçmiş görünmektedir. Bilmem “Numaracı Cumhuriyetçiler” her “numa- racı”yı kendi saflarına kabul ediyorlar mı? Bundan böyle bizim için CHP de artık İkinci Cumhuriyetçi Halk Partisi olarak okunacaktır, ta ki tepesindeki Deniz Bey’e güle güle diyene kadar. İkinci Cumhuriyetçilerin belirleyici nitelikleri, Tür- kiye’deki sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel sorun- ların, bozuklukların hepsinin kaynağında Cumhuri- yetin kurucu felsefesinin parmağının olduğunu, bü- tün bu bozuklukların sorumlusunun o olduğunu ile- ri sürmeleridir. Onun içindir ki, Mustafa Kemal’in ceberutluğun- dan başlayıp “tek parti” yönetiminin baskıcılığına ka- dar ne varsa Cumhuruyetin kurucu felsefesini eleş- tirmeye fırsat sağlayan olaylardır. Deniz Bey’in kılık kıyafeti bozuk olduğu için, Kızı- lay’a alınmayan köylü öyküsünü, daha doğrusu söylencesini, daha önce 2. Cumhuriyetçilerden çokça dinlediğimiz, son zamanlarda Baykalcılık ile 2. Cumhuriyetçilik arasındaki büyük “müşabeheti” (ya- kınlığı, benzerliği) gördüğümüz için son çıkışını hiç yadırgamadık. Doğrusu, “Deniz Bey reddi miras mı yapıyor” so- rusunu da yersiz bulmadık. Hiç kuşkusuz, bugünün koşullarında tek parti yön- temlerini ve onlara dönüşü savunmak ya da tek par- ti gibi ideallikten uzak bir yönetimde, onda olmayan erdemleri aramaya kalkmak ne kadar büyük ahmaklık ise tek partiyi sadece yukarıdan zorla kabul ettirilmiş koşulların sonucu ortaya çıkmış bir olgu olarak görmek de o kadar aptalcadır. Başka bir deyişle, tek parti döneminin Türkiyesi’nde katılımcı, çoğulcu demokrasinin koşulları vardı da yöneticilerin diret- meleriyle mi bunun önü tıkanmıştı? Kökleri taa Müdafaayı Hukuk’çulara dayanan Cumhuriyetçiler ile 2. Cumhuriyetçiler arasındaki bü- yük tartışma özeti işte budur. Cumhuriyetçiler, bugünkü sosyal ekonomik çar- pıklıklardan doğan yapıyı eleştirirken sorunları do- ğuran nedenler üzerinde dururlar. 2. Cumhuriyetçiler ise bunu ıskalayarak bütün so- rumluluğu Cumhuriyetin kurucu felsefesine yükler- ler. Cumhuriyetçiler, o kurucu felsefenin başardığı ola- ğanüstü işleri unutmazlar, hak yenmesine göz yum- maz ve o dönemin başarılarını kamuoyuna anlatmaya çalışırlar. Bu o kadar da güç bir iş değildir izan sahibi insanlar için. Yineleyeyim. Tek parti yöntemlerini içinde bulun- duğu koşullardan soyutlayarak savunmak, hele he- le bugün onları çare gibi göstermek aklımın ucundan bile geçmez. Tek partinin bizatihi kendi yapısından gelen birçok eksiğinin, bozukluğunun bulunduğu da bir gerçektir. Ama yaşamın özü değişim, demokrasinin esası öz- gür değişime açık olanak tanımaksa eğer, rahatlık- la söyleyebiliriz ki “tek parti” dönemi bu açıdan Tür- kiye’nin en başarılı dönemidir. Çünkü o herhangi bir bunalıma, çatışmaya yol aç- madan kendi tersine, yani çok partililiğe dönüşebil- miştir. Ama ondan sonra gelen ve biraz da bizim Yıldı- rım Gürses’in çoksesli müzik sandığı, çok enstrü- manlı teksesli müziğine benzer çok partili rejimimiz, darbelere çatışmalara yol açmadan, çoğulcu, katı- lımcı, çağdaş bir demokrasiye dönüşebilmiş midir? İzan sahibi insanlar “tek parti” dönemini yargılar- ken bunu da görmek durumundadırlar. Tabii izan sahibi insanlardan söz ediyorum... Deniz Bey bütün bunları görmüyor, tıpkı 2. Cum- huriyetçiler gibi... Bana da sorarsanız, Deniz Bey reddi miras yapı- yor. Ancak bir şeyi unutuyor, aile mirasını reddeden ki- şi aileden miras kalan evde oturmamalıdır ve de otu- ramaz. Ya çıkar kendi iradesiyle ya da gelip çıkarır- lar onu. [email protected] Müfettişler yasadõşõ dinleme dosyalarõnõ soruşturan savcõdaki Paksüt ve Eminağaoğlu dosyalarõnõn kopyasõnõ aldõ Bakanlõğõn telekulak ilgisiİLHAN TAŞCI ANKARA - Yasadõşõ dinlemeden şikâyetçi olan YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu ile Ana- yasa Mahkemesi Başkanvekili Os- man Paksüt ve eşinin şikâyetlerini so- ruşturan savcõ Vahdet Polatkan’õn elindeki dosyalarõn, gizli soruşturma sürerken Adalet Bakanlõğõ müfettiş- lerince kopyalarõ alõndõ. YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu, Adalet Mü- fettişi bile olsa kimsenin gizli yürü- tülen soruşturma sõrasõnda dosyalarõ inceleyemeyeceğini vurguladõ. Ergenekon soruşturmasõndaki ya- sadõşõ dinleme iddialarõ ve yansõma- larõ sürerken, Adalet Bakanlõğõ’nõn ya- sadõşõ dinlemelere ilişkin soruştur- malara yönelik “özel ilgisi” dikkat çekti. Adalet Bakanlõğõ’nõn resmi ge- rekçe bildirmediği “savcıya gözdağı” niteliğindeki olaylar şöyle gelişti: Bir süredir izlendikleri kuşkusunu taşõyan Anayasa Mahkemesi Baş- kanvekili Osman Paksüt ile eşi Fer- da Paksüt, kendilerini izlediklerinden şüphelendikleri bir aracõ durdurdu ve araç emniyete ait çõktõ. Bu geliş- melerin ardõndan Paksüt ailesi, izin- siz olarak dinlendikleri iddiasõyla Cumhuriyet Savcõlõğõ’na suç duyu- rusunda bulundu. Suç duyurusuyla il- gili soruşturmaya Savcõ Vahdet Po- latkan takipsizlik kararõ verdi. Bu sõrada YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu da kendisi ve başkanõ olduğu derneğe ait telefonlar ve bilgisayar yazõşmalarõnõn dinle- nip izlendiği savõyla suç duyurusun- da bulundu. Eminağaoğlu’nun şikâ- yetini de inceleyen savcõ Polatkan, bu konuda da takipsizlik kararõ verdi. Savcõ Polatkan’õn, her iki şikâyeti in- celeyip sonuca yaklaştõğõ ekim ayõn- da Adalet Bakanlõğõ’ndan 2 müfettiş adliyeye giderek, dosyalarõ incele- meye aldõ. Savcõ Polatkan’a müfet- tişlerce soru sorulmadõğõ, yalnõzca Paksüt ve Eminağaoğlu dosyalarõnõn incelenip birer fotokopisinin alõndõğõ öğrenildi. Bu olaylarõn ardõndan sav- cõ Polatkan’õn her iki dosyada da ta- kipsizlik kararõ vermesi dikkat çekti. Müfettiş de bakamaz Eminağaoğlu, Bilgi Edinme Ka- nunu kapsamõnda olayla ilgili Adalet Bakanlõğõ’na başvurdu. Eminağaoğ- lu başvuruda, “Adalet Müfettişi bi- le olsa özel bir teftiş sırasında an- cak haklı ve hukuka uygun, keyfi olmayan, kabul edilebilir bir ge- rekçenin varlığı halinde söz konu- su dosyayı inceleyebilir. Özel gö- revlendirmenin ise haklı ve huku- ka uygun gerekçesinin olması şart- tır. Yasa gereği gizli olarak yürü- tülen soruşturmayı kapsayacak ve gizliliği ihlal edecek biçimde yürü- tülen soruşturmaya müdahale ni- teliğindeki işlem, soruşturma ma- kamı dışındaki her kim olursa ol- sun gizliliği ihlal edici ve hukuksal güvenliği sarsıcı, soruşturma yö- nünden vesayet yaratıcı niteliktedir. Söz konusu hazırlık soruşturma dosyası, sıfat ve görevi adalet mü- fettişi de olsa, soruşturma makamı dışındaki herkes için gizlidir.” Emi- nağaoğlu, bakanlõğa müfettiş görev- lendirilmesinin dayanağõnõ ve kendi dosyasõnõn incelenmesini gerektirip gerektirmediği ile ilgili araştõrmanõn sonucunun ne olduğunu sordu. Savcõ Vahdet Polatkan’õn elindeki dosyalarõn, gizli soruşturma sürerken Adalet Bakanlõğõ müfettişlerince kopyalarõ alõndõ. YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu, Adalet Müfettişi bile olsa kimsenin gizli yürütülen soruşturma sõrasõnda dosyalarõ inceleyemeyeceğini vurguladõ. EskiDEPmilletvekili‘terörörgütüpropagandasõyapmak’ve‘örgütadõnasuçişlemek’tenmahkûmoldu Zana’ya 10 yıl hapisDİYARBAKIR (Cumhu- riyet Bürosu) - Kapatõlan DEP’in eski milletvekili Ley- la Zana, “terör örgütünün propagandasını yapmak” ve “örgüte üye olmamakla bir- likte örgüt adına suç işlemek suçlarından” 10 yõl hapse mahkûm oldu. Zana’nõn siya- si haklarõ da elinden alõndõ. Diyarbakõr Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’nõn Zana’nõn Diyar- bakõr, Bingöl, Batman ve Av- rupa Parlamentosu’nda son bir yõl içerisinde yaptõğõ 9 ay- rõ konuşma nedeniyle açtõğõ davaya Diyarbakõr 5’inci Ağõr Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmaya 60 yõl hapis iste- miyle yargõlanan Zana ile ma- zeret bildiren avukatõ katõl- madõ. Cumhuriyet savcõsõ, ön- ceki duruşmada mahkemeye sunduğu mütalaasõnõ yineledi. Mahkeme heyeti, verdiği ara- nõn ardõndan, sanõğõn eylem- lerinin terör örgütü PKK üye- liği boyutuna ulaştõğõnõ, bu nedenle sanõğõn TCY’nin “te- rör örgütüne üye olmak” suçunu kapsayan 314/2. mad- desi uyarõnca 8 yõl hapse çarp- tõrõlmasõna karar verdi. Zana hakkõnda verilen ceza, suçun “terör suçu” olmasõ nede- niyle arttõrõlarak 12 yõla çõka- rõldõ. Zana’nõn yargõlama es- nasõndaki davranõşlarõnõ dik- kate alan mahkeme heyeti, verilen cezayõ 10 yõla indirdi. Mahkeme heyeti ayrõca, Za- na’ya verilen ceza 2 yõldan fazla olmasõ nedeniyle, TCY’nin “Belli hakları kul- lanmaktan yoksun bırakıl- ma” hükmünü içeren 53/1. maddesi uyarõnca seçme ve se- çilme ehliyetinden ve diğer si- yasi haklarõ kullanmaktan yok- sun bõrakõlmasõnõ da karar- laştõrdõ. Adliye önünde açõklama ya- pan avukat Cebbar Leygara adliye binasõnda hazõr bulun- malarõna karşõn duruşmaya alõnmadõklarõnõ belirtti. Ley- gara, hapis kararõnõn 5 dakika içerisinde verildiğini ifade ederek “Savunmamız alın- madan, apar topar karar verildi. Zana, 1994 yılında- ki 2 Mart yerel seçimleri öncesinde de Meclis’ten çı- karılarak hapse atılmıştı. 14 yıl sonra yine bir yerel seçim öncesi vekilin savunma hak- kı hiçe sayılarak böyle bir ce- za verildi. Türkiye 1990’lı yılların demokrasisine dön- dü” dedi. Leygara, kararõ Yar- gõtay’a götüreceklerini sözle- rine ekledi. Sağlõkçõlardan AKP’ye protesto TBMM’de görüşülmeye başlanan, “Kamu Hastaneleri Birlikleri Yasa Tasarısı”na tepki gösteren sağlık emekçileri AKP’yi protesto etti. Ta- sarının geri çekilmesini isteyen sağ- lıkçılar Çukurova Devlet Hastanesi önünde eylem yaptı. Hasta yakınla- rının da destek verdiği eylemde sağ- lık emekçileri, “Hastaneler halkın- dır, satılamaz”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Sağlıkta tasarruf ölüm demektir”, “AKP yasanı al başına çal”, “AKP istifa” sloganları attı. Adana Tabip Odası (ATO) ve SES üyeleriyle Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin katıldığı eylemde konuşan ATO Başkanı Dr. Rıza Mete, sağlığın piyasaya teslim edilemeyeceğini belirtti. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) Siyasettekadının ağırlığınıhissettirelim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk kadõnõnõn seçme ve seçilme hak- kõnõ elde etmesinin 74. yõldönümü ne- deniyle açõklama yapan Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği Genel Başkanõ Şe- nal Sarıhan, kadõnlar olarak tüm yö- netim alanlarõna talip olduklarõnõn altõ- nõ çizerek, siyasette kadõnlarõn ağõrlõ- ğõnõn daha fazla hissedilmesi gerekti- ğine vurgu yaptõ. 5 Aralõk’õn aynõ zamanda Cumhuri- yet Kadõnlarõ Derneği’nin kuruluşu- nun da 12. yõldönümü olduğunu belir- ten Sarõhan yazõlõ açõklamasõnda, “Kadınlarımız, 74 yıl önce genç, zorluklarla boğuşan ama bağımsız ve başı dik Türkiye Cumhuriye- ti’nde siyasi haklarını elde ederek, uygar denilen pek çok Batı ülkesi- nin kadınlarından önce siyasi hakla- rını elde etmişlerdi. Sonraki uzun yıllar boyunca, Türkiye’yi yöneten- ler, Batı’ya teslimiyetçi politikalar izlediler. Türkiye Cumhuriyeti’nin boynu büküldükçe, kadınlarımızın da boyunları büküldü. Siyasette ka- dınların temsili ve kadın ağırlığı açı- sından bugün ülkemize hiç yakış- mayan bir noktadayız” görüşünü di- le getirdi. Açõklamasõnda, vatanõn bugün çok ciddi sõkõntõlar içinde olduğuna dikkat çeken Sarõhan, bu sõkõntõyõ alt edebil- mek için kadõn ve erkeğin birlikte mü- cadele etmek zorunda olduğunu dile getirdi. Kadõnlarõn bu mücadelede ak- tif rol oynamasõ gerektiğine vurgu ya- pan Sarõhan, şu ifadelere yer verdi: “Bugüne dek izlenen gerici politi- kalarla kadınlarımız, toplumsal ya- şamın dışına itilmeye, kendi bedeni hakkında dahi söz söyleyemeyecek ve kendi kararlarını veremeyecek konuma düşürülmeye çalışılmıştır. Kadın gücünün ağırlığını yitirmesi için pek çok oyun oynanmıştır. Din siyasete alet edilmiş, kadınlarımızın, analarımızın başının örtüsü, türba- na dönüştürülerek, irticanın bayra- ğı olarak kullanılmıştır. Türbanın halkçı ve ilerici bir karakteri yok- tur. Bugün türbanla kamusal alan- da boy gösteren eşlerin, 65 milyarlık yüzüklerle, en seçkin modacıların diktiği tesettür kılıkları ve marka eşarplarla sergiledikleri akıl almaz, savurganlık ve şatafat bunun en açık örneğidir. Kadınlarımızı, giyim kuşamları üzerinden birbirine düş- man etme siyaseti, bölerek bizi güç- süzleştirme oyununun bir parçası- dır.” CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ GENEL BAŞKANI: ESKİ DAVALARA ATIF STRASBURG (ANKA) - Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM), iki Türk göçmen kõzõnõn Fransa aleyhine açtõğõ başörtüsü davasõnõ reddetti. AİHM, 2005 yõ- lõnda Türkiye’den Leyla Şahin’in yaptõğõ başvurunun reddedilme ge- rekçelerini bu davanõn kabul edil- memesinde de içtihat oluşturduğu- nu bildirdi. Mahkeme kararõnda, “Devletin, örneğin bir İslami ba- şörtüsü kullanarak din inançları- nı ifade etme özgürlüğünü, bu- nun diğerlerinin hak ve özgür- lükleri ile kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması amacı ile ters düşmesi halinde sınırlandı- rabileceği” belirtildi. Aynõ zamanda Fransõz vatandaşõ olan 1987 doğumlu Belgin Doğru ve 1986 doğumlu Esma Nur Ker- vancı, derslere başörtüsü takarak girdikleri için okuldan atõldõklarõ gerekçesiyle dava açmõşlardõ. Mahkeme, kararlarõnda Leyla Şahin, Refah Partisi ve Köse da- valarõ gibi daha önce sonuçlandõr- dõğõ birçok davaya ilişkin kararlar- da yaptõğõ değerlendirmelere de atõfta bulundu. Türk kadõnõnõn seçme ve seçilme hakkõnõ elde etmesinin 74. yõldönümü nedeniyle açõklama yapan Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği Genel Başkanõ Şenal Sarõhan, “Bugüne dek izlenen gerici politikalarla kadõnlarõmõz, toplumsal yaşamõn dõşõna itilmeye, kendi bedeni hakkõnda dahi söz söyleyemeyecek ve kendi kararlarõnõ veremeyecek konuma düşürülmeye çalõşõlmõştõr” dedi. AİHM yine türbana geçitvermedi Gül: Diyarbakır kararını vermedim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, kurban bayramõnda Diyarbakõr’a gidip gitmeme konusunda henüz karar vermediğini açõkladõ. Çankaya Köşkü’ndeki 2008 yõlõ Cumhurbaşkanlõğõ Kültür ve Sanat Büyük Ödülü töreninin ardõndan davetlilere resepsiyon veren Cumhurbaşkanõ Gül’e, bayramõn birinci günü Diyarbakõr’da olacağõna ilişkin haberler soruldu. Gül, ziyaretin henüz netleşmediğini söyledi. Köşk kaynaklarõysa geziyle ilgili çalõşmalarõn sürdüğünü ve büyük olasõlõkla gerçekleştirileceğini belirttiler. CUMOK’lar 13. yaşını kutladı Haber Merkezi - REFAHYOL Koalisyonu’nun bunalõmlõ günlerinde gazetemiz yazarõ Deniz Som’un Vaziyet köşesinde yayõmladõğõ Erol Geyran’õn çağrõsõyla kurulan Cumhuriyet Okurlarõ- CUMOK’lar, 13. yõldönümlerini İstanbul Fenerbahçe’de bulunan Romantika’da kutladõlar. Etkinliğe katõlan CUMOK’lar, Cumhuriyet gazetesinin antiemperyalist, ulusalcõ, demokrat, laik çizgisini günümüz koşullarõnda savunulmasõna olan gereksinimini, yurt genelinde yayma, tüm okurlarõ ve ulusal payda da buluşanlarõ bir araya getirme kararlõlõğõ ile mücadeleye devam edeceklerini dile getirdiler. Etkinliğe, Ankara, İzmir, Tekirdağ ve Yalova oluşum temsilcileri ile 200’den fazla CUMOK katõldõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle