29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Atatürk’ün okuduğu saptanmış kitap sayısı 3997. Bu kitapların 1741’i Çankaya Köşkü’nde, 2151’i Anıtkabir’de, 102’si İstanbul Üniversitesi Kü- tüphanesi’nde, 3’ü Samsun Gazi İl Halk Kütüp- hanesi’nde. Atatürk’ün Sofya’da ve Şam’da görev yaptığı sırada da pek çok kitap okuduğu biliniyor ama, ne yazık ki onlar kayıtlarda yok. Atatürk’ün okuduğu kitap yelpazesi tarihten dil- bilimine, coğrafyadan sanata kadar çok geniş bir alan içeriyor. Bu 24 cildi inceleyince insan, Ata- türk’ün entelektüel yanıyla karşı karşıya geliyor. Anıt- kabir’i ziyaret edenler müze kısmını da gezince sö- zünü ettiğim 24 ciltle karşılaşacaktır. Dilerlerse sa- tın alabilirler. Son dönemde radyo televizyon konuşmalarım- da, konferanslarda Atatürk’le ilgili okunması gereken kitaplar arasında ilk bu 24 cildi sayıyorum. Bence bu kitaplar her okulda, hatta her evde olmalı. Bu 24 cildin yanı sıra, Atatürk’le ilgili yazılmış, ade- ta klasikleşmiş kitapları da sıralayıp okura bir “Atatürk Kitaplığı” önermeden geçemeyeceğim. Böylece yeni kuşaklar okullarda, eğitim kurumla- rında sadece Atatürk köşesiyle değil, Atatürk ki- taplığıyla da karşılaşırlar ve “bilgi sahibi olarak fi- kir sahibi olurlar.” Falih Rıfkı Atay, uzun yıllar Atatürk’ün yanı ba- şında yer almış bir kişi olarak anılarını, gözlemle- rini kitaplaştırdı. Atay’ın “Zeytin Dağı”ndan “Çan- kaya”ya kadar tüm kitapları bu raflarda yer alma- lı. Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun “Ata- türk’ün Yanı Başında” kitabı, hem Atatürk hem ki- tap kokuyor. Turgut Özakman bize önce Şu Çılgın Türkler’i, sonra Diriliş’i sundu. Hemen müjdeyi verelim, Özakman 1922-38 arasını da “Cumhuriyet” adı al- tında hazırlıyor. Yakında kitaplaşacak. Özakman’ın bence “kitaplarının kitabı” şu: 1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cum- huriyet Kronolojisi. Bu kitap “bilinçlenme hapı” gibi bir şey. Gün gün Atatürk’ün ne yaptığını sıralamış Özakman. Afet İnan’ın Atatürk ve Belgeler çalışması, insan Atatürk’ten lider Atatürk’e kadar geniş bir yelpa- zedir. Sebahattin Selek’in iki ciltlik Milli Mücadele ki- tabı, içinde insan ilişkilerini de barındıran belgesel tadında bir çalışma. Prof. Dr. Bedia Akarsu’nun, Atatürk Devrimi ve Temelleri kitabı, aydınlanma hareketi ve kadını da içine alan bir eser. Prof. Suna Kili, Atatürk Devrimi kitabında Os- manlı’nın toplum yapısını da aktarıyor ve devrim- leri bir çağdaşlaşma modeli olarak sunuyor. Atatürk’ü pek çok yabancı yazar, araştırmacı, ta- rihçi ve büyükelçi de kaleme aldı. 1920’lerde, 30’lar- da Ankara’ya büyükelçi olarak gelen pek çok ki- şinin Mustafa Kemal’le ilgili bir kitap yazmadan ede- mediğini görüyoruz. Bernard Lewis’in Modern Türkiye’nin Doğuşu, Willy Sperco’nun Mustafa Kemal Atatürk 1881- 1938, Lord Kinross’un Atatürk Bir Milletin Yeniden Doğuşu kitapları sıralamadan geçemeyeceklerim arasında. Atatürk kitaplığında yer alması gereken kitapla- rın sadece bir bölümünü paylaştık. Önümüzdeki günlerde arkasını da getiririz. Sözün özü; Atatürk hayatta en çok okudu... 3997 kitap okudu... Düşmanların canına okudu... Modern bir Türkiye yaratma yolunda bildiğini oku- du... İçeride ve dışarıda kafana koyduklarını yapa- mazsın diyenlere meydan okudu... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Kaldırın maskeyi, altında bencil, demokrat ol- mayı bir türlü sindirememiş, din konusundaki sap- lantılarını takıyye adı altında saklayan, erteleyen bir karakter yattığını göreceksiniz diye yıllardır ya- zarız söyleriz, yazarlar söylerler. İçerideki dışarıdaki hayranları bu saptamaları sığ bir muhalefet anlayışı diye eleştirdiler, sürekli karşı çıktılar. Fakat o ne? İçimizdeki liberal diye anılan dön- meler, liboşlar, üçkâğıtçı ilim, bilim adamları veya yazarlar çizerler şimdilerde kimi bahanelerle adamı yavaş yavaş terk ediyorlar. Batı medyasında da analizler yayımlanıyor. Ör- neğin bir tanesi “son kullanım tarihi geçti mi” di- ye soruyor. Desteği neden yitirmiş?.. “Bunun en büyük ne- denlerini” sıralıyor Batı medyası: “Üniversiteler- de türbanın serbest bırakılması gibi yanlış stra- tejiler.. yolsuzluk iddiaları ve hükümetin AB sü- recindeki ayak sürüme tavrı…” Bugün Batı’ya ve içerideki yalaka ile şakşak- çılarına ters düşmeye başlamasındaki nedenler bu kadarcık mı? Son kullanım tarihinin geçmesinde halka mad- di manevi açıdan vaat ettiklerini yerine getireme- mesinin.. inanmış kişileri din yoluyla dolandıran ku- ruluşlara arka çıkan davranışlarının.. demokratik ola- nakları kullanarak -Batı medyasının bugün şikâyetçi olduğu- “demokratlıktan otokratlığa” soyunması- nın hiç mi ama hiç mi etkisi yok! Lakin adamda siyasal açıdan bu denli büyük düşüş gözlenirken yabancı haber kaynakları ne- den hâlâ bu iktidarı “tek tutarlı parti” diye gös- teriyorlar acaba? Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun hacdan dönenlerle ilgili bir uyarısı halktaki duru saflığa örnek. Bardakoğlu hacı adaylarını uyarmak gereğini duyuyor. Dini vecibelerini yerine getirirken dikkat etmeleri gereken hususları anımsatarak mı? Ha- yır! Türkiye’ye kargo ile zemzem suyu gönderme- meleri ve Türkiye’den zemzem suyu almamaları için! “…Biz kargoya zemzem suyu almıyoruz. Çün- kü hükümet zemzem suyunun Suudi Arabistan topraklarından toplu halde çıkartılmasına kesin- likle izin vermiyor...” diyor. Peki kargoyla toplu halde hacılardan gelen zem- zem suyu ne oluyor? Prof. Bardakoğlu yanıtlıyor: “…Hacılarınızın Tür- kiye’ye göndermek üzere kargoya verdiği zemzem suları sınırda dökülüp Türkiye’de yeniden dol- duruluyor. İnsanlar zemzem diye Şekerpınar su- yu içiyor. Hacılarımız aldatılmış oluyor…” Diyanet İşleri Başkanımız zemzem suyunu ör- nek alarak dinci iktidarımızın Müslüman halkını al- datan vaatlerine ve son zamanlardaki “Benden başka büyük yok” otokrat havasına da bir yorum getirse.. bu iktidarın gidişine ve de demokrasi- mize hayırlı bir hizmette bulunmuş olmaz mı? RTE’nin dediği gibi sahili selamete birlikte de- ğil, RTE’den ve iktidarından kurtularak çıkacağız! [email protected] / IŞIL ÖZGENTÜRK Çapkınlar Yandı! Baştarafı Arka Sayfada Bu yanõt üzerine kadõn birden telaşlanõyor, şefkatle kocasõna sarõlõyor ve dramatik bir ses- le adamõn kulağõna fõsõldõyor. “Sen ölürsen ben de ölürüm.” Kahraman adamõmõzõn ne denli inandõrõcõ bir biçimde yalan söylediğini anladõnõz değil mi, du- rumu çakmayanlara ben söyleyeyim, kalbimiz sol tarafõnõzdadõr. Neyse adam böyle bir adam, kadõn şüphe içinde ama elde delil yok, kadõn de- dektife gidecek ama bunu da kendine yedire- miyor. Neyse efendim bir gün kadõn alõşveriş dö- nüşü bir merhaba demek için eşinin işyerine gi- diyor ve şansa bakõn ki, adamõn her zaman ofi- se gelen cep telefonu faturasõ o gün masanõn üs- tünde. Adam bir ara dõşarõ çõkõyor ve kadõn bir anda bir eski zaman casusu gibi masadaki cep telefonu faturasõnõ kapõp hemen oracõktaki faks makinesinden kendine bir fotokopi çõkarõp çantasõna atõyor. Sonrasõ kadõn eve geliyor ve bir de bakõyor, bilmediği bir cep telefonu her gün aranmõş, ka- dõn kalbi çarparak o cep telefonunu çeviriyor ve neşeli bir kadõn sesi “Alo” diyor, kadõn adeta korkarak telefonu kapatõyor. Bir süre kocaya hiç- bir şey belli etmiyor, bir gece koca iş toplantõ- sõna kalacağõnõ söylüyor ve kadõn kahramanõ- mõz o gece elleri titreyerek yüreği ağzõnda ele geçirdiği cep telefonu numarasõnõ çeviriyor, ge- ne aynõ kadõn sesi “Alo,” diyor ve kadõn kah- ramanõmõz telefonu açan kadõna çok net bir bi- çimde, kocasõnõn adõnõ söyleyip onu telefona ça- ğõrmasõnõ rica ediyor, “Çok acil bir durum var,” diyor, öteki kadõn şaşkõnlõktan yanõ ba- şõndaki kocaya “Seni arıyorlar,” diyerek te- lefonu uzatõyor. O başarõlõ yalan senaryolarõ ya- zan adam bu durum karşõsõnda “pes” ediyor. Yüklüce bir nafaka ödediğini söylemeliyim. Bir hikâye daha, eh hep erkekler çapkõnlõk ya- pacak değil ya, bu kez çapkõn kahramanõmõz bir kadõn. Fevkalade akõllõ biri. İki cep telefonu var, biri herkesin bildiği, ortalõklarda bõrakõlan bir cep telefonu, öteki sadece kendinin ve sevgili- sinin bildiği bir başka cep telefonu. Yani önlem müthiş. Bu özel cep telefonu çantalarõn en giz- li köşesinde sürekli sessizde tutuluyor. Ama in- sanõn bazen şeytana inanasõ geliyor, karõ-koca tatile çõkõyorlar, koca denizde, kadõn odaya çõk- mak için bir bahane bulup hemen öteki cep te- lefonuna sarõlõyor, konuşuyor, konuşuyor son- ra telefonu yatağõn üstüne bõrakõp banyoya gi- riyor. Sahildeki kocanõn canõ sõkõlõyor, odada ki- tabõ var ama karõsõ cep telefonunu plajda unut- muş, adam üşenmiyor, kitabõnõ almak için odaya giriyor, onda da oda kartõ var, odaya gi- ren koca karõsõnõn banyoda olduğunu fark edi- yor, “Ben geldim, kitabımı alıp çıkıyorum,” diye seslenip masanõn üstünde duran kitabõnõ alõp çõkõyor, yok hayõr, tam çõkarken yatağõn üs- tündeki cep telefonunu görüyor, ne olduğunu pek kavrayamõyor ve cep telefonunu eline alõp ko- nuşulan son numarayõ çeviriyor, bir erkek sesi “Söyle canım,” diye telefonu açõyor. Böyle hikâyelerden bol bir şey yok. Ama ge- lecek şu üçüncü nesil hayatõmõzõ tümden gözetim altõna alacak. Birini arõyorsunuz açõyor, “sev- gilim neredesin,” “canım şu anda filanca bar- dayım,” “şöyle biraz telefonu çevrede gezdir, kimler var, kimler yok göreyim,”durumu an- ladõnõz mõ? Ama buna karşõ benim ve arkadaş- larõmõn geliştirdikleri muhteşem bir senaryo var. Onu da telifini alõnca açõklayacağõm. Zengin ol- maya karar verdim. İyi pazarlar... isilozgenturk gmail.com SAYFA 30 KASIM 2008 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 15 Edirne B 15 Kocaeli Y 18 Çanakkale B 16 İzmir Y 20 Manisa B 19 Aydın Y 20 Denizli B 17 Zonguldak Y 15 Sinop Y 14 Samsun Y 15 Trabzon B 16 Giresun B 13 Ankara B 12 Eskişehir B 13 Konya B 12 Sıvas Y 5 Antalya PB 20 Adana PB 19 Mersin B 20 Diyarbakır PB 14 Şanlıurfa PB 15 Mardin PB 13 Siirt PB 12 Hakkâri PB 8 Van PB 11 Kars PB 8 Oslo K 2 Helsinki K 6 Stockholm K 5 Londra Y 6 Amsterdam Y 4 Brüksel Y 5 Paris Y 3 Bonn Y 4 Münih B 4 Berlin K 5 Budapeşte Y 10 Madrid Y 9 Viyana B 10 Belgrad PB 13 Soyfa PB 11 Roma Y 18 Atina PB 18 Zürih B 6 Moskova B 2 Aşkabat PB 19 Astana K 3 Taşkent PB 21 Bakû B 14 Bişkek B 16 Tiflis PB 13 Kahire Y 23 Şam B 21 Yurdun kuzey iç ve batı kesimleri parça- lı ve çok bulutlu, Gü- ney Ege kıyıları, İç Anadolu’nun kuzey- doğusu, Orta Kara- deniz’in iç kesimleri ile sabah saatlerinde Batı Karadeniz, Sam- sun ve Ordu çevreleri yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. ACI KAYBIMIZ Prof. Dr. NEPHAN SARAN’ı (17.05.1924 - 29.11.2008) Kaybettik, üzüntümüz onsuz İÜ Edebiyat Fakültesi 01.12.2008 11.00 İkindi Teşvikiye Camii / ZİNCİRLİKUYU İÜ Ed. Fak. Antropoloji Bölümü Mensupları MUĞLA (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal, çeşitli açõlõş ve temel atma tö- renlerine katõlmak için geldiği Muğla’da hükümete yüklenerek, “Ekonomi sahipsiz, gelecek kay- gılı, işsizlik arttı, faizler yük- seldi, piyasalar sıkıntılı nokta- ya sürüklendi” dedi. Coşkulu bir kitle tarafõndan Milas- Bodrum Havalimanõ’nda karşõlanan Baykal, daha sonra araç konvoyuyla Bodrum Gü- mülüş, Yalõkavak, oradan da Mi- las’a geçti. Burada 600 kişinin CHP’ye katõlõmõyla ilgili rozet takma töreninde yer alan Baykal, daha sonra Muğla’da belediye tarafõndan yaptõrõlan Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi’ni açtõ. Baykal Gümüşlük’teki törende şunlarõ söyledi: “Ekonomi ciddi bir sıkıntının içine giriyor. ‘Ted- bir alõn’ dedik, ‘Bize vurmaz bu kriz, teğet geçer’ dediler. ‘Zirveyi döndü, inişe geçti’ dediler. Ama tam tersi kriz her geçen gün da- ha da ciddi duruma geliyor. Başka ülkeler bir araya gelip paketler yaptı. İkinci paketlerini yaptılar. Bizimkiler hâlâ hiçbir düzenleme hiçbir çalışma yap- mış değil. Ekonomi sahipsiz, gelecek kaygılı, işsizlik arttı, faizler yükseldi. Piyasalar sı- kıntılı noktaya sürüklendi. Böy- le bir tablonun içindeyiz.” Hükümetin İmralõ’daki Ab- dullah Öcalan’a arkadaş getir- mek amacõyla inşaat yaptõğõnõ söyleyen Baykal, “Bunun habe- ri çıktığı anda şehit binbaşıyı toprağa verdik. Yani kime hiz- met ediyorsun? Terörle, PKK ile böyle bir pazarlığa girilir mi, devlet gücünü gösteremiyor. Tehlikeli çatışmalar çıkmaya başladı. Otorite yok. Bu gidiş iyi değil. Türkiye’de terör belli yerlerde borusunu öttürür ha- le geldi” diye konuştu. CHP Genel Başkanõ Baykal, daha sonra Bodrum’un Bitez bel- desinde bir mandalina bahçesin- de üreticilerle sohbet etti. Baykal: Ekonomi sahipsiz CHP lideri, AKP hükümetinin ekonomi ve terör politikalarõnõ eleştirdi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ergenekon “yapılanma- sını” ilk dile getiren ve soruştur- mayõ ifadeleriyle yönlendiren Tuncay Güney “firari şüpheli” olarak nitelenmesine karşõn hak- kõnda arama kararõ bile çõkartõl- madõ. Türkiye Barolar Birliği Başkanõ Özdemir Özok, Gü- ney’in dinlenip dinlenmemesi kararõnõn tamamen davayõ yürü- ten mahkemeye ait olduğunu be- lirtti. Ergenekon davasõnõn “kara- kutusu” Tuncay Güney’in do- kunulmayan tek isim olmasõ so- ruşturmaya ilişkin kuşkularõ art- tõrõyor. Geçen yõl haziran ayõnda Ergenekon soruşturmasõ için düğ- meye basõlmasõnõn üzerinden 1.5 yõl geçerken bu süre zarfõnda es- ki kuvvet komutanlarõndan gaze- tecilere, işadamlarõndan sanatçõ- lara, akademisyenlerden polis müdürlerine kadar bugüne de- ğin 46’sõ tutuklu olmak üzere 138 kişinin resmi sorgusu yapõl- dõ. Güney “kendince” yaptõğõ değerlendirmelerle kimi zaman çelişkiye düşse de soruşturma boyunca dikkat çeken bir isim ha- line geldi. Bu noktada “Güney’i kullanan servislerin de yap- mak istediği bu muydu” sorusu gündeme geldi. Ergenekon so- ruşturmasõnõ yürüten savcõlardan Mehmet Ali Pekgüzel, Tuncay Güney hakkõndaki soruşturmanõn “firari şüpheli” olarak sürdüğü- nü açõkladõ. Ancak bu firari şüp- heliye ilişkin somut hiçbir işlem yapõlmadõ. Mevzuat gereğince fi- rari şüpheli için yapõlan ifade çağrõsõna uyulmamasõ halinde yakalama emri, bu yerine getiril- miyorsa da gõyabi tutuklama ka- rarõ çõkartõlabilirdi. ‘Karar mahkemenin’ Türkiye Barolar Birliği Başkanõ Özdemir Özok da Güney’in din- lenip dinlenmemesi kararõnõn ta- mamen davayõ yürüten mahke- meye ait olduğunu belirterek “Davanın esasıyla, gidişiyle, sanıkların savunmasıyla ya da iddiaların doğruluğunun ka- nıtlanıp kanıtlanmaması ko- nusunda yetki mahkemeye ait- tir: Heyet uygun görürse, de- rinlemesine araştırma yapabi- lir. Ceza Muhakemeleri Ka- nunu’na göre heyetin müthiş yetkisi var. Dilediğini yapabi- lir. Mahkeme uygun görürse araştırır” diye konuştu. BirtekGüneysorgulanmadõ Ergenekon soruşturmasõnõn ‘firari şüphelisi’ hakkõnda arama kararõ çõkarõlmadõ ÖZDEN’İN DOSYASI ERGENEKON SORUŞTURMASI KAPSAMINDA İNCELENECEK İstanbul Haber Servisi - Ergenekon operas- yonunu yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcõ- lõğõ’nõn, Mardin Jandarma Alay Komutanõ iken 1995 yõlõnda öldürülen Albay Rıdvan Öz- den’in dosyasõnõ eşi Tomris Özden’in başvu- rusu üzerine Mardin’den isteme kararõ aldõğõ belirtildi. Albay Özden için yeni bir otopsi ra- porunun isteneceği ileri sürüldü. Tomris Özden, önceki gün savcõlõğa verdiği dilekçede, eski Özel Tim görevlisi E.G’nin bir internet sitesinde yayõmlanan, Kasõm 2006 ta- rihli yazõsõna dikkat çekti. Özden, E.G’nin, Rõdvan Özden’in “Özel timi çatışmalara sok- madığı için ağır bir bedel ödediğini” söyledi- ğini belirtti. Özden, Yeni Şafak gazetesinde ya- yõmlanan ropörtajõnda da eşinin ölümünden ön- ce Adapazarõ’nda bir düğüne gittiklerini anlattõ. Eşi ile Veli Küçük arasõnda geçen bir diyaloğu anlatan Özden, “Veli Paşa eşimin kulağına eğilerek ‘Mardin’de rahat mõsõn’ diye sordu. Eşim de ‘Sayenizde değiliz’ cevabını verdi” dedi. Özden, eşine Veli Küçük ve çevresinden “JİTEM’e gir” baskõsõ yapõldõğõnõ ileri sürdü. 1995 yõlõnda suikast silahõ Kanas’la öldürü- len Özden’in İstanbul’da ve Mardin’de Jİ- TEM ile PKK’nin uyuşturucu ticaretine karşõ olmasõ nedeniyle hedef seçildiği ve JİTEM ta- rafõndan öldürüldüğü öne sürülmüştü. Şırnak İdil’de 4 DTP’li tutuklandı ŞIRNAK (Cumhuriyet) - Şırnak’ın İdil ilçesinde DTP İdil İlçe Başkanı Sait Çatak’ın da aralarında bulundu- ğu 4 DTP’li tutuklandı. İlçede 21 Ekim’de düzenlenen izinsiz gösterilere katıldığı gerekçesiyle, DTP ilçe baş- kanı Çatak’ın da aralarında bulunduğu 9 kişi önceki gün gözaltına alındı. Savcılıkça ifadelerinin alınması- nın ardından tutuklanma talebiyle İdil Sulh Ceza Mah- kemesi’ne çıkarılan 9 kişiden 5’i serbest bırakılırken DTP İdil İlçe Başkanı Sait Çatak ile partililer İsa Yağ- basan, Abdülbaki İldem ve Hüsnü Babat tutuklandı. ESKİ FUTBOL FEDERASYONU BAŞKANI MUSTAFA KEMAL ULUSU ‘Atatürk, Köşk’e gömülmek istiyordu’ ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - Eski Futbol Fe- derasyonu Başkanõ Mustafa Kemal Ulusu, Atatürk’ün as- lõnda Çankaya Köşkü’ne gö- mülmek istediğini söyledi. Atatürk’ün Çankaya Kütüp- hanecisi Nuri Ulusu’nun oğlu Mustafa Kemal Ulusu, Bod- rum’un Gündoğan beldesinde, Öğretmenler Haftasõ kapsa- mõnda düzenlenen konferansta konuştu. Babasõnõn anõlarõyla birlikte Atatürk’ün bilinmeyen fotoğraflarõnõn yer aldõğõ ve bir ay önce yayõmlanan “Ata- türk’ün Yanı Başında” adlõ kitaptan alõntõlar yapan Ulusu, son günlerde Mustafa Kemal’i karalamaya yönelik kampan- yalar başlatõldõğõnõ söyledi. ‘Atatürk, Etnografya Müzesi’ni sevmiyordu’ Ulusu, “Atatürk, şimdikiler gibi ülke ülke gezmedi, üç kuruş için okyanusları aş- madı, İngiltere Kralı dahil dünya liderleri onu görmek, ziyaret etmek için Türki- ye’ye geldiler” dedi. Babasõ- nõn anõlarõnda, Atatürk’ün Et- nografya Müzesi’ni mimari açõdan hiçbir zaman beğen- mediğini, hatta yõktõrma dü- şüncesinde olduğunu aktardõ- ğõnõ belirten Ulusu, “Babam, Atatürk’ün 1938 ve 1953 yıl- larında Etnografya Müze- si’nde defnedildiğini, bu yüz- den Ata’nın kemiklerinin sızladığını söylerdi. ‘Çünkü Atatürk orayõ mimari olarak hiç sevmiyordu. Hatta yõktõr- mayõ istediğini söylüyordu. Ayrõca Atatürk yaşasaydõ, gö- mülmek için Anõtkabir’i de istemezdi. O sadece Çankaya Köşkü’nün bahçesine gömül- mek istiyordu. Çünkü Atatürk bir Ankara âşõğõydõ ve Çanka- ya’ya hayrandõ’ diye anlatır- dı” diye konuştu. Coşkulu bir kitle tarafın- dan Milas- Bodrum Ha- valimanı’nda karşılanan Baykal, Muğ- la’daki temas- ları sırasında yurttaşların sevgi gösterile- riyle karşılaştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle