23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2008 PAZAR 6 HABERLER PAZAR ORHAN BURSALI Emek, Nerede? MAHMUT LICALI ANKARA - KESK ve DİSK’in öncülü- ğünde sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin de katõlõmõyla başkentte gerçekleştirilen “İş- sizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı, Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”nde on binlerce emekçi AKP hükümetini uyardõ. Çalõşanlar, krizin bedelinin emekçiye ödetti- rilemeyeceğini vurguladõ. Mitingde üzerini aratmak istemeyen gruplarla polis arasõnda ar- bede çõktõ. Türkiye’nin dört bir yanõndan ge- len emekçiler saat 09.00’da Hipodrom alanõnda toplanmaya başladõ. Yaklaşõk 700 otobüsün başkente geldiği belirtilirken katõlõmcõlar sa- at 10.00’da kortej oluşturarak ellerinde sen- dika bayraklarõ, dövizler ve pankartlarla mi- tingin gerçekleştirileceği Sõhhiye Meyda- nõ’na doğru yürüyüşe geçtiler. On binlerce emekçinin katõlõmõyla oluşturulan kortejin önünde DİSK ve KESK’in logolarõ ve talep- lerinin bulunduğu “İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı, Emek, Barış ve Demokra- si İçin Birleştik” yazõlõ bir pankart taşõndõ. Çulfa kaza geçirdi Mitingte görev yapan ses aracõnõn Ulaştõr- ma Kavşağõ’nda köprü altõndan geçişi sõrasõnda Eğitim-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanõ Tuğrul Çulfa başõnõ köprüye çarparak ağõr ya- ralandõ. Çulfa kaldõrõldõğõ Ankara Numune Hastanesi’nde ameliyata alõndõ. Yetkililer ameliyatõn ardõndan beyin cerrahisi yoğun ba- kõm servisine kaldõrõlan Çulfa’nõn tedavisinin sürdüğünü bildirdi. Kortejde yabancõ uyruklu 4 kişi de yer al- dõ. Bu kişiler “We won’t pay for your cri- sis” (Krizin bedelini ödemeyeceğiz) yazõlõ bir pankart taşõdõ. DİSK’e bağlõ Sine-Sen üyesi sinema emekçileri, yürüyüş sõrasõnda “90 dakikalık dizi istemiyoruz”, “AKP’nin çö- küşü yakında sinemalarda”, “Tayyip bize gel seni ünlü yapalım”, “Sinema emekçisi köle değildir”, “AKP’nin ampülünü ışık- çılar söndürecek” diye slogan atarken KESK ve DİSK’e bağlõ sendikalarõn pankartlarõnõn yanõ sõra mitinge gelen emekçiler ellerinde “Yoksullağa adeletsizliğe hayır”, “Krizi biz yaratmadık bedelini biz ödemeyeceğiz”, “Durdurun kapitalizmi inecek var”, “Üre- ten biziz yöneten de biz olacağız” yazõlõ pan- kartlar taşõdõ. Adalet Sarayõ önünde oluşturulan polis kontrol noktasõnda katõlõmcõlar tek tek aranarak mitingin gerçekleştirileceği Sõhhiye Meydanõ’na alõndõ. Alana sõğmayan emekçi- ler Abdi İpekçi Parkõ’nõ ve Sõhhiye köprüsünün üstünü tamamen doldurdu. DİSK’liler kõrmõzõ şapka ve bayraklarõyla, KESK’liler ise beyaz şapka ve bayraklarõyla miting alanõnda yer aldõ. DİSK Genel Başkanõ Süley- man Çelebi artõk sözün bitti- ğini, eylem zamanõ olduğunu söyledi. Bütün işyerlerinin, meydanlarõn, mahallelerin, pa- zar yerlerinin, dükkânlarõn, okullarõn eylem alanõ olduğunu belirten Çelebi, susmak değil, haykõrmak zamanõ olduğunu belirtti. KESK Genel Başkanõ Sami Evren de, “yok- sulluktan sabrı taşanların, pahalılıktan ta- dı kaçanların, yolsuzluklardan siniri bo- zulanların, ayrımcılıktan tepesi atanların” mitingde bir araya geldiklerini söyledi. Evren, 12 Eylül askeri müdahalesinin ardõndan uy- gulanan ekonomi politikalarõ yüzünden sürekli kriz yaşandõğõnõ belirterek, bir krizin yaralarõ sarõlmadan diğerinin başladõğõnõ ifade etti. Ev- ren sermaye kesimleriyle, küresel şirketlerle, IMF ve Dünya Bankasõ ile dost olmayõ başa- ran iktidarlarõn, kendi yurttaşlarõyla dost olmayõ başaramadõklarõnõ söyledi. KESK ve DİSK’in öncülüğünde Sõhhiye Meydanõ’nda düzenlenen mitingde on binler AKP’yi uyardõ ‘Krizinbedeliniödemeyeceğiz’ Kontrol noktasõnda arbede DİSK Başkanõ Çelebi’nin konuşmasõnõ yaptõğõ sõrada kontrol noktasõnda üzerlerini aratmak istemeyen bir grup ile polis arasõnda gerginlik yaşandõ. Polisin tavrõ- nõ protesto eden göstericiler, pankart sopalarõ ve su şişeleri ile karşõlõk verdi. Miting meydanõna giren bir grup öğ- rencinin de geri dönmesi üzerine olaylar daha da büyü- dü. Polis gaz bombasõyla karşõlõk verirken göstericiler de polise taş attõ. Polisin coplu müdahalesi sõrasõnda çevrede bulunan dükkânlar kepenklerini kapatõrken bazõ yurttaş- lar da çatõşmanõn ortasõnda kaldõ. Adalet Sarayõ önünde başlayan çatõşma ara soraklarda devam etti. Olaylar sõ- rasõnda çok sayõda gösterici ile 6 polis memuru yaralandõ. Türkiye bunca yıl ekonomik bakımdan büyüdü! İktidar ve bakanları göğüslerini gere gere rakamları konuşturuyor! Ancak, ekonomiyle birlikte büyüyen baş- ka bir gerçek daha var: Gelirler arasındaki fark! Gayri safi milli hasıladan işve- ren kesiminin payı artarken, emek cephesinin ise büyüyen pastadan aldığı dilim azalıyor. Hükümet, büyüyen yoksul ve işsiz kitleyi, kömür, erzak, para- lar dağıtarak ve seçim zamanla- rında bu tür sadaka faaliyetleri- ni arttırarak susturuyor ve AKP’nin dümen suyunda tutuyor! Bu gelir dağılımı bozulması sadece bize özgü değil! Dünya çapında yaşanan bir olgu. Şüp- hesiz neden-sonuç ilişkisine ba- kacak olursak, AKP’yi de dünyayı da güdüleyen ortak ideoloji ve politikaların adı, yeni liberalizm. Kriz de onun eseri! Türkçeye de çevrilen “Gelecek Peşinizde” (Juan Enriquez, Ec- zacıbaşı yayını) kitabında şöyle bir kıyaslama var: “1750 yılında dünyanın en zen- gin ülkesinde çalışan bir kişi, en yoksul ülkesinde çalışan birinden beş kat daha varlıklıydı. Ekonomik gelişme tarıma dayandığı sürece, bir bölgenin üretiminin komşu- sunun üretiminden çok daha de- ğerli olması kolay değildi… Sa- nayi devrimiyle birlikte bir kişinin emeği yüz ile bin ile çarpıldı! Emek verimliliği arttı!.. 2000 yı- lında ise en zengin ülkedeki in- sanın ürettiğiyle en yoksul ülke- deki insanın ürettiği arasındaki fark beşte bir değil, 390’a 1 ol- du…” Bu farkın teknoloji ve bilimde- ki büyük atılımlar sonucu, pek ya- kında 1000 katına ulaşacağı kes- tiriliyor. Günümüzde bu olgunun gelir yönüne yansımasına gelelim: Birleşmiş Milletler’in “Dünya Ekonomi Araştırması”na göre, 1950’de ortalama bir Amerikalı, ortalama bir Nepalliden 19 kat fazla gelir elde ediyordu, günü- müzde bu fark 27 kata ulaştı. Çin ve Hindistan gibi az sayıdaki ül- kelerin dışında, “gelişmekte olan ülkeler” ile “gelişmiş ülkeler” ara- sındaki fark giderek açılıyor! 25 yıldır uygulamada olan ye- ni liberalizm, gelişmiş ülkelerin üretimdeki, üretim araçlarındaki, bilim ve teknoloji üretimindeki üs- tünlükleri nedeniyle, dünya pa- zarlarını zengin ülkelerin lehine iş- letti! Her ne kadar, gelişmekte olan ülkeler, ucuz emek güçleriyle “üretimden pay” aldılarsa da… … inanılmaz büyüklüklere ula- şan finans kapitalin “ihraca- tı”ndan, yüksek faizler ödeyerek de olsa, pay almış olsalar ve bu dış kaynakla belirli bir büyüme yakalamış olsalar da…. Dünya ti- caretinde ütülen tarafta kaldılar her zaman. Çünkü sonu belirleyen, her zaman üretim teknolojilerinin gü- cü, piyasaya çıkartılan malın ni- teliği, sürümü, kalitesi ve pazar üzerindeki egemenliktir.. AKP, yeni liberalizmin çok iyi bir uygulayıcısı olarak, milli gelir pastasının dağılımını çalışanlar aleyhine bozduğu gibi, Türki- ye’yi hem cari açık hem de gö- rülmemiş dış borçlarla yüz yüze bıraktı! Şimdi dış kaynak akışı ke- sildikçe, saadet zincirinde kop- malar başladı… Uzun zamandır sendikalar, emek savunucuları sessizdi. Ça- lışanlar, gericiliğin ve iktidar sen- dikalarının boyunduruğuna tam sokulmuş. Tepki yok! Örgüt yok! Derken, DİSK ve KESK “İşsiz- liğe, Yoksulluğa ve Zamlara Kar- şı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” ile meydanlara çıktı! Hoş geldiniz, neredeydiniz?! Ne Türkiye bu “yeni libera- lizm” ile bir yere varabilir, ne de dünya... Ama sistem zora girdikçe, so- pası, baskısı, işkencesi, dayağı, vahşeti de artacak gibi... obursali@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle