29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 30 KASIM 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B YORUM ÖZTİN AKGÜÇ CHP ve Varoşlar Varoşlarda yaşayan türbanlı, çarşaflı vatandaş- larımızın bir bölümünün CHP’ye katılması, bazıla- rına altıok rozetinin bizzat Sayın Baykal tarafından takılması değişik yorumlara, değerlendirmelere yol açtı. Bu tür bir açılımı yerindelikle görenler ol- duğu gibi; laik, Atatürkçü bir partiye yakışmayan davranışlar olarak niteleyenler, eleştirenler de ol- du. İçten bir davranış olarak alkışlayanların yanı sı- ra, oy avcılığı diye kınayanlar, eleştirenler de göz- lemlendi. Kendini sol, sosyal demokrat, halkçı olarak yaf- talayan bir partinin, varoşlarda çoğu yoksulluk sı- nırında yaşayan vatandaşlarla yakın ilişki kurma- sı, onların çıkarlarını koruması, dile getirmesi, on- ların temsilcisi olması doğaldır. Varoşlardaki yaşam düzeyi, yaşam kalitesi yükseltilmeden, gelir dağı- lımının iyileştirilmesi amacını da taşıyan ekonomik ve toplumsal kalkınmayı gerçekleştirmek olanak- lı değildir. Sol, halkçı bir parti ile varoşlar arasında yakın iliş- ki, etkileşim, siyasetin doğasına da uygundur. Şöy- le bir anımsayacak olursak, 1970’li yıllarda CHP’nin sandıktan birinci olarak çıkmasında varoş oyları- nın büyük katkısı olmuştur. Varoşların, sol, halkçı sosyal demokrat bir partinin oy deposu olması, eş- yanın tabiatına uygundur. CHP’nin, günümüzde yoksun kaldığı varoş oy- larına, varoş desteğine doğru açılım yapması yerinde görülebilir. Yalnız bu açılım, türbanlı, çarşaflı va- tandaşların parti üyesi yapılması ile sınırlı kalmamalı, böyle bir izlenim de verilmemelidir. Varoşlara, ka- mu hizmeti götürme, iş fırsatları yaratma, insanla- ra kaliteli yaşam koşulları sağlama, kendi ayakları üzerinde dik durmalarına olanak verme, üçüncü ki- şilere, hatta devlete muhtaç olmaktan kurtulma gi- bi amaçları olan kapsamlı bir varoş kalkındırma prog- ramı ile yaklaşılmalıdır. Dürüst, varoş sorunlarını çö- zebilecek, vatandaşlar arasında ayrım yapmayacak, imar oyunları ile rant yaratmayacak, yönetim becerisi yüksek, lider - önder niteliklere sahip kişiler, bele- diye başkanlıklarına, belediye meclisi üyeliklerine aday gösterilerek, varoşlar kalkındırma programı- nın yaşama geçirilmesine olanak hazırlanmalıdır. Unutmamak gerekir ki, yerel yöneticilerin başarıları, bıraktıkları izlenimler, mensup oldukları partinin mer- kezi yönetimde de iktidara gelmesinin yolunu aça- bileceği gibi, başarısızlıklar da iktidara gidiş yolu- nu iyice kapatır. Nitekim 1980’li yılların sonlarında sosyal demokratlar, hemen hemen tüm anakentlerin yönetimlerini ele geçirmişken, yerel yönetimlerde ik- tidara gelmişken, izleyen yerel seçimlerde oy ka- yıpları, büyük ölçüde başarımlarının (performans- larının) yetersiz kalmasından kaynaklanmıştır. Kılık kıyafet, ekonomik açıdan gelişmiş, eğitim dü- zeyi yüksek, daha kapsamlı yorum yapabilen, çevre baskısından kurtulmuş, bireysel değer yar- gıları doğrultusunda hareket edebilen toplumlarda sorun oluşturmamaktadır. Buna karşın ülkemizde, özellikle bazı siyasilerin, din tacirlerinin, istismar- cıların tahriki ile de kılık kıyafet bir sorun halini al- mış, hatta etnik köken, mezhep farkı gibi bir ayrım aracı olarak toplumun kafasına sokulmuştur. Sık- mabaş, türbanlı-türbansız, çarşaflı-çarşafsız gibi ay- rımlar başlamış, giyim-kuşama göre taraflar bir- birlerine farklı gözlerle bakar hale gelmeye başla- mıştır. Umudum, ülke kalkındıkça, toplumda erkek egemenliği azaldıkça, kadınlarımız ekonomik açı- dan kendi ayakları üzerinde durmaya başladıkça, eğitim düzeyleri yükseldikçe, çevre baskısından kur- tuldukça, dinsel alalamalı ayartılara (iğvaya) kapıl- madıkça, kılık - kıyafetin bir sorun olmaktan çıka- cağı yönündedir. CHP, kapsamlı bir varoş kalkındırma programı ile türbanlı, çarşaflı üye yazma açılımını desteklerse; vatandaşları kaynaştırma, özgürleştirme yolunda girişimlerde bulunursa, bir sol, halkçı partiye uygun hareket etmiş olur. Yok eğer böyle davranmaz, yak- laşım bir oy avcılığına dönüşürse, korkarım CHP, inançlı tabanından da oy kaybına uğrar. Hatta açı- lım, CHP tabanının Fethullahçılaştırılması olarak yo- rumlanır. Türkiye’de hemen her konuma nüfuz eden, dış destekli Fethullahçı akımın, CHP’yi de etkisi al- tına almakta olduğu şeklindeki değerlendirmelere, algılamalara yol açar. Böyle bir hareketi başlatan- ların gelecekteki tutumları, açılımları bir toplumsal kalkınma, barış projesinin başlangıcı mı, yoksa oy devşirme girişimi altında CHP’nin ele geçirilmesi stratejisi mi olduğunu gösterecektir. Hükümet olayõn vahametini görmek, anlamak ve ona göre tedbirler üretmek zorundadõr. Bu kriz bizim krizimiz değildi. ABD kaynaklõ bir mali krizdi. Ama korkum odur ki bunu kendi krizimiz haline getireceğiz. Bunun çok ciddi ekonomik ve sosyal etkileri olacak. İşçi çõkaran işletmelerimizin sayõsõ giderek artõyor. Hükümet krize karşõ önlem paketini açõklamakta geç kaldõ. Hükümet bu noktada artõk diyemez ki benim kaynaklarõm bu kadar. Hükümet artõk istihdamõn ve üretimin devamõ için bütün şartlarõnõ zorlamalõ. Böyle dönemlerde iki şey çok önemli. Birincisi beklenti, beklentileri iyi yöneteceksiniz. Önlemler geciktiği için beklentilerin boyutu arttõ. Diğeri de güven. Son dönemde en hafif ifadeyle bu iki unsurun iyi yönetildiği söylenemez. İSO Başkanõ Küçük: KOBİ’ler kaynak sõkõntõsõnda. Önlem paketinde dağ fare doğurmasõn İşletmelerzorda,aceleedin ŞEHRİBAN KIRAÇ Krize karşõ birçok ülke ikinci önlem paketle- rini açõklarken ya da şirketleri kurtarmak için direkt destek sunarken Türkiye’de AKP hükü- metinin hâlâ bir önlem almamasõ ise ekonomi- nin geleceği için olumsuz tablonun daha da kö- tüleşmesini beraberinde getiriyor. Krize karşõ önlem almada geç kalõndõğõna dikkat çeken İstanbul Sanayi Odasõ (İSO) Baş- kanõ Tanıl Küçük, gerçekleşmeyen yapõsal re- formlar nedeniyle Türk sanayicisinin uzun yõl- lardõr kan kaybettiğini vurgulayarak “içinde bulunduğumuz dönemde tüm çabamız üre- timin, istihdamın ve ihracatın devam ettiril- mesi olmalıdır” dedi. İSO’nun yüzde 96’dan fazlasõnõn KOBİ’lerden oluştuğunu bildiren Küçük, KOBİ’lerin şu anda büyük bir likidite sorunu yaşadõğõnõ ve bunlarõn mutlaka üretim- lerini devam ettirmesi gerektiğini kaydetti. Burada hükümete büyük görev düştüğünü vurgulayan İSO Başkanõ Küçük, “Hükümet olayın vahametini görmek, anlamak ve ona göre tedbirler üretmek zorundadır” dedi. Hükümetin krize karşõ önlem paketini açõkla- mada geç kaldõğõnõ aktaran Küçük şu değerlen- dirmelerde bulundu: Güven sarsıldı “Beklenti ve güven çok önemli. Son dö- nemde en hafif ifadeyle bu 2 unsurun iyi yö- netildiği söylenemez. Güven ortamı çok cid- di şekilde sarsıldı. Bu noktada hükümet di- yemez ki benim kaynaklarım bu kadar, ya- pabildiklerim bu kadar. İstihdamı koru- mak, üretimi devam ettirmek için hükümet bütün şartlarını zorlayacak. Özel sektörün likidite ihtiyacını karşılayacak. Birtakım si- gorta, vergi ve prim indirimlerini gündeme getirecek. Bunlar istismar değildir kalıcı is- tekler değildir. Bu talepler sadece yaşamak için ifade edilmiş taleplerdir. Biz indirimleri talep ederken denk bütçenin ne demek oldu- ğunu biliyoruz. Geldiğimiz bu noktada büt- çeyi biraz gevşetebiliriz. Şimdi iç piyasayı canlandırmak gerekiyor. Çünkü ihracat pa- zarlarında sıkıntı var. Bu paket beklentilere cevap vermek zorunda. Bu noktadan sonra dağ fare doğurmasın. Yoksa maliyet artar.” İktidar bedelini öder AKP hükümetinin reel sektörün taleplerini karşõlama konusunda umutlu olup olmamalarõyla ilgili olarak da Küçük şunlarõ söyledi: “Geçmişe bakarak umutlu olmamızı gerektiren pek bir şey yok. Ama hiçbir siyasi iktidar sanayisinin yok olup gitmesine rekabet gücünü kaybetmesine seyirci kalamaz. Neticede o siyasi iktidarlar da bunun bedelini öder. Ama umudumu gölgeleyen bir şey var dağ fare doğurursa, ihtiyaçlara cevap veremezse, draje şeklinde parçalı bulutlu tedbirler alınırsa işte o zaman bunun bedeli çok ağır olur.” GİRDİ MALİYETLERİ ARTTI Zamlarõ anlamak mümkün değil Reel sektör olarak kriz ortamõnda sanayinin re- kabet gücünü arttõracak destekler, girdi maliyet- lerinin düşürülmesini beklerken bunun üstüne elektriğe yüzde 60 doğalgaza yüzde 80 oranõnda zam yapõldõğõnõ, bunu anlamanõn mümkün olma- dõğõnõ dile getiren İSO Başkanõ, “Biz sanayiciler olarak üzerimize düşen görevi yapıyoruz. Ar- Ge, inovasyon, fark yaratmak, marka yarat- mak adına üstümüze düşeni yaptık. Sanayinin rekabet gücünü arttıracak reformlar ise yapıl- madı. Kamu kaynaklı girdilerin azaltılması ge- rekiyor. Hükümet görevini yapmalı” dedi. 10 MİLYAR DOLARA İHTİYAÇ VAR İstihdam yükünün düşürülmesi şart Reel sektörün çok acil 10 milyar dolarlõk kay- nağa ihtiyacõ olduğunu, IMF’den gelecek paranõn da bunu karşõlamaya yetmeyeceğini aktaran Kü- çük, “Umuyoruz 2009 2008’i aratmaz” dedi. Küçük şunlarõ sõraladõ: ? Hükümetin kaynak yaratma görevi var. Ban- kacõlõk sektörü de şartlarõ zorlayarak azami deste- ği reel sektöre vermeli. ? İşin kolayõna gidilerek işçi çõkarõlmamalõ. Ancak ‘işçi çıkarmayın’ çağrõsõnõn gerçekçi ola- bilmesi için hükümetin istihdamõ desteklemesi gerekli. OECD ülkeleri içinde en ağõr vergi ve prim yükünü taşõyan sanayici hâlâ bizde. Birta- kõm kriterlerle prim indirimi yapõlabilir. Mesela prim borcu olmayan sanayici belli bir süre işçi çõ- karmamayõ garanti edebilir ve belirli bir süre prim indirimi olabilir. Bu sanayiye bir destek is- tihdama da bir katkõdõr. HAK-IŞ BAŞKANI: İşverenler kriz fırsatçısı Ekonomi Servisi - Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanõ Salim Uslu, haksõz işten çõkarmalarõn sosyal patlama yaratacağõ uyarõsõnda bulundu. Çalõşma Bakanlõğõ’nõ hukuksuz işten çõkarmalara karşõ teftişe başlamasõ için göreve çağõran Uslu, işveren kesimini kriz fõrsatçõlõğõ yaparak hükümeti 190 milyar dolarlõk dõş borcunu yüklenmek için dize getirmeye çalõşmakla suçladõ. Hak-İş’e bağlõ sendikalardan tekstil, metal ve gõda sektörlerinde 1920 işten çõkarma, 1075 zorunlu izin olayõ yaşandõğõnõ belirten Uslu, krizi fõrsat bilen kimi iş çevrelerinin yoğun olarak işçi çõkarmaya başladõğõnõ vurgulayarak, “Hem yasal hem tasarruf tedbirleri varken, bunlara başvurmadan ilk tedbir olarak işçi çıkarmak hem hukuki hem de ahlaki değildir” dedi. Uslu, işçi çõkarmak yerine, maliyetlerin ve kâr marjlarõnõn aşağõ çekilmesi, ücretli izin haklarõnõn kullandõrõlmasõ, İş Kanunu çerçevesinde üretim durdurularak kõsmi üretime geçilmesi ve işçi ücretlerinin yarõsõnõn ödenmesi, yasadaki kõsa çalõşma ve kõsa çalõşma ödeneğinin devreye alõnmasõ tedbirlerine başvurulmasõnõ önerdi. GFK ARAŞTIRMASI: Tüketici güveni 3 puan geriledi ANKARA (AA) - GFK Türki- ye’nin araştõrmasõna göre, bu yõlõn ekim ayõnda 67,1 olan Tüketici Gü- ven Endeksi, kasõm ayõnda 3 puan dü- şerek 64.5 düzeyine geriledi. Araştõr- maya göre, “ekonomiyi, terörü ve Ergenekon davasını” son bir ay içe- risinde Türkiye’nin gündemindeki en önemli olay olarak belirtildi. ‘Telefonsuz ADSL çalışması yok’ Ekonomi Servisi - Türk Telekom, 26 Kasõm 2008 tarihli gazetemizde yer alan “Telefonsuz ADSL geli- yor” başlõklõ habere ilişkin açõklama yaptõ. Türk Telekom Genel Müdürü Dr. Paul Doany’nin, “müşteri şikâ- yetlerini dikkate alarak yakında ADSL aboneliğinde telefon hattı zorunluluğunu kaldıracağı” şek- linde bir demeci olmadõğõna yer ve- rilen açõklamada, Türk Telekom’un telefon aboneliği gerektirmeden ADSL hizmeti vermesi konusunda bir çalõşmasõnõn olmadõğõ belirtildi. Kriz tasarrufa yöneltti İTS İletişim Teknolojileri Satõş ve Dağõtõm Kanalõ Genel Müdürü Emre Önder, ses ve video konferans ürünlerinin satõşõndaki artõşõ şirketlerin tasarrufa yönelmesine bağladõ. Buna göre iş dünyasõna, sesli ve görüntülü iletişimle toplantõ olanağõ sunarak zaman ve mekândan tasarruf sağlayan Polycom Ses ve Video Konferans ürünlerinin satõşlarõ, son 3 ayda yüzde 47 arttõ. Bekaert’te üretime mola Kocaeli’de faaliyet gösteren Bekaert İzmit Çelik Kord Sanayi ve Ticaret AŞ’de 29 Kasõm - 17 Aralõk tarihleri arasõnda üretime ara verildi. Birleşik Metal-İş Sendikasõ Kocaeli Şube Başkanõ Hami Baltacõ, 300 işçinin 7 günü ücretsiz olmak üzere izne çõkartõlarak üretime ara verildiğini bildirdi. Ev tipi split klima alanõnda iddialõ olan Arçelik AŞ, ticari klima sistemlerini de ürün gamõna kattõ. Arçelik, ticari klimada yeni bir uygulama olan ilk “Arçelik Klima Showroom”unun açõlõşõnõ İzmir’de gerçekleştirdi. Fotoğraflar:VEDATARIK ‘ ‘ ‘ ’ ’ ’ Arçelik, ticari klimaya girdi İktidar bedelini öder İzlandalõlarIMF’yiistemiyorlar Öfkeli binlerce İzlandalı başkent Reykjavik’teki protesto gösterilerinde hükümeti istifaya çağırdı. Geçen ay başlayan ve gittikçe artan bir katılımla devam eden gösterilerde halk hükümeti, “ekonomiyi uçuruma sürüklemek”le suçluyor. İzlanda’da halk hükümetin IMF ile anlaşmasına da tepkili. Gösterilerde IMF’yi ağır küfürlerle eleştiren halk, IMF’nin ülkedeki refahı yok edeceğinden endişe ediyor. Ülkede önceki gün düzenlenen gösteriler sırasında bir kişinin gözaltına alınması üzerine yüzlerce kişi karakola girmeye çalıştı. Çıkan olaylarda 5 kişi yaralandı. Öte yandan krizin en çok vurduğu ülkelerden biri olan İngiltere’de kasım ayında alışveriş harcamaları bıçak gibi kesildi. İngiltere Sanayiciler Konfederasyonu (CBI) tarafından hazırlanan rapora göre kasım ayının ilk yarısında CBI üyesi firmaların satışları yüzde 62 azaldı. CBI yetkilileri satışlardaki azalmanın 1983 yılında bu tablonun hazırlanmasından bu yana ortaya çıkan en kötü tabloya işaret ettiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle