24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Karayalçın’dan Gökçek’e yanıt ANKARA (AN- KA) - SHP Genel Baş- kanõ Murat Karayalçõn, “Ankara Belediyesi’nin kadrolarõnõ DTP yandaş- larõna bõrakmayacağõz” diyen Ankara Büyükşe- hir Belediye Başkanõ Gökçek’e tepki gösterdi. Karayalçõn, şunlarõ söy- ledi: “Sayõn Melih Gök- çek söz konusu açõkla- mayõ rahmetli kayõnpe- deri için Akçakoca’da yaptõrttõğõ parkõn açõlõ- şõnda mõ yoksa borcunu 11 yõldõr ödemediği BO- TAŞ’la ilgili bir tören sõ- rasõnda mõ yapmõş bilmi- yorum. Ancak ilk kez doğru bir şey söylemiş. Gerçekten Ankara Bele- diyesi de Türkiye’nin başka belediyeleri ve ka- mu kuruluşlarõ da asla PKK yandaşlarõna bõra- kõlamaz. Ancak beledi- yelerimiz buna ek olarak Cumhuriyetimizin temel değerlerine karşõ olanla- ra da beceriksiz belediye başkanlarõ ve yöneticile- rine de asla bõrakõlma- malõdõr.” Nişanlı çift öldürüldü HATAY (AA) - Hatay’da nişanlõ çift oto- mobilde kurşunlanmõş halde bulundu. Merkeze bağlõ Subaşõ beldesinde oturan Semire K. (25), Samandağ ilçesine bağlõ Sutaşõ beldesinde yaşa- yan halasõnõn oğlu ve ni- şanlõsõ Selim S. ile cuma günü akşam yemeği yedi. Yemeğin ardõndan dolaş- mak için evden çõkan çiftten bir daha haber alõ- namadõ. Araştõrmada, Se- lim S. ve Semire K, An- takya-Samandağ çevre yolunda otomobilde kur- şunlanmõş halde bulundu. Semire K, olay yerinde ölürken Selim S. hasta- nede yaşamõnõ yitirdi. Greenpeace’ten eylem PARİS (AA) - Uluslararasõ çevre kuru- luşu Greenpeace, kõzõl ton balõğõ avõnõn durdu- rulmasõ ve stoklarõn ko- runmasõ için 5 ton orki- nos balõğõ kafasõnõ Pa- ris’teki Tarõm Bakanlõ- ğõ’nõn girişine döktü. Protesto eyleminde çev- reci örgüt, “Orkinos avõ- nõ durdurun” yazõlõ pan- kart açtõ. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2008 SALI 6 HABERLER SALI ORHAN BURSALI Ergenekon ve Garabet Ergenekon davasında sorgular sürüyor. İlhan Sel- çuk, kendisine yönelik suçlamaların ipliğini çok güzel pazara çıkartıyor. “Amaç” ve “kapasite” aşımının tipik bir ifadesi olan dava, şüphesiz lime lime edilecek ve bütün hukuksal garabetler ortaya serilecektir... Bu bağlamda, İşçi Partisi’nin haklı itirazı gündemde: Yargılanan Parti Başkanı Doğu Perinçek diyor ki: Biz İşçi Partisi Genel Merkez yöneticileri olarak, merkez organın faaliyetleri nedeniyle yargılanıyoruz. Par- ti’nin, Ergenekon suç örgütü tarafından yönetildiği sav- lanıyor. Bu durumda öncelik ve bağlayıcılık sorunu or- taya çıkıyor. Partiyi bağlayan olguların yasallığına Ana- yasa Mahkemesi mi yoksa ceza mahkemesi mi karar verecek? Perinçek, partilerin anayasal güvence altında bu- lunduklarını, eğer partinin merkez organını oluşturan kişiler, halkı isyana teşvik, darbe girişimi gibi suçla- rı işlemekle suçlanıyorsa, bunların salt kişileri değil par- tiyi de bağlayan faaliyet olduğunu belirtiyor. Devamla diyor ki: Bu durumda bir “öncelik ve bağ- layıcılık” sorunu ortaya çıkıyor; ceza mahkemeleri par- tiyi yönetenleri mahkûm ederse Anayasa Mahke- mesi’ne talimat vermiş duruma düşecekler. Oysa, Ana- yasa Mahkemesi’nin kararı olmadan ceza hükmü ku- rulamaz. Bu nedenle davamızın Ergenekon’dan ay- rılması gerekir... Perinçek hukukçudur! Daha da ötesi, konuyu, “Anayasa ve Partiler Rejimi-Türkiye’de Siyasal Parti- lerin İç Düzeni ve Yasaklanması” adındaki, alanında özgün tek eseri olan kitabında işlemektedir; burada ayrıca iyi bir hukuk bilimci olduğunu da göstermek- tedir! (s. 341-371) Perinçek, daha önce de benzer durumlarla karşı- laşıldığını ve Askeri Yargıtay’ın buna ilişkin bir kara- rı olduğunu, Siyasi Partiler Yasası’nın esinlenildiği Al- manya’da, Alman Anayasa Mahkemesi’nin de konuya çözüm getirdiğini anımsatıyor. Perinçek, Savcı’ya ve Mahkeme’ye diyor ki, “Ana- yasa yargısına tecavüz ediyorsunuz”... Sesi yankı bulmuyor! Ama konu ciddidir, siyasi par- tilerin anayasal güvencesinin ortadan kaldırıldığı fik- ri güçlü bir şekilde savunulmaktadır! Mustafa Üzerine - 2 Mustafa “belgesel” filmi üzerine yapılan belgesel eleştirilerden en önemlisini dünkü Cumhuriyet’te Alev Coşkun yazdı. Mustafa Kemal’in Kâzım Ka- rabekir’in geldiğini duyurduklarında acaba tutukla- maya mı geliyor diye titrediği ileri sürülen o sahne! Can Dündar filmde kullandığı her şeyin belgesi olduğu- nu belirtmişti. Şüphesiz bu sahne ve yorumun da bel- gesi vardı. Esas Rauf Orbay’ın anısında geçiyordu! Ama bütün olaylar, baştan sona, Kâzım Karabekir ile Mustafa Kemal’in Kurtuluş için omuz omuza verdik- lerini kanıtlarken, bunların hiçbirine itibar etmeyip, o da belgesiz bir anıda geçen ve doğru olmayan bir ko- nuyu filme koymak, belgeselciliğe sığar mı? Filmin danışmanının kim olduğunu Işık Kansu’nun yazısından öğrendik. İlginçtir, 32. Gün’deki eleştiri- leri göğüsleme programına, filmin danışmanının ka- tılması gerekmez miydi? Hayır, o yoktu! Dündar, fil- me eleştirileri göğüslemek için aile dostu Turgut Özakman’ı çağırdı! Danışmanını çıkart(a)mamasına üzüldüm. Özakman “oğlu”na “hatalara” yönelik eleş- tirilerde bulundu ve keşke bana danışsaydın dedi! Da- nışman olarak ise kimin seçildiği, filmin nasıl olaca- ğı konusunda da fikir verir! Yine de, Türkiye öyle bir ikiye ayrıldı ki, hem filme hem de Dündar’a yönelik, doğal eleştirilerin dışına ta- şan, “büyük mahkeme” yargılamalarını desteklemek mümkün değil. Umarız Dündar, maddi/tarihsel eleş- tirileri “linç” olarak ilan etmiyordur! Yoksa ortaya has- talıklı bir durum çıkar. Not 1: Dilek Metin: 13 yaşındakı kızımın gözlemi- ni kendi sözleri ile aktarıyorum: “Bence rezaletti an- ne! Bir kere belgesel olarak hiç iyi değildi! Çünkü, o gün, sinemadan önce, sosyal bilgiler öğretmenimiz he- pimize ‘Sarı Zeybek’ belgeselini izletti. Ardından si- nemaya gittik. Bence ‘Sarı Zeybek’ belgesel olarak çok daha iyi! Mustafa’da geçişler hızlı, arada kopukluklar var gibiydi. Ayrıca Çanakkale savaşı kısacık geçilmiş, bazı çelişkili durumlar vardı! Akşamüstü törende, Mü- dür ‘Filmi beğendiniz mi’, diye sordu, bütün okul ‘Ha- yıırrrr!!’ diye bağırdık, O yine, ‘beğenmişsinizdir, be- ğenmişsinizdir’ dedi. Biz yine ‘Hayıırrr!’ diye bağırdık...” Not 2: Bir okur notu daha: “Dündar, iki saatlik film- de bu kadarını verebildik, diyor. Eksiklik ve hataları böy- le mazur göstermeye çalışıyor. Oysa mesele, iki sa- atlik filme Atatürk ile ilgili bu kadar negatifliği nasıl sığ- dırabildiğidir!” TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr obursali@cumhuriyet.com.tr DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Diyarbakõr’da yerel seçim ça- lõşmalarõnõ hõzlandõran AKP okullara kadar indi. Valilik, müdür, idareci ve öğretmenlere, dağõttõğõ “Aile İncele- me Formu” ile her öğretmenin en az 120 aileyle birebir görüşmesini ve hangi konuda yardõma gereksinimle- ri olduğunun tespit edilmesini istedi Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn “Diyarbakır’ı istiyorum” sözlerinin ardõndan AKP’li yönetici- ler, Valilik, Sosyal Yardõmlaşma ve Dayanõşma Vakfõ (SYDV) ve dinci dernekleri kullanarak seçim faaliyet- lerini yürütüyorlar. AKP’liler son ola- rak okullarda da çalõşma başlattõ. Diyarbakõr Valisi Hüseyin Avni Mutlu, çoğunluğunu AKP’ye yakõn- lõğõyla bilinen Eğitim Bir-Sen’e üye okul müdürü ve idarecilerle bir toplantõ yaptõ. Müdür, idareci ve öğretmenle- re “Aile İnceleme Formu” dağõtõlan toplantõda her öğretmenin en az 120 ai- le ile birebir görüşmesi ve hangi ko- nuda yardõma gereksinimleri olduğu- nun tespit edilmesi istendi. 100 BİN AİLEYE ULAŞILACAK Çalõşmalarõn bir ay içinde bitirilmesi, uygun görülen ailelere yardõmlarõn aralõk ve şubat aylarõ içinde dağõtõl- masõnõn planlandõğõ öğrenildi. Vali- liğin 100 bin aileyi kapsayan kam- panyasõ çerçevesinde hazõrlanan form- lar sayesinde, yardõm talebinde bulu- nan ailenin ihtiyaçlarõ tespit edilecek. Eğitim Bir-Sen’e üye 400’ün üze- rinde öğretmenin bu çalõşmanõn içe- risinde olduğunu ifaden Eğitim-Sen Diyarbakõr Şube Başkanõ Abdullah Karahan, “AKP, okullara giderek öğrencilere yardım yapmış. Oysa si- yasi partiler okullara giremez. Bu nedenle daha aktif olabilmeleri için Valilik ile bu işi yürütüyorlar” dedi.. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’de belediye başkan adaylõğõ için başvurular sürerken; adaylõğõnõ kesin- leştirmek isteyenler partide yoğun ku- lis faaliyeti yürütüyor. Mevcut beledi- ye başkanlarõ ise, yeniden aday olup olamayacaklarõ konusunda tedirgin- lik yaşõyor. AKP’de, adaylõk başvurularõ 10 Ka- sõm’da başladõ. AKP, başvurular için bir süre sõnõrõ koymazken; Yüksek Seçim Kurulu’nun belirleyeceği takvime gö- re başvurularõn sona ereceği tarihin be- lirleneceği kaydedildi. AKP’de özellikle büyükşehir bele- diye başkan adaylõğõ için mevcut be- lediye başkanlarõ ile diğer aday aday- larõ arasõnda sõkõ bir yarõş yaşanõyor. Ankara’da Melih Gökçek ile Keçiören Belediye Başkanõ Turgut Altınok aday adaylõklarõnõ resmen açõkladõ. Parti yönetiminde, Altõnok’un büyük- şehire aday yapõlmasõna çok sõcak yaklaşõlmazken; Gökçek’in adaylõğõnõn kesin olacağõ yorumu da yapõlmõyor. Ankara’nõn su sorunu, geçen yaz 10 gü- nü bulan su kesintisi, BOTAŞ’õn do- ğalgaza zam yapmasõnda Ankara Bü- yükşehir Belediyesi’nin borçlarõnõn da etkisinin olduğu eleştirilerinin Gök- çek’in kredisini düşürdüğüne dikkat çe- kiliyor. Ancak Başbakan Erdoğan’õn Gökçek’in icraatõnõ övmesi, ibrenin Gökçek’ten yana olduğu yorumlarõna da neden oluyor. AKP, Çankaya’da CHP’ye oy veren seçmen kitlesinin üzerinde etkisi olabilecek Alevi kökenli bir de aday arõyor. Çankaya adayõnõn kadõn da olabileceğine işaret ediliyor. İstanbul’da Kadip Topbaş’õn aday olmasõna daha büyük olasõlõk tanõnõyor. Ancak Topbaş dõşõnda da aday çõk- masõna kesin gözüyle bakõlõyor. Bah- çeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’õn adaylõk için kulis yaptõğõ dile getiriliyor. Diyarbakõr’da ilahiyatçõ Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, Altan Tan ve Şah İsmail Bedirhanoğlu’nun isimleri öne geçiyor. Ancak Hatipoğlu, aday olmak istemediğini açõkladõ. Diyarbakõr’da öğretmenlerden ailelerle birebir görüşülmesini ve ihtiyaçlarõnõn tespiti istendi AKPoyiçinokullarda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara belediye başkan adayõnõ en er- ken ilan eden parti olan CHP’de, İstan- bul ve İzmir için büyük yarõş yaşanõyor. CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun son toplantõsõnda yerel seçimlerde uygula- nacak adaylõk başvuru ücretlerinin be- lirlenmesi konusunda Genel Sekreter Önder Sav ve Genel Sayman Mustafa Özyürek’e yetki verildi. Ankara’da SHP Genel Başkanõ Murat Karayal- çın’õn CHP’den belediye başkan aday- lõğõ konusunda uzlaşõlmasõ nedeniyle ra- hatlayan CHP; İstanbul için arayõşlarõ- nõ sürdürüyor. İstanbul belediye başkan adaylõğõ için Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, eski bakanlardan Ercan Karakaş’õn adlarõ konuşuluyor. An- cak, Kõlõçdaroğlu’nun İstanbul’dan aday- lõğa sõcak bakmadõğõ biliniyor. İSTANBUL İÇİN SÜRPRİZ İSİM ARAYIŞI CHP’nin İstanbul için “güçlü, her ke- simden oy alabilecek, sürpriz bir aday” arayõşõnõ sürdürdüğü kaydedili- yor. İzmir’de ise Belediye Başkanõ Aziz Kocaoğlu’nun yanõ sõra eski ba- kanlardan Hakan Tartan, İzmir mil- letvekilleri Mehmet Ali Susam ile Bülent Baratalı, eski belediye baş- kanlarõndan Yüksel Çakmur’un adla- rõ geçiyor. Ankara anakent belediye başkan ada- yõnõ netleştiren CHP’de, ilçeler için bü- yük yarõş yaşanõyor. Çankaya belediye başkan adaylõğõ için Belediye Başkanõ Muzaffer Eryılmaz’õn yanõ sõra pek çok isim kulislerde konuşuluyor. Eski Ürgüp Belediye Başkanõ Bekir Ödemiş, Le- vent Gök, sendikacõ Yaşar Seyman, es- ki Çankaya Belediye Başkanõ Doğan Taşdelen ve Gülsün Bilgehan’õn adlarõ geçiyor. Çankaya için aday adaylõğõnõ resmen açõklayan ilk isim ise, Türk Mühendisleri Birliği Derneği Genel Başkanõ Bülent Gürsoy oldu. CHP’den bir dönem istifa edenlerden Ercan Karakaş partiye dönerken, eski bakanlardan Seyfi Oktay’õn da döne- bileceği ve Keçiören belediye başkan adayõ olabileceği kulislerde konuşul- maya başlandõ. Oktay ise, belediye baş- kan adaylõğõnõn söz konusu olmadõğõnõ söyledi. İstanbul ve İzmir belediye başkanlõğõ için büyük yarõş yaşanõyor CHP’de arayış sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - MHP, martta yapõlacak yerel seçimler için adaylarõnõ netleştir- meye başladõ. MHP’de Ankara ve İzmir adaylarõ kesinleşti. MHP’de belediye başkan aday adaylõğõ için teşkilatlara yapõlan başvurular, 21 Kasõm itibarõyla ge- nel merkeze iletilecek. İnceleme- lerin ardõndan adaylarõn isimlerinin aralõk ayõ ortasõnda netleşmesi bek- leniyor. Ankara’da Beypazarõ Belediye Başkanõ Mansur Yavaş, İzmir’de İl Başkanõ Musavvat Dervişoğ- lu’nun isimleri kesinleşirken, İs- tanbul’da Ali Müfit Gürtuna ve Haluk Ulusoy isimleri ön plana çõk- tõ. Genel Merkez yönetiminin Ulu- soy nezdinde nabõz yokladõğõ be- lirtilirken, daha önce de Gürtu- na’ya adaylõk önerisi götüren par- ti yönetiminin, “teklif geri çevril- diği için”, bu isme çok sõcak bak- madõğõ konuşuluyor. Diyarbakõr’da Abdullah Azrak- çı, Tunceli’de Mehmet Hedef, Kõr- şehir’de Arif Kılıç, Aksaray’da Ramazan Kaşlı, Yozgat’ta Ali Ça- kır, Karaman’da İsmet İlmi Hati- poğlu, Afyon’da Hayrettin Ba- rut, Gümüşhane’de Mustafa Can- lı’nõn isimleri adaylõk için geçiyor. AKP’de tedirgin bekleyiş İstanbul’da Topbaş ve Arõboğan; Ankara’da Gökçek ile Altõnok ön planda MHP ANKARA VE İZMİR ADAYINI BELİRLEDİ AKP Diyarbakõr’da yerel seçim çalõşmalarõnõ hõzlandõrdõ. Diyarbakõr Valiliği’nin dağõttõğõ “Aile İnceleme Formu” ile her öğretmenin en az 120 aileyle birebir görüşmesini istendi. Milas’ın Güneş Mahalle- si’ndeki boş arazide bulu- nan 2 baraka belediye ekip- lerince yıkılmak istenen aileler, polis ve zabıta ekiplerine taş ve sopa- larla saldırdı. Çağrılan polis ekiplerine taş ve sopalarla saldıran yaklaşık 20 kişiye, coplarla müdahale edildi, 2 kişi gözaltına alındı. Belediye ekip- leri, 2 barakayı polis eşliğinde güçlükle yıktı. (Fotoğrf: AA) Milas’ta olaylı yıkım Bundan tam beş yıl önce, 15-20 Kasım 2003’te, İstanbul’da dört büyük patlama meydana geldi. Dinci bir örgüt ramazan ayının ortasında tonlarca patlayıcıyı dört kamyona yüklemiş ve Hıristiyanlarla Musevilerin dini, siyasi ve ticari merkezle- rine yönelik intihar saldırıları düzenlemişti. Ülkeyi şoke eden saldırılarda 58 kişi ölmüş, 700’den fazla insan da yaralanmıştı. Türk toplumu o gün yeni bir örgütle karşılaşmış, ancak bu ta- nışmanın ardında nasıl bir süreç ve gaflet olduğunu öğrene- memişti!.. Hizbullah örgütünün 17 Ocak 2000’den itibaren başlayan çöküş süreci iki yıl sürdü. Türkiye kanlı örgütün yaşadığı şo- ku henüz atlatmışti ki, Selefiliği referans alan bir örgüt ülke içinde sinsice yapılanmaya başladı. Aslında o örgüt göz gö- re göre gelmiş, belki de göz yumularak büyümüştü!.. Yani Türk El Kaide’si durup dururken ortaya çıkma- mıştı! El Kaide, Suudi rejiminin resmi mezhebi Vahhabi- liği referans alıyor. Arap Yarımadası’nda Necd do- laylarında ortaya çıkan bu dini anlayışı Muhammed bin Abdülvehhab, Selefiliği esas alarak katılaştırmıştı. Abdülvehhab, Harranlı İbn-i Teymiye’nin eserlerinden etkilenmişti. Selefi - Vahhabi çizgisi Anadolu Müslümanlığına ay- kırı, katı ve bağnaz bir düşünce tarzını dayatıyor. Bu anlayış Türkiye’deki rejimi “Darül harp” (İslam ka- nunlarına göre yönetilmeyen) diye niteliyor. Örgüt üyeleri, dev- letten maaş alan imamın ardında namaz kılınamayacağını sa- vunuyor, mezar ziyaretleri ve din bilginlerine bağlılığı küfür sa- yıyor. Onlara göre “Tevhid’e inanmayanın malı, canı helaldir. Tarikat-tasavvuf küfürdür. Muska, tespih, zikir, nafile namazı batıldır!”. 2003’ün kasım ayında Beyoğlu’ndaki Neva Şalom Sinagogu, Şişli’deki Beth İsrael Sinagogu, İngiltere Başkansolosluğu ile HSBC Genel Müdürlüğü binalarını bombalayanlar işte bu ra- dikal dinci çizgiden geliyordu. Habib Aktaş’ın eğittiği Gök- han Elaltuntaş, Mesut Çabuk, Feridun Uğurlu ve İlyas Kun- cak adlı militanlar, kamyonlara yükledikleri tonlarca patlayı- cıyı işte bu ideoloji uğruna ateşlemişlerdi!.. Aslında onlar Türkiye’deki ilk Selefi militanlar değillerdi. Se- lefi-Vahhabi anlayışı Türkiye’de ilk kez 1974 yılında Malatya’da kurulan “Malatya Fikir Kulübü” bünyesinde gelişmişti. Ab- durahman Gökmen liderliğinde ortaya çıkan hücre ise Ya- hudi asıllı İshak Manisalı’nın kaçırılması eylemiyle adını du- yurmuştu. M. Emin Yılmaz önderliğindeki Selefi Ceyşullah örgütlenmesi ise 1995’te Bingöl’de ortaya çıkarılmış, 21 ki- şi 6 Kalaşnikof’la birlikte ele geçirilmişti. 11 Eylül saldırılarının ardından Türk Selefiler yakın ta- kibe alındı. Feyzullah Birişik grubu İstanbul’da 5-7 Ekim 2001’de yapılan operasyonla deşifre edildi. Yakalanan 5 kişi eğitim amacıyla Çeçenistan, Irak ve İran’a gittik- lerini söylemişlerdi. Gaziantep’te 29 Ekim 2001’de gerçekleştirilen ope- rasyonda yakalanan 14 Selefinin de Afganistan’da sa- vaşa katıldığı saptandı. Selefilerin Türkiye sorumlusu “Ebu Said El Yarpuzi” kod adlı Mehmet Balcıoğlu ise 2001’de Antalya’da yakalandı. El Kaide hücrelerini oluşturan İmamlar Birliği yöneticisi Ali Üzüm ise aynı ta- rihlerde gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Ankara merkezli Selefi örgütlenmenin lideri Malatyalı Hu- lusi Kıdık ve 15 arkadaşı 19 Aralık 2001’de, Konya’da Mu- rat Gezenler önderliğindeki “Kuran’a Çağrı” grubu 8 Şubat 2002’de, Malatya’daki Şemsettin Özaykan grubu ise 25 Mart 2002’de açığa çıkarıldı. Selefi gruplar zaman zaman silahlı eğitim için Afganistan ve Pakistan’a, dini eğitim için de Suudi Arabistan’a gidip ge- liyordu. 2001’e kadar en az 500 kişinin Afganistan, Bosna Her- sek, Çeçenistan, Tacikistan, Keşmir gibi bölgelerde savaş- lara katıldığı saptanmıştı. Amerika’daki 11 Eylül 2001 saldırılarında 3 binden fazla ki- şinin ölmesinin ardından ABD uçakları Afganistan’daki El Kai- de kamplarını bombalayınca Türk kökenli Selefilerin büyük bö- lümü ülkelerine kaçtı. Onların çoğu Hizbullahçılar gibi Kürt kö- kenli değildi! Aralarında Kastamonulu, Konyalı, Eskişehirli, Kayserili, Nevşehirli, Çankırılı, Bursalı, Sakaryalı, Sinoplu ve Afyonlu militanlar da vardı. Ancak Afanistan’daki kamplarda silah kullanmak, bomba yapmak, suikast düzenlemek ko- nusunda yıllarca eğitimden geçirilen bu militanlar bir yıllık sus- kunluğun ardından hücrelerinden çıktılar! Usame bin Ladin onlara sansasyonel bir eylem için 150 bin dolar göndermişti. Hazırlıkları 1 yıl kadar sür- dü. Bu sırada İslamcı vakıfları, yayınevlerini, şirketle- ri ve bazı camileri üs tuttular. İBDA-C, Hizbullah, En- sar El İslam, Müslüman Gençlik gibi örgütlerden mi- litan transfer ettiler. El Kaide’yi örgütlemek ve Selefi ideolojisini yaymak için piknik adı altında kamplar dü- zenlediler. Eşleri, dostları ve kardeşleriyle aile şirket- leri gibi eylem hücreleri oluşturdular. Mescitlerde, hat- ta baharatçı dükkânlarında bomba yapımını tartıştılar! Sonunda Bin Ladin’in gözüne girebilmek uğruna ha- rekete geçtiler. İstanbul’un göbeğinde kolaylıkla sahte kimlikler, ehliyetler, ikametgâh senetleri, pasaportlar ürettiler. Sahte belgelerle iş- yerleri, rahat iletişim kurabilmek için internet cafelerle cep te- lefonu bayileri açtılar. Deterjan adı altında patlayıcı ürettiler. Gencecik çocukları cennet vaadiyle kandırarak canlı bomba olmaya ikna ettiler. Eylem için günlerce prova yaptılar. So- nunda tonlarca patlayıcıyı 4 kamyona yükleyerek İstanbul’un en kanlı terör eylemini gerçekleştirdiler. Peki 5 yıl önce yaşanan bu katliamı gerçekleştirenler is- tihbarat duvarını nasıl aşmışlardı? Aslında El Kaide grupla- rının bir bölümü zaman zaman polis ve jandarma tarafından fark edilmiş, ancak adliyeye çıkarılanlar piknik ve dini sohbet yapan “inançlı gençler” oldukları iddiasıyla salıverilmişti! Daha vahimi ise intihar saldırılarını planlayanlardan bazıları is- tihbarat birimlerince uzun süre izlenmişti! Ama nasıl olmuş- sa kimse onları ve intihar saldırılarını engelleyememişti!.. El Kaide’nin 350’den fazla üyesi İstanbul saldırılarının ar- dından deşifre oldu. Elebaşı Habib Aktaş 2004’te Irak’a kaç- tı ve çatışmalarda öldürüldü. Planlayıcıların bir bölümü ise ha- len firari. Örgüt 2003 saldırılarının ardından Kartal’daki ma- son locası baskını, NATO toplantısına yönelik eylem girişimi, Loui Sakka’nın Antalya’da İsrail gemilerine yönelik saldırı pla- nı, ocak ayında Gaziantep’te polisle yaşanan çatışma ve son olarak İstanbul’da ABD Konsolosluğu önünde 3 poli- sin şehit edilmesi eylemiyle varlığını korumaya çalıştı. Türk El Kaidesi’nin ortaya çıkışı, Hizbullah’ın çöküş süreci ve dağılan militan yapısının yeni bir arayışa yö- nelmesine dayanmıyordu. Zaten beslendikleri dini re- ferans El Kaide’nin Hizbullah’ın yerini doldurmasına izin de vermiyordu. İki örgüt arasındaki militan devşirme faa- liyetleri ile işbirliği çabaları rejim düşmanlığının ortak pay- dasından başka bir anlam taşımıyordu! El Kaide’nin bugünlerdeki sessizliğinin nedeni, hüc- relerin kış uykusunda olmasından kaynaklanmıyor! Ör- güt art arda aldığı darbeler ve eylemsel taktik hatala- rı nedeniyle yeniden toparlanmakta güçlük çekiyor. Ocak ayın- dan bu yana İstanbul, Van, Aksaray, Konya ve Sıvas’taki 6 operasyonda 127 kişinin yakalanmış olması da Selefilerin to- parlanmasını engelliyor. Açıkçası en az 2 bin kişilik aktif kad- rosuna karşın örgüt silahlı militan bulmakta zorlanıyor! Yaşadığı bu sıkıntı örgütün baltaları toprağa gömdüğü ya da gömeceği anlamına gelmiyor! Dinci örgütlerin dağınıklığı ve stratejik ko- numu Türkiye’yi El Kaide için çekici kılmaya devam ediyor! ABD Adalet Bakanı Michael Mukasey’in aylar önce Türk yet- kililere, “Uyanık olun, El Kaide Türkiye’yi üs olarak seçmiş gö- rünüyor” demesi bu gerekçelere dayanıyor! 5 Yıl Sonra Türk El Kaidesi!.. Habib Aktaş Loui Sakka
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle