04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 11 KASIM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Erbil Tuşalp: “Değişimci Obama, bunca yıldır Amerika hesabına çalışıp Türkiye’yi yıkamayan beceriksiz işbirlikçileri de değiştirsin!” Aleviler haklarını istemiş... AKP de haklamış! Karga Engin Balım: “Mustafa Kemal Atatürk tabii ki kargaları kovalar! Besle kargayı oysun Dündar gözünü!” Zula A. Tarık Emre: “İşadamlarının iki yıllık zulası olduğunu söyleyen RTE’nin erketeciler sayesinde kaç yıllık zulası vardır!” Parmak Melih Dağ: “Tacizci arkadaşları Hüseyin Üzmez için şeriat hukuku isteyen Vakit’çilere: Adaletin kestiği parmak üzmez!” YağmurDeniz Kongo’nun ‘koltan’ı, Türkiye’nin ‘bor’u AFRİKA’NIN Kongo’su nere Türkiye nere demeyin; Ümit Sarıaslan’ın “Türkiye Kongolaştırılıyor mu” sorusunu dikkate alın: “Kongo’nun koltan madeni ve diğer varsıllıkları için Afrika’nın yıllarca kanını içen Belçika’nın elleri kirli, tanrısı beyaz emperyalizmi, şimdi Avrupa Birliği emperyalizmi bürosuna dönüşmüş, bizim bor madenimize gözünü dikmiştir. Türkiye’nin bor konusunda gösteregeldiği ve uzun bir öyküyü gerektiren ataleti yetmiyormuş gibi, şimdi tam da zamanında(!) topraklarımızın bor zehrinden temizlenmesi(!) için ilk ateş yakılmıştır. Arkası kartopu gibi gelecektir. Toplumsal ve tarihsel bilinçten, dolayısıyla siyasal bilinçten Atatürk’ü kazımak için yüz yıla yakın bir süredir uğraşanlar, şimdi ülkemizin zaten ülke yararına kullanılamayan bor rezervini de bir gün koltan gibi kendi tezgâhlarına toptan çekecekleri güne kadar kilit altına almaya soyunuyorlar. Trajiktir, ironiktir; içerde eşzamanlı olarak cumhuriyet devrimi ve aydınlanmasının önderinin taşıdığı tarihsel ağırlık ve kimlikten yıkanarak (sterilize edilerek) herhangi bir ‘adam’ haline getirilmesi ile topraklarımızın bağrında yatan bor madenlerimizin ‘sterilize edilmesi’ tartışması aynı süreçte başlatılmaktadır.” - Dengir MM Fırat istifa etmiş... “Belgesi var mı!” LİBOŞ garnitürlü dincilerle dinci soslu liboşların şu sıra kafası epeyce karışmış durumda. Amerika’da iktidarı değiştiren başkanlık seçiminden sonra memleketteki İslamcı Başbakanlarını hangi kefeye oturtacaklarını bilemiyorlar. Son zamanlarda gelişen pompalı tüfek merakı ile ya sev ya terk et söylemine bakarak Amerika’daki Obama gibi gelip Bush gibi mi oldu yoksa Arabistan’daki Ömer gibi gelip Muaviye mi oldu, bir türlü kestirebilmiş değiller. Kestiremedikleri için de İslamcı Başbakanlarını çok fena kızdırdılar. RTE de haklı olarak kendisinin en azından bir Yavuz Sultan Selim’le haydi bilemedin Kanuni Sultan Süleyman’la, o da olmuyorsa Osman Gazi ile kıyaslanmasını beklediği için hop oturup hop kalkıyor; “Kimmiş Obama, Bush da neymiş” diye söyleniyor. Ama Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekirse RTE’nin Obama gibi gelip Bush gibi olmadığı bir gerçektir. Çünkü bir kere, RTE geldiğinde Obama yoktu. İkincisi RTE gelmeden önce hiçbir sıfatı yokken Bush’u ziyarete gitti ve öyle geldi! Bu bakımdan RTE için şu saptama daha doğru olacaktır: Bush’tan geldi, Bush’tan sonra gidebilir. Washington’dan özel olarak beslenen bizim liboş garnitürlü dincilerle dinci soslu liboşlar bu acı gerçeği mutlaka fark etmişlerdir. Fakat yüzüne karşı söylemeye cesaret edemedikleri için “Obama-Bush” benzetmesi ile işi kıvırmaya çalışıyorlar. Kıvırma deyince... RTE’de bir değişim varsa o da artık takıyyeye gereksinim duymadığı. Türbanı üniversiteye sokmak için yaptığı anayasa değişikliğinin iptal edilmesine ve partisinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunun mahkeme kararı ile tescillenmesine karşın “Ahh” diyerek iç geçiriyor ve türban için sabır istiyor. “Hesapları iyi yapacağız. Meyve olgunlaşınca yiyeceksiniz ki, tadını alacaksınız. Ham meyve yenmez” diyor. Onca yüksek yargı kararına karşın devletin laiklik ilkesine açıkça meydan okuyor. Necmettin Erbakan kadayıfın altının kızarmasını beklemişti; RTE meyvenin olgunlaşmasını bekliyor. Ve bütün liboş garnitürlü dincilerle dinci soslu liboşlar yeni liderleri Obama’nın işbaşı yapmasını bekliyor! Bekleyiş GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Obama Zaferi ve BizlerDünya, Obama’nın olası bir zaferine “güya” hazırdı. Medyasıyla, aydınlarıyla, halklarıyla… Ama siyah kökenli adayın kazanması ortaya bambaşka boyut- larda bir “Obamania” çıkardı. Sadece Bush rejimi- nin insanlık dışı saldırılarla dünyayı kana bulayan af- fedilmez tavrından utandıkları için ülkesini terk eden, yüz binlerle sokaklara dökülen Amerikan halkının de- mokrat kesimleri değil… Tüm insanlık, evrensel ba- rışa doğru atılacak umut dolu bir adıma o kadar su- samış ki! Obama’ya akıtılan sevginin kökeninde, hem Irak savaşının büyük travmaları, hem de dün- yadaki birçok ülkenin, kendi tıkanmışlıklarını aşmak için büyük bir demokratik açılım özlemi içinde olma- ları var. Fransa’da Sarkozy’nin geleneksel “sağcı” po- litikalarına tepki duyanlar, İtalya’da Berlusconi’ye diş bileyenler, İran’da ilginç şekilde iktidar-muhalif tüm kesimler veya ülkemizde AKP zulmüne tepki duyan- lar ve tam tersine sosyal demokrasinin yaşadığı akıl almaz liderlik zaaflarına artık katlanamayanlar… Av- rupa’nın her yerinde, “beyaz” adama karşı hakkını, ge- leceğini, eşit haklarını arayan zenciler, Araplar, Türk- ler, Çingeneler, ezilmişler… Her biri Obama’nın za- ferinde bilinçaltında almak istedikleri kendi hayat rö- vanşını görüyorlar. Her biri dünyanın artık bir kâbus- tan uyandığını, daha güzel günlere yöneleceğini dü- şünüyor. Nasıl bir nefret ormanı ekmiş 8 yılda Bush! Ben Amerika’da, bu sevinci gözyaşlarıyla karşılayan sanatçı arkadaşlarım adına da çok sevindim… Bu ülkede ve tüm dünyada ABD’den söz ederken artık biraz ezber bozmamız gerekecek. Evet biliyoruz, Bush emperyalizmi 21 Ocak sabahı bir saniyelik ge- çişle bitip gitmeyecek. Ama önyargısız bir kredi aç- maya mecburuz. Göreceğiz, Obama yeni savaşlar, ye- ni “Şili darbeleri” tezgâhlayacak mı, dünya halkları- nın veya ekolojinin taleplerini dinleyecek mi, kendi va- atlerini tutacak mı? Kim ne derse desin, bu olay, Mar- tin Luther King’in rüyasının gerçekleşmesi… Umu- yorum ki artık dünya da yalnız ırkçılık değil, her ülkede, her egemen çevrede egoizm de, çıkarcılık da gerile- yecek; bu insanlık dışı “değersizlikler”, yerlerini, bel- ki bireylerde bile, paylaşma, empati ve yardımlaşmaya bırakacak. En çok neye gülüyorum biliyor musunuz? Yıllardır “Bush”çuluktan ödün vermeyen, en fırıldak yo- rumlarla savaşı bile onaylayan ikinci Cumhuriyetçi dönek kadro, şimdi utanıp sıkılmadan bir de Obamacı kesildi! Güler misiniz, ağlar mısınız? Şim- di bu yeni fırtınanın rüzgârından hasat toplamak is- tiyorlar. Aynaya bakın artık, yeter! Bir de Obama’yı ül- kemizdeki “Kürt”lerin durumuna benzetenler var. Bu herhalde şaka olsa gerek! Tam tersine, Obama ve tüm Amerika’nın ezilmiş, demokrat veya “renkli de- rili” insanları, tüm ülkelerini kucaklayarak bir siyaset yürütüyorlar. Onlarda ırkçılıktan, ayrımcılıktan eser ol- madığı gibi, tam tersine “bölücü” her zihniyetle biz- zat savaşıyorlar. Obama, ırk ayrımının her türlüsünü reddedenlerin sesi. Irkçı, bölücü, etnik ayrımcılıkla si- yaset yapan ortaçağcıların değil! Belki 20 yıl sonra, Almanya’da bir Türk, ya da Fransa’da bir Arap kökenli kişi başkan olursa, belki “uzaktan” bir benzerlik ara- nabilir. “Herkes Obama’sını arıyor dünyada” diye baş- lıklar vardı geçen hafta. Kafamda “Penguenlik” bir ka- rikatür çizdim. Bizim malum liderler oturmuş ayna önü- ne, arkalarında yağcı kadroları, bir yandan yüzlerine siyah sprey sıkıp, öte yandan diş temizliği, gülüş de- nemeleri yapıp, bir de iki numara tıraş oluyorlar… Du- yulan sesler de şu; “Oldu oldu Başkan, valla gerçe- ğinden daha çok benzediniz, ‘Obama’mızı bulduk’ di- ye çıkabiliriz yarın!” Sahi, neden bizde olamıyor bunlar? Neden dört yıl önce siyaset sahnesinde o sıfatların yanına hiç yak- laşmamış bir insan, birden umut saçarak, liderlik kol- tuğuna, en demokratik yöntemlerle, oturamıyor? Bu tıkanıklıkları bizzat içinden yaşamış bir insan olarak, “ring”e çıkan tüm yolların mayınlarla kapatılıp yok edil- diğini söyleyebilirim. Ülkemizde demokratik siya- si mücadele yollarına saygı duyan bir parti yok. Ay- rıca olmayan bir başka şey daha: Gençliğe inanç yok. Deri hücrelerinin kendini yenileme kapasitesi iptal edil- miş. Partiler, nasırlarıyla yaşamaya mahkûm edilmişler. Yaşa, tecrübeye, lidere olan “saygı”, yerini bir “ta- hakküme boyun eğmeye” bırakmış. ALİ ERALP Osmanlının son dönemle- rinde Kürtler, İngiltere’nin ka- natları altında palazlanma yo- lunu seçmişti. İngiltere, Mus- tafa Kemal’in gücünü böl- mek ve zayıflatmak için Kürt aşiretlerini ayaklandırmayı dü- şünüyordu. O yıllarda “Kürt Teali Cemiyeti” (Kürt Yüksel- me Derneği) Başkanı Seyit Abdülkadir, İngilizlerin yön- lendirmesiyle Diyarbakır, Bit- lis, Elazığ illerinde bir “Kürt devleti” kurma çabasındaydı. Sadrazam Damat Ferit de Kürt Teali Cemiyeti’nin girişi- mini destekliyordu. O, İngiliz yüksek komiseri Amiral De Robeck’e iki kez başvurarak, Mustafa Kemal’e karşı Kürt- leri kullanmayı önermişti. De Robeck, Damat Ferit’in bu önerilerini Lord Curzon’a şöy- le iletmişti: “Damat Ferit bana geldi ve dedi ki: Kürtler ayrı bir devlet olacaktır. Mustafa Kemal’i sev- mezler. Çünkü o Bolşevikliği getirmek istiyor. Siz Mustafa Kemal’den nefret ediyorsu- nuz. Çünkü sizin yaptığınız an- laşmayı kabul etmiyor. O hal- de Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı birlikte kullanalım.” (Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgele- rinde Türkiye, 277) Böylece, padişahın, sadra- zamın ve İngiltere’nin desteğini arkasına alan işbirlikçi Seyit Abdülkadir, 31 Mart 1920 ta- rihli Peyam-ı Sabah gazete- sinde şunları yazıyordu: “Kuvayı Milliye’ye aldanma- yınız. (Onlar) Bolşeviklerin ka- fasını taşıyan yurtsuz serseri- lerdir. Hilafet ve Saltanattan ay- rılmayınız.” Günümüzde ise ABD’nin desteğini arkasına alan PKK, aynı yolun yolcusu. Masum in- sanları katlediyor ve yoksul halkın bütçesinden milyarlar- ca doların boş yere harcan- masına neden oluyor. Analar, babalar, çocuklar, eşler çığlık çığlığa… Kan, gözyaşı, acı hiç dinmiyor. Ulus devlet ve ülke bütün- lüğü parçalanmaya çalışılıyor. Öyle bir teslimiyetçiliğin ve işbirlikçiliğin ortasına düşmüş ya da düşürülmüşüz ki her yer- de ve her zaman, Amerika ne derse o oluyor. İlhan Selçuk Ağabeyin deyişi ile “Otur otur, kalk kalk… Ne Allahü Teala.. Ne Hazreti Peygamber.. Varsa yoksa Amerika!.. AKP’nin Al- lah’ı Amerika…” Bir altüst oluş, bir karmaşa yaşıyoruz şu son yıllarda. Rüş- vet, adam kayırma, köşe dön- mece, almış başını gidiyor. Her geçen gün dengeler, yok- sul halkın zararına biraz daha bozuluyor. Cennet, cehen- nem öyküleri; Kuran, ezan sesleri arasında birileri, su akarken testileri doldurma ça- basına girmiş… İnsanı insan, toplumu toplum yapan değer yargıları hallaç pamuğu gibi atılıyor Sözün özü, siyasal İslam, bir yandan malı götürürken, bir yandan da ABD ile kol kola, sarmaş dolaş; AB ile uyum içerisinde, cumhuriyet yasa- larını ve Kemalizmi bitirmeye çalışıyor. Hedef, Türkiye’yi ta- rikatların ve emperyalizmin birlikte yönettiği bir ülke du- rumuna getirmek. Bugün Kafkaslar’da, Bal- kanlar’da, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Güney ve Orta As- ya ülkelerinde emperyalizmin en etkili silahı, böl ve yönet politikası uygulanmaktadır. Sömürgeciler, yeraltı ve yer- üstü zenginliklerini, petrol ve doğalgaz kaynaklarını daha iyi yağmalayabilmek için, ulus- ların etnik ve dinsel kimlikleri- ni ön plana çıkararak, insanları birbirine kırdırmakta, ülkeleri güçsüz ve savunmasız bir du- ruma düşürmektedir. Yugoslavya ve Irak, bu yön- temle parçalanmıştır. Şimdi sıra hangi ülkededir, ne der- siniz? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 11 Kasım Obama SESSİZ SEDASIZ (!) Böl, Yönet… HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Argoda, ka- dõnla düşüp kalkmaya baş- layan toy erkeğe verilen ad. 2/ Un elerken dökül- memesi için ye- re serilen örtü... Bir göz rengi. 3/ Tarih öncesine dayanan efsa- ne... Suudi Ara- bistan’õn para birimi. 4/ Çiçek koymak için kullanõlan kap... Eski Mõsõr’da güneş tanrõsõ. 5/ “Altınkökü’ de de- nilen kusturucu bir kök... Bir kümes hay- vanõ. 6/ Boya ve bada- na yapmakta kullanõlan silindir biçimli fõrça... Koca. 7/ Vilayet... Ka- rahindibanõn sebze olarak yenen yapraklarõ. 8/ Yabancõ paralarõn ulusal para cinsinden değeri... Sayõlarõ gös- termek için kullanõlan işaretlerden her biri. 9/ Güney Amerika’nõn tropik bölgelerinde yetişen, armut bü- yüklüğünde ve lezzetli bir meyve. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bücür, kõsa boylu ve sõska kimse. 2/ İtici neden, gü- dü... Cinsel gücü olmayan erkek. 3/ Su kanalõ, ark... Bir nota. 4/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullanõlan araç... Armoni kurallarõna göre üst üste bindirilmiş ses- ler. 5/ Kimi Türk topluluklarõnda ve İran’da kullanõ- lan bir soyluluk sanõ... Nazilerin politikasõnda Germen õrkõndan kimselere yakõştõrõlan ad. 6/ Jüpiter’in, uza- yõn en kõzgõn kayasõ olan uydusu... Hollanda’ya özgü, üzeri kõrmõzõ parafinle kaplanan bir peynir. 7/ Doğu Anadolu’da kullanõlan bir tür küçük zurna.... Ağõr bir yükü kaldõrmak için kullanõlan araç. 8/ Akdeniz Böl- gesi’nde bir akarsu... Yaz yağmuru. 9/ Yüzde ve vü- cutta oluşan kõzartõlar. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B İ B E R İ Y E A T İ K L O T A L A N O L İ N V D N A K G Ö L I R A K M A D A R A Z İ Y E E K A V P A N A M A N E F E S T İ L İ A B A Ş O 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BAYBURT 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2008/1164 Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve değerleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõştõr. Birinci arttõrmanõn 28.11.2008 günü saat 11.00 - 11.10’da Kocatürk Yem Sanayi-Şingah Mah. BAYBURT adresinde yapõlacak ve o gü- nü kõymetlerin % 60’õna istekli bulunmadõğõ takdirde 03.12.2008 günü aynõ yer ve saatte 2. arttõrmanõn yapõlarak satõlacağõ; şu kadar ki, arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen değerinin % 40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin alacağõ- na rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka çe- virme ve paylarõn paylaştõrma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuz sa- tõş bedeli üzerinden % KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõnda görülebileceği, masrafõ verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dos- ya numarasõyla Dairemize başvurmalarõ ilan olunur. 03.11.2008 Menkulün takdir edilen kõymeti LİRA: 55.000,00 YTL CİNSİ: 69 AL 086 plakalõ Kia mrk. Sportage tipi, 2006 model, dizel, arazi taşõtõ jeep cinsi, siyah renk Basõn: 59971 [email protected] Faks: 0212 227 34 65
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle