Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
kapılarını sonuna kadar açmak üzere seferber ol-
muşlar...
Oysa gerçek, bu görünümden 180 derece fark-
lıydı. AKP, içeride güçlü olmak için, kendi çe-
kirdek tabanının istemlerine hayır diyebilecek dev-
let kurumlarını sindirebilmek için kullanabilece-
ği başlıca kaldıraç olarak AB’yi seçti.
Kabul etmek gerekir ki; ilk yıllarda bunu çok iyi
kullandı. Erdoğan’ın, Gül’ün AB liderleriyle gö-
rüşmelerindeki hararetli “tam üyelik isteriz” vur-
guları hâlâ belleklerde. AKP’nin bu ikili tutumu-
nu AB de gördü ve hemen ona göre siyaset ge-
liştirdi. Bir başka deyimle, onlar da Türkiye’ye kar-
şı takıyyeyi öğrendi!
2002 sonundan 2006 başına dek, yılda orta-
lama 2 defa AB’ye girdik! Kimi yıllar hızımızı ala-
madık, 3 defa girdik. Her ilerleme raporu, her stra-
teji belgesi Türkiye’yi AB’ye sokup sokup çıka-
rıyordu!
Topluma yalan söylediler. Gerçi bu davranış bi-
çimini bir ölçüde geçmiş iktidarlardan devraldı-
lar ama, hiçbir parti Türkiye’yi AKP kadar yoğun
biçimde AB’ye sokmamıştı!
Peşrevi uzun tuttuk. Gündeme getirmek iste-
diğim konu; AB strateji belgesi...
Belki de haklı olarak “o da ne ola ki” diyecek-
siniz... Çünkü son iki yıldır AKP, ne ilerleme ra-
poruyla ne de strateji belgesiyle muhatap oluyor.
Önceleri neredeyse varlık nedeniydi, şimdi mu-
hatap değil.
Zira, AB üzerinden alabileceklerini büyük öl-
çüde aldıklarını düşünüyorlar. Bize göre kırılma
noktası 2005 yazında Avrupa’dan gelen türban
kararı oldu. AKP’ye göre, türbana özgürlükler
penceresinden bakmak gerekiyordu. AB de öz-
gürlükçü olduğuna göre, AKP’yi haklı bulacak,
Türkiye’yi haksız bulacaktı... Olmadı, tam tersi
bir durum öne çıktı. O noktada arkadaşlar şu ka-
nıyı netleştirdiler:
“AB’den buraya kadar... Bundan sonrası için
başka mekanizmalar geliştirelim...”
Dün Cumhuriyet’in manşetinde yer alan,
AB’nin yıllık olarak hazırladığı strateji belgesi bir
bakıma yol haritasını oluşturuyor. Buna göre, Hır-
vatistan 2009’da AB’ye tam üye olacak. Türki-
ye’ye tarih yok!
Gidiş gösteriyor ki; Hırvatistan’dan sonra Sır-
bistan AB’ye tam üye yapılacak. Çünkü sınırla-
rı ve gücü bakımından üye yapılacak kadar kü-
çültüldü!
AB ile ilgili haberlerin yanında Türkiye’nin
uluslararası konumuna ilişkin bir haber daha ga-
zetelerde değişik biçimlerde yer aldı. Eski CIA yö-
neticisi Graham Fuller, Washington’da düzen-
lenen Türkiye ve Kafkaslar konulu konferansta
deki ki:
“Türkiye dış politikada önümüzdeki dönem da-
ha aktif olacak. Türkiye artık ABD’nin müttefiki de-
ğil. Türkiye, Suriye, İran veya radikal İslami
gruplarla konuşmak istiyor. Türkiye’nin bölgedeki
gücü ve yaratıcılığı bağımsızlığından kaynakla-
nacak. Bölgenin en güçlü ülkesi konumunda...”
İlk bakışta olumlu gibi görünen bu değerlen-
dirmenin satır aralarında farklı şeyler yatıyor.
AKP’nin Türkiye’nin geleneksel dış politikasın-
dan bağımsız olarak, özellikle Ortadoğu’da
Sünni açılım heveslisi olduğu biliniyor...
Bölgenin en güçlü ülkesi olmasının bir nede-
ni de şu:
Öteki güçlü ülkeler parçalandı!
Türkiye, AKP’nin salt parti politikalarını öne çı-
karan dayatmalarının getirdiği gerçeklerle henüz
tam anlamıyla yüzleşmedi!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
ğını bilmediğini ortaya koyuyor.
IMF bir umacı gibi biçimleniyor RTE’nin kafa-
sında.
Ama elinde yatırım yapacak YTL kaynakları, ya-
tırım yapmak için başvurabileceği yabancı kaynak
döviz kredisi yok!
Oysa, yatırım yapmayı sağlayacak dış kredi ge-
reksinimi karşılamak için -bir türlü içine sindire-
mediği- IMF güvencesine gereksiniyor.
IMF’nin büyümeyi yavaşlatın, vergiyi artırın,
fonlara para ayırmayın, bütçeyi denk tutun ta-
leplerinin kabul edilmeyeceğini söylüyor.
Ne çare -yine uzmanlara göre- IMF’li de IMF’siz
de bu konularda istediği gibi hareket etme ola-
nağına sahip değil.
RTE bu! Uluslararası kural ve olanaklara karşı
gözlerimi dünyaya kaparım, istediğim gibi hare-
ket ederim diyen bir anlayış sergiliyor.
Uluslararası kuralların, medyanın, uzmanların,
zaman zaman muhalefetin, söz sahibi demokra-
tik toplum örgütlerinin söylemleri, tavsiyeleri -son
günlere kadar- bir kulağından girip öteki kulağından
çıkan açıklamalar!
İyi de bu babayiğidin kendine özgü, bildiğini oku-
yan biçimsellikteki yoğurt yiyişi kısa sürede iflas
bayrağını çekti.
ABD dahil hemen bütün Batı ülkeleri; İngiltere’si,
Fransa’sı, Almanya’sı mevduat güvencesini ya kat-
ladılar ya da yüzde 100 arttırdılar.
RTE ise ey kudretli her şeyi bilir Başbakan; glo-
bal krize bir önlem olmak amacıyla mevduat gü-
vencesinin arttırılmasını içeren önerilere fena bo-
zuk çaldı.
Bankacılık sektöründe herhangi bir yamukluk
yok, dedi. Öyleyse, mevduat güvencelerini art-
tırmamızı neden istiyorlar, diyor.
RTE mantığı soruyu yanıtladı: Bakkal kurar gi-
bi yine bankalar kurulacak… Kısa zamanda hal-
kın paraları hortumlanacak ve vatandaşın uçup gi-
den paracıklarını 2001’lerde olduğu gibi yine
devlet ödeyecek!
RTE gibi müthiş kurnaz, yarını değil yarınları gö-
rebilen bir devlet adamı olursa yönetimde, hiç bek-
lentilere pabuç bırakır mı?
Sonuç: Mevduat güvencesini arttırma önerile-
ri topyekûn ret!
Pekâlâ! Ama o ne? Maliye Bakanı itiraf etti. Hü-
kümet, Meclis komisyonunda bir tasarı görüşü-
lürken TMSF’ye ait mevduat güvencesinin miktarını
saptama yetkisini iki yıllığına üzerine alan bir öner-
genin kabulünü sağladı...
Nerede kaldı RTE’nin yüksekten atan, mevdu-
at güvencesini olduğu yerde tutarız diyen sert açık-
lamaları?
Ama bugün güvenceyi -öteki ülkelerde olduğu
gibi- arttırdığını açıklamıyor da gerekli olduğu za-
man bir dakikada arttırabileceğini ilan ediyor.
Ha Ali ha Veli!
Ya IMF’ye “ümüğümüzü sıktırmayacağız” diye
günlerce kürsü kürsü söyledikleri?
Bir kere hâlâ cari açık başa bela: Prof. Güngör
Uras’ın dediği gibi IMF’siz yola devam etmek is-
teseydi, her şeyden önce cari açığı kapatırdı. Ak-
sine açık büyüyerek ilerliyor.
IMF İstanbul ve Ankara’da şöyle bir dolaştı. RTE,
IMF’ye yüklenirken bakanları IMF ile stand-by an-
laşmasının koşullarını kapalı kapılar ardında sap-
tamaya çabalıyorlardı.
Sonunda Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı
Mehmet Şimşek, elbette RTE’nin izniyle başba-
kanını yalanlama görevini üstlendi.
“IMF’yle -istenilen, tavsiye edilen de buydu- si-
gorta işlevi görecek bir ihtiyati stand-by anlaş-
masına olumlu baktıklarını” açıklayıverdi.
İhtiyati stand-by anlaşmasında yine uzlaşmaya
varılan bir program gözden geçiriliyor.
Tek fark “her gözden geçirme sonrasında”
serbest bırakılan bir kredi limiti olmuyor.
IMF kredisi IMF kasasında bekletiliyor.
Bu da bir diğer “ha Ali ha Veli” hesabı! ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 1 KASIM 2008 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 21
Edirne PB 24
Kocaeli S 25
Çanakkale PB 23
İzmir B 28
Manisa B 28
Aydın B 29
Denizli B 26
Zonguldak PB 23
Sinop PB 21
Samsun PB 21
Trabzon PB 21
Giresun PB 20
Ankara PB 21
Eskişehir S 20
Konya S 19
Sıvas B 15
Antalya B 29
Adana B 28
Mersin B 27
Diyarbakır PB 21
Şanlıurfa B 23
Mardin PB 19
Siirt Y 20
Hakkâri Y 9
Van Y 13
Kars PB 11
Oslo Y 1
Helsinki PB 6
Stockholm PB 5
Londra Y 9
Amsterdam Y 7
Brüksel Y 8
Paris Y 7
Bonn B 8
Münih B 13
Berlin B 13
Budapeşte Y 18
Madrid Y 10
Viyana Y 16
Belgrad Y 20
Soyfa B 22
Roma B 21
Atina B 23
Zürih Y 9
Moskova B 11
Aşkabat PB 16
Astana Y 11
Taşkent Y 15
Bakû Y 17
Bişkek Y 15
Tiflis Y 13
Kahire B 33
Şam PB 23
Yurdun kuzey ve doğu
kesimleri parçalı çok
bulutlu, Kastamonu,
Hakkari Van, Şırnak
çevreleri kısa süreli sa-
ğanak yağışlı, diğer yer-
ler az bulutlu geçecek.
Sabah saatlerinde Mar-
mara, Batı Karadeniz’in
iç kesimleri, İç Ege ve
Göller Yöresi ile İç Ana-
dolu’nun batısında sis
görülecek.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - AKP hükümeti, “varlık
barışı” olarak nitelendirdiği Bazõ Varlõk-
larõn Milli Ekonomiye Kazandõrõlmasõ
Yasa Tasarõsõ’nda değişiklik yaparak,
yurtiçi ve yurtdõşõnda kişilerin başkalarõ
üzerinde gösterdiği malvarlõklarõnõ da
vergi ve kara para incelemesi yapõlmadan
kayõt altõna almalarõnõ sağlamayõ planlõyor.
CHP’li Akif Hamzaçebi, tasarõyla hak-
kõnda naylon fatura düzenlemekten do-
kunulmazlõk dosyasõ bulunan Maliye Ba-
kanõ Kemal Unakıtan’a da af getirildiği-
ni söyledi.
AKP hükümetinin, küresel krizi gerek-
çe göstererek TBMM gündemine getirdi-
ği Bazõ Varlõklarõn Milli Ekonomiye Ka-
zandõrõlmasõ Yasa Tasarõsõ ile ilgili tartõş-
malar sürüyor. Tasarõnõn 3. maddesine gö-
re, gerçek ve tüzel kişilerce 1 Ekim 2008
tarihi itibarõyla sahip olunan ve yurtdõşõnda
bulunan para, altõn, döviz, menkul kõymet
ve diğer sermaye piyasasõ araçlarõ, Tür-
kiye’ye getirilerek beyan edilmesi duru-
munda yüzde 2 oranõnda vergi alõnmasõ ko-
şuluyla geçmişe dönük vergi ve kara pa-
ra soruşturma ve kovuşturmasõ yapõlma-
yacak. Türkiye’de gelir veya kurumlar ver-
gisi mükelleflerince sahip olunan ve Tür-
kiye’de bulunan, ancak 1 Ekim 2008 tarihi
itibarõyla işletmenin özkaynaklarõ arasõn-
da yer almayan para, altõn ve dövizin ver-
gi dairelerine beyan edilmesi durumunda
da yüzde 10 vergi alõnmasõ koşuluyla
geçmişe dönük inceleme ve kovuşturma
yapõlmayacak.
AKP hükümeti, TBMM Genel Kuru-
lu’nda tasarõnõn görüşmeleri sõrasõnda bu
maddede değişiklik yapmayõ planlõyor. Ta-
sarõnõn 3. maddesinde yer alan “sahip olu-
nan” ifadesinin “ait olan” biçimde de-
ğiştirilmesi düşünülüyor. Bu değişiklikle,
yurtiçinde ve yurtdõşõnda malvarlõklarõnõ
başkalarõ üzerinde gösteren kişilere de ver-
gi ve kara para incelemesi yapõlmadan var-
lõklarõnõ yasal hale getirmeleri öngörülü-
yor. Bununkara paraya sõnõrsõz bir af an-
lamõna geleceğine dikkat çekiliyor.
Tasarõnõn önceki gün Plan ve Bütçe Ko-
misyonu’ndaki görüşmeleri sõrasõnda,
AKP’li milletvekillerinin verdiği önergeyle
tasarõnõn yürürlüğe gireceği tarih itibarõyla
devam eden vergi incelemelerinin de kap-
sama alõnmasõ tartõşmalara neden oldu. De-
ğişikliği eleştiren CHP’li Hamzaçebi,
naylon faturaya ilişkin süren davalar ol-
duğunu anõmsatarak “Bankaya yapılacak
bir beyanla, bu konuya ilişkin ceza so-
ruşturmaları ortadan kalkacak. Hak-
kında soruşturma olan şirket yönetici-
leri bankaya başvurunca süren davaları
ortadan kaldırmayacak mı?” diye sor-
du. Hamzaçebi, tasarõnõn bu şekilde kabul
edilmesiyle sadece süren soruşturmalar de-
ğil eski soruşturmalarõn da ortadan kal-
kacağõnõ belirterek “Bu, Bakanı’nın ken-
disini affeden bir tasarı” dedi.
‘AKP, 12 Eylül’ün ürünü’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Gazetemiz yazarõ Server
Tanilli, iktidarda olan AKP’nin
ayakta kalmasõnõ ABD ve Av-
rupa’nõn istediğini, onlarõn çõ-
karlarõyla AKP’nin çõkarlarõnõn
örtüştüğünü söyledi. Tanilli,
AKP’nin 12 Eylül rejiminin ge-
tirdiği koşullarõn bir ürünü ol-
duğuna da dikkat çekti.
Uğur Mumcu Araştõrmacõ Ga-
zetecilik Vakfõ (um:ag) tarafõn-
dan düzenlenen 18.30 Söyleşi-
leri’nin konuğu olan Tanilli,
“Türkiye Nereye Gidiyor?”
başlõklõ söyleşiye katõldõ. Tanil-
li, 20. yüzyõlda dünyaya damga-
sõnõ vuran iki büyük olay oldu-
ğunu, bunun birincisinin 1917
Sovyet Devrimi, ikincisinin ise
1923’teki Cumhuriyet Devrimi
olduğunu kaydetti. Tanilli, Sov-
yetler’deki devrimin çöktüğü-
nü, ancak 1923 devriminin halâ
ayakta olduğunu vurgulayarak
“Bizim cumhuriyetimiz çok
sağlam temeller üzerinde ku-
rulmuş ki her şeye rağmen
ayakta. Ama korkunç şeylere
uğramış bir devrim” dedi. 1923
devriminin üstünde yükseldiği il-
keleri de anõmsatan Tanilli, şöy-
le devam etti:
“1923 devriminin üstüne
oturduğu 3 büyük ilke var.
Bu bağımsızlık, çağdaşlık ve la-
ikliktir. Yani emperyalizme
karşı yaptığı bir savaş ile doğan
bağımsızlık. Geçen yüzyıllarla
gelen köhne sürecin yerine ile-
rici bir çağdaşlık. Müslüman
ülkeler arasında ilk defa gün-
deme gelen bir kavram laiklik.
Ne oldu da Türkiye bu duruma
geldi? 1950’li yıllarda devrimin
yanına bir de demokrasiyi ko-
yalım dediler. Bu güzel bir
düşünce. Ama 1950’lerden ve
Demokrat Parti ile başlayan
süreçte ileriye dönük büyük
adımlar olmadı. 1923 devri-
mini tasfiye eden adımlar oldu.
Bağımsızlık ihanete uğradı.
Türkiye bağımsız bir ülkeydi.
En başta Amerika’nın güdü-
müne soktular. Çağdaşlık ko-
nusundaki birtakım yaralar
aldı.
Ve laiklikte özellikle de eği-
timde korkunç yaralar aldı.
Ancak 27 Mayıs devrimi ile ik-
tidara 1923 devrimini istediği
gibi çizemeyeği söylendi. On-
dan sonra 27 Mayıs devrimine
yakışacak bir şey olmadı. Ge-
len hükümetler toplumu kor-
kunç bir kaosa attılar.”
Tanilli, bu kaos döneminde
büyük bir yanlõşlõk yapõldõğõ ve
kapitalizmle Türkiye’nin çehre-
sinin üretimden tüketime çevril-
diğine işaret etti.
İSTANBUL / İZMİR (Cumhuriyet) -
Bilim insanõ, Sosyal Demokrat Halk Parti-
si (SHP) Onursal Genel Başkanõ, Prof. Dr.
Erdal İnönü, ölümünün 1. yõldönümünde
Zincirlikuyu’daki gömütü başõnda ve İz-
mir’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İz-
mir’i Sevenler Platformu’nun düzenlediği tö-
renle anõldõ.
Erdal İnönü için gömütü başõnda dün dü-
zenlenen törene İnönü’nün eşi Sevinç İnö-
nü, yakõnlarõ, Şişli Belediye Başkanõ Mus-
tafa Sarıgül, eski Kültür Bakanõ Ercan Ka-
rakaş, SHP Genel Başkan Yardõmcõsõ İlhan
Göğüş, sanatçõ Müjde Ar ve eski İngiliz par-
lamenter Ann Clwyd ile siyasetçi ve yurt-
taşlar katõldõ. Mustafa Sarõgül, törende yap-
tõğõ konuşmada, birlikte görev yaptõğõ bilim
insanõ ve siyasetçi Erdal İnönü’yü anmak için
bütün dostlarõnõn mezarõ başõnda bulundu-
ğunu belirterek İnönü’nün ölümünden si-
yasilerin ders almasõ gerektiğini belirtti. Sa-
rõgül, “Erdal İnönü, Türkiye Cumhuru-
yeti’nin ilerlemesi, güçlenmesi ve gelişmesi
için mücadele vermiş örnek bir siyaset-
çiydi. Partisinin genel başkanlığında ol-
duğu sırada politikayı bırakan ilk siyaset
adamıydı. Ben, İnönü’nün siyasetteki üs-
lubunu, nezaketini ve zarafetini kendime
örnek alıyorum. Kendisine Allah’tan
rahmet diliyorum” dedi. Ann Clwdy de
konuşmasõnda, İnönü’nün politikada ve bi-
lim dünyasõnda önemli bir yeri olan ender
insanlardan biri olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Erdal İnönü anõldõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür-
kiye’nin terörle mücadelesine önemli katkõ
sağlayacak Göktürk Uydu Projesi’nin, seçi-
lecek firma konusunda askeri ve siyasi ka-
nadõn farklõ tercihlerde bulunmasõ nedeniy-
le tõkandõğõ öğrenildi.
Nisan ayõnda düzenlenen Savunma Sana-
yii İcra Komitesi’nde de ihalenin Alman ve
İtalyan firmalardan hangisine verileceği ko-
nusunda uzlaşõ sağlanamamasõ nedeniyle
karar alõnamadõğõ belirtildi.
CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ,
Göktürk Uydusu’nun esas amacõnõn PKK’li
teröristleri izlemek olduğunu anõmsatarak
“Proje gecikmemiş olmaydı, Türkiye bu-
gün ABD’nin istihbaratına da muhtaç
olmayacaktı” dedi.
Edinilen bilgilere göre, 200 milyon dola-
ra mal olmasõ beklenen ve ihale süreci sona
ermesinin üzerinden 2.5 yõl geçen Göktürk
Uydu Projesi’ne ilişkin sõkõntõ halen çözüle-
medi. Türk Silahlõ Kuvvetleri’ne PKK’nin ha-
reketlerini uzaydan izleme fõrsatõ verecek olan
projedeki gecikmenin askerlerin Alman şir-
keti OHB-Systemi, hükümetin ise İtalyan şir-
keti Telespazio’yu tercih etmesinden kay-
naklandõğõ belirtiliyor.
Geçen nisan ayõnda gerçekleştirilen Sa-
vunma Sanayi İcra Komitesi’nde de bu ne-
denle bir karar alõnamadõğõna dikkat çekili-
yor.
Sõnõr gözleme amacõyla projelendirilen
Göktürk projesi ihalesinde, yörüngede teslim
edilecek bir adet elektro-optik gözlem uydusu,
bir adet sabit yer istasyonu ve bir adet de mo-
bil yer istasyonu tedariki bulunuyor.
(Fotoğraf:ALİAÇAR)
Göktürk projesinde gecikme
Kara paraya sınırsız af
HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn, 3. oturumunda
başlayan iddianame okuma işlemi, 6.
oturumda da tamamlanamadõ. Duruş-
mada, gazetemize atõlan bombalar tar-
tõşmaya neden oldu. Yönetmen Halit
Refiğ, opera sanatçõsõ Altan Günbay,
Yazar Demirtaş Ceyhun ve Doç. Dr.
Cüneyt Akalın’õn da aralarõnda bu-
lunduğu 40 kişilik grup, cezaevi önün-
de basõn açõklamasõ yaparak “Yurtse-
ver aydınların bir an önce serbest bı-
rakılmasını istiyoruz” dediler.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nce, Silivri Cezaevi’ndeki duruşma
salonunda görülen davanõn altõncõ otu-
rumu dün yapõldõ. Duruşmaya, 13’ü tu-
tuksuz sanõk 30 sanõk avukatõ katõldõ.
Tutuklu sanõk Hayrettin Ertekin, Ad-
li Tõp’a sevk edildiği için duruşmaya ge-
tirilmedi. CHP milletvekili Şahin Men-
gü de izleyicilere ayrõlan bölümden du-
ruşmayõ izledi. Cumhuriyet Savcõsõ
Mehmet Ali Pekgüzel, iddianamenin
284. sayfasõndan itibaren okumaya de-
vam etti. Doğu Perinçek, Ergenekon te-
rör örgütünün PKK ile ilişkisinin anla-
tõldõğõ bölüme müdahale etti. Abdullah
Öcalan ile görüştüğü ve PKK kampla-
rõnda fotoğraflarõnõn olduğu bölüme
itiraz eden Perinçek, “O dönemde
parti genel başkanı değildim. Suç
tarihi 1999 diyorsunuz, 1987’ye gi-
diyorsunuz. Bari milattan önceye de
gidin” dedi. İddianamedeki, DHKP-C
ile bağlantõlarõn anlatõldõğõ bölümde
DHKP-C tarafõndan öldürülen devlet
görevlilerinin isimleri okunurken paşa
sözcüğünün kullanõlmasõ da tepki çek-
ti. Tutuklu sanõk Oktay Yıldırım,
“1923’ten itibaren bu ülkede paşa yok
sayın başkan, generaller var” dedi.
Savcõ Pekgüzel, bomba irtibat ra-
porlarõnda, Ümraniye’de bulunan bom-
balarla Cumhuriyet gazetesine atõlan
bombalarõn tapelerinde benzerliklerin ol-
duğunu söylediği sõrada, bazõ tutuklu sa-
nõklar söze karõştõ. Sanõklar, “Birebir
aynı değil” deyince mahkeme başkanõ
Köksal Şengün, “Birebir aynı demi-
yor, benzerlik var diyor. Orada ya-
zanı okuyor. Size sıra geldiğinde ko-
nuyu irdeler, ne olduğunu açıklarsı-
nız” dedi. Nihat Taşkın ve Pekgüzel’in
dönüşümlü olarak okuduğu iddiana-
menin dördüncü bölümündeki örgütün
gerçekleştirdiği eylemler, başlõklar ha-
linde sõralandõ. Savcõlar, tekrar olan bö-
lümleri atlayarak öğleden önce 405. say-
faya kadar okudular.
Davayõ izlemeye dünyada en çok
satan gazete olan Japon gazetesi The
Asahi Shimbun’un Tahran Büro Şefi Yu
Yoshitake de geldi. Öğle arasõnda yer-
li basõn mensuplarõnõn sorularõnõ ya-
nõtlayan Yoshitake, gazetesinin Türki-
ye temsilciliğini de yaptõğõnõ belirtti. Ga-
zetesinin sabah ve akşam iki baskõ
yaptõğõnõ, toplam 12 milyon sattõğõnõ
söyleyen Yoshitake, Ergenekon dava-
sõnõn Türkiye’de önemli gündem mad-
desi olduğuna, çeteleşme ve İslamlaş-
ma açõsõndan ciddi sinyaller verdiğine
dikkat çekti. Ergenekon davasõnõn
AKP’ye kapatma davasõ açõlmasõnõn in-
tikamõ gibi de görüldüğünü söyleyen
Yoshitake, “Bizde de dava açıldığın-
da birkaç kez haber oldu. Ben de bu
konu ile ilgili derleme haber yapa-
cağım. Bu nedenle izlemeye geldim”
dedi. Hrant Dink davasõnõ da izlediğini
söyleyen Yoshitake, Japonya’da bu tarz
bir operasyonun olup olmadõğõ sorusu-
nu şöyle yanõtladõ: “Japonya tarihin-
de de önemli isimler mahkemelere
düştü. Önceki başbakan tutuklandı.
Eğer varsa, Ergenekon diye bir ör-
güte ben Japonya’da rastlamadım.
Bizdeki dava konuları genelde hü-
kümet icraatları ve yolsuzluk.”
Sanatçõ ve aydõnlarõn bulunduğu 40
kişilik grup da cezaevi önünde basõn
açõklamasõ yaptõ. Yurtsever aydõnlarõn
serbest bõrakõlmasõnõ isteyen grup adõ-
na okunan bildiride, “Türk tarihine
küfredercesine adına Ergenekon de-
nilen ABD’nin tertibi, Türkiye’nin
yurtsever aydınlarını hedef almıştır.
Gerçek hedef Türk milletidir. İnsan
tarihinde eşine az rastlanır bir hukuk
skandalına, zalimce bir insan hakla-
rı kıyımına tanık olmaktan utanç
duyuyoruz. Cumhuriyet yargısına
güveniyoruz. Ergenekon tertibi çö-
kecek, Türkiye kazanacak” denildi.
Gruptan 5 kişi, bir süreliğine duruşma
salonuna da geldi.
Ergenekon davasõ tutuklularõndan
Doç Dr. Ümit Sayın, önceki günkü du-
ruşmada mahkemeye verdiği dilekçe-
sinde, İP Genel Sekreteri Avukat Nus-
ret Senem‘de ele geçirildiği iddia edi-
len ve iddianamede Senem’in suçu
olarak gösterilmesine neden olan Yar-
gõtay krokisinin 22 Şubat 2008’de göz-
altõndayken sorgulama yapan polisler ta-
rafõndan kendisine de gösterildiğini ve
sorulduğunu belirtti. Sayõn, dilekçe-
sinde, Senem’e bu krokiye dayanõlarak
suçlama yöneltildiğini, 28 Ekim 2008
günlü oturumda iddianame okunurken
öğrendiğini, şoke olduğunu, bu neden-
le durumu dilekçeyle mahkemeye bil-
dirmek gereğini duyduğunu belirtti.
Mahkeme bu hususu sorgular sõrasõnda
ayrõntõlõ olarak dinleyecek.
Bilindiği üzere İP Genel Merke-
zi’nde 21 Mart 2008’de arama yapõlmõş,
aramada Nusret Senem’e ait Yargõtay
krokisi bulunduğu iddia edilmişti. An-
cak hemen ertesi gün Taraf gazetesin-
de yayõmlanan bu krokinin 13 Mart 200
tarihinde Taraf gazetesi Ankara Büro-
su’ndan İstanbul bürosuna fakslandõğõ
ortaya çõkmõştõ.
Ergenekon’da katılım azaldı