23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Tokyo’dan… En geç cuma öğleye kadar göndermem gere- ken Cumartesi yazılarımı genellikle perşembele- ri yazarım. Cuma gününe bıraktığım enderdir. Bu kez cuma, öğleye doğru, hem de gerilimsiz ya- zıyorum… Türkiye’de şu anda gece yarısı oldu- ğunu bilmenin rahatlığıyla… Uluslararası Tokyo Şi- ir Festivali’nin konuğu olarak geldiğim Japonya, Türkiye’den yedi saat ileride. Sadece saat bakı- mından mı? Bu bambaşka bir konu… Japon edebiyatını, sanatını, kültürünü ve insa- nını çok az tanıdığımı buraya geldiğimde daha iyi anladım. Bu açığımı kapatmam gerektiğini du- yumsadım. Japonya’nın önemli bir ülke olduğunu herkes bi- liyor. Fakat bu çok farklı ülkeyi, ona ilişkin herhangi bir konunun uzmanları dışında, ne ölçüde ve ne kadar tanıdığımız kuşkulu. Günlük yaşamda gö- ze hemen çarpan şey, yabancı ülkelerdeki meraklı Japon turisti görüntüsüyle ilgisi olmayan, sakin, güvenli, kendi içine kapanık, sade fakat son de- rece düzgün giyimli ve inanılmayacak kadar kibar bir insan topluluğu. İlk kez geldiğim Japonya’yı, bu yönüyle çok sevdiğimi söyleyebilirim. Bizde- ki kargaşadan, bizim ülkemizde insanlar arasın- da sessiz ya da gürültülü, ama hep gerilimli sa- vaş ortamından sonra, 120 milyonluk Japonya’nın 13 milyona yaklaşan nüfusuyla bu en kalabalık kentinde (başkent Tokyo’da) inanılmaz bir rahatlık ve iç huzuru duydum. 12 saatlik bir uçuştan sonra geldiğim gün aya- ğımın tozuyla, Japonya Büyükelçimiz, Sayın Ser- met Atacanlı’nın daha ben Türkiye’den ayrılmadan elektronik postayla gelen nazik davetiyle, Büyük- elçiliğimizdeki Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu- na katıldım. Salonlar ve avlu konuklarla dolup ta- şıyordu. Türkiye’yle ilgili, tarihçi, gazeteci, sanat- çı, yazar, ya da başka mesleklerden birçok Japon aydınıyla ayaküstü tanıştım. Ülkemize bu ilgi beni şaşırtmadı desem yalan olur. Fakat ülkemiz böy- le bir ilginin ne ölçüde farkında, onu ne ölçüde de- ğerlendirebiliyor, yine bambaşka bir konu… İki gün sürecek şiir festivali bu akşam açılış kok- teyliyle başlıyor. Ben festival kapsamında şiirle- rimi pazar günü okuyacağım. Bundan başka, 3 ve 4 Kasım akşamlarında, sadece benim için dü- zenlenen iki program daha var. Japonya’daki kül- tür elçimiz diyebileceğim genç arkadaşım İnan Öner’in düzenlediği ilk programın izleyicileri, ço- ğunlukla Japonya’daki Türkler olacak. (Ankara DTCF Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden me- zun olmuş, burada doktora ya da lisansüstü ça- lışması yapmakta olan çok değerli gençlerle ta- nıştım. Onlar önümüzdeki yıllarda ülkemizin ve Ja- ponya’nın kültür ortamında adlarını duyuracak- lardır. Bu öğretim dalımızın başarısını ise ayrıca kutluyorum.) İkinci programı, Japonya’nın önde gelen şair- lerinden ve festival yöneticilerinden Bayan Takako Arai hazırlamış. Orada ise ağır- lığı Japon izleyici oluşturacak. Dün ve bu gün (yazıya başlamadan) internette gazetelerimizi gözden geçirdim. Her zamanki üzüntülü, can sıkıcı, bıktırıcı, kaygı verici haber- leri bir yana bırakıyorum… Onlar hayatımızdan za- ten hiç eksilmedi ve belli ki eksilmeyecek… Bu ya- zıda sizlerle iki olumlu haberi paylaşayım. İlk ha- ber “Cumhuriyet”ten. Üniversiteye hazırlanan öğ- rencilere ücretsiz eğitim veren “Nâzım Dershanesi” 19 öğretmeniyle 5. eğitim yılına başlamış… “Nâ- zım Hikmet Kültür Merkezi” bünyesinde kurulan bu dershane, başkaca kuruluşlara örnek olmalı, benzerleri çoğalmalı… İkinci haber “Vatan”dan, İclal Aydın’ın “Yardım İstiyorum” başlıklı köşe ya- zısından. 8 Kasım 2008 Cumartesi günü saat 21.15’te Lütfü Kırdar Kongre Salonu’nda Edip Ak- bayram ve Ferhat Göçer’in bir konseri var. Sa- natçıların ücret almadıkları, gelirinin ise Trab- zon’daki üç çocuk yuvası ve yetiştirme yurdunun eksiklerini karşılamak için harcanacağı konserin biletleri “Biletix”ten sağlanıyor. (Buradan,Tok- yo’dan, kardeşim Edip’e, Ferhat’a, bu çabaya kat- kısı olan herkese selam gönderiyorum.) Olumsuz haberlerden söz etmeyeceğim dedim ama yine de kendimi tutamayacağım. Tokyo’daki elçilik binamız Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan ya- bancılarla dolup taşarken kimi yurttaşlarımız Cumhuriyet düşmanlıklarını gizlemeye de artık ge- rek görmüyorlar… Sanatçılarımız, başkaca kişi ve kurumlar, kim- sesiz çocuklarımızı korumak için kolları sıvarken, Adli Tıp Kurumu 14 yaşında bir çocuk için Nazi dönemi doktorlarını aratmayacak nitelikte rapor düzenliyor. Başka ve uzak bir ülkeden kendi ülkemizdeki çelişkiler, sonu bir türlü gelmeyen utanç verici kö- tülükler daha açık seçik görülüyor… ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 13 yaşındaki çocuğa cinsel istismar iddiası KEMALPAŞA (AA) - İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde, 13 yaşõndaki ilköğretim öğrencisi erkek çocuk, polise başvurarak, 10 kişinin cinsel istismarõna uğradõğõnõ iddia etti. İddialarõ cumhuriyet savcõlõğõna ileten polis, talimat üzerine operasyon başlatarak 13 yaşõndaki çocuğun isimlerini verdiği 10 kişiden D.K, Y.G, C.D, Ç.T. ve H.K’yi yakaladõ. U.D, B.F. ve F.D’nin başka suçlardan cezaevinde olduğu, M.G. ile A.D’nin arandõğõ bildirildi.İzmir Adli Tõp Kurumu’ndaki muayene sonucu cinsel istismara uğradõğõ tespit edilen çocuk, Ege Üniversitesi Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi servisinde uzman denetiminden geçirildi. Çocuğun geçen yõl da benzer bir iddiayõ ortaya attõğõ fakat muayene sonrasõnda iddianõn asõlsõz olduğunun ortaya çõktõğõ öğrenildi. Bir Adli Tıp vakası daha İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Hüseyin Üzmez olayõnõn ardõndan İstanbul Adli Tõp Kurumu’nun İzmir’deki trafik kazasõnda yaşamõnõ yitiren S. B’nin (14) “aç” olmasõ nedeniyle kazada kusuru bulunduğunu mahkemeye bildirmesi tepki çekti. Geçen nisan ayõnda Buca Şirinyer’de meydana gelen kazada hayatõnõ kaybeden S.B’nin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tutuksuz yargõlanan minibüs sürücüsü Necati Özsoy’un davasõnda Adli Tõp Kurumu ilginç bir rapor verdi. İstanbul Adli Tõp Kurumu İhtisas Dairesi’nden mahkemeye gönderilen raporda Özsoy sekizde iki oranõyla “tali kusurlu”, ölen S.B. ise sekizde 6 oranõyla “asli kusurlu” bulundu. S.B’nin ailesi, gelen rapora itiraz ederek yeni raporlar alõnmasõnõ istedi. Terör tazminatı dağıtıldı VAN (AA) - Van’da, terör ve terörle mücadeleden doğan zararlarõn karşõlanmasõ amacõyla gönderilen 20 milyon YTL’nin, hak sahiplerine dağõtõldõğõ bildirildi. Van Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlõğõ’ndan yapõlan yazõlõ açõklamada, 5233 sayõlõ Terör ve Terörle Mücadele’den Doğan Zararlarõn Karşõlanmasõ hakkõndaki kanun kapsamõnda, Van’da çalõşmalara devam edildiği belirtildi. Kaçak mallara el konuldu ANKARA (ANKA) - Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü’ne bağlõ ekiplerce 24-30 Ekim tarihleri arasõnõ kapsayan bir haftalõk dönemde yapõlan operasyonlarda, 2 milyon 100 bin 422 YTL değerinde uyuşturucu madde ile kaçak eşya ele geçirildi. Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü’nden yapõlan açõklamaya göre, yurt genelinde yapõlan operasyonlarda 8 ilde 35 kaçakçõlõk olayõ ortaya çõkarõldõ. Ayrõca kaçakçõlõk faaliyetlerinde kullanõlan 20 araca da el kondu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “Çocuğun cinsel istismarı” su- çundan yargõlandõğõ davada tahliye olan dinci Anadolu’da Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez’e, ilahiyat dünyasõndan da tepki geldi. Ankara Müftülüğü’ne bağlõ “Alo Fetva Hattı” yetkilisi, Üzmez’in yaptõğõnõn “rezilliğin daniskası” olduğunu belirterek “Bir cinsel sa- pıklıktır” dedi. Kuranõkerim’de kõz- lar şu yaşta evlenir diye bir şey ol- madõğõnõ belirten yetkili, şöyle devam etti: “Kuranıkerim teferruata gir- mez. Bu örf ve âdetle ilgili bir şeydir. Ama bir defa, bir kızın evlilik yapabilmesi için asgari regl olması lazım. Ondan evvel evlenme olduysa, gerdek ve zifafın kesinlikle olmaması gerekir. Adam, kız regl olduktan sonra gerdeğe girer. Regl olması onun artık doğurganlık ka- zandığını gösterir. Kız regl gör- düğü zaman, bluğ çağına girmiş demektir. Yani, oruçtur, namazdır ibadetlerini yapması gerektiği ça- ğa girmiş... Bir birey olarak ço- cukluk çağından çıkmıştır. Dinen bu evlenemez diyemeyiz. Ama kız çocuklarının kaç yaşında evlen- meleri daha uygundur denirse, bu ülkelerin örf ve âdetlerine bakar- sak, bilimin gelişmişliğine de ba- karsak, 14 yaşında birinin evlen- mesinin biyolojik olarak bazı za- rarları olduğu bilinmektedir. Ev- lilik evcilik oynamak değildir. Eğer çocuğu 14 yaşında evlendirirse- niz evcilik oynar. Sıkıntı da orada zaten... Analık sorumluluğu daha gelişmemiştir. Genel olarak Ku- ran’da, İslami literatüre göre, özel- likle Hanefi ekolünde, kızların 17 yaşından sonra evlenmeleri tavsi- ye edilir.” Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve TUSAM Danõş- manõ Prof. Dr. Nadim Macit, Cum- huriyet’e yaptõğõ değerlendirmede, konuyla ilgili yargõ sürecinin so- nuçlanmasõnõn beklenmesi gerektiğini belirterek “Ancak, olayın şu anda- ki görünümü ile ilgili olarak böy- le bir şeyi İslamla bağdaştırmak mümkün değildir” dedi. Konunun mağdurunun bir kõz çocuğu olduğu- na dikkat çeken Prof. Dr. Macit, “Dolayısıyla neresinden bakarsa- nız bakın bu olay bir şehvet istis- marıdır. Kuran’ın ya da Hazreti Peygamber’in yaşayan öğretisinin bize sunduğu şey nedir? Duygula- rımızı, isteklerimizi kontrol ede- bilmektir. Olay basına yansıyan boyutuyla ne hukukidir ne de ah- lakidir” diye konuştu. Macit, şunlarõ söyledi: “İslam di- ninde nikâh dediğimiz bir akit meselesi vardır. Yani bu türlü iliş- kilerin tümü anlaşmaya dayalı- dır. Bu anlaşma da reşit olmuş ki- şiler arasında yapılır. Bugün Tür- kiye’de reşit olma yaşı 18’dir. An- cak bu yaştaki kişiler arasında belli bir akde dayalı olan ilişkiler helaldir. Sonuçta bazı konularda dindarlık propagandası ve gösterişi yapan insanların en azından sa- vundukları fikirler çerçevesinde tu- tarlı olmaları şarttır. Benim din an- layışım açısından insan önemli- dir. İslamın amacı da insandır. Burada çocuk yaşta bir insanın is- tismarı söz konusudur.” İstanbul Haber Servisi - Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez’in cinsel taciz id- diasõyla yargõlandõğõ davada 14 ya- şõndaki B.Ç’nin “ruhsal ve beden- sel sağlığının bozulmadığı” yö- nünde rapora imza atan Adli Tõp Ku- rumu 6. İhtisas Kurulu’nun Başka- nõ Dr. Yalçın Ergezer’in 2005 yõ- lõnda gerçeğe aykõrõ rapor verdiği için meslekten men cezasõ, üye Dr. Ya- semin Çakmak’õn da 2001 yõlõnda uyarõ cezasõ aldõğõ belirtildi. Adli Tõp Uzmanõ Dr. Osman Öz- türk, Adli Tõp Kurumu’nun AKP ile hõzla kadrolaştõğõnõ ve yapõsõnõn yüzde 90 oranõnda değiştirildiğini vurgulayarak “Bu Adli Tıp Kuru- mu Hüseyin Üzmez gibi kendile- rinden olan kimseye üzmez” dedi. Üzmez için verilen rapora imza atanlar 6. İhtisas Kurulu Başkanõ Dr. Cemal Yalçın Ergezer ile adli tõp uzmanlarõ Yasemin Çakmak, Gök- han Eriş ile Prof. Dr. Seyfettin Ulu- dağ, Prof. Dr. Hamdi Özkara ve Doç. Dr. Gülçin Engin olarak be- lirtildi. 2003 yõlõnõn ağustos ayõnda Adli Tõp 6. İhtisas Kurulu Başkanõ olarak atanan Ergezer’in 2005 yõ- lõnda bir ay süreyle meslekten men cezasõ aldõğõ ortaya çõktõ. Ergezer beş meslektaşõyla birlikte, açlõk grevi ne- deniyle Wernicke Korsakoff (kalõcõ hafõza kaybõ) hastalõğõna yakalanan bir hükümlüyle ilgili, cezasõnõn 6 ay- lõğõna ertelenmesi yönünde karar verdi. Daha sonra yapõlan mua- yene sonrasõnda, raporla hü- kümlüyle ilgili süre uzatõmõ kararõnõn koşullarõnõn ortadan kalktõğõ yönünde değişti. Ka- rara yönelik hükümlünün avukatõ İstanbul Tabip Oda- sõ’na şikâyette bulundu ve karara imza atan doktorlar 1 ay süreli meslekten men edildi. Dosya TTB Onur Kurulu kararõyla kesinleş- ti. Kurul başkanõ Dr. Er- gezer’in ayrõca 2001 yõ- lõnda Dr. Yasemin Çak- mak’la birlikte etik ku- rallara aykõrõ davrandõklarõ nedeniyle uyarõ cezasõ aldõkla- rõ da kaydedildi. Adli Tõp Uzmanõ Öztürk, 6. İhtisas Kurulu Başkanõ Dr. Er- gezer’in çelişkili rapora imza at- tõğõnõ ve bu olayõn Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gittiğini anõmsatarak “AİHM de raporları çelişkili bulmuştu” dedi. Öztürk, Adli Tõp Kurumu’nun yapõsõnõ eleşti- rerek “Adli Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt akademisyen bile değilken kurum başkanlığı- na getirildi. Bu dönemde AKP’li olmayan kişiler görevden alındı. Yapılanma böyle devam ederse Adli Tıp Kurumu Üzmez gibi kendilerinden olan kimseyi üzmez ” diye konuştu. ‘Adli Tıp raporu gerçeği yansıtmıyor’ İstanbul Haber Servisi - Hüseyin Üzmez ola- yõnda Adli tõp raporunun gerçeği yansõtmadõğõnõn altõnõ çizen sivil toplum kuruluşlarõ, “Tahliyesi- ne anlam veremiyoruz. Üzmez’in fiili basit bir cinsel taciz gibi ifade ediliyorsa da aslında doğ- rudan doğruya cinsel saldırıdır. Bu olaydan ce- zasız kurtulması mümkün değil” dedi. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Baş- kanı Şenal Sarıhan: Adli tõp raporunun doğru ol- madõğõ, gerçeği yansõtmadõğõ inancõnõ taşõyo- rum. Üzmez’in bu olaydan cezasõz kurtulmasõ ka- nõmca mümkün değil. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Çocuk Hakları Merkezi: Olayda mağdur ço- cuğun haklarõnõn korunmayarak reşit olmayan 14 yaşõndaki B.Ç’nin şikâyetini geri almasõnõn bilinçli olmadõğõ ve raporda çocuğun cinsel istismarõnõn ruhsal hasar oluşturmadõğõ görüşünün hukuken ve tõbben hatalõ olduğu ve çok kõsa bir sürede böy- le bir rapor verilmesinin diğer davalarla kõyas- landõğõnda inandõrõcõ olmadõğõ ortadadõr. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Nazan Moroğlu: Adli Tõp rapo- ru usulüne uygun verilmemiş, çocuk haklarõ göz ardõ edilmiştir. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme De- rAdli Tõp Kurumu raporuna anlam veremiyoruz. Olayõ şiddetle protesto ediyoruz. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Kahraman Eroğlu: Çocuklarõ korumaktan sorumlu devlet bakanlõğõna bağlõ Sos- yal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yet- kililerinin derhal harekete geçerek rapora itiraz et- meleri gerekmektedir. Ailesi çocuğu koruyamõ- yorsa korunma kararõ çõkarõlarak çocuk devlet gü- vencesine alõnmalõ. BOŞ ARAZİDE BULUNDU 12 yaşõndaki kõz vahşice öldürüldü SIVAS (AA) - Sõ- vas’õn Zara ilçesinde, 12 yaşõndaki kõz çocu- ğu, arazide başõna taş- la vurularak öldürül- müş bulundu. Edinilen bilgiye gö- re, Gazi İlköğretim Okulu 7. sõnõf öğrencisi 12 yaşõndaki N.Ş., ön- ceki gün okul çõkõşõn- da evine dönmedi. Ai- lesi, kõzlarõnõn eve gel- memesi üzerine polise haber verdi. Aile, ya- kõnlarõ ve polis ekiple- ri, gece geç saatlere kadar kõzõ aradõ. Saba- hõn erken saatlerinde de aramaya devam eden ailenin yakõnlarõ ve komşularõ, Suşehri- Geminbeli yolunun ya- kõnlarõndaki arazide, evine 300 metre uzak- lõkta, önce küçük kõzõn etrafa dağõlmõş kitap- larõnõ, daha sonra da cesedini buldu. N.Ş’nin kesin ölüm nedeninin ve tecavüze uğrayõp uğramadõğõnõn otopside belli olacağõ bildirildi. BURSA (Cumhuriyet) - Dinci Anadolu’da Vakit Ga- zetesi Yazarõ Hüseyin Üz- mez’in tacizine uğradõğõ belir- tilen B.Ç. için Uludağ Üni- versitesi ve İstanbul Adli Tõp Kurumu 6. İhtisas Kuru- lu’nun verdiği raporlar çeli- şiyor. Üzmez’in taciz ettiği 14 yaşõndaki B.Ç’nin ilk muayenesini gerçekleştiren Uludağ Üniversitesi Çocuk Ruh Sağlõğõ ve Hastalõklarõ Anabilim Dalõ Başkanlõ- ğõ’nõn raporunda, “intihar eğilimi” gözlenen B.Ç’ye “ağır patolojik depresyon ve anksiyete” teşhisi konul- duğu, zekâ düzeyinin ise 10 yaş 10 ay seviyesinde olduğu saptamasõna yer verilirken; iki ay sonra hazõrlanan İstan- bul Adli Tõp Kurumu’nca hazõrlanan ra- porda bu bulgular tespit edilmedi. Uzman doktorlarõn raporlarõnda adli makamlara, “Çocuklar, ailelerinden ya da karşı tara- fın tehditlerinden korktuklarından ya da sanık tarafından kandırıldıklarından, ai- lelerinin dağılacağı endişesiyle, gerçekle- ri her zaman söyle(ye)memektedir” uya- rõsõnda bulunduğu belirlendi. Bursa Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nde devlet tarafõndan koruma altõna alõnan B.Ç’nin yaşadõğõ olaydan yavaş yavaş kur- tulmaya çalõştõğõ öğrenildi. Adõnõ açõklamak istemeyen bazõ görevliler ise B.Ç’nin rapo- run ardõndan arkadaşlarõna, “Asıl Adli Tıp Kurumu’na benim değil Hüseyin Üz- mez’in gitmesi gerekliydi” dediği öğrenil- di. B.Ç. önceki gün de hastanede kemik ya- şõnõn tespiti için yeniden tetkiklerden geçi- rildi. Raporlar çelişiyor ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ-ADLİ TIP ‘İslamla bağdaşmaz’ ‘Kendilerinden olanı üzmezler’ “Çocuğun cinsel istismarõ” suçundan yargõlandõğõ davada tahliye olan dinci Anadolu’da Vakit gazetesi yazarõ Üzmez’e ilahiyat dünyasõndan tepki yağõyor ‘Resmen alay ediyor’İslamcõ yazar İsmail Nacar, Hüseyin Üzmez’in Hay- dariye Tarikatõ propagandisti olduğunu ifade etti. Üzmez’in katõldõğõ bir televizyon programõnda “Evet hovardaydım, geçmişte birçok kadın hayatıma girdi. İyi ki girdiler. Yoksa fahişe olurlardı. Başlarını örtüp hayatlarını dü- zelttiler. Bunlardan biri de şu anda İsviçre’de yaşıyor” yönündeki ifadelerini anõmsatan Nacar, şunlarõ kaydet- ti: “Böylesine ahlak, edep ve haya dışı bir ifadeyi ol- sa olsa ‘İdrarõ bile şifa olan şeyhin her şeyi şifadõr’ di- yen sapık tarikatçılar sarfedebilir. Bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan Üzmez’in bu sözleri az çok inanç ve namus haysiyeti olan in- sanlara bugüne kadar yapılmış en büyük hakarettir.” Üzmez’in yaptõğõ davranõşlara referans olarak Kura- nõkerim’i göstermesini eleştiren Nacar, “Kuran’da böy- le bir şey yok. Üzmez, Haydariye Tarikatı’na üyedir. Haydariye sapık bir tarikattır. Bu tarikatta her şey mu- bahtır” dedi. Üzmez gibi birinin İslam ve Müslümanlõk ile ilişkilendirilemeyeceğini söyleyen Nacar, “Kendisi- ni lise yıllarından beri tanırım. Bu konudaki rezillik- lerini, kepazeliklerini biliyorum. Açıktan açığa İsla- mi kavramlarla alay ediyor” diye konuştu. ‘Din tacirlerine kulak asmayın’ Selçuk Üniversitesi İslam Felsefesi Doktora Öğrenci- si Emel Yalçın Sünter, din adõna yapõlan söylemlerin her zaman titizlik gerektirdiğini belirterek “Atatürk der ki, ‘Din adamlarõ ilahiyatçõ olmalõ, sõhhatli olmalõ ve bilgi- lerinin derecelerine göre görev almalõdõr.’ İslamın hoş- görüsünü, güzelliğini çirkinleştirecek kişiler ortaya çık- tıkça bu sözün ne kadar doğru olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu. ADLİ TIP UZMANI DR. ÖZTÜRK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle