23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Reflü hastalarına alkol yasak ? İstanbul Haber Servisi Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de her 10 yetişkinden biri, yani 10 milyona yakın kişi reflü hastası. İnsanların sosyal yaşamını etkileyen ve yaşam kalitesini en çok bozan hastalıklardan biri olmasına rağmen ülkemizde halen reflü hastalığına gerekli önem verilmiyor. Çoğunlukla reflü hastalarına gastrit ya da ülser teşhisi konuyor. İstanbul Özel Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Sertaç Demirel, reflü hastalığının mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olduğunu belirterek reflü hastalarının akşam yatmadan önce yemek yememeleri gerektiğini, ağır sporlardan kaçınmalarını, yüksek yastıkta uyumaya özen göstermelerini ve alkolden kesinlikle uzak durmaları gerektiğini söyledi. 9 Radyo ve televizyon vericilerinin bulunduğu Çamlıca tepesindeki okullar velileri ve yurttaşları endişelendiriyor Çocuklar tehlike altında SİBEL BAHÇETEPE NİHAN İNAL Hasta Olunca Ne Yapmalıyız? Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR asit, geçici hastalıklar var. Kendiliğinden düzeliveriyor. Ama ani ya da uzayan bir baş ağrısı, ateş, dinmeyen ağrılar, gelişen güçsüzlük, ciddi unutkanlık, mide ya da idrar yolu kanaması elbette ciddiye alınacak ve zaman yitirmeden doktora başvurmayı gerektiren belirtilerdir. Acaba nerede, hangi hekime başvurmalı? Yazık ki, Türkiye’de talibi ve itibarı olan, ilk basamak hekimliğini gerçekleştirecek, iyi yetişmiş pratisyen doktor yetiştirmek önemsenmedi. Bir toplumda, sağlık alanında en yararlı olacak elemanlar onlar olabilirdi. Ben 40 yıl önce, İngiltere’de böyle doktorlar tanıyarak gıpta etmiştim. Şimdi, doğrudan hastaneye, uzmana, doçente, profesöre başvuruluyor. Aslında bu bir israftır. Hastanelerde sizi ilgili uzmana yönlendirecek donanımlı acil servislere çok ihtiyaç var. Hasta hangi merkeze, hangi uzmana başvurması gerektiğini öğrenmeli. Bu çok önemli. Yani hastalık için en doğru yerde bulunmalı. Eğer hastalığınız bir pratisyen hekimin, bir aile doktorunun (şimdi onlar var) kolaylıkla kontrol edebileceği bir sağlık sorunundan ibaret değilse, ona uzman kişinin el koyması lazım. Uzmanlıklar öylesine dallandı ki, kendimi örnek olarak vermek istersem, ben bir nöroloji uzmanıyım. Ama uzun yıllardan beri, başlıca bir kas hastalıkları uzmanı olarak çalışıyor ve yararlı olabiliyorum. Örneğin, beyin damar hastalıkları, epilepsi, demans, multipl skleroz konularında artık uzmanlığımı yeterli bulmuyor, bu durumlarla karşılaştığımda, bu alanlarda derinleşmiş öğrencilerime başvuruyorum. Ama Anadolu hekimliğinde ve öte yandan serbest piyasa düzeninde bu doğru davranışı gerçekleştirmek hiç de kolay değildir. İç hastalıklarında da saymakla bitmez yan dallar var. Bütün bunlarla, doğru merkez, doğru uzmanı bulmanın önemine değinmek istiyorum. Doğru bir yerde, doğru bir uzmanla birlikte iseniz artık ona güvenmelisiniz. Bizde çok örneğine rastladığım doktor doktor dolaşmanın bir yararı yoktur. Bazı durumlarda belki bir ikinci hekimin fikrini almak isteyebilirsiniz. Güvenilir bir uzmanın tedavilerine ve tavsiyelerine uymalısınız. Çok sorulan bir soru; yurtdışında tedavisi var mı? Yine, güvenilir bir uzman size bu konuda doğru olanı söyleyebilir. Boşuna masraflı bir seyahat yapmazsınız. Ellerinde bir tomar kâğıt, raporlar ve dosyalarla çok sayıda hasta ile karşılaşıyorum. Çok yere başvurmuşlar. Ama o güne kadar ne yapıldığını, niçin yapıldığını anlamış değiller. Çoğunluk, hangi incelemelerin yapıldığını, ne sonuca varıldığını, hangi tanının konduğunu bilmiyor. Birçok kez ellerindeki raporlardan en doğru olanların yapıldığını görüyorum ama bunu anlamıyor, dolaşmaya devam ediyorlar. Ne yazık. Verilen ilacın ne işe yarayacağını ne süre kullanmaları gerektiğini, tansiyon ilacını nasıl kullanacağını, hangi kontrollerle ona devam edeceğini bilmiyorlar. Bu acıklı durumlarda, hekimlerin de bilgi verme, aydınlatma, hastayı ikna etme konusunda yetersiz kaldığından da hiç kuşku duymuyorum. Bu ülkede ne çok eksiğimiz var. Ama benim için en çarpıcı olan ve az konuşulan, az tartışılan, halkımın, yurttaşımın bilgi, eğitim yetersizliği ve bilinçsizliğidir. Bu eksiklik her alanda en çarpıcı şekilde kendini gösteriyor. 106 bin hekime sahip ülkemde, sağlık hizmetinin de gerektiği gibi verilmediği yadsınamaz bir gerçektir. Ama yinelemek istiyorum, o hizmetin alıcısının durumu da hiç göz ardı edilmemeli. İyi bir örgütlenme kurulamıyor. Ne pratisyen, ne uzman, ne devlet hastaneleri ne de üniversite klinikleri iyi ve verimli kullanılabiliyor. Sağlıkta dönüşümün nerelere vardığını görüyoruz. Hastanelerde doktorlara saldırılar devam ediyor. Aslında iktidar, sağlıkta özelleştirme, piyasalaştırma ve sosyal güvenliği budama yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bunlara karşı durmak bir yurttaşlık görevidir. Çamlıca tepesindeki yaklaşık 9 bin radyotelevizyon vericisi, bölgedeki çok sayıda okul öğrencisini tehdit ediyor. Ülkemizde radyasyonun tehlikeli olup olmadığı ise bilinmiyor. Bu konuda yapılmış bir araştırma da ne yazık ki bulunmuyor. Hekim ve eğitimciler, vericilerin yüksek oranda hastalık riski taşıdığını, bu bölgelerde yerleşim birimlerinin dahi olmaması gerektiğine dikkat çekiyorlar. ‘Radyasyon risk değerlerinin altında’ Hekimler, vericiler çevresinde yaşayan ve bu bölgelerde eğitim gören çocukların kanser başta olmak üzere ciddi hastalıklarla karşı karşıya bulunabilecekleri konusunda uyardılar. Bilimsel araştırma yarışması ? İstanbul Haber Servisi Tıp alanında bilimsel araştırmaları özendirmek ve genç araştırmacıları desteklemek amacıyla verilen 14. Wyeth Bilimsel Araştırma Ödülü Hacettepe Üniversitesi’nden Dr. İnci Yıldırım’a verildi. “Aşı ile korunulabilen hastalıklar” konulu bu yılki yarışmaya katılan projeler, 11 akademisyenden oluşan bilimsel kurul tarafından değerlendirildi. Yarışmada Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi’nden Dr. Ahmet Soysal ikincilik, Kayseri Erciyes Tıp Fakültesi’nden Dr. Duygu Eşel de üçüncülük ödülüne layık görüldü. Dünyada çeşitli yıllarda yapılan araştırmalar, çocuklarda görülen kanserler ile (özellikle de lösemi) iletişim hatlarına yakınlık arasında bağ olduğunu ortaya koyuyor. Tüm bu bilimsel gerçeklere karşın vericilerin yer aldığı Çamlıca tepesinde özel ve devlet okullarının bulunması ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayıyla bu okulların açılması akıllarda soru işaretleri yaratıyor. Görüştüğümüz bazı okulların yetkilileri ise üniversiteler tara fından yapılan araştırmalar sonucunda kendilerine okulun kurulacağı yerin “radyasyon risk değerlerinin altında” yönünde raporlar ver. rildiğini, bu nedenle Prof. D mali u C okulları açtıklarını söyAktolun lediler. Guatr ve Tiroid Kanseri Derneği Başkanı Prof. Dr. Cumali Aktolun, radyotelevizyon antenlerinin çevresine “rad yo frekans (RF) radyasyonu” yaydığını anımsatarak, ülkelerin radyasyon kaynaklı sağlık sorunlarına yaklaşımının da farklı olduğuna değindi. Radyasyonla ilgili Türkiye’de yapılmış, uluslararası alanda hakemli bir dergide kabul görüp yayımlanmış hiçbir bilimsel araştırmanın olmama sına da dikkat çeken Aktolun, “Bazı ülkeler, bu antenlerden kaynaklanan RF radyasyonunu son derece katı kurallarla takip altında tutarken bazı ülkelerde bu konuda henüz hiçbir kural ve yasal düzenleme yok” dedi. Çocukların uzak tutulması gerek International Hospital Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Fa ruk Aykan ise vericilerin bulunduğu yerlerden çocukların uzak tutulması gerektiğini ifade ederek “Bazı araştırmalar çocuklarda lösemi, erişkinlerde beyin tümörü ve meme kanseri arasında vericilere yakınlıkla ilişki olduğunu gösteriyor” diye konuştu. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ise meyhanelerin ve kahvelerin yanındaki vericilerle ilgili bir yasanın bulunduğunu, buna karşın okulların yanında yer almaması ile ilgili bir yasanın olmadığına dikkat çekerek “Veliler, çocuklarının, vericilerin olduğu bölgede eğitimöğretim görmesinden rahatsızlık duyuyorlarsa şikâyetlerini kaymakamlığa iletirler” diye konuştu. Boğaziçi Üniversitesi ElektrikElektronik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Şeker ise dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye’deki kadar verici istasyonu bulunmadığını belirterek “Bazı ülkelerde hayvancılık yapılan yerlerde bile bu tür istasyonlar kurulmazken ne yazık ki ülkemizde insana değer verilmiyor ve yerleşim yerlerinin içine bu istasyonlar kuruluyor” açıklamasını yaptı. B Prof. Neşe Zehra Kavak, kadın doğum alanında dünyanın en prestijli organizasyonuna üye seçildi Türk profesörün başarısı ŞULE KÖKTÜRK Pantene onarıcı bakım seti ? İstanbul Haber Servisi Uzmanlar, saçların içeriğindeki protein yapıtaşlarının çevresel koşulların da etkisiyle zamanla azaldığını belirterek bu nedenle saçların yıprandığını ve giderek şekil almadığını, matlaşarak kırıldığını söylediler. Saçların kaybettiği güce ve ışıltısına yardımcı olmak için hazırlanan Pantene Onarıcı Bakım Seti’nin içeriğindeki protein yapıtaşı ve provitaminlerle kırıkları yüzde 80 oranında azalttığı belirtilerek saçları sağlıklı beslediği ve onardığı ifade edildi. İstanbul adını bilim dünyasına taşıyan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dünya Perinatoloji Derneği Sekreteri Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, kadın doğum alanında dünyanın en prestijli organizasyonu olan Uluslararası Perinatoloji (Gebelik Bilimi) Akademisi’ne (International Academy of Perinatal Medicine) üye seçildi. 20 üyeden biri olan Kavak, böylece bu göreve getirilen ilk ve tek Türk doktor unvanını aldı. Akademinin tek kadın üyesi olan Kavak ve seçilen diğer 19 üye, 2008 Kasım ayında New York Cornell Üniversitesi’nde düzenlenecek törenle akademiye üyelik cüppesini giyecekler. Kavak, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Kavak, “Bu gruba seçilmek benim açımdan ve Türkiye açısından onur verici bir şey” dedi. Kavak’ın Akademi’ye seçilmesindeki en önemli neden, geçen yıl İstanbul’da, çoğul gebelikleri konu alan İstanbul International Consensus isimli bir toplantı düzenlemesi. Toplantı sonunda, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının ortak görüşlerinin yer aldığı bir metnin imzalanarak dün Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Kavak, hamilelikte spor yapmanın sakıncalarına dikkat çekti. yanın en prestijli iki dergisinde “İstanbul Deklarasyonu” adıyla yayımlanması ile İstanbul’un adı bilim dünyasında yer aldı. Kavak, tüp bebek teknolojileri ile çoğul gebeliklerin çok arttığına dikkat çekerek bu deklarasyonda, tüp bebek uygulamalarında embriyo transferinin sınırlandırılması kararının alındığını söyledi. Türkiye’de embriyo transferinin 2 ile sınırlı olduğunu ve ikiz gebeliklerin dahil çok sayıda sorunla da karşılaştığını belirten Kavak, ikiz gebeliklerde, 23. haftada serviks uzunluğunun ölçülmesi, progesteron uygulanması ve bu gebelerin sıkı kontrol altında tutulmasının önemine değindi. 2 yıl vücudunuzu bebeğinize kiralayacaksınız “Hamilelikte spor olmaz” diyen Prof. Dr. Neşe Zehra Kavak, yüzme ve yürüyüş dışında ağır sporların kesinlikle yapılmaması gerektiğini vurguladı. Kavak, ABD’de yapılan çalışmalara göre hamilelikte 13 kilonun üstünde alan annelerin çocuklarının okul başarısının daha yüksek olduğunu söyledi. Bir kadın hamilelik düşünüyorsa, estetik kaygılardan uzak kalması gerektiğini söyleyen Kavak, “Anne kendi bedenini 2 yıllığına çocuğuna kiralayacak. Spor yaptığınız takdirde, laktik asit ortaya çıkıyor ve sütle direkt olarak çocuğa geçiyor. Laktik asitin birçok yan etkisi var” diye konuştu. Gebeliğin 24. haftasına kadar bebekte bir sorun varsa, gebeliğin sonlandırılabildiğini, ancak 24. haftadan sonra ne yapılacağı konusunda kanunlarda netlik olmadığını söyleyen Kavak, çocuğun özürlü olduğunun belirlenmesi durumunda hamileliğin sonlandırılmasının önemine değindi. Cerrahpaşa’da yatan Yıldız Alçı’nın, durumu ile ilgili olarak şunları da söyledi: “O çocuk 28’inci haftada 1 kilo doğacak, ondan sonra o çocuğun, gelişmeyle ilgili o kadar çok sorunu olacak ki, yoğun bakımda bakılması gerekecek aylarca. Böyle bir durumda o çocuk yaşadığı sürece yaşatmak zorundayız ama, o çocukta yaşamla uyuşmaz bir anomali yok, eğer bebekte bir sorun olsaydı, onu sonlandırmanız gerekirdi. Ama onun hayatını elinden alma şansına sahip değiliz.” Bunları besin diye değil, ilaç niyetine alın Prof. Dr. Neşe Zehra Kavak, beslenme önerilerini sıralarken, bu besinlerin mutlaka alınması gerektiğini belirterek besin gibi değil, zorunlu olarak ilaç gibi içilmesini önerdi. İlaç olarak ise 12 haftanın sonuna kadar folik asit kullanımı, 16. haftadan sonra demir preperatlarının alınmasını öneren Kavak, “Gebelikte kesinlikle kullanılması gerekli olduğu ispat edilen tek ilaç demir ilaçlarıdır” dedi. Sabah: 1 bardak süt, bir yumurta ve bir çorba kaşığı bal. Öğlen: 4 köfte büyüklüğünde kırmızı et, tavuk ya da balık, yanına sebze, yoğurt. Öğleden sonra: 1 bardak süt. Akşam: Sebze, et ve yoğurt. coskunoz@superonline.com Göz tembelliğinde erken tedavi ? İstanbul Haber Servisi Bulunabilen bozuklukların düzeltilmesine karşın diğer gözün az görmesi olarak bilinen göz tembelliği, her 100 kişiden 3’ünde görülebiliyor. Alman Göz Hastanesi’nden Prof. Dr. Acun Gezer, özellikle 7 yaşından sonra göz tembelliğini yenmenin zor olduğunu belirterek erken yaşlarda yapılan göz muayenesinin tedavi aşamasında önemli olduğunu söyledi. Özellikle ailesinde göz tembelliği olan çocukların mutlaka kontrolden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Gezer, hastalığın belli bir yaştan sonra telafisinin mümkün olmadığını dile getirdi. Hastalıkla mücadelede önemli sorunlar yaşanıyor MENDERES İZALEİ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKULÜN SATIŞ İLANI 2007/6 Satış Mahkemece satışına karar verilen ve satışı İİK’nun ilgili maddelerine göre yapılacak olan taşınmazlar, İzmir ili, Menderes ilçesi merkezinde, 1 Çakallar köyü, Karakuyu mevkiinde kâin, tapunun 3 pafta, 137 parselinde kayıtlı, 7810 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 8 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, 2139 m2’si üzerinde Tedaş lehine intifa hakkı ile ile Tedaş lehine kamulaştırma şerhi mevcut olup, bu şerhlerle birlikte satılacaktır. Muhammen bedeli: 24.790,00. Satış Saati: 10.0010.15 2 Çakallar köyü, Karakuyu mevkiinde kâin, tapunun 3 pafta, 170 parselinde kayıtlı, 6493 m2 yüzölçümünde, tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 5 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, Muhammen bedeli: 20.379,00. Satış Saati: 10.3010.45 3 Çakallar köyü, Karakuyu mevkiinde kâin, tapunun 3 pafta, 139 parselinde kayıtlı, 5387 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (% 1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 5 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, DSİ lehine 5 yıl müddetle intifa hakkı ile şerhi mevcut olup, bu şerhlerle birlikte satılacaktır. Muhammen bedeli: 17.011,00. Satış Saati: 11.0011.15 4 Çakallar köyü, Karakuyu mevkiinde kâin, tapunun 3 pafta, 140 parselinde kayıtlı, 5666 m2 yüzölçümünde, tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 4 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, Tedaş Gn. Md.lüğü lehine 1012 m2 üzerinde daimi irtifak hakkı şerhi mevcut olup, bu şerhlerle birlikte satılacaktır. Muhammen bedeli: 17.678,00. Satış Saati: 11.3011.45 5 Çakallar köyü, Karakuyu mevkiinde kâin, tapunun 3 pafta, 142 parselinde kayıtlı, 8299 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 8 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, DSİ lehine 5 yıl müddetle intifa hakkı ile şerhi mevcut olup, bu şerhlerle birlikte satılacaktır. Muhammen bedeli: 26.257,00. Satış Saati: 13.0013.15 6 Çakallar köyü, Karakuyu mevkiinde kâin, tapunun 4 pafta, 81 parselinde kayıtlı, 21400 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 10 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, kadastrol yola cephesi vardır. Muhammen bedeli: 65.900,00. Satış Saati: 13.3013.45 7 Çakallar köyü, Köycivarı mevkiinde kâin, tapunun 1 pafta, 28 parselinde kayıtlı, 6360 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 6 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, yol yoktur. Muhammen bedeli: 20.100,00. Satış Saati: 14.0014.15 8 Çakallar köyü, Köycivarı mevkiinde kâin, tapunun 2 pafta, 36 parselinde kayıtlı, 8280 m2 yüzölçümünde, tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 8 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, yol yoktur, 2/4 hisse üzerinde Enver Karabacak’a ait intifa hakkı korunmak suretiyle satılacaktır, Muhammen bedeli: 26.200,00. Satış Saati: 14.3014.45 9 Çakallar köyü, Köycivarı mevkiinde kâin, tapunun 2 pafta, 40 parselinde kayıtlı, 4200 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 2 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, kadostral yola cephesi vardır, 41 parsel lehine 26 m2’1ik geçit hakkı korunmak suretiyle satılacaktır. Muhammen bedeli: 12.940,00. Satış Saati: 15.00 15.15 10 Çakallar köyü, Köycivarı mevkiinde kâin, tapunun 2 pafta, 43 parselinde kayıtlı, 1620 m2 yüzölçümünde, zeytinli tarla vasıflı taşınmaz, orta meyilli (%1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 6 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, kadastrol yolu vardır. Muhammen bedeli: 5.880,00. Satış Saati: 15.3015.45 11 Görece köyü, Sürmenli mevkiinde kâin, tapunun 35 pafta, 940 parselinde kayıtlı, 6360 m2 yüzölçümünde, zeytin eşcarına hava bağ vasıflı taşınmaz, orta meyilli (% 1012) kuru tarım arazisidir, üzerinde 50 yaş üzeri 4 adet zeytin ağacı bulunmaktadır, yol yoktur. Muhammen bedeli: 32.240,00. Satış Saati: 16.0016.15 12 35 AH 187 plaka sayılı mavi renkli Magirus marka. 1981 model. 6475591 motor, 513012154 şasi seri nolu MenderesSantralgaraj (Gaziemir ilçe garajı) hatlı ticari minibüs, hattı ile birlikte satılacaktır. Muhammen bedeli: 200.000,00 Satış saati: 16.3016.45 13 35 ND 459 plaka sayılı, Steyr (545 tipli) marka, 1977 model, 30841117527328 motor, 19204245668686 şasi seri nolu traktör, Muhammen bedeli: 6.000,00 Satış saati: 17.0017.15 Satış Şartları: 1. İhalesi: 17.03.2008 günü, yukarıda belirtilen saatler arasında, Menderes Adliyesi Yz. İşl. Müdürlüğü odasında yapılacaktır. Bu arttırmada taşınmaz masrafları ile birlikte kıymetinin %60 altında satılmayacaktır. Bu arttırmada taşınmaz masrafları ile birlikte kıymetin %60’ını bulamaz veya alıcısı çıkmaz ise taşınmazın ikinci arttırılması aynı yerde ve aynı saatte 10 gün sonraya bırakılacaktır. 2. İhalesi: 27.03.2008 günü, aynı saatler arasında yapılacaktır. Bu arttırmada taşınmaz masrafları ile birlikte kıymetinin %40’ı altında satılmayacaktır. Bu satışa girecekler muhammen bedelin %20’si kadar nakti teminatı veya banka teminat mektubu yatırmak zorundadır. Alıcısı ihale bedelinden başkaca tapu alım harcı, ihale damga vergisi ve KDV’sini yatırmak zorundadır, satışa girecekler, satış şartnamesini okumuş ve kapsamını aynen kabul etmiş sayılırlar, satış şartnamesi ilan tarihinden itibaren herkese açıktır. İşbu ilan, mükellefiyetler listesinde yazılı ilgililerinden herhangi birisine satış ilanı tebliğ edilemediği takdirde, tebliğ edilemeyenlere de tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. 14 Ocak 2008 Basın: 2533 Verem artıyor san bu hastalığa yakalanırken 1.7 milyonu ölmektedir. Dünyadaki bütün hasADANA Türkiye’de veremli sayısının talıkların yüzde 2.5’ini ve önlenebilir son yıllarda yeniden artış gösterdiği, 2000 ölümlerin yüzde 26’sını oluşturmakyılında verem savaş dispanserlerinde ka tadır. Dünya Sağlık Örgütü, verem hasyıtlı olan 18 bin 038 olan hasta sayısının, talığı için ‘acil durum’ ilan etmiştir. ” 2005 yılında 20 bin 535’e yükseldiği, arTürkiye’de son 60 yıla bakıldığında tütışın son iki yılda da sürdüğü belirlendi. berkülozun bir numaralı ölüm nedeni olKayıtlı hastalar dışında, resmi ve özel he duğu, 1940’lı yıllarda her yıl bin kişiden kim ile hastanelerde de tedavi gören has 23’ünün verem nedeniyle öldüğü anımtalar olduğu bilinen ülsatılan raporda, yapılan kemizde, her yıl yaklaçalışmalar sonucu tüber? 2000 yılında verem şık 25 bin tüberküloz külozun artık önemli bir savaş dispanserlerinde hastasının ortaya çıktığı ölüm nedeni olmadığına kayıtlı olan 18 bin 038 da kaydedildi. yer veriliyor. Bunun örTürkiye Verem Savaş olan hasta sayısının, 2005 neklemesi şöyle anlatılıDernekleri Federasyoyor: “Verem savaşı disyılında 20 bin 535’e nu’nun, verem (tüber yükseldiği, artışın son iki panserlerinde kayıtlı küloz) hastalığıyla mühasta sayısı 2000 yılınyılda da sürdüğü cadeleyle ilgili bir rapoda 18.038 iken 2005 yıbelirlendi. runda, tüberkülozun bulında 20.535’e yükselilaşıcı ancak tedavi ediyor. Kayıtlı hastalar dılebilir bir hastalık olduğu, bu nedenle de şında, resmi ve özel hastanelerde de uzun bir süredir hastalıkla ilgili, “Direkt tedavi edilen bazı hastaların olduğuGözetim Altında Tedavi” (DGT) prog nu düşünür ve Türkiye’de yılda 25 bin ramının uygulandığı anımsatıldı. Dünya tüberküloz hastasının ortaya çıktığı da hemen tüm ülkelerde tüberküloz va hesaba katılırsa, Türkiye’de artış oldukası görüldüğü, günümüzde hâlâ tek mik ğu açıkça söylenebilir.” robun yaptığı en çok öldüren bulaşıcı hasRaporun son bölümünde ise “Düzentalık olarak bilinen tüberkülozun kontro siz ve hatalı tedaviler yüzünden ilaçlalü için çabalarını zayıflatan ülkelerde has ra dirençli veremli hasta sayılarının ültalığın artış gösterdiği kaydedilen rapor kemizde yüksek oluşu önemli bir soruda, şöyle deniliyor: “Yılda 8.9 milyon in numuzdur” deniliyor. SAV AŞ KÜRKLÜ CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle