14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Sürecin başlangıç noktası 24 Ocak kararlarının yürürlülüğe konması ve 1961 Anayasası’nın tasfiyesidir AKP bir Amerikan projesi 2 Temmuz 2007 seçimlerinde AKP yüzde 46.6 oy oranı ile iktidara geldi. 2 Kasım 2002’deki başarıya bir yenisi daha eklendi. AKP bu noktaya nasıl gelmişti? 22 Temmuz 2007 seçimlerine kadar yürütülen arka planda neler vardı? AKP nasıl bir iktisadi, sosyal ve siyasal kimliğe sahiptir? AKP ile ABD arasındaki stratejik bağlar nelerdir? AKP’nin ABD ve AB ile karşılıklı çıkarları ve ileriye yönelik beklentileri neleri içeriyor? AKP Türkiye’de nasıl bir yeniden yapılanma gerçekleştirmeye çalışıyor? Amaçlanan yeniden yapılanma ile ABD ve AB’nin beklentileri arasında ne gibi örtüşmeler bulunmaktadır? Bu ortak beklenti ve örtüşmeler Kemalist görüşler ve Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleri ile nasıl ve neden çatışmaktadır? Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne ve kuruluş felsefesine karşı AKP ile ABD ve AB arasında oluşturulan ‘stratejik işbirliği’nin özellikleri nelerdir? AKP için nasıl bir misyon öngörülmüş bulunuyor? Bu misyonun ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ile bağları nelerdir? AKP iktidarının Washington ve Brüksel ile yürütmekte olduğu misyon, Türkiye’de siyasi, iktisadi, sosyal ve güvenlik alanlarında ne gibi sonuçlar doğurmaktadır ve doğuracaktır? 2 G İ R İ Ş B u yazı dizisi, AKP’nin nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. ABD’nin Ilımlı İslam Projesi ile AKP arasındaki bağlar yazıda ortaya konuyor. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içinde İslamcı yapılanmanın önemi ile birlikte AKP’nin projedeki misyonu sorgulanıyor. Türkiye’de sisteme İslamcı yapılanmanın egemen olmasını isteyen ABD ve ortaklarının nasıl bir Türkiye öngördükleri de araştırılan konular arasında. Türkiye’deki oligarşinin içine şeriatçı güçlerin dahil edilmek istenmesinin arkasındaki nedenler sorgulanıyor. So ğuk savaş biterken Ortadoğu’ya yeni bir şekil vermek isteyen ABD ve AB’nin Türkiye’de işbirliği yaptığı çevreler dizide ele alındı. Cumhuriyetin değerlerine ve ülkenin bütünlüğüne yönelik olarak karşı karşıya bulunduğumuz tehdit karşısında AKP’nin misyonu yazı dizisinin esasını meydana getiriyor. AKP öncesinde ABD’nin Türkiye’de karşı karşıya kaldığı sorunlar da değerlendirildi. Çünkü bu sorunlar AKP’nin ortaya çıkarılmasını ABD için zorunlu hale getirmiştir. İLK İLİŞKİLER ABRAMOWİTZ’LE KURULDU ? 12 Eylül 1980 darbesi sermayenin egemenliği yanında “İslamcı kimliğin sisteme etkisini derinleştirecek” uygulamaların da yolunu açtı. “Biz Atatürkçüyüz” diyen “protokol Atatürkçüsü generaller” Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin zeminini çürütecek uygulamalara başladılar. Turgut Özal’ın 24 Ocak 1980 kararları ile başlattığı kapitalist süreç, sosyal ve dini boyutlarıyla da derinleştiriliyordu. 1980’li yıllarda “sermaye oligarşisini öne çıkararak” başlatılan sivil ve askeri darbeler 1990’lı yıllarda “dinci oligarşinin” sermayeye ortak edilmesiyle sürdürülecekti. Sermayeköktendinci koalisyonu B irinci Körfez Krizi’nde (1990) ABD Türkiye’de beklemediği olaylarla karşılaştı. Turgut Özal, Körfez Krizi’nde ABD’nin Ortadoğu ve Irak planına ‘evet’ dedi. Bir verip beş alacağız gerekçesiyle Amerika’nın emrinde Irak’ın işgal planına razı oldu. Ancak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay, ‘hayır’ diyerek istifa etti. 1 Mart 2003’te olduğu gibi, ABD’nin ve İngiltere’nin planları altüst oldu. ABD (ve İngiltere) “Türkiye’nin askersiz işgalini” B planı olarak devreye soktu. Türkiye, AB süreci üzerinden denetim altına alınacaktı. 1989’da tam üyelik başvurusu AB tarafından reddedilen Türkiye’nin, dış ticaret politikaları AB’ye devrettirilecek ve dünya ile bütün iktisadi ilişkileri ipotek altına alınacaktı. ABD ve AB’nin bu ortak politikalarını Başbakan Turgut Özal ile konuşmuş ve tartışmış bir insan olarak tüm gelişmeleri yaşadım ve bunları yazdım. (2) Başbakanın, yanındaki bürokratik çevre ve büyük sermaye bunu ABD ve İngiltere ile birlikte yürütmüşlerdir. Bu ifade ‘çok iddialı’ bulunabilir. Ancak maalesef doğrudur. Bunun belgeleri adı geçen kitapta bir bir gösterildi. çok şey yapabilirsiniz. Bunun adını illa liderlik koymayın. U Erdoğan, RP’nin İstanbul Belediye YGUN OLTA, UYGUN YEM Başkanı. Ancak bundan ibaret değil. Pazar günü yapılan RP Kongresi’nin Divan Başkanlığı koltuğunda oturuyordu. Daha da önemlisi kongrede Erbakan takıyye konuşması yaparken RP adına RP’nin gerçek niyetlerini ortaya koyan konuşmayı Erdoğan yaptı. Erbakan, tecridi kırmak için topluma seslenme rolünü üstüne almıştı. Şeriatın savaş bildirgesi ise Erdoğan’ın ağzından okundu. Erdoğan için ‘Erbakan’ın veliahtı’ değerlendirmesi öteden beri yapılır. Nitekim kongredeki rolü ve tutumu, söz konusu değerlendirmeleri fazlasıyla doğruladı. Basın önündeki yalanlamalarına rağmen Erdoğan, Erbakan sonrasının liderliğine hazırlandığını bütün davranışlarıyla ortaya koyuyor. Kenan Evren Kenan Evren A Amerika, oltayı atacağı adamı ve olLTI YIL ÖNCEYE DAYANAN İLİŞKİ 1980 darbesi Amerika’nın askeri bürokrasideki etkili generallere yaptırdığı bir operasyon olarak dikkat çekti. SABD ve Avrupa, Batı kapitalizmiERMAYE PARTİLERİNDEN İSLAMCI PARTİLERE GEÇİŞ nin liderleri olarak Türkiye’de “merkez, sağ ve liberal partileri” desteklemişlerdi. Eşyanın tabiatı gereği bu çok doğaldır. Türkiye’yi Batı kapitalizminin denetimi ve güdümü altında tutmak için böyle bir zeminin (altyapının) bulunması, Batı’nın çıkarları ve öngördüğü bölgesel dengeler açısından önemliydi. Ekonomik yapının serbest piyasa düzeni içerisinde ve Batı şirketlerinin Türkiye’ye rahatça girişine uygun olması, ulusal politikalar yerine dışa açık ve Batı’nın kurduğu IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların denetimine uygun olması önemliydi. İç politikanın sermaye, toprak ağası ve Batı’nın denetimindeki bürokrasinin şemsiyesi altına alınması gerekmişti. Batı’nın gerektiğinde kontrol edebileceği İslami öğeler, yani mezhepler, tarikatlar ve cemaatler varlıklarını sürdürmeliydi. Türkiye, Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara gelmesiyle ABD’nin ve Batı Avrupa’nın istediği biçimde yönlendirilmeye başladı. İç siyasi sistemde bürokrasinin yerini yavaş yavaş sermaye çevreleri, toprak ağaları ve İslami çevreler almaya başladı. Türkiye’nin NATO’ya sokulması ile birlikte iktisadi ve sosyal devşirmenin yanına askeri devşirme de yavaş yavaş eklendi. 27 Mayıs 1960 hareketinin arkasından 1961 Anayasası’nın getirilişi ABD (ve Batı) için tam bir şok oldu. Türkiye’de piyasa ekonomisi yerine sosyal devlete ve karma ekonomik yapıya yönelik iktisadi, siyasi ve sosyal devrimler Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi görülmeye başladı. Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) öngörüleri doğrultusunda iktisadi ve sosyal yapılanmalar ortaya çıktı. ABD ve Batı Avrupa devletlerinin vermediği kredi ve teknoloji, Sovyetler Birliği tarafından sağlanıyordu. Aliağa Rafinerileri ve PetroKimya Entegre Tesisleri, İskenderun DemirÇelik Entegre Tesisleri, Seydişehir Alüminyum Tesisleri ve yeni birçok girişim doğdu. Türkiye dünyanın en stratejik enerji bölgesinde Batı kapitalizminin öngördüğü (dayatmak istediği) arka bahçe özelliklerinin dışına çıkıyordu. Üstelik 1960’ların ikinci yarısı ve 1970’li yılların başlarında “üçüncü dünya ülkeleri” Hindistan, Yugoslavya ve Mısır gibi ülkelerin önderliğinde alternatif bir küresel odak olmaya başladılar. Tam bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD (ve Batı) dayatmalarını reddeden bir kimlikte iktisadi ve sosyal politikalara yönelmesi hem Batı’yı hem de Türkiye içindeki oligarşiyi rahatsız etti. Bürokratik oligarşi, Amerikancı generallerin önderliğinde 12 Mart 1971 operasyonunu yaptılar. Bu operasyon 1961 Anayasası’nın getirdiği ulusalcı ve sosyal gelişmelere karşı ABD’nin karşı operasyonu idi. 19711980 arasında ABD, Türkiye’de sağsol çatışmalarını planlayıp kaos ortamı yarattı. Sağsol çatışmasının arkasında ABD vardı. Bu gerçek daha sonra belgeleriyle kanıtlanmıştır. 24 Ocak 1980 iktisadi kararları, 1978 yılında ABD’nin planladığı (ve önerdiği) Washington uzlaşmasının dünyadaki ilk uygulamasını oluşturur. (1) İşin başında Turgut Özal bulunuyordu. 24 Ocak iktisadi kararlarının ABD’nin istediği biçimde yürütülmesi için 1961 Anayasası’nın tasfiye edilmesi ve yeni bir anayasa hazırlanması gerekiyordu. 12 Eylül 1980 darbesi Amerika’nın askeri bürokrasideki etkili generallere yaptırdığı bir operasyondur. Darbeci generaller iktisadi yönetimin başına yine Turgut Özal’ı getirdiler ve sermaye ve şeriat partilerinin yolunu açacak 1982 Anayasası’nı hazırladılar. Bu anayasa sosyal örgütlenmeleri sınırlıyordu. Devlet Planlama Teşkilatı’nın etkilerini yavaş yavaş ortadan kaldıracak adımları atıyordu. 1961 Anayasası’nın öngördüğü sosyal devlet yerine artık “piyasanın öngörüleri” öne çıkarılıyordu. ABD, 24 Ocak 1980 Kararları (Washington Uzlaşması) ve 12 Eylül 1980 Amerikancı generaller darbesi ile “sermayenin siyasetteki etki ve önderliğini” iç politikaya yerleştiri yordu. ANAP bir sermaye partisiydi; “sermayenin sistem (ve Cumhuriyet) üzerindeki egemenliğini öngörüyordu.” Ancak 12 Eylül 1980 darbesi sermayenin egemenliği yanında “İslamcı kimliğin sisteme etkisini derinleştirecek” uygulamaların da yolunu açtı. “Biz Atatürkçüyüz” diyen “protokol Atatürkçüsü generaller” Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin zeminini çürütecek uygulamalara başladılar. Turgut Özal’ın 24 Ocak 1980 kararları ile başlattığı kapitalist süreç, sosyal ve dini boyutlarıyla da derinleştiriliyordu. 1980’li yıllarda “sermaye oligarşisini öne çıkararak” başlatılan sivil ve askeri darbeler 1990’lı yıllarda “dinci oligarşinin” sermayeye ortak edilmesiyle sürdürülecekti. Ancak 1990’lı yıllarda İslamcı siyasetin 1982 Anayasası doğrultusunda ortaya çıkışı, “başlangıçta Amerika’nın istediği biçimde gelişmedi.” İslamcı partide “Antiamerikancı damar” çok etkiliydi. (1) ‘Hayatım Avrupa: Gümrük Birliğinden AB’ye’ sayfa 161 Truva Yay. 2006. Ocak 1980 iktisadi kararları, 1978 yılında ABD’nin planladığı (ve önerdiği) Washington uzlaşmasının dünyadaki ilk uygulamasını oluşturur. İşin başında Turgut Özal bulunuyordu. 24 Ocak iktisadi kararlarının ABD’nin istediği biçimde yürütülmesi için 1961 Anayasası’nın tasfiye edilmesi ve yeni bir anayasa hazırlanması gerekiyordu. 24 taya takacağı yemi özenle seçiyor. Bu olta yeni atılmış da değil. Abramowitz daha Ankara’da ABD büyükelçisi iken Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkiye geçti. Erdoğan o zaman, RP Beyoğlu İlçe BRAMOWİTZ’İN ERDOĞAN Başkanı idi. Kasımpaşa’da bir vakıftaİLE İLK TEMASI ki tanışma toplantısında, dönemin RP Türk kamuoyu Tayyip Erdoğan’ı İstanbul İl Yönetimi’nden bir yetkili hiç tanımazken Amerika’nın eski An de vardı. Buluşmayı ayarlayan RP’nin kara Büyükelçisi Morton Abramowitz dışa açılma kapısı işlevi gören “solcu” onu tanıyordu. İlk temas Kasımpaşa’da bir gazeteciydi. Şimdi ikinci cumhuriözel bir vakıfta olmuştu. İslamcı bir par yetçilerin şeriatçı kanadının önde gelentide yükselme eğilimi olan ve kişisel lerinden Metin Metiner de bu ilişkinin olarak Ortadoğu’daki İslamcı çevreler kurulmasında rol aldı. RP ile arası açık le çok genç yaşta görülmeye başlayan olan Metiner, bu görüşinsan, CIA Ortadoğu istasmelerin ardından Tayyon şefinin de dikkatinden yip Erdoğan ile birlikte kaçamazdı. (3) Daha sontoplantılara katılmaya raları iyice sivrilen Metin başladı. Metiner’in bu toplantıda Abramowitz ile Erdobulunması işi daha da ilginç ğan bu tanışmadan sonhale getiriyor. ra birçok kez kamuoyundan gizli olarak bir araAşağıda, 20 Ekim ya geldiler. Erdoğan be1996’da Aydınlık’ta yayımlediye başkanı seçildiklanan haber yer alıyor: ten önce ve sonra BüAbramowitz geçen salı yükşehir Belediyesi’nin günü Erdoğan ile makaFlorya’daki lokalindeki mında görüştü. Erdoğan buluşmaların tanıkları da basına, Abramowitz’in sıvar. Erdoğan hızla yükcak ve olumlu bir mesaj selerek İstanbul Beledigetirdiğini söyledi. Mesaye Başkanı oldu. Başkan jı kendi adına değil partioluşunun ilk aylarında si adına aldığını özellikle Morton Abramowitz Tayyip Erdoğan ile tesavurguladı. Abramowitz ile düfen bir yemekte yan yana oturduk ve Erdoğan arasında bir AmerikaRP görüşmesi yapılmış, Abramowitz bir me sohbet ettik. 1994 yılında Japon büyüsaj getirmişti. Erdoğan mesajın ne ol kelçisinden bir yemek daveti geldi; İsduğunu açıklamaktan kaçınıyordu. Öte tanbul’da 56 kişinin davetli olduğu bir yandan gizlilik, mesajın önemini artırı yemekti. Benim orada bulunuşum, TürkJapon ve TürkiyeAsya ekonomik ilişyordu. Aydınlık AbramowitzErdoğan kileri üzerine o günlerde verdiğim bir görüşmesinin içeriğini, gizlenen mesa konferans yüzündendi. jı öğrendi. ErdoğanAbramowitz dostYavuz Canevi gibi iki üç kişi daha luğunun geçmişini çıkardı. vardı. Tayyip Erdoğan yuvarlak masada yanıma düşmüştü. Konuşmuş olmak ŞTE AMERİKA’NIN MESAJI için “Tayyip Bey, partinizdeki şu Şevki Yılmaz denen insanı neden partiAydınlık’ın RP’ye yakın kaynaklar den ihraç etmiyorsunuz, adam Atadan edindiği bilgilere göre Abramowitz türk’e sövüp sayıyor, partinizin presile Erdoğan arasındaki konuşmanın me tijini bozmuyor mu?” dedim. Ben kensaj içeren bölümü şöyle: disinden “Hocam tabii ki çok haklısıAbramowitz Siz İstanbul Büyükşe nız” türünden bir karşılık beklerken hir Belediyesi’nde bu kadar başarılara hayretler içinde kaldığım bir karşılık imza attınız. Bundan sonra artık kendi geliyor. Tayyip Erdoğan bana “Şevki Yılnizi Türkiye çapında bir insan olarak ta maz’ın kendileri için ne kadar önemli bir insan olduğunu, onları hiçbir zanıtmanın yollarını bulmalısınız. Tayyip Erdoğan Ben herhangi bir man feda edemeyeceklerini” heyecanmücadelenin, veliahtlık, başkanlık ya lı ve biraz da sinirli bir biçimde söylüyor. Gerçek kimliğini kendisinden görrışının içine girmek istemiyorum. Böydüğüm Tayyip Erdoğan ile ilk ve son le bir niyetim yok. Abramowitz Biz niyetiniz olsun di temasım bu oldu. ye söylemiyoruz. Bu sizin ülkenizin ya(2) ‘Askeri Darbeden Sivil Darbeye’ rarınadır. İstanbul Ortadoğu’nun başkentidir. Siz burayı yönetip yıldızınızı Truva, 2006. (3) ‘Aydınlık’, 20 Ekim 1996. parlatabildiğinize göre, Türkiye için de A İ S Ü R E C E K CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle