22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2007 CUMA 4 HABERLER Sorunun anayasa değişikliğiyle çözülmeyeceği görüşünde olan partililer muhafazakâr kesimi küstürmemek için suskun kalıyor MHP’nin ‘türban’ ikilemi ? MHP, üniversitelerde türban serbestisine karşı çıkmıyor, ancak bunun anayasa değişikliği yerine “toplumsal uzlaşma” ile çözülmesi gerektiği görüşünde. Ancak AKP’nin anayasaya türban serbestisi sağlayan hükümleri koyması durumunda MHP’liler, bu toplumsal baskıya “hiçbir siyasi partinin karşı çıkamayacağını” ve “evet” demek zorunda kalabileceklerini ifade ediyorlar. AYŞE SAYIN Gül’den Büyükanıt’a ziyaret Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a iadei ziyarette bulundu. Gül’ü dün saat 10.30’da Genelkurmay Karargâhı’na gelişinde Büyükanıt, askeri törenle karşıladı. Tören kıtasını selamlayan Gül, Genelkurmay Özel Defteri’ni imzaladı. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı makam odasına geçen Gül ve Büyükanıt, bir süre baş başa görüştüler. Görüşme sırasında basına bir açıklama yapılmadı. Gül’ün Genelkurmay’a gelişi sırasında yoğun güvenlik önlemleri alınması dikkat çekti. A KP’NİN ANAYASA TASLAĞI ANKARA AKP anayasada türbanı serbest bırakmak için formül ararken muhafazakâr tabanı küstürmekten çekinen MHP, “türban” konusunda izleyeceği stratejiyi netleştirmeye çalışıyor. MHP, türban sorununun anayasa yerine “toplumsal mutabakatla” çözülmesi gerektiğini savunuyor. AKP’nin anayasa taslağıyla ilgili tartışmalar sürerken MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu konuda suskun kalması dikkat çekiyor. MHP kulislerinde bu tutuma gerekçe olarak AKP’nin henüz resmen “sahiplendiği” bir taslağın ortaya çıkmaması gösteriliyor. MHP kurmayları, Bahçeli’nin açığa düşmemek için taslak ortaya çıkmadan görüş açıklamayı doğru bulmadığını belirtiyor. MHP’liler, Bahçeli’nin hükümet programı üzerindeki görüşmeler yapılırken AKP’ye “kırmızı çizgi” uyarısında bulunduğuna dikkat çekiyor. MHP’nin “kırmızı çizgisini”, anayasanın değiştirilemez maddeleri olarak özetleyen MHP kurmayları, türban konusunda ise şimdiden net bir tavır ortaya koymamaya özen gösteriyor. AKP’nin türbanı kullanmak için zemin aradığını ve muhalefetin en ufak açığını gördüğünde bunu kullanmaktan çekinmeyeceğine dikkat çeken bir AKP kurmayı şu görüşleri dile getirdi: “Anayasada aslında türba nı yasaklayan bir hüküm yok, onun için bunun anayasayla düzenlenmesi yanlış olur. Biz türbanın serbest bırakılmasına karşı değiliz ancak bu toplumsal mutabakatla sağlanmalı. Yani yasal düzenlemeden önce toplumsal mutabakat aranmalı. Ancak AKP bunu anayasa ile düzenlemek isterse, buna CHP dahil kimse direnemez. Çünkü AKP bunu da kullanacaktır, halka gidip, ‘ben sorunu çözmek istedim, muhalefet engelledi’ diyerek bir kez daha mağduru oynayacak. Biz MHP olarak AKP’nin eline bu kozu veremeyiz. Ancak AKP’nin anayasada türbanla ilgili bir düzenleme yapamayacak. Çünkü, bu sorunu çözdüğünde, yıllardır en önemli politika malzemesini kaybetmiş olacak ki, bu da işine gelmez.” Şirketlere üniversite kurma izni EMİNE KAPLAN EmekliSen mücadeleyi kazandı Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen kapatma davası Hazine avukatının duruşmaya katılmaması nedeniyle düştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası’nın (EmekliSen) kapatılmasına ilişkin dava düştü. Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına Hazine Avukatı Gülçin Türkucu katılmadı. 3 ay içinde yeni bir dava açılmadığı takdirde EmekliSen, 2002’den bu yana sürdürdüğü hukuk mücadelesini tamamen kazanmış olacak. Duruşma öncesinde, Gençlik Parkı önünde toplan EmekliSen üyeleri, sloganlar atarak adliyeye yürüdü. Grup burada davanın sonuçlanmasını bekledi. Davanın bitmesinin ardından, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul ve EmekliSen Genel Başkanı Veli Beysülen, sendika üyelerine katıldı. KESK Genel Başkanı Tombul, yaptığı konuşmada, EmekliSen üyelerinin, yıllardır örgütlenme mücadelesini sürdürdüğünü belirterek bu mücadelenin KESK’in mücadelesinin önemli bir parçası olduğunu söyledi. Çelebi ise EmekliSen’in 10 yıldır onurlu bir mücadele verdiğini ve Türkiye’deki sendikal yaşama damgasını vurduğunu kaydetti. Çelebi, “10 yıldır kendi üç kuruşunu arttırarak, bu mücadeleye katan insanların önünün kesilmesi, demokrasinin önünün kesilmesi demektir’’ diye konuştu. Zorunlu din dersi istiyor Öte yandan MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu AKP’nin anayasa değişikliği çalışmalarını kaygıyla izlediklerini bildirdi. Serdaroğlu yaptığı yazılı açıklamada, mevcut anayasada değişiklikler yapılabileceğini, buna karşı olmadıklarını belirterek “Ancak ilk ve ortaöğrenimdeki din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılıp ‘seçmeli’ ders haline getirilmesi asla kabul edilemez bir durumdur” dedi. ANKARA Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) koordanisyon göreviyle sınırlandırarak pasifize etmeye hazırlanan AKP, yükseköğretimi özel şirketlere de açmayı planlıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine anayasa taslağına vakıfların yanı sıra özel şirketlerin de üniversite kurabilmesine ilişkin bir hüküm konulması benimsendi. Bu hükümle, dini kesimlere yakın şirketlerin özel okul gibi kolaylıkla üniversite açabileceğine dikkat çekiliyor. AKP, yeni anasaya taslağı ile yükseköğretim alanını yeniden biçimlendirmek istiyor. YÖK’ü olabildiğince pasif hale getiren taslağa göre, YÖK, yükseköğretim kurumlarının öğretimini ve öğretim elemanı yetiştirilmesini planlamak, üniversitelerce önerilen öğrenci kontenjanlarını onaylamak ve üniversiteler arasında koordinasyonu sağlamakla görevli olacak. Erdoğan, bu düzenlemelerin yanı sıra özel şirketlerin de üniversite kurabilmesinin önünün açılmasını istedi. Erdoğan’ın bu isteği üzerine taslak metne bu yönde bir hüküm konuldu. Buna göre, vakıfların yanı sıra özel şirketler de üniversite kurabilecek. Şirketlerin bunun için hangi koşulları yerine getireceği yasayla belirlenecek. Gerekçe türban mı? Bu düzenlemeyle özellikle dini çevrelere yakın şirketlerin özel okul gibi kolaylıkla üniversite kurabileceği dile getiriliyor. AKP’nin bu yolla, türbana anayasal dayanak kazandırmasa bile özel üniversitelerde fiili olarak türban yasağını kaldırmayı amaçladığı kaydediliyor. Başbakan Erdoğan, 2005 yılında ABD’ye giderken “Biz önce devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri arasında bir ayrım yapalım diyoruz. Hiç olmazsa isteyen kızlar özel ve vakıf üniversitelerine türbanla girebilir, eğitim hakkı alabilir. Bu toplumsal sorunu böyle çözebiliriz” önerisini gündeme getirmiş, tartışmalara neden olmuştu. YÖK Yasası’na göre vakıfların üniversite kurabilmesi için birçok koşulu yerine getirmesi gerekiyor. Yasaya göre amaç ve faaliyetleri arasında yükseköğretim kurumları kurmaya ilişkin hüküm bulunan vakıflar üniversite kurmak için YÖK’e başvurabiliyor. Söz konusu vakıfların “kazanç amacı” gütmemesi gerekiyor. 78’liler federasyon kurdu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara, İstanbul, Samsun ve Mersin 78’liler Dernekleri, “Devrimci 78’liler Federasyonu’’nu (78’liler Dayanışma ve Araştırma Dernekleri Federasyonu) kurdu. Devrimci 78’liler Federasyonu Geçici Kurucular Kurulu tarafından dün yapılan yazılı açıklamada, 7 yıldır yereller üzerinden gelişen darbeleri ve darbecileri yargılama mücadelesinde yeni bir adım atmak istedikleri için Devrimci 78’liler Federasyonu’nu kurdukları kaydedildi. Federasyonda, Ankara, İstanbul, Samsun ve Mersin 78’liler Dernekleri yer alıyor. Federasyon Geçici Kurucular Kurulu, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na ise Ankara 78’liler Derneği Başkanı Ruşen Sümbüloğlu’nu getirdi. F Tiplerinde Görüşme Sorunu... Avukat Behiç Aşçı, 22 Ocak 2007 tarihinde Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye dayanarak 300 güne yaklaşan ölüm orucunu bitirmişti. Ölümün sınırından dönülen bu sonuç memnunluk yaratmıştı. Aşçı’nın ölüm orucuna başlama ve sürdürme gerekçesi F tipi cezaevlerinde uygulandığını söylediği tecridin son bulmasıydı. Aşçı ile birlikte cezaevlerinde ölüm orucu yapan bazı tutuklu ve hükümlüler de direnişlerine son vermişlerdi. Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bakanlığın genelgesini açıklarken şunları söylemişti: “Şimdilik tutuklu ve hükümlülerin F tipi cezaevlerinde birbirleriyle haftada 5 saat olan görüşme olanaklarını 10 saate çıkarıyoruz. Ortak mekânlarda bulunma olanağını daha sonra 20 saate çıkarma olanağı da var. Daha başka açılımlar da olabilir.” ??? Aradan 9 aya yakın zaman geçti. Geçenlerde F tipi cezaevinde yatan tutuklu ve hükümlülerin ailelerinden bir grup geldi ve endişelerini dile getirdiler. Endişeleri, Adalet Bakanlığı’nın 22 Ocak 2007 tarihindeki 45/1 genelgesinin tam anlamıyla uygulanmaması sonucu cezaevlerinde yeni sorunlar yaşanabileceğiydi. Türkiye’de halen faal durumda 12 adet F tipi yüksek güvenlikli kapalı cezaevi bulunuyor. Bakanlığın söz konusu genelgesinde, hücrelerde kalan tutuklu ve hükümlülerin arasından sohbet görüşmesine çıkacak 10 kişinin tespitinin, kişilerin talebine bağlı olacağı şeklinde ifade edilmişti. Sohbet sözcüğü, birbirini tanıyan, birbiriyle sosyal teması olan kişileri kastediyordu. Cezaevlerinden gelen bilgiler, haftada on saat olarak belirtilen sürenin birçok cezaevinde, bu sürenin çok altında uygulandığı şeklinde. Tutukluların yakınları, cezaevi yönetimlerinin, imkânsızlıklar, yer darlığı gibi gerekçelerle bu süreyi uygulamadıklarını söylüyorlar. ??? Tutuklu ve hükümlüler, örneğin Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde yaşadıklarını şöyle anlatıyorlar: Haktan yararlanacak tutuklu ve hükümlü, kapatılma mekânıyla ortak alan arasında üç ayrı üst aramasından geçiyor. Yanlarında sigara, kâğıt, kalem dahil hiçbir eşya bulundurmalarına izin verilmiyor. Görüşme mekânı tutuklu ve hükümlülerin üzerine kapatılıyor, tuvalete gitmelerine izin verilmiyor. Tuvalete gitmek isteyenin görüşmesinin biteceği uyarısı yapılıyor. Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde, bakanlık genelgesine rağmen 9 aydır hiçbir görüşme yapılmasına izin verilmemiştir. Bolu F Tipi Cezaevi’nde 10 saat uygulanıyor. Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde de genelgenin uygulanması sürüyor. Sincan 1 ve 2 No’lu F tipi cezaevlerinde genelge hiç uygulanmıyor. ??? Bana ulaşan bilgiler bunlar. Diğer cezaevlerinde de benzer sorunlar yaşandığına ilişkin haberler alıyorum. Türkiye, anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmalarıyla başka gündemler yaşarken F tipi cezaevlerinin gündemi hâlâ tutuklu ve hükümlülerin genelgeyle kayıt altına alınmış haklarının nasıl hayata geçirileceği noktasında düğümleniyor. Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nden mektup yollayan Remzi Uçucu da benzer sorunlara dikkat çekiyor: “Daha kısa süre önce 45/1 No’lu Adalet Bakanlığı genelgesinin Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde uygulanmadığını size yazmıştık. Son dönemde aramalarda eşyalarımız darmadağın ediliyor. ‘Bu kadar kitap fazla’ denerek kitaplarımız alınıyor. Daha da ilginci ‘demek oraya buraya yazıp şikâyet edersiniz’ deniyor.” ??? Türkiye, ne yazık ki kuralsızlıklar ülkesi. Üstelik kuralları en çok da kural koyucu olanlar, yani devlet kurumları ihlal ediyor. Adalet Bakanlığı’nın genelgesinin bazı cezaevlerinde uygulanması, bazılarında yarım yamalak uygulanması, bazı cezaevlerinde hiç uygulanmaması nasıl bir iştir? Devlet katında bu soruların mutlaka bir cevabı vardır. Örneğin cezaevleri yönetimleri kendilerine göre bir gerekçe mutlaka üretmişlerdir. Acaba Adalet Bakanlığı kendi genelgesinin uygulanıp uygulanmadığını denetliyor mu? Denetleniyorsa, bu iddialara ne diyor? Yeni Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, sanıyorum ki F tipi cezaevleriyle ilgili bir brifing almıştır. Kendisine bu konular nasıl anlatıldı? Merak ediyorum… Gelişmelerden endişe ediyorum… CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle