23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER TBMM’deki 3. turda 339 oy alan Abdullah Gül, 11. Cumhurbaşkanı oldu. İktidar partisi 3 fire verdi GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Gül, AKP oylarıyla seçildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’de Cumhurbaşkanlığı için yapılan 3. tur oylamada 339 oy alan AKP Kayseri Milletvekili, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 11. Cumhurbaşkanı seçildi. Oylamaya tam kadro katılan iktidar partisinden 3 fire olması dikkati çekti. Başbakan Tayyip Erdoğan, sonuçlar açıklandıktan sonra, “16 Mayıs’tan beri bilinmezliğe mahkum olmuş bir yapı vardı. Bu, milleti de, bizleri de rahatsız ediyordu. Bunlar aşılmış oldu. Ülkemiz, milletimiz ve Cumhuriyetimiz için hayırlı olsun” dedi. Cumhurbaşkanlığı için yapılan ilk iki tur oylamada adaylardan hiçbiri seçilCumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül oylamanın ardından milletvekillerinin kutlamalarını kabul etti. TBMM’deki oylamayı, Gül’ün oğlu Mehmet Gül ile kuzeni Ahmet Gül de izledi. (Fotoğraflar:AA) mek için gerekli olan 367 desteğe ulaşamadı. Genel kurulda 20 Ağustos’ta yapılan ilk tur oylamada Gül 341, MHP’li Sebahattin Çakmakoğlu 70, DSP’li Tayfun İçli 13 oy aldı, 1 oy geçersiz sayıldı, 23 oy da boş çıktı. 24 Ağustos’taki 2. tur oylamada ise Gül 337, Çakmakoğlu 71, İçli ise 14 oy aldı ve 23 boş oy kullanıldı. TBMM’de dün yapılan 3. tur oylama öncesinde DTP’liler grup yönetimi odasında 2 saat süren bir toplantı yaptı. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, toplantıdan sonra “Cumhurbaşkanının demokrasi ve barış adına bazı gelişmeleri sağlayacak mantıkla ortaya çıkmasını bekledik. Baktık ki gelişme yok. Biz de tavrımızı sürdürmeye karar verdik. Boş oy kullanacağız’’ açıklamasını yaptı. Bu Kriz ‘O Kriz’ mi? (II) “O kriz” derken,1907’de spekülatif köpüğün patlamasıyla başlayan, 1929’da depresyona dönüşerek 1940’lara kadar uzanan dönemi kast ediyorum: O kriz içinde, bir küreselleşme süreci daha çöktü, dünya ekonomisi bir kaosa sürüklendi; İngiliz hegemonyası yerini, ABD hegemonyasına bıraktı, dünyada yeni bir siyasi, ekonomik hatta ideolojik kutup oluştu, sömürgeler özgürlüklerini kazanmaya başladılar. Ekonomik benzerlikler çok çarpıcı Geçen ay, piyasalar sarsılmaya başladıktan sonra, “bu kez farklı bir durum var” diyen, “o kriz dönemine” gönderme yapan yorumlar ilgi çekmeye başladı. Pazartesi günü Financial Times, tarihsel benzerlikleri anımsatan, tüm yeni enstrümanlara karşın, mali piyasaların esas kurallarının değişmediğine, krizlerin devrevi özelliğine dikkat çeken uzun bir deneme yayımladı (Gillian Tett, 27/08). New York Times’dan James Grant da FED’in müdahalesinin, olası sonuçlarını irdelediği yazısında 1907 krizine kadar geri gidiyordu. Küresel resesyon tehlikesi de giderek güçleniyor. Yine pazartesi günü, Clinton dönemi hazine bakanı Larry Summers, “krizin sona erdiğini düşünmek için henüz çok erken” dedikten sonra, uyarıyordu; “Resesyon riski 9/11’den bu yana en yüksek düzeye ulaştı” (Washington Post, 27/08). Devletin piyasalara daha doğrudan müdahale etmesi, mali piyasaları denetlemesi gerektiğine ilişkin tartışmalar da alevlendi. Larry Summers, Financial Time’daki (27/08), Federal yönetimin, piyasalara, Fanne Mae and Fredie Mac (“mortgage” piyasalarını desteklemek/denetlemek içi kurulmuş yapılar) aracılığıyla doğrudan müdahale etmesinin, yeni düzenleme, denetleme mekanizmalarının gereğini vurguluyordu. The Work Foundation’un direktörü Will Hutton da The Observer’de büyük mali kuruluşların, özgürlük ve denetimsizlikte ısrar eder, bu sırada, toplum çıkarını hiçe sayan pervasız spekülasyonlardan büyük paralar kazanırken, zora gelince devletlerinden yardım istemelerinin müstehcenliğine dikkat çekiyordu. James Grant da kinayeli bir dille, Merkez Bankaları batanları kurtardıkça sistemin adeta “zenginler için sosyalizm gibi” işlediğini yazıyordu. Hayrünnisa Gül gelmedi Gül, oylama öncesinde AKP grubundaki odasını boşalttı. Gül’ün odası AKP İstanbul Milletvekili Ertuğrul Günay’a tahsis edildi. Gül, Bakanlar Kurulu’na ayrılan yerde son kez “Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı” sıfatıyla oturdu. Gül’ün oğlu Mehmet Gül ile kuzeni Ahmet Gül izleyici sıralarından oylamayı izledi. Eşi Hayrünnisa Gül ise kızının nikah hazırlıklarını gerekçe göstererek TBMM’ye gelmedi. Başbakan Erdoğan’ın Mücahit Arslan ve Erol Olçak başta olmak üzere bazı danışmanlarının yüksek yargı temsilcilerine ayrılan locaya oturması gerginliğe yol açtı. BAŞBAKAN ERDOĞAN İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ‘Açılışlara birlikte gideceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından muhalefet partileri temkinli açıklamalar yapmayı yeğlerken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “bundan sonra açılışlara birlikte gidecekleri”ni söylemesi dikkat çekti. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle ilgili değerlendirmeler şöyle: Başbakan Tayyip Erdoğan: Aslında eskiden de çok istemiştik ama cumhurbaşkanı ile toplu açılış törenleri ve toplantılarda bir araya gelemedik. Bundan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Gül ile açılışlara ve toplantılara birlikte gideceğiz. Bu çok olumlu bir tablo oluşturacak... Hüküm gecikmeli de olsa tecelli etti. MHP lideri Devlet Bahçeli: TBMM, cumhurbaşkanını seçmiştir. Allah hayırlı uğurlu etsin. Bizim için esas olan cumhurbaşkanının yapmış olduğu yemin, milletvekillerinin şahadeti huzurunda yapılmış yemindir. Makamın kırmızı çizgileri onlardır. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk: Demokrasi için, özgürlükler için ve demokratik bir Cumhuriyetin oluşması için kendisinin 72 milyonu temsil eden bir tavır içinde olmasını istiyoruz. Hayırlı olsun. Rize Milletvekili Mesut Yılmaz: Seçimler, zorlamayla getirilen 367 barajına rağmen, usulüne uygun olarak sonuçlandı. Ortada meşru olarak seçilen cumhurbaşkanı olduğuna göre herkese düşen görev, bu makama saygılı olmaktır. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen: Umuyorum Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığı dönemi, Dışişleri Bakanlığı dönemine benzemez. Gül’ün daha önceki söyledikleri Cumhuriyetin temel değerleri ile, laiklik ile Atatürk’ün düşünceleri ile örtüşmüyor. AKP içinde Köksal Toptan gibi bir isim olsaydı, biz de katılır oy verirdik. 456 milletvekili katıldı TBMM Başkanı Köksal Toptan birleşimi açtıktan sonra genel kurulda kaç milletvekili bulunduğunu belirlemek üzere oylama yaptı. Toptan oylamaya 403’ü elektronik, 53’ü de oy pusulası göndererek 456 milletvekilinin katıldığını açıkladı. Toptan, oylama sonucu saat 16.15’te ilan etti. Gül 339 oy alırken Çakmakoğlu 70, İçli de 13 oy aldı. 24 oy boş, 2 oy da geçersiz çıktı. Böylece, Gül 3. turda gerekli 276’nın üzerinde oy alarak 11. Cumhurbaşkanı seçilmiş oldu. Bu sonuçlar, AKP’den 3 fire olduğu ortaya koydu. Gül’e oy vereceklerini açıklayan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile Şanlıurfa Milletvekili Seyyid Eyyüboğlu’nun beyanları dikkate alınırsa, Gül’e 342 oy çıkması gerekiyordu. DTP’lilerle Mesut Yılmaz, Ufuk Uras ve Hamit Geylani de boş oy kullananlar arasında yer alıyor. Bu durumda, AKP’nin 3 firesi olduğu, bunların 1’inin boş ve 2’sinin de geçersiz oy kullandıkları tahmini yapıldı. Siyasi benzerlikler de… O krizin sonuçlarından biri, İngiltere ile ABD arasındaki “nöbet değişimiyse” diğeri de sınıf mücadelelerinin küresel çapta keskinleşmesiydi. Bu bağlamda, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün gittikçe artan önemi dikkat çekiyor. Bu sırada, ABD ordusu Afganistan ve Irak savaşlarına saplanmıştı, yeni bir kara operasyonu gerçekleştirecek durumda değildi. Diğer taraftan, Bush’un en önemli siyasi danışmanı, seçim kampanyası stratejisti Karl Rove’un istifası, Başsavcı Gonzalez’in, muhalefetin baskısına dayanamayarak görevinden ayrılmak zorunda kalmış olması, The New Statesman’dan Andrew Stephen’in geçen hafta belgelediği gibi, yönetimin çöküş sürecinin hızlanarak devam ettiğini gösteriyordu. Stratejik analiz şirketi Stratfor’un editörü Friedman’a göre şimdi Bush yönetimi her alanda topal ördekti, diğer büyük güçlerin manevra alanı genişlemişti. Böylece hegemonya gerilemesi, hegemonyacıyı maliekonomik olarak etkileyebilecek, hatta mali piyasalarını çökertebilecek büyük güçlerin yükselişi belirginleşiyor, dikkatler giderek daha çok Çin’ın ekonomik, Rusya’nın askeri kapasiteleri üzerinde yoğunlaşıyordu. Sınıf mücadelesi ve küreselleşmeye gelince, Prof. Williamson’un (Two hundred years of globalization, Eylül 2002, NBER) daha önce de aktardığımız çalışmasının bulguları burada çok önemli: Küreselleşme hem ülkeler arası hem de ülkelerin içindeki gelir dağılımını bozuyor, ulusal kaygıları öne çıkarıyor, küreselleşmeyi tehdit eden siyasi tepkilere yol açıyor. Geçen yıl boyunca, ABD’de ve Avrupa’da korumacılık ve ekonomik ulusalcılık eğilimlerinin güçlenmesine şahit olduk. ABD’de Demokrat Parti sendikaların baskısıyla bu yöne doğru daha çok eğildi. İngiltere Savunma Bakanlığı (MOD) bünyesindeki Gelişme, Doktrin ve Kavramlar Merkezi (DCDC) tarafından yayımlanan ve bizim de aktardığımız (07/05/07) Küresel stratejik trendler 20072036 başlıklı bir rapor, “orta sınıf” militanlığının (aslında beyaz yakalı işçileryeni işçi sınıfı),örgütlenme düzeyinin küresel çapta arttığına dikkat çekiyordu. Bu sırada hemen tüm devletlerin, terorizme karşı mücadele bahanesiyle vatandaşlarının kişisel haklarını kısıtlamaya başladığını görüyoruz. Nihayet, özellikle bölgemizde, faşizmi anımsatan totaliter bir projeye sahip bir siyasi akım, “Emperyalizm siyasi gericiliktir” saptamasını kanıtlarcasına, emperyalizmin desteğiyle güçleniyor, akılcılık, ulusal bağımsızlık, laiklik, demokrasi, kadınerkek eşitliği gibi kentsoylu uygarlığın en temel kazanımlarını imparatorluk projelerine kurban ediyor. O kriz döneminde olduğu gibi bu kriz döneminde de gelecek pek aydınlık değil… Bir farkla ki o zaman küresel çapta güçlü bir ilerici hareket, bir umut vardı… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com namikzafer@yahoo.com Tartışmalı cumhurbaşkanı ‘Herkesin cumhurbaşkanı olacağı’ iddiasıyla Köşk’e çıkan Gül’ün eşi türban için AİHM’ye gitti, kızı üniversiteyi perukla tamamladı. Hakkında ‘kayıp trilyon’ davasından fezleke düzenlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eşi türbanlı, kızı türban üzerine taktığı perukla lise ve üniversite öğrenimini tamamlayan, hakkında “kayıp trilyon” davasından fezleke düzenlenen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçmişte “Türkiye’de geçerli kanunlar arasında İslama aykırı olan da var olmayan da. Aykırı olanlar baskıdır, baskı kalkacak. Halka bu imkânı vereceğim” demişti. 29 Ekim 1950 tarihinde Kayseri’de dünyaya gelen Gül, babası tarafından “ateşli bir dindar” olarak yetiştirildi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne giden Gül, Milli Türk Talebe Birliği’nin etkin isimleri arasında yer aldı. Gül, o yıllarda Necmettin Erbakan’ın Milli Görüş hareketi içine girdi. Londra’daki öğrencilik döneminde cami bulamayınca namaz için kiliseye gittiği ortaya çıkan Gül, 19831991 yılları arasında İslam Kalkınma Bankası’nda çalıştı. 1991’de Uluslararası İktisat dalında doçent oldu ve RP milletvekili olarak Meclis’e girdi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyeliği yapan Gül, 1995’te RPDYP koalisyonunda görev aldı. RP’nin kapatılmasının ardından girdiği FP’ye genel başkan adayı olan Gül, Recai Kutan’ın gerisinde kaldı. Daha sonra Tayyip Erdoğan ile birlikte “yenilikçiler hareketi” başlatan Gül, AKP’nin kuruluşunda yer aldı. 18 Kasım 2002’de 58. hükümeti kuran Gül, 59. hükümette Dışişleri Bakanı olarak görev aldı. dığı 15 yaşındaki Hayrünnisa Gül ile evlendi. Hayrünnisa Gül, 1998’de Ankara Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandı. Hayrünnisa Gül, kayıt yaptırmaya eşi, avukatı ve noterle birlikte gitti. Ancak Gül’ün türbanlı fotoğrafı nedeniyle kaydı yapılmadı. Karara karşı Türkiye’deki yargı yollarından sonuç alamayınca 2002’de Türkiye aleyhine AİHM’ye dava açtı. Ancak eşi Dışişleri Bakanı olduktan sonra dava dilekçesini geri çekti. Gül’ün kızı Kübra, liseyi ve Bilkent Üniversitesi’ni “türbanının üzerine taktığı peruk”la bitirdi. Büyükelçi Wilson’dan kutlama mesajı ABD Büyükelçisi Ross Wilson da yemin töreni sırasında Meclis Genel Kurulu’nda hazır bulundu. Bir kutlama mesajı da yayımlayan Wilson, “Türkiye’nin demokratik kurumlara bağlılığı ile hukukun üstünlüğü, bir kez daha gücünü ve sağlamlığını kanıtlamıştır. Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakanlık ve daha sonra Dışişleri Bakanlığı görevleri sırasında yakın bir çalışma içinde olduk ve kendisini çok iyi tanıyoruz. Ülkelerimiz için önem arz eden konularda kendisiyle çalışmaya devam etmeyi arzuluyoruz” dedi. Usulsüz ödemeleri geri alındı REFAHYOL döneminde Devlet Bakanlığı görevindeyken yaptığı kişisel harcamalarını kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası’na ödettiği gerekçesiyle hakkında Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı. Para Gül’den faiziyle birlikte maaşından kesilerek alındı. Gül, 1980 yılında bir yıl nişanlığı kal Törende türban mesajı Gül, Atatürk Üniversitesi’nde düzenlenen mezuniyet törenine türbanlı velilerin alınmamasına ilişkin olarak 6 Haziran 2005 tarihinde “Hükümet olarak eninde sonunda bu tip (kamuda türban) utanılacak manzaraları kaldıracağız’’ demişti. TV’nin başına oturdum. Değişik kanallarda dolaşarak Cumhurbaşkanlığı seçimini izliyorum. Siyasetçilerin ve gazetecilerin yorumlarını dinliyorum. İzlerken, belli başlı eğilimleri sınıflandırmaya çalışıyorum. Bir eğilim CHP tarafından ifade edilen eğilim. Bu eğilim Abdullah Gül’ün seçildiği andan itibaren laik cumhuriyeti aşındıracak bir rol oynayacağını belirtiyor ve bu nedenle Abdullah Gül’ün seçilmemesi amacıyla Meclis’e girmemeyi bir yöntem olarak seçiyor. Bu konudaki ısrarını da sürdürüyor. Bir başka eğilim ise MHP , DTP , DSP ve bazı bağımsızlar tarafından temsil edilen eğilim. Bu siyasi partiler ve kişiler, oylarını Abdullah Gül’e vermeyeceklerini belirtiyorlar, ancak Meclis’e girerek 27 Nisan 2007 tarihinde kilitlenen ve erken seçime zorlanan durumu bir daha yaşamak istemiyorlar. Bunlar arasında DSP ve MHP, Abdullah Gül’ün adaylığını benimsemediklerini ve bu nedenle bir karşı aday Cumhurbaşkanı Seçimini İzlerken… çıkararak, bu tepkilerini dile getiriyorlar. Bu partiler, adayın uzlaşma ile belirlenmesini tercih ettiklerini de vurguluyorlar. ??? AKP, Meclis’in çok partili yapısından da kuvvet alarak Abdullah Gül’ün adaylığında ısrarcı oldu. MHP’nin Meclis’e katılacağını belirtmesiyle, AKP bir anlamda rahatladı, bir başka anlamda ise zorluklarla karşılaştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası sırasında “Uzlaşma arayacağım” sözleri MHP’nin açıklamasıyla havada kaldı. MHP, “AKP’nin adayına karışmayız” deyince, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da uzlaşma için isim önerme şansının önü kesilmiş oldu. ??? Artık bu sürecin sonuna gelindi. Ben bu yazıyı yazarken oylama sürüyordu, ancak artık Abdullah Gül’ün seçileceği belli olmuştu. Şimdi artık Türkiye için yeni bir dönem başladı. Bu dönemde toplumun bir kesiminin kaygıları görülen o ki artarak devam edecek. Üç önemli makamın da AKP’lilerin yönetimine geçmesi belli çevrelerin tepki ve kaygılarını sürdürmesine neden oluyor. Ahmet Necdet Sezer, AKP karşıtı duruşuyla ve bu konudaki aktif tutumuyla bir anlamda belli bir denge sağlıyordu. Şimdi böyle bir denge olanağı kalmadı. Artık AKP elindeki kurumlarla ve yeterli çoğunluğuyla Türkiye’yi kendi tercihlerine göre yönetmek konusunda daha rahat durumda. ??? Tabii, tek başına iktidar olmak ve bütün sorumlu mevkileri üstlenmek, aynı zamanda ağır bir yönetme sorununu da beraberinde getiriyor. AKP , en azından toplumun bir kesiminde endişe yaratıyor. Bu konuda en çok dikkat çekecek kişilerden birisi de Abdullah Gül olacak. Özellikle Cumhurbaşkanının elindeki yetkiler, YÖK yönetimini belirlemek, üst yargı kurumunun üyelerinin seçiminde yetkili bulunmak çok önemli. Çünkü bu kurumlar AKP karşıtı diye bilinen eğilimi büyük ölçüde temsil ediyorlardı. Buralardaki her gelişme, tepkileri de beraberinde getirecek. Bu nedenle Abdullah Gül kendisini büyük baskı altında hissedecek. Atacağı her adım yeni tartışmaları ya da yeni soruları beraberinde getirecek. ??? Türkiye’de, yakın tarihte, siyasi gerginlikler ve iktidar mücadeleleri nedeniyle askeri müdahaleler yaşandı, parlamenter rejimin önü kesildi. Siyasi partiler kapatıldı, özgürlükler askıya alındı, baskı ve şiddet dönem leri yaşandı. Ülkemiz bundan büyük zararlar gördü. Şimdi bir taraftan baktığımız zaman soru işaretleriyle dolu yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Öte yandan yeni beklentilerin yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Bu nedenle umut ve endişe iç içe. ??? Abdullah Gül’ün nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Umuyoruz ve bekliyoruz ki, Türkiye önündeki sorunları çözmek, demokrasi, AB süreci, yeni anayasanın hazırlanması konusunda yeni ve başarılı adımlar atar. Ben kişisel olarak Abdullah Gül’ün adaylığından yana değildim. Bir gerginlik çıkmaması için böyle bir düşüncem vardı. Ama artık bunlar geride kaldı. Şimdi, yeni bir dönemdeyiz. Abdullah Gül’ün, hukuka uygun, demokrasiyi, insan haklarını, laikliği, özgürlüğü savunan bir tutum göstermesini diliyorum. Bizler, sivil insanlarız. Denetim görevimizi sürdüreceğiz… ANKARA 6. ASLİYE HUKUK TBMM’deki seçimin iptali istemine ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, adli bilirkişi Mahir Akkar tarafından önceki gün açılan davada, cumhurbaşkanı seçim işleminin “ihtiyati tedbir’’ kararı verilerek durdurulması istemini reddetti. Yargıç İsmail Demirtaş, “talebin mahiyeti itibarıyla ihtiyati tedbir isteminin reddine’’ karar verdi. Dava dilekçesinde, Anayasa’da Değişiklik Hakkındaki Yasa’nın, Resmi Gazete’de yayımlandığına işaret edilerek “Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. cumhurbaşkanı halkoylaması ile seçilecektir ve işbu yasanın referandum hükmü 11. cumhurbaşkanı seçimlerinde uygulanacaktır’’ şeklinde kesin bir hüküm ve maddenin yer aldığı kaydedilmişti. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle