19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Mart ayında sendika ile THY arasında başlayan görüşmeler, önemli kazanımlarla bağıtlandı 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Direndiler kazandılar ? Ücrette Havaİş’in talep ettiğine yakın, idari düzenlemelerde de taleplerin tamamının elde ettiklerini belirten Ayçin, diğer sendikaların kendilerini örnek almalarını istedi. Ekonomi Servisi Türk Hava Yolları yönetimi ile Havaİş Sendikası arasında mart ayından beri süren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri uzlaşma ile sonuçlandı. Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Havaİş) Genel Başkanı Atilay Ayçin, düzenlediği basın toplantısıyla süreci değerlendirdi. Ayçin, Türk Hava Yolları (THY) A.O. ile 21. dönem, THY Teknik AŞ ile de 1. dönem imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile sadece iş tazminatı ve kıdem ücretlerinde yıllık ortalama yüzde 15 oranında artış sağlandığını bildirdi. Ayçin, “Ücrette istediğimize yakın, idari düzenlemelerde ise talebimizin tamamını aldık” dedi. Ayçin, bu yıl için yüzde 10 olan zam oranının ek yardımlarla yüzde 15’i bulduğunu söyledi. Küresel Ekonominin Hassas Dengeleri Küresel finans piyasaları iki haftadır çalkalanıyor. Amerikan ihtiyari fonları (hedge funds) ve kalitesi düşük (subprime) kredilerinde gözlenen çöküşün ardından patlak veren kriz kısa sürede Avrupa ve Asya piyasalarına da sıçramıştı. Uzak Asya’nın finans piyasaları 1997’deki krizden bu yana en keskin daralmayı yaşadılar. Küresel finans piyasalarındaki çalkantılar geçen hafta içerisinde Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Avrupa para piyasalarına 10 milyar dolar üzerinde likidite sağlaması ve Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) Amerikan bankalarına acil durumlarda sunduğu kredi faizini iki puan düşürmesiyle şimdilik hafiflemiş gözüküyor. Öyle ki yakın geçmiş tarihin deneyimlerine gözlerini kapamayı yeğleyen “piyasa oyuncuları” şimdiden “krizin aşılmış” ve “eski düzenin tekrar kurulmuş olduğunu” müjdelemeye koyuldular. Aslında Ağustos 2007’de (ve geçen yılın mayıshaziran aylarında) yaşananlar küresel ekonominin ne derece kırılgan ve hassas dengeler üzerinde işlemekte olduğunu gösteriyor. 2002’den bu yana son dört buçuk yıldır dünya ölçeğinde gözlenen para (likidite) bolluğu ve düşük faiz maliyetlerinin uyardığı harcama furyasının söz konusu kırılganlıkların gerçek nedenini oluşturduğu anlaşılıyor. Büyük ölçüde, finans piyasalarının spekülatif “oyunlarına” ve sorumsuz borçlanmaya dayalı tüketim dünyasının, Lale Devri’ni andırırcasına tatlı yaşam tarzının da, aslında Ağustos 2007 ve MayısHaziran 2006 benzeri finansal çalkantıların bizzat ana nedeni olduğu belgeleniyor. Dolayısıyla, finans piyasalarındaki çalkantıların aslında bir iki hisse senedi ya da kalitesi düşük kredilendirme araçlarının sınırlı etkilerinden ziyade, doğrudan doğruya küresel ekonominin dayanmakta olduğu dengelerin yapısal sorunlarından kaynaklandığını gözlemekteyiz. O yüzden de Avrupa Merkez Bankası’nın ve Amerikan FED’inin geçen hafta içinde can havliyle uygulamaya koydukları “genişleyici” para politikalarının sorunun yapısal nedenlerini çözmekten çok uzakta olduğunu söylemek gerekiyor. ??? Küresel ekonominin son dört buçuk yıldır dayanmakta olduğu dengelerin yapısal özelliklerini kısaca hatırlayalım: Amerikan ekonomisi 2002’den bu yana dünya finans piyasalarından giderek artan ölçekte dış finansman talep etmekte ve kullanmaktadır. ABD bir yanda küresel ekonominin yaklaşık üçte birini üreten devasa bir üretici olmasına karşın, bir yandan da ulusal gelirinin yüzde 7’sini aşan boyutta dış açık (cari işlemler açığı) veren dev bir dışborçlanıcıdır. Dolayısıyla Amerikalılar üretmekte oldukları ulusal gelirden yüzde 7 daha fazla harcama yapmaktadırlar. Amerikan ekonomisinin gereksinim duyduğu dış fonlar çoğunlukla (Çin ve Japonya başta olmak üzere) Asya ekonomilerinin merkez bankalarının rezerv biriktirmek üzere satın aldıkları Amerikan hisse senetlerine olan talep ile karşılanmaktadır. Dolayısıyla Amerika, Asya ekonomilerine finansal varlıklar ihraç edip borçlanırken, elde ettiği dış kaynakları da söz konusu ülkelerden ithalat yapmak suretiyle harcamaktadır. Böylece Amerika finansal varlıklarını satıp borç biriktirirken, Asya ekonomileri de rezerv biriktirip “mal” satmakta, yani ihracat yapmaktadır. Bu karşılıklı alışverişin “dengeli” olarak süregitmesi, açıktır ki ancak ve ancak Amerikalıların ulusal gelirlerinden daha fazla harcama yapmayı sürdürmelerine ve Asya merkez bankalarının da rezerv biriktirmeye devam etmelerine bağlıdır. Ancak söz konusu karşılıklı alışverişin gerektiği ölçüde “dengeli” olmaması, finans piyasalarında çalkantılar yaratmakta ve tüm küresel ekonominin geleceğini de tehdit etmektedir. “Kriz aşılmıştır; eski düzen yeniden sağlanmıştır” şeklindeki duygu yüklü haberlerin, küresel ekonomideki bu hassas dengenin kırılganlıkları çözülmedikçe gerçeği yansıtmayacağı ortadadır. ??? Merkez bankacılığı açısından son bir gözlem ve bir soru: “Modern” merkez bankalarına sadece ve sadece “fiyat istikrarını sağlama ve enflasyon hedeflemesi” görevi veren kesimler, Avrupa Merkez Bankası’nın ve FED’in geçen hafta izlediği aktif genişleyici para politikaları karşısında acaba neden “görev dışına çıkılmıştır” suçlamaları yöneltmemişlerdir? UÇUŞ GÜVENLİĞİ İdari konulardaki düzenlemelerde uçuş personeli ve uçuş güvenliği ile ilgili konular ön plana çıkıyor. 105. maddede yönetmeliklerle belirlenen bu konular, toplu iş sözleşmesi kapsamına alındı. Buna göre işverenin, uçuş saatleri ve dinlenme sürelerinde yönetmelikte değişiklik yapmasının önü kesildi. Belirli süreli çalışma kavramı iş sözleşmesinden çıkarıldı. 12 yıllık süre içerisinde şirkete alınanların işe giriş ücretleri bir sisteme oturtuldu. Böylece iş verenin kendi inisiyatifi ile belirleyeceği ücretler olmaktan çıktı. İş grubuna göre artış oranı belirlendi. Sözleşmeli personelin ücretlerinde de yüzde 70 ile 80 arasında düzeltme yapılacak. Vardiya primleri arttı Ayçin, ücret zamlarında kıdem ve iş/uçuş tazminatlarına birinci yıl için yüzde 10 zam yapılacağını, bu rakamlarla kıdem ücretlerine 50 YTL, iş/uçuş tazminatlarına da 30 YTL seyyanen zam uygulanacağını belirterek, ‘’Vardiya primleri bu yeni belirlenen kıdem ücretlerinin ikilide yüzde 15’i, üçlüde yüzde 30’u hesaplanarak ödenecektir. Böylece vardiya primleri ortalama ikilide yüzde 35, üçlüde yüzde 49 arttı. İkinci yıl birinci 6 ay zammı yüzde 3, ikinci yıl ikinci 6 ay zammı yüzde 4 artış, enflasyon bu miktarları aşarsa aşan kısım ilavesi ile uygulanacak. ’’ dedi. Hükümet memuru oyalıyor Prof. Dr. Mesut Gülmez: Memuru teknik kavramlarla uyutuyorlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Gülmez, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin tarafından memura yapılan “eşit işe eşit maaş” önerisini, “Bu yılki toplu görüşmeler içinde topu taca atmaktan, oyalamaktan başka amacı olmayan bir öneri” olarak niteledi. Gülmez, hükümetin imzaladığı Uluslararası Çalışma Örgütü ve Birleşmiş Milletler anlaşmaları çerçevesinde memura toplusözleşme ve grev hakkı tanıması gerektiğini belirterek “Onun yerine önümüze Sendika varmış Toplu iş sözleşmelerinin yeni kazanımlarla imzalandığını belirten Ayçin, Türkiye’de “sendika’’ diye bir kurum ve örgütlülüğün, ‘’grev’’ diye anayasal bir hakkın olduğunun yıllar sonra ortaya konulduğunu ifade etti. Atilay Ayçin “Grevde ‘evet’ kararının çıkması sonuçlar üzerinde ne kadar etkili oldu’’ sorusuna da, ellerinin güçlendiğini ve güven kazandıklarını, işverenin ise psikolojik kayba uğradığını ifade ederek kararın alınan sonuç üzerinde büyük etkisi olduğunu aktardı. Ayçin, sözleşmelerinin diğer sektörlere de örnek olmasını dilediğini sözlerine ekledi. YOKSULLUK SINIRI 2 BİN 44 YTL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş’in hesaplamalarına göre, 4 kişilik ailenin açlık sınırı 628, yoksulluk sınırı 2 bin 44 YTL’ye yükseldi. Konfederasyon tarafından her ay düzenli olarak yapılan hesaplamaların bu ayki verilerine göre, 4 kişilik ailenin açlık sınırı geçen aya göre artarak 622 YTL 25 YKr’den 627 YTL 65 YKr’ye yükseldi. teknik kavramları getirip hepimizi meşgul ediyorlar. KamuSen ile MemurSen de bu tuzağa düşmüş durumda” diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şahin’in, bugün hükümet ile KamuSen ve MemurSen arasında görüşülecek “eşit işe eşit ücret kapsamında 360 YTL’lik farkın üç yılda ödenmesi” önerisi, memura grev hakkı tanımayan hükümetin “oyalaması” olarak nitelendirildi. TODAİE öğretim üyesi Prof. Gülmez, Başbakan Yardımcısı Şahin’in önceki yıllarda da sendikalara toplu görüşmeler sürecinde her gün başka yasa önerileri sunduğunu belirterek “Böylece o dö nem toplu görüşmeleri atlatıyordu ve bu yasalarla ilgili daha sonra bir adım atmıyordu. AKP yine aynı yaklaşımı sürdürüyor. Bu öneriyi ciddi almamak lazım” dedi. Gülmez, şunları söyledi: “AKP geçmiş yıllarda da ‘Sizin toplu iş sözleşmesi ve grev yapma hakkınızı anayasa değişikliği ile ele alacağız’ demişti. Bu yıl da aynı şeyi yapıyor. 15 günlük süreyi doldurmaya çalışıyor. Bunlar ciddiye alınacak öneriler değil. Bu konuların kısa sürede altından kalkılamaz. Yıllardır gündemde olan bu konulara vakit geçirmek için atıfta bulunulur, ama bunun arkası gelmez.” B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK [email protected] “Dünya Otomobilsiz Şehirler Ağı” diye bir oluşum duymuş muydunuz? Ben, bu uluslararası hareketin varlığından, önceki gün İstanbul’da başlayan konferans ile birlikte haberdar oldum. Üstelik bu yıl yedincisi yapılıyormuş. Dünya Otomobilsiz Şehirler Ağı (World Carfree Network), otomobil kullanımına alternatif olarak, sağlıklı çevre ve toplum için yürüme, bisiklet ve toplu taşımayı destekleyen, şehirlerde daha az otomobil kullanımını hedef alan kişi, kurum ve grupların ortak hareket etmesini amaçlayan uluslararası bir ağ. Her yıl farklı bir ülkede düzenleniyor. 31 Ağustos’a kadar sürecek olan konferansın teması “İklim Değişikliğinde Yaşanabilir Bir Gelecek Kurmak”. Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği’nin ev sahipliğinde, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir Bölge Planlama Bölümü’nün katkılarıyla yapı Otomobil Bağımlılığından Kurtulmak Mümkün mü? lan konferans, uluslararası deneyimleri paylaşmak, uygulayıcıların karşılaştıkları sorunları ortaya koymak, üniversiteler, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve tüm toplumla işbirliğini amaçlıyor. Trafiğe çıkan araç sayısı her gün katlanarak artan, yollar yetersiz kaldığı için 3. Boğaz köprüsü de dahil olmak üzere sürekli yeni otoyol arayışları içinde olan, yeşilden uzaklaşarak betonlaşan İstanbul için konu “yaşamsal” boyutta. Ancak herkesin, her an şikâyet ettiği bu konuya çözüm bulmak amacıyla da bugüne kadar arpa boyu yol alınamadığı da aşikâr. AB Bölgesel Politikalar Genel Direktörlüğü 2 hafta kadar önce “75 Avrupa Kenti Arasında Yaşam Kalitesi Algılamaları” adlı bir anket yayımladı. Aralabilsizleşmeye kafa yormayı, var olanı bile bozup yok etmek için amansızca bir çaba sarf ediliyor. “Otomobilsiz Şehirlere Doğru” konferansının katılımcıları dün metropole deniz yoluyla yalnızca yarım saat uzaklıktaki Prens Adaları’na gittiler. Bu gezinin düzenlenme amacı, trafik kâbusu ile iç içe yaşayan İstanbul’a bu kadar yakın bir mesafede “otomobilsiz bir yaşamın” da sürdürülebiliyor oluşunu gözler önüne sermekti. Başka bir deyişle, diğer ülkelerdeki güzel ve başarılı örneklere benzer bir uygulamayı gururla tanıtacaktık. Bu ziyaret sebebiyle Büyükada’daki motorlu taşıtlar birkaç saatliğine gözden uzak tutulmuş mudur bilemiyorum, ancak şurası bir gerçek ki, ulaşım aracı olarak rında toplu taşımadan güvenliğe kadar pek çok alt başlığın yer aldığı ankette İstanbul sonlarda yer aldı. Ancak bu tür sonuçlara fazlasıyla alışkın olduğumuz için basında bile yer almadı. Tıpkı şu son seçimlerde çevre sorunlarının ve küresel ısınmanın hiçbir partinin programında kapsamlı bir şekilde yer alamamış olması gibi. Üstelik bırakın otomo yalnızca fayton ve bisiklete izin verilen Prens Adaları şu son yıllarda ciddi biçimde motorlu taşıt furyası içinde. Üstelik ‘devlet’ eliyle... Ada sakinlerinin tüm şikâyetlerine karşın, resmi plakalı araçların keyfi sefer yapmaları, “hatırlı!!!” kişilere servis olarak kullanılması engellenmiyor. Motorlu taşıt yasağı “resmi elle” deliniyor. Yıllar boyunca varlığından Adalı hiç kimsenin asla şikâyet etmediği, üstelik gururla taşıdığı “motorlu taşıt yasağı” diğer beldelere de örnek olması gerekirken, “otomobil bağımlılığı” sari bir hastalık gibi burayı da sarıyor. Küreselleşmenin “kolaycılık”, “adam sendecilik”, “fırsatçılık” gibi çoktan aşina olduğumuz “değerleri” buldozer gibi yanı başımızdaki adalarımızı da yıkıp geçiyor. Biz ise her zamanki gibi seyrediyoruz... DOSYA NO: 2004/1680 Esas Borçluya ait ve bir borçtan dolayı (ipotekli) bulunan ve aşağıda tapu kaydı, kıymeti, satış gün ve saati ve önemli özellikleri ile satış şartları belirtilen, Kocaeli İli, Karamürsel İlçesi, Kayacık Mah., ada 19, parsel 30’da kayıtlı, 119.07 m2 bahçeli ev, Karamürsel İcra Müdürlüğü’nde satılarak paraya çevrilecektir. 1 İİK 127. MD. GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan (Mübrez tapu kaydında belirtilen) alakadarlara, gönderilen tebligatların tebliğ imkânsızlığı halinde, işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 2 İİK 151., 142. MD. GÖRE SIRAYA ŞİKÂYET VE İTİRAZ: Uygulama aykırılığı nedeniyle, alacağa mahsuben ihalenin yapılması veya satış bedelinin İİK 138. md. cümlesinde, ipotek alacaklısına ödenmesi durumunda, alakadarların satışı takip ederek, İİK 142 md. göre şikâyet veya itirazları olanın, bu hakkını 7 gün içinde kullandıklarına dair dosyamıza derkenar ibraz etmeleri, İİK 83, 100, 142, 151, mk..789, 777. md. göre ayrıca ilanen tebliğ olunur. 3 SATILACAK TAŞINMAZIN TAPU KAYDI: Kocaeli İli, Karamürsel İlçesi, Kayacık Mah., ada 19, parsel 30’da kayıtlı, 119.07 m2 bahçeli ev. 4 İMAR DURUMU VE EVSAFI: Taşınmazın kuzeyinde, 36 nolu parsel ve çıkmaz yol, güneyinde 42 nolu parsel, doğusunda 38 ve 39 nolu parseller, batısında 21 nolu parsel bulunan 119.07 m2 miktarlı taşınmaz, şehir merkezinde bulunmaktadır. Mevcut imar planında iki katlı, bitişik nizam ve ticari alan olarak düzenlenmiştir. Taşınmaz etrafında bulunan arsalar üzerinde betonarme binaların yapılmış olması nedeniyle, 21 ve 36 nolu parsel ile birlikte düzenleme yapılarak, inşaat yapılması uygundur. Taşınmazın üzerinde bulunan binanın tapu kayıtlarında, ahşap olarak belirtilmesine rağmen yığma olduğu belirlendi. Yığma iki katlı binanın, ön bahçesinde ilave yapılmış olduğu, yapılmış olan ilavenin ruhsatsız olduğu anlaşıldı, binanın dış cephesi sıvanmış ve badanası yapılmış olan ana binanın çatısı kiremit ile örtülmüştür. 4.10 m x 7.80 m = 31.98 m2 ebatlarında yapılmış olan, bir katlı ilavenin de dış sıvası ve badanası yapılmış durumdadır. İki katlı ana bina 7.60 m x 7.10 m = 53.96 m2 ebatlarındadır. Binanın ilave ile birlikte toplam inşaat alanı 53.96 m2 x 2 kat + 31.98 m2 = 139.90 m2’dir. Eski olan binanın mevcut durumu ile %30 yıpranma payı vardır. 6 MUHAMMEN KIYMETİ: 42.754.95 YTL SATIŞ ŞARTLARI: 1 BİRİNCİ SATIŞ: 05.10.2007 Cuma günü, saat 10.2510.40 arasında, Karamürsel İcra Müdürlüğü’nde açık artırma sureti ile yapüacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış ve paylaştırma masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, gayrimenkul 15.10.2007 Pazartesi günü, saat 10.2510.40 arasında, Karamürsel İcra Müdürlüğü’nde 2. artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemiş ise gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü baki kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmaz ise satış talebi düşecektir. 2 Açık artırmaya katılmak isteyenlerin, takdir edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi ya da bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri gerekmektedir. Satış peşin para iledir. Alıcı istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. Gayrimenkulü satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. Katma Değer Vergisi, tellaliye resmi, ihale damga vergisi alıcı adına tahakkuk edecek 1/2 tapu harcı satın alana ait olacaktır. Birikmiş emlak vergi borçları ile satıcı adına tahakkuk edecek tapu harçları satış bedelinden ödenir. Tahliye ve teslim giderleri alıcısına aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin, bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı bilgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Taşınmazı satın alanlar, satış bedelini hemen veya verilen süre içinde ödenmezse, İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlar ile temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnek gönderilebilir. 6 Satışa iştirak etmek isteyenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2004/1680 Esas sayılı dosya numarasından müdürlüğümüze başvurmaları rica olunur. 21/08/2007 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 46721 KARAMÜRSEL İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN SATIŞ İLANI CocaCola İçecek yüzde 38 kâr Ekonomi Servisi CocaCola İçecek’in satışları yüzde 16 arttı. CocaCola İçecek, yılın ilk yarısında satışlarını yüzde 15.8 artışla 891.6 milyon YTL’ye çıkardı. Şirketin faiz ve vergi öncesi kârı da yüzde 37.9 artarak 112.5 milyon YTL’ye yükseldi. The CocaCola Company ürünlerinin Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Ürdün’deki şişeleyicisi CocaCola İçecek, 2007’nin 2. çeyreğinde de büyümeye devam etti. ANMA 29.08.2006’da yitirdiğimiz sevgili eşim, sevgili annemiz, tonton babaannemiz ŞERİFE ANGIN’ı ölümünün 1. yıldönümünde sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. “Zaman alışmayı öğretir belki ama unutmayı asla.” Eşi: Dr. HIFZI ANGIN Çocukları: Erdem Erdinç, Hadan Demet ANGIN Torunları: İrem Emre CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle