20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK TEKSİF 20 İŞYERİNDE GREVE GİDİYOR TÜRKİYE Tekstil Örme ve Giyim Sanayi İşçileri Sendikası (TEKSİF) 10 Eylül ve 24 Eylül günlerinde 20 işyerinde greve çıkılacağını açıkladı. Açıklamada, 21. dönem toplu iş sözleşmesi yenileme görüşmelerinde işveren tarafının “katı tutumu’’ nedeniyle sonuç alınamadığı, TEKSİF açısından görüşmelerin son bulduğu, grevin kaçınılmaz olduğu belirtildi. Açıklamada, greve çıkacak işyerlerinin, İşbir Sentetik, Öztek Tekstil, Orta Anadolu Mensucat, Topkapı İplik, Tekstüre Çorap, Akın Tekstil, Herteks Tekstil, Modital Tekstil ve Edip İplik olarak belirlendiği kaydedildi. 7 EKONOMİK SORUNA POLİSİYE ÖNLEM Şanlıurfa’da tarım işçilerini taşıyan kamyonet ile kamyonun çarpışması sonucu meydana gelen, 18 kişinin öldüğü, 13 kişinin yaralandığı trafik kazasının ardından karayollarında denetimler artırıldı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği 6. Bölge ve Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, “Dünyanın en önemli projelerinden GAP’ın merkezindeyiz ama insanlar halen işsizlik sorunu yaşıyor. Yollardaki ölümü önlemek için işsizliğin ortadan kaldırılması lazım. Bu insanlar ekmek peşinde koştukları için yollara dökülüyorlar’’ dedi. İ N Ş A AT İ Ş Ç İ S İ N İ N SIRTINA DEMİR SAPLANDI ANTALYA’DA Toplu Konut İdaresi (TOKİ) konutları inşaatında çalışan işçinin üzerine kolon demirleri düştü. Demirlerden 8’i sırtına saplanan işçi, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde ameliyata alındı. Sütçüler’deki TOKİ konutları inşaatında 13. katta çalışan 23 yaşındaki işçi Şenol Keskin’in üzerine kolon demirleri düştü. Demirlerin 8’i sırtına saplanan işçiyi kurtarmak için Antalya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerine haber verildi. İtfaiye ekiplerince sırtındaki demirlerin uzantıları kesilen Keskin, vinçle 13. kattan indirildi. Sırtındaki demirlerle Akdeniz Üniversitesi’ne kaldırılan Şenol Keskin ameliyata alındı. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Tartışılan Tutanaklar 22 Temmuz seçiminin sandık tutanakları ile tutanakların Yüksek Seçim Kurulu’nun internet sitesine yansıtılan sonuçlarının farklılığı yeni bir boyut kazandı. Konuyu meslektaşım Yalçın Bayer Hürriyet’teki köşesinde günler önce belgeleriyle dile getirmişti. Belgeler, 6 sandığın oy ayrımının sandık tutanaklarına aitti. Söz konusu tutanaklardaki parti oylarını gösteren sayılarla internet sitesindeki sayılar birbirine uymuyordu. Kimi partilerin oy sayıları Yüksek Seçim Kurulu’na iletilmek üzere bilgisayara yüklenirken azaltılmış, kimilerininki de artırılmıştı. AKP ve yandaşlarının yüzde 47 sarhoşluğu, Yalçın Bayer’in saptamasının küçümsenmesine yol açmıştı. Yüksek Seçim Kurulu da farkların seçim sonuçlarını etkilemeyeceği yolunda açıklama yapmıştı. Ancak yeni belgeler, durumun pek de ciddiye alınmayacak düzeyde olmadığını gösteriyor. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu, önceki gün düzenlediği basın toplantısında, kendi partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) oylarının “çalındığını” öne sürdü ve kanıt olarak da ayrı ayrı ilçelerdeki 41 sandığın tutanaklarını gösterdi. Söz konusu tutanaklarda yer alan sayılarla internet sitesindeki sayılar karşılaştırıldığında, CHP’nin oy toplamının 847, MHP’nin oy toplamının ise 290 azaltılarak bilgisayara yüklendiği görülüyordu. Ne hikmetse Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) oyu 1394 artmıştı(!). ??? Türkiye’de seçim sonuçlarının belgelenmesindeki eksiklik ya da yanlışlıklar ilk kez yaşanmıyor. Cumhuriyet’in geçmişte hazırladığı seçim sayfalarına ait çalışmalarda ilk sayısal verilerin istatistiklere yanlış girmesinin 1950 seçimleri ile başladığı ortaya çıkmıştı. O dönemdeki adıyla Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün yayımladığı kitapta verilen milletvekili sayıları, Meclis albümündeki sayılarla örtüşmüyordu. Yanlışlık Cumhuriyet’in yayını üzerine ancak 1970’li yıllarda giderildi. ??? Ülkemizdeki en önemli istatistiklerden biri de, sandık çevrelerine göre oy dağılımlarını gösterenlerdir. Kimi sosyal siyaset uzmanları bu verilerden yola çıkarak değerlendirmeler yaparlar. Kimi istatistikçiler de bu verileri inceleyerek birkaç seçim üst üste Türkiye’deki oy dağılımının ortalamasını veren sandıkları mimleyerek anketlerini o bölgelerde yapmaya özen gösterirler. Yüksek Seçim Kurulu’nun resmen açıkladığı sandık verileri, artık yapılacak değerlendirmelerin ve belirli sandıklar dikkate alınarak düzenlenecek anketlerin kuşkulu duruma düşeceğini gösteriyor. ??? 14 Mayıs 1950’deki seçimden bu yana “gizli oy, açık sayım” ilkesi uygulanmaktadır. Sandık tutanakları önce ilçe seçim kurullarında, daha sonra il seçim kurullarında birleştirilerek Yüksek Seçim Kurulu’na ulaştırılırdı. Teknolojik gelişmeye ayak uydurma kapsamında bilgisayarlar devreye sokulunca, tutanaklar üzerinde oynamak da olanaklı duruma geldi. Yüksek Seçim Kurulu’nun, kendisine bağlı durumdaki görevlilere toz kondurmak istemediği anlaşılıyor. Ama durum da ortada. Türkiye’deki tüm tutanaklarla kesin sonuçlara ilişkin verilerin topluca gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu görevin kime düştüğü ise belli değil. Siyasal partiler, az sayıda oyla milletvekilliğinin partiler arasında değiştiğini dikkate alarak, yanlışlıkların tespiti için çalışıyorlar. Ama ulaşacakları sonucun neyi değiştireceği bilinemiyor. Seçimlerle ilgili yasaya göre Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları kesin sayılıyor. Kurul kendiliğinden karar almazsa yargı yoluna gidilmesi de olanaksız görünüyor. İşin ilgi çekici yanı, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına yargıya tabi olmadığı için şerh koyanlardan da ses çıkmıyor. Acaba kendi partilerinin kimi görevlilerce kayırılmış olması mı kendilerini, ilke kararlarını yok saymaya yöneltiyor? Küresel sermaye Türkiye’ye ucuz işgücü rolü biçerken, sendikal hareketin de zayıflaması grevsiz günler doğurdu Sendikalar kıskaç altında irinci AKP döneminin çalışanlara faturası reel ücretlerinin yüzde 22 civarında gerilemesi oldu. Zira Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri AKP döneminde gerçekleşen yüzde 25 civarındaki büyümeden çalışanların pay alması bir yana, ücretlerin enflasyonun altında kaldığını gösteriyor. AKP yüksek büyüme oranları ile övünüyor. Gerçekten de AKP döneminde kişi başına gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) artışı 2003’te yüzde 4.2, 2004’te yüzde 7.3, 2005’te yüzde 7 ve 2006’da yüzde 4.8 olarak gerçekleşti. Dört yıllık kişi başına GSYİH artışı yüzde 25’in üzerinde. İşte bu büyüme oranları ile birlikte ele alındığında ücretlerdeki aşınmanın, göreli gerilemenin gerçek boyutları ortaya çıkıyor. Ekonomi büyüdü, ama bu büyüme ücretlere hiçbir şekilde yansımadı. Büyüme dikkate alındığında AKP döneminde ücret geliri elde edenlerin alım gücü göreli olarak yüzde 22 oranında düştü. Peki, kimlerin geliri yükseldi? Ve tüm bun B ? Sendikalar ve greve çıkmak isteyen işçi vatan haini olarak ilan edilse de insanca yaşama talebi, havacılıktan sonra tekstil, şeker, haberleşme ve en son denizcilikte yüksek sesle dillendiriliyor. lar olurken, işçilerin hak talepleri, haklarını almak için kullanmak istedikleri grev, niçin vatan hainliği, milli menfaatlara ters bir şeymiş gibi gösterildi, gösteriliyor? Sanki işçiler, milleti oluşturan unsurlardan biri değilmiş gibi... Fikrini aldığımız kişiler, bu durumun hükümetler kadar küresel sermayenin de etkisiyle yaratıldığı görüşünde hemfikir. Örneğin Petrolİş Sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın, Türkiye’de çalışma hayatında bugün yaşanan gelişmelerin asıl olarak küresel sermayenin Türkiye’ye biçtiği rolden kaynaklandığını dile getiriyor. Öztaşkın’a göre, teknolojisi, bilgi birikimi olmayan Türkiye’nin küresel rekabette yer almasının tek yolu, ucuz işgücü rolünü üstlenmesinden geçiyor. Başta darbe dönemleri olmak üzere hükümetlerin de hak arama girişimlerini bastırmak için vatanmilletSakarya edebiyatı yaparak durumu bir milli sorun hale getirmesi, grevlerin milli güvenlik nedeniyle ertelenmesi vakaları yaşanıyor. Sendikal hareket üzerindeki baskılar artıyor, işveren sendikalı işçi ile çalışmak istemiyor, örgütlenme önündeki engeller bir türlü kaldırılmıyor, uluslararası sözleşmelere imza atıldığı halde uyulmu yor. Sendikal hareketin gittikçe zayıflaması da bir zamanlar sözleşmelerde “enflasyon artı refah payı” olarak görüşülen rakamlardan refah payını sildiriyor. İşveren, enflasyon kadar zam vermeyi bir lütuf olarak görüyor. Bunun sonuncu olarak reel ücretleri yüzde 22 civarında gerileyen işçi, artık bedeli ne olursa olsun hakkını yüksek sesle ve yasaklanmak istenen araçlarla arıyor. Tekstil, şeker, haberleşme ve havacılığa bir de denizcilik ekleniyor. Öztaşkın, işçinin bu kıskaçtan kurtulması için sendikaların bir araya gelmesi gerektiğini dile getiriyor. Türk İş, DİSK ve Hakİş’in birleşmesi gerektiğini söyleyen Öztaşkın, bu olamıyorsa ortak hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor. TOP HÜKÜMETTE Memur talebini iletti Çinli sendikacılar DİSK’i ziyaret etti İSK Genel Sekreteri Musa Çam, Sincan Sendikalar Konfederasyonu ve Belediye İşçileri Sendikası Başkanı Bayan Li Zhimin’in başkanlık ettiği heyetle görüştü. Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkilerin, iki ülkedeki çalışma koşullarının ve sendikaların durumunun görüşüldüğü toplantıda Li Zhimin, Sincan Bölgesi’nde 20 milyon kişinin yaşadığını ve 2 milyon 600 bin sendikalı işçinin bulunduğunu dile getirerek, asgari ücret, sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası gibi alanlarda çalışmalar yaptıklarını belirtti. Zhimin, “İşçilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının, temel hak ve hürriyetlerin güvende olmasının takipçisiyiz” dedi. Musa Çam ise küreselleşmenin bir sonucu olarak bazı ülkelerdeki düşük ücretlerin ve çalışma koşullarının, diğer ülkelerde işsizlik anlamına geldiğini söyleyerek “sermayenin küresel saldırılarına karşı işçi sınıfının uluslararası sendikal hareketin ortak tavır alması gerektiğinin kaçınılmaz olduğunu” belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, memur sendikalarıyla yürütülen toplu görüşmelerin 3. turunun ardından, “Konfederasyonların talepleri 5.3 milyar YTL ’den 10.6 milyar YTL ’ye kadar uzanan bir çerçeve içerisinde. İlgili bakan arkadaşlarımızla talepleri muhtemelen pazartesi sabahı değerlendireceğiz’’ dedi. Şahin, toplu görüşmelerin üçüncü turunun ardından Başbakanlık Merkez Bina önünde Türkiye KamuSen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve MemurSen Genel Başkanı Ahmet Aksu ile birlikte yaptığı açıklamada, görüşmede yetkili sendikaların hizmet kollarına ilişkin talep ve beklentileriyle ilgili bilgi verdiğini söyledi. Şahin, toplantıda, bundan böyle yılda sadece bir kez yapılan 15 günlük toplu görüşme sürecine bağlı kalmaksızın, tüm yıl boyu çalışacak bir komisyon kurularak, sendikaların taleplerinin takip edilmesine karar verildiğini söyledi. Sendikaların talepleri Görüşmelerde Türkiye KamuSen “En düşük devlet memuru maaşının 1023 YTL ’ye çıkarılmasını” isterken MemurSen de “Herkese 250 YTL seyyanen zam ve enflasyon farkı verilmesini” talep ediyor. Toplu görüşmelere katılmayan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Merkez Yürütme Kurulu ise yazılı bir açıklama yaparak “yüzdelik zam değil, insanca yaşayabilecek bir ücret istediklerini’’ bildirdi. Açıklamada, ‘’Tüm kamu emekçileri için insanca yaşayacak asgari temel ücret, kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç 1.150 YTL olarak belirlenmeli ve bu asgari ücret tutar üzerinden kıdem ve diğer ücret kalemleri eklenerek maaş tespiti yapılmalıdır” denildi. D 3050 YTL arasındaki yevmiyelerle çalışan işçilerin cehennem olarak nitelediği Tuzla Tersanesi’nde basına yansıyan ölümlerin dışında gizlenen vakaların da olduğu ileri sürülüyor. Son yedi yılda 120 kişinin geçirdiği kazalar sonucu yaşamını yitirdiği Tuzla Tersanesi’nde, iş kazalarının en büyük nedeninin taşeronlaşma olduğu belirtiliyor. oerinc?cumhuriyet.com.tr HAVADA GÖRÜŞMELER YOĞUNLAŞTI Tersane ölümleri gizleniyor İşçilerin sendikalaşmasının, örgütlenmesinin önü kesiliyor BURAK ALİÇAVUŞOĞLU Ufukta çözüm görünmüyor Önceki akşam THY yönetimi ile bir araya gelen ve Havaİş, yaklaşık 11 saat süren toplantının ardından maddelerin görüşüldüğünü ancak somut bir sonuç alınamadığını açıklarken THY yönetimi, kritik bir noktada olduklarını ve olumlu bir sonuca varılacağını dile getirmişti. Dün akşam saatlerinde yeniden bir araya gelen taraflar yine saatler süren bir toplantı yaptı. Önceki gün THY Genel Müdürlük binasında yaklaşık 11 saat süren toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu başkanlığında Ankara’da yapılan toplantıda oluşturulan Kamu İşverenleri Sendikası Genel Sekreteri Adnan Çiçek ve Çalışma Genel Müdürü Sadettin Akyıl’dan oluşan heyet ile THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, başkan vekili Hamdi Topçu, THY Genel Müdürü Temel Kotil, Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin ve bazı Yönetim Kurulu üyeleri katılmıştı. Toplantı çıkışında gazetecilere açıklama yapan Ayçin, maddeler üzerinde görüşüldüğünü belirterek “Herhangi bir sonuç yok’’ açıklamasını yaptı. Sonuçları sendikanın yetkili kurullarına götüreceklerini ifade eden Ayçin, görüşmelerin devam edip etmeyeceğinin belli olmadığını söylemişti. THY Yönetim Kurulu Başkanı Karlıtekin ise tekrar bir araya geleceklerini, bu nedenle yorum yapamayacağını belirtmişti. 20 bine yakın işçinin sadece yüzde 10’unun kadrolu olarak çalıştırıldığı, taşeron sisteminin egemen olduğu Tuzla Tersanesi’nde meydana gelen iş kazaları emekçleri tedirgin ediyor. Limterİş Başkanı Cem Dinç, basına yansıyan ölüm vakalarının dışında işverenler tarafından saklanan ölümlerin de olduğuna dikkat çekti. Tuzla Tersanesi’nde 2000 yılından bu yana 74 kişi iş kazası sonucu yaşamını yitirdi. Yalnız, 2005’te 120 kişi geçirdikleri iş kazaları nedeniyle sakat kaldı. İşçiler, kazaları iş güvenliği konusunda yükümlülüklerini yerine getirmeyen patronlara bağlıyor. DİSK’e bağlı Liman, Tersane Gemi YapımOnarım İşçileri Sendikası (Limterİş) Genel Başkanı Cem Dinç, Tuzla Tersanesi’ndeki taşeron firma sayısının 1000’in üzerinde olduğuna dikkat çekerek birçok ölüm vakasının kendilerine ve resmi mercilere ulaşmadığını belirt Tersanelerdeki en büyük sorunlardan biri de 18 yaşından küçüklerin çalıştırılması. ti. Dinç, ölümlerin taşeronluk sisteminin yaygın olmasından kaynaklandığını belirtti. Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu da, tersanelerde 18 yaş altında kaçak işçi çocukların çalıştırıldığını belirtti. 13 yıldır kaynak ustası olarak ça lışan Ahmet Ceylan, tersaneleri “cehennem” olarak nitelendirerek “Ekmek parası için 2050 YTL gündelikle taşeronlara yazılıyoruz. Hiçbir güvencemiz yok. Yaptığımız işin tehlikeli olduğunu biliyoruz. Birçok arkadaşımız gözümüzün önünde sakat kaldı, öldü” diye konuştu. 7 yıldır gemi taşlama işinde çalışan Hüseyin Şen, kasksız, kemersiz, çelik uçlu ayakkabısız çalıştırıldıklarını vurgulayarık “Ölen birçok arkadaşımızın cesetlerine kask, kemer ve çelik uçlu ayakkabı giydirildikten sonra tutanak için savcılığa haber verildi. Bir arkadaşımız gemiden denize düştü, dalgıçlar düşen arkadaşımızı ararken altı ay önce aynı gemiden düşüp ölen bir başka işçinin cesedini çıkardılar. Bu işçinin 6 ay önce düştüğünden kimsenin haberi yok. Çünkü yüzde 90’ımızın kaydı yok. 1520 bin işçinin 2 bini kadrolu, geri kalanlar taşerona bağlı kayıt dışı ve yevmiyeli olarak çalıştırılıyor” ifadesini kullandı. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle