24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2007 PAZARTESİ 4 HABERLER Türkiye ile Irak arasında imzalanan mutabakat muhtırası terör örgütünde sıkıntı yarattı 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Terörle mücadele komedisi BAHADIR SELİM DİLEK Başarı Nedir?... ‘Başarı nedir?’ ‘Başarı nasıl kazanılır?’ ‘Neden başarılı ya da başarısız oluruz?’ Yıllardır öğrencilerle, kimi zaman da iş kurumlarıyla bu konular üzerinde çalışırım. İster üniversiteye giriş sınavı olsun, ister bir rekabette başarı sağlamak olsun temel ilkelerin hiç değişmediğini düşünürüm. Temel ilkeler de; 1. Varmak istediğim hedef nedir? Bu hedef doğru mu seçilmiştir? 2. Hedefe giden yoldaki güçlükleri yenmek için donanımım yeterli mi? 3. Bu yolda ilerlerken bütün gücümü kullanabilecek miyim? 4. Engelleri, çözümleri doğru ölçüyor ve değerlendiriyor muyum? 5. Yanlışlarımı görüp düzeltiyor, eksiklerimi tamamlayabiliyor muyum? Bu ilkeleri kişisel bir çalışmamıza da, kurumsal bir amaca da uygulayabiliriz. Eğer ‘dürüst’ bir bakış açısı kazanmışsak, gerçekleri eğip bükmeden, kimilerini abartıp kimilerini görmezden gelmeden olaya bakabiliyorsak durumu çok iyi anlarız. Ama benim yıllardır gördüğüm, ülkemizdeki sol siyaset çevrelerinin duruma böyle bakamadığıdır. Sol siyaset çevreleri, değişen koşullara kendi görmek istedikleri doğrultuda baktıkları için ‘değişen gerçeği’ nesnel olarak görememektedirler. Burada gerçeği olduğu gibi görmeye engel olan sol siyasetin sahip olduğu ilkeler sanılmaktadır. Oysa, sahip olunan ilkeler hiçbir zaman gerçeğin nesnel görülmesini engellemezler, burada sorun ilkelerde değildir. Sorun, ilkelere sahip olduğunu sanan görüş sahiplerinin kendilerini çok da farkında olmadan sınırlandırmalarıdır. Örneğin 22 Temmuz seçimlerini bu açıdan ele alalım. 1. Bir siyasal partinin amacı ‘iktidar olmak ve yapmak istediklerini yapacak konuma gelmektir’. Varılması istenen hedef budur. Nesnel olarak bakarsak bu hedefe CHP, bütün gücüyle varmak istediğini ortaya koymuş mudur? Buna ‘evet’ diyemiyorum. Çünkü, CHP, topluma yeni bir ufuk açamadı, yeni umutlar veremedi. Seçim stratejisini AKP’nin yanlışları üzerine kurdu. AKP ise, seçim stratejisini ‘durumun değişmemesi, istikrarın bozulmaması’ üzerine kurdu ve seçmende yaratılan gerginlik üzerine kurgulanmış hedef başarılı oldu. Seçimlerde ‘var olan durumun bozulmaması’ hedefi kazanmış oldu. 2. Donanım konusuna gelince, CHP bağlaşıklarını DSP ile o da zorlukla sınırladı, solda birlik kuramadı, toplum kesimlerine ulaşamadı. AKP bu konuda da daha başarılı oldu. Solda yer almış kişilerle buluştu, kendini merkeze çekti, Doğu ve Güneydoğu’dan da yüksek oy alabildi. İktidar olanaklarını da kullandı ki bunu yapacağı biliniyordu. 3. Bütün gücün kullanılması konusunda CHP kayıtsızdı, AKP çok dikkatliydi. 4. ve 5. ilkelerde CHP’yi de, AKP yi de başarısız görüyorum. Son girişimlerinde AKP iktidarını daha çatışmasız bir ortamda sürdürmek ister görünüyor. Başarı olgusuna gelince.. hiçbir alanda başarı, sonuca varmak ile ölçülmemelidir. Başarı, yaşanan sürecin bütünündeki çözümlemebireşim ve gücün kullanımı ile ölçülmelidir. CHP bütün süreçte başarısız olmuştur, AKP ise süreçte başarılıdır. Elbette küresel güçler, Amerika, AB, Kuzey Irak, Atina vb. ‘istediklerini yaptırabilecekleri AKP iktidarına’ destek vermişlerdir. Ama her şeye karşın CHP başarıya giden yolu görememiş, o yolda yürüyememiştir. Şimdi yapılacak iş, ilkeler doğrultusunda bütün gücümüzle çalışmaktır. İlkelerimiz, bağımsızlık, laiklik, ülkenin bütünlüğü, içerde ve dışarda barıştır. Eğitim ve sağlık, üzerinde titrememiz gereken iki önemli alandır. Biz, toplumun doğru ve çağdaş baskısını iktidarın üzerinde de, muhalefetin üzerinde de kurmalıyız ki ülkenin başarısına katkıda bulunabilelim. Ne gerilmeye gerek vardır ne de gerilemeye. Gerekli olan, doğru bakış açısını kazanmak, bu yolda bütün gücümüzle çalışmaktır. Hiçbir güç, yanlışı kendi bildiği gibi sürdüremez. Görevler şimdi başlıyor... erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com İlk aday Nevval Sevindi ? ANKARA (ANKA) Gazeteciyazar Nevval Sevindi, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanlığı’na adaylığını resmen açıkladı. Sevindi, “Yenilikçiler” olarak adlandırdığı hareketle “Yeni politikalar, yeni yüzler ve yeni hedefler” ilkesiyle yola çıktıklarını söyledi. Sevindi, “DP, tarihinin en ağır yenilgisini almıştır. İki seçimde baraj altında kalan, üstelik seçmen sayısı arttığı halde yüzde 9.5’ten yüzde 5.5’e düşen partinin politik geleceği tehlikeye atılmıştır. Merkez sağda birleşme umudu yaratıp sonra bunu fiyasko ve hayal kırıklığına dönüştüren Ağar ve ekibi bu durumun baş sorumlusudur. Bu nedenle yapılan tek doğru hareket, Ağar’ın istifası olmuştur. Ağar ve ekibi asla geri dönmemelidir” dedi. ANKARA Irak ile Türkiye arasında imzalanan ve 2 ay içinde terörle mücadele işbirliği anlaşması yapılmasını öngören mutabakat muhtırası, terör örgütünde hareketlilik yaratırken, daha üzerine atılan imzaların mürekkebi kurumadan Bağdat’tan gelen açıklamalar, muhtıranın uygulanabilirliğini ortadan kaldırdı. Irak Başkabanı Nuri el Maliki’nin Türkiye ziyaretinin üzerinden bir hafta bile geçmeden ortaya, “terörle mücadele komedisi” çıktı. Bütün bu açıklamalara karşı, Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan bir açıklama gelmemesi ise dikkat çekti. El Maliki’nin geçen hafta Ankara’ya yaptığı ziyaretle ilgili gelişmelerin ayrıntıları net ? Bağdat’tan yapılan açıklamalar mutabakat muhtırasının uygulanabilirliğini ortadan kaldırdı. Bu açıklamalara karşın Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan bir açıklama yapılmadı. PKK liderlerinden Karayılan’ın talimatıyla, örgütün Erbil ve Bağdat’taki irtibat görevlilerinin Kürt ittifakı ve Şiiler arasında “Anlaşma imzalanırsa, parlamentodan geçmesine izin vermeyin” yönünde kulis çalışmalarına başladığı öğrenildi. leşmeye başladı. Irak’ın kuzeyinden Ankara’ya ulaşan bilgilere göre, Iraklı Kürt lider Mesud Barzani, El Maliki’nin Türkiye’de imza attığı mutabakat muhtırasına ilişkin ayrıntıları, Ankara’daki temsilciliği aracılığıyla öğrendi. Aynı bilgiler, uluslararası haber ajansları tarafından abonelerine ulaştırılınca, terör örgütü de Ankara’da varılan mutabakatın ayrıntılarına ulaşmış oldu. Gerek Barzani, gerekse PKK kanadında ayrı ayrı yapılan değerlendirmelerde, söz konusu mutabakat muhtırasının öngördüğü “terörle mücadele anlaşması”nın Irak Anayasası’na göre “yürürlüğe” girebilmesi için parlamentonun onayını alması gerektiği, değerlendirmeleri öne çıktı. gütü mensupları ilk olarak “PKK dostu” olarak bilinen ve Kürt ittifakının önde gelen isimlerinden olan Irak parlamentosu üyesi Mahmut Osman ile temas kurdu. Osman yaptığı açıklamada bu anlaşmanın imzalanması durumunda bile yasalaşmasına izin vermeyeceklerini açıkladı. Ancak terör örgütünün ileri gelenlerinin, Barzani’nin kurmaylarıyla temasa geçip konunun Irak parlamentosuna gitmeden çözülmesi yönünde baskı yapmaya başladıkları açıklandı. Kürt ittifakından, Maliki’nin bu anlaşmaya imza atmaması için ikna edilmesini isteyen PKK’lilerin, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye de mesaj gönderdikleri belirtildi. Dışişleri sessiz Maliki henüz Irak’a dönmeden gerek bölgesel Kürt yönetimi, gerek Irak Parlamentosu Başkanı Mahmut el Meşhedani, gerekse diğer Iraklı yetkilerin yaptığı açıklamalar, Türkiye ile vardığı mutabakat konusunda Irak Başbakanı’nı yalnız bıraktı. Bölgesel Kürt yönetiminin peşmerge işlerinden sorumlu Bakanı Şeyh Cafer Şeyh Mustafa, PKK ile kesinlikle çatışmayacaklarını açıkladı. Irak’tan gelen bütün açıklamalara karşın Dışişleri Bakanlığı resmi olarak hiçbir değerlendirme yapmamayı tercih etti. PKK’nin kulis çalışması Bu bağlamda PKK liderlerinden Murat Karayılan’ın talimatıyla, örgütün Erbil ve Bağdat’taki irtibat görevlileri Kürt ittifakı ve Şiiler arasında “Böyle bir anlaşma imzalanırsa, parlamentodan geçmesine izin vermeyin” yönünde kulis çalışmalarına başladı. Terör ör 3’ÜNÜN DURUMU AĞIR Mayın patladı; 11 asker yaralı ? Eruh’ta askerleri nöbet değişimi için götüren iki minibüsün geçişi sırasında teröristler tarafından yola döşenen mayın, uzaktan kumanda ile patlatıldı. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Siirt’in Eruh ilçesinde nöbet değişimine giden askerleri taşıyan sivil aracın geçişi sırasında uzaktan kumandalı mayın patlatıldı. Patlamada 11 asker ile 2 aracın sürücüsü yaralandı. Askerlerden 3’ünün durumunun ağır olduğu belirtildi. Eruh’a bağlı Görendoruk köyü kırsalında askerleri nöbet değişimi için bölgedeki karakola götüren iki minibüsün geçişi sırasında teröristler tarafından yola döşenen mayın, uzaktan kumanda ile patlatıldı. Patlamada bir minibüs içindeki 1 astsubay, 10 asker ile minibüsteki siviller İbrahim Beştaş ile Mehmet Gündüz yaralandı. Diğer minibüsteki askerlerin olaydan yara almadan kurtulduğu belirtildi. Olayın ardından bölgeye helikopterlerle takviye birlikler gönderilirken yaralılar Siirt’teki asker hastanesine kaldırıldı. Askerlerden 3’ünün durumunun ağır olduğu bildirildi. PKK’den kaçan bir militan da önceki gün Şırnak’ın Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. Batman’ın Beşiri ilçesi Değirmendüzü köyü bölgesinde ise bir PKK’li yakalandı. Teröristin üzerinde 1 adet Kalaşnikof piyade tüfeği, 77 adet Kalaşnikof piyade tüfeği mermisi ve 1 el bombası ele geçirildi. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde güvenlik güçlerinin Durak köyü yolundaki mayın arama çalışmaları kapsamında fark edilen tuzaklanmış 60 milimetrelik havan mühimmatı uzaktan kumandayla patlatıldı. Ayrıca bölgede yapılan aramada oto alarm sistemi ile tuzaklanmış ve yaklaşık 10 kilogram C4’le hazırlanmış patlayıcı madde düzeneği bulundu. Van’ın Gürpınar ilçesi dağlık arazi kesiminde bir sığınakta dün patlayıcı madde düzeneği yapımında kullanılan malzemeler bulundu. Mardin’in Nusaybin ilçesinde de 1.5 kilogram C4 patlayıcı madde ile tuzaklanmış el yapımı patlayıcı madde düzeneği ele geçirildi. Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesi Tepecik köyünde PKK’lilerce yola yerleştirilen patlayıcı maddenin üzerine büyükbaş hayvanın basması sonucu büyük bir patlama meydana geldi. Sezer arkadaşını toprağa verdi ? TARSUS (AA) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Mersin’in Tarsus ilçesinde Ankara Kimya Teknik Lisesi’nden arkadaşı olan kimya öğretmeni Arif Sert’in vefat eden eşinin cenaze törenine katıldı. Anıt Mahallesi’ndeki cenaze evine giden Sezer, geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eden Tarsus Turgut İçgören İlköğretim Okulu ev ekonomisi öğretmeni Ayşe Sert’in, (52) eşi Arif Sert’e ve 2 çocuğuna başsağlığı diledi. Geçen hafta Türkiye’yi ziyaret eden Irak Başbakanı El Maliki ve Erdoğan mutabakat muhtırası imzalamıştı. Barzani’nin Kerkük temsilcisi mutabakat muhtırasına karşı çıktı ‘PKK terör örgütü değil’ Dış Haberler Servisi Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani’nin Kerkük temsilcisi ve “Kürdistan Emekçiler Partisi” lideri Kadir Aziz, PKK’yi terör örgütü olarak görmediklerini belirterek Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin geçen hafta Türkiye ziyareti sırasında terör örgütü ile mücadele için imzaladığı mutabakat muhtırasına karşı çıktı. KYB’nin internet sitesine açıklamalar yapan Aziz, “Kürtler, Maliki’nin PKK konusunda Türkiye ile yapmış olduğu anlaşmalara şiddetle karşıdır’’ dedi. Aziz, Kürtlerin bu anlaşmaların bir parçası olmayacağını belirtirken PKK’yi de terör örgütü olarak görmediklerini söyledi. Aziz, “Hükümetin çoğunluğunu biz Kürtlerle Şiiler oluşturmaktadır. Kürtler, yanlış politikaların kurbanı olmayacaktır. Çünkü sorunlarımız komşu ülkelerde değil, Bağdat’ta çözülür. Irak’taki sorunların kaynağı, komşu ülkelerin Irak’ın içişlerine müdahalesidir. Maliki’nin çözüm aradığı komşu ülkeler, sorunların bir parçasıdır, ancak çözümün bir parçası değiller. Kürdistan siyasi liderliği (Mesud Barzani’yi kastediyor) şimdiye kadar PKK’yi terörist bir örgüt olarak görmedi, PKK sorununun da savaşla çözümünü istemedi’’ ifadelerini kullandı. Psikopos’tan Türkiye’ye tepki ? LEFKOŞA (AA) Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, “Türk hükümetinin İstanbul’u ziyaretine izin vermediğini” iddia ederek “bu tutumundan dolayı Türk hükümetini kınadığını” açıkladı. Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nden yapılan açıklamada, Başpiskopos 2. Hrisostomos’un, “bir Türk mahkemesinin İstanbul’daki Fener Rum Patriği Bartholomeos’un isminin önündeki ‘ekümenik’ titrini kaldırması kararını da kınadığı” belirtildi. 2. Hrisostomos’un İstanbul ziyaretini 17 Ağustos’ta yapması bekleniyordu. İngiliz senaryosu Irak üçe bölünecek etnik temizlik yaşanacak LONDRA (ANKA) İngiltere’de pazar günleri yayımlanan The Sunday Telegraph gazetesi, üst düzey İngiliz subaylarının, Irak’ın üç fiili devlete dönüşmesinin ardından “korkunç bir etnik temizlik” yaşanacağı öngörüsüne dayanan “kıyamet senaryoları”nın bulunduğunu yazdı. The Sunday Telegraph gazetesinde yer alan Sean Rayment imzalı makalede, Irak’ın üç devlete bölünmesinin ardından aylarca korkunç bir etnik temizlik yapılacağı, Türkiye dahil tüm komşuların, çatışmaların içine sürükleneceği belirtildi. İngiltere Baş bakanı Gordon Brown’un birkaç ay içerisinde Avam Kamarası’nda, İngiliz askerlerinin Irak’ı terk etme zamanının geldiğini açıklayacağının ileri sürüldüğü yazıda, “Başbakan için bu adım, eski Blair rejiminden son kopma anlamına gelecek’’ denildi. Brown’un söz konusu açıklamayı yaparken Irak’tan çekilmenin, Taliban ile mücadele eden Afganistan’daki İngiliz askeri varlığının güçlendirilmesine olanak sağlayacağının ifade edildiği yazıda, Basra’daki güvenlik durumunun kötüleştiği belirtildi. Yazıda, “Üst düzey subaylar şimdi neler ola bileceğine ilişkin bir kıyamet senaryosu öngörüyorlar. Irak, etnik çizgilere göre, yani Kürtler, Şiiler ve Sünnilerden oluşan üç fiili devlete bölünüyor. Bunu aylarca sürecek korkunç bir etnik temizlik izliyor ve hepsi Irak ile sınırı olan Türkiye, Suriye, İran ve Suudi Arabistan giderek çatışmaların içine sürükleniyor” görüşleri dile getirildi. Senaryoya göre, krizin Batı’da petrol fiyatları, enflasyon ve faiz oranlarının fırlamasına yol açacağını, binlerce işçinin işsiz kalacağını ve konut piyasasının çökeceği belirtildi. DTP’Lİ KIŞANAK’TAN SUÇLAMA: AKP ‘yeşil kart’ tehdidiyle oy topladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak, AKP’nin Doğu ve Güneydoğu’da “Yeşil kartlarınızı alırız” tehdidiyle oy topladığını iddia etti. Kışanak, kendilerine verilmek istenen oyların da birleşik oy pusulası nedeniyle yanlış işaretlenerek başkalarına gittiğini söyledi. Kışanak ile PKK üyesi olduğu iddiasıyla tutuklu yargılandığı sırada İstanbul’dan bağımsız milletvekili seçilen, daha sonra da DTP’ye katılan Sebahat Tuncel, DTP Genel Merkezi’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kışanak propaganda döneminde, AKP’nin Doğu ve Güneydoğulu seçmeni tehdit ettiğini öne sürdü. Kışanak, “AKP’liler, ‘Biz, DTP’lilerden daha iyi Kürtçe biliriz, bize oy vermezseniz yeşil kartınızı alırız’ diyerek oy topladılar” dedi. Tuncel ve Kışanak, hükümetin sivil anayasa hazırlamasına destek vereceklerini de belirtti. Kültürel haklar, ifade özgürlüğü gibi alanlarda sorunlar yaşandığını belirten Kışanak, yeni anayasanın katılımcı bir anlayışla hazırlanmasını istedi. Kışanak, “Kürt halkının ne istediğini anlamak lazım’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde geçen dönem çıkan kamplaşma bir yönüyle devam ediyor. “Bir yönüyle” diyorum, çünkü 22 Temmuz seçimleri AKP’nin elini güçlendirdi. Çünkü “seçimlerden önce cumhurbaşkanının AKP’den olmasını” istemeyenlerin gerekçeleri büyük ölçüde geçersiz hale geldi. Bu gerekçelerden birisi, “Bu Meclis 4.5 yılını doldurdu, halkın eğilimini yansıtmıyor, yeni Meclis cumhurbaşkanı seçsin”di. İkinci gerekçe, “AKP oyların yüzde 34.9’unu aldı, ancak katılımın azlığı nedeniyle toplam oyların yüzde 25’ini temsil ediyor”du. Bir başka gerekçe ise Abdullah Gül’ün eşinin türbanlı olmasıydı. Devletin tepesindeki üç ismin eşlerinin hepsinin türbanlı olmasının Türkiye gerçeğini yansıtmadığıydı. ??? 22 Temmuz seçimleri, seçim öncesi ortaya konan birçok denklemi bozduğu gibi, AKP’li bir cumhurbaşkanı olmamalı diyen itirazları da büyük ölçüde or Abdullah Gül Çevresindeki Tartışma... tadan kaldırdı. Artık AKP’nin kendi içinden belirlediği bir isim cumhurbaşkanı olabilecek. Ancak bu kez tartışma başka bir noktaya sıçradı. CHP lideri Baykal, “Hani uzlaşma için isimlerle gelecektin” diyerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği sözü hatırlattı. Ancak kendisi de “Artık geçti, AKP’li bir aday cumhurbaşkanı olamaz” diyordu. O da o sözünü unuttu. ??? Sonuç olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği bir söz vardı. Bu söz “İstenirse birkaç isimle muhalefet partilerine gideriz” sözüydü. Burada da Erdoğan’ın elini MHP lideri Bahçeli boşa çıkardı. “Cumhurbaşkanı adayını belirlemek AKP’lilerin hakkı. Meclis’e gireriz, onlar da kimi isterlerse seçerler” deyince işler karmaşıklaştı. Erdoğan’ın seçim sırasında verdiği söz, Gül’ün aday olduğunu ima etmesiyle ortada kaldı. Birinci sıkıntı bu. İkinci sıkıntı ise daha derin bir sıkıntı. AKP’nin cumhurbaşkanı seçemeyeceğini düşünen çevreler, artık bunun anlamsız olduğunu görünce bir adım geriye attılar, “O zaman Gül olmasın, ortada askerlerin yayımladığı bir bildiri bulunuyor” dediler. Bu nedenle tartışma, Gül ismi etrafında yoğunlaştı. Tabii her meselede olduğu gibi bir kamplaşma da ortaya çıktı. Gül’ü isteyenler, bunun bir “demokrasi” sorunu olduğu noktasında tahlillerini derinleştirdiler. “Meclis ve halk iradesi” vurgusunu öne çıkardılar. Bence haklı oldukları bazı noktalar bulunmakla birlikte işi abarttılar. Gerginliğin artmasına katkıda bulundular. Gül’e karşı çıkanların bir kısmı da “Sakın ha!” diyerek başka bir gerginliğin tarafı oldular. Sanki Gül seçilirse gerginlik tırmanacakmış gibi bir hava yarattılar. İşler karıştı. ??? Bu noktada benim anladığım kadarıyla en zor duruma ise Erdoğan düştü. Onun, Gül’ün ismi nedeniyle oluşan bir gerginliği istemediği söylenebilir. Bu yüzden günlerdir “Gül’süz formül” peşinde koştuğu izlenimi ortaya çıktı. Erdoğan’ın böyle davranmasının nedeni siyasi ilişkiler içinde dengeler miydi, daha önce verdiği sözler miydi, parti içi iktidar hesapları mıydı, bilmek o kadar kolay değil. Belki de hepsiydi. ??? Gül’ü isteyenlerin, bunu bir demokrasi konusu haline getirenlerin Erdoğan’a da kızdıklarını görüyorum. Onun reel politiker tutumundan hoşlanmadıklarına tanık oluyorum. Olayın bu kadar abartılması bana anlamsız geliyor. Sonuç olarak, AKP seçimleri kazandı ve cumhurbaşkanını da kendi içinden çıkarma olanağını elde etti. Artık kimin olacağının fazla da bir önemi kalmadı. “Uzlaşmayla seçilsin” sözcüğü de ne kadar anlamlı, ondan emin değilim. Gül veya başka bir AKP’li olmuş çok fark etmez. Köksal Toptan’ın seçilişinde olduğu gibi, cumhurbaşkanının ismi üzerinde de daha geniş bir mutabakat sağlansa daha iyi olmaz mıydı? Her şey abartıldığı gibi bu konu da fazla abartıldı. Demokrasi sorununa gelince... Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde hangi demokratik mekanizmalar işletildi ki! Hâlâ kimin aday olduğu belli değil ve AKP’liler ağızlarını açıp bir şey söylemiyorlar. Yine de bu gerilim, geçmiş gerilimlerden daha yumuşak görünüyor. Normal süreç işliyor... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle