19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2007 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab?cumhuriyet.com.tr Tanınmamış cumhuriyetlerden Abhazya, RusyaGürcistan ilişkilerinin temel unsurunu oluşturuyor DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Kafkasya’daki oyunda Abhazya B undan 15 yıl önce, 14 Ağustos 1992’de, Kafkasya bölgesinin en şiddetli etnik çatışmalarından biri olan GürcüAbhaz çatışması 14 ay kadar sürecek olan geniş çaplı bir savaşa dönüşmüştü. GürcüAbhaz çatışmasının başlıca sonuçları; her iki taraftan 8 bin kişinin ölümü, 13 milyar dolarlık ekonomik kayıp, Abhazya’nın etnik ve nüfus yapısının değişerek Gürcü çoğunluğun etnik azınlık durumuna düşmesi, öte yandan da Abhaz halkının 186070 döneminde Rusya yönetimine giren bölgeden kitleler halinde Anadolu’ya göçün yaşandığı zaman ile kıyaslanabilecek boyutlarda nüfus kaybına uğraması oldu. Günümüzde, tanınmamış cumhuriyetler arasında yer alan Abhazya, hiç abartısız, Kafkasya’daki büyük jeopolitik oyuna en fazla etkide bulunan unsur haline gelmiş durumda. “Abhaz sorunu”, RusyaGürcistan ilişkilerinin temel unsurunu ve gerginlik nedenini oluşturuyor. Rus askeri ve sivil bürokrasisinde Abhazlara yönelik sempati, Gürcistan’ın Batı yanlısı politika izlemesine neden oluyor. Gürcistan’ın Batı yanlısı politika izlemesi de Rusya’nın bölgedeki temel müttefiki olan Ermenistan’a ister istemez etki ediyor. Abhazya, hukuki açıdan, Gürcistan topraklarının bir parçası olarak görülüyor. Fiili duruma göre ise Psou Nehri’nden İngur Nehri’ne kadar olan bölge, Gürcistan’ın denetimi dışında. Kont Drakula! Venezüella Başkanı Hugo Chavez, Latin Amerika’da Bolivar ve Fidel Castro’nun bağımsızlık ve sosyal dayanışma çizgisinde attığı somut adımlarla göz doldurması yanında yeri geldiğinde sözünü sakınmayan bir lider. Geçen gün Arjantin’le ‘enerji güvenliği anlaşmasının’ imzalanması münasebetiyle gittiği Başkent Buenos Aires’teki konuşmasında, dünya petrolünün yüzde 20’sini tüketerek hakkı olmadığı halde dünyanın gazını ve kanını emen Birleşik Amerika’yı Kont Drakula’ya benzetmiş! Bu yalın ve yadsınması olanaksız gerçeği kanıtlamak için fazla zahmete ihtiyaç yok. Birleşik Devletler’in yakın tarih ve günümüzdeki bütünüyle yalandan ibaret bahanelerle petrol ve petrol yollarını güvence altına almaya yönelik hâlâ süren ve ne zaman sona ereceğini ise kimsenin bilmediği hegemonya savaşlarına ve kanlı saldırılarına, işgallerine bakmak yetip artacaktır. Yüz binlerce kurbana mal olan ve petrol sevdası uğruna dökülen onca kan düşünüldüğünde gecelerin efsanevi karabasanı Kont Drakula’nın, W. Bush ve savaş çılgını neoconlarının yanında esamisi bile okunmaz. Ülkelerin zenginlikleri, İngiliz ve Birleşik Amerika başta olmak üzere emperyalistlerin iştahlarını kabarttığından bu yana, o ülkelerin zenginlikleri, kalkınma ve gelişmeleri için bir şans olmaktan çok, çoğunca, paradoksal bir biçimde başlarının belası olmuştur. Dünyanın yüzyıllık tarihi bunun örnekleriyle doludur. Hugo Chavez’in Venezüella’da yapmaya çalıştığı, bu çelişkiyi kendi ülkesinde ortadan kaldırmak, dahası emperyalistlerin sultasından kurtulmak isteyen diğer Latin Amerika ülkelerine, dayanışma, güçlerini birleştirme yoluyla katkıda bulunmaktır. Chavez’in Arjantin’le imzaladığı ‘enerji güvenliği anlaşması’ salt Arjantin’le sınırlı deği. Uruguay, Nikaragua ve Bolivya da sırada. Ayrıca Patronlar Konfederasyon’u Fedecamaras’ın ve Birleşik Devletler’in baskılarına karşın Venezüella’da Chavez’in halktan yana reformları tüm hızıyla sürmektedir. ??? Venezüella Çalışıma Bakanı Jose Ramon Rivero, L’Humanite gazetesinde yayımlanan söyleşisinde, emekçilerin çalışma süreleriyle ilgili reformlar da dahil olmak üzere Hugo Chavez’in gerçekleştirdiği sosyoekonomik ve politik reformları ana hatlarıyla özetliyor. (L’Humanit, 0.8.08.07). Rivero’ya göre: “Kapitalist ülkeler son zamanlarda emekçilerin tarihsel kazanımlarını parçalama çabasındadır. Çalışma süresi konusunda neoliberalizmin yaptıklarının tam tersini yapıyoruz. Onlar Sosyal Güvenliği özelleştirirken biz onun kamusal alanda kalmasını sağlıyor, evrensel ve dayanışma karakterini güvence altına alıyoruz. Onlara göre devlet parçalanmalı ve işlevleri özele devredilmelidir. Oysa bize göre toplumu bekleyen sayısız sorunlarla baş etmek için devletin sağlam, tutarlı, üniter politikalarının da saydam olması zorunludur. Bütün reformlar sosyalist karakterdedir ve kaynağı emekçi hareketlerine dayanmaktadır. Çalışma süresiyle ilgili reforma göre emekçiler günde altı, haftada 36 saat çalışacaktır. Böylece emekçiler sanat ve kültürle, spora, üniversite öğrenimine ve ailelerine zaman ayırma olanağına kavuşacaklardır.” Çalışma Bakanı’nın hükümetin ücretlerle ilgili politikaları konusunda söyledikleri de aynı doğrultudadır: “Asgari ücret 286 dolar civarındadır. Ücretler sekiz yıl boyunca sürekli artmıştır. Ve bu artışlar enflasyonun üzerindedir. Emeklilerin ücretleri de asgari ücrete koşut bir biçimde artmaktadır. Başkan Chavez’in iktidara geldiği 1998’de 26 milyon nüfusa sahip Venezüella’da emeklilerin sayıları 335 bin idi. Bugün bu sayı 1.74 milyona ulaşmıştır. Ülkenin gayri safi iç hasılası yüzde 7’yi aşmış durumdadır. IMF ve Güney Bankası’nın kurulması konusuna gelince: IMF’nin liberal ekonomi reçeteleri, Latin Amerika’nın bazı ülkelerindeki kuruluşların neredeyse tümünün özelleştirilmesiyle toplumun yoksullaşmasına yol açmıştır. Güney Bankası rantabiliteden önce entegrasyon ve dayanışma üzerine temellendirilecektir. Hedefi ise Washington’ın hegemonyasından kurtulmak!” 200 bin kişi evini terk etti Gürcistan’ın 1993 yılında Abhaz kuvvetleri karşısında uğradığı bozgun, sadece ekonomik sonuçları değil (Gürcistan, topraklarının yüzde 12.5’ini ve 200 kilometrelik sahil şeridini kaybetti), bölgedeki Gürcü halkının topluca doğup büyüdükleri yerleri terk etmesi (toplamda 200 bin kişi) gibi insani sonuçları da beraberinde getirdi. Güney Osetya’dan farklı ıpkı Güney olarak Abhazya’da etnik Osetya sorununda gruplar arasındaki çatışma, kaybeden etnik olduğu gibi, gruba mensup herkesin Abhazya sorunu topluca sürülmesi ile konusunda da sonuçlandı. Abhazlar, Gürcistan’ın Gürcistan yönetimi ile olan gerginliğin en yöneticileri, hassas konusu olan sorunu etnik bu durumu ve Gürcü gruplar arası bir mültecilerin geri sorun olmaktan dönmesi talebini çıkartarak Rusinceleyeceklerini Gürcü çatışmasına söylediler. Fakat bunun için öne sürdükleri dönüştürmek başlıca şart, Gürcü niyetindeler. cemaatinin liderlerinin ve 199293 savaşında aktif görev alanların geri dönecek mülteciler dışında tutulması. Zira Abhaz yetkililer, Gürcü mültecilerin geri dönmesi sonucunda yeniden nüfus çoğunluğunun Gürcülere geçmesi durumunda bölgede yeni bir etnik temizliğin (bu sefer Gürcülerin Abhazlardan intikam alması gibi) yaşanabileceğini dile getiriyorlar. Gürcülerin Abhazlara teklif ettikleri “en geniş özerklik” de, Abhazların kabul edebilecekleri bir şey değil. Çünkü sonuçta Abhazlar, 1992’den önce de geniş özerkliğe sahiplerdi. Tıpkı Güney Osetya sorununda olduğu gibi, Abhazya sorunu konusunda da Gürcistan’ın yöneticileri, sorunu etnik gruplar arası bir sorun olmaktan çıkartarak RusGürcü çatışmasına dönüştürmek niyetindeler. Böylelikle, Rusya’yı barış garantörü statüsünden çıkarmayı planlıyorlar. Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili, olası yeni garantörler olarak, ABD, Ukrayna ve Türkiye’yi anmıştı. T ABD Irak’tan uzlaşıyla çıkmak zorunda kalacak SEUMAS MILNE H Önce insani boyutu çözülmeli Bizim görüşümüze göre, sorunun insani boyutları çözülünceye kadar (Gürcü ve Abhaz toplulukları arasındaki ilişkilerin bütün boyutları), Abhazya’nın statüsü konusunun tartışılmasının ertelenmesi gereklidir. Abhazya, belli güvencelere sahip olup da kendisini güvende hissettikten sonra, statü konusunu Gürcistan ile daha rahat görüşecektir. Rusya da, iki tarafın tatmin olacağı bir çözümle, kendi güney sınırlarında gerçek anlamda barış ve istikrara sahip olabilecektir. Rusçadan çeviren: Deniz Berktay (Rusya Resmi Haber Ajansı Ria Novosti, 10 Ağustos 2007) er konuda hemfikir olmayabilirler ancak Irak, Amerika ve İngiliz halklarının çoğunluğunun paylaştığı bir görüş var; o da ABD ve İngiliz askerlerinin Irak’tan geri çekilmesi. Bu savaşın siyasi ve insani bir felaket olduğu konusunda tanı o kadar sabit ki, politikacılar geri çekilmeye yönelik yaygın bu ruh hali konusunda dudak oynatmak zorunda kalıyorlar. İngiltere Başbakanı Brown, Beyaz Saray’ın bahçesinde Basra’daki askerleri “savaştan gözleme yapmaya” getirme konusunda açıklama yaparken açıkça İngiltere’deki bu savaş karşıtı havayı hedefliyordu. Öte yandan Washington ve Irak’ta da geri çekilme senaryoları artmaya başladı. Ancak bu hemen gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. ABD ve İngiltere’de işgalin bitmesine yönelik baskılar, henüz masada olmayan bütünüyle geri çekilme planı öngörülerek yumuşatılabilir. Richard Nixon’ın 1968’de Vietnam Savaşı’na son verme sözüyle seçildiği, ama ABD askerinin beş yıl daha orada kaldığı unutulmamalı. Açık olan ABD’nin Irak’ta stratejik bir yenilgi yaşadığıdır. Petrol üreticisi Arap ve Müslüman dünyasının tam kalbinde, ABD’nin erişilmez emperyal gücünün dayatmalarının bir gösterisi olması hedeflenen bu pervasız saldırı planı “asimetrik bir savaşın” ölümcül kırılganlığından öteye gidemedi. Blair’in kan bedeli ödeniyor Washington Post gazetesine konuşan bir ABD’li diplomat, “İngilizlerin güneyde başarısızlığa uğradığını” söyledi. Rakip milislerin birbirinin boğazına sarılmasını engellemeyi bırakın, şiddet saldırılarının yüzde 80’i İngiliz askerlerini hedef alıyor. İngiltere’nin geri çekilmesinin Bush yönetiminde yaratacağı siyasi utanç göz önüne alındığında, Brown hükümetinin yakın gelecekte kapsamlı bir geri çekilmeyi önereceğini düşünmek zor. İngiliz askerleri bu çok övülen özel ilişki için Tony Blair’in kan bedelini ödemeye devam etmek zorundalar. ABD Kongresi’nde çıkan uğultuya karşın Savunma Bakanı Robert Gates, bir iki ay önce ABD’nin Irak’ta 14 üs kurulması planıyla “uzun ve kalıcı varlık” sürdürmeyi hedeflediklerini söyledi. Bölgede ABD’nin stratejik çıkarları ve İran’ın etkilerini azaltma kararlılığı göz önüne alındığında, durumun 2008’deki başkanlık seçimlerinde Demokratların kazanmasının ardından bile değişmesi oldukça zor görünüyor. Eğer ABD, Irak’tan çıkmaya zorlanır ve ülke bağımsızlığını yeniden kazanırsa Amerika için Irak’ta kalmanın faturası daha da artacak. Irak’ta ise giderek artan direnişe bakarak bu bedel ölçülebilir. Irak’ın silahlı direnişi ya da Batı medyasının tanımladığı gibi isyancılar, dünyanın en güçlü ordusuna meydan okuyarak Washington’un siyasi gündeminin başına geri çekilme talebini getirmeyi başardılar. Bundan iki yıl önce ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, isyanın “son demlerini” yaşadığını söylemişti. Ancak dışarıdaki dünya, sivillere ve farklı mezheplere yönelik El Kaide tarzı saldırılara odaklandıkça işgal güçlerine karşı gerilla savaşı da arttı. Bugün Irak’ta ayda 5 bin saldırı oluyor. Bu dört yıl öncesinin 20 katı. ABD’li ve İngiliz güçlerinin ölü sayısı artıyor. Irak genelinde silahlı direnişe olan destek özellikle Sünni bölgelerde. Genel direniş hareketi ABD ve İngiltere’de siyasi anlamda istikrarsız bulunduğu ve karanlık El Kaide ile ilişkilendirildiği için şimdiye kadar ciddiye alınmadı. İnternet ya da Arap medyasıyla iletişim kuran gruplar olduğu için kolaydı bu. Ama bu artık değişiyor. Sünni direnişten ortak cephe Geçen ay üç Sünni direniş lideriyle görüştüğümde ABD’nin Irak’tan çıkması için ortak siyasi bir cephenin oluşturulduğunu öğrendim. Direnişin pekiştirileceği bu “dört ya da beş ana grup” mezhep ayrımcılığına, El Kaide’ye, sivillere saldırılara karşı bir tutum alarak uzlaşıyla bir geri çekilme ve özgür seçimler için anlaşmış bulunuyorlar. Direniş ve işgale son verilmesine yönelik kampanya için en büyük tehlike, işgalin böl ve yönet politikasından doğan SünniŞii anlaşmazlığı. İşgal sırasında silahlı direniş, ağırlıklı olarak Sünni Arap bölgelerinde yoğunlaştı. 2004’te Mukteda el Sadr’ın Mehdi Ordusu’nun Amerikalılara saldırmasıyla direnişin Şii nüfus içinde de yayılmaya başlaması, ülke çapında bir direniş hareketinin ABD tarafından kontrolüne önemli bir tehdit oluşturdu. Sünni direnişçiler, Mehdi Ordusu’na mezhep cinayetleri nedeniyle yakınlaşmak istemiyor. Öte yanda ABD, Sünni direnişçileri İran ve Şiilerin bölgesel ittifakı karşıtı bir yörüngeye çekmeye çalışıyor. Tarih, sömürgecilik ve işgal karşıtı direnişlerin ülke genelinde ulusal bir harekete bağlı olması durumunda başarıya ulaştığını gösterir. Direnişin erken dönemindeki cephe eğer birleştiriciyse olumlu bir gelişme olmalıdır. Ortak bir program çevresinde bir ittifakın kurulması, işgal karşıtı Şii güçleriyle işbirliğinin önünü açtığı gibi Irak’ta işgal sonrası istikrarlı bir çözüm de sağlayabilir. Er ya da geç Amerikalılar bu gruplarla uzlaşı için görüşmek zorunda kalacaklar. İngilizceden çeviren: Elçin Poyrazlar (The Guardian, İngiltere, 9 Ağustos 2007) ESAS NO: 2007/268 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: KOCAELİ MAŞUKİYE BELDESİ MEVKİİ: DEMİRYOLU ALTİ MEVKİİ PAFTA NO: 41 PARSEL NO: 1109 YÜZÖLÇÜMÜ: 792,67 m2 MALİKİN ADI VE SOYADI: CEMAL TANKUT VÂRİSLERİ KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: İZMİT SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜD. Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2007/268 Esas sayısında dava açılmıştır. 1 Tebligat ve ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde kamulaştırma işlemini İdari Yargıda iptal veya Adli Yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabileceklerdir. 2 Husumet İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü . 3 Kamulaştırma işlemine karşı İdari Yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını veya yürütmenin durdurulması kararını aldıklarını belgelendiremedikleri takdirde kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edilecektir. 4 Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli hak sahibi adına TC Ziraat Bankası İzmit Merkez Şubesi’ne yatırılacaktır. 5 Konuya veya taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delilleri ilan tarihinden itibaren mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri, keyfiyet 2942 Sayılı Yasanın (Değişik 4650) 10. Maddesi uyarınca İLAN OLUNUR. Basın: 43497 KOCAELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI Dosya No: 2006/5645 Bir borçtan dolayı satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYlTLARI: Sıvas İli, Merkez İlçe, Kılavuz Mah. 249 pafta, 1648 ada, 13 parselde kayıtlı 172 metrekare alan üzerinde bulunan bahçeli kargir 2 depo, 2 dükkândan müteşekkil gayrimenkulün 86/172 hissesi. ADRESİ: Kılavuz Mah. 10. Sokak, No: 56 SİVAS EVSAFI: Bina sanayinin ‘Yeni Sanayi’ olarak adlandırılan bölümünde olup sanayinin işlek kısımlarının dışındadır. Kullanılır vaziyette değildir. Harabe görüntüsündedir. Duvarları briketten örülmüştür. İmar durumunda taşınmazın arsası bitişik nizam olup 4 kata müsaadelidir. MUHAMMEN BEDELİ: 20.000,00YTL. Satış şartları : 1 Satış 14.09.2007 günü saat 10.10’dan 10.20’ye kadar Sivas 2. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 24.09.2007 günü aynı saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da tahmin edilen kıymetin % 40’ını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, KDV, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin Sivas 2. İcra Müdürlüğü 2006/5645 sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 43041 SİV AS 2. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle