20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 AĞUSTOS 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 Festival yarışlarında Macerata Opera Festivali ‘Güç ve İktidar Oyunları’yla atakta KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Lady Macbeth’ten Norma’ya Ne zamandır duyardım İtalya’da ünlü Verona Opera Festivali’ne bir rakip yetişiyor diye... Ülkenin orta yerinde Marche bölgesinde ortaçağdan kalma minicik bir dağ kenti Macerata’da... Kentin adını ilk kez duyuyordum. Sordum soruşturdum, sonunda “yol sesini” duydum ve kendimi orada buldum... Macerata, Rönesans mimarisinden ve nimetlerinden bolca yararlanan, 16. yüzyılda gelişen, çevresindeki doğayla uyumlu, surlarla çevrili, mimarisinde insani boyutlar öne çıkan, dapdar sokakları, yeşilin binbir türü ve sardunyalarla bezenmiş bir kent. Üniversitesi, Müzik ve Sanat Akademisi’yle ünlü... Kentin kaderi 1800 başlarında buraya yerleşen zenginlerin “yararlı bir yapı” kurma tutkularıyla değişmiş. “Yararlı yapı” dedikleri ticaret merkezi değil elbet, dev bir arena... Hem spor amaçlı yüksek, düz bir duvara karşı oynanan bir top oyunu, boğa güreşleri için hem de toplantılar için kullanılan bu arena, 1921’de opera temsillerine açılmış. Açılmış ama, bu yarım elips biçimindeki (90x36 metre) ve neredeyse 90 metre enindeki sahneyi kullanmak başlı başlına bir sorun olmuş! İtalya’nın yaz aylarında hemen hemen her kentinde, her kasabasında festivallere rastlamak mümkün. Macerata’nın onlardan farkı ne ki? Farkı yaratan buradaki “Sferisterio Opera Festivali”nin yöneticisi Pier Luigi Pizzi... Mimar kökenli, ülkesinin en önde gelen sahne ve plastik tasarımcısı, opera ve tiyatro yönetmeni Pier Luigi Pizzi, (İstanbul Festivali izleyicileri onu İstanbul’da Aya İrini’de sahnelediği “Beyazid” operasından anımsayacaklar) bir yandan tasarımlarıyla, ele avuca sığmaz sahnenin sorunlarını hallederken, bir yandan da festivali temalara bağlamış. Her yıl saptanan tema çevresinde üç yeni opera prodüksiyonu, bir bale, sayısız konser ve konferans yer alıyor. Yani rastlantılara, rastlantısal olaylara yer yok. Pizzi’nin deyişiyle “Festival dediğiniz, rastlantılar sonucu oluşa Nasıl Bir Kültür Bakanı? Kültürsanat alanı yeni bakanını bekliyor. Herkesin kafasında farklı bir tarif, belki de farklı bir isim... Bense, bir tek şey istiyorum: Yeni bakanımızın, bakmakla yetinmeyip, gören bir bakan olmasını... Kültürsanat alanının tüm sorunlarına hâkim bir bakan bulmak kolay olmayacak herhalde. Bu yüzden, her şeyi bilmediğini bilen, bilmediğini sorabilen bir bakana ihtiyacımız var. Bunu yapabilecek kişinin de, bakmaya değil, görmeye antrenmanlı olması gerekiyor. Çok sevdiğim bir anekdotu aktarmadan geçemeyeceğim. Şair dostum Cezmi Ersöz’den naklen… Bir tarihte, Güneydoğu’da yakılan köylerde olup bitenleri saptamak üzere bir heyet bölgeye gider. Gazeteciler, yazarlar, hukukçular vardır heyette. İncelemelerini tamamladıktan sonra, otel lobisinde bir araya gelirler. İzlenimlerini yazmaları ve kamuoyu ile paylaşmaları gerektiği konusunda hemfikirdirler. Ne var ki, metni kimin yazacağı konusu bir türlü çözümlenemez. Daha doğrusu, kimse çıkıp da “ben yazarım” demeye cesaret edememektedir. Birden, bir ses yükselir aralarından. “Ben Yazarım!”… Eşber Yağmurdereli’dir, sesin sahibi. Sigarasından bir nefes çeker ve devam eder: “Kâğıt getirin bana!” Biraz sonra, Eşber odadan çıkar ve o gür sesiyle yazdığı metni okumaya başlar, bir gün sonra tüm dünya basınında yankılanacak basın açıklamasını… “Şemdinli’ye gittik ve olanları gördük” diye başlamaktadır metin… Hiç kuşkum yok, Eşber orada bulanan pek çok kişiden daha fazlasını görmüştü. Gözleriyle değilse de, tüm benliği ile… Çünkü, soruna ‘içerden’ bakabilme yetisine ve birikimine sahipti. Kolektif vicdanın sesi olabilmek için bakmak yetmiyordu, ‘görmek’ gerekiyordu. ??? Bir Kültür Bakanı’ndan, bu sezgi gücünü, bu empati kurma yeteneğini bekleme hakkımız vardır diye düşünüyorum. ‘Devletin bakışı’ yerine, sanatçının bakışını ikame edebilecek, sorunları ‘dışardan’ görüp (yani bilimsel bir yöntemle yaklaşıp), ‘içerden’ (yani sanatçının yanından) çözümler arayabilecek bir bakan… Kültür Bakanı’nın sanat alanlarından birine çok iyi vâkıf olmasından daha önemli geliyor bu özellik bana. Hatta, sanat alanlarından birinden gelen bir bakanın, yeterince nesnel olamama tehlikesi bile var. Bir bilim insanı (Meclis’te bu nitelikte isimlerin olduğunu biliyoruz) ise çok daha avantajlı. Kültür alanının sorunlarına bu anlayışla yaklaştığında, çözüm yolunda en önemli adımı atmış olacaktır. Nasıl bir Kültür Bakanı? Bir Andre Malraux, bir Jack Lang bulamayacağımıza göre, bir bilim insanı ya da en azından bilime saygılı bir insan olmalı derim... Duygusallığın ve siyasetin tuzaklarına düşmeyecek, somut sorunlara somut çözümler arayacak, dost ahbap, yandaş kayırmak yerine, doğru hedefler koyacak, takımını doğru seçecek bir insan... Aldığı her kararda, öncelikle kamu yararını gözetecek, saydamlık ilkesini baş tacı yapacak bir insan… Her kararının nedenlerini açıklayabilecek, her eylemini işin uzmanlarına danıştıktan sonra gerçekleştirecek, ekip çalışmasına inanan bir insan... ??? Kültür Bakanı, “Bizim kültür politikamız olmayacak” gibisinden kolaycı laflara sığınmamalı… Kültür alanını siyasi hedefler doğrultusunda yönlendirmekten kaçınmalı elbette. Ama, bunun adını “kültür politikamız yok” diye koymamalı. Tam tersine, kültür politikasının bir numaralı maddesi yapmalı tarafsızlığı. Seçim gecesi yaptığı konuşmada “herkesin Başbakanı” olacağını açıklayan Tayyip Erdoğan’ın sözlerini hiç aklından çıkarmamalı. Elbette, başka ilkeleri, hedefleri de olmalı bu politikanın. Mesela, tüm Avrupa ülkelerinin benimsediği hedef: Devlet bütçesinin en az yüzde 1’inin kültüre ayrılması. Şu sıralar medyada çokça tartışılan tek bakanlık mı, iki bakanlık mı konusundaki görüşüm şu: Kültür ve turizmin iki bakanlığa ayrılması, bu hedefin netleşmesi açısından yararlı olabilir. Yoksa, tayin edici bir mesele olmadığını düşünüyorum. Zihniyet değişmedikçe, isterseniz üç bakanlık yapın, bir şey değişmez. Kamu (yani merkezi yönetim ve yerel yönetimler), bu sorumluluğunu yerine getirirken ‘objektif’ olmak, öznel tercihler kullanmamakla yükümlüdür. Bu ilke doğrultusunda, ‘özerk’ bir ‘Sanat Kurumu’nun oluşturulması en yapıcı çözüm olacaktır (Elbette, sahici bir özerklikten, yani demokratiklik ilkesini dışlamayan bir özerklikten söz ediyorum). Bakmaya değil, görmeye niyetli bir bakanın bu ihtiyacı göreceğini sanıyorum. Er ya da geç… [email protected] Her akşam 5 bin kişinin doldurduğu Macerata’nın dev arenası dünyanın her yerinden gelen müzikseverlere kucak açıyordu (solda). ‘Maria Stuarda’dan bir sahne (sağda). maz!” (Buradan her festival düzenleyene bir ders çıkabilir!) Örneğin geçen yılın teması “Aydınlatıcı Sıradışı Yolculuklar”; sahnelenen 3 opera , “Sihirli Flüt”, (malum Mozart yılıydı), “Turandot” ve “Aida”... Önümüzdeki yıl tema “Baştan Çıkarma”; sahnelenecek operalar “Carmen”, “Salome” ve “Manon Lescaut”... Bu yılın teması ise “Güç ve İktidar Oyunları”ydı. Güç ve iktidar hırsı Tiyatro ve opera, tüm dramatik yazın, tarih kadar eski, sonsuza dek geçerli bu tema için eşsiz bir malzeme biriktirmiş. Güncelliğini her daim koruyan bir tema... Mesele seçim yapmaya kalıyordu. “Güç ve İktidar Oyunları” teması çerçevesinde başrol kadınlardaydı. Seçilen üç opera, Verdi’nin “Macbeth”i, (Bakmayın operanın bir erkek adı taşıdığına, taç ve taht uğruna kocasını kışkırtan, tüm o cinayetleri işleten Lady Macbeth’tir.) Donizetti’nin “Maria Stuarda”sı ve Bellini’nin “Norma”sıydı. Her üç opera akşamında da yaşadığım olay bir ayinden, kutsal bir törenden farksızdı. Havanın kararmaya başlamasıyla arenanın ışıklarının yanması, arenayı bir uçtan ötekine saran sütunların teker teker aydınlanması... Beş bin kişilik tiyatronun dolmasıyla birlikte Marche Festival Or kestrası’nın yerini alması... Ve müzik... Hem “Macbeth”in, hem “Maria Stuarda”ın rejisi, sahne ve kostüm tasarımı Pier Luigi Pizzi’nindi. Şaşırtıcı olan, her ikisinde de o dev sahnenin her köşesini kullanmasıydı. İnen ve yükselen, uzayıp giden rampalar; kalabalık koronun sürekli olarak çok hareketliliği, Rönesans tablolarını çağrıştıran görkemli renkler, Sergio Rossi’nin devinimi ve gerilimi çoğaltan ışık oyunları çarpıcıydı. Trajedi, drama hep ön plandaydı. Adeta operadan çok tiyatro tadı alıyordunuz. Rejisi, sahne ve kostüm tasarımı Massimo Gasparon’a ait “Norma”, daha durağan, daha “sessiz”di. Ama buna karşın iki sanatçının, Norma rolünde Yunanlı soprano Dimitra Theodossiou ve Adalgisa rolünde İtalyan mezzosoprano Daniela Barcellona’nın yorumlarıyla olağanüstü bir müzik ve ses ziyafetiydi. Fransa’da Avignon Festivali, İngiltere’de Edinbourg Festivali, İtalya’da Verona Festivali, Avusturya’da Salzburg Festivali... Ülke sınırı tanımayan festivaller... Macerata’dan ayrılırken, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’na, İstanbul festivallerimize bin kat daha çok sahip çıkmamız gerektiğine inanıyordum... İsmail Sivri... Samih Rıfat çalıştığı gazetedekilerin değil, tüm gazetecilerin İzmir’deki eli ayağı, can kurtaranı, can yoldaşı ağabeyimizdi. Bundan bir iki ay önce İzmir Mimarlar Odası’nın düzenlediği Kent Kültürü panelinde sarılıp kucaklaştığımızda, hasret giderdiğimizde, ileri yaşına karşın, gözleri yine her zamanki gibi cıvıl cıvıl, pırıl pırıldı. Her daim diri tuttuğu gazetecilik tutkusu, dinmek bilmeyen merakı, bilmek, öğrenmek, anlamak istemesi, tüm bildiklerini, birikimini hiç sakınmadan vermeye hazır olması, sevincini coşkusunu paylaşması, gelip o kucaklaşmanın orta yerine yerleşivermişti... Samih Rıfat, çok değerli, çok yönlü bir kültür ve sanat insanıydı. Edebiyattan sinemaya, sanat tarihinden müziğe, tiyatroya, o geniş dünya ve Türkiye kültürüyle ender bir birikime sahipti. O birikimi, çalışkanlığıyla, ama en çok, en çok, duyarlığıyla inceden inceye işledi. Yazılarıyla, denemeleriyle, çevirileriyle hep aydınlattı. Sayısız dünya şairinin ve yazarının Türkçedeki sesi soluğu oldu. Kültür ve sanat yaşamımız onun eksikliğini çok duyacak... Sevgili babası Oktay Rıfat’ın yanında artık dinlenebilir biraz... Yitirdiğimiz bu iki değerin tüm yakınlarına, sevenlerine sabırlar diliyorum. www.zeyneporal.com faks: 0212.257 05 57 Dönüşte acı haberler bekliyordu... İsmail Sivri, çok uzun yıllar yalnız Nüfus cüzdanımı, kaybettim. Hükümsüzdür. ALİ BIRA ÇAKAL TÜRK KALP VAKFI ‘Bir Yürek de, Sizin Katkılarınızla Çarpsın’ TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: 0212.212 07 07 Pbx http://www.tkv.org.tr Dosya No 2006/5099 İpotekli olup satılmasına karar verilen taşınmazın Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle satışı yapılacaktır. Tapu kaydı: Bursa ili, Nilüfer İlçesi, Konaklı mahallesi sınırları içerisinde H21C.01A pafta, 1045 parselde kayıtlı 7000,00 m2 miktarlı Cevizlik mevkiindeki tarla vasıflı taşınmazdır. Hali hazır durumu: Taşınmazın bulunduğu mahal Nilüfer ilçesinin Görükle beldesi Konaklı köyü Cevizlik mevkiinde (İzmir yolu Konaklı köyü yolu 3.km’sinde) kurulu üzerinde pres beton yapı elemanları imal eden fabrika binası ve müştemilatların bulunduğu tarla vasıflı taşınmazdır. 1 İmalat Binası: Çelik karkas tarzda inşa edilmiştir. Üzeri şeffaf oluklu eternit ile kaplıdır toplam alanı 462m2’dir. 2 Depo Binası: Yığma kagir tek katlı bir yapıdır. Halen depo olarak kullanılmaktadır. 3 Depo Binası: Yığma kagir tek katlı bir yapıdır. Halen depo olarak kullanılmaktadır. Üzeri oluklu sac örtülüdür. 4 Depo Binası: Yığma kagir tek katlı bir yapıdır. Halen depo olarak kullanılmaktadır. Üzeri eternit kaplıdır. 5 Sosyal Tesis Binası: Yığma kagir tek katlı bir yapıdır. Halen sosyal tesis olarak kullanılmaktadır. Üzeri alüminyum örtülüdür. 6On Beton Saha 7 2. Ön Beton Saha 8 Arka Beton Saha. Söz konusu işletmenin suyu bulunmakta olup, kendi imkanlarıyla getirilmiş elektriği de bulunmaktadır. İmar durumu: Söz konusu parselle ilgili Görükle Belediyesinden alınan bilgilerde mevcut parselin Belediye sınırları içerisinde ve tarla vasfında olduğu bildirilmiştir. Kıymeti: Bursa 1. İcra Hukuk Hakimliği’nin 2007/3 Esas 2007/189 karar sayılı bilirkişi raporunca takdir edilen Parselin değeri: 245.000,00YTL., taşınmaz üzerindeki binalar ve müştemilatın değeri: 304.293,00YTL. olup 549.293,00YTL. toplam değer üzerinden satışa arz edilmiştir. Satış şartlan: 1 Satış 17.09.2007 günü saat 14:00 den 14:10 a kadar Bursa 10. İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 27.09.2007 günü saat 14:00 den 14:10 a kadar Bursa 10. İcra Müdürlüğünde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40 nı bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları ile mevzuatın öngördüğü oranda K.D.V. ihale alıcısına aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. q 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/5099 sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ve ayrıca işbu satış ilanının İİK.nun 127. maddesi gereğince tapuda adresi bulunmayan ve adli tebligatı iade olan diğer ilgililer hakkında gazete ilanının/tebligat yerine kâim olacağı hususu ilân olunur. (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 43043 BURSA 10. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLÂNI BÜYÜKÇEKMECE 2. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN AÇIK ARTTIRMA SURETİYLE GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI DOSYA NO: 2000/3030 İflas tasfiyesi maksadıyla müflis masası mal varlığına dahil Muğla ili, Marmaris ilçesi Bakacak mevkiinde kain ve Tapu Sicilinin 1604 parsel sayısında kayıtlı 6555 m2 miktarlı taşınmazda 6555/550620 arsa paylı A Blok l.kat 8 nolu meskenin satışına iflas idaresince karar verilmiştir. TAPU KAYDI: Muğla ili, Marmaris ilçesi Bakacak mevkiinde kain ve Tapu Sicilinin 1604 parsel sayısında kayıtlı 6555 m2 miktarlı taşınmazda 6555/550620 arsa paylı A Blok l. kat 8 nolu meskenin tamamı müflis adına kayıtlıdır. HALİ HAZIR DURUMU: Satışa konu taşınmaz, Muğla ili, Marmaris ilçesi Bakacak mevkiinde kain ve Tapu Sicilinin 1604 parsel sayısında kayıtlı 6555 m2 miktarlı taşınmazda 6555/550620 arsa paylı A Blok l.kat 8 nolu meskenin, Armutalan beldesinde 6555 m2.1ik arsa üzerinde kurulmuş site içerisinde denize yaklaşık 1500 m., şehir merkezine 2500 m uzaklıkta olup, bahçe düzenlenmesi yapılmış, altyapı çalışmaları tamamlanmış ve konut olarak kullanılmakta, blokun 1.katında yer alan taşınmaz 2 yatak odası, 1 salon ve giriş holü, wc, wcbanyodan oluşmakta, yer döşemeleri karo, mutfak mermer, dolapları ahşap, dairenin tamamının iç ve dış doğramaları ahşap, balkon bölümünün panjurları PVC doğrama ve 85 m2. alana sahip olduğu bilirkişi tarafından bildirilmiştir. İMAR DURUMU: İflas dosyasına Armutalan Belediyesinden verilen imar durumunda meskenin ön ve arka bahçe mesafeleri 15 mt., komşu bahçe mesafeleri 10 mt., ayrık nizam blokları arsası olup irtifa H: 12,50 mt. olduğu bilirkişi tarafından bildirilmiştir. TAŞINMAZIN KIYMETİ: Bilirkişi tarafından söz konusu taşınmaza 40.000,00 YTL. kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ GÜNÜ VE ŞARTLARI: Satışa konu taşınmazın ilk açık artırması 28.09.2007 Cuma günü saat 14.00 14.15 arasında Büyükçekmece 2.İcra ve İflas Müdürlüğüne mahsus odada yapılacaktır. İlk açık arttırmada muhammen bedelin % 60’ını satış ve paylaştırma masraflarını bulmaması halinde taşınmazların 2. Açık Artırmasının 08.10.2007 Pazartesi günü aynı yer ve saatler arasında yapılacaktır. Bu arttırmada muhammen bedelin % 40’ını satış ve paylaştırma masraflarını karşılaması halinde satış yapılacak, aksi takdirde düşürülecektir. Satışa iştirak edeceklerin, taşınmazın muhammen bedelinin % 20’si oranında nakit veya milli bir bankanın teminat mektubunu satış anında iflas idaresine vermeleri gerekmektedir. İhale karar pulu, Dellaliye Resmi, KDV, Tapu Harcı, Eğitime Katkı Payı, Tescil ve Teslim masrafları ile satıştan sonra doğabilecek her türlü masraflar alıcıya aittir. Satışa iştirak edeceklerin taşınmazı gezip gördükleri ve şimdiki haliyle kabullendikleri addolunacaktır. Satış şartnamesi ilanın gazetede neşri tarihinden itibaren dairede açık bulundurulacak olup, daha fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda belirtilen dosya numarası ile daireye müracaat etmeleri, satışa iştirak edeceklerin belirtilen gün ve saatte dairede hazır bulunmaları tebliğ ve ilan olunur. 16.07.2007 Basın: 43054 CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle