19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 TEMMUZ 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tarikat operasyonu ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’un Esenyurt ilçesinde bir ihbarı değerlendiren jandarmaya ekipleri, düzenledikleri operasyonda karı koca oldukları belirlenen İlhan ve Ayşe T. adlı çiftin, yaşları 3 ile 6 arasında değişen çocuklara din dersi adı altında tarikat eğitimleri verdiklerini ortaya çıkardı. Operasyon sonrasında ailelerine teslim edilen çocukların bazılarının başındaki fesler dikkat çekerken çiftin, Fatih Çarşamba’da yoğun olarak faaliyet gösteren İsmailağa tarikatından olduğu belirlendi. 9 Eğitimciler küçük yaşlardaki çocukların tarikatların eline düşebileceğini ifade ediyorlar Haremselamlık izci kampı CİHAN ORUÇOĞLU HASAN PEKŞEN Yargıtay’dan ‘dinleme’ kararı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Ceza Genel Kurulu, cep telefonu görüşmelerinden elde edilen delillere dayanılarak Sedat Peker’in avukatı Çağatay Özdemir’den rüşvet aldığı iddia edilen, eski Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ömer Güner Sazak hakkında, “hukuka aykırı delil elde edildiği” gerekçesiyle verilen beraat kararını onadı. Yargıtay 5. Ceza Dairesi soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri delillerle karar alınamayacağını vurguladı. Okulların tatil olmasıyla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Bağcılar ve Sultanbeyli belediyelerinin 1017 yaş arasındaki çocukları ücretsiz olarak götürdüğü “izci kampları”ndaki haremselamlık uygulama iddiaları tepkilere yol açtı. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı gittikleri bu kamplarda, yarım gün dini eğitim verildiğini, yarım gün de sosyal aktivitelerin yapıldığını iddia etti. İBB Gençlik ve Spor Müdürlüğü verilerine göre söz konusu kamplara geçen yıl yaklaşık 10 bin öğrenci katıldı. EğitimSen Genel Başkanı Dinçer, çocuklara bu tür kamplarda din eğitimi verildiğini öne sürerek “Her türlü yol ve yöntemi deniyorlar. Bu ko ? EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, İstanbul’da büyükşehir ve bazı ilçe belediyelerinin açtığı “izci” kamplarında din eğitimi verildiğini öne sürdü. Kamplarda haremselamlık uygulaması yapıldığı iddia ediliyor. nuda veliler ve çocuklarımızın duygularını sömürüyorlar. Bunun iyi niyetli olduğunu düşünmek olanaklı değildir. Tamamen çocuklara din eğitimi verme amacı güttüğünü düşünüyorum” dedi. Çocukların spor eğitimi almasını “bahane” olarak değerlendiren Dinçer, “Esas niyet çocukları dine yönlendirmektir. Burada çocuklarımız tarikatların ellerine dahi düşebilirler” diye konuştu. Kız ve erkek öğrencilerin kurslara ayrı ayrı gitmesini eleştiren Dinçer, “Çocukları bu şekilde yönlendirmek, onları ileriki yaşlarında da sosyal hayatlarında etkileyecektir. Yıllardır burs, kurs, etüt ve Işık Evleri ile çocuklarımızı içlerine çekmek istediler. Şimdi de izci kamplarıyla çocuklara dini eğitim veriliyor. Bunlar hiçbir şekilde denetlenmiyor” dedi. Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer de AKP iktidarıyla birlikte ilköğretim okullarında kız ve erkek öğrencilerin ayrılmaya başladığını belirterek “Bu tür uygulamalar, aydınlanma felsefesine aykırı uygulamalardır. Belediyeler bugüne kadar birçok yasaklamayla gündeme geldiler. MEB öncülüğünde tarikatların oyunları devam ediyor” dedi. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Tür kan Saylan, bu tür kamplara kız ve erkek çocuklarının ayrı ayrı gitmelerinin çocukların sosyal yaşamlarını olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. Saylan, “İlköğretim döneminde cinsiyet ayrımı yapılmaksızın çocukların kampa gitmesi gerekir. Çocuklar bu şekilde, ‘tek yönlü bir dünya’da yaşamayı öğreniyor. İleriki yaşlarında birbirilerinden çekiniyorlar. Bu çok sağlıklı bir yöntem değil” dedi. Boğaziçi Tıp Merkezi’nden Uzman Pedagog Ruhsar Özer ise, “Birlikte yaşarlarsa çocukluktan itibaren sosyal yaşantıya daha fazla uyum sağlarlar. Kadınerkek ilişkileri daha seviyeli olabilir. Böyle ayrı ayrı olup daha sonra sosyal yaşantıda bir araya gelirlerse birbirlerini tek yönde ‘cins’ ayrımı olarak görüyorlar. Önemli olan, insan olarak birbirlerini görmeleridir” diye konuştu. Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, kentin yaşanmaz hale geldiğini söyledi POLİTİK KURGU Gürtuna AKP’yi topa tuttu LEYLA TAVŞANOĞLU Yıldız, Mumcu’yu istifaya çağırdı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi İzmir Milletvekili Serpil Yıldız, yaptığı açıklamada genel başkan yardımcılığı görevinden istifa ederek, Genel Başkanı Erkan Mumcu’yu istifaya çağırdı. Yıldız, kendisi de dahil olmak üzere pek çok parti yöneticisinin, Demokrat Parti’de (DP) birleşme kararını, daha sonra bundan vazgeçilmesini sade bir yurttaş gibi gazete ve televizyonlardan öğrendiğini belirterek bu gelişmeler karşısında genel başkanı zor durumda bırakmamak için açıklama yapmadıklarını kaydetti. SES hükümeti eleştirdi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), AKP hükümetinin, yurttaşların birinci basamak sağlık kuruluşlarından ücretsiz yararlanması konusunda samimi olmadığına işaret etti. Açıklamada “Bugün seçim popülizmi ile sağlık ocakları ücretsiz diyen AKP’nin 5 yıllık hükümeti zamanında sağlıkta Cumhuriyet tarihinin en hızlı piyasalaştırma, özelleştirme uygulamaları gerçekleştirildi” denildi. Ali Müfit Gürtuna İstanbul’un son yıllarda yaşadığı bütün sorunların izleyicisi. Hele de kentin susuzlukla karşı karşıya kalma tehlikesi yağış azlığına bağlanınca isyan ediyor. “Bütün su havzalarını yapılaşmaya açarsanız olacağı budur” diyor. Eski Belediye Başkanı Gürtuna söyleşimizde İstanbul’un yeni yönetimini ve AKP’yi bakın nasıl topa tutuyor: Kimi kamuoyu yoklamalarında AKP’nin oyunu artırarak yeniden birinci parti olacağı varsayılıyor. Kamuoyu yoklamalarının doğru bir biçimde yapıldığını düşünüyor musunuz? GÜRTUNA Birkaç yoklama şirketi AKP’nin üstü örtülü şirketleri. Dolayısıyla oralardan kamuoyu yoklaması olarak aktarılanlar yönlendirme anketleri olduğu, medyamız da bunları objektif anketlermiş gibi takdim ettiği için yüksek oranlar ortalarda uçuşuyor. Seçim Türkiye için çözüm olmayacak. Neden? GÜRTUNA Türkiye bu seçime gerilerek gidiyor. Bir yanda yoksulluk, yoksunluk, yolsuzluk, işsizlik, öbür yanda siyasetin getirdiği güvensizlik hali, bunun devlet kurumlarına yansıması umutları da yok ediyor. Geleceğe yönelik umutların yok edildiği şu ortamda doğrusu ben orta vadede endişeliyim. Birisine meydan okuyorsanız birileri de bu meydan okumayı görecektir. Belki muhalif olarak bunları söylemem doğru değil ama ülkenin geleceği açısından söylüyorum. Hükümet gerginlikten yakınıyor. Ama gerginliği yaratan yine kendileri değil mi? GÜRTUNA Bir ülkede var olan psikolojik iklimden hükümet sorumludur. Ama ne yazık ki hükümet hep gerilimden medet umar bir tavır içinde oldu. Bu Bir kara ütopya: Kara Devrim BERİV AN TAPAN Susuzluk tehlikesinin yağış azlığına bağlanmasının yanlış olduğunu belirten Gürtuna su havzalarındaki yapılaşmaya dikkat çekti. tür gerilimler kaosu da beraberinde getirir. Ülke yönetilemez hale gelir. O kaos, döner onu üretenleri yutar. Acaba bu gerilim ortamı Başbakan’ın kendi psikolojisini de yansıtıyor olabilir mi? GÜRTUNA Yansıtıyor olabilir. Ama birileri ona bence yanlış akıl da veriyor. Birileri yanlış akıl veriyor olabilir de insanın kendi aklı da yok mu? GÜRTUNA Kendi aklı birilerinin verdiği akılla örtüşünce tehlike orada büyüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bugünkü yönetimini nasıl görüyorsunuz? GÜRTUNA Bugün İstanbul’da bir cinayet işleniyor. Katledilen İstanbul. Katledenler hükümetbelediye ortak yapımı. Su sorunu çıkıyor. Hemen “küresel ısınma” mazeretini buluyorlar. Bizim dönemimizi sorumlu tutuyorlar. Bir taraftan su toplama alanlarını daraltıyorsunuz. Şehrin nüfusunu artırıyorsunuz. Planları altüst ediyorsunuz. Ondan sonra da suyu az kullanın, böyle çelişki olamaz. Biz 2040 yılına kadar su sorununu bitirmiş, onu projelendirmiştik. Bırakın 2040’ı, üç yıl geçmeden su sorunu yeniden ortaya çıktı.Gerek hükümete bağlı kurumlara gerekse ilçe ve Büyükşehir belediyelerine planla çok kolay oynama yetkisi verildi. Kafalarına göre bir plan yapıyorlar. Böylece şehri de o bölgeyi de mahvediyorlar. Düşünün ki Çocuk Esirgeme Kurumu için ayrılan araziler bile bu TOKİ ve başkalarının eliyle hep ranta kurban ediliyor. Buna belediyelerin yaklaşımı da destek verince, İstanbul gittikçe nefesi kesilen bir şehir haline geldi. merkezi yerlerindeki bütün boş alanlar yüksek yoğunluklu yapılara açıldı. Bizim yaklaşımımız, İstanbul’da hedef nüfus artışı değil, hayat standardının artışıydı. Ama bugün hayat standardı düşürülüyor ve nüfus artışı ortaya çıkarılıyor. Bugün İstanbul için sizce en temel çözüm nedir? GÜRTUNA Bu rant zihniyetinin kesinlikle ortadan kaldırılması lazımdır. Çok açık çağrıda bulunuyorum. Samimiyseniz bu yoğunluk artıran bütün planları iptal edin. Benim dönemimde varsa o da iptal edilsin. Belediyeler varoşlarda evlere bu yaz sıcağında bile torba torba kömür, erzak, altın, hatta büyük marketlerin çeklerini dağıtıyorlar. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır? GÜRTUNA Bu varoşlar da zaten göçle birlikte ortaya çıktı. Her şeyden önce insanları kendi çıkış noktalarında tutmak gerekiyor ki göç etmesinler. Aç, işsiz, sağlıksız ve eğitimsiz kalınca zorunlu olarak göç ediyor. İşin özü işsizlik. Bunun da temel nedeni Türkiye’de uygulamaya sokulan tarım politikaları. Ekonomik istikrar var, deniyor. Bu söylem asılsız mı? GÜRTUNA Türk Hazinesi’nin bütün imkânları, “Borç ödüyoruz” diye uluslararası sermayeye akıtılıyor. Oysa üretilen değerler bölgelere, şehirlere, sektörlere göre yatırım olarak dağıtılmalıdır. Bunu yaparsanız göçü de önlersiniz. İthal mal yağmuru geliyor. Biz de onları kullanıyoruz diye büyüdük oluyoruz. Bu sürdürülemez. Bu yapı tam bir iflas halidir. AKP’nin oy depoları ne olacak o zaman? GÜRTUNA Sorundan beslenenler, sorunu çözemezler. İnsanları sadakaya, birkaç torba erzağa muhtaç olmaktan kurtarıyor musunuz? Önce insanları fakirleştir, sonra da aş dağıtıyorum diye duygularıyla oyna. Hayat standardı düşüyor Ne kadar boş arazi varsa buralara hemen gökdelenler dikme yoluna gitmiyorlar mı? GÜRTUNA İstanbul’un en AKP’nin İstanbul’daki seçim çalışmalarına, belediye elemanlarının da katıldığı öne sürüldü ‘Ortak Çalışma Grubu’ toplantısı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye, Pakistan ve Afganistan tarafından oluşturulan “Ortak Çalışma Grubu”nun (OÇG) ilk toplantısı, 6 Temmuz Cuma günü Ankara’da yapılacak. Toplantıya, Pakistan’dan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Muhammed Riaz Han, Afganistan’dan ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed Kebir Farahi katılacak. OÇG üyeleri, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından da kabul edilecek. Parti afişlerini zabıtalar asıyor CHP BİNASI ÖNÜNDE AKP STANDI CHP Maltepe İlçe binasının önüne kurulan AKP’nin seçim standı tepkilere yol açtı. Aralarında CHP Milletvekili Berhan Şimşek, CHP İstanbul Büşükşehir Belediyesi Grup Başkan Vekili Kemal Akar, CHP milletvekili adayı Şinasi Öktem’in de bulunduğu kalabalık bir grup standı parti binası önünden kaldırttı. Bu sırada iki grup arasında çıkan gerginlik polisin araya girmesiyle yatıştırıldı. İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim çalışmaları için devlete ait araçları kullanması tepki çekerken benzer bir istismarın İstanbul’da yaşandığı iddiaları ortaya atıldı. AKP’nin İstanbul’daki seçim afişlemeleri için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kaynak ve personelini kullandığı öne sürülüyor. Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte partilerin ve yerel yönetimlerin propaganda faaliyetleri de arttı. İstanbul’un cadde ve sokaklarını afiş, bayrak ve pankartlarıyla donatan AKP’nin seçim çalışmaları sırasında yerel yönetimlerin kaynak ve işgücü nü kullandığı iddia ediliyor. Buna göre AKP’li İBB, kentin değişik yerlerine afiş, bayrak ve pankartları, bünyesinde görevli zabıta memurlarına astırıyor. Yurttaşların fark etmemesi için özellikle akşam saatlerinde yapılan bu çalışmalar için İBB’ye ait kamyonetler kullanılıyor. Sivil zabıta memurları, tanınmaması için araçlar üzerindeki belediye amblemlerini çıkartarak, seçim afişlemesi yapıyor. Gazetemizi arayarak tepkilerini dile getiren bazı belediye çalışanları, “Özellikle Başbakan’ın katıldığı büyük açılışlarda belediyenin tüm birimlerinden görevli personel, si vil kıyafetleriyle tören alanına alınıyor. Böylece hem kalabalık görünüyor hem de bu insanlar alkışçılık yapıyorlar. Şimdi de bu insanları seçim propagandası için kullanıyorlar. Zabıtada görevli sözleşmeli memurlara AKP’nin seçim afişlerini astırıyorlar. Bunu yapan insanlarda bu duruma karşı çıkmıyor çünkü hepsi AKP’nin militanı gibi davranıyor. Zaten bu insanların geçmişleri iyice araştırılarak işe alınıyorlar, çoğu İmam Hatip kökenli. AKP’nin, kamunun kaynaklarını kendi çıkarı için harcamaya ne hakkı var” diye konuştular Türkiye’nin 30 yıl sonrasının, Humeyni ile şeriata teslim olan İran ile bütünleştirilerek anlatıldığı “Kara Devrim Türkiye 30 Yıl Sonra” adlı politik kurgu, karşıdevrimin yaşandığı bir Türkiye panoramasını resmediyor. Atatürk’ün unutturulduğu bir Türkiye ile din adına hareket ettiğini söyleyerek iktidar ve güç hırsının gözünü bürüdüğü, Batılı güçlerin oyuncağı olmuş, halkı ezilirken kendi şatafat içinde yaşayan bir yönetim “tehlike”sinin sayfalara taşındığı kitap, iki devrim muhafızının yaşamını konu alıyor. Güncel Yayıncılık’tan çıkan Alp Atalar’ın “Kara Devrim Türkiye 30 Yıl Sonra” adlı politik kurgu kitabı, “Yanlış verilen bir karar ‘Kara Devrim Türkidomino etkisi ye 30 Yıl Sonra’ adlı yaratıp yakın gepolitik kurgu kitabınlecekte hiç umda, İran’ın şeriata tesmadığımız bir lim olmasının ardınTürkiye’de yaşadan yaşanan sürecin, mamıza neden uzay çağıyla bütünleşolabilir mi” somesinin resminin Türrusuyla başlıyor. kiye üzerine uyarlanKitap, iki devrim masını anlatılıyor. Kamuhafızının yaşadınların kendi seslerini mı etrafında şekullanmaları yasak olkilleniyor. Karşı duğu için çador adı devrimin yaşanverilen çarşafın içeridığı bir Türkiye sine yerleştirilen bir panoramasının aletle seslerini karşı resmedildiği kitarafa iletebiliyorlar. tapta, ayrıca kaDeccalcıları yani dınların adının olKuvayı Milliyecileri madığı, sefalet ve bulmak için rutin ev yoksulluğun kol aramaları yapılıyor... gezdiği, Atatürk’ün hafızalardan silindiği bir Türkiye ile büyük bir şatafat içinde yaşayan, din adına hareket ettiğini söyleyerek iktidar ve güç hırsının gözünü bürüdüğü, Batılı güçlerin oyuncağı olmuş bir yönetimin anlatıldığı kitapta, inanması zor, ancak gerçekleşmesi olası bir “tehlike”ye işaret ediliyor. Kitapta ayrıca Türkiye’nin geleceğine dair ilginç noktalara da yer veriliyor: “Bileklere takılan kelepçe benzeri bir alet, sabah namazına gitmeyenleri alarm vererek takip ediyor, kadınların kendi seslerini kullanmaları yasak olduğu için çador adı verilen çarşafın içerisine yerleştirilen bir aletle seslerini karşı tarafa iletebiliyorlar, deccalcıları, yani Kuvayı Milliyecileri bulmak için rutin ev aramaları yapılıyor.” Gürtuna'ya hapis cezası ? İstanbul Haber Servisi Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, görev yeri değiştirilen Mezbahalar Müdürü Hasan Gençdal’ın mahkeme kararına karşın görevine iade edilmemesine ilişkin yargılandığı davada 8 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. Gürtuna’nın adli para cezasına dönüştürülen cezası, iyi hali, sabıkasız oluşu ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması nedeniyle ertelendi. Mahkeme diğer sanık Erdoğan Soydan’ın ise beraatına karar verdi. CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle