19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Tüketicilerin ve servis sağlayıcılarının şikâyet ettiği TTNet’in kampanyası Rekabet Kurulu kararı ile durduruldu 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN ‘Yaz Fırtınası’na tedbir kondu ? Superonline ve Telkom Telekomünikasyon, kendi şirketi eliyle tüketiciye yüzde 50 indirimle ADSL bağlayan Türk Telekom’un operasyonunu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde rakiplerini yok etmek amacını taşıdığı iddiası ile şikâyet etmişlerdi. Ekonomi Servisi Rekabet Kurulu, Türk Telekom’un (TT) bünyesinde internet servis sağlayıcılığı hizmeti veren TTNet’in, ADSL ’de yüzde 50 indirim vaat eden “Yaz Fırtınası” başta olmak üzere tüm kampanyalarını, “maliyetin altında fiyat içerdiği gerekçesiyle” tedbir kararı alarak durdurdu. Şirket, yeni düzenleyeceği kampanyalarında da maliyetin altında fiyat belirleyemeyecek. Kararı değerlendiren Tüketiciler Birliği, “Attığı her adım yargıdan dönen, tüketiciyi kızdıran, rakipleri isyan ettiren Türk Telekom artık akıl hocalarını değiştirmelidir” diye açıklama yaptı. Şirket karara rağmen kampanyalara devam ederse kurul süreli para cezası da verebilecek. Türk Telekom, toptan geniş band internet erişim hizmetlerinin tek sağlayıcısı konumunda. Türk Telekom bünyesindeki TTNet ise perakende geniş band internet erişim hizmetleri pazarında yaklaşık yüzde 97’lik paya sahip. 4 Haziran 31 Ağustos 2007 tarihlerini kapsayan “Yaz Fırtınası’’ kampanyasında ADSL kullanıcılarına aylık yüzde 50 indirimle ve 14.99 YTL’den başlayan fiyatlarla erişim sağlanıyor, ayrıca modem hediye ediliyor. Telekom’um verdiği servisle TTNet’e rakip olarak aynı piyasada var olmaya çalışan Superonline ile Telkom Telekomünikasyon, bu fiyatın toptan maliyetin yüzde 32 altında olduğu ve “diğer servis sağlayıcılarına Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde pazarda var olma şansı bırakmadığı” gerekçesiyle şikâyette bulunmuşlardı. Tüketiciler Birliği ise 19 YTL’den yeni abone yapan TTNet’in eski abonelere bunun iki katından hizmet vermeye devam etmesinden şikâyetçi. 22 Temmuz Yaklaşırken 22 Temmuz seçimlerine çok az bir süre kaldı. Cumhuriyetimizin geleceği ve siyasi ve ekonomik bağımsızlığımız açısından son derece önemli bir dönemeç olarak değerlendirmemiz gereken bu seçim öncesinde AKP’nin yürütmekte olduğu ekonomik modeli ve sonuçlarını bir kere daha özetlemekte fayda görüyorum: • AKP, 2002 seçimleri öncesinde yürüttüğü “antiIMF ve halkçı” söylemini hükümeti devir almasıyla birlikte terk etmiş, 1998’den bu yana “Yakın İzleme Anlaşması” aracılığıyla yürütülen IMF programının koşullandırmalarını harfiyen uygulamaya yönelmiştir. • Söz konusu (neoliberal) program altında Türkiye’nin milli geliri, dış kaynak girişi olduğunda büyüyen, aksi halde daralan; sermaye çıkışı tehdidi altında da siyasi iradesinin uluslararası finans sermayesinin kaprislerine bağımlı hale getirildiği bir yapıya büründürülmüştür. Türkiye ekonomisinin idaresinin, “küçültülmüş, ancak etkin ve şeffaf devlet” masalları altında, “siyasetten bağımsız”(!) üstkurul ve kurumlara terk edilmesi, AKP iktidarının Meclis çoğunluğunu ele geçirdiği koşullarda sağlanabilmiştir. • Türkiye, özellikle 2001 krizi sonrasında küresel ekonomiye “yüksek reel faiz” sunarak, bunun karşılığında elde ettiği dış borç olanaklarını da ucuz döviz ve yüksek ithalata dayalı spekülatif nitelikli bir büyüme sürecine yöneltilmiştir. Söz konusu dönemde Türkiye’nin dış borçları dolar bazında iki misline katlanmış, ticaret açıkları ise rekor düzeyde büyümüştür. “Yüksek reel faiz – ucuz döviz – artan dış borçlanma” üçlemi AKP dönemi Türkiye ekonomisinin ayırt edici özelliğidir. • Yerli ve uluslararası finans sermayesine sunulan yüksek reel faiz maliyetinin kaynakları ise yurtiçinde emeğin arttırılan sömürüsü üzerinden elde edilmiştir. 2001 krizi sonrasında kırsal emekçiler pazar ekonomisinin ve uluslararası tarım tekellerinin acımasız koşullarına terk edilirken, kentli emek gelirleri artan işsizlik baskısı, özelleştirme ve istihdamın esnekleştirilmesine dayalı enformelleştirme ve taşeronlaştırma sonucunda sert biçimde geriletilmiştir. AKP dönemi bu sömürünün daha da derinleştirilmesine tanık olmuş; emekçiler enflasyonun geriletildiği ortamda alım güçlerinin de azalmasıyla birlikte “enflasyon ile hayat pahalılığının aslında aynı şey olmadığı” gerçeğiyle baş başa kalmıştır. • IMF ve Dünya Bankası’nın direktifleri altında hazırlanan neoliberal yönetişim programı uyarınca, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin özel sermaye birikimine açılması ve stratejik nitelikli ve en verimli kamu işletmelerimizin yerli ve uluslararası tekellere terk edilmesi, AKP’nin “güçlü ve güvenilir” icraatları altında gerçekleştirilmiştir. • Son ve özet bir değerlendirme olarak, AKP’nin ideolojik niteliği üzerine (”ılımlı” İslamcı; Batıtipi “muhafazakâr MüslümanDemokrat” vs. vs.) çeşitli nitelendirmeler yapılmaktadır. Kanımca AKP her şeyden önce, iktidarını sürdürebilmek için Türkiye ve Ortadoğu’da yeniemperyalist projeleri olan uluslararası tekeller ve finans sermayesi ile işbirliği yapması gerektiğinin farkında olan bir sermaye partisidir. Real hipermarketler zincirinin Ümraniye ve Yakuplu’daki mağazaları 15 Ağustos’ta açılıyor. 2011’e kadar 1 milyar Avro ? Real, biri Avrupa biri Anadolu yakasında olmak üzere, 15 Ağustos’ta açılması planlanan iki yeni mağazayla cirosunu toplam 240 milyon YTL artırmayı hedefliyor. ÖZLEM YÜZAK Ekonomi Servisi Metro Group bünyesinde faaliyet gösteren Real hipermarketler zinciri, 15 Ağustos’ta Ümraniye ve Yakuplu’da iki yeni mağazayı hizmete sunuyor. Ümraniye’deki mağazanın açılışını duyurmak amacıyla İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Real Hipermarketleri Türkiye Genel Müdürü Ulf Groth iki yeni mağaza için 70 milyon Avro’luk yatırım yaptıklarını belirterek önümüzdeki bir yılda Real Ümraniye’den 150 milyon YTL, Real Yakuplu’dan 90 milyon YTL ciro beklediklerini ifade etti. Groth, “2008’e kadar Fulya, Bayrampaşa ve Merter’de üç yeni mağaza açmayı hedefliyoruz. 2011 yılına kadar 1 milyar Avro yatırımla 30 mağazaya ulaşmayı planlıyoruz” dedi. [email protected] B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / İktidarda oldukları 4 yıl boyunca 2 konunun üzerine son derece istikrarlı ve ısrarlı şekilde yoğunlaştılar: Dinci kadrolaşma Neoliberal politikaların kurumsallaştırılması Bunlardan ikincisi; piyasalar, OECD, IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar, AB, ABD ve uluslararası sermaye tarafından da desteklendiği için sürekli olarak alkışlandı. Neoliberal dönüşüm süreci içinde yolsuzlukların palazlanmasına göz yumuldu. Ve tabii dinci kadrolaşmalara da... Çünkü onlar için asıl önemli olan, neoliberal dönüşüm süreci içinde yeni tahakküm biçimlerinin kurumsallaşacağı anayasal ve yasal değişikliklerdi: Tohumculuk Yasası, Türk Petrol Kanunu, Enerji Verimliliği Kanunu gibi. Tabii süreç henüz tamamlanmadı. Zaten Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bu tür yasa tasarılarını veto etmesi, süreci tahminlerin ötesinde yavaşlatmıştı. Bu yüzden seçimlerden sonra AKP’nin iktidarının sürmesi ne oliberal politikalardan beslenecek olanlar için son derece yaşamsal... Onları bir kenara bırakalım. Ben, seçimlere 4 gün kala, “ekonomik istikrarın daha önemli olduğu” gerekçesiyle, sempati duymasalar da AKP’nin yeniden iktidara gelmesine sıcak bakan kesime seslenmek istiyorum. Elimdeki rapor, Bağımsız Sosyal İktisatçılar’ın 2007 yılı raporu. Küçük bir alıntı yapalım: “AKP bugün her türlü yeniden yapılandırma sürecini, kendi tarikatçı kadrolarını yeni yapılara yerleştirme amacıyla kullanmaktadır. Öte yandan, Türkiye’de neoliberal dönüşümün önceki dönemlerinde genel nitelik taşıyan rant paylaşımı, vurgun ya da avanta yoluyla sermayeye kaynak aktarımı mekanizmaları da AKP iktidarında yeni biçim ve içerik kazanmaktadır. Sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim alanlarındaki kamu hizmetlerinin piyasalaştırılması süreci, AKP açısından doğrudan seçilmiş sermaye gruplarını ve tarikat bağ Neoliberalizm, Yolsuzluk ve AKP lantılı şirket ve kuruluşları kayıran uygulamalar yoluyla partinin sermaye tabanının güçlendirilmesi anlamına gelmektedir. Özelleştirme sürecinde ortaya çıkan yolsuzluk türleri ise, bunun imkânlarının ne denli geniş olduğunu ortaya koymaktadır.....” Bakın raporda, “Türkiye’de özelleştirme sürecinde ortaya çıkan yolsuzluk mekanizmaları” nasıl örneklerle sıralanıyor: 1İhale sürecindeki yolsuzluklar a) Alıcıya göre şartname düzenleme ya da şartnameyi alıcı ile birlikte düzenleme: Örnek, TCDD Mersin ve İzmir limanlarının özelleştirme ihaleleri b)İhale sırasında şartnameyi değiştirme: Örnek, Birinci Tüpraş İhalesi. Zorlu Grubu’nun kazandığı ve idari yargı tarafından iptal edilen birinci ihalede ÖİB’nin kurduğu İhale Komisyonu, tekliflerin verildiği oturumda, ihale yöntemini değiştirmiş ve “kapalı teklif” yön teminden “pazarlık yöntemine” geçmişti. c) İhale sürecinde ihale koşullarını değiştirme. d) İstenen firmaya koşulsuz satış yetkisi kazandırmak için boş ihale açma: Albayraklar’a satılan SEKA Balıkesir İşletmesi’nde uygulandı. 2Düşük fiyattan satış a) Değeri düşük göstermek için değer tespit yöntemlerini değiştirme: Devlet Denetleme Kurulu raporları, SEKA Afyon, Kastamonu, Balıkesir ve Çaycuma işletmelerinde senaryolarla oynayarak bir işletmenin değerinin yarı yarıya değişebileceğini ortaya koymuştur. b) Belirlenen değerin altında satma. c) Bütün olarak satıldığında daha yüksek fiyata satılacak bir taşınmazı, daha ucuza satış için aynı kişiye parça parça satma: Örnek, TEKEL’in Bozcada’daki bağları ve taşınmazlarının birer yıl arayla parça parça aynı kişiye satılması. 3Aynı nitelikteki yerler için farklı satış koşulları belirleme: 2003 ile 2006 yılı arasında satılan TEKEL’e ait 53 taşınmazın durumu. 4Özelleştirilemeyecek yerleri özelleştirme kapsamına alarak özelleştirme: Karayolları Genel Müdürlüğü’nün İstanbul’daki arazisi. 5Siyasi yandaşlara satış 6Rekabet Kurulu vb. gibi yetkili kurul kararlarına uymama: TCDD Mersin Limanı özelleştirmesi. ??? Sonuçta öyle bir düzen kuruluyor ki, yeni yapılanmadan pay alabilmek için ya “yandaş olmak” ya da sürekli olarak bir şeyleri elde etme uğruna bir şeylerden “taviz verme” durumunda olmak gerekiyor. “Üretici ile tüccarı aynı kefeye koyma” uygulaması ise alabildiğine sürüyor ve sürecek de... Çünkü AKP’nin asıl kitlesi tüccar mantığında olanlar. Türkiye’yi neoliberal düzenin kucağına oturtup, yandaş politikası ile iş yapmak isteyenler için tam biçilmiş kaftan... VEFAT AİLEMİZİN ÇINARI SEVGİLİ DAYIMIZ EMEKLİ VETERİNER HEKİM ASIM SİNANOĞLU’nu KAYBETTİK ÇOK ÜZGÜNÜZ Ailesinin ve tüm dostlarının başı sağ olsun. Bugün ikindi namazını takiben Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecektir. İngilizce’yi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster Univesity ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, konuşma, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık. İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazırlık. Acıbadem/İstanbul 0536 225 07 80 TOSUN AİLESİ CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle