Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2007 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Dizilerden dizi beğenmede pek çok etken söz konusu olsa da sonuç hep düş kırıklığı AYNA ADNAN BİNYAZAR Dizi dizi inciyim, güzellikte... aşamımdaki yemek yemeyi ve çenemle sevgili eşimin ömrünü törpülemeyi saymazsak ‘tüketici’ etkinliklerin ön sıralarında dizi seyretmek geliyor. Daha önce de dile getirmiştim, üç temel nedeni var bu alışkanlığın: Dizilerde, vapurlar, deniz üstünde uçuşan kuşlar, Kız Kulesi ve Boğaz Köprüsü gibi hoş manzaralar artık kabak tadı verecek sıklıkta yinelenmekteyse de, İstanbul’un en hoş doğal görüntülerinin sunulması; sevdiğim ve diziler dışında bir araya gelmeleri pek de olası görünmeyen kimi tiyatro sanatçılarını karşılıklı oynarken izleyebilme olanağı; bir de günün yorgunluğunu atmak için kısacık bir süre sonra geri dönmek üzere gündelik yaşamın dışına bir ‘uzaktan kumanda aleti’ darbesiyle bir anda çıkabilme olanağı... ARKLILIK MI BENZERLİK Mİ? Dizilerin nesinden mi söz edeceğim? Son aylarda hemen her dizide bir ya da daha çok hanım kızımızın evlilik içi ya da dışı koşullarda hamile kaldığından; bu durumun baba adaylarına çeşitli nedenlerle söylenmeyişi sonucunda üzücü gelişmelerin ortaya çıkmasından; ‘bitirilen’ dizilerde bebekler selametle dünyaya gelir ve analarla babalar birbirine kavuşurken, ‘sürdürülen’ dizilerde bebekleri nasıl bir dünyanın beklediğinin henüz belirlenmediğinden; eşlerin birbirlerini özellikle de erkeklerin kadınları aldatması konusunun sık kullanılır olmasından; çocuk ve kadın kaçırma olaylarının tırmandığından; trafik kazası, kalp krizi, silahlı/bombalı saldırı olaylarının sıklaşmasıyla, hastane ve ameliyat sahnelerinin, karakterlerin gündelik yaşamının vazgeçilmez birer parçası oluvermesinden; baş karakterlerden çoğunun Boğaz manzaralı köşklerde ya da kocaman bahçeli ve yüzme havuzlu ‘malikâne’lerde yaşamasına tam iyice alışmışken, bu tür konutların yanı başında yer alan varoşlarda olan bitenin de senaryolara katılmasıyla ‘sınıfsal karşıtlıklar’ sözüm ona keskinleştiriledursun, ahçı, bahçıvan, şoför, orta hizmetçisi gibi ‘eşhas’tan oluşan ‘mutfak ekibi’nin ‘yukardakiler’ ile sürdürdüğü uyumlu/sevgi dolu ilişkiler yoluyla iki farklı ‘toplumsal kesim’ arasındaki ‘çelişkiler’in nasıl uzlaştırıldığından; ancak, ‘aşk’ın hiçbir koşulda ‘fer Cumhuriyetin Temelini Oyanlar Yıl 1952. Dicle Köy Enstitüsü... Enstitüye beş kilometre uzaklıktaki Ergani ilçesine gitmeye yalnızca cumartesileri izin veriliyordu. O gün öğleden sonra okul boşalırdı. Havadan bakılsa, aynı giyimli beş yüz enstitü öğrencisinin tespih tanesi gibi yola dizildiği görülebilirdi. Ayın başlarında ilçeye giderken adımlarımı daha uzun atardım. Bilirdim ki, Yaşar Nabi Nayır, Varlık dergisini de, o ay yeni yayımlanan kitapları da Diyarbakır’ın o küçücük ilçesine günü gününe ulaştırmıştır... Zamana egemen olmanın insanda nasıl bir güven uyandırdığını o yıllarda anladım. O günden bu güne, Atatürk’ün ‘10. Yıl Nutku’nda vurguladığı, “Bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir!” sözünü aklımdan hiç çıkarmadım. ??? Yaşar Nabi Nayır nasıl ederdi de yayınlarını Güneydoğu’nun bu ilçesine tam da ayın 1’inde ulaştırırdı? Bu, Cumhuriyet sonrası aydınının nasıl bilinçli olduğunun, kendini sorumluluk duygusuyla, inançla nasıl donattığının ölçüsüdür. Onlar Cumhuriyete “kanat gerenler”dir, Cumhuriyetin temel taşlarında onların kafa emeği vardır. Yetişen kuşaklara nasıl bir okuma alışkanlığı verilmişti ki, yoksul halkımızın ancak Köy Enstitüleri’nde okuma olanağı bulan çocukları bir bardak sıcak çayı bile kendilerine çok görüyorlardı da, ilçeye gidip üç beş kuruşlarını dergiye, kitaba yatırıyorlardı?.. Onlar, kitabın bir tür kişilik mimarı olduğunu kavramışlardı. İyi bir mimar nasıl var olanla yetinmez, yeni tasarımlarla insanı insanca yaşatmanın ortamını yaratırsa, kitap okuyan da kör alışkanlıklara bağlanmadan, sürekli arayış içinde beyninin alanını genişletir. Kitap, beyni, kemikten kabuğunun içine sıkıştırılmış bir dokular yumrusu olmaktan kurtarır. Bir toplumda “düşüncesi, vicdanı, bilgisi özgür” kuşakların yetişmesi bu bilinçle oluyor. ??? O dönemlerin öğretmenleri yazınsal beğeninin dünyasına Varlık Yayınları’nın o bir liralık kitaplarıyla açılmışlardır. Çok kişi kitap alamadığını, kitaba ulaşamadığını, kitap okumaya vaktinin olmadığını söyler. Kitabı eline alıp bir iki sayfa okuyunca gözlerim kapanıveriyor diyene de çok rastladım. Oysa, kişi, okumayı yaşamının ön sırasına yerleştirmişse; kitap onun ayağına gelir. Japonya’da bir kişiye 25 kitap, ülkemizde ise altı kişiye bir kitap düştüğünü bilip bundan utanç duyanların onda biri bile kitap okusa Türkiye’de okuma sorunu bir çözüme ulaştırılmış olurdu. ??? Kültürel sorunlar, devletin, bilgi kurumlarının, kişilerin ortak çabasıyla çözülür. Böyle bir dayanışma ağı kurulmadıkça hep sorun olarak kalır. Partilerin programlarına bakalım; kültürel atılımlar konusunda hangi parti ne öneriyor?.. Geçen hafta birlikte bir yemekte bulunduğumuz DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in seçim sonrasında yapılacak bir kültür kongresinden söz açması bile, orada bulunan yazarları umutlandırmaya yetmişti. Partiler şu gerçeği çok iyi kavrayıp ona göre önlem almak zorundadır: Cumhuriyet kültürel bir oluşumdur. Bilgisizlik, bu oluşumu temelinden oymakta, oyuk gittikçe büyüyüp kirlenmektedir. Toplum her an bu kirli oyuğun içinde boğulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. adnan@binyazar.com Y F Televizyonda yaşanan dizi enflasyonu bu alandaki ‘düzey’ anlayışını da tırpanlıyor. Yüzeysel öyküleri farklı görünse de dizilerin çoğu birbirinin taklidi olmaktan öteye gidemiyor. giden’ türden dizilerin mayasında ta antik Yunan’dan gelme kimlik yanılması, kulak misafiri olma, gördüğünü ya da duyduğunu yanlış anlama, kılık değiştirme yoluyla bir başkasını oyuna getirme, geçmişte kalmış sırların ‘işaret’ özelliği taşıyan bir eşyanın ya da fiziksel özelliğin fark edilmesiyle ortaya çıkması gibi Yeni Komedya öğeleri bulunur. Günümüzde yazılan komedilerin bir bölümünde de sürdüğünü gördüğümüz Yeni Komedya özellikleri, Fransız Devrimi’nin ardından, orta sınıf için ‘müzik eşlikli eğlencelik’ olarak icat edilen ‘melodram’ türünün barındırdığı ‘kötü adam’ tipleriyle ve ‘yakayı son dakikada kurtarma’, ‘geçmişte yaşananın öcünü alma’ gibi heyecan öğeleriyle zenginleştirilip, orta sınıf ahlak anlayışına olan imanı tazeleyen ‘iyi’nin ödüllendirildiği ‘kötü’nün cezalandırıldığı bir anlatı düzlemine oturtulduğundan beri, ‘modası hiç geçmeyen’ bir seyirlik türü olarak klasikleşmiştir. Aşırı düzeyde yinelenmesiyle hiç kuşkusuz tadı kaçan bu özellikler yanında, yeni bulunmuş ve dizilerden birinde yer almış olay örgülerinin (söz gelimi, evlilik dışı hamile kalmış kızın çocuğuna kızı seven bir başka gencin sahip çıkması gibi) hemen kopye edilerek öteki dizilerde de yer almasıyla, var olan ‘kısırdöngü’ daha da kısırlaşmaktadır. Süresi bir yılı aşan çoğu dizide, olayların başıyla sonu arasında çoğunlukla hiçbir ilişki kalmadığı gibi, karakterler de tanınmaz hale gelmekte, dizilerin hemen hemen tümü son derece beceriksizce kotarılmış final bölümleriyle, düş kırıklığı uğratarak noktalanmaktadır. En kötüsü ise, süresi reyting raporlarına göre çekilip uzatılan dizilerdeki oyuncuların aynı karakteri canlandırmayı devam etmede yaşadığı zorluktur. Tiyatroda ya da sinemada her şey birkaç saat içinde olup biter. Dizilerde ise rol zamana yayılarak aşındırılmaktadır. Dizi oyunculuğunun çok kolay olduğunu, hatta oyunculuk sayılamayacağını söyleyen başrol oyuncularının yorumlarının, uzayıp giden dizilerde nasıl yavanlaşageldiğini izlemekteyiz... Kıssadan hisse: Her alanda olduğu gibi dizi yapımcılığı alanında da ‘tükenme’ noktasına yaklaşmış bulunuyoruz. YA OYUNCULUK! man’ dinlemediğinden; güneydoğu yöremizde çekilen diziler ‘töre’lerin döngüsünde kana ve yasa boğulmuşken, Karadeniz yöresinde geçenlerin ‘Temel’ öykülerini aratırcasına türlü çeşitli maskaralıklarla bezenmesinin neredeyse kurallaştırıldığından; ‘rastlantı’ öğesinin aşırı düzeyde kullanılması sonucunda yaratılan ‘mucize’ler yetmiyormuş gibi, beyazcamın bir de ‘sihir’ gücü olan karakterler tarafından işgal edilmesinden; çoğu diziye musallat edilen düzeysiz komiklerden ve onların düzeysiz komikliklerinden yaka silkilir duruma gelindiğinden... LASİKLEŞMİŞ ŞABLONLAR Bir önceki paragrafın amansızca uzamasının nedeni, dizi kültürümüze getirilen çeşitlilik değil, dizileri ‘birörnek’leştiren ‘klişeleşme’ kuşkusuz. Yeşilçam sinemasının gündemde olduğu yıllarda, iki eliyle aynı anda iki ayrı senaryo yazabilen az sayıdaki senaristin, aynı anda üç ayrı film çekebilen az sayıda yönetmenin oluşturduğu biçimseliçeriksel şablonlara karşın, sinema kültürümüzü oluşturup bugüne taşıyan onlarca başarılı örnek üretilebilmişti. Yeşilçam filmlerinin televizyon gösterimlerinin de ilgi görmesi, sinemadaki bu ‘popülerleşmiş’ şablonlaşmayı dizilere de taşıdı. Batı’da yapılmış dizilerden ithal edilen görselişitsel tekniklerin de katılmasıyla orta düzeyde bir dizi birikimimiz oluştu. Batı’dan alınma da olsa, yerli de olsa, ‘uzayıp K BAKIRKÖY YEDİNCİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No:2007/646 Talimat Satılarak paraya çevrilmesine karar verilen ipotekli gayrimenkulün; TAPU KAYDI: İstanbul ili, Bahçelievler ilçesi, Yenibosna Kuleli mevkiinde kâin, 9 pafta, 10807 parsel sayılı, 201,00 M2 miktarındaki kat irtifaklı taşınmazda bulunan 30/287 arsa paylı, 3. kat (10) no’lu çatı piyesli meskenin tamamı. İMAR DURUMU: Bahçelievler Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 07.03.2007 gün ve 2007/3175 sayılı cevap yazılarına göre söz konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli, 29.07.2003 tasdik tarihli Bahçelievler Revizyon Uygulama İmar Planında H=15,00mt irtifada (5 kat) ikiz nizam yapılanma şartlarında Ticaret + Konut alanında kalmaktadır. Ancak Söz konusu parsel Atatürk Hava Limanı pisterinin mania çerçevesinde ölçümlendirilmesi işi kapsamında kaldığından Harita Şefliğinden verilecek Arazi ve Hava Mania Kotlarına göre bina yüksekliği belirleneceği ve1/1000 ölçekli Bahçelievler Revizyon Uygulama İmar Planının bir üst ölçekli olan 1/5000 ölçekli Bahçelievler Revizyon Nâzım Planı 27.04.2006 gün, 206/815 E. sayılı İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin karan ile iptal edildiği bildirilmiştir. HALİHAZIR DURUMU: Satışa konu taşınmazın mahallinde yapılan tetkikatında Yenibosna Çobançeşme Mahallesi, Fatih Caddesi ile İbrahim Paşa Sokak köşesinde ve İbrahim Paşa Sokaktan 2 dış kapı numarası alan, bina ana girişi İbrahim Paşa Sokak’tan olan, Bodrum kat + zemin kat + 3 normal kat + çatı arası piyesinden müteşekkil olduğu, 10 nolu dairenin ilgili belediyesinde bulunan ve kat irtifakına esas mimari projesinde çatı arası piyesli olarak projelendirilmiş olduğu, Çatı arası piyesi 3. katta bulunan esas daire kısmından dahili merdiven ile çıkılan çatı arası piyesinin 10,80 m2 net alana sahip bir oda şeklinde projelendirildiği, mahallinde ise inşaat sırasında 3. normal katın üzerinde bulunan çatı arası piyesinin inşa edilmediği, çatı arası piyesinin 4. normal kat olarak tam kata iblağ edildiği ve bu katta iki bağımsız girişli daire teşkil edilmiş olduğu, binanın B.A.K. tarzda ve ikiz nizamda, 2 sınıf malzeme ve işçilik kalitesi ile inşa edilmiş, takribi 13 yılı geçkin ömre sahip normal katlarında ikişer daireli, elektrik, sıhhi tesisat, doğalgaz tesisatı ikmal edilmiş ana binanın 3. normal katında İbrahim Paşa Sokak cephesinde yer alan mezkur daire girişte antre hol üzerinde yol cepheli balkonlu salon, oda, yan bahçe cephesinde mutfak, antrenin devamında bir yatak odası ile banyo, WC mahallerinden ibaret, dış ölçüleri itibarıyla takribi 83 M2 civarındadır. Dairede salon zeminleri ahşap parke, duvarları sıvalı ve boyalı, mutfak, banyo,Wc piyeslerinde zemin seramik, duvarları fayans olup, banyoda sıhhi tesisat armatürleri ile tamamlayıcı aksesuvarları, mutfakta sabit tezgâh üzerinde ahşap mutfak dolapları ile evyesi mevcut, pencereleri PVC ve ısıcamlı olup doğalgaz yakıtlı kombi kalorifer ısıtmalıdır. Satışa konu 3. kat 10 No’lu meskenin üzerinde bulunan ve inşaat sırasında 4.normal kat olarak tam kata iblağ edilen çatı piyesi ise esas daire kısmı ile aynı vasıf ve özelliklere sahip, 83 m2 brüt alanlı, antrehol üzerinde yol cepheli balkonlu salon, oda, yan bahçe cephesinde mutfak, antrenin devamında bir yatak odası ile banyo, WC mahallerinden ibaret daire olarak kullanıldığı, salon zeminleri ahşap parke, duvarlar sıvalı ve boyalı, mutfak, banyo,WC piyeslerinde zemin seramik, duvarları fayans olup banyoda sıhhi tesisat armatürleri ile tamamlayıcı aksesuvarları, mutfakta sabit tezgâh üzerinde ahşap mutfak dolapları ile evyesi mevcut, pencereleri PVC ve ısıcamlıdır Satışa konu 201 M2 miktarlı arsa dahilinde bulunan mevcut bina, bulunduğu semt ve mevki itibarıyla, belediye ve altyapı hizmetlerinden istifade eder konumda ve bulunduğu mahal talep gören iskâna elverişli konut sahasında yer almaktadır. Daire halen borçlu istimalindedir. Satış anında; Binada yer alan daire müstakil kullanımlı bağımsız bölüm haline getirilen her iki dairenin 83,00 m2+ 83,00 m2 = 166,00 m2 olduğundan taşınmazın muhammen bedelinin %18 KDV’ye tabi bulunmaktadır. TAŞINMAZIN KIYMETİ: Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2007/646 Talimat dosyasıyla 201.00 m2 miktarlı, kat irtifaklı taşınmazda 30/287 arsa paylı, taşınmazın tamamına 160.000,00 YTL kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI 1 Gayrimenkulun l’inci satışı 13.08.2007 günü saat 14.4015.00’e kadar BAKIRKÖY 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDE açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ mı ve rüçhanlı alacaklar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla gayrimenkul, 23.08.2007 günün aynı yerde ve aynı saatde açık artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır.Böyie bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetlerin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar Milli bir Banka’nın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Katma Değer Vergisi, İhale Damga Vergisi, Tapu alım Harcı ve masrafları alıcıya ait olup. Tellaiye Resmi, Tapu Satım Harcı ve birikmiş Vergi borcu satış bedelinden ödenecektir. 3İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmada hariç bırakılacaklardır. 4İhaieye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ve masraflar ayrıca hükme hacet kalmaksızın müdürlüğümüzce tahsil olunacak bu fark varsa teminat bedelinden öncelikle alınacaktır. 5Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyene bir örneği verilecektir. 6Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/646 Talimat sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc. İf. K. 126) (*) İlgililer tabırine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 37468 GELİBOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2007/28 Davacı Yavuz Yanyalı vekili Av. Ekrem Kırpat tarafından davalılar Hatice Fatma Çevikbaş, İbrahim Çevikbaş, Neva Yaşuk ve Necati Yaşuk aleyhine mahkememizde açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasında verilen ara karar gereğince; Davalılardan Gelibolu ilçesi Sütlüce Köyü Balıkçıdamı mevkii 804 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden Arif kızı Hatice Fatma ÇEVİKBAŞ, Ali oğlu İbrahim ÇEVİKBAŞ, Ali kızı Neva YAŞUK ve Ali oğlu NECATİ YAŞUK’a dava dilekçesi ve duruşma günü bugüne kadar yapılan tüm aramalara rağmen tebliğ edilemediği anlaşıldığından. Yukarıda adı geçen davalıların duruşma günü olan 11/09/2007 gün ve 09.40’ta mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunmaları ya da kendilerini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde yokluklarında yargılama yapılarak karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 37399 1991/38 Esas 2000/91 Karar Davacılar Maliye Hazinesi ve Cem Karlıdağ tarafından, davalılar Zakir ÖZKAN ve müşterekleri aleyhine açılan, Kadastro Tespitine itiraz davasının, yapılan açık yargılaması sonucunda verilen, Mahkememizin 18.10.2000 tarih, 1991/38 esas, 2000/91 karar sayılı ilamı, Davacı Muş Maliye Hazinesi tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 29.06.2006 tarih, 2006/18024972 esas karar sayılı ilamı BOZULARAK, mahkememize gönderilmiştir. Tüm aramalara ve araştırmalara rağmen adresleri tespit edilemeyen, Ayranlı köyünden Davalılar Mustafa oğlu Zeki AKALIN, Şükrü kızı Şadiye AKALIN, Nahide AKALIN ve Veli AKALIN adlarına, Yargıtay Bozma ilamının ilanen tebliğine karar verilmiş olup; Yargıtay Bozma ilamının, ilanının yayın tarihinden itibaren, 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kendileri veya bir vekil ile bozma ilamına karşı, karar düzeltme talebinde bulunmadıkları takdirde, dosyanın Mahkememizin esasına kaydedileceği ve yargılamaya bu şekilde devam edileceği hususu, ilane tebliğ olunur. 15.05.2007 (Basın: 28223) MUŞ KADASTRO MAHKEMESİ KIRKAĞAÇ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2007/360 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın, 20/07/2007 günü saat saat 10.3010.40 arasında, Kırkağaç Belediye Düğün Salonu Önü adresinde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde, 25/07/2007 günü aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden % 18 K.D.V .’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmalan ilân olunur. 25/06/2007 Takdir Edilen Değeri YTL. Adedi Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri 33.000,00YTL 45 F 3911 Plakalı 2006 Model Wolkswagen Caddy Kombi marka 1,9 TDI tipli Gri renkli BjB120372 Motor, wv2 2222 KZ6x054331 Şasi Nolu Aküsü ve Lastikleri normal Kapalı Kasa Kamyonet (İİK m. 114/1, 114/3) *: Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kulanılan örenk 63’e karşılık gelmektedir. Basın: 37103 Fransızca Profesyonel Turist Rehberi kokartımı (Sicil no: 34001975) kaybettim. Hükümsüzdür. H. Gökhan Taşçıoğlu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 511 94 94 Abone: 0 212 513 83 00 BİZİM GAZETE CUMHURİYET 14 K